MAKİNE KESİMİNİN İSLAM FIKHINA UYUP UYMADIĞI YERLER
İslam fıkhına göre kesimin nasıl yapılacağını ikinci bölümde inceledik. Bu bilgiler ışığında, günümüz tavukçuluğundaki entegre (bütünleşmiş) sisteminde makineyle kesim ameliyesini bu üçüncü bölümde inceleyeceğiz.*
Birinci bölümde de beyan olduğu gibi kesim tesisine gelen tavuklar kamyonlardan boşaltılarak konveyör sistemi dedikleri baş aşağıya gelecek şeklinde bantta bulunan tutamaklara ayaklarından takılırlar. Hayvana eziyet vermemek kaydıyla[37] bunda dinen herhangi bir mahsur yoktur. Tavuklar baş aşağı uzun bir hatta ilerleyerek kesim yerine taşınırlar. Kesim makinesine bir metre kala elektro şok havuzu dedikleri kendisine elektrik verilmiş su havuzlarına sokulurlar.
Bu merhale, dinen önem arzeden bir merhaledir. Kendilerine şok için elektrik verilen tavukların bu merhalede ölme ihtimalleri vardır. Zira bu merhalede, elektro şok havuzunun su seviyesi pilicin tamamen boynunu içine alma ihtimali vardır. Nitekim bunu bizatihi müşahede ettik. Yani kesime giden tavuk yaklaşık 15-20 saniye hem elektrik şokuna maruz kalır, hem de havayla irtibatı kesilir. Yani nefessiz kalır. Bu safhada tavukların hepsi ölmese bile içlerinde, bünyesinin zayıf olmasından dolayı ölenler olabilir. Makine kesiminde bu ölenler bilinemeyeceğinden diğerleriyle karışma ihtimali vardır. Üstatımız Halil Günenç hoca efendinin, Pakistan Ulamasından olan Takiyy’üd-din Usmani’den, bizlere yapmış olduğu bir nakilde; bu zatın yani Takiyy’üd-din Usmani’nin bizatihi böyle bir tesisi gördüğünü ve çoğunlukla tavukların öldüğünü hoca efendiyle yapmış olduğu bir mulakatta beyan etmiş.
Ancak bizim gezdiğimiz tesislerde tavuklara sersemleştirmek için 38-40 volt elektrik verildiğini ve takriben 15 saniye suda kaldıklarını müşahede ettik. Şoktan çıkan tavukların kesime girmeden en zayıflarından 8-10 tane alıp kenara aldığımızda takriben 1 dakika sonra canlandıklarını gözlemledik.
Bu safhada titizlik gösterilerek voltajın seviyesi ayarlansa, bu problem aşılabilir. Nitekim bizatihi gezdiğimiz tesislerde bunun uygulana bileceğini gördük.
Burada şunu da belirtmeliyiz ki makine ile değil de elle kesim yapan kesimhanelerde de işlem bu kısma kadar aynıdır.
Elektro şoktan çıkan piliçler kesim şeridine gelerek kafaları kesilir. Bu safhada da dini açıdan birçok problem gözükmektedir. Makalemizin ikinci bölümünde zikrettiğimiz üzere, İslam’a göre caiz olan kesim için aranan şartların kesiciye dönen kısmında şunlar vardı: Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman ve ya Ehl-i kitap olması, hayvanı Allah adına kesmesi…
Yani genel olarak kesim işini yapan kimsenin Allah adına kesmeyi kavrayacak ölçüde temyiz gücüne sahip olması gerekir. Hâlbuki burada kesme işlemini yapan makinedir, insan değil. Berki burada şöyle bir yorum yapılabilir, makinenin çalışması için ilk butona basan, İslam’a göre kesim işlemini yapmaya haiz bir insandır. Ve bu kişi butona basarken besmele çekmesi yeterli olur. Ve makinenin kesmesi bu insana nispet olunur… ve kesimde helal olur…
Kanaatimizce bu ve bu gibi yorumlar doğru değildir. Zira makinenin düğmesine basıldığı andan itibaren bitiş anına kadar makine sürekli kesim yapar. İlk kesilen (her ne kadar şahsen benimsemesem de) berki düğmeye basan kişiye nispet edilebilir. Ve onun besmelesi ilk piliç için yeterli olur. Ancak peşinden gelen piliçlerin kesimi temyiz sahibi olmayan makine tarafından yapılacaktır. Ve başta çekilen besmele diğerlerine kifayet etmeyecektir. Nitekim makalemizin ikinci bölümünde de naklettiğimiz gibi; kesilen her bir hayvan için ayrı ayrı besmele çekilmesi gerekir.[38] Kesim esnasında makinenin yanında duran kimsenin besmele çekmesine de itibar edilmez. Zira besmeleyi, hayvanı kesen kişinin çekmesinin gerekliliği de ikinci kısımda beyan edilmişti.[39]
Başı sabit bir şekilde durmayan sürekli hareket halinde olan bir canlının kafası, tam dinen istenildiği yerden kesilebilmesi de burada bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira makinenin dönen bir el değirmeni veya bir öğütücü makine gibi bir eksen etrafında dönmesini devam ettiren bir bıçağı var ve bu bıçak çok hızlı olduğu halde çok keskindir. Baş aşağı olan tavuğun boynunu anında damarlarıyla birlikte keser. Bu makinenin bıçağı çok keskin olduğundan, hayvanın canı tam çıkmadan kafasını gövdesinden tamamen ayırabilir ki bu her ne kadar haram olmasa da İslam fıkhında mekruh olur.[40]
Bıçak önünden geçen hayvan, her ne kadar şok havuzundan çıkmış olsa bile, her hangi bir nedenden dolayı hareket etmesi mümkündür. Bu durumda hayvanın boğazı fıkhen istenilen yerden kesilebileceği gibi, kafası gibi fıkhen istenilmeyen yerden de kesilebilir. Bu kesim işleminin yeri tam olarak bilinmedikçe şüphe olacaktır. Veya kesilen hayvanların bir kısmında bu şüphe olacaktır. Ve o hayvanların diğer kesilen hayvanlarla karışmasıyla helallilik ve haramlılık toplanacaktır ki, bu durumda haramlılık tercih olunur. Nitekim helallilik ve haramlılık bir yerde karşılaştığı zaman haramlılık, helallilik üzerine tercih edileceği fıkıh kitaplarımızda mezkûr[41] olduğunu makalemizin başında beyan etmiştik. Bu sebeple bütün tavukların damarlarının doğru bir usulde kesilmiş olmasından emin olunması gerekmektedir.
Entegre sisteminde problem olarak karşımıza çıkan diğer bir hususta tüy yolma sistemidir. Başı kesilmiş olan tavuk, tüyleri rahat ve çabuk yolunsun diye kullanılan tekniklerden biri de ıslatma usulü olduğunu birinci bölümde beyan etmiştik. Buna sulu yolum, ıslatmadan olana da kuru yolum denilmektedir. Her iki yolma usulünde de kesilen tavuğun üzerinde dışkı ve kan bulaşığı vardır. Bunların temiz suyla yıkanması ve temizlenmesi gerekmektedir. Sulu yolma sisteminde kesilen tavuk, bağırsak ve midesindeki pisliklerle beraber sıcak suya daldırılıp burada bekletilmektedir. Bu suyun kaynar su olması durumunda, ette gözenekler, delikler oluşur. Bu gözenekler, pis olan suyun içerlere girip ete karışması ve bağırsak ve midede bulunan pisliklerin de içeride etle karışmasına olanak verir. Bu durum da et, yenilmez bir hale gelir. Ancak tavuğun daldırıldığı su kaynar su olmasa orada birkaç dakika beklemesi yukarıdaki olanağa imkân vermez. Yani pislenmiş su ete karışmaz, yüzeyde kalır, temiz suyla yıkanınca da yüzeyde kalan pislik gider ve et temizlenmiş olur.
Sonuç olarak deriz ki makine kesiminde dini olarak birçok problemler vardır. Bu problemlerin bir kısmı her ne kadar bir takım tedbirlerle önlenilebilse de büyük bir bölümünün önlenmesi kanaatimizce mümkün değildir.
Makine kesimi asrımızın getirdiği yeni bir olgu olduğu bilinmektedir. Bundan dolayı İslam Hukuku’nun klasik kaynaklarına inildiğinde bu konuyla alakalı açık ibareler bulunamadığı da ehlince malumdur. Bunun hükmünün Kur’an’dan, Sünnetten ve İslam fıkhı hakkında ki eski çalışmalardan elde edilen ana hat ve kaidelerden çıkartılabilecektir. Buna binaen bu konuda farklı görüşler olabilir. Bizler diğer görüşlere saygılı olmakla beraber kendi kanaatimizce bu sistemin doğru olmadığını bir takım gerekçelerle bu makalemizde sizlere sunduk.
Makine kesimi, bu zamanın zaruri yatındandır denilmesine de katılmamaktayız. Zira günlük 300.000 kesim yapan firmanın kesim tesislerini ziyaretimde, bunların tamamının elle kesimle kesim yapıldıklarını bizatihi müşahede ettik. Şöyle ki; ikişer tane kasap yirmişer veya otuzar dakika arayla kesim yapmaktadırlar. Takriben bir kasap dakikada 80 tane kesim yapmaktadır. İki kasap 160 tane kesim yaptığına göre bir saatte 9600 kesim yapılmaktadır.
Bir Müslüman için helal gıdanın ne kadar önemli olduğu hatırlanmalıdır. Zira bunun diğer ibadetler üzerine tesiri olduğu da bilinmektedir. Ehlince malum olduğu gibi insan mideden beslenmektedir. Ve insanın diğer uzuvları da bu mideye gelen gıdalarla gıdasını almaktadır. Şayet midedeki gıda haram olacak olursa hiç şüphesiz oradan beslenen göz haramla besleneceğinden elbette harama bakmaktan haz alacak ve helale bakmaktan zevk almayacaktır. Aynı şekilde haramla beslenen el, ayak, kulak haram işlerle meşgul olmak isteyecek, helalle meşguliyet kendisine çok ağır gelecektir. Zira beslenmesi haramla olmuştur. Ve sonuç olarak el, ayak, göz, kulak ve diğer uzuvlar haramdan zevk alacağından ibadet zevkinden mahrum olunulacaktır. Ve ibadet zevkinden mahrum olan kişi elbette ibadeti, ibadet aşkıyla değil, yapıyorsa yapılması gereken bir görev gibi ruhsuz olarak yapacaktır. Bunun tezahürü olarak ta, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) ‘in buyurduğu gibi: Kişi Ya Rap, ya Rap! Diye yalvarıyor. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böylesinin duası nasıl kabul edilsin[42]” duaları kabul olmayacaktır. Nitekim asrımızın en büyük hastalığı da bu değilmi? Bunca dualar yapmamıza rağmen Müslümanların başı sıkıntıdan kurtulamıyor ve toplum her geçen gün bozulmaya doğru gidiyor. Ve bunun faturasını şahsımda dâhil olarak birilerine kesmekteyiz. Hâlbuki kaçırdığımız bir mesele var. Toplum fertlerden oluşur. Fertlerin bozulması toplumun bozulmasıdır. Fertlerin düzelmesi toplumun düzelmesidir. Ve bizlerde bu fertlerden bir ferdiz. Ben tek başıma ne yapabilirim, bu iş yayılmış diyerek şahsi gayret içinde olmamamız elbette şeytana ve şeytan zihniyetli kişilerin ekmeğine yağ sürmektir. Allah’ü Teala hazretleri bizleri hakkı hak bilip tabi olmaya, batılı batıl bilip kaçınmaya muvaffak eylesin. Ehl’i Sünnet çizgisinden zerre kadar sapmaktan bizleri muhafaza eylesin. Bu helal gıda için uğraşan kardeşlerimize rabbim ihlas verip sayılarını arttırsın ve amellerini de tesirli kılsın ve Rabbim bu konuda olması gereken hassasiyeti göstermeye de bizleri muvaffak eylesin.
Amin. Selam ve Muhabbetlerimle.
* Yazı uzun. Biz sadece son kısmını, hüküm kısmını alıntıladık. Yazının tamamı için:
http://www.ibniabidin.com/Forum/showthread.php?310-Tavuklarda-Kuru-Yolma-Sulu-Yolma-Makina-Kesimi&p=9926#post9926
İslam fıkhına göre kesimin nasıl yapılacağını ikinci bölümde inceledik. Bu bilgiler ışığında, günümüz tavukçuluğundaki entegre (bütünleşmiş) sisteminde makineyle kesim ameliyesini bu üçüncü bölümde inceleyeceğiz.*
Birinci bölümde de beyan olduğu gibi kesim tesisine gelen tavuklar kamyonlardan boşaltılarak konveyör sistemi dedikleri baş aşağıya gelecek şeklinde bantta bulunan tutamaklara ayaklarından takılırlar. Hayvana eziyet vermemek kaydıyla[37] bunda dinen herhangi bir mahsur yoktur. Tavuklar baş aşağı uzun bir hatta ilerleyerek kesim yerine taşınırlar. Kesim makinesine bir metre kala elektro şok havuzu dedikleri kendisine elektrik verilmiş su havuzlarına sokulurlar.
Bu merhale, dinen önem arzeden bir merhaledir. Kendilerine şok için elektrik verilen tavukların bu merhalede ölme ihtimalleri vardır. Zira bu merhalede, elektro şok havuzunun su seviyesi pilicin tamamen boynunu içine alma ihtimali vardır. Nitekim bunu bizatihi müşahede ettik. Yani kesime giden tavuk yaklaşık 15-20 saniye hem elektrik şokuna maruz kalır, hem de havayla irtibatı kesilir. Yani nefessiz kalır. Bu safhada tavukların hepsi ölmese bile içlerinde, bünyesinin zayıf olmasından dolayı ölenler olabilir. Makine kesiminde bu ölenler bilinemeyeceğinden diğerleriyle karışma ihtimali vardır. Üstatımız Halil Günenç hoca efendinin, Pakistan Ulamasından olan Takiyy’üd-din Usmani’den, bizlere yapmış olduğu bir nakilde; bu zatın yani Takiyy’üd-din Usmani’nin bizatihi böyle bir tesisi gördüğünü ve çoğunlukla tavukların öldüğünü hoca efendiyle yapmış olduğu bir mulakatta beyan etmiş.
Ancak bizim gezdiğimiz tesislerde tavuklara sersemleştirmek için 38-40 volt elektrik verildiğini ve takriben 15 saniye suda kaldıklarını müşahede ettik. Şoktan çıkan tavukların kesime girmeden en zayıflarından 8-10 tane alıp kenara aldığımızda takriben 1 dakika sonra canlandıklarını gözlemledik.
Bu safhada titizlik gösterilerek voltajın seviyesi ayarlansa, bu problem aşılabilir. Nitekim bizatihi gezdiğimiz tesislerde bunun uygulana bileceğini gördük.
Burada şunu da belirtmeliyiz ki makine ile değil de elle kesim yapan kesimhanelerde de işlem bu kısma kadar aynıdır.
Elektro şoktan çıkan piliçler kesim şeridine gelerek kafaları kesilir. Bu safhada da dini açıdan birçok problem gözükmektedir. Makalemizin ikinci bölümünde zikrettiğimiz üzere, İslam’a göre caiz olan kesim için aranan şartların kesiciye dönen kısmında şunlar vardı: Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman ve ya Ehl-i kitap olması, hayvanı Allah adına kesmesi…
Yani genel olarak kesim işini yapan kimsenin Allah adına kesmeyi kavrayacak ölçüde temyiz gücüne sahip olması gerekir. Hâlbuki burada kesme işlemini yapan makinedir, insan değil. Berki burada şöyle bir yorum yapılabilir, makinenin çalışması için ilk butona basan, İslam’a göre kesim işlemini yapmaya haiz bir insandır. Ve bu kişi butona basarken besmele çekmesi yeterli olur. Ve makinenin kesmesi bu insana nispet olunur… ve kesimde helal olur…
Kanaatimizce bu ve bu gibi yorumlar doğru değildir. Zira makinenin düğmesine basıldığı andan itibaren bitiş anına kadar makine sürekli kesim yapar. İlk kesilen (her ne kadar şahsen benimsemesem de) berki düğmeye basan kişiye nispet edilebilir. Ve onun besmelesi ilk piliç için yeterli olur. Ancak peşinden gelen piliçlerin kesimi temyiz sahibi olmayan makine tarafından yapılacaktır. Ve başta çekilen besmele diğerlerine kifayet etmeyecektir. Nitekim makalemizin ikinci bölümünde de naklettiğimiz gibi; kesilen her bir hayvan için ayrı ayrı besmele çekilmesi gerekir.[38] Kesim esnasında makinenin yanında duran kimsenin besmele çekmesine de itibar edilmez. Zira besmeleyi, hayvanı kesen kişinin çekmesinin gerekliliği de ikinci kısımda beyan edilmişti.[39]
Başı sabit bir şekilde durmayan sürekli hareket halinde olan bir canlının kafası, tam dinen istenildiği yerden kesilebilmesi de burada bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira makinenin dönen bir el değirmeni veya bir öğütücü makine gibi bir eksen etrafında dönmesini devam ettiren bir bıçağı var ve bu bıçak çok hızlı olduğu halde çok keskindir. Baş aşağı olan tavuğun boynunu anında damarlarıyla birlikte keser. Bu makinenin bıçağı çok keskin olduğundan, hayvanın canı tam çıkmadan kafasını gövdesinden tamamen ayırabilir ki bu her ne kadar haram olmasa da İslam fıkhında mekruh olur.[40]
Bıçak önünden geçen hayvan, her ne kadar şok havuzundan çıkmış olsa bile, her hangi bir nedenden dolayı hareket etmesi mümkündür. Bu durumda hayvanın boğazı fıkhen istenilen yerden kesilebileceği gibi, kafası gibi fıkhen istenilmeyen yerden de kesilebilir. Bu kesim işleminin yeri tam olarak bilinmedikçe şüphe olacaktır. Veya kesilen hayvanların bir kısmında bu şüphe olacaktır. Ve o hayvanların diğer kesilen hayvanlarla karışmasıyla helallilik ve haramlılık toplanacaktır ki, bu durumda haramlılık tercih olunur. Nitekim helallilik ve haramlılık bir yerde karşılaştığı zaman haramlılık, helallilik üzerine tercih edileceği fıkıh kitaplarımızda mezkûr[41] olduğunu makalemizin başında beyan etmiştik. Bu sebeple bütün tavukların damarlarının doğru bir usulde kesilmiş olmasından emin olunması gerekmektedir.
Entegre sisteminde problem olarak karşımıza çıkan diğer bir hususta tüy yolma sistemidir. Başı kesilmiş olan tavuk, tüyleri rahat ve çabuk yolunsun diye kullanılan tekniklerden biri de ıslatma usulü olduğunu birinci bölümde beyan etmiştik. Buna sulu yolum, ıslatmadan olana da kuru yolum denilmektedir. Her iki yolma usulünde de kesilen tavuğun üzerinde dışkı ve kan bulaşığı vardır. Bunların temiz suyla yıkanması ve temizlenmesi gerekmektedir. Sulu yolma sisteminde kesilen tavuk, bağırsak ve midesindeki pisliklerle beraber sıcak suya daldırılıp burada bekletilmektedir. Bu suyun kaynar su olması durumunda, ette gözenekler, delikler oluşur. Bu gözenekler, pis olan suyun içerlere girip ete karışması ve bağırsak ve midede bulunan pisliklerin de içeride etle karışmasına olanak verir. Bu durum da et, yenilmez bir hale gelir. Ancak tavuğun daldırıldığı su kaynar su olmasa orada birkaç dakika beklemesi yukarıdaki olanağa imkân vermez. Yani pislenmiş su ete karışmaz, yüzeyde kalır, temiz suyla yıkanınca da yüzeyde kalan pislik gider ve et temizlenmiş olur.
Sonuç olarak deriz ki makine kesiminde dini olarak birçok problemler vardır. Bu problemlerin bir kısmı her ne kadar bir takım tedbirlerle önlenilebilse de büyük bir bölümünün önlenmesi kanaatimizce mümkün değildir.
Makine kesimi asrımızın getirdiği yeni bir olgu olduğu bilinmektedir. Bundan dolayı İslam Hukuku’nun klasik kaynaklarına inildiğinde bu konuyla alakalı açık ibareler bulunamadığı da ehlince malumdur. Bunun hükmünün Kur’an’dan, Sünnetten ve İslam fıkhı hakkında ki eski çalışmalardan elde edilen ana hat ve kaidelerden çıkartılabilecektir. Buna binaen bu konuda farklı görüşler olabilir. Bizler diğer görüşlere saygılı olmakla beraber kendi kanaatimizce bu sistemin doğru olmadığını bir takım gerekçelerle bu makalemizde sizlere sunduk.
Makine kesimi, bu zamanın zaruri yatındandır denilmesine de katılmamaktayız. Zira günlük 300.000 kesim yapan firmanın kesim tesislerini ziyaretimde, bunların tamamının elle kesimle kesim yapıldıklarını bizatihi müşahede ettik. Şöyle ki; ikişer tane kasap yirmişer veya otuzar dakika arayla kesim yapmaktadırlar. Takriben bir kasap dakikada 80 tane kesim yapmaktadır. İki kasap 160 tane kesim yaptığına göre bir saatte 9600 kesim yapılmaktadır.
Bir Müslüman için helal gıdanın ne kadar önemli olduğu hatırlanmalıdır. Zira bunun diğer ibadetler üzerine tesiri olduğu da bilinmektedir. Ehlince malum olduğu gibi insan mideden beslenmektedir. Ve insanın diğer uzuvları da bu mideye gelen gıdalarla gıdasını almaktadır. Şayet midedeki gıda haram olacak olursa hiç şüphesiz oradan beslenen göz haramla besleneceğinden elbette harama bakmaktan haz alacak ve helale bakmaktan zevk almayacaktır. Aynı şekilde haramla beslenen el, ayak, kulak haram işlerle meşgul olmak isteyecek, helalle meşguliyet kendisine çok ağır gelecektir. Zira beslenmesi haramla olmuştur. Ve sonuç olarak el, ayak, göz, kulak ve diğer uzuvlar haramdan zevk alacağından ibadet zevkinden mahrum olunulacaktır. Ve ibadet zevkinden mahrum olan kişi elbette ibadeti, ibadet aşkıyla değil, yapıyorsa yapılması gereken bir görev gibi ruhsuz olarak yapacaktır. Bunun tezahürü olarak ta, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) ‘in buyurduğu gibi: Kişi Ya Rap, ya Rap! Diye yalvarıyor. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böylesinin duası nasıl kabul edilsin[42]” duaları kabul olmayacaktır. Nitekim asrımızın en büyük hastalığı da bu değilmi? Bunca dualar yapmamıza rağmen Müslümanların başı sıkıntıdan kurtulamıyor ve toplum her geçen gün bozulmaya doğru gidiyor. Ve bunun faturasını şahsımda dâhil olarak birilerine kesmekteyiz. Hâlbuki kaçırdığımız bir mesele var. Toplum fertlerden oluşur. Fertlerin bozulması toplumun bozulmasıdır. Fertlerin düzelmesi toplumun düzelmesidir. Ve bizlerde bu fertlerden bir ferdiz. Ben tek başıma ne yapabilirim, bu iş yayılmış diyerek şahsi gayret içinde olmamamız elbette şeytana ve şeytan zihniyetli kişilerin ekmeğine yağ sürmektir. Allah’ü Teala hazretleri bizleri hakkı hak bilip tabi olmaya, batılı batıl bilip kaçınmaya muvaffak eylesin. Ehl’i Sünnet çizgisinden zerre kadar sapmaktan bizleri muhafaza eylesin. Bu helal gıda için uğraşan kardeşlerimize rabbim ihlas verip sayılarını arttırsın ve amellerini de tesirli kılsın ve Rabbim bu konuda olması gereken hassasiyeti göstermeye de bizleri muvaffak eylesin.
Amin. Selam ve Muhabbetlerimle.
* Yazı uzun. Biz sadece son kısmını, hüküm kısmını alıntıladık. Yazının tamamı için:
http://www.ibniabidin.com/Forum/showthread.php?310-Tavuklarda-Kuru-Yolma-Sulu-Yolma-Makina-Kesimi&p=9926#post9926