Televizyon, Edeb VE Zina

&Ta-Ha&

Doçent
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web sitesi
hayattanizler.spaces.live.com
Televizyon seyrederken "gözlerim kızarıyor" diyen birisine Diger birisi "Benim de yüzüm kızarıyor" demiş.

Türk toplumunun aile yapısını, ahlâkî değerlerini bozmaya çalışan sütü bozuk ifsat şebekesi, uydu vasıtası ile çok önemli ve de bir o kadar tehlikeli çalışmalar yapıyorlar.

Eskiden mü'minler bir dostunu ziyaret etmek için akşam oturmasına gittiklerinde güzel sohbetler yapılır, gelmiş ve geçmişten bahsedilirdi. Şimdi bunun yerini televizyon aldı. Dostluk, muhabbet ve kardeşane sohbetlerin yerini; cılız, abes, dedikodu ve cinselliğe dayalı müptezel kokteyl türü toplantılar aldı. Kıraathaneler (okuma salonları) kumarhaneye dönüştü. Aynı çatı altında müstehcen bir programı izlemekten haya etmeyen ailelerin sayısı arttı. Savrulma, dönüşme ve kaymanın dozajı o kadar arttı ki, toplumda ensest ilişki normal görülmeye başlandı.

Ne tuhaf! Yüzü kızarması gerekenlerin gözü kızarıyormuş.. Yazdıklarım, muhafazakâr, dindar insanları ve başta şahsımı bağlar. Ar damarı çatlamamış, kalbinde iman, dizinde derman bulunanlara, kasırgalar karşısında dikkatli olmalarını tavsiye ederim.

"Program yapımcısı, televizyon müdürüne telefon ederek:

-RTÜK'den aradılar efendim, dedi. Şu anda oynayan filmin müstehcen olduğunu belirtip ikaz ediyorlar. Bir diyeceğimiz var mıydı?

Müdür:
-RTÜK falan bırak be kardeşim, diye gürledi. Koltuğuna kurul da filmi seyret. Kişisel haklarımıza karışmasınlar.

Program yapımcısı, filmin ortalarında tekrar telefon ederek:
-Bazı vakıflardan aradılar efendim, dedi. Oynatmakta olduğumuz filmin gençlerin ahlâkını bozduğunu ve onları kötü yola ittiğini söylüyorlar. Bir diyeceğiniz var mıydı?

Müdür yine gürleyerek:
-Kişisel haklarımıza karışmasınlar ya hu, diye tekrarladı. Bizim de çocuklarımız var. Hatta kızım, şu anda erkek arkadaşı ile seyrediyor bu filmi.

Adam, filmin sonunda bir kere daha telefon ederek:
-Karakoldan aradılar, efendim, dedi. Kızınız, erkek arkadaşı tarafından tecavüze uğramış. Bir diyeceğiniz var mıydı?" (Cüneyd Suavi, Hayatın İçinden, s. 70)

Şu anlatılan hikâye, kendi gerçeklerimizi ne güzel dile getiriyor. İffet ve namusa bigâne kalmanın, insanların kutsallarına, kültürüne saygı duymayanların akıbeti hep kötü olmuştur.
Tasavvufî kaynaklarda "göz afetleri" olarak zikredilen bu konu çağımız insanını ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Gençlerimizin birçoğu televizyondaki erotik, pornografik film ve programları seyrederek yoldan çıkıyorlar. Göz vasıtası ile alınan akım beyne, oradan da ilgili organa ulaşmaktadır. Şehvetin kabarması, göz zinası ile başlar. "Zinaya yaklaşmayın" buyuran İslâm dini, zinaya götüren yolların da tıkanmasını istemektedir.

"Mü'min erkeklere söyle; gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için çok temiz (bir hareket)dir. Şüphesiz ki Allah, (kullarının ne) yapacaklarından haberdardır." (Nur, 30)

Mü'minler, gözü haramdan sakındırma noktasında çok dikkatli olmak zorundadırlar. Harama bakan bir insan, bakmanın ötesindeki fiilleri hayal etmeye başlar. Kalbin huzuru kaçar, gözün nuru o an için alınır. Harama bakmak kişiyi zikrullahtan ve güzel şeylerden alıkoyar. Dinimize, dünyamıza ve ahiretimize faydalı olmayan şeylerin peşine düşmekten men ediliyoruz.
"Senin için hakkında bir bilgi hasıl olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz, kalp, bunların her biri bundan mes'uldür." (İsra, 36)

Anne ve babalar, evlâtlarının gece yarısından sonra inançlarına uygun olmayan film ve programları seyrettiklerinden şikâyetçiler. Ama yöneticiler, "kişisel hak" diye bir şey tutturmuş gidiyor. Ateş kendilerinin paçasını da sarıyor, ama umurlarında bile değil.
"Gözlerin zinası, bakmaktır. Kulakların zinası, dinlemektir. Dilin zinası, müstehcen konuşmalardır. Elin zinası, uzanıp tutmaktır. Ayağın zinası, adım atmaktır. Kalp ise, bu gibi kötü şeyleri sever ve onları temenni eder. Kalbin bu temennisini tenasül uzvu ya doğrular veya yalanlar."

Ar damarı çatlamış, her türlü kötülüğü yapmakta bir sakınca görmeyenlere eskilerin dile ile seslenelim:

Edep ya hu!..
 

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
evet kesinlikle.
bundan nefret ediyorum artık abimlerle oturup televizyon seyredemez oldum.10 yıl sonra ne olacağını düşünemiyorumm
 

derya

Üye
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
178
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
Bir sohbette abi"Televizyon evin içinde akan kanalizasyon gibidir.Sadece pislik saçar."demişti.Çok doğru.İğreniyorum ama izlemedende edemiyorum.Rabbim yolundan ayırmasın..selametle..
 
Katılım
16 Ağu 2006
Mesajlar
130
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
derler ki; bir çocuğun önce beyni doyarmış. sonra karnı. sonra yetişkin olurmuş. şimdilerde ise çocuklar amuda kalkmış gibi olmuşlar. önce yetişkin olmaya kalkmışlar. sonra karınları doymuş. beyine ise sıra gelemiyormuş...
 

meftun

Paylaşımcı
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
246
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Televizyon garip bir alet..İnsanı kendine öyle bağlıyor ki gözlerle görülen yanlışlara bizleri öyle alıştırıyor ki, görmekle başlayan bu alışkanlık düşüncelerimize ve yaşantımıza da etki ediyor. Bunun böyle olmasını isteyenler bu işi gerçekten çok iyi başarıyor..
 
Katılım
16 Ağu 2006
Mesajlar
130
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
amerikada bir çalışma vardı. forumda daha önce geçti mi bilmiyorum. adamlar saniyenin bilmem kaç binde biri gibi bir sürede insan kulağının duyamayacağı bir sesle şunu yap yada atıyorum kola iç diyorlarmış. insanın duyamayacağı o sesi beyin bilinç altında duyuyormuş. ve o söyleneni yapma isteği oluyormuş. ne kadar doğru bilemem ama sonradan amerikada yasaklanmış güya.
 

itaatkar

Üye
Katılım
7 Mar 2008
Mesajlar
90
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
GuRBeT
"televizyon, Edep Ve Zina"

Televizyon seyrederken "gözlerim kızarıyor" diyen birisine Diger birisi "Benim de yüzüm kızarıyor" demiş.


Türk toplumunun aile yapısını, ahlâkî değerlerini bozmaya çalışan sütü bozuk ifsat şebekesi, uydu vasıtası ile çok önemli ve de bir o kadar tehlikeli çalışmalar
yapıyorlar.


Eskiden mü'minler bir dostunu ziyaret etmek için akşam oturmasına gittiklerinde güzel sohbetler yapılır, gelmiş ve geçmişten bahsedilirdi. Şimdi bunun yerini televizyon aldı. Dostluk, muhabbet ve kardeşane sohbetlerin yerini; cılız, abes, dedikodu ve cinselliğe dayalı müptezel kokteyl türü toplantılar aldı. Kıraathaneler (okuma salonları) kumarhaneye dönüştü. Aynı çatı altında müstehcen bir programı izlemekten haya etmeyen ailelerin sayısı arttı. Savrulma, dönüşme ve kaymanın dozajı o kadar arttı ki, toplumda ensest ilişki normal görülmeye başlandı.


Ne tuhaf! Yüzü kızarması gerekenlerin gözü kızarıyormuş.. Yazdıklarım, muhafazakâr, dindar insanları ve başta şahsımı bağlar. Ar damarı çatlamamış, kalbinde iman, dizinde derman bulunanlara, kasırgalar karşısında dikkatli olmalarını tavsiye ederim.


"Program yapımcısı, televizyon müdürüne telefon ederek:


-RTÜK'den aradılar efendim, dedi. Şu anda oynayan filmin müstehcen olduğunu belirtip ikaz ediyorlar. Bir diyeceğimiz var mıydı?


Müdür:

-RTÜK falan bırak be kardeşim, diye gürledi. Koltuğuna kurul da filmi seyret.

Kişisel haklarımıza karışmasınlar.


Program yapımcısı, filmin ortalarında tekrar telefon ederek:

-Bazı vakıflardan aradılar efendim, dedi. Oynatmakta olduğumuz filmin gençlerin ahlâkını bozduğunu ve onları kötü yola ittiğini söylüyorlar. Bir diyeceğiniz var mıydı?


Müdür yine gürleyerek:

-Kişisel haklarımıza karışmasınlar ya hu, diye tekrarladı. Bizim de çocuklarımız var. Hatta kızım, şu anda erkek arkadaşı ile seyrediyor bu filmi.


Adam, filmin sonunda bir kere daha telefon ederek:
-Karakoldan aradılar, efendim, dedi. Kızınız, erkek arkadaşı tarafından tecavüze uğramış. Bir diyeceğiniz var mıydı?" (Cüneyd Suavi, Hayatın İçinden, s. 70)


Şu anlatılan hikâye, kendi gerçeklerimizi ne güzel dile getiriyor. İffet ve namusa bigâne kalmanın, insanların kutsallarına, kültürüne saygı duymayanların akıbeti hep kötü olmuştur.



Tasavvufî kaynaklarda "göz afetleri" olarak zikredilen bu konu çağımız insanını ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Gençlerimizin birçoğu televizyondaki erotik, pornografik film ve programları seyrederek yoldan çıkıyorlar. Göz vasıtası ile alınan akım beyne, oradan da ilgili organa ulaşmaktadır. Şehvetin kabarması, göz zinası ile başlar. "Zinaya yaklaşmayın" buyuran İslâm dini, zinaya götüren yolların da tıkanmasını istemektedir.


"Mü'min erkeklere söyle; gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için çok temiz (bir hareket)dir. Şüphesiz ki Allah, (kullarının ne) yapacaklarından haberdardır." (Nur, 30)


Mü'minler, gözü haramdan sakındırma noktasında çok dikkatli olmak zorundadırlar. Harama bakan bir insan, bakmanın ötesindeki fiilleri hayal etmeye başlar. Kalbin huzuru kaçar, gözün nuru o an için alınır. Harama bakmak kişiyi zikrullahtan ve güzel şeylerden alıkoyar. Dinimize, dünyamıza ve ahiretimize faydalı olmayan şeylerin peşine düşmekten men ediliyoruz.



"Senin için hakkında bir bilgi hasıl olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz, kalp, bunların her biri bundan mes'uldür." (İsra, 36)


Anne ve babalar, evlâtlarının gece yarısından sonra inançlarına uygun olmayan film ve programları seyrettiklerinden şikâyetçiler. Ama yöneticiler, "kişisel hak" diye bir şey tutturmuş gidiyor. Ateş kendilerinin paçasını da sarıyor, ama umurlarında bile değil.



"Gözlerin zinası, bakmaktır. Kulakların zinası, dinlemektir. Dilin zinası, müstehcen konuşmalardır. Elin zinası, uzanıp tutmaktır. Ayağın zinası, adım atmaktır. Kalp ise, bu gibi kötü şeyleri sever ve onları temenni eder. Kalbin bu temennisini tenasül uzvu ya doğrular veya yalanlar."


Ar damarı çatlamış, her türlü kötülüğü yapmakta bir sakınca görmeyenlere eskilerin dile ile seslenelim:


Edep ya hu!..
 

Sırat

Üye
Katılım
6 Kas 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
İnsanlara ne verilirse onu alıyorlar. Şiddet içerikli yayınlar yapılıyor; çocuklar, gençler tabancaya ve dövüşe heves ediyorlar. Erotik içerikli yayınlar veriliyor; şehvet duyguları kabartılıyor ve toplumda hoş karşılanmayan durumlar meydana gelebiliyor. Bunların yanında iyilik ve yardımlaşma içeren konulu mesajlar verildiğinde de bu duyguları harekete geçiyor. Hangisi toplum için huzur verici ve faydalı?

Hangisinin faydalı olduğu belli. Ancak bunu uygulayabilmek için insanın doğruyu ve güzeli bilmesi noktasında duyarlı olması ve ilerisini düşünmesi gerek. Televizyonculuk bir çok kanal için maalesef topluma iyi ve faydalı mesajlar vermek için yapılan bir iş değil. Salt para kazanmak için her şeyin mübah görülerek yapılan bir iş. Yayın konusunda tamamen serbestlik olsa kim bilir daha neler yayınlayacaklar.

Her ne kadar da seyretmeseniz de veya size "seyretmeyin efendim" deseler de bu iş o kadar kolayca aşılır gibi görünmüyor. Dünyada yaşam git gide zorlaşıyor hele yeni düzgün nesiller yetişmesi daha da zorlaşıyor. Görülen o ki teknolojinin faydaları olduğu kadar zararları da oluyor. Allah cümlemize faydalı ve hayırlı olanını nasip etsin.
 

gamzedeyim

Asistan
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
257
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
36
İnsanlara ne verilirse onu alıyorlar. Şiddet içerikli yayınlar yapılıyor; çocuklar, gençler tabancaya ve dövüşe heves ediyorlar. Erotik içerikli yayınlar veriliyor; şehvet duyguları kabartılıyor ve toplumda hoş karşılanmayan durumlar meydana gelebiliyor. Bunların yanında iyilik ve yardımlaşma içeren konulu mesajlar verildiğinde de bu duyguları harekete geçiyor. Hangisi toplum için huzur verici ve faydalı?

Hangisinin faydalı olduğu belli. Ancak bunu uygulayabilmek için insanın doğruyu ve güzeli bilmesi noktasında duyarlı olması ve ilerisini düşünmesi gerek. Televizyonculuk bir çok kanal için maalesef topluma iyi ve faydalı mesajlar vermek için yapılan bir iş değil. Salt para kazanmak için her şeyin mübah görülerek yapılan bir iş. Yayın konusunda tamamen serbestlik olsa kim bilir daha neler yayınlayacaklar.

Her ne kadar da seyretmeseniz de veya size "seyretmeyin efendim" deseler de bu iş o kadar kolayca aşılır gibi görünmüyor. Dünyada yaşam git gide zorlaşıyor hele yeni düzgün nesiller yetişmesi daha da zorlaşıyor. Görülen o ki teknolojinin faydaları olduğu kadar zararları da oluyor. Allah cümlemize faydalı ve hayırlı olanını nasip etsin.


Amin.Bu durumda bizlerede çok iş düşüyor.Televizyonu açtığımızda mutlaka seçici davranmalıyız hele de evde çocuklar varsa.Çünkü büyükler zararlı olan programlardan kendini koruyabilir ama çocuklar için aynı şey söylenemez.Çünkü daha hiçbirşeyin farkında değiller.
Çocuklar beşikten kalkar kalkmaz kendilerini televizyonun kucağında buluyorlar ve doğal olarak önce 'Allah' lafsını değil de en hit şarkıları öğreniyorlar,tüm reklamlar ezberlerinde.Bir film artistini sesinden tanır ama sahabeden birinin ismini bilmez.Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Hasılı kelam, neslimize kendimiz sahip çıkacağız.Anne baba bilinçsiz ise tüm varlığımızla ebeveynleri bilinçlendireceğiz ki amacımıza ulaşabilelim.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun
Selametle
 

Gök-Han

Ordinaryus
Katılım
20 Eyl 2007
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
929
Puanları
0
Konum
EsEs
Web sitesi
gokhanyavuz.blogcu.com
'' Televizyon oldukça eğiticidir . Çünkü ne zaman biri televizyonu açsa , kalkıp odama gider , kitap okumaya başlarım ... ''

Diyor biri ... :)
 

~∂üяя-ι ¢αη

Kıdemli Üye
Katılım
15 Ağu 2009
Mesajlar
5,846
Tepkime puanı
1,226
Puanları
0
'' Televizyon oldukça eğiticidir . Çünkü ne zaman biri televizyonu açsa , kalkıp odama gider , kitap okumaya başlarım ... ''

Diyor biri ... :)


o biri çok iyi diyor :flw :)

bende evde yanIız oIduğumda hayatta tv açmam...
kendi evim oIursa özeIIikIe iIk seneIer hiç aImayı düşünmüyorum ;)
 

AlyaDua

Vakt-i Suküt
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
1,550
Tepkime puanı
320
Puanları
0
ailece dizi izlemek ımkansızlaştı sonumuz hayr olsun ...
 
Katılım
17 Ocak 2010
Mesajlar
22
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Konum
İst.

konuya binaen şiir vardı biz Zatın ..
aklıma bir dörtlüğü geldi:
...
Zorla her eve girerim
Ev sahibine söverim
Gafilleri pek severim
Benim adim Televizyon

....
 
Üst