Tekfir Konusu

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Suriyede bircok yerde Muslumanlar zulum goruyor siz ise millete sanki Omer Ongut Efendiye inandirma pesindesiniz.Inanmayanlara zindiklik ithaminda bulunuyorsunuz.

Peygamberlere Iman sarttir.Ama belli bir evliyaya iman sart midir?

Sent from my GT-S5830i using Tapatalk 2

Bak arkadaş.Sen daha öncede inandırmakla zoruyorsunuz yazdın.
Biz konuyu ekliyoruz ordu gibi konuyla alakalı veya değil birçok mesaj yazıyorsunuz.Yalanlar,iftiralar,hakaretler ediyorsunuz.Bizde hem sorulan sorulara hemde yalanlarınıza,iftiralarınıza... cevap veriyoruz.

Cevap veremeyeceğimizi sananların hepsine ilmi cevap verdik.Sonra ise düşmanlıkda ileri gidip yalan,iftira,hakarete başvurdular.

Hangi konu hakkında hangi konuyu açarsam açayım .Benim konuma birçok mesaj yazacaklardır.Çünkü hepsinin içinde ne varsa dışa çıktı.Biz cevap verdikçe ve bize veremedikleri için düşmanlıklarıda artı.

İnanırsın veya inanmazsın biz kimseyi zorlamadık.Buradada yalan atıyorsun.54 evliyanın sözlerini biz söylemişiz gibi göstermeye çalıştılar.Bilmediğiniz ahir zaman hocalarınızın bahsetmediği hatemi veli konusunu 54 evliya bahsetmiş.Bizde bu konuları ekliyoruz .Fakat sizler kuran ve sünnet dışı birşey yapmışız gibi bize saldırıyorsunuz.Üstelik çarpıtma yapmış diye iftiralar atıyorsunuz.Yaptıklarınızdan sorumlusunuz.

Evet ahirzamanın sonlarındayız.Ortalık kötü ve dahada kötü olucak.Kim kurtulacak Allahın dilediği kurtulacak.

Onun haricinde herkezi tekfir ediyor diyorsunuz.
Buda tekfir konusu.Bu bilgilerin hangisine itiraz ediyorsun.İslam alimlerinin tekfir konusunda görüşleri açıkca ortada.

Şimdi siz münafık ve bölcülere destek çıkıyorsunuz.Fetullah gülen kaç kişinin imanını çaldı.Kaç kişinin parasını çaldı.Hala peşlerinden gidenler yok mu?
TARİHE İYİ BAK.
4276495_orig.jpg

1997565_orig.jpg


Siz sesizce oturup bunlara ehli sünnet derken Ömer Öngüt(k.s) bunların iç yüzünü görüp halkın imanını ve parasını kurtarmaya çalışıyordu.Bir değil tüm bölücülerle savaştı.Eserleri okuyan bu münafıklara kanmadı.imanını kurtardı.Onun haricinde yanlış fetva veren ahir zaman hocalarınında iç yüzünü ortaya döktü.
Vazifeliydi vazifesini yaptı.Allah razı olsun ondan.

Sizlere kalsa çoğu imanından olurdu.Tekfir konusunu bilmemeniz ve halkıda şaşırtmanızdan dolayı diğer imanlarda kurtulamadı.Sizler tekfir konusunu dahi yanlış anlayanlardansınız.

Sizler herkeze kardeşim diyor münafıklara,bölücüleri bile müslüman göstermeye çalışıyorsunuz.

Adam ağızıyla küfürünü ilan ediyor sizler koruyorsunuz bununda bir hesabı var elbette.

Hala ahir zaman hocaları halkı saptırıyor.Eserleri okuyanlar bunlara kanmıyor.İmanlarını kurtarıyorlar.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bak arkadaş.Sen daha öncede inandırmakla zoruyorsunuz yazdın.
Biz konuyu ekliyoruz ordu gibi konuyla alakalı veya değil birçok mesaj yazıyorsunuz.Yalanlar,iftiralar,hakaretler ediyorsunuz.Bizde hem sorulan sorulara hemde yalanlarınıza,iftiralarınıza... cevap veriyoruz.
Cevap veremeyeceğimizi sananların hepsine ilmi cevap verdik.Sonra ise düşmanlıkda ileri gidip yalan,iftira,hakarete başvurdular.
Hangi konu hakkında hangi konuyu açarsam açayım .Benim konuma birçok mesaj yazacaklardır.Çünkü hepsinin içinde ne varsa dışa çıktı.Biz cevap verdikçe ve bize veremedikleri için düşmanlıklarıda artı.
İnanırsın veya inanmazsın biz kimseyi zorlamadık.Buradada yalan atıyorsun.54 evliyanın sözlerini biz söylemişiz gibi göstermeye çalıştılar.Bilmediğiniz ahir zaman hocalarınızın bahsetmediği hatemi veli konusunu 54 evliya bahsetmiş.Bizde bu konuları ekliyoruz .Fakat sizler kuran ve sünnet dışı birşey yapmışız gibi bize saldırıyorsunuz.Üstelik çarpıtma yapmış diye iftiralar atıyorsunuz.Yaptıklarınızdan sorumlusunuz.
Evet ahirzamanın sonlarındayız.Ortalık kötü ve dahada kötü olucak.Kim kurtulacak Allahın dilediği kurtulacak.
Onun haricinde herkezi tekfir ediyor diyorsunuz.
Buda tekfir konusu.Bu bilgilerin hangisine itiraz ediyorsun.İslam alimlerinin tekfir konusunda görüşleri açıkca ortada.
Şimdi siz münafık ve bölcülere destek çıkıyorsunuz.Fetullah gülen kaç kişinin imanını çaldı.Kaç kişinin parasını çaldı.Hala peşlerinden gidenler yok mu?
TARİHE İYİ BAK.
4276495_orig.jpg

1997565_orig.jpg


Siz sesizce oturup bunlara ehli sünnet derken Ömer Öngüt(k.s) bunların iç yüzünü görüp halkın imanını ve parasını kurtarmaya çalışıyordu.Bir değil tüm bölücülerle savaştı.Eserleri okuyan bu münafıklara kanmadı.imanını kurtardı.Onun haricinde yanlış fetva veren ahir zaman hocalarınında iç yüzünü ortaya döktü.
Vazifeliydi vazifesini yaptı.Allah razı olsun ondan.
Sizlere kalsa çoğu imanından olurdu.Tekfir konusunu bilmemeniz ve halkıda şaşırtmanızdan dolayı diğer imanlarda kurtulamadı.Sizler tekfir konusunu dahi yanlış anlayanlardansınız.
Sizler herkeze kardeşim diyor münafıklara,bölücüleri bile müslüman göstermeye çalışıyorsunuz.
Adam ağızıyla küfürünü ilan ediyor sizler koruyorsunuz bununda bir hesabı var elbette.
Hala ahir zaman hocaları halkı saptırıyor.Eserleri okuyanlar bunlara kanmıyor.İmanlarını kurtarıyorlar.

:good:Kardeş,
Allah Razı Olsun… Bu şamarın sesi bize kadar geldi ! Umarız artık bunların yüzleri kızarmaya yüz tutar da biz de başka şamar atmak zorunda kalmayız !
:good:
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Çok doğru söylemiş burada, ama insanlar ne kadar ikna olabilirlerdi ki? O kadar telkin ve misyonerlik akınları karşısında!?

4276495_orig.jpg

1997565_orig.jpg


Yaptıkları diğer hata da misyonerlikleriydi. "Herkesten mesuliyetli" olduklarını söylerken kibirleniyorlardı, bunların bir takım ileri gelenleri, "herkes helak olmuş bir kendileri kurtulmuş" gibi düşünüyorlardı.

Ve içlerini liderleri hakkında ve kendileri hakkında bir takım kuruntular kaplamıştı. Kendilerini yüce ve yüksek bir yerde göstererek, çaylaklarına köle gibi, "iyi bir sahip edasıyla" davranıyor hatta böylece onları tüm zaman ve güçleriyle kullanıyorlardı. Liderlerini ise, mehdi biliyor, onun yanlış yapamayacağına iman ediyor, ve bu yanlış itikad yüzünden en zeki olanları bile onun fikirlerini birebir taklit etmeye çalışıyor ve handikaplara, arızalı hallere neden oluyorlardı... birbirine benzer fakat cemaat dışındaki ilişkilerinde insanları kendi özel yolları, düşünceleri ve meslekleri içinde bir işe yaramaz vatandaşlar haline getiriyorlardı; bağımlı ve köle oluyorlardı. Bu kölelikten çıkmanın bir bedeli de bu yüzden çok defa dinin gereklerinden (en azından onlarla duyulanlarından) birden istifa etmiş olmak gibisinden sonuçlanabiliyordu....vs..

Umarız artık bunların yüzleri kızarmaya yüz tutar
Umarız, ama baya zor!
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Gayrı paşa gönülleri bilir !

İşte şamar, işte bahar !
Benim fikrim ileri gelmeyenleri ve aralarında geçici ama yeterince uzun bulunanlar bir derece mazurdurlar çünkü kölemsi bir haldedirler, bilen bilir. İradeleri ipoteklidir.

Zaman ve mekan ve yaş müsait olduğunda kendi yollarını bulabilirlerdi lakin bir kısmının yaşı geçmiş bir kısmının ise ahval ve şartları (henüz) müsait değildir.

Ama hepsinde ortak bir mesuliyet, düşünmektir, akıl etmektir, en azından ara ara hallerini görmeleridir, keşfetmelidirler. Mümkün mertebe içeride mücadele etmektir. (Biliyor musunuz içlerinde olmak çok kolaydır. ama bireysel lobiler, markajlar, büyüler nedeniyle aralarından tam olarak çıkmak ise değil!)
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Yaw adam bir ayet okuyor (pardon mealini okuyor çünkü arapçası yok) ve önüne geleni kafir ilan ediyor. Tövbe ettiğini de görmedik. Bir de bir rüyalanma meselesi var ki...

Senin nickini iftiracı diye değiştirelim.Ayrıca kaç kere aynı şeyi yazdın.Defalarca cevapladık.Amacın eserlerin okunmaması bu veli kulu kötü göstermek.Gerçekten siyah dilinle bu nuru söndüremezsin.Eserler dünyaya yayılmıştır.Okuyanlar münafıkların,bölücülerin iç yüzünü anlayıp imanlarını,paralarını kurtarmışlardır Elhamdülillah.
Zannına uyanlarda senin gibi helak olur.Yaşarkende bu veli kula iftira attılar.Hepsi helak oldu.Ne kadar yalancı,iftiracı oldukları belgelendi rezil oldular.

Sende aynı şekilde yazdıkların kayıtlı.Senin cahilliğin ve düşmanlığın her mesajında görülüyor.Gözlerin artık görmez,kulakların işitmez oldu.Çünkü Allahın veli kuluna yalanlar,iftiralar,hakaretler ettin.Dilinle helak oldun.

"Muhterem ÖMER ÖNGÜT'ün 38 ciltlik Kalplerin Anahtarı Külliyatı, bu külliyatın birer parçası olan 61 adet kitapçık ve Arapça, Boşnakça, İngilizce, Fransızca, Almanca, Tercümeleri "Hakikat Yayıncılık" tarafından neşredilmektedir:"

ÖMER ÖNGÜT
VE ESERLERİ


Muhterem müellif 1927 senesinde Yugoslavya'nın Yenipazar şehrinde dünyaya gelmişlerdir.
Babaları Muharrem Efendi, anneleri Çelebiye Hanım'dır. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin neslinden olan Medine-i Münevvere'li Şeyh Ahmed -kuddise sırruh- Hazretlerinin torunudurlar.
Şeyh Ahmed Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri bir sebeple geçici olarak Yugoslavya'nın Yenipazar şehrine geldiğinde vefat etmiş, çocukları ise orada kalmışlar, daha sonra torunları Medine-i münevvere'ye değil de 1936 yılında Türkiye'ye gelerek Düzce'ye yerleşmişlerdir.
Müellifimiz, Şeyh Muhammed Es'ad Erbilî -kuddise sırruh- Hazretlerinin hulefasından Şeyh Halil Fevzi -kuddise sirruh- Hazretlerinin hizmetlerinde olmakla kemal bulmuşlar, 1950 senesinde ahirete intikallerinden sonra ise irşada başlamışlardır.
Okur-yazar olmaktan başka herhangi bir zahirî tahsilleri bulunmamaktadır. Mânen yetişmeleri hususunda şöyle buyurmaktadırlar:
"Tarikat-ı aliyye'ye alındığımızda Şeyh Muhammed Es'ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretlerimize karşı sonsuz bir muhabbet uyandı. Alındığımızın haftasında tecelli ettiler ve bir daha da bırakmadılar. Geceleri hep onlar meşgul olurlardı. Gündüzleri ise zaten Efendi Hazretlerinin huzur-u saadetlerinde idik. Bu suretle her iki pîrin himmet ve tasarruflarında bulunduk. Bugün dahi her ikisinin himmetleriyle yürüyoruz. Ve gelenleri de onlara havale ediyoruz."

http://www.hakikat.com/


Nasıl bir eser ki hiçbir alimleriniz reddiye yazamadı.Nasıl bir nur ki dünyaya yayıldı.Nasıl bir eser ki münafıkların iç yüzleri ortaya çıktı,oyunları bozuldu.


"...Karadeniz Ereğli’den bir kardeş diyor ki:
Kalabalık bir konvoyla Şevket Kazan Ereğli’ye gelmişti. Bir polis memuru arabanın önünde durdu. Şevket Kazan’a “Yahu Ömer Öngüt sizin hakkınızda şunları söylüyor, küfre düştüğünüzü beyan ediyor. Siz buna neden cevap veremiyorsunuz?” diye sordu. O da “Bursa’da bir profesör var, o ona öğretiyor, o ilim okumuş değil.” dedi. Polis “Peki niçin cevap veremiyorsunuz?” dediğinde orada rezil oldu.
Binaenaleyh daha evvel de arz edilmişti ki, o kanalda kalpten kalbe ne boşalttı ise onun zerreleri var. O hülâsa, diğerleri zerreleri. Çünkü Resulullah Aleyhisselâm’ın kalbi o kadar geniş ki, genişliğini yalnız Yaratan bilir. Bunun için o hazine-i ilâhiyeden boşalan ne varsa o kalp rahat alıyordu.
Fakat kalpten kalbe boşaldığı zaman, kalp alacağı kadarını alır. Hakk Celle ve Ala Hazretleri kimisine fazla dolup tecelli eder, o da ifşa eder. Kimisine yandan vurur. O da Allah-u Teâlâ’nın nerede olduğunu bilir ve fakat feveran etmez. Çünkü voltajı fazla değildir. Onun kalbi onu almış ve anlamıştır. Bu Allah-u Teâlâ’nın hikmetindendir. Kalbe düşüyor amma feveran etmiyor.
Onun için deriz ki, “Kitaplarda yok ki okuyayım. Ben bilmiyordum ki söyleyeyim. Ne verilir, ne dökülürse o.” Öyle ise bu ilim ilmullah’tır.

Resulullah Aleyhisselâm hiç bir kimseden bir şey öğrenmediği halde, müşriklerin böyle bir iddiada bulunmaları, cahilce bir iftiradan başka bir şey olmadığına dair Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurmaktadır:
“İnkâr edenler ‘Bu Kur’an olsa olsa (Muhammed’in) uydurduğu bir yalandır ve başka bir topluluk da bu hususta kendisine yardım etmiştir.’ dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz, haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.
Yine onlar ‘Bu Kur’an, onun başkasına yazdırıp da sabah-akşam kendisine okunan eskilerin masallarıdır.’ dediler.
Resulüm! De ki: Onu göklerdeki ve yerdeki sırları bilen Allah indirmiştir. O çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (Furkan: 4-5-6)
Resulullah Aleyhisselâm onların bu iddiâlarından tamamen beridir, hiç bir kimseden bir şey öğrenmemiş olduğu apaçık bir gerçektir.
Bunu size açıklıyorum. Bir gün dahi zâhiri tahsilim yoktur. Allah-u Teâlâ göğsüme neler döktü ise, yani Allah-u Teâlâ bana ne öğretti ise, ne bildirdi ise onu biliyor ve o bilgiyi kitaplara döküyorum.
Şimdilik oniki büyük, otuz tane küçük kitap mevcuttur. Bu büyük kitaplar yedibin sahife yapıyor. İnşaallah’ür-rahman bu dokuzbine çıkacak. (Şu anda muhterem müellifin 21 büyük, 33 adet küçük kitabı mevcuttur. Büyük kitaplarının toplam sayfa adedi ise 12500 'e ulaşmıştır.)
İyi bilin ki Allah-u Teâlâ’nın öğrettiğini de kimse bilmez.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:
“Öyle ilim var ki, gizlenmiş mücevherat gibidir. Onu ancak Ârif billâh olanlar bilirler. Bu ilimden konuştukları vakit, Allah’tan gafil olan kimseler anlamazlar.
Binâenaleyh Allah-u Teâlâ’nın kendi fazlından ilim ihsan ettiği âlimleri sakın tahkir edip küçük görmeyin. Çünkü Cenâb-ı Hakk onlara o ilmi verirken tahkir etmemişti.” (Erbâin, Ebû Hüreyre -radiyallahu anh-den.)
Az evvel de arzettiğimiz bu Hadis-i şerif; onlara verilen ilmi, beşeriyetin anlayamayacağını da teyid ediyor. Onlar bu ilimden bahsederken halk anlamaz. Çünkü akılları ve ilimleri yetmez. Onların muallimleri Hazret-i Allah olduğu için, onlara verilen ilim Allah-u Teâlâ’dan verildiği için, bir kimse âlim de olsa bu ilmi idrâk edemez. Çünkü onun muallimi benîbeşerdir. Zâhirî ilimde ne kadar ilerlerse ilerlesin bu ilmi anlamaz.
İtiraz edenler bu Âyet-i kerime’lerin, bu Hadis-i şerif’lerin tecelliyâtlarından mahrum oldukları için bilmeyerek itiraz ediyorlar.
İlim mesleğinin ehli ve âşinası olmadığı, vukûfiyet kesbedemediği, ilmi ve aklı yetmediği için birinci basamakta kalmış. O ise kendisini allâme zannediyor.
Faydalı İlim:
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“İlim ikidir. Biri dilde olup (ki bu zâhiri ilimdir) Allah-u Teâlâ’nın kulları üzerine hüccetidir. Bir de kalpte olan (marifet ilmi) vardır. Asıl gayeye ulaşmak için faydalı olan da budur.” (Tirmizi)
İşte bu faydalı ilimden mahrum kaldıkları için itiraz ediyorlar.
Diğer bir Hadis-i şerif’lerinde ise buyururlar ki:
“Rabbim bana sual sordu. Ben ona cevap veremedim. Keyfiyetsiz bir tarzda elini her iki omzumun arasına koydu, ben o elin serinliğini kalbimde hissettim. Böylece, beni geçmiş ve geleceklerin ilmine vâris kıldı. Ayrıca bana çeşitli ilimleri de öğretti. Rabbim, bir kısım ilmi gizli tutmama dair benden söz aldı. Çünkü benden başka hiç kimsenin onu taşıyamayacağını biliyordu. Başka bir ilimde de beni muhayyer kıldı, yani serbestsin, istersen başkalarına söyle istersen hiç kimseye söyleme dedi... Kuran’ı bana öğretti. Hazret-i Cibril devamlı olarak Kuran’ı bana hatırlatıyordu. Ve daha başka bir ilim var ki, onu herkese söylemekle beni memur etti.” (El-mevâhib’ül-Ledüniyye)
Bu Hadis-i şerif’te gizli tutulması emir buyurulan ilim, nübüvveti ilgilendiren ilimdir. Umuma bildirilmesi emredilen ilim şeriat ilmidir. İfşâ edilip edilmeme hususunda muhayyer bırakılan ilim ise bâtınî ilimdir.
Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz münâfıkların isimlerini yalnız Huzeyfe -radiyallahu anh- Hazretlerine bildirdiği gibi, bu sırları da en yakın arkadaşlarına ifşa etmiştir.
Bu kitaplardaki ilme, ilm-i ilâhî denir, yani mârifetullah ilmi de denir. Allah-u Teâlâ dilediğinin sadrına boşaltır. Bu sadır ilmidir.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“Kur’an, kendilerine ilim verilen insanların kalplerinde parlayan apaşikâr âyetlerdir.” (Ankebut: 49)
Bu Âyet-i kerime’den anlaşılıyor ki, bu sadır ilmidir, satırla ilgisi yoktur. Onlar bunu bilemedikleri için satırda kaldılar ve Allah-u Teâlâ’nın bu ilmini inkâr ettiler. Neden? Cehaletlerinden.
Âyet-i kerime’de:
“Allah bir kimsenin kalbini müslümanlık için açarsa, o Rabbinden verilen bir nur üzerindedir.” buyuruluyor. (Zümer: 22)
Amma onlar zulmâniyette kaldıkları için bunu bilemediler ve mahrum oldular.
Âyet-i kerime’de:
“Allah hikmeti kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verilirse, ona muhakkak ki çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar.” buyuruluyor. (Bakara: 269)
Bunlar ise Akl-ı meaş’da kaldılar. Akl-ı meâş’tan sonra Akl-ı meâd var, Akl-ı nûrâni var, Akl-ı kül var, Ulül-elbâb var. Bunların hepsinden habersiz oldukları için, Akl-ı meâş ile hareket ettiler ve bu cehaleti işlediler.
Âyet-i kerime’de:
“Takvâ üzere olursanız mualliminiz Allah olur.” buyuruluyor. (Bakara: 282)
Amma bunların muallimi şeytan oldu.
Âyet-i kerime’de:
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’tan korkar, takvâ sahibi olursanız, o size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir mârifet bir nûr verir.” buyuruluyor. (Enfâl: 29)
Bak! Allah-u Teâlâ kuluna mârifet veriyor, nûr veriyor. Satır ilmi sahibinin ne kadar tahsili olursa olsun, bu nûrdan mahrumdur. Çünkü bu sadır ilmidir, diğer bütün ilimler satır ilmidir. İşte bunlar bu nûrdan mahrum kaldıkları için cidden cehalette kaldılar.
Âyet-i kerime’de:
“İnsana bilmediği şeyleri O tâlim eyledi.” buyuruluyor. (Alâk: 5)
Onlar ise cehâlette kaldılar.
“Bu Allah’ın fazl-u ikramıdır, kime dilerse ona verir.” (Cumâ: 4)
“Allah dilediği kulunu zâtına seçer.” (Şûrâ: 13)
Bunları da şeytan seçti ki bu Âyet-i kerime’leri onlara inkâr ettiriyor.
Diğer bir Âyet-i kerime’de:
“Allah dilediği kimseyi nûruna kavuşturur.” buyuruluyor. (Nûr: 35)
Onlar ise zulmaniyette kaldılar. Biz de onlara deriz ki:
“Çek elini ey dil-i siyah!
Püf demekle hiç söner mi meşâle-i nûr-i ilâh”
Çünkü:
“Onlar sıdk makamında, kudret ve kuvvet sahibi hükümdarın huzurundadırlar.” (Kamer: 55)

Diğer bütün ilimler satırdan alınır. Yani birine sadır ilmi denir. Bu ilmi kimse bilmez. Kendisine âlim süsü verenler de bu ilimden habersizdir. Âyet-i kerime’leri incelerseniz bu gerçeği anlarsınız.
Diğer bütün ilimler satırdan alınır. Neden bilmez? Allah-u Teâlâ’nın bildirdiğini kimse bilmez. Ve bu hususu Hadis-i kudsî’de Allah-u Teâlâ beyan ediyor:
“Sonra ben yüzümle onlara yönelirim. Yüzümle yöneldiğim bir kimseye neyi vermek istediğimi, herhangi bir kimsenin bileceğini mi sanırsınız?”
Allah-u Teâlâ devamla şöyle buyurdu:
“Onlara ilk vereceğim şey, nûru kalplerine akıtmaktır. İşte o zaman ben onlardan haber verdiğim gibi, onlar da benden haber verirler.” (Müslim-Hâkim)
Bunun içindir ki, bu kitapları yazmak şöyle dursun, okuyup anlamaması buradan geliyor. Nitekim bütün Evliyâullah’ın tarif ettiği ilim şimdi gelmiştir..."


http://www.hakikat.com/nur/risaleler/refah/refah1.html
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com

Sadır İlmi Satır İlmi:
"...Satır ilmi duymakla, okumakla öğrenilir, medreselerde tahsil edilir. Bu ilim sahipleri şeriatın zâhirine vâristirler. Şeriat ahkâmını tâlim ederler. Hakk’a vâsıl olmak bu ahkâmın tatbik edilmesine bağlıdır. Ahkâma uymayan her türlü çalışma ve ibadet nâkıstır. Bunun için çok mühimdir.

Sadır ilmi Allah-u Teâlâ’nın kalbe koyduğu ilimdir. Buna “Marifetullah ilmi” de denir. Marifetullah ehli bu gayeye ulaşmış ve bu faydalı olan marifetullah ilmine vâkıf olmuşlardır. Hem zâhirî hem bâtınî misal âlemine uçabilmek için çift kanatlı kuş mesabesinde olmuşlardır.
Sadır ilmi bâtınîdir, satır ilmi zâhirîdir.
Sadır ilmi hususidir, satır ilmi umumidir.
Sadır ilmi hallere mahsustur, satır ilmi fiillere mahsustur.
Sadır ilmi murakaba içindir, satır ilmi muamele içindir.
Sadır ilmi burhan ilmidir, satır ilmi beyan ilmidir.
Sadır ilmi hidayet ilmidir, satır ilmi rivayet ilmidir.
Sadır ilmi o bilgiyle hakikatte O’na O’ndan başka bir delil olmadığını bilmektir, satır ilmi ise Allah-u Teâlâ’nın kâinattaki sanatını görmektir.
Zâhir ehli; ilim okur, okutmak için okur. Okudukça büyür, kendisini dev gibi görür.
Bâtın ehli; okur, okudukça küçülür, küçüldükçe küçülür.
Birisi halk için okur, birisi Hakk için okur. Birisi halktan ücret alır, birisi Hakk’tan ücret alır.
Birisi kendini görür Hakk’ı görmez, birisi Hakk’ı görür kendini görmez..."
http://www.hakikat.com/dergi/118/bsyz11803.html

 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
İki tarikatçinin kavga ettiğine şahit de oluyoruz, hayret!

Adil olmam gerekirse, lafons davasında haklı ve isabetli...

Muarızları ise tiyatro sergiliyor...
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
İki tarikatçinin kavga ettiğine şahit de oluyoruz, hayret!

Adil olmam gerekirse, lafons davasında haklı ve isabetli...

Muarızları ise tiyatro sergiliyor...

lafons denilen cahile kaç kere cevapladık.Bir şeyde diyemedi boş konuşmaktan başka.İftiralarında mı haklı?
Konuyu biliyormusun meftun?
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
kuran diyorki "zannın bazısından sakının...." .hepsinden değil..Elimizde kasetlerin var:p
"çoğundan sakının"dır arkada, bazısı falan değil!

Ayrıca "geriye kalanlardan sakınma" diye bir şey yok çünkü hangi çoğu olduğu senin aklına fikrine hayaline müphemdir, zira işin zan olmasının espirisi de budur!

Herhangi bir zannınız sizi aldanmaya götürebilir. amaç zannın kuvvetlendiği takdirde kişinin irfan yolunu görmesi, ona değişmesi, inkılab etmesi için akılına, fikrine, salih ameline değer vermesi lazım...; +sözün en doğrusu'nu seçme, sevme oyununu kendi şahsınız benliğinize rağmen, kendi dost ve ahbablarınıza rağmen, diğer sevgi ve saygılarınıza rağmen "aşk ve şevk" ile oynamak lazımdır! (Bu olmazsa olmaz, başka yolu yok esasında!)
 
Üst