Tesadüf mü o da ne?

Zeynep Özmen

Kevok_84
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
3,306
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Tesadüf mü o da ne???

Oturdugunuz yerden söyle bir etrafiniza bakin.

Bulundugunuz odadaki her seyin 'yapilmis' oldugunu göreceksiniz. Duvarlar, dösemeler, tavan, oturdugunuz sandalye, elinizde tuttugunuz kitap, masanin üstünde duran bir bardak; sayilamayacak kadar çok detay...

Tek bir tanesi dahi kendi basina olusup odaniza gelmedi. En basit görünen bir hali saçagini bile ugrasip yapan biri vardir; o saçak oraya kendi karariyla, tesadüfen gelip yerlesmemistir.

Eline bir kitap alan insan da, onun bir yazar tarafindan belli bir amaç çerçevesinde yazildigini bilir. Bu kitabin tesadüfen ortaya çiktigi aklinin ucundan dahi geçmez. Ayni sekilde, bir heykele bakan insan, onun bir sanatçi tarafindan yapildigindan hiçbir süphe duymaz. Birakin sayisiz sanat eserinin kendi kendine olustugunu düsünmek, üst üste duran iki-üç tuglayi bile mutlaka planli bir hareketle bu sekle getiren biri oldugunu kimse inkar etmez.

Dolayisiyla küçük ya da büyük, bir düzenin oldugu her yerde, mutlaka bu düzenin bir kurucusunun ve koruyucusunun olmasi gerekir. Bir gün birisi çikip, ham demir ve kömürün tesadüfen çeligi, çeligin tesadüfen Eyfel Kulesi'ni olusturdugunu iddia etse, bu kisinin ve ona inananlarin akillarindan süphe edilmez mi?

Allah'i inkar etmenin tek yöntemi olan evrim teorisinin iddiasi da bundan daha farkli degildir. Evrime göre inorganik moleküller tesadüfen aminoasitleri, aminoasitler tesadüfen proteinleri, proteinler de yine tesadüfen canlilari olusturur. Oysa, canliligin tesadüfen kendiliginden olusmasi ihtimali, Eyfel Kulesi'nin ayni sekilde olusmasindan çok çok daha düsük bir ihtimaldir. Çünkü en basit bir hücre bile dünyadaki herhangi bir insan yapisi seyden çok daha karmasiktir.

Dogadaki olaganüstü uyum çiplak gözle dahi açikça görülürken, bu dengenin tesadüfen veya basibos meydana geldigi nasil düsünülebilir? Ayri ayri her noktasinin, Yaratan'in varligini delillendirdigi kainatin, kendi kendine var oldugunu söylemek, olabilecek en mantiksiz iddiadir.

O halde bedenimizden baslayip, akil almaz büyüklükteki evrenin en uç noktalarina kadar var olan dengenin de bir sahibi olmalidir. Peki kimdir bu herseyi ince ince düzenleyip meydana getiren Yaratici? O, evrenin içindeki herhangi bir maddesel varlik olamaz. Çünkü O, tüm evrenden önce var olan ve tüm evreni sonradan yaratmis bir irade olmalidir. Herseyin kendisinden varlik buldugu, ama kendi varligi ezeli ve ebedi olan Yüce Yaratan....

Varligini akil yoluyla buldugumuz Yaratan'in kimligini bizlere din ögretir. O'nun bize din yoluyla ulastirdigi bilgiye göre O, gökleri ve yeri yoktan var eden, Rahman ve Rahim olan Allah'tir. Insanlarin çogu ise bu gerçekten habersiz yasarlar. Oysa bu gerçegi kavrayabilecek mantiga sahiptirler. Bir manzara resmini gördüklerinde, ilk önce onun kimin tarafindan yapildigini ögrenmek isterler. Daha sonra da, sanatçiyi ortaya çikardigi eserden dolayi uzun uzun takdir ederler. Fakat baslarini çevirdikleri her yerde o resmin sayisiz gerçegiyle karsilastiklari halde, tüm bu güzelliklerin tek sahibi olan Allah'in varligini gözardi ederler. Oysa O'nun varligini anlamak için uzun bir arastirmaya gerek yoktur. Öyle ki, insan dogdugu andan itibaren tek bir odada bile yasasa, sadece o odada var olan sayisiz delil Allah'in varligini kavramak için yeterlidir.

Insanin sahip oldugu beden, ciltler dolusu ansiklopediye bile sigmayacak kadar çok yaratilis delili ile doludur. Vicdan kullanarak sadece birkaç dakika düsünmek bile, Allah'in varligini anlamak için yeterlidir. Var olan düzen Allah tarafindan korunmakta ve O'nun tarafindan devam ettirilmektedir.

Düsünülmesi gereken yalniz insan degildir. Dünya üzerinde her milimetrekarede, insanin gördügü veya göremedigi bir yasam hüküm sürmektedir.

Tek hücreli organizmalardan bitkilere, böceklerden deniz hayvanlarina, kuslardan insanlara kadar tüm canlilar, dünya üzerini tamamen kaplamislardir. Elinize bir avuç toprak alip incelediginizde, içinde birbirinden tamamen farkli özelliklere sahip çesit çesit canli oldugunu kesfedebilirsiniz.
Ayni sey soludugunuz hava için de geçerlidir. Hatta derinizin üzerinde belki de ismini hiç duymadiginiz canlilar yasam sürmektedirler.

Tüm canlilarin bagirsaklarinda sindirim yapmalarini saglayan milyonlarca bakteri veya tek hücreli canlilar yasamaktadir. Ayni sekilde dünyadaki hayvan nüfusu, insan nüfusunun kat kat üzerindedir. Bir de bunlara bitki dünyasini eklersek; anlariz ki dünya üzerinde hayat olmayan bos bir alan yoktur. Milyonlarca kilometrekarelik genis bir alani kaplayan bu canlilarin her birinin kendilerine ait vücut sistemleri, yasantilari, yeryüzündeki dengeye katkilari gibi sayisiz özellikleri vardir. Tüm bunlarin sebepsiz, amaçsiz ve tesadüfen var olduklarini iddia etmek ise akla aykiri, saçma bir hezeyandan baska bir sey degildir. Zira hiçbir canli kendi karariyla ve çabasiyla yeryüzüne gelmemistir. Hiçbir tesadüf de bu kadar kompleks sistemler olusturamaz.

Tüm bu delillerin bizi götürdügü nokta ise evrenin belli bir "bilinç" ile hareket ettigidir. Peki bu bilincin kaynagi nedir? Elbette evrendeki canli veya cansiz varliklar degildir; uyumu düzenleyen ve düzeni koruyan onlar olamaz. Allah'in varligi ve büyüklügü kainattaki sayisiz delille kendini gösterir. Aslinda bu açik gerçegi vicdanen kabul etmeyecek olan tek bir insan bile yoktur. Ancak Kuran'da da bildirildigi gibi, insanlarin çogu "vicdanlari kabul ettigi halde zulüm ve büyüklenme dolayisiyla"
(Neml Suresi, 14) bunu inkar ederler.

Iste bu kitap, bu kisilerin kendi çikarlarina uygun görmeyerek yüz çevirdikleri gerçegi ortaya koymak ve asilsiz iddialarinin dayandigi sahtekarliklari ve akil disi mantiklari gözler önüne sermek için yazilmistir. Birbirinden farkli pek çok konunun ele alinmasinin nedeni budur. Bu çalismayi okuyanlar Allah'in varliginin tartismasiz delillerini bir kere daha görecek ve sahit olacaklardir ki;

Allah'in varligi her yeri sarip kusatmistir ve "akil" bunu bilir. Her yere hakim olan bu düzeni yarattigi gibi, onu durmaksizin koruyan da O'dur.
 
Üst