TevekkÜl

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
TEVEKKÜL



Acizlik gösterme, başkasına güvenip dayanmak, Allah'a güvenme, O'nun hükmünün mutlaka meydana geleceğine kesin olarak inanma ve alınması gereken tedbirleri almak anlamında Kur'anî bir terim.

Tariften de anlaşıldığı gibi tevekkül; müslümanın, yapacağı işlerde tüm zahiri sebeplere sarılması, alınması gereken tedbirleri alması, çalışıp çabalaması, ama gönlünü bunlara bağlamayıp sadece Allah'a dayanmasıdır. Tevekkül, hiç bir zaman, çalışmayı ve sebebe sarılmayı terkedip, Allah'ın dediği olur" diyerek kenara çekilmek değildir (Fahru'd-Din er-Razî, Mefatihu'l-Gayb, Bulak 1289, 111, 122; Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 5063, 5064). Nitekim Hz. Peygamber, devesini salıvererek Allah'a tevekkül ettiğini söyleyen bir bedeviye "Onu bağla da öyle tevekkül et" buyurmuştur (Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyame, 60).

İslâm inancına göre; yaratıkların bütün fiilleri, halleri ve sözleri yüce Allah'ın kaza ve takdîri ile meydana gelir (Nureddin es-Sâbûnî, Mâtûridîye Akaidi, Terc. Bekir Topaloğlu, 161). Onun için İslâm alınması gereken tedbirleri aldıktan sonra, insanlara ve aracılara değil, sadece Allah'a dayanma anlamındaki bir tevekkülü emreder. Bir ayette Allah Teâlâ şöyle buyurur: Müslümanlar sadece Allah'a dayanıp güvensinler" (Âl-i İmrân, 3/122). Hz. Peygamber de şu sözleri ile müslümanlara tevekkülü tavsiye etmektedir: "Eğer siz Allah 'a hakkıyla tevekkül derseniz, o sizi kuşu rızıklandırdığı gibi rızıklandırır" (İbn Mâce, Zühd, 14).

Hz. Ömer, Medine'de boşta gezen bir gruba: "Siz necisiniz?" diye sordu. Onlar da: "Biz mütevekkilleriz", dediler. Bunun üzerine büyük halife: "Hayır, siz mütevekkil değil, müteekkil (yiyici)lersiniz. Siz yalancısınız, tohumumu yere atıp sonra tevekkül edene mütevekkil denir" dedi.

Bu olay tevekkülden ne anlaşılması gerektiğini çok güzel ifade etmektedir. Gerçek tevekkül güzel bir davranış, ahlâkî bir fazilettir. Cenab-ı Hak, müslümanlara tevekkülü emretmiş ve mütevekkil olanları sevdiğini haber vermiştir:

"Bir de, daima diri olup, hiçbir zaman ölmeyen Allah'a tevekkül et" (Furkan, 25/58).

"Kim Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter"(Talak, 65/31); "Müminler, ancak o kimselerdir ki Allah anılınca kalpleri ürperir, onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda o ayetler onların imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler" (Enfal, 8/2).

Tevekkül, müslümanların kadere olan inançlarının bir sonucudur. Tevekkül eden kimse, Allah'a kayıtsız şartsız teslim olmuş, kaderine razı kimsedir. Fakat, nasıl kadere inanmak tembel tembel oturmayı, herşeyden el etek çekmeyi gerektirmiyorsa, tevekkül de tembellik ve miskinliği gerektirmez. Gerçek mütevekkil çalışmadan kazanmayacağını, ekmeden biçilemeyeceğini, amelsiz Cennet'e girilemeyeceğini, ihlasla ibadet ve taatta bulunmadan Allah'ın rızasına kavuşulamayacağını bilir.
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
ALLAH TEVEKKÜL EDENLERİ SEVER

3/159: ... Allah, tevekkül edenleri sever.
3/122: ... Allah, iman edenlerin Veli'sidir.

Cenâbı Allah tevekkül edenlere de; sonsuz hazinesinden sevgisini ve dostluğunu bahşetmiş, onları bu Dünyada da ahirette de kurtuluş ve mutluluğa erdireceğini buyurmuştur.
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Peygamberimiz (sav)'in tevekkülle ilgili sözleri

Ebû Hureyre (r.a.) Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kuvvetli mü'min, Allah Katında zayıf mü'minden daha hayırlı, (daha üstün) ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah'dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına birşey gelirse, ''Eğer (keşke) şöyle yapsaydım, şöyle olurdu!'' diye hayıflanıp durma. ''Allah'ın takdiri bu. O, ne dilerse yapar.'' de. Çünkü "eğer (keşke)" kelimesi, şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar."

(Müslim, Kader 34. Tercüme: İsmail L. Çakan, Hadislerle Gerçekler, Erkam Yayınları, İstanbul 1990, s.231)



"Birşey istediğin zaman yalnız Allah'tan iste. Yardım dilediğin zaman Allah'tan dile. Şunu iyi bil ki bütün yaratılmışlar elbirliği ile sana bir menfaat bahşetmek isteseler, Allah'ın sana yazdığından daha fazlasını bağışlayamazlar. Yine yaratılmışların tümü elbirliği ile sana bir zarar vermek isteseler, Allah'ın sana takdir ettiğinden fazlasını yapamazlar."

(Tirmizi, Sünen, fi sıfati'l-Kıyame, 60)



"Ey Ebû Hureyre! Allah'tan başka hiçbir şeye ümit bağlama. Allah'a tevekkül eyle. Bir arzun varsa Allah Teâlâ Hazretleri'nden iste. Allah-ü Teâlâ'nın âdet-i ilâhiyyesi (işi, kânunu) şöyledir ki; herşeyi bir sebep altında yaratır. Bir iş için sebebine yapışmak ve sonra Allah Teâlâ'nın yaratmasını beklemek lâzımdır. Tevekkül de bundan ibârettir."

(Hadis-i şerif-Ey Oğul İlmihali, http://www.kuranikerim.com/dini_sozluk/ds_t3.htm)



"Üzülme, Allah bizimledir."

(Bera Ibnu'l Azib r.a. Kütüb-i Sitte, 16. cilt, Sf. 200)



"Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır ! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum sadece mümine hastır, başkasına değil : Ona memnun olacağı birsey gelse şükreder, bu ise hayırdır: bir zarar gelse sabreder bu da hayırdır."

(Suheyb Ibnu Sinan r.a. kutub-ı sıtte, 2. Cilt , Sf. 208)
 

zelal

Asistan
Katılım
13 Haz 2006
Mesajlar
970
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Allah razı olsun diyar güzel bilgiler. keşke daha önce açsaydın bu konuyu geçen hafta tevekkül ile ilgili yazılar lazımdı ama kısmet olmadı sanırım :)
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
nasip değilmiş demek Allah senden de rağzı olsun ... sağol
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
adszpd1.png



ÇALIŞMA VE TEVEKKÜL

Allah , ilim , kudret ve irade sýfatlarýnýn sahibi olarak bütün varlýklar üzerinde tasarruf hakkýna kadirdir. Allah ne dilerse onu yapar? Bu yüzden insan her hususta Yüce Allah'ýn emir ve isteklerine tam bir güven hali içinde olmalýdýr. Ýþte bu güvene tevekkül denilir. Kuran-ý Kerim'de "Allah'a güven . Vekil olarak Allah yeter." (Azhap,33,3) ayetiyle tevekkülün gereðine iþaret edilir. Ancak tevekkül; Ýnsanýn çalýþmayý terkederek kaderciliðe düþmesi , tembellik etmesi deðildir. Ýnsan cüz-i iradesiyle doðru olaný seçmeli , çalýþmalý, görünürdeki sebeplere riayet ettikten sonra , yalnýzca kendisine ya da yaptýklarýna güvenmeyip, tam bir samimiyetle Allah'a itaat etmelidir. Týpký doktorun hastasýný kurtarmak için elinden geleni yaptýktan sonra , takdiri Allah'a býrakmasý gibi...

Mevlana , çalýþma ve tevekküle dair düþüncelerini bu çerçeve içinde ele alýr. Mesnevi'de bu iki konu münazara þeklinde iþlenir, her ikisinin de önemine iþaret edilir ancak münazaranýn galibi çalýþmak olur.

Mevlana öncelikle tevekkülün gereði üzerinde durur :

"Gemiye yükü yükleyince , artýk yapacaðýn iþ Hakk'a tevekkül etmektir.

O yolculukta batacak mýsýn kurtulacak mýsýn bilinmez.

"Neticeyi bilmedikçe , gemiye bir adým atmam.

Bu yolda kurtulacak mýyým, yoksa boðulacak mýyým ? Bu iki halden hangisidir anlamalýyým.

Ben , diðerleri gibi sahil ümidiyle Þüphe içinde bu yola gitmem" dersen ;

Tüccarlýk yapamazsýn. Onlar gayba aittir, sýrdýr, gizlidir." (Mesnevi, III/ 3105-09)

Bu örnekle Mevlana insanýn kuruntu, gelecek endiþesi ve rýzk kaygýsýndan kurtulmasý için tevekkülün þart olduðuna dikkat çeker. Yine Mesnevi'de yer alan bir hikayede yeþilliklerle dolu ýssýz bir adada yaþayan öküzün hali anlatýlýr. Akþama kadar çayýrda otlayarak semiren öküz , geceleyin ertesi gün ne yiyeceði endiþesine düþer, dertlenir , zayýflardý. Her gün doyasýya yemesine raðmen geceleri açlýk korkusuyla geçer ; rýzký hiçbir gün azalmamýþken , ömrü korku ve dertle sürerdi. (Mesnevi, V/2864-74) Bu misalle de tevekkülün insanýn psikolojik saðlýðý ve huzuru için gereði dile getirilir. Diðer yandan tevekkül yalnýzca istikbal endiþesi için deðil, insanýn her gün yüz yüze geldiði sýkýntýlarýn hallinde de yardýmcý olur. Tevekkül sahibi insan sadece hayýrýn Allah'tan gelebileceðine inandýðý için her zaman huzurludur:

"Sen burnunu kanatmak istemezsin ama , burnun kanar. Bu kanayýþ sana saðlýk verir.? (Mesnevi, III/3438)
 

adalı

Profesör
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
1,907
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Web sitesi
adali81.blogcu.com
Allah-u Teala bütün insanlara tevekkülü emir buyurdu. Ondan sonra tevekkülü imanın şartı kıldı ve şöyle buyurdu:

"Eğer müminlerden iseniz, Hakk Teala'ya tevekkül kılın." (Maide: 23)

Hakk Teala yine şöyle buyurdu:

"Ben, mütevekkil olanları dost tutarım."(Al-i İmran:159)

Kur'an-ı Kerim'de yine şöyle buyurulmuştur:

"Allah, kendisine tevekkül eden kuluna kifayet eder, yetişir."(Zümer:35)

Bunlar gibi Ayetler haktır. Ve Resul –sallallahu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurmuşlardır:

"Miraç gecesinde ümmetlerim bana gösterildi. Ümmetimin dağları ve sahraları doldurduklarını gördüm. Onların çokluğundan şaşırdım kaldım. Hakk Teala Hazretleri bana: 'Razı oldun mu?' diye buyurdu.

Ben: 'Razı oldum ya Rabbi!' dedim.
Bundan sonra Hakk Teala şöyle buyurdu: 'Bunlardan, bu ümmetinden ancak yetmiş bini hesap sorulmadan cennete girer.'
Ben: 'Onlar kimlerdir ya Rabbi?' dedim.
Hakk Teala: 'Onlar şu kişilerdir ki, işleri sihire, büyüye karışmış değildir. Fal açmayı, dağlamayı bilmezler. Allah'tan başka kimseye güven duymazlar."

Resul –sallallahu aleyhi ve sellem- bu sözleri söyleyince Ukkaşe -ra- yerinden kalktı: 'Ya Resulullah!' dedi. 'Hakk Teala'nın beni o kullardan kılması için dua eyle!'

Resul –sallallahu aleyhi ve sellem- ona şu cevabı verdi: "Ya Rabbi! Sen bunu da o kişilerden eyle!"

Sonra bir başka kişi ayağa kalktı: 'Ya Resulullah! Bana da dua kıl!' dedi.

O da: "Ukkaşe senden önce davrandı. Mükafatı o aldı!" diye buyurdu.

Resul –sallallahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurdu:

"Eğer Hakk Teala'ya hakkıyla tevekkül kılarsanız, O, size nasibinizi bilmediğiniz, beklemediğiniz, ummadığınız yerden eriştirir. O kuşlar gibi ki, sabahleyin karınları aç giderler, akşam olunca tok olarak geri dönerler."

Yine Resul –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

"Bir kişi Allah-u Teala'ya sığınırsa, yüce Yaradan da o kulun bütün işlerine kifayet eder.Onun nasibini ummadığı yerden yetiştirir. Bir kişi dünyaya güvenç duyarsa, dünyaya dayanırsa, Hakk Teala o kişiyi dünyaya ısmarlar."


Kimya-yı Saadet
İmam Gazali
 
Üst