veri
Yasaklı
- Katılım
- 8 Kas 2010
- Mesajlar
- 0
- Tepkime puanı
- 661
- Puanları
- 0
Türkçe Olimpiyatları millete aittir bir camiaya mal etmek doğru değil
ESAS MARİFET, TEREDDÜT ETMEDEN ÇANTASINI ALIP YOLLARA DÜŞENLERDE
"Bazı kimseler, öncesi ve sonrasıyla olimpiyatları falana filana, ezcümle Fakir'e bağlıyorlar. Belki bu mevzuda benim tavsiyelerim olmuştur; 'gidin' demişimdir; kime nereye 'gidin' dedim onu da unuttum. Fakat o marifet değil. Esas marifet; mücerret bir söz karşısında tereddüt etmeden çantasını eline alıp gidenlerin yaptığıdır. Ben o arkadaşların hepsinin alnından öperim. O marifeti, meçhul bir dünyaya giden, nereye gittiğini, nasıl geçineceğini bilmeyen, gittikten sonra altı ay, bir sene maaş alamadan orada hizmet eden o arkadaşlar ortaya koydular. Onların arkasında da tarih boyunca civanmertliğiyle serfirâz olan mübarek milletimiz vardı. Bu açıdan, mesele tamamen millete aittir; onu sadece bir camiaya, bir cemaate mal etmek doğru değildir."
Her camia, Hakk'a hizmetin farklı bir yönünü temsil ediyor
"Bir defineyi taşıma mevzuunda ne kadar çok el yardıma koşarsa memnun olmak gerekir. Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretleri'nin ism-i şerifi etrafında kümelenmiş ve bir vakıf kurmuş arkadaşların meşkur hizmetlerini görmezlikten gelmek körlük olur. Senelerden, belki bir asra yakın zamandan beri Süleyman Efendi Hazretleri'nin talebeleri Kur'an kurslarıyla bir ülkeyi baştan başa Kur'an'la ihya ettikleri gibi dünyanın değişik yerlerinde de müesseseler açıyorlar. Mahmud Efendi'yi seven insanlar değişik yerlerde müesseseler açıyorlar. Diyanet son zamanlarda ciddi bir gayret içinde, devletin desteğiyle TİKA'nın gayretiyle onlar da müessese açıyorlar. Bir yönüyle o örfaneye iştirak ediyorlar. Hulusi Efendi'nin cemaati de öyle. Yalnız değilsiniz bu mevzuda; adeta bir seferberlik söz konusu. Hatta bir yerde bu ip kopsa, sizin yaptığınız şeyler durakalsa -Allah'ın izni ve inayetiyle- bu akımlar o kervanı devam ettireceklerdir.
"Her camia, cemaat, hareket, meslek ve meşrep Hakk'a hizmetin farklı bir versiyonunu temsil ediyor. Allah'a giden yollar mahlukâtın solukları sayısıncadır; hepsi O'na yürüyor. 'Kadd-i yâre kimisi ar'ar dedi kimi elif / Cümlenin maksûdu bir ammâ rivâyet muhtelif.' (Muhibbî) Bu zaviyeden, farklılıkları nazar-ı itibara almamak ve problem yapmamak lazımdır. Onun için kimse yanlış anlamasın; herkesin yaptığı hizmeti takdirle yâd ediyoruz, gelecek nesiller de onları takdirle yâd edecektir. Âidiyet mülahazası ferdî enaniyeti takviye eden ziftten bir kanaldır. Ferdî enaniyetler, zift kaynağı olan o âidiyet mülahazasıyla da beslenirse, etrafa zift düşünceler püskürtürler. Öyleyse, kat'iyen falancı, filancı dememelidir. Herkes bu milletten, bu ümmetten değil mi? Herkes aynı hizmeti yapıyor değil mi? Birisi Kâdirî, birisi Nakşî, birisi Rifâi, birisi Uşşakî, birisi Şazelî, birisi Rabbânî, birisi Hâlidî... olur; fakat, hepsi Cenâb-ı Hakk'a ulaşma istikametinde bir yolda yürür."
ESAS MARİFET, TEREDDÜT ETMEDEN ÇANTASINI ALIP YOLLARA DÜŞENLERDE
"Bazı kimseler, öncesi ve sonrasıyla olimpiyatları falana filana, ezcümle Fakir'e bağlıyorlar. Belki bu mevzuda benim tavsiyelerim olmuştur; 'gidin' demişimdir; kime nereye 'gidin' dedim onu da unuttum. Fakat o marifet değil. Esas marifet; mücerret bir söz karşısında tereddüt etmeden çantasını eline alıp gidenlerin yaptığıdır. Ben o arkadaşların hepsinin alnından öperim. O marifeti, meçhul bir dünyaya giden, nereye gittiğini, nasıl geçineceğini bilmeyen, gittikten sonra altı ay, bir sene maaş alamadan orada hizmet eden o arkadaşlar ortaya koydular. Onların arkasında da tarih boyunca civanmertliğiyle serfirâz olan mübarek milletimiz vardı. Bu açıdan, mesele tamamen millete aittir; onu sadece bir camiaya, bir cemaate mal etmek doğru değildir."
Her camia, Hakk'a hizmetin farklı bir yönünü temsil ediyor
"Bir defineyi taşıma mevzuunda ne kadar çok el yardıma koşarsa memnun olmak gerekir. Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretleri'nin ism-i şerifi etrafında kümelenmiş ve bir vakıf kurmuş arkadaşların meşkur hizmetlerini görmezlikten gelmek körlük olur. Senelerden, belki bir asra yakın zamandan beri Süleyman Efendi Hazretleri'nin talebeleri Kur'an kurslarıyla bir ülkeyi baştan başa Kur'an'la ihya ettikleri gibi dünyanın değişik yerlerinde de müesseseler açıyorlar. Mahmud Efendi'yi seven insanlar değişik yerlerde müesseseler açıyorlar. Diyanet son zamanlarda ciddi bir gayret içinde, devletin desteğiyle TİKA'nın gayretiyle onlar da müessese açıyorlar. Bir yönüyle o örfaneye iştirak ediyorlar. Hulusi Efendi'nin cemaati de öyle. Yalnız değilsiniz bu mevzuda; adeta bir seferberlik söz konusu. Hatta bir yerde bu ip kopsa, sizin yaptığınız şeyler durakalsa -Allah'ın izni ve inayetiyle- bu akımlar o kervanı devam ettireceklerdir.
"Her camia, cemaat, hareket, meslek ve meşrep Hakk'a hizmetin farklı bir versiyonunu temsil ediyor. Allah'a giden yollar mahlukâtın solukları sayısıncadır; hepsi O'na yürüyor. 'Kadd-i yâre kimisi ar'ar dedi kimi elif / Cümlenin maksûdu bir ammâ rivâyet muhtelif.' (Muhibbî) Bu zaviyeden, farklılıkları nazar-ı itibara almamak ve problem yapmamak lazımdır. Onun için kimse yanlış anlamasın; herkesin yaptığı hizmeti takdirle yâd ediyoruz, gelecek nesiller de onları takdirle yâd edecektir. Âidiyet mülahazası ferdî enaniyeti takviye eden ziftten bir kanaldır. Ferdî enaniyetler, zift kaynağı olan o âidiyet mülahazasıyla da beslenirse, etrafa zift düşünceler püskürtürler. Öyleyse, kat'iyen falancı, filancı dememelidir. Herkes bu milletten, bu ümmetten değil mi? Herkes aynı hizmeti yapıyor değil mi? Birisi Kâdirî, birisi Nakşî, birisi Rifâi, birisi Uşşakî, birisi Şazelî, birisi Rabbânî, birisi Hâlidî... olur; fakat, hepsi Cenâb-ı Hakk'a ulaşma istikametinde bir yolda yürür."