Tohumculukta korkuç boyutlar

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0


Nereye gidiyoruz yazı serisi [email protected]

Bundan bir müddet önce “Tohumculuk yok edildi” başlığında bir yazı yazmıştım. Bu yazımı devletin tohumculuk kuruluşlarının birinde çalışan ve yurt dışında çalışmalarının tecrübesine de sahip bir memur arkadaşın tebrik ve teşekkürleri yanı sıra şimdi de (4.Mayıs.2009) Internet’ten gelen şok eden bir haber üzerine olayın üzerinde birkaç yazı daha yazmam gerektiğine inandım.
Meğer yok edilen sadece tohumculuğumuz değilmiş, bir millet olarak topyekun yok edilmekle karşı karşıya bulunuyormuşuz (!)
Tohumculuk konusunda AKP iktidarı döneminde TBMM’den çıkan yasalar; “8.Ocak 2004 - 5042 sayılı kanun ve 31.Ekim.2006 tarihli 5553 sayılı Tohumculuk Kanunudur” Bu kanunların uygulamada getirecekleri sıkıntı ve badireleri söz konusu “Tohumculuk yok edildi” başlıklı yazımda bulabilirsiniz.
O yazımda da belirttiğim gibi, Türkiye'de tohum ıslahı yapan şirketlerin yaklaşık yüzde 90'ı uluslararası şirketler olup bunlar; Dünya tohumculuğunu elinde bulunduran 6 büyük tekeldir ve Novartis, Monsanto, Cargill, Dupont, ADN ve Bayer isimli şirketleridir. Bu firmaların Türkiye'deki tohumculuk firmalarıyla hisse bazında ya da bayilik yoluyla kurdukları ortaklıkları bulunmaktadır, demiştim.


AMERİKALI GAZETECİNİN İDDİALARI


Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl’ın istenmeyen ırkları kısırlaştırma planına ait ürpertici iddiaları(!) aşağıda bulacaksınız. Buna göre F. William Engdahl, tarım sektörünü elinde tutan GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) devlerinin planlarına göre insanlık için bir kıyamet yaratacağını söylemektedir.
Son derece ürkütücü bu iddialara göre; “Norveç'teki küresel tohum deposuyla amaçlanan arî üstün ırk yaratmak mı yoksa istenmeyen ırkları yiyeceklerle kısırlaştırmak mı?” sorusuna cevap aranırken "Kıyamet tohum deposu" olarak da bilinen Svalbard hariç, önce dünyadaki diğer tohum depolarını bekleyen akıbeti, "kıyameti kim koparacak” sorusuyla karşılaşılmıştır” demiştir.
Özetle yapılamak istenen; GDO tohumlarını, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yayarak, tarlalardaki orijinal tohumların kökünü kazıyan şirketler, şimdi dünya üzerindeki tüm orijinal tohumları olası bir kıyamet günü için kutuplarda buzdan bir adaya saklamak istemektedirler.
“Yeni Aktüel Dergisini 29.Kasım-5.Aralık.2007 tarihli 125. sayısında "Kıyamet Kapısı" başlığıyla kapak konusu olarak işlenince konu resmi zevata (bürokrasiye) ulaşmıştır ama kamu oyunun bundan henüz yeteri kadar bilgisi yoktur diye ben de köşemde konuyu işlemeye karar verdim.
Bu konu için önce iyi niyetli yaklaşımlar sergileniyor ve; Dünya üzerindeki tüm tohum çeşitlerini bir araya getirmeyi hedefleyen ambarın amacı, gelecekte dünyanın başına gelebilecek nükleer savaş, meteor düşmesi veya iklim değişimi gibi bir felaket durumunda, tohum çeşitliliğinin korunmasını sağlamak olarak belirtiliyor.
Ancak aynı gazeteci bu iyi niyetin arkasındaki korkunç amacın da bulunduğunu açıklıyor ve bu proje ile ilgili dehşet verici şüpheleri olduğunu söylüyordu. Gazeteciye göre “GDO devlerinin bizim bilmediğimiz bir şeyler bildiklerini düşünüyordu.
Spitsbergen'in buzlaşmış kayalıklarının altında "dünyayı ekonomik ve genetik olarak ele geçirme" planlarının yattığını iddia eden Engdahl, teorisini ambar projesi finansörlerinin kimlikleri ve geçmişleri hakkında ayrıntılı hatırlatmalar yaparak ispatlamaya çalışıyor.


KIYAMET MUHAFIZLARI


Svalbard Küresel Tohum Deposu'nun finansörleri;
Bu ambar, Global Crop Diversity Trust (GCDT- Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü) aracılığıyla işletilmekte olup Nisan 2009 rakamlarına göre 123 milyon dolarlık bir finansmanları bulunmaktadır. Buna ilave olarak ABD, İngiltere, Norveç, Almanya, İsviçre ve Kanada'nın devlet fonları da bu proje emrine aktarılmaktadır.
Roma'da kurulan bu örgütün başında Kanadalı Margaret Catley-Carlson bulunuyor. Bu zat 1998'e dek New York merkezli Nüfus Konseyi'nin de (Population Council) başkanıydı. Ve bu konsey John D. Rockefeller'ın nüfus popülasyonunu düşürmek amacıyla 1952'de kurduğu, aile planlaması adı altında gelişmekte olan ülkelerde kısırlaştırma çalışmaları yürüten bir konsey idi.
Diğer GCDT üyeleri arasında Hollywood Dream Works Animation'a başkanlık eden Lewis Coleman da vardır. Coleman, bir ara ABD'nin en büyük Pentagon anlaşmalı askeri endüstri şirketi olan Northrup Grumman Corporation'ın da kurul başkanıydı.
Geçen yıl şirketin aktif yönetiminden çekilerek kurduğu Bill-Melinda Gates Vakfı aracılığıyla kendini Asya ve Afrika'daki çiftçilere yardıma adayacağını beyan eden Microsoft'un kurucusu Bill Gates, bu heyet arasındadır.
Dünyanın en büyük patentli GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) tohum ve tarım kimyasalları devi ABD'li DuPont / Pioneer Hi-Bred yine bunlarla birliktedir.
Yine bir ABD'li GDO devi Monsanto bu projenin kurucularındandır.
İsviçre menşeli GDO tohum ve tarım kimyasalları şirketi Syngenta bunlarla birliktedir.
1970'lerde 100 milyon dolarlık bir kaynakla "Yeşil Devrim" diye bilinen tohumda gen devrimini başlatan ve tarımsal değişim ile ideal genetik saflığı sağlama çalışmalarını yürütmek üzere dünyanın en büyük vakıflarından birini kuran petrol devi Rockefeller bu işin kurucuları arasındadır.
Şimdi bir önemli soru da, Dünyanın pek çok ülkesinde "zaten var olan" tohum depolarına ne gibi bir felaket gelecektir ki, Svalbard'a muhtaç kalınacaktır?


Gelecek yazı: ARİ IRK YARATMA PROJESİ

http://anadoluhaber.blogspot.com/2009/05/tohumculukta-korkuc-boyutlar.html
 

YagmuR

Üye
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
2,504
Tepkime puanı
586
Puanları
0
Yaş
35
Konum
¤´ UnuTuLu§taN `¤
Web sitesi
www.gencislam.com
Artık hormonlu gıda korkusu değil genetiği değiştirilmiş gıda korkusu sardı, hormonlu diye dikkatli alışveriş yapıyorduk şimdi kimden alırsak tohum bir, hep ithal tohumlar yerli tohumları kuruttular...
Özellikle de şu son zamanlarda saran mısır çılgınlığı, haberlerde mısırın gdo'lu olduğu söyledi bir hafta geçmeden Türkiye'de her yerde mısır satılır oldu bardak bardak ve bizde ne güzel uyuduk büyük keyifle yedik, yiyoruz :(

Allah sonumuzu hayr eylesin...
 

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0
Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nda
115 bin kişi çalışıyor.
70 tane üniversitemiz,
30 tane ziraat fakültemiz,
50 tane tarım araştırma enstitümüz,
10 bin işsiz ziraat mühendisimiz var.



Buna rağmen Türkiye tohumda tamamen dışa bağımlı. Tek kelimeyle tohumun patronu ise İsrail.


İsrailli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi'nin internet sayfasından biraz araştırıp okuyabilirsiniz. İstediğiniz şekle sahip domatesleri bile bulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli...
Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru.
Gelelim başka doğrulara.
Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok.
Yani İsrail'den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz.
Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oldu..




Üstelik İsrail tohumunu toprağa bir ektin mi artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz.
Genetik tohum o toprağa da zarar veriyor. Artık hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor




Buna en güzel örnek :


Türkiye'nin patates deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemesidir.

Yani İsrail tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı bedava....:
Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail bu sayede zirai ilaç satımınıdagaranti altına almış oluyor.




Bütün bu acı tabloya rağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor.
Ne korkunç.
Köylü kendi bahçesinde tohum bırakamayacak.
Yoksa uluslararası mahkemede yargılanacak!


Şu anda dünyada İsrail tohumu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak'tır İkincisi de biz olacağız.

 
Üst