Meryem
Komplike
Popülerliğini yitiren pek çok sanat dalı arasında tezhip, zamanın tüm hızına rağmen yaşatılmaya devam ediyor. Tezhip sanatına gönül verenler şimdilerde çeşitli kurslara giderek bu sanatı en güzel şekilde icra etmeye çalışıyor. İstanbul’da tezhip sevdalıları için en bilindik adreslerden olan Caferağa Medresesi’nden içeri giren öğrenciler dışarıdaki dünyayı unutuyorlar. Öyle ki; hep bir ağızdan “Keşke buradaki hayat dışarıda olsa” diyerek derin bir iç çekiyorlar.
Tarihi medresenin huzur veren bahçesinde soluklanan müzehhibe adayları Tezhip Sanatı Odası’ndan içeri girdiklerinde kainattaki çiçeklerin dünyasına yolculuğa çıkıyorlar adeta. Kainatın bin bir çeşit çiçeğini fırçaları ile renklendirmeye başlayan tezhip öğrencileri ruhlarına da sabrın, şükrün ve var olmanın zarif desenlerini nakşediyor. Neşe Nurcan, Ece Özenç ve Aysel Paçacı bu yolculuğa çıkanlardan. Hafta sonlarını arkadaş toplantılarında ya da alışveriş mekanlarında geçirmek yerine vakitlerini tezhip sanatının büyülü renkleri ve motifleriyle süslemekle geçiriyorlar.
“TEZHİP RUHUMU SÜSLÜYOR”
vukat Ayşegül Acar hat dersi almayı düşünürken kendini tezhip kursunda bulur. Denemek maksadıyla başladığı bu sanattan 10 yıldır kopamaz. Ayşegül Hanım, “Tezhip bir derya ve bu deryada bir müzehhibe olmak için sabırla çalışıyorum. Öğrendikçe, öğrenmem gereken çok şey olduğunu görmek beni etkiliyor. Bu sanat benim için bir hobi olmaktan çok daha öte bir anlam ifade ediyor” diyor.
Evli ve iki çocuk annesi Neşe Nurcan aynı zamanda Kur’an Kursu hocası. Tezhip sanatına beş yıl önce gönül verenlerden. Geleneksel Türk El Sanatları ile ilgilenmek istediğini söylediğinde bir arkadaşı kendisini tezhip sanatı ile tanıştırır. Bu sanatın ince hatları kendisini çok etkiler ve beş yıldır sabırla ve büyük bir aşkla bu sanatı icra eder. Nurcan Hanım, mütevaziliği ile kendini bu sanatta başarılı bulmadığını belirtiyor ve ekliyor: “Tezhipten vazgeçmeyi düşünmüyorum. Çünkü tezhiple ruhumu süslüyorum. Bu sanatla sabrı öğrendim, tefekkür ve tevekkül sahibi oldum. Boyadığım her çiçek Rabbim’in kaianatı ne kadar güzel yarattığını anlatıyor. ‘Kainatı boyayan ne güzel boyamış’ diyorum ve tefekküre dalıyorum.” Neşe Hanım sergi açmayı istiyor ancak onu sadece tezhiple hemhal olmak bile mutlu ediyor.
“TEZHİPLE KAİNATI KEŞFEDİYORUM”
İşletmeci Ece Özenç tezhip yolculuğunun çok başında. Bu sanatla altı ay önce tanışan Ece Hanım sabırla yola devam ediyor. Bir arkadaşının evinde gördüğü bir hat tablosunun tezhipleri kendisini çok etkiler ve soluğu Caferağa Medresesi’nin tezhip kursunda alır. Tezhip sanatına öyle bağlanır ki, her hafta sonu Ataşehir’den Sultanahmet’e tezhip öğrenmeye gider. Ece Hanım, “Tezhip öyle bir sanat ki, insanı kendine çekiyor. Öğrendikçe daha çok bağlanıyorsun. Tezhip kendine özgü bir zarafete sahip. Kainattaki bütün zarafet bu sanatta var. Bu beni çok etkiliyor. Tezhip gerçekten insana tefekkür etmeyi öğretiyor” diyor.
Tezhip yolcularından Aysel Paçacı altı yıldır bu sanatın renkleri ve motifleri arasında yolculuk yapıyor. Aysel Hanım tezhip sanatının ruhunu dinlendirdiğini belirterek, “Çok zor bir sanat ancak bu bir aşk. Bunu yakaladığım günden beri bu sanatı bırakamıyorum. Gözlerim çok yoruluyor ancak ruhum dinleniyor. Tezhip bana her şeyi unutturuyor. Tezhip sanatını insan ruhunda yaşarsa başarılı oluyor. Bu işteki sabır beni pişirdi ve daha sakin mizaçlı bir insan oldum. Medresenin bahçesinden içeri girince dünyayı geride bırakıyorum ve tezhipteki çiçeklerin yolculuğuyla kainatı keşfediyorum” şeklinde konuşuyor.
TEZHİP İNSANA DURUŞ KAZANDIRIR
Müzehhibe Cemile Baybura Caferağa Medresesi’nde haftada üç gün öğrencileri ile bir araya geliyor. Tezhip sanatının insana bir duruş kazandırdığını belirten Cemile Hanım şöyle devam ediyor: “Bu sanat bitmeyen bir yoldur. Meşakkatlidir, sabır ister ancak insan ruhuna ve dünyasına çok kapılar açar. Tezhip insanın duruşunu, kainata bakışını değiştirir. Çünkü, bu sanatla hemhal olanlar gerçek sanatkarın Yüce Yaradan olduğunu daha yakından idrak ederler ve mütevazi bir hale girerler. Tezhip kainattaki her şeye daha saygılı olmayı öğretiyor. Tezhip sanatını seçenler sabırlı olmayı bilmek zorundalar. İnce ve zarif motifler ilk başta çok kolay ve zevkli gelse de zamanla zorlaşır ve sanatçıyı uzaklaştırır. Bu bakımdan bu sanatın ilk kuralı çok sabırlı olmaktır. İlk başta çok hevesli başlayanlar kısa süre sonra vazgeçiyor. Aslında tezhip kendi sanatçısını kendi seçiyor.”
Huri Yazıcı - Semerkand Aile Dergisi
Tarihi medresenin huzur veren bahçesinde soluklanan müzehhibe adayları Tezhip Sanatı Odası’ndan içeri girdiklerinde kainattaki çiçeklerin dünyasına yolculuğa çıkıyorlar adeta. Kainatın bin bir çeşit çiçeğini fırçaları ile renklendirmeye başlayan tezhip öğrencileri ruhlarına da sabrın, şükrün ve var olmanın zarif desenlerini nakşediyor. Neşe Nurcan, Ece Özenç ve Aysel Paçacı bu yolculuğa çıkanlardan. Hafta sonlarını arkadaş toplantılarında ya da alışveriş mekanlarında geçirmek yerine vakitlerini tezhip sanatının büyülü renkleri ve motifleriyle süslemekle geçiriyorlar.
“TEZHİP RUHUMU SÜSLÜYOR”
vukat Ayşegül Acar hat dersi almayı düşünürken kendini tezhip kursunda bulur. Denemek maksadıyla başladığı bu sanattan 10 yıldır kopamaz. Ayşegül Hanım, “Tezhip bir derya ve bu deryada bir müzehhibe olmak için sabırla çalışıyorum. Öğrendikçe, öğrenmem gereken çok şey olduğunu görmek beni etkiliyor. Bu sanat benim için bir hobi olmaktan çok daha öte bir anlam ifade ediyor” diyor.
Evli ve iki çocuk annesi Neşe Nurcan aynı zamanda Kur’an Kursu hocası. Tezhip sanatına beş yıl önce gönül verenlerden. Geleneksel Türk El Sanatları ile ilgilenmek istediğini söylediğinde bir arkadaşı kendisini tezhip sanatı ile tanıştırır. Bu sanatın ince hatları kendisini çok etkiler ve beş yıldır sabırla ve büyük bir aşkla bu sanatı icra eder. Nurcan Hanım, mütevaziliği ile kendini bu sanatta başarılı bulmadığını belirtiyor ve ekliyor: “Tezhipten vazgeçmeyi düşünmüyorum. Çünkü tezhiple ruhumu süslüyorum. Bu sanatla sabrı öğrendim, tefekkür ve tevekkül sahibi oldum. Boyadığım her çiçek Rabbim’in kaianatı ne kadar güzel yarattığını anlatıyor. ‘Kainatı boyayan ne güzel boyamış’ diyorum ve tefekküre dalıyorum.” Neşe Hanım sergi açmayı istiyor ancak onu sadece tezhiple hemhal olmak bile mutlu ediyor.
“TEZHİPLE KAİNATI KEŞFEDİYORUM”
İşletmeci Ece Özenç tezhip yolculuğunun çok başında. Bu sanatla altı ay önce tanışan Ece Hanım sabırla yola devam ediyor. Bir arkadaşının evinde gördüğü bir hat tablosunun tezhipleri kendisini çok etkiler ve soluğu Caferağa Medresesi’nin tezhip kursunda alır. Tezhip sanatına öyle bağlanır ki, her hafta sonu Ataşehir’den Sultanahmet’e tezhip öğrenmeye gider. Ece Hanım, “Tezhip öyle bir sanat ki, insanı kendine çekiyor. Öğrendikçe daha çok bağlanıyorsun. Tezhip kendine özgü bir zarafete sahip. Kainattaki bütün zarafet bu sanatta var. Bu beni çok etkiliyor. Tezhip gerçekten insana tefekkür etmeyi öğretiyor” diyor.
Tezhip yolcularından Aysel Paçacı altı yıldır bu sanatın renkleri ve motifleri arasında yolculuk yapıyor. Aysel Hanım tezhip sanatının ruhunu dinlendirdiğini belirterek, “Çok zor bir sanat ancak bu bir aşk. Bunu yakaladığım günden beri bu sanatı bırakamıyorum. Gözlerim çok yoruluyor ancak ruhum dinleniyor. Tezhip bana her şeyi unutturuyor. Tezhip sanatını insan ruhunda yaşarsa başarılı oluyor. Bu işteki sabır beni pişirdi ve daha sakin mizaçlı bir insan oldum. Medresenin bahçesinden içeri girince dünyayı geride bırakıyorum ve tezhipteki çiçeklerin yolculuğuyla kainatı keşfediyorum” şeklinde konuşuyor.
TEZHİP İNSANA DURUŞ KAZANDIRIR
Müzehhibe Cemile Baybura Caferağa Medresesi’nde haftada üç gün öğrencileri ile bir araya geliyor. Tezhip sanatının insana bir duruş kazandırdığını belirten Cemile Hanım şöyle devam ediyor: “Bu sanat bitmeyen bir yoldur. Meşakkatlidir, sabır ister ancak insan ruhuna ve dünyasına çok kapılar açar. Tezhip insanın duruşunu, kainata bakışını değiştirir. Çünkü, bu sanatla hemhal olanlar gerçek sanatkarın Yüce Yaradan olduğunu daha yakından idrak ederler ve mütevazi bir hale girerler. Tezhip kainattaki her şeye daha saygılı olmayı öğretiyor. Tezhip sanatını seçenler sabırlı olmayı bilmek zorundalar. İnce ve zarif motifler ilk başta çok kolay ve zevkli gelse de zamanla zorlaşır ve sanatçıyı uzaklaştırır. Bu bakımdan bu sanatın ilk kuralı çok sabırlı olmaktır. İlk başta çok hevesli başlayanlar kısa süre sonra vazgeçiyor. Aslında tezhip kendi sanatçısını kendi seçiyor.”
Huri Yazıcı - Semerkand Aile Dergisi
