Tasavvuf nedir, yeni mi çıktı?

Zeynep Özmen

Kevok_84
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
3,306
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Soru: Tasavvuf nedir, yeni mi çıktı?
Cevap: Tasavvuf, kalbi saf yapmak, kötülüklerden temizlemek demektir. İnsanın kalbini, Allahü teâlânın muhabbetine bağlamak, Resûlullahın söz, hareket ve ahlâkına uymak, yolundan gitmektir. Kalb ile yapılması ve sakınılması gerekli şeyleri ve kalbin, rûhun, kötülüklerden temizlenmesi yollarını öğreten ilme, tasavvuf ilmi denir. Îmânın yerleşmesini, fıkıh ilmi ile bildirilen ibâdetlerin severek, kolaylıkla yapılmasını ve Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı sağlar. Tasavvuf ilmine, Ahlâk ilmi de denir. Âlimler tasavvufu çeşitli şekillerde ta'rîf etmişlerdir. Ba'zıları şöyledir:
 

rumi

Üye
Katılım
21 Tem 2006
Mesajlar
81
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Selamün Aleyküm

Tasavvuf Kur'an'ı yaşamaktır..yani tasavvuf = Kuran'ı Kerim

Kur'an'ı Kerim tasavvufu anlatır..dinin tek yaşama biçimidir..

SAVRVB...
 
M

Murat Sâki

Guest
rumi' Alıntı:
Kur'an'ı Kerim tasavvufu anlatır..dinin tek yaşama biçimidir..

yani ehli tasavvuf olmayanlar dinini tam manası ile yaşayamazmı dediklerinizden ben bunu anladım?
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Tam olarak yaşarmı yaşamayazmı Allah C.C bilir. Ama benim kendi düşüncem ve gördüklerim doğrultusunda yaşayamaz gibi geliyor. Yaşadığını sanır. Tam saf bir kalple ibadet edebilmek, Allah korkusu ve sevgisi ile sırtı yumuşak yatak yüzü görmemek, Efendimiz S.A.V sünnetlerine ne pahasına olursa olsun sadık olan kaç kişi varki. Herkes tüm kalbiyle namaz kıldığını sanır ama aslında öyle değildir. İllaki yaşar ama kesinnlikle tam anlamıyla kendini Allah C.C adayıp onun dinini yaşayamaz.
 

sufi7007

Profesör
Katılım
24 Nis 2007
Mesajlar
1,161
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Soru: Tasavvuf nedir, yeni mi çıktı?
Cevap: Az önce çıkardık fırından...

:)
 

Ebu'l-Feth

Doçent
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
648
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Konum
dünya
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


TASAVVUF VE TARİKATIN HAKÎKATI



Bu yazımı size Mekke-i Mükerreme'den el-Mescidül-Haram'dan seher vaktinde yazıyorum. Allah-u Teâlâ'nın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun! Rabbim cümlemizi her türlü zulümden, şerden, zarardan, fitne ve fesattan korusun! Hiç şüphe yok ki fitnelerin en kötüsü insanın dinine, imanına, ahiretine zarar verenidir.
Bu Ramazan-ı şerifin ibtilâ ve imtihanı bir hayli tehlikeli boyutlara ulaştı. Bazı kimseler halkın temiz ve hâlis inancı ile oynamağa giriştiler. Bilen bilmeyen her kafadan bir ses çıkıyor, Ehl-i Sünnet akàidi zedelenmeğe çalışılıyor.
Herkes tereddütsüz bilsin ki tasavvuf, en önemli, en değerli İslâmî ilimlerden biridir; çünkü Allah'ı bilmeyi, O'na ermeyi, rızasını kazanmayı öğretir; evliyâ olma yoludur, sonuç olarak cehennemden kurtulup cennete girmeyi sağlar.

Bu ulvî gàyeye ulaşmak için neler yapılması gerektiği, Kur'an-ı Kerim'de, Sünnet-i seniyye-i nebeviyye'de, Şeriat-ı garrâ-yı Ahmediyye'de açıkça bildirilmiştir; tasavvuf bunları bilir ve uygulatır. Şeriat'ın, Kur'an'ın, Sünnet'in dışında tasavvuf olmaz, zındıklık, zıpırlık, sapıklık olur. Çünkü Allah CC Hazretleri'nin sevgisi ve rızası, O'na isyan ederek, günah işleyerek kazanılamaz. Efendimiz, rehberimiz, serverimiz, nümûne-i imtisâlimiz Hazret-i Muhammed AS Allah'ın en sevgili kulu ve en yüce peygamberi olduğundan, bizim de Allah'ın sevgilisi olabilmek için O'na, o mübarek Resûl'e, en güzel şekilde ittibâ ve iktidâ etmemiz, yegâne salâh ve felâh yoludur, başka çıkar yol yoktur.
O çok zâhidâne, çok dervişâne bir hayat sürmüştür, çok fazla ibadet ve tâat kılmıştır, çok takvâlı hareket etmiştir, çok müeddeb ve çok mükemmeldir, çok yüksek ahlâk sahibidir. Ümmeti onu örnek aldığı için mutasavvıf olmuştur. Çünkü o, dervişlerin şâhı, müttakîlerin önderi, zâhidlerin serveri, edeb ve ahlâk menbâı, âriflerin sultanı, âşıkların cânânıdır. Tarîkatlar, onun Tarîkat-ı Muhammediyye'sinin devamı ve dallarıdır. Şeyhler ve mürşid-i kâmiller, onun baktığı gülzârın gülleridir. Ulemâ-i muhakkıkîn o yüce Peygamber'in mânevî vârisleridir. Meşâyih-ı vâsılîn, onun irşad makàmının memurlarıdır.
Nefsi tezkiye ve terbiye, zikr-i kesîr ve halvet, güzel ahlâka teşvik, ulül'emre (ulemâya) itaat, dini tâlim ve taallüm, âlime hürmet, takvâ, ihlâs, ibadet ve tâat, zühd ü kanaat vs. gibi nice tasavvufî hususlar, Kur'an'da, sünnette, asr-ı saâdette, ashâb-ı kirâm'da ve sâlih selefte varken, tarîkat ve tasavvufa çatmak, kerameti inkâr etmek; akla, mantığa, dine, imana, ahlâka, vicdana, basîret ve ferâsete, hiç mi hiç uymaz.
Kul Resûlüllah'a uydu, kullukta ilerledi mi, Mevlâ onu keramete erdirir; onun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, tutan eli, yürüyen ayağı olur; ona yardım eder, duasını kabul buyurur, işini rast getirir, türlü türlü maddî, mânevî nimetlere, ikramlara, makamlara erdirir. Ondan acâib, hârikulâde haller zuhura gelir, cümle halk bu işlere şaşar kalır. O mübarek şahıs, o asırda zamanın evliyâsı, kutbu, gavsı olur. Resûlüllah SAS'in vâris-i hakîkîsi ve halife-i mânevîsi, ümmetin önderi, mü'minlerin serveri ve rehberi olur. Halkın ona ittibâsı ve itaati lâzım gelir, ittibâ etmeyen câhiliye ölümü ile ölür; bu cihana a'mâ gelip a'mâ gider.

Mânevî terbiyeyi almak, ma'rifetullaha ermek nefsi islah eylemek, kötü huylardan kurtulup ahlâk-ı haseneye sahib olmak için o mürşid-i kâmile teslim olmak, hürriyetlerini yitirmek, şahsiyetini kaybetmek değildir; bil-akis hakîkî hürriyete kavuşmak, nefse esir olmak ve şeytana kulluk etmekten kurtulmak, muazzam ve muhteşem bir şahsiyet kazanmak demektir. Ölmeden önce ölmek, yepyeni, dipdiri, pırıl pırıl bir hayata sahib olmaktır.
Hasta kendisini tedavi eden tabibe elbette tam tamına itaat etmeli, tavsiyelerine harfiyyen riayet eylemelidir. Sahabe-i kiram RA Rasûlüllah'a mutlak olarak bağlanmakla fenâ mı yapmıştır, yoksa Allah'ın rızasını mı kazanmıştır?!.. Tarîkatı, tasavvufu, ilm-i ledünnü bilmeyenler aslında şerîatı da tam bilmiyor demektir. Bu denlü haddini bilmezler, kırık dökük Arapça ve yarım yamalak ilim ile hem kendilerini tehlikeye atıyor, hemde halkı yanıltıp kandırıyorlar. Bazı ayetleri ileri sürüp ayn konudaki diğer ayetleri gözardı etmek, ne büyük gaflet ve cehâlettir! Allah islah etsin!..
Asrın moda olan sapık görüşlerini ve tarihin Ehl-i sünnet dışı yanlış ve bayat fikirlerini ısıtıp ısıtıp halkın önüne sürenler, eğer felâketten kurtulmak istiyorlarsa, biraz da ehl-i basîret ve ehl-i hakîkat ve ehl-i ma'rifetin mübarek kitaplarını okusunlar, kibir ve ücûbu, cidal ve inadı tamâmen terk etsinler ki, bu kötü huylar hicâb-ı tevfîk-ı ilâhîdir.
Din düşmanları İslâm'a saldırabilir ama, müslümanım diyenlerin onların safında yer almaları akıl alır bir iş değil! Allah cümlemizi nevm-i gafletten îkaz eylesih!..
Yâ Rab! Cümle ümmet-i Muhammed'e hakkı hak olarak görüp ona uymayı, bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasîb eyle! Bizi sevdiğin, razı olduğun kullar zümresinden ayırma!..

İslâm, Şubat 1997
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Şu makaleyi de dikkatle okuyunuz: http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=95552&highlight=

İslam, isnad dinidir. İsnad dindendir; isnadı olmayan yolunu kaybeder vs. gibi kelamları aklımızda tutalım inşallah. Bu kelamın önemi bütün Müslümanlar tarafından kavranabilmiş olsaydı, 70 türlü bid'at akım (fırka) da olmazdı Allahu alem.
 

sufi7007

Profesör
Katılım
24 Nis 2007
Mesajlar
1,161
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

TASAVVUF VE TARİKATIN HAKÎKATI

Asrın moda olan sapık görüşlerini ve tarihin Ehl-i sünnet dışı yanlış ve bayat fikirlerini ısıtıp ısıtıp halkın önüne sürenler, eğer felâketten kurtulmak istiyorlarsa, biraz da ehl-i basîret ve ehl-i hakîkat ve ehl-i ma'rifetin mübarek kitaplarını okusunlar....

İslâm, Şubat 1997

Ne güzel söylemiş Aziz Mürşidimiz..
Rh.A.
 
Üst