Türkiye Yeni Bir Ülke Doğuruyor...

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
KUM SAATİ 14.09.2010
Ahmet Altan
Doğum
Türkiye, yakın tarihin en önemli dönemeçlerinden birini başarıyla geçti.
Gizli ve açık taraftarlarının büyük desteğine rağmen Kemalist rejim halkın güçlü sillesiyle sallandı.
Aslında bu kaçınılmazdı.
Kemalizm, artık bu ülkenin yaşamını sınırlandıracak güce sahip değil, gürbüzleşen, gelişen, zenginleşen bir Türkiye elbette kendine daha geniş, daha ferah, daha özgür bir yapı yaratacaktır.
Anadolu’nun o eski deyişiyle söylersek, “su yatağını bulur”.
Yetmiş milyon nüfuslu, adam başına milli geliri on bin dolara yaklaşan, yılda otuz milyon turistin geldiği, ihracatı yüz milyar doları geçen, yüzlerce televizyon kanalına sahip bir ülke, insanların yaşam biçimine, düşüncesine, inancına karışan bir sistemle yönetilemezdi, kendine demokratik bir sistem yaratacaktı.
“Hayır” diyen ve bunu savunan politikacılarla medya kaybetti.
Ama onların kaybı, “görüşlerinin” daha az oy alması değil, bu değişimin kaçınılmazlığını anlayamamalarının ortaya çıkması.
Kendi toplumlarının gerçeğine bu kadar yabancı kalarak nasıl bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olacaklar?
Türkiye’nin bugünkü gerçeklerini anlayamadıkları sürece onlara siyasette bir gelecek olmadığı açık.
Bütün bu değişimleri “AKP” üzerinden anlamaya çalışmanın sığlığı, onları kendi yarattıkları sığlığın içine hapsetti.
Mesele, AKP değil çünkü.
Mesele, Türkiye’nin ve dünyanın süratle değişmesi.
Bu toplumun zenginleşmesi ve artık bu “devleti” kendi patronu olarak görmemesi, patronluk taslayan devletten sıkılması.
Türkiye hamile bir kadın gibi yeni bir ülke doğuruyor, AKP bu doğumun yalnızca “ebeliğini” yapıyor.
Bizim “hayırcılar” ise doğum yapanla, doğacak bebekle değil yalnızca “ebeyle” ilgileniyorlar.
Yeni bir doğum için sancılanan toplumun acılarını, sıkıntılarını bir yana bırakır, sadece ebeyle ilgilenirseniz, sonunda “bana bak, benim sancılarımla ilgilen” diyen toplumun sert azarını işitirsiniz.
Referandumdaki on altı puanlık fark, işte o “azarlama” sesidir.
Bu sesi duyanlar gereğini yaparlar, duymayanlar kaybolur giderler.
AKP hem kendi yaptığı doğru tercihlerle, hem de talihin yardımıyla bir toplumun en önemli döneminde işbaşında bulunuyor.
Ama ne sancı bitti henüz, ne doğum tamamlandı, ne de bebek doğdu.
Yapılması gereken daha epeyce iş olduğu çok açık.
En başta da Kürt sorunu geliyor.
Referandum propagandasını tümüyle ırkçı bir şovenizmin üstüne kuran MHP’nin çökmesi, birçok kamuoyu araştırmasında “barajın altına” kaydığı gerçeğinin ortaya çıkması, artık “ırkçılığın”, ucuz demagojinin, milliyetçi hamasetin pek taraftar bulamadığını gösteriyor.
Irkçılığın her türü sadece Kemalist rejime ve o rejimi sürdürmek isteyenlere yarıyor, o nedenle de halkın reddettiği bir rejimi sürdürmeye, desteklemeye uğraşanlar elbette siyasette kaybedecekler.
Bu referandum bize, demokrasinin önünü kesmeye çalışan her türlü ırkçılığın toplum tarafından reddedileceğini gösterdi.
Gelişmemiz için bize demokrasi gerekiyor, ırkçılık değil.
Eğer AKP “ebelik” görevini ve siyasi başarısını sürdürmek istiyorsa, Kürt meselesini demokrasi, eşitlik, özgürlük temelinde çözecek adımlar atmak, bunu güvenceye alacak değişiklikler yapmak zorunda.
Bir Türk’ün sahip olduğu her hakka bir Kürt de sahip olmalı.
Kemalizm yıkılırken, onun yerine kurulacak yeni toplumun ilk ilkesi “eşitlik” olacak, Kürtler, Türkler, Sünniler, Aleviler, solcular, sağcılar eşit olacak, kimse kimseye “efendilik” etmeye kalkmayacak.
Kürt çocuğunu anadilinde eğitecek, başörtülü kız rahatça okuluna gidecek, Alevi kendi “ibadethanesinde” ibadet edecek, solcusu, sağcısı fikrini söyleyecek, isteyen istediği gibi yaşayacak, dindar dinsize, dinsiz dindara karışmayacak.
Yeni bir anayasa, bütün bu özgürlükleri ve eşitlikleri güvence altına almalı.
Türkiye, bu yeni anayasayı mutlaka yapacak.
Kendi yaşama alanını genişletebilmek için bu anayasaya muhtaç.
Son referandum, yeni anayasanın önündeki engelleri önemli ölçüde yıktı, AKP’nin eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa yapmaması için artık bir mazereti yok.
Bu toplum, yeni anayasayla bir doğum yapacak.
Bunun ebeliğini yapmayı beceren görevde kalır, beceremeyen gider ve yeni bir ebe bulunur.
 
K

Kaçak

Guest
Evet Ahmet Altan için yerinde tespitler ...
İki soru hasıl oluyor ister istemez ...
"Müslümanlar " bu degişimin neresinde ?
Ve "müslümanlar" da bir degişime ugruyormu ? ugraması gerekir mi ?
% 99 müslüman olan bir ülkede degişim söz konusu ise degişen kimdir ? degişim ne yöndedir sorusuda aslında iki soruyu birden kapsıyor ...
Beni ilgilendiren kısmı bu ...
Yoksa demokrasi ve oligarşi arasında seçim yapmaya zorlanıyorsam ...
Ve hatta birini digerine dönüştürmeye taraf isem ...

Ben bu oyunu sevmem sanırım ..

Selamlar ..
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Yazma derslerini Türkü veriyor sana herhal kaçak ... zihnin bulanık ve karışmış :)
 
K

Kaçak

Guest
Sayın Türkü'yü görebilmek ne mümkün ...
Buradan el sallıyoruz zatına ...
Doğrudur kafamız karşık olabilir, sancılı olmanın verdiği doğal sonuç olsa gerek ..
Velakin Ahmet Altan gibi kemale erip , net ve açık olmaktansa bırak dağınık kalsın derim ...
Selamlar ..
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Ahmet Altan kıyaslaması zatınız tarafından yapıldı.... türküye gelince kendisini kendisi de göremiyor sanırım....

Ben yazma benzerliğinizi dillendirdim..
 
Üst