Tosun Paşa’nın toplu eserleri

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Hükümete karşı darbe... İsyana teşvik... Anayasal düzene karşı suçlar... Eskiden de serbesttiler, şimdi daha da serbest oldular.
İsteyen darbe hazırlar, isteyen isyan düzenler, isteyen de anayasal düzene kumpas kurar. Bunları yapan askerler için karada ölüm yok... Çünkü Anayasa Mahkemesi bu suçları işleyen askerlere “sivil yargı” yolunu açan düzenlemeyi oybirliği ile iptal etti. Karar, askerlerin yargılandığı çok sayıda dava ve soruşturmayı doğrudan etkileyecek.
Kararın gerekçesinin Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından özel yetkili savcılıklardaki soruşturma dosyaları kapatılacak ve görevsizlik kararı ile askeri savcılıklara devredilecek.
Demokratik bir hukuk devletinde çok doğal bir uygulama bizde hangi “anayasaya” aykırı?
Darbeci askerlerin yaptığı ve demokratik değişimin ilkeli siyasetini yapmaktan aciz politikacıların 28 yıldır değiştirmediği 12 Eylül Anayasası’na...
2008 yılında “başörtüsü” yerine, o mağduriyeti de kapsayan tüm haksızlıkları topluca giderecek, AB standartlarında bir anayasa amaçlansaydı, şimdi bu rezaletleri yaşamayacaktık. Benim “ilke siyaseti” dediğim de bu zaten...
***
Hükümete karşı darbe, isyana teşvik, anayasal düzene karşı suçları işleyen askerler “askeri mahkemede” yargılanır mı?
Yargılansa sonuç ne olur?
Hep yaşayageldiğimiz gibi asla yargılanmaz, yargılanma artık kaçınılmaz olur ise, sonuç “takipsizlik ya da beraat” olur.
Çünkü burada, gene siyasetin ve toplumun hiç bir şekilde el atmadığı “çift başlı yargı” vardır; yani doğal hâkim yanında, üstünden emir alan askeri hâkim vardır... Sicili bozulmasın diye hukukun gereğini değil, komutanının isteğini yerine getirir.
Yoksa 27 Nisan e-muhtırası bir anayasal suçtur, ikrar edilmiştir ama ne sivil ne de askeri savcı harekete geçmemiştir.
Zaten, Kafes Operasyonu’nu deşifre eden Taraf muhabiri Mehmet Baransu için Kadıköy Adliyesi’nde savcının tutuklama isteyip, “darbe planını” hiç görmemesi de “suç ve suçlu” kavramının çok somut bir örneği...
Darbe yapmaya kalkarsan bir şey yok...
Deşifre edersen “tutuklama” istemi var... Yazmaktan ve söylemekten usandığımız ama hala Türkiye’nin utanmadığı bir rezillik...
***
Bu gelişmeler ışığında Balyoz Darbe Planı’nı yapanlar da rahatlamıştır.
Anayasa’nın 153. maddesindeki “gerekçesiz karar açıklanamaz” amir hükmüne rağmen Anayasayı çiğnemekte beis görmeyen bir Anayasa Mahkememiz var.
Üstelik yasanın anayasaya aykırı olması ile Balyoz Planı’nın üst üste gelmesi de ilginç...
Genelkurmay alışkanlığı üzere “planları” yalanlıyor...
Sadece Genelkurmay Başkanı değil, dün bu işlere bulaştığı bizzat hazırlıklar içindeki askerler tarafından ifşa edilen eski 1. Ordu Komutanı da rahatlamıştır. Ortadaki, hangi bilgisayarlardan çıktığını söyleyerek her şeyi anlatan CD’lere rağmen mevcut pişkinlik de herhalde bu yüzdendi.
***
Pişkinlik yanında...
Benim garibime giden bir başka husus da generallerin kaybolan nezaketi...
“Kasıtlı, cahil...”
“Alnını karışlarım, tosuncuk...”
Dün Balyoz’cu generalin küfürlü konuşmasını görünce rahmetli Kemal Sunal’ın “Tosun Paşa” adlı filmdeki tarzını anımsadım. Doğrusu ekrandaki durum hiç de farklı değildi.
***
Hele dün Sabah’ın manşetini...
Bir de internette hızla dolaşmaya başlayan Ergenekon İddianamesi’ndeki 1619. sayfadaki eski 1. Ordu Komutanı’nın şu cümlesine rastlayınca: “Arkadaşlar çok çalışsın. Bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır, biz Türkiye’de İslam ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız”... Balyozculukla, Kemal Sunal’ın Tosun Paşa’lığı özdeş de olabilir demeye başladım.
O nedenle, Taraf Gazetesi’nin özetlemeye devam ettiği beş bin sayfalık darbe planını da belki “Tosun Paşa’nın toplu eserleri” gibi okumak gerek.
Sağlıklı bir ülkede görmesi gereken muamele çünkü bu...

Star
 
Üst