Tasavvufun Vazgeçilmez Kavramı: FENA (Yok Olmak)

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Fenafillah mı fenafilhak mı?

Fenafillâh;
Salik Nefs-i Safiye'ye gelince, eger kabiliyetli ise yedi gök tabakasini, sekiz Cenneti geçer. Cenabi Zül-Celal Hz.lerinin zâtinda degil, sifatlarinda fani olur. Bütün kâinatta zerre zerre kendini görür. Yiyen de, içen de, tozan da, o olur. Hallaci Mansur'un: "Ene'l-Hak" demesi Beyazid-i Bistami'nin "Cübbemin altinda Allah var" dedigi bundandir. Yani bir tür saskinlik hali belirir. Buna da Fenafillâh denir.
Fenafilhak iseniz, fenafişşeyhe- fenafirresule ne gerek var?
Fenafillah olmak istiyorsanız , zaten sizi kendi halinize bırakmak lazım
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Fenafilhak iseniz, fenafişşeyhe- fenafirresule ne gerek var?
Fenafillah olmak istiyorsanız , zaten sizi kendi halinize bırakmak lazım

Çok önemli Bir Ayet :

"Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalp gibi azaların hepsi de ondan sorguya çekilecektir." (İsrâ 17/36)
 

ebuhatim

Asistan
Katılım
3 May 2007
Mesajlar
228
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Fenafilhak iseniz, fenafişşeyhe- fenafirresule ne gerek var?
Fenafillah olmak istiyorsanız , zaten sizi kendi halinize bırakmak lazım


Mürşidin olmadan fena olamazsın çünkü fena olmak için kalbden masivayı çıkarmak gerek bu da kamili bir mürşitle olur, zikirle rabıtayla olur,itaatle olur cezbeyle olur.bu aşamalardan sonra mürid fenayı bulur ve kendi haline bırakılır bi süreliğine ama daha sonra Mürşidinin de yardımıyla Ve Allah'u Teala'nın da nimet sunması üzerine Fenabilllah tan sonra Bekabillah makamına kavuşur mürid yani kısaca fena olarak yok olur kendi bile kalmaz o kadar aşağılara inerki Allah'tan herşeyi, kendini bile yok ettiği için Bekabillah makamı verilir artık müridin yükseliş zamanıdır.Ruhu yükselmeye başlamıştır(tabi bunun bide inişi vardır ..)..

Neyse bunları anlatmamın nedeni bak Mahmut akar kardeşim;Bu konuya ehil olmadığın belli geri çekil sende yazılanlardan faydalan yada hiç karışma bilen ve emek verip yazan kardeşlerimizi rahatsız etme tam anlamıyla bilmeyen kardeşlerimizin de saçma sapan örnekler verip beynini bulandırma ...Önceki sayfalarda verdiğin örneği okudum..İrşadül müridin kitabını okumanı tavsiye ederim verdiğin örnekti kardeş müridliğin ne olduğunu anlayamamış ve bu manevi sofradan nimetlerden faydalanamamış nasibi olmamış bu saçma sapan örnekleri verip kardeşlerimizin beynini bulandırma..Yazılarını bayadır takip ediyorum artık cevap verme gereği duydum dikkat et yazılarına.. maksadına.. amacına... Sadece kendi hesabınla değil beyinlerini bulandırıp aldattığın kardeşlerimizin hesabınıda vereceksin Sana yukarıda yaptığım açıklama bile fazla ne demek istediğim anlamışsınızdır umarım...
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Sizin dininiz size , bizim dinimiz bize

Elbette hesapların sorulacağı günde,
hangi mertebedeyseniz ona Rabbimize yakarırsınız.

Bir de size teşekkür eden arkadaşlar verdikleri örneğin arkasında dursunlar ve
sormuş olduğum sorulara cevap versinler, zahmet olmaz ise..
 

elmnightmare

Profesör
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
1,734
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Elbette hesapların sorulacağı günde,
hangi mertebedeyseniz ona Rabbimize yakarırsınız.

Bir de size teşekkür eden arkadaşlar verdikleri örneğin arkasında dursunlar ve
sormuş olduğum sorulara cevap versinler, zahmet olmaz ise..

Forumlarda bunlar yeterince cevaplandı yanıtlandı konuşuldu...
Sen anlamak istemiyorsun...Sana defalarca açıkladık senin beyanlarının hepsini çürüttük inadım inat huyundan vazgeçmedin:)
1 meal okuyup iki tefsirle başımıza allame kesilen mezhepsizler zümresinden Allah muhafaza buyursun...
 

sufi7007

Profesör
Katılım
24 Nis 2007
Mesajlar
1,161
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Ben bir zamanlar ülkemizin önde gelen tarikatlerinden birinde (cemaat olarak sanırım en kalabalık ya da 2.) 4 sene kaldım.

Ama bu tarikat içersindeyken Rabbime çok şükür içimde hep bir tereddüt vardı. Çünkü bu tarikat içersinde müthiş şekilde şeyhi yüceltme vardı. İnanın okunan ilahilerde, sohbetlerde, dualarda hep şeyh vardı. Ben onların yaptığı gibi yapamadım.

Mesela asla şeyhten himmet istemedim. Rabıtayı da çok seyrek yaptım. Müthiş sıkılırdım. Sadece zikirden lezzet alırdım. Beni o tarikate bağlayan da sessiz yaptığımız bu zikirdi. Ama sizde biliyorsunuzdur rabıta bu tarikatte herşeyden daha önemliydi.

Neyse ben bu tereddütlerimi yenmeye çalışırken -bu arada her hafta sohbetlere giderdim- bir sohbetten önce sohbeti yapacak kişiye basit bir soru sordum. "Ben şeyhimden himmet istemektense, güzel Allahımdan yardım istiyorum. Bu gönlümü daha memnun ediyor. Ne dersiniz?" . Hoca lafı geçiştirdi. Doğru dürüst bir cevap vermedi.

Daha sonra sohbet esnasında konu döndü dolaştı benim soruma geldi. İsim vermeden benim zekamla ilgili bir problemim olduğunu ima etti.

Bu arada tasavvufta kurtuluş arayan arkadaşlarıma şunu söylemek isterim. Yemin ederim bu soruyu sorma maksadım, kalbimdeki tereddütleri aşmaktı, polemik değildi.
Ama sohbetin sonunda tereddüt kalbime iyice yerleşti. Çünkü hoca sohbetin devamında aynen şunları söyledi. "Bir sofi, öncelikle herşeyden çok, Allah(c.c) tan da, peygamberden de çok şeyhini sevmeli". Bu cümleyi duyunca kalbime bir ok saplandı sanki. İşin daha ilginci tüm arkadaşlarım bunu normal karşılamıştı.

Sohbetin sonunda ben samimi olduğum, akıllı bulduğum bir din dersi öğretmenine bunu sordum. O kişi de bana söylediklerinin aslında doğru olduğunu ama zamanlamasının yanlış olduğunu söyledi.

Fenafişşeyh makamına erinceye kadar en çok şeyhimizi sevmeliymişiz (Rabbim ve Hz. Peygamberimiz dahil), sonra Rasulullah'ı sevecekmişiz. Sonra Fenafirrasul oluncada Allahı sevmeye başlayacakmışız. Bu şekilde de fenafillah olacakmışız.

Ben de -"Ya" dedim "fenafişşeyh olmadan ölürsek, Rabbimizi sevmeden mi öleceğiz?."

Yine tatmin edemeyen bişeyler söyledi. Sonunda Allaha şükür bir zaman sonra bir arkadaşla tanıştım ve tamamıyla kurtuldum o tarikatten.

Sonuç olarak diyeceğim, tarikatlerde bulunan kardeşlerimiz, abilerimiz bazı şeyleri sorgulamaktan korkmasınlar.

Şeyhlerinin ilimlerini, sohbetlerini bi düşünsünler. İnanın bir şeyhi inkar ettiğiniz için Allah size günah yazmaz. Çünkü peygamberlerden başka kimse masum değildir. Gerçeği bulmanın yolu sorgulamaktan geçer. Ve ulaştığınız sonucu bu mutlak gerçektir diyerek beyni dondurmamaktan geçer

(Tufan )

Tufan'ın akıbetini merak ettim doğrusu...

(Kırmızı yazılı cümleyi söyleyen halt etmiş...)
 

sufi7007

Profesör
Katılım
24 Nis 2007
Mesajlar
1,161
Tepkime puanı
15
Puanları
0
BU "önemli" KONU da "fena" halde karışmış:

Biraz hizaya sokalım:

Tasavvufi terimlerden mühim bir mahiyet arz eden "FENA" kavramını, ilk defa büyük Sufilerden Ebu Said el-Harraz kullanmış ve bu kavram, daha sonra bütün Sufilerce Istılah olarak kabul görmüştür.

"Fena"; makamları müridin Allah'a kavuşma yolunda geçmesi gereken menzilleri gösterir ve Mâna olarak, kulun kendi varlığını görmekten sıyrılma halidir.

Fena'dan nihai gaye; nefsin çirkin vasıflarını güzel vasıflara tebdil edip değiştirmek sureti ile yüce Allah'ın ahlakı ile ahlaklanmaktır.

Sufiler, bu kâmil vasfa erişmek için evvela bu yolda kılavuz hükmünde olan Mürşid-i Kamil'in ahlakıyla ahlaklanmayı hedefleyen FENAFİŞŞEYH'i, Seyr-i Sülûk yapmaya kabiliyeti olan salikler için, birinci adım niteliği arz ettiğini vurgulamışlardır.

Hakk'a vasıl olmak derdinde olan talib, kendisine bir Mürşid-i Kamil bulmalı ve ona intisab edip bağlanır ve kendisine Mürid denilir.
 

Okyanus

Profesör
Katılım
11 Şub 2008
Mesajlar
1,317
Tepkime puanı
163
Puanları
0
Bir mürşidin gerçek mürşid olup olmadığını nasıl anlarız Sufi kardeş?
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Etrafında insanların halleri güzel bir delil olsa gerek. Yani irşad olunmuş olan insanları görmek..

İnsan biraz sohbetlere katılır, etrafındaki insanların hallerini gözler beğenir, mürşide karşı da kalbinde bir muhabbet uyanırsa, o zaman istişare ve istihare ile intisab etmesi güzel olur.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Forumlarda bunlar yeterince cevaplandı yanıtlandı konuşuldu...
Sen anlamak istemiyorsun...Sana defalarca açıkladık senin beyanlarının hepsini çürüttük inadım inat huyundan vazgeçmedin:)
1 meal okuyup iki tefsirle başımıza allame kesilen mezhepsizler zümresinden Allah muhafaza buyursun...

Kaabus kardeş nerelerdesin ya HU!
 

sufi7007

Profesör
Katılım
24 Nis 2007
Mesajlar
1,161
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Tasavvufi terimlerden mühim bir mahiyet arz eden "FENA" kavramını, ilk defa büyük Sufilerden Ebu Said el-Harraz kullanmış ve bu kavram, daha sonra bütün Sufilerce Istılah olarak kabul görmüştür.

"Fena"; makamları müridin Allah'a kavuşma yolunda geçmesi gereken menzilleri gösterir ve Mâna olarak, kulun kendi varlığını görmekten sıyrılma halidir.

Fena'dan nihai gaye; nefsin çirkin vasıflarını güzel vasıflara tebdil edip değiştirmek sureti ile yüce Allah'ın ahlakı ile ahlaklanmaktır.

Sufiler, bu kâmil vasfa erişmek için evvela bu yolda kılavuz hükmünde olan Mürşid-i Kamil'in ahlakıyla ahlaklanmayı hedefleyen FENAFİŞŞEYH'i, Seyr-i Sülûk yapmaya kabiliyeti olan salikler için, birinci adım niteliği arz ettiğini vurgulamışlardır.

Hakk'a vasıl olmak derdinde olan talib, kendisine bir Mürşid-i Kamil bulmalı ve ona intisab edip bağlanır ve kendisine Mürid denilir.

Mürid şeyhini çok sevmelidir. Amel ve ahlak noktasında şeyhini örnek edinerek, herşeyden önce kendisine ulaşan ilahi feyz ve Rabbânî tecellilerin silsile üzerinden son halka olan mürşid vasıtası ile kendisine ulaştığını önce bilgi olarak kabullenmelidir; bu kabullenme bir süre sonra hakikatini anlama derecesine ulaşır ve mürid anlar ki silsile üzerinden mürşidinin şahsında vücud bulan irşad aslında her silsilenin başında olan Rasulullah (sav) Efendimiz'den gelmektedir. Mürid bu idrake ulaştığında Fena fi'r-Rasûl makamına adım atmış sayılır... Artık aradan mürşidin çıkartılması vaktidir.
***
Fena fi'r-Rasûl

'Fena fi'ş-Şeyh' hali, bu makamın sonunda Rasulullah (sav) Efendimize yönelmeye başlar; giderek şeyh aradan çıkartılır... Mürid nereye baksa adeta Rasulullah (sav) Efendimizi görür. Kâinatta ne varsa Rasulullah (sav) Efendimizin nurundan halk olunduğunu hisseder. Rasulullah (sav)'in cemali, kemali ve nuru ile beraber olur. Bir mesele hakkında tereddüde düştüğünde Rasulullah (sav) ruhaniyetine yönelmekle kalbinde o konudaki çözüm ilka' edilir. Sünnet-i Rasûlullah'a uyma hassasiyeti zirveye çıkar.

Fena fi'r-Rasûl makamı, Rasulullah (sav) Efendimize duyulan aşk, şevk ve muhabbetin zirve noktasıdır. Bütün sevgileri, tutkuları Rasulullah (sav) Efendimize yönelen sevginin içerisinde erir, kaybolur. Bütün sevgilerden Rasulullah (sav) Efendimize ulaşan bir yol açıldığını fark ederler. Bu hal, Fena fi'r-Rasûl yolunda zirveye ulaşmış müride has bir durumdur...
 
Katılım
26 Şub 2011
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
yok abicim ne siniri hem ben yorum bile göndermedim ya her neyse bu forumu seviyorum.
 
Katılım
26 Şub 2011
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ben tasavvufun gerçekliğine inanmıyorum,fena kavramına inanmıyorum ve türetilen kavramlarına bana göre kimse herhangi birşeyde kaybolmaz ,erimez hele Allah CC. de haşa! bunu hulul inancına benzetiyorum kimseyi de tekfir etmiyorum sadece şüpheli gördüğüm şeyden uzak duruyorum beyazidi bistaminin hac olayını okudum canım sıkıldı ,bu fena kavramının mantıksız bir fikir bir de böyle şeyler de çok ileri gitmek insanın zihnini zorlar diye düşünüyorum.
son not: tasavvuf silsilellerinin Resulullah SAV e dayandırılması doğru değil bence tasavvufi terimler ve uygulamalar o zaman yoktu diye biliyorum olsa RESULULLAH SAV bize anlatırdı o (sav) bütün görevlerini tamamlayıp öyle ayrıldı aramızdan .
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ben tasavvufun gerçekliğine inanmıyorum,fena kavramına inanmıyorum ve türetilen kavramlarına bana göre kimse herhangi birşeyde kaybolmaz ,erimez hele Allah CC. de haşa! bunu hulul inancına benzetiyorum kimseyi de tekfir etmiyorum sadece şüpheli gördüğüm şeyden uzak duruyorum beyazidi bistaminin hac olayını okudum canım sıkıldı ,bu fena kavramının mantıksız bir fikir bir de böyle şeyler de çok ileri gitmek insanın zihnini zorlar diye düşünüyorum.
son not: tasavvuf silsilellerinin Resulullah SAV e dayandırılması doğru değil bence tasavvufi terimler ve uygulamalar o zaman yoktu diye biliyorum olsa RESULULLAH SAV bize anlatırdı o (sav) bütün görevlerini tamamlayıp öyle ayrıldı aramızdan .

Cibril Hadis-i Şerifi diye meşhur olmuş İman İslam ve ihsan Hadisi'ne bakınız. Ves'selam.
 
Üst