Tembel ve uyuşukların bahaneleri 5

_ikLiL_

VUSLATA HASRET.....
Katılım
24 May 2010
Mesajlar
2,117
Tepkime puanı
344
Puanları
0
Yaş
31
Konum
ANKARA
Tembel ve uyuşukların bahaneleri 5


BİRAZDA BAŞKALARI YAPSIN



Tembel olan bazıları uyuşukluktan hizmet meydanlarını terk ediyorlar.8221;Başkaları zaten yapıyor. Bu hizmette bana ihtiyaçta yok8221;diyerek kendilerini avutuyorlar. Sanki dine hizmet alanlarında izdiham var da onlara yer kalmamış! Hatta bazen de bu tür tembel ve uyuşuk insanlar dini hizmet ve çalışma yollarında da birer engel ve set oluşturuyorlar.
Ama ne yazık ki böyle düşünen kardeşlerimiz 8220;Bu kadar para kazandık biraz da başkaları kazansın8221; hiç mi hiç demezler. Hele, 8220;Bu işi bırakayım da biraz da başkaları çalışıp faydalansın.8221; hiç demezler. Hatta çoğu insanın, boşaltılmasını kuyruklarda bekledikleri vazifelerinden emekli olmayı bile düşünmezler. Amma iş ahiret işi ve ona yönelik olunca hep bir ağızdan8221; 8220;Artık birazda başkaları yapsın. Başkaları yapıyor zaten...8220; diye terennüm etmeye başlıyorlar. Cennet başkalarının olsun bize dünya yeter dercesine!
Rabbimiz buyuruyor:
8220;Yarışanlar o (nimete) ulaşmada yarışsınlar8221; (1)
8221;Allah8217;ın affına ve sahası gökler ve yer kadar (geniş) olan ve ancak takvalı (müttaki) kullar için hazırlanmış cennete koşun.8221; (2)
8220;İşte o müttaki kullar iyiliklerde koşuşurlar. Zaten onlar iyilikte yarışanlardır.8221; (3)
Hz. Ömer (r.a.) hayırda Hz. Ebu Bekir (r.a.)8217;ı geçmek için çok çalışırdı.
Şeyh-ül8211;İslam İbn-ü Teymiyye diyor ki;
Rasulullah (s.a.v.)8217;e iman eden müslümanlar Allah8217;a davette Rasulullah (s.a.v.) konumundadır. Bundan dolayıdır ki ümmetin ittifakı kesin şer8217;i delil sayılmıştır. Çünkü ümmet sapıklıkta ittifak etmezler. Herhangi bir konuda ayrılığa düşerlerse onu Allah-u Teala8217;nın kitabına ve Rasulullah (s.a.v.)8217;in sünnetine havale ederler. Çözümü ancak onlardan beklerler. İslam8217;a davet her müslümanın üzerine farzdır. Buna binaen birileri bu daveti yapmazsa bütün müslümanlar günahkar olur. Bazıları bu görevi yaparsa diğerlerinden sorumluluk düşer. Eğer ehil değilse zaten ondan davet yapması beklenmez.
Bazen kendileri ehil iken başkalarının yapmadığı vazifeler onlar üzerine farziyeti kesindir.Bundan dolayıdır ki; Bazı konular birilerine (ehil olanlara) farz iken başkalarına (ehil olmayanlara) farz değildir. İslam8217;a davet ümmetler arasında ölçülü bir şekilde paylaştırılır. Şöyle ki;bazıları farz olan itikadi meselelere çağrıda bulunup öğretirken bazıları farz olan zahiri amellere çağırıp, öğretir. Bazıları da farz olan batini (kalbe ait olan) amellere davet edip öğretir. Netice olarak diyebiliriz ki; İslam daveti, farziyet (sorumluluk) noktasında kısımlara ayrılırken bazen de vuku (ve icraat-amel) noktasında kısımlara ayrılır.

Demek ki; Allah-u Teala8217;nın dinine çağrı bütün müslümanların üzerine farz-ı kifayedir.

Ancak ehil olanlar üzerine, hiç kimse yapmadığında farz-ı ayn olur. 8220;İyiliği emredip kötülükten sakındırma, Rasulullah (s.a.v.) in öğrettiği dini tebliğ etme, Allah yoluna cihad etme, iman ve Kur8217;an öğretisi8221;nin hali ve durumu böyledir.
Aynı zaman da belirtilmesi gereken bir şey de şudur; Allah8217;a davet, iyiliği emretmedir. Çünkü gerçek davetçi, kendisine çağırdığı güzelliği ve ameli benimseyen, arzulayan ve icra edendir. Bu da kendi kendine emretmedir. Zira emir, yapılması istenilen bir şeyi istemek, ona çağırmak ve teşvik etmektir. Böyle olunca da Allah-u Teala8217;nın dinine davet, onu emretmektir.. Bunun yolu da emrettiğine inanıp kabul etme ve onu yaşamadır.(4)





Dualarınızı bekleyen

A.Metin GÜLTEKİN ALINTI


1- Mutaffin Suresi: 26
2- Al-imran Suresi: 133
3- Müminun Suresi: 61
4- El-Fetava: 15/165-166
 
Üst