_ikLiL_
VUSLATA HASRET.....
TASAVVUFTA LALE YARADAN`I HATIRLATIR...
Aşkımdan pürsafâyımdır sanırsın belki bu demler&
Aşkın neşvesi olmaz
Lâle; Eğlâl
Leylî; Leylâ olmadan Ey güzel&
* * *
Üzerimde aşkın pırıltıları olabilir belki&
Veya âşıkların in'ikasıyla bir kıvılcım görebilirsin yüzümde&
Bu yüzümde gördüklerin ancak bir gölge ve akisten ibarettir.
Ne özüdür
Aynada yüzünü gördüğün vakit:
"-Bu zât benim gibi biridir ancak!" diyebilir misin?
Bir nehrin üzerine düşen yaprak için:
"-Bu ne güzel
Sana berrak su diyebilmeleri için bulutların ötesinden dökülüp gelen
ve nehre karışan bir yağmur damlası olman îcâb etmez mi?
İşte benim aşka yakınlığım onun akışıyla yönlenen bir yaprak kadar yakın
uzaklığım ise bir o kadar ondan ayrı bir cisim olup ona karışmamdaki zorluktan ve sırdandır.
Lâle
Eğlâl kelimesi de "lâle" kökünden gelir.
Eğlâl ise Yâsin Sûresi'nde "eğlâlen" şeklinde geçmektedir. Manası ise; "boyunduruk"tur.
Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz hicret edecekleri vakit
kapıdaki müşrikleri etkisiz hâle getirmek için Yâsin Sûresi'nin bu âyetini okuyarak onlara bir avuç toprak atmıştı.
Müşrikler bunun etkisiyle sanki boyunlarına boyunduruk geçirilmişçesine başlarını aşağıya indirememiş ve Efendimiz'i görememişlerdi.
Onlar Efendimiz'i göremedikleri gibi gözleri kâinatın bütün hakîkatlerine âmâ olmuştur.
Bunun mukâbili olarak kalblerine Allâh lafzını yerleştiren
ve istîdâdınca idrak etmiş olan Hak âşıkları da sanki boyunlarına nurdan bir halka
geçirmişcesine başları yukarıda ilâhî cezbeye gark olmuş
Aşağının kötülük ve pisliklerinden uzak
Lâlenin harfî manası "hilâl"e de ulaşmaktadır.
Onlar semâdaki hilâlin parıltılarıyla yol alır
Bir semâzenin en makro hâlidir
Lâlenin ebced hesabı 66'dır.
Altmış altı "Elhamdülillâh"a denk gelir.
Onlar o hayret makamının coşkusuyla yaşadığı istiğrak hâline hamdederek "Elhâmdülillâh" derler.
Lâlenin içi kömür gibidir.
Ancak dıştan görünmez. Dışı ise içinin tam tersine pasparlak
Onun bu hâli tıpkı bağrı yanık bir dervişin mütebessim nûr hâleli yüzüne benzer.
Lâlenin renkli yapraklarının yukarıya doğru olması da tıpkı bir dervişin duâ edişindeki edâyı andırır.
Zira derviş bu hâl ile sırât-ı müstakîm üzere olmayı murâd etmiş ve ifrat-tefrit noktalarını törpüleyerek hakîkate
yani istikâmete ermiştir.
Ve tıpkı lâlenin derûnundaki siyahlığı göstermemesi gibi o da içinde yaşadığı yanış halini gizlemiş
ve kendine her nazar edene o güzel rengini sunarak ona ferahlık vermiştir
Ey Gönül! Cânına üflenen nefhayla yan da kavrul! Amma lâle gibi ol ki
hâlinden sadece "yâr" haberdâr olsun.
Öyle ki
ümmeti için gönlü dâim hüzne gark olurken dahî
Alıntı