Tasavvufta Yol Almak Edeple Olur

akifturker

Üye
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40

Nakşibendi büyükleri, Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin öğrettiği
hem zâhir hem de bâtıni edeplere sımsıkı sarılmışlardır.

Seyri sülük esnasındaki sohbet, vird, hatme ve diğer zikirler
zâhirî edepler içine girer.

Kalbin gaflet ve kötülüklerden temizlenmesi, nefsin terbiye edilmesi
ve ruhun ilahi huzura yükselecek hâle getirilmesi de bâtınî edepler
içine girer.

Edeb, her şeyi gereğince ve yerince yapmaktır.Bunun yolu da,
bütün fikir ve fiillerde edeb abidesi, peygamberlerin imamı
Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimize uymaktır. Bütün Allah dostları,
Hak yolunda ne elde etmiş iseler, Efendimizin edebine uyarak
elde etmişlerdir.

Büyük veli Seriy es-Sakati: (k.s):

“Edeb, aklın tercümanıdır.” demiştir.
Demek ki herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir.

Edebine göre yapılmayan şeyler ne kadar çok olursa olsun fayda sağlamaz. İnsan bir işin usulüne göre gitmez ise o işte ömrünü verse hayırlı bir sonuç alamaz.

Allah’ın yeryüzündeki şahidi ve hâlifesi olan ariflere hürmet kalpteki takvadan ileri gelir. Onlara karşı edebi koruyamayan kimsenin
tasavvuf yolunda hiç bir nasibi olmaz.

Arifler: “Önce usul, sonra vusul” demişlerdir.Yani,maksadına
ulaşmak isteyen kimse, önce o işin usulüne göre yola çıkarsa,
hedefine varır, yoksa yolda kalır.

Büyük alim Abdullah b. Mubarek (r.a) ne güzel söylemiş:

“Bizler daha çok ilme değil, daha fazla edebe muhtacız.”

Hak yoluna giren talip için ana sermaye edeptir.
Edebi olmayanın Allah yolunda elde edeceği hiç bir şeyi yoktur.

Arifler Yolunun Edepleri

 
Üst