Temiz Erkekler, Temiz Kızlara-Ahmet Bulut

İstihya

Doçent
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
723
Tepkime puanı
122
Puanları
0
Temiz Erkekler, Temiz Kızlara

Rabbimiz kullarını en iyi bilendir. Kullarına en merhametli olandır. Merhametinden dolayı kullarına peygamber ve kitap göndermiştir. Kıyamete kadar gelecek bütün kullarına hiç eskimeyecek olan Kur'an'ı Kerimini emanet etmiştir. Korumasını da kendi üzerine almıştır. Daha önce emanete sahip çıkamayan, Musevilerin ve İsevilerin durumuna düşmeyelim diye.

Günde en az kırk defa bilincimizi tazeliyor. Hidayet üzere olmamız, gazaba ve dalalete uğrayanlardan olmamamız için duamızı ibadetimizin içine yerleştirmiş. Bizi koruma altına almış. Buna rağmen insanoğlu unutkan olduğundan bu korumadan çıkarak, nefsine uyup sapıtabiliyor.

En büyük düşmanımız nefsimizdir. Bizi Rabbimizin yolundan ayıran, şeytana kul köle yapan da odur. Rabbimiz zinaya götüren yolları bizlere yasaklamış. Zinaya yaklaşmayın diye uyarmış. Gözlerimizi harama bakmaktan sakınmamızı emretmiş. Evlenmeyi teşvik etmiş. Evlenemeyecek olanları evlendirmeleri için müminlere görev yüklemiş.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da en güzel modeli Sevgili Peygamberimiz (sav) oluşturmuş. Evlenmiş, evlendirmiştir. Evliliği sona erdirecek tehlikelere karşı bizi uyarmış. Bu konuda en ince ayrıntıya kadar açıklamalarda bulunmuş.

Bugün yuvalarımızı yıkan, çocuklarımızı yetim bırakan günahların başında zina geliyor. Bu beladan korunmak için takva azığı ile beslenmemiz ve takva elbisesi ile giyinmemiz gerekiyor.

Takva elbisesi ile giyinenler, gözlerini haramdan sakınırlar. Yolda yürürken bile namahreme bakmazlar. Bilirler ki birinci bakış lehlerine, ikincisi aleyhlerinedir. Tek başlarınayken bile ikincilerinin Allah olduğu şuuruyla yaşarlar. Sanal âlemde Rablerini unutmazlar.

İş yerlerinde çalıştırdıkları hanımlarla ilişkilerinde Allah'ın sınırlarını çiğnemezler. Çalıştırdıkları hanımların kıyafetine bile dikkat ederler. İnsanların günah işlemesine sebep olacak şekilde tahrik edici olmasına müsaade etmezler. Kendileri de onlarla yalnız kalmamaya dikkat ederler. Çalıştırdığı sekreteri ile yalnız başlarına kaldıklarında üçüncülerinin şeytan olacağını bilirler. Konuşurken kalplerin fesadına sebep olabilecek türden konuşmazlar. Şerre sebep olanın da yapan gibi günah kazanacağının şuurundadırlar.

Zinaya götürecek fiillerden biri de el ele tutuşmaktır. Takva elbisesi ile giyinmiş olanlar, namahrem ile tokalaşmazlar. Bilirler ki onların kendi nefsinden daha çok seven Efendileri (sav) onları bu konuda uyarmıştır. El ele tutuşmayı, cehennem ateşinden bir koru eline almak gibi teşbih eder. Ondan sakınmalarını emreder. Kendisi de hayatı boyunca bir tek namahrem kadının elini tutmamıştır. Biat etmek için elini uzatanlara elini vermeden biatlerini kabul etmiştir. İnsanların kalbi en temiz olan, terbiyesi Rabbince yapılan, en güzel örnek böyle yaptıysa gelin gerisini siz düşünün. Rabbince korunan bu fiilden bu kadar sakınıyorsa, bizim ne kadar sakınmamız gerektiğine siz karar verin.

Bütün bunları uygulamak çok zor diye düşünenler olabilir. Maalesef bu meselelerdeki kaçamakların nelere mal olduğunu hepimiz biliyoruz. İletişim imkânlarının da yaygınlaşmasıyla nice insanlar günah çukuruna yuvarlanıyor. Dünyaları da ahiretleri de kararıyor. Vicdanlar ızdırapla kıvranıyor. Okuduğum bir anket eğer doğru ise geleceğimiz adına çok endişeliyim. Lise öğrencileri ile yapılmış bir ankette, zina bataklığına düşen öğrencilerin oranı dudak uçuklatacak kadar vahim. Sapık ilişkiye düşenler de hiç azımsanmayacak kadar fazla.

Halkın arasında erkeklerin evlilik öncesi bu tür ilişkileri çok fazla yadırganmıyor. Müsamaha ile karşılanıyor. (Kur'an terbiyesi ile yetişenler bu sözün muhatabı değildir.) Kendilerince bir de fetva uydurmuşlar. Evlenince Allah bu günahları affedermiş(!). Hangi kitaptan okudun, hangi hocadan dinledin gafil kardeşim? Kim söyledi bu iftirayı sana? Sen Allah'tan korkmaz mısın? Allah bu belaya yaklaştıran bütün yolları kapatmıştır. İşte Kur'an elimizde aç ve oku. Oku da kendine çeki düzen ver. Sakın şeytanın ve nefsin tuzağına düşme. Sonra çok yanarsın ama iş işten geçmiş olur. Kendine yazık etme. Burada anne babaların da büyük vebali var. Çocuklarımızın midesini ve sırtını düşündüğümüz kadar ahiretlerini de düşünsek bunlar yaşanmayacak.

Anne babalar oğlunu evlendireceği zaman namuslu bir gelin adayı ararlar. Peki, hiç düşündük mü bizim oğlumuz ne kadar iffetli diye? Namuslu bir kızla evlendirelim ki belki yola gelir diye kendi yapamadığımızı elin kızından bekliyoruz. Netice itibariyle bir ailenin de hayatını karartabiliyoruz.

Erkek kardeşim, evleneceğin zaman başkasıyla, gezip tozmayanı, namuslu olanı arıyorsun. Peki, sen ne kadar buna layıksın hiç düşündün mü? Evleneceğin hayat arkadaşından beklediğin temizliği niçin kendinde muhafaza etmiyorsun? Kendine yapılmasını istemediğini Müslüman kardeşine de reva görme.

Asr-ı saadette zina düşüncesi nefsini meşgul eden bir genç durumunu Efendimize (sav) anlattı. Derdine deva aradı. Allah Rasulü (sav) ona nasihat etti ve ardından da dua. Anlatıldığına göre ondan sonra bu genç, ashabın en hayâlısı oldu. Efendimiz (sav) ona şöyle demişti:

“Zina edeceğim kimse birinin anasıdır, hanımıdır, bacısıdır veya kızıdır. Sen annenle, hanımınla, bacınla veya kızınla birilerinin bu kötü fiili işlemesini ister misin?”

Aynada kendimize bakalım. Biz ne kadar temiziz? Bizi Rabbimizden uzaklaştıracak, cehenneme yaklaştıracak bu kötü fiillerden nefsimizi ve sevdiklerimizi koruyalım.

Temiz erkekler, temiz kızlara demiyor mu Rabbimiz?

Kalbimizin baharı Kur'an'dan şifa reçeteleri:

“Zinâkâr erkek; zinâkâr veya müşrik bir kadından başkasıyla evlenemez. Zinâkâr kadın da zinâkâr veya müşrik bir erkekten başkasıyla evlenemez. Çünkü bu (evlenme şekli) mü’minlere haram kılınmıştır.” (Nur Suresi, ayet.3)

...Mü’minlerden namuslu/iffetli kadınlarla sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar, -(siz) namuslu/iffetli, zinaya sapmamış ve (onları) gizli dost da edinmemiş olarak- kendilerine mehirlerini ver(ip nikâh ed)ince (size helaldirler). Kim (İlâhî hükümlere) inanmayı kabul etmez/inkâr ederse, onun (bütün) ameli boşa gitmiştir. O âhirette de zarar ve ziyana uğrayanlardandır.” (Maide Suresi, ayet.5)


Selam ve dua ile…

Kardeşiniz

Ahmet Bulut
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
çok güzel bir yazı az önce nette okudum açayım dedim varmış forumda
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Evet güzel bir yazıymış,
paylaşım için teşekkür ederken
iffeti koruyanlarla hem hal olabilmek duasıyla diyelim...
 
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
6,088
Tepkime puanı
637
Puanları
0
Arkadaşlar bahsi geçen tezmiler temizlere ayeti kerimeleri nesh olmadı mı neresi güzel bu yazının adam direk ehli bid'atim diye bağırmıyor mu? ben yanlış biliyorsam lütfen düzeltin bu ayetlerin hükmünün geçersiz olması peygamberimiz aleyhissalatu vesselam döneminde olmamış mıydı???
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Söz konusu olan Nur suresinin, (Zina eden ancak zina edenle evlenebilir) mealindeki 3. âyeti, Nur suresi 32. âyeti ile ( 'Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.') ve İbni Mace’nin bildirdiği (Önceki zina, nikahı haram kılamaz) hadis-i şerifi ile nesh edildi. Dört mezhepte de, zina eden, zina etmeyenle ve zina etmeyen, zina edenle evlenebilir. (Cessas)

Konu zinadan uzak durulması gerektiğini vurgulaması açısından dikkate alınır bir yazı.
 
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
6,088
Tepkime puanı
637
Puanları
0
zinadan uzak durmanın vurgulanması için o kadar çok hadisi şerif ve ayet-i kerime var iken bu 2 nesh olunmuş ayeti kerimenin alınması bende kuşku uyandırdı şahsen..
 

yusufsaid

Profesör
Katılım
17 Şub 2011
Mesajlar
873
Tepkime puanı
407
Puanları
0
Konum
Ankara
"Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." Nur-5
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Neshedilmiş deyip de geçiştirmek pek doğru olmaz.. Neshedildiğini söyleyenler olmuş ise de aşağıda aktaracağım tefsire göre nesih konusunda icmâ yoktur.

2. Hüküm: Zâni Zâniyeyi Nikâhlar




İkinci hüküm, Cenâb-ı Hakk'ın
"Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan kadından başkasını nikahlamaz. Zina eden kadını da zina eden veya müşrik olan bir erkekten başkası nikahlamaz. Bu (suretle evlenmek) mü'minler üzerine haram kılınmıştı"(Nur. 3).ayetinin ifade ettiği husustur.


nehiy sığasıyla, meczûrn olarak, (Lâ yenkih) şeklinde olarak, okunmuştur. Yine fiilide, hâ'nın fethasıyla, fa (harume) şeklinde okunmuştur. Sonra, bu ayetle ilgili birkaç soru vardın


Birinci soru: Cenâb-ı Hakk'm, "Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan kadından başkasını nikahlamaz" ifadesinin zahiri, bir haberdir. (Bu cümle, bir haber cümlesidir). Ama durum, bu zahirî ifadenin ortaya koydığı gibi değildir. Çünkü biz, zina eden bir erkeğin bazan, namuslu, mümin kadınla evlendiğini; bazan da, zina eden bir kadını, namuslu ve mümin bir erkeğin nikahladığını görmekteyiz.
İkinci soru: Cenâb-ı Hak, "Bu (suretle evlenmek) müminler üzerine haram kılınmıştır" buyurmuştur. Halbuki, bu da böyle değildir. Çünkü, mümin bir kimsenin, zina etmiş olan bir kadınla evlenmesi helaldir.


Cevap: Bil ki, müfessirler işte bu iki sorudan dolayı şu izahları yapmışlardır.


1) İzahların en güzeli, KaffAl'ın yapmış olduğu şu izahtır: "Bu ifade, her ne kadar umûm bir ifade ise de, ancak ne var ki, bundan genellik, ekseriyet manası kastedilmiştir. Bu böyledir, zira işi gücü zina etmek ve fısk olan piş bir fâsık, sâlih kadınlarla evlenmeyi arzulamaz. O ancak, kendisi gibi olan pis bir fâsık veya müşrik kadınla evlenme arzusu duyar. İyi,$alih erkekler, pis fasık kadınlarla evlenme arzusu duymayıp, tam aksine onlardan iyice nefret ederler. Bunlarla evlenmeye, ancak kendileri gibi fasık ve müşrik erkekler arzu duyarlar. Binâenaleyh bu durum, genelde böyledir. Bu tıpkı, "Hayrı ve güzeli, ancak muttaki oian kimse işler, yapar. Bazan da, bazı hayrı ve güzeli, muttaki olmayan da yapar" denilmesi gibidir. İşte burada da böyledir.


Cenâb-ı Hakk'ın, Bu (suretle evlenmek) müminler üzerine haram kılınmıştır" (ifadesiyle ilgili soruya) gelince, buna da şu iki yönden cevap verebiliriz:


Birinci yön: Allah katında makbul mümin bir erkeğin, zina eden bir kadınla evlenmesi, kadına arzu duyması ve bu sebeple de, zinâkârlıkla adlandırılmış fasıklar arasına karışması, mümin kimseye haramdır. Çünkü, böyle bir evlilikte, fasıklara benzeme, töhmet mahallerinde durma ve bu hususta, kötü sözlere ve gıybetlere sebeb olma vardır. Kasten;bile bile, isyankâr olan kimselerle oturup kalkmadan dolayı, nice günahlar işlenilir. Ya, zâni kadınlar ve günahkar erkeklerle evlilik nasıl bir netice verir?


2) Arzu ve isteği, tamamiyle zâniye kadınlara yöneltmek, sâliha kadınlara arzu duymamak, mümin erkeklere haramdır. Çünkü Cenâb-ı Hakk'ın, ifadesinin manası, "Zina eden erkek, sadece zina eden kadınlara arzu duyar" şeklindedir. Binâenaleyh, işte bu hasr müminlere haram kılınmıştır. Bu sebeple, bu hasr'ın haram kılınmasından, mümin erkeğin, zâniye kadınla evlenmesinin haram olduğu neticesi çıkmaz. Binâenaleyh, işte bu ayetin tefsirinde esas olan husus budur.[88]







Nüzul Sebebi






İkinci yön: Cenâb-ı Hakk'ın kelimelerinin başındaki eliflâm, her ne kadar zahiren umumîlik ifade etse bile, ancak ne var ki, burada bu husus, ayetin kendileri hakkında nazil olduğu kimselere tahsis edilmiştir. Nitekim, Mücahfd, Ata,İbn Ebi Rabah ve Katade şöyle demişlerdir: "Muhacirler, Medine'ye geldi, içlerinde malları ve kabilesi, akrabası olmayan fakirler de bulunuyordu. Medinede de, kendilerini satan zinâkâr kadınlar vardı. O gün, bu tür kadınlar, Medinelilerin en varlıklılarıydı. Herbirinin kapısının üstünde, onların zinâkâr olduklarının anlaşılması için baytarların alametlerine benzer alametler bulunuyordu. Ve onların yanına, sadece zina eden erkeklerle müşrikler girip çıkardı. İşte bu sebeple onların bu kazançlarına, Medine'ye gelmiş olan o bir grup fakir müsiüman arzu duyarak, "Allah bizi onlardan müstağni kılacağı bir zamana kadar onlarla evlenelim" dediler, bununüzerine de, Hz. Peygamberden izin talebinde bulundular. İşte bunun üzerine bu ayet nazil oldu. Buna göre ayetin takdiri, "O zina eden erkekler, ancak o zina eden kadınları alırlar. Ve, o zina eden kadınları da, ancak zina eden o erkekler alırlar. Onları nikahlamak müminlere haram kılınmıştır" şeklinde olur.


3) Cenâb-ı Hakk'ın ifadesinin zahiri, her ne kadar bir haber cümlesi ise de, ancak ne var ki bununla, "nehy" kastedilmiştir. Buna göre mana, "zina eden her erkeğin, ancak zina eden bir kadınla evlenmesi uygun düşer. Bu, müminlere haram kılınmıştır" şeklinde olur. İslâm'ın başlangıç yıllarındaki hüküm, işle böyleydi. Yapılan bu izaha göre de alimler, şu iki hususu ileri sürmüşlerdir:


Birinci husus: Bu hüküm, zina eden erkeğin ve kadının, namuslu kadın ve erkeklerle; namuslu erkek ve kadınların da, zina eden kadın ve erkeklerle evlenmelerinin haram kılındığı şu ana kadar devam etmektedir. Bunun Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. AH, fbn Mesûd ve Hz. Âişe'nin mezhebi ve görüşü olduğu ileri sürülmüştür. Sonra bunların arasında, bu işe yeni başlayanla, bunu sürdürenin aynı olduğunu ileri sürerek şöyle diyenler de vardır: "Bir mü'mine, zinâkâr bir kadınla evlenmek helâl olmadığı gibi, onun hanımının, nikahı altında iken zina etmesi halinde, bu evliliği sürdürmesi de helâl olmaz." Bazıları da bu iki şeyi birbirinden ayrı mütalaa ederler. Çünkü evliliğe mani olacak şeyler arasında, mesela ihramiı olmak, iddet bekliyor olmak gibi, nikahın devamına mâni olmayan şeyler de vardır.


İkinci husus: Bu hüküm mensuhtur. Alimler bunu neyin neshettiği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Cübbaİ'nin bunu icmanın neshettiğini söylediği rivayet edilmiştir. Saİd b. Müseyyeb'den de bunun, "Sizin için helal olan kadınlardan nikahlayın" (Nisa, 3) ayeti ile, "içinizden bekarları evlendirin" (Nur, 32) ayetinin umûm oluşu ile neshed ildiğin i söylediği rivayet edilmiştir. Muhakkik âlimler ise, her iki görüşün de zayıf olduğunu belirtmişlerdir: Birincisine gelince, usûl-ü fıkıh'da icmânın ne kendisinin neshedileceği. ne de onunla başka birşeyin neshedileceği söylenmiştir. Hem sonra bir ihtilaftan sonra meydana gelen icmâ, hüccet olamaz. Bu meseledeki icmâdan önce de, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali'nin muhalefetleri vardır. Binâenaleyh bu icmâ nasıl doğru olabilir. İkinci görüşe gelince, Hak Teâlâ'nın, "Sizin için helâl olan kadınlardan nikahlayın" emri, nâsih olamaz. Çünkü burada mutlaka, sebeb, neseb, yahut bu ikisi dışında, nikaha mâni herhangi bir şeyin bulunmaması şartı vardır. Birisi şöyle diyebilir: "Bu ayetin muhtevasına, bir kadını kardeşi veya kardeşinin oğlu ile evlendirme meselesi girmediği gibi, zâni bir kadını mü'min bir erkekle evlendirme meselesi de girmez."


Biz deriz ki: bir ayrılığı meydana getirme hususunda, zinanın, başka şeylerde bulunmayan tesirleri vardır. Baksana, birisi o kadına zina iftirasında bulunduğunda, bunun peşinden, bazı bakımlardan o kadını bir ayrılık izler. Halbuki böylesi şeyler, haddi gerektiren şeylerde gerekli değildir. Bir de zina, utanç sebebidir ve "firaş"a tesir eder. Binâenaleyh bu özellikleri ile diğer şeylerden farklıdır.


Böyle bir nesh bulunduğunu iddia edenler, şu şeküde istidlalde bulunuyorlar: İbn Abbas (r.a)'a, bir kadınla zina eden erkeğin, o kadınla evlenip evlenemeyeceği meselesi sorulmuş, İbn Abbas (r.a) da, evlenebileceğini söyleyerek, bu kimseyi bir ağacın meyvesini önce çalıp, sonra onun parasını verip satın alan kimseye benzetmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s)'e bu husus sorulduğunda O, "ilk durum zina, sonu ise nikâhtır. Haram ise, helâli haram kılmaz" buyurmuştur.


4) Ayetteki nikah sözü, "vat"' (cima) manasına alınır. Buna göre mana, "Zina eden erkek, zina ederken ancak, zâni veya müşrik bir kadınla zina etmiştir. Zina eden kadının durumu da böyledir. Bu ise mü'minlere haramdır. Yani zina mü'minlere haramdır" şeklindedir. Ebu Müslim'in tev'vili de bu şekildedir. Zeccac der ki: "Bu te'vil, şu iki açıdan yanlıştır:


1) Allah'ın kitabında geçen bütün "nikah" lafızları evlenme manasınadır. Bu lafız kesinlikle "vat' " (cima) manasına alınmamıştır.


2) Bu mana, sözü faydalı (manalı) olmaktan çıkarır. Çünkü bu ifadeyle, "zina eden erkek, ancak zina eden bir kadınla cima eder" diyecek olursak, yine aynı problem söz konusu olur. Zira zina eden erkeğin, kendisiyle evlendiğinde iffetli ve namuslu kadın ile cima ettiğini bilmekteyiz. Yine bununla, "zina eden erkek, ancak onun o kadınla cimâsı bir zina olduğu zaman, zinâkar bir kadınla cima etmiş olur" diyecek olursak, bu manasız bir söz olmuş olur" demiştir. Burada söylenecek sözün sonu budur.


Üçüncü soru: Hak Teâlâ'nın "Zina eden erkek, zina eden kadından başkasını nikahlamaz" ayeti ile, "Zina eden kadını da, zina eden bir erkekten başkası nikahlamaz" ifadeleri arasında ne fark vardır?


Cevap: Birinci ifade, zina eden erkeğin sadece zinâkâr kadınlarla evlenme arzusu içinde olduğunu gösterir. Bu ifade, zina etmeyen bir erkeğin zinâkâr bir kadını nikahlama arzusu duymadığını ifade etmemektedir. Dolayısıyla şüphesiz bu husus, ikinci ifade ile belirtilmiştir.


Dördüncü soru: Önceki ayette, zina eden erkek zina eden kadından önce zikredilmiştir. Bu ayette ise aksi yapılmıştır, niçin?


Cevap: Önceki ayet, o zinâkâr kadının bu suçundan ötürü cezasını belirtmek için getirilmiştir. Kadın ise zinanın esas unsurudur. İkinci ayet ise, nikah konusuyla ilgili olarak getirilmiştir. Nikahda ise asıl olan erkektir. Çünkü bunu arzu eden ve isteyen erkektir.[89]



[88] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 16/516-517

[89] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 16/517-519


Bu âyetler yukarıda @yusufsaid kardeşin aktardığı üzere 5.âyette ifade edilen tevbe edenler istisnâ edilerek yorumlanabilir. Şu kadarı var zinânın tevbesi, bekarlar için had cezası evliler için recim şeklindedir. Bu açıdan bakıldığı vakit ortada bir sıkıntı kalmaz.

Şahsi kanaatim zinâya devam eden erkeğe tertemiz kızını nikahlayandan daha zalimi yoktur. Temiz bir erkeğin zinâya devam eden kadını nikahlayacağını da sanmıyorum. Âyetlerin neshini sözkonusu edenlere soruyorum. İçki içen ve içmeye devam eden sarhoş bir adama kızınızı verir misiniz? Peki zinâ edenin bundan farkı nedir?
 
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
6,088
Tepkime puanı
637
Puanları
0
@cahid kardeşim teşekkürler üstteki paylaşımınızı okudum kapsamlı alınmış konu ama şimdi burda başka bir mevzuyu da söylemek lazım gelir bence mesela başka tefsirlerde ne deniliyor bu konuda? mesela en tanıdık olabilir diye söylüyorum ruh'ül furkan tefsirinde ne denilmiştir bu konuda?
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
@cahid kardeşim teşekkürler üstteki paylaşımınızı okudum kapsamlı alınmış konu ama şimdi burda başka bir mevzuyu da söylemek lazım gelir bence mesela başka tefsirlerde ne deniliyor bu konuda? mesela en tanıdık olabilir diye söylüyorum ruh'ül furkan tefsirinde ne denilmiştir bu konuda?


Elimde yok maalesef kardeşim.. İlgili tefsirden de bahsi geçen âyetlerin tefsiri getirilirse mütâlaa edilir. Herkes tarafından bilinen bir tefsir olması hasebiyle İmam Fahreddin-i Râzî Hz.'nin (r.h.) tefsirinden alıntıladım.

Farklı başka bir tefsir de isterseniz Taberî Tefsirine de bakılabilir buyurun kardeşim.

3- Zina eden erkek, ancak zina eden veya Allah'a ortak koşan bir ka*dınla evlenebilir. Zina eden kadın da, ancak zina eden veya Allah'a ortak koşan bir erkekle evlenebilir. Böyle bir cvllik, müminlere haram kılnmıstır.

Müfessirler, bu âyet-i kerimeyi çeşitli şekillerde tefsir etmişlerdir.
Abdullah b.Amr, Said b.el-müseyyeb, Mücahid, Atâ, Zührî, Katade ve Abdullah b.Abbas, bu âyet-i kerimeyi izah ederlerken şöyle demişlerdir: Bu âyet-i Kerime, bazı sahabîlerin, Resulullah'tan, Fahiş*liği ile meşhur olan müşrik kadmarla evlenmeyi sormaları üzerine nazil olmuştur. Bu kadınlar, özel alâmetler taşıyorlar ve kendilerini kiralıyorlardı. Bunun üzerine Allah Teala bu âyet-i Kerime'yi indirdi ve o kadınların müminlere haram olduğunu bildirdi.

Abdullah b.Amr diyor ki:
"Müslümanlardan bir adam, Ümmi Mahzul adında bir kadınla evlenmek için izi nistedi. Bu kadın, ******lik yapıyor ve karşılığında da kendisine bakıl*masını şart koşuyordu. Bu adam bu kadınla evlenmek için Resulullah'tan izin is*tedi. Veya bu kadının durumu bir başkası tarafından Resulullah'a anlatıldı. Bu*nun üzerine Resulullah (s.a.v.): "Zina eden kadınla ancak zina etfen bir erkekveya bir müşrik erkek evlenir. âyetini okudu.
Amr b.Şuayb'm dedesi Abdullah b.Amr b.el-Ass diyor ki: [8]

"Sahabilerden bir kişi vardı, adı Mersed b.Ebi Mersed idi. Bu şahıs Mekke'de esir düşen Müslümanları kaçırıp Medine'ye getirirdi. Mekke'de "Anak" isminde ****** bir kadın vardı. Bu kadın o adamın dostuydu. Bir gün Mersed, Mekke'deki esirlerden birini kaçırmayı vaadetmişti. İşte bu Mersed di*yor ki: "Mekke'ye vardım, Ay'ın ısıttığı bir gecede Mekke'nin bahçelerinden bi*rinin gölgesine vardım," "Anak" ismindeki kadın geldi. Bahçenin kenarında be*nim gölgemi gördü. Kadın yanıma gelince beni tanıdı ve "Sen Mersed'sin değil mi?" dedi. "Evet, Mersed'im" dedim. Kadın: "Merhaba hoş geldin. Gel bu gece bizde kal." dedi. Ben de dedim ki: "Ey Anak, Allah, zinayı haram kıldı." Bunun üzerine Anak: "Ey çadır halkı, bu adam gelmiş esirlerinizi kaçırıyor." diye ba*ğırdı. Bunun üzerine beni sekiz kişi kovaladı. Ben, dağa doğru tırmandım ve ni*hayet bir mağaraya vardım ve onun içine girdim. Adamlar gelip benim başu*cumda durdular ve içeriye doğru idrarlarını yaptılar. İdrarları başımı ıslattı. Fa*kat Allah onları kör etti. Beni göremediler. Sonra dönüp gittiler. Ben, kaçırmak istediğim arkadaşıma döndüm. Onu sırtıma yüklendim. Ağır bir adamdı. Onu, "İzhir" denen yere kadar taşıdım. Orada onun bağlarını çözdüm. Ben onu taşı*yordum o da bana yardımcı oluyordu. Nihayet Medine'ye geldik.
Resulullah'a vardım ve dedim ki: "Ben, Anak ile evleneyim mi?" Resu-lullah durdu ve bana hiçbir cevap vermedi ve nihayet: "Zina eden kadın, ancak zina eden veya Allah'a ortak koşan bir erkekle evlenebilir." âyeti nazil oldu. Ve Resulullah şöyle buyurdu: "Ey Mersed, zina eden bir erkek ancak zina eden bir kadınla veya müşrik bir kadınla evlenir. Zina eden bir kadın da ancak zina eden bir erkekle veya müşrik bir erkekle evlenir. Sen, bu kadınla evlenme. [9]

Saîd b.Cübeyr ve İkrime gibi diğer bir kısım âlimler ise bu âyet-i kerime*yi şöyle izah etmişlerdir: "'Zina eden bir çrkek ancak zina eden bir kadınla veya müşrik bir kadınla zina eder. Zina eden bir kadın da ancak zina eden bir erkekle veya müşrik bir erkekle zina eder. Zina etmek müminlere haram kılınmıştır."
Saîd b.el-Müseyyeb'in, bu âyet-i kerimeyi şu şekilde izah ettiği ve bu âyet-i kerimenin neshediltliğini söylediği nakledilmektedir. "Zina eden bir erkekancak zina eden bir kadınla veya müşrik bir kadınla evlenebilir. İffetli olan bir mümin kadınla evlenemez. Zina eden kadın da ancak zina eden bir erkekle veya müşrik bir erkekle evlenebilir. Bu da iffetli bir mümin erkekle evlenemez.
Said b.el-Müseyyeb'e göre bu şekilde yorumlanan bu âyet-i kerimenin hükmü şu âyetle neshedilmiştir. "İçinizden bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden saîih olanları evlendirin. Eğer fakirlerse, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, geniş lütuf sahibidir. Herşeyi çok iyi bilendir. [10]

Âyet-i Kerimede geçen "Bekârlar" kelimesi genel mânâdadır. Yani, zina eden bekan istisna etmemektedir. [11]

[8] Ahmed b. Hanbcl, Müsned, C.2 S. 159,225

[9] Tirimizi, K. tefsir el- Kur'an sure 24, bab: I, llmlis no 3177

[10] Nur suresi, âyci: 32

[11] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 6/107-110.




http://www.ihvanforum.org/#_ftn11
 
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
6,088
Tepkime puanı
637
Puanları
0
@cahid kardeşim okudum tamamını teşekkürler ben neshedildiği görüşünü kabul ediyorum inşaAllah rabbim doğru yolu buldursun hepimize (amin)
 
Üst