Dünya klasikleri ,batı klasikleri gitmiyor burda
okey:
Kültür yozlaşması mı acep
Batı klasiklerinin kıymet bulmamasının ya da ilgi görmemesini nedeni "kültür yozlaşması" değildir diye düşünüyorum. Kültür belki evrensel tanımlarla açıklanabilir (bazı TDK tanımları da bunu destekler niteliktedir), lakin ülkemiz ele alındığında "batı klasikleri"nden evvel "Türk klasikleri" hatta "İslâm klasikleri" kültür yozlaşmasında daha büyük tesirler gösterir.
Kendi memleketinin 50-100-200 yıl evvelini tahminde zorlanan ve insan tahlillerinden bi haber birinin Rus gibi düşünmesi, Fransız akımlarını yorumlaması, Alman geleneklerine aşina olması kültür ise, bu kültür müspet kültür olmaz. Bu demek değildir ki Dosto, Tolstoy, Balzac, Hugo okunmasın.
Gelelim Türk klasiklerinin kıymeti harbiyesine... Benim tercihim genelde Türk klasikleri olmuştur, özelikle de Peyami Safa. Suç ve Ceza'yı okuduğumda, bunları anlatabilecek, istidatlı bir Türk varken neden Dosto'dan daha az kıymeti var diye az sormadım kendime. Batı klasiklerinde Türk klasiklerinde bulamayacağınız şeyler çoktur, fakat aynı Türk klasikleri içinde geçerlidir. Raskolnikov, Matmazel Noraliya kadar pişmanlık duymamıştır ya da cezası onun kadar ağır olmamıştır bence. Meseleye "kültür" nazarıyla yaklaşacaksak öncelikli tercihimiz "milli manevi" eserler olmalı kanaati taşıyorum. Bu sebeple Balzac'tan önce Balzac'ı bize getiren Cemil Meriç'i kişisel ve fikri gelişimde daha faydalı görüyorum.
Dünyadaki bütün kitaplar yakılacak, yok olacak ve sadece bir ülkenin kitapları, onların çevirileri dünya kültür mirası olarak kalacak dense ben memleketimin kitaplarını tercih ederim. Jack'in ya da Yuri'nin gözünün yaşına bakmam, evladımı ve onun evladını düşünürüm.
Batı klasiklerine düşman değilim ama Türk klasiklerine dostum. Tuzu, şekeri farklı kıvamlarda olsa da hamburgerden evladır iskender.