Tenkit tüketir, takdir üretir

mostar

Profesör
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
1,011
Tepkime puanı
244
Puanları
0
23 Ocak 2011 - 21:09:36

Tenkit tüketir, takdir üretir




23_Ocak_2011_21_14_35_1880151630.JPG



İnsan sosyal bir varlıktır ve cemiyet halinde yaşar. Cemiyeti oluşturan en küçük birim de ailedir. Toplumun inşası aile ile olduğu içindir ki toplum açısından önem arzeden bir müessesedir. Bu müessesede insan; doğar, büyür, karakteri şekil bulur, şahsiyeti oluşur, maddi, manevi, duygusal ihtiyaçlarını karşılar. Allah’a yaklaşmaya yol bulur.
Aile içi iletişimde müsbet ya da menfî duruş, özelde fertleri genelde ise toplumu yakından ilgilendirir. Suya atılan taş misali, evinden çıkıp toplum içine karışan erkek, kadın, çocuk; bulunduğu ortamda halka halka etrafındaki insanları, olumlu veya olumsuz etkiler. Günümüz ailesi; tv, bilgisayar, ekonomik güçlükler, yoğun çalışma şartları, şehir hayatı gibi iletişim problemlerine yol açan unsurların tesirindedir. Bu sebeple aile fertlerini birbirinden koparan ve ailede iletişimin aksamasına yol açan bütün bu olumsuzlukların yaşandığı günümüzde, aile bağlarını kuvvetlendiren ve aileyi bir arada tutmaya yardımcı olan aile içi iletişim ziyadesiyle önem kazanmıştır.
Ailenin daha da ötesinde fertlerin yalnızlaşmaya itildiği günümüzde, insanlara kucak açan; kendisine, kendisinin dışındakilere ve dünyaya katkıda bulunmak amacıyla yeryüzüne gönderilmiş şerefli bir misafir anlayışında olan; dünyanın bir ucunda yapılan bir iyilik dünyanın diğer tarafındakini etkiler düşüncesiyle hareket eden insanların var olduğunu da biliyoruz çok şükür. Saliha Erdim Hanımefendi böylesi güzel insanlardan birisi.
Başakşehir Belediyesi, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün kültür etkinlikleri çerçevesinde, Başakşehir Kültür Merkezi güzel bir programa ev sahipliği yaptı. Saliha Erdim Hanımefendi “Aile İçi İletişim” konulu bir seminer verdi. Çok yoğun katılımın gözlendiği semineri katılımcıların bir kısmı ayakta takip etmek zorunda kaldı.
Aile, güçlendiren kurumdur
Saliha Erdim Hanımefendi dualarla başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Allah’ü Teâlâ, bir kulunu yarattığı vakit, o kulunu en iyi, en yüksek yerlere gelebilecek, dünyayı dahi yönetebilecek kapasite ile, bütün güzellikleri onda var ederek yeryüzüne gönderir. Her insan, en az bir alanda dünya çapında en iyi olabilecek özellikte yaratılmıştır. Bu kadar üstün vasıflarla yaratılan insanlık alemi, bugün neden vasat çizgide? Özeleşti yapalım. Topluma, hayatımıza bakalım, mutlu insan sayısı ne kadar? Ben ailemden memnunum diyen çocuk sayısı kaç tane?
Aile olmanın amacı, kişinin kendisini tamamlamasıdır, kişinin ihtiyaçlarını gidermesidir. Allah’a daha iyi kul olma zemini bulmasıdır. Allah ile arasındaki engelleri teker teker kaldırmasıdır. Aile, güçlendiren kurumdur. Aile, üreten, değer katan, mutlu eden; sosyal hayattaki risklere, tehlikelere karşı içerden donatan, besleyen, eksiklerini tamamlayan, hatalarını düzelten kurumdur.
“Ben nasıl davranırsam doğru olur?” sorusu, hayatı değiştiren bir sorudur. İnsanı asıl savuran, yanlış yapması değil, doğruyu aramamasıdır. Allah’ü Teâlâ “Bir kötülük yaptığınızda hemen arkasından bir iyilik yapın ki silip götürsün” buyuruyor. Bir Hadis-i Şerif’te Peygamberimiz (sallelahü aleyhi vesellem) “Allah, bir kuluna hayır murad ettiği zaman, onun kendi eksiklerini görmesini sağlar.” buyurmuştur. Hz. Ömer (radıyallahü anh) da: “Başkalarını değiştirmek istiyorsan önce kendini değiştir.” buyurarak konunun önemine vurgu yapmıştır. “Doğru ağacın gölgesi de doğru olur” sözü de İmam-ı Gazali’ye aittir.
Tenkit tüketir, takdir üretir
Bir tohumu çorak bir toprağa ekseniz ve gerekli bakımı yapsanız o tohum çıkar. Ancak, çorak toprağa ekilecek tohum da önemlidir. Her tohum her toprakta meyve vermez. Sistemin iki muhatabı vardır: hanımefendi ve beyefendi. Bir adım da olsa önce, önde giden kuşatıcıdır. Önce giden başlatıcıdır, önde giden hayırda yarışandır. Siz, siz olun; önde gitmeyi isteyin. Teşekkür etmede, özür dilemede, rica ederek konuşmada, nezakette, saygıda, affetmede, hoşgörüde… Daima önde olun. Siz başlatın sevabı sizin olsun. Bir adım önde gidene yetişilmez.
“Hep alttan alayım da ezileyim mi?” diye hayıflanan kardeşlerimiz oluyor. Acı sirke küpüne zarardır. Bir düşünce iyiyse, onun ilk faydası onu taşıyanadır; kötü ise o düşünceyi taşıyan ilk zararı gören olur. Kötülüğü düşünenin muhatabı uzak durmak suretiyle o kötülükten hâlî olabilir. Ancak onu taşıyan her an o düşünceden zarar görmektedir. Gerçek ezilmek, yanlışı yapmaktır.
Çiftlerin, kendilerini ; “Ben eşim için ne yapabilirim, gerginliğini, kızgınlığını nasıl hafifletirim? Bu sözü ona söyleten ne, ona nasıl yardımcı olabilirim?” diye sorgulaması iletişimdeki bozuklukları düzeltecektir. Ailede bireyler, geleceğe güvenle bakan, hedefleri olan, kendine değer veren, dünyadaki varlıklara değer veren ve değer katan insanlar olarak yetişirse, toplumun da rengi değişir. Hanımefendiler ve beyefendiler birbirlerinin açığını aramamalıdırlar. Birbirlerini üzme yarışına girmemeli, aile kurumunun vasfını-kimyasını değiştirmemelidirler. Evliliği yeniden inşa etmek, imar etmek gayretinde olmalıdırlar. Tenkit tüketir, takdir üretir. Eşler birbirlerini her zaman yerme yerine takdir etmelidir. Ne yaparsak Allah’a daha yakın oluruz, hangi adımları atarsak eksiklerimizden kurtuluruz, nasıl davranırsak Allah’ın razı olduğu bir eş oluruz? sorularının cevabını aramalıdırlar. İnsan adım atarsa, ardından rahmet, bereket, güzellik de gelecektir. “
Saliha Erdim Hanımefendi, konuşmasına çerçevedeki resim ile hayatın benzetildiği bir temsille devam etti:
“Hayatımız bir tuval, davranışlarımız ise birer fırça darbesi. Yaşadıkça desenler oluşturuyoruz. Rengini, duygularımızdan; şeklini anlayışımızdan alır, bu hayat denen çerçeve. Eğer bilgiyle ve narince kullanırsak fırçayı, herkese hoş gelen bir resim olur hayat. Yok eğer karalarsak hoyratça, bakanların içini karartacak bir desene dönebilir hayat. Bırakın bakanları, o tuvalin hayatı kararmıştır. Gündüz yerine geceyi, rahatlık yerine sıkıntıyı seçmiş; ömrüne yazık etmiştir. Fırça elimizde, cüz’i irade elimizde, iyi davranmak elimizde, teşekkür etmek elimizde… Çünkü yaşıyoruz. Şu anda yaşıyorsak yapacağımız çok şey var demektir. Hemen başlayalım, yarınımız olmayabilir.”
Program, Saliha Hanımefendi’ye takdim edilen çiçek ile sona erdi.
Zahide Büyüklü
 

Luha

Üye
Katılım
6 Ağu 2010
Mesajlar
95
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
34
Konum
sirişk-i medine
cok guzel bi noktaya değinilmiş...kendi nefsim acısından baktıgımda duruma duzenlemem gereken bi cok şey var gibi...
 
Üst