Tito'nun son sözleri

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Uzun ama okumanızı tavsiye ederim.

TİTO'NUN SON SÖZLERİ



Ömrünün elli yılını Tito'nun itirafı!(Ölüm döşeğindeyken)



Ömrünün elli yılını komünist düşüncenin peşinde geçirdikten sonra Müslüman olan Salih Gökkaya anlatıyor. Kendisi Türkiye Komünist Talebe Teşkilatı?nın Başkanı sıfatıyla Yugoslavya Devlet Başkanı Mareşal Tito?nun konuğu olarak Belgrad?a gidiyor. Ömrünün sonuna yaklaşmış olan Tito kendilerine hitaben şunları söylüyor:



'Ben ölüyorum artık...?

Yoldaş! Ben ölüyorum artık... Ölümün ne derece korkunç bir şey olduğunu size anlatamam. Anlatsam bile sıhhatli ve genç olan sizler bu yaşta bunu anlayamazsınız. Düşünün, ölmek, yok olmak... Toprağa karışmak ve dönmemek üzere gidiş... İşte bu çıldırtıyor beni... Dostlarımızdan, sevdiklerimizden, unvan ve makamlardan ayrılmak... Dünyanın güzelliklerini bir daha görememek... Ne korkunç bir şey anlıyor musunuz?

Yoldaşlarım! Sizlere açık bir kalple itirafta bulunmak istiyorum. Ben öldükten sonra toprak olacaksam, diriliş, ceza ve mükâfat yoksa benim yaptığım mücadelenin değeri nedir? Söyleyin bana! Yoldaşlarımın kalplerine gömülecekmişim veya unutulmayacakmışım yahut alkışlanacakmışım, neye yarar?

Ben mahvolduktan sonra beni alkışlayanların takdir sesleri, kabirde vücudumu parçalayan yılan ve çıyanları insafa getirir mi? Söyleyin bu gidiş nereye? Bunun izahını Marks, Engels, Lenin yapamıyor.

İtiraf etmek zorundayım:

Ben Allah?a, Peygambere ve ahirete inanıyorum artık. Dinsizlik bir çare değil. Düşünün şu kâinatın bir yaratıcısı, şu muhteşem sistemin bir kanun koyucusu olmalıdır... Bence ölüm de son olmamalıdır...



Marks halt etmiş!..



Mazlumca gidenlerle zalimce ölenlerin bir hesaplaşma yeri olmalıdır. Haklarını almadan cezalarını görmeden gidiyorlar. Böyle keşmekeş olamaz. Ben bunu vicdanen hissediyorum. Öyle ki, milyonlarca suçsuz insana yaptığımız eza ve zulümler şu anda boğazıma düğümlenmiş bir vaziyette... Onların ahlarına kulak verecek bir merci olmalı... Yoksa insan teselliyi nereden bulacak? Bunların bir açıklaması olmalı... Marks bu mevzuda halt işlemiş. Uyuşturmuş beynimizi. Nedense ölüm kapıya dayanmadan bunu idrak edemiyoruz. Belki de göz kamaştırıcı makamlar buna engel oluyor. Ben bu inançtayım yoldaşlarım, sizler ne derseniz deyin.?

Bu sözlere ekleyecek daha başka ne olabilir ki. Maraşal Tito Bu sözleri söyledikten sonra komaya girer ve bir süre sonra hayata gözlerini kapar.

Geçtiğimiz günlerde bir Amerikalı bilim adamının 50 yıl boyunca kar kristalleri üzerindeki çalışmalarından fotoğraflar yayınlamıştık. Kar tanelerinin güzellikleri bir çok insanı etkilemişti. Ve gözlerimize inanamamıştık.

Yapılan araştırmada hiçbir kar tanesi bir diğerine benzemiyordu. Ve benzemediği gibi de hiçbir kar tanesi yere inerken, veya indirilirken birbirine değmiyordu.

Bir kar tanesinin hesabını ile yapan yaradan insanoğlunu kendi başına bırakması düşünülebilirmi acaba.

75 yıl boyunca Ateizm derslerinin verildiği Sovyetler Birliği yıkıldı ve şimdi o dönemi özellikle o coğrafyada yaşayanlar lanetle anıyor. Keşke Maraşal Tito gibi insanoğlu her şey geç olmadan kainatta insanoğlunun tek başına olmadığını anlayabilse.

peşinde geçirdikten sonra Müslüman olan Salih Gökkaya anlatıyor. Kendisi Türkiye Komünist Talebe Teşkilatı?nın Başkanı sıfatıyla Yugoslavya Devlet Başkanı Mareşal Tito?nun konuğu olarak Belgrad?a gidiyor. Ömrünün sonuna yaklaşmış olan Tito kendilerine hitaben şunları söylüyor:



'Ben ölüyorum artık...?

Yoldaş! Ben ölüyorum artık... Ölümün ne derece korkunç bir şey olduğunu size anlatamam. Anlatsam bile sıhhatli ve genç olan sizler bu yaşta bunu anlayamazsınız. Düşünün, ölmek, yok olmak... Toprağa karışmak ve dönmemek üzere gidiş... İşte bu çıldırtıyor beni... Dostlarımızdan, sevdiklerimizden, unvan ve makamlardan ayrılmak... Dünyanın güzelliklerini bir daha görememek... Ne korkunç bir şey anlıyor musunuz?

Yoldaşlarım! Sizlere açık bir kalple itirafta bulunmak istiyorum. Ben öldükten sonra toprak olacaksam, diriliş, ceza ve mükâfat yoksa benim yaptığım mücadelenin değeri nedir? Söyleyin bana! Yoldaşlarımın kalplerine gömülecekmişim veya unutulmayacakmışım yahut alkışlanacakmışım, neye yarar?

Ben mahvolduktan sonra beni alkışlayanların takdir sesleri, kabirde vücudumu parçalayan yılan ve çıyanları insafa getirir mi? Söyleyin bu gidiş nereye? Bunun izahını Marks, Engels, Lenin yapamıyor.

İtiraf etmek zorundayım:

Ben Allah?a, Peygambere ve ahirete inanıyorum artık. Dinsizlik bir çare değil. Düşünün şu kâinatın bir yaratıcısı, şu muhteşem sistemin bir kanun koyucusu olmalıdır... Bence ölüm de son olmamalıdır...



Marks halt etmiş!..



Mazlumca gidenlerle zalimce ölenlerin bir hesaplaşma yeri olmalıdır. Haklarını almadan cezalarını görmeden gidiyorlar. Böyle keşmekeş olamaz. Ben bunu vicdanen hissediyorum. Öyle ki, milyonlarca suçsuz insana yaptığımız eza ve zulümler şu anda boğazıma düğümlenmiş bir vaziyette... Onların ahlarına kulak verecek bir merci olmalı... Yoksa insan teselliyi nereden bulacak? Bunların bir açıklaması olmalı... Marks bu mevzuda halt işlemiş. Uyuşturmuş beynimizi. Nedense ölüm kapıya dayanmadan bunu idrak edemiyoruz. Belki de göz kamaştırıcı makamlar buna engel oluyor. Ben bu inançtayım yoldaşlarım, sizler ne derseniz deyin.?

Bu sözlere ekleyecek daha başka ne olabilir ki. Maraşal Tito Bu sözleri söyledikten sonra komaya girer ve bir süre sonra hayata gözlerini kapar.

Geçtiğimiz günlerde bir Amerikalı bilim adamının 50 yıl boyunca kar kristalleri üzerindeki çalışmalarından fotoğraflar yayınlamıştık. Kar tanelerinin güzellikleri bir çok insanı etkilemişti. Ve gözlerimize inanamamıştık.

Yapılan araştırmada hiçbir kar tanesi bir diğerine benzemiyordu. Ve benzemediği gibi de hiçbir kar tanesi yere inerken, veya indirilirken birbirine değmiyordu.

Bir kar tanesinin hesabını ile yapan yaradan insanoğlunu kendi başına bırakması düşünülebilirmi acaba.

75 yıl boyunca Ateizm derslerinin verildiği Sovyetler Birliği yıkıldı ve şimdi o dönemi özellikle o coğrafyada yaşayanlar lanetle anıyor. Keşke Maraşal Tito gibi insanoğlu her şey geç olmadan kainatta insanoğlunun tek başına olmadığını anlayabilse.
 
Üst