dün akşam cine5'de sözümü kesebilirsin adlı programı izledim. program konuğu volkan erkit ilginç araştırma sonuçlarından söz etti. buna göre türkiye'de "endişeli modernler"in iddia ettiği gibi dinselleşme, dincileşme değil, aksine sekülerleşme yaşanıyor.
buna dayanak ve somut veri olarak, önceki olgularla şimdikiler karşılaştırıldı. mesela her kesimde daha fazla kız-erkek arkadaşlığı, giyim-kuşam konusunda serbestlik, içki tüketimi, eşcinsellerin hareket serbestisi, toplumdaki normalleşme, dinî referanslara başvuru oranı gibi veriler alındığında, toplumun din kaynaklı uygulamalara daha az başvurduğu ve sekülerleştiği sonucu ortaya çıkıyor.
mesela hükumetin 3 çocuk kampanyasının bile ülkenin sekülerleşmesi sonucu doğum oranlarının azalmasına karşı bir müdahale olduğu belirtildi.
sosyal medyada tartışılan, konuşulan konularda da bir rahatlama, bir normal karşılama görülüyor. eskiden çok tepki toplayan sözler artık tepkiyle karşılanmıyor ve içeriğine katılınmasa da doğal bir düşünce ifade edilmesi olarak görülüyor.
türkiye'nin bu sekülerleşmesinde, şehirleşme, bilimin ve teknolojinin gelişmesi, iş hayatına yaygın katılım, eğitim imkanlarının artışı ve kapitalizmin yaygınlaşması gibi nedenler gösteriliyor.
bu açıklamalara tamamen katılıyorum. dolayısıyla, türkiye'nin "iran gibi" olacağı korkusu yaşayan kesimlerin kaygısının yanlış olduğu, boş bir kuruntu olduğu açıkça ortaya çıkıyor. onlar yanılıyorlar, çünki onlar düne kadar görmedikleri, görmezden geldikleri başörtülü kadınların sosyal hayata katılmaya başlamasından böyle bir sonuç çıkarıyorlar.
buna dayanak ve somut veri olarak, önceki olgularla şimdikiler karşılaştırıldı. mesela her kesimde daha fazla kız-erkek arkadaşlığı, giyim-kuşam konusunda serbestlik, içki tüketimi, eşcinsellerin hareket serbestisi, toplumdaki normalleşme, dinî referanslara başvuru oranı gibi veriler alındığında, toplumun din kaynaklı uygulamalara daha az başvurduğu ve sekülerleştiği sonucu ortaya çıkıyor.
mesela hükumetin 3 çocuk kampanyasının bile ülkenin sekülerleşmesi sonucu doğum oranlarının azalmasına karşı bir müdahale olduğu belirtildi.
sosyal medyada tartışılan, konuşulan konularda da bir rahatlama, bir normal karşılama görülüyor. eskiden çok tepki toplayan sözler artık tepkiyle karşılanmıyor ve içeriğine katılınmasa da doğal bir düşünce ifade edilmesi olarak görülüyor.
türkiye'nin bu sekülerleşmesinde, şehirleşme, bilimin ve teknolojinin gelişmesi, iş hayatına yaygın katılım, eğitim imkanlarının artışı ve kapitalizmin yaygınlaşması gibi nedenler gösteriliyor.
bu açıklamalara tamamen katılıyorum. dolayısıyla, türkiye'nin "iran gibi" olacağı korkusu yaşayan kesimlerin kaygısının yanlış olduğu, boş bir kuruntu olduğu açıkça ortaya çıkıyor. onlar yanılıyorlar, çünki onlar düne kadar görmedikleri, görmezden geldikleri başörtülü kadınların sosyal hayata katılmaya başlamasından böyle bir sonuç çıkarıyorlar.
