Tevbe Suresi 11, 12: Dinde Kardeş veya Vatandaş Nasıl Olunuyor?

ŞAKİROĞLU

Asistan
Katılım
16 Nis 2013
Mesajlar
375
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
73
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
www.hikayeler.net
Tevbe Suresi'nin 11'nci ayetinde deniyor ki; ''Tövbe ettiklerinde... salatı devam ettirdiklerinde... ve zekatı getirdiklerinde... artık onlar dinde kardeşlerinizdir''

Kimler tövbe ettiklerinde?..

Cevap: Medinelilerle muahede yapan Mekke müşrikleri. Halbuki Mekke müşrikleri, 10'ncu ayette, üstün geldiklerinde müminler hakkında kural tanımazlar şeklinde tanımlanmışlardı. Demek ki o zamanki müşriklerin tövbe edebilmeleri, hukuka uyabilmeleri ihtimali var. Salatı devam ettirebilirlerse, yani konmuş kurallara uyabilirlerse... devlet olmuş Medine'nin yönetimine varlıklarından zekat olarak belirlenen miktarı getirebilirlerse, din hükmünce, Medinelilerle kardeş kabul ediliyorlar.

Dikkat edilirse, ayetlerde, müşriklerin iman etmişliğinden bahsedilmiyor.

Tövbe etmeleri demek, müşriklerin, ölmemek ve yıpranmamak için Medinelilerin muahedesine uymamalarının pişmanlık göstermeleri demektir.

Salata devamlılık gösterebilirlerse demek, bu, muahede hükümlerine uyma sözünü tekrar vermeleri demektir.

Müşrikler, Hz. Muhammed başkanlığında devlet olmuş Medinelilerle 'din' konusunda kardeş olacaklarsa, 'din' teriminin ne olduğunun anlaşılması lazım.

Din: دين Bu sözcük, Arapça lügatte hal, aadet ve davranış belirten isim olarak gösteriliyor. Medine devleti için kullanıldığında İslam Dini anlamında oluyor. Yani orada oluşan aadetler ve davranışlar. Medine devletinde, sosyal yaşam için Hz. Muhammed riyasetinde konmuş kurallar ve yasaklar 'din' teriminin çerçevesi içinde kalıyor. Bu sözcükten oluşan 'dinen' دينً mastarı, Toplum fertlerinin, kurallara ve kurallardan oluşan hükümlere boyun eğme hareketini yaptırır. Mekkeli müşriklerin salatı devam ettirmeleri şeklinde ifade, Medineli toplum bireyleri gibi, kurallara ve hükümlere itaat edecekleri anlamını verir.

Günümüzde 'din' teriminin karşılığı sistemdir. Sistemi belirleyen ise ANAYASAdır.

Anayasaya ve anayasa çerçevesinde gerekli görülüp çıkarılan yasalara uymayı kabul eden her fert, sistem (din) yönünden birbirinin (mecazen) kardeşi olur. Türkiye'de 'kardeş' sıfatı yerine 'vatandaş' sıfatı uygun görülmüştür. Sisteme uymayı kabul etmeyenler, başka ülkelerde yaşam arıyorlar; oralarda mülk ediniyorlar.

Tevbe Suresi'nin 12'nci ayetinde din muhalifliğine dikkat çekiliyor: İfade şu: ''Ve in nekesü eymanehüm min badi ahdihim ve taanü fi diniküm''. Yani, eğer verdikleri sözden sonra dininize ((sisteminize) taraftarlıklıklarını iptal ederlerse... ya da dininizde (sisteminizde) kusur bulup itiraz ederlerse...

Ayetteki ihtimal belirten olay, Hz. Muhammed'in riyasetindeki devrede görülmediyse de O'nun vefatından sonra gelenlerin devrinde gerçekleşmiş. Hz. Ebubekir, dinin bazı hükümlerinden hoşlanmayanların üzerine ordu kurarak yürümüş. Çünkü, ayetin devamında ''Fe katilü eimmete'l-küfri'' talimatı var. Önceki yazımızda, müşriklerin İslam olabilecekleri lakin iman edip etmeyeceklerinin bilinemeyeceği belirtilmişti. Bu olay, fertlerin, kural oluşturuculara güven bildirmeden (iman etmeden) İslam olmuşluğunun anlamsızlığını gösteriyor.

Soru: Günümüzde modern dünyanın fehmine göre oluşmuş dini ya da sistemi, kusurlu görüp itiraz etmek savaşmanın (mukatelenin) gerekçesi olabilir mi?

Olmaz... Çünkü günümüzde buna ''fikir beyan etme'' denir. Ancak, o zamanın Mekke'sinde müşrikler cehalet girdabındaydı. Fuhuş ve kölecilik sektörü, bir inanç uygulaması bilindiğinden, bu uygulamayı kaldıracak fikirlere, baskı, işkence ve öldürme ile karşılık veriyorlardı. İslam sistemine yapılan itiraz, bu inanç uygulamasını geri getirme amacını taşıyor ve silahların konuşturulacağı anlamını veriyordu.

Ayetteki 'Küfri' كُفْرِ sözcüğü hukukla ilgili terimdir; Mukatele fiil mastarından oluşturulan 'katilü' قاتِلوا emir kipi ise, dine (sisteme) itirazcıların savaş hazırlığında olduğunu ima eder. Kur'an ayetinin hedefi, toplumda ya da ülkede savaşın değil İSLAMLIĞIN yerleşmesidir. Onun için, ''leallehüm yentehün'' لَعَلَّهُمْ يَنْتَهونَ ifadesiyle, din (sistem) itirazcılarına, oluşturulmuş sisteme itirazdan vazgeçmeleri için açık kapı bırakır.

İbrahim Faik Bayav / ŞAKİROĞLU
(20.01.2023 09:25)
 
Üst