Tasavvuf Klasİklerİ

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
Bu dünyanın lezzeti, zevki ateştir; gül gibi görünür, ama dikendir.

Bu dünya, tuzağa, yeme benzer; her neşesinin, her sevincinin altında yüzlerce gam gizlidir.

Kuş gibi sen de yem için tuzağa ayak bastın mı, muradına ermeden öldürürler seni.


Bu dünyanın güzelliği aldatıcıdır; o yüzden de kâfir aldanmış, ona kul-köle olmuştur.

Kimde işin sonunu gören akıl varsa, boyuna ondan kaçmayı yol-yordam edinir.

Elde bulunan zevki, mana zevki için bırakır; elde edilecek nimetler için malı-mülkü terk eder.

Ne mutlu o kişiye ki, ahirette esen kalmak için dünya zahmetini çeker.

Dünya zevki veba gibi öldürücüdür; onun gamı da yok olup gider, sevinci de.

Sahiciliğinde de bir fayda yoktur, alayında da; içinde bulunduğun anı da evvelki zamanlar gibi geçip gitmiş bil.

Allah’a harcanmayan ömür yitip gitmiştir; ahiretse gelip çatacaktır.

Ömrünü gafletle elden çıkardın da öylesine bir devletten mahrum kaldın.

Ömrün boyunca ibadette bulunsaydın; ahiret için ekin ekseydin;

Dirildiğin zaman zenginlerden olur, cennette hoş, neşeli bir halde mutluluk bulurdun.

O rahmet peygamberinden, bu dünyanın ahiretin tarlası olduğu rivayet edilmedi mi?

Yarın için bugün ekin ekersen, orada iyi-kötü ne ektiysen biçersin.

A gafil, işte ekmedin, ne de kötü yürüdün sen; ölümünden sonra nice olacak halin?

Mahşer günü yaptıkların sana gösterilince, o sorgu-sual zamanında cevabın ne olacak?

Kötü işin karşılığı azaptır; bu çeşit kişinin yeri-yurdu ebedi olarak cehennemdir.

Namaz ve ibadet ekinini eken temiz kişinin durağı, cennetin baş köşesidir.

Burada varlığını, benliğini terk eden kişiyse, bu ikisini de yurt edinmeyi boş verir.

O, cehenneme de aldırmaz, cennete de; Hak’la Hak olmuştur; Hak’ladır o kişi.

Başsız-ayaksız Hakk’a koşar; çünkü Hak’tan başkasını aramaz, dilemez.

Kullara padişahtan ihsanlar vardır; baş çekenlereyse hırsız gibi dar ağacına çekilmek.

Ey anlayış sahibi, kul varlığından öldü mü ondan ebedi ömre kavuşur.

İnsan tuzlaya düştü mü tuz olur gider; o artık hayırdan da kurtulur, şerden de.

Onda, varlığından bir damar bile kalmamıştır; iyiliği gitmiştir, kötülüğü de yok olmuştur.

Tepeden tırnağa tuz kesilmiştir; bana inanmıyorsan bir tad da gör.

O, nefsinden ölmüştür; onda Allah sevgisinden başka her şey yok olmuştur.

İş de bitmiştir, işi yapacak olan da; nura karşı karanlıklar nasıl kalabilir ki?

Her şey yokluğa dönüşmüştür; varlık da ondan görünmededir artık, varlığı belirtenler de.

Buyruğu, var olanlara böyle gelir çatar; vaad edildiği gibi var olanlar da yok olur gider.

O’nun yalımı beni yakıp yandıralı, bende sevgiliden başka bir varlık kalmadı.

Ben ölmüşümdür, kalan O’nun zâtıdır ancak; bundan böyle de kendi kendisinin sâkisidir O.

Evde ev sahibinden başkası yok; başkasının varlığından hiçbir emare görünmez.

Ulaşanlar, gerçekte böyle olurlar da davaya kalkışırlarsa onlardan bu davayı güden Hak’tır.

Veliler, o denizde bu çeşit ben’den de ayrılmışlardır, biz’den de.

Değişmeyi kabul eden bil ki candır; kandile ışığın gıdası zeytinyağıdır.

Vahye, ilhama kabiliyeti olan candır, beden değil; onun denizine karşı beden testisini kır gitsin.

Ne mutlu, canın yüzünü görene, inatçı bir düşman olan bedenden kurtulana.

O kendini bulmuştur, can olduğunu görmüştür; bedenin kurbanlık bir hayvan olduğunu anlamıştır.

Hak buyruğuyla onu kurban edene, şüphe yok ki Kur’ân’ın sırları ilham edilir.

Kim bedenin isteklerini öldürmezse beden öldürür onu; kâfirler gibi de cehenneme sürüye sürüye götürür.

Cansan niçin bedenden bahsedersin; ne diye her solukta onun dileğini araştırır durursun;

Yağlı-ballı şeyleri düşmanın önüne korsun; o köpek huylunun ayıya dönmesini istersin;

Kendi dostunu bir arpaya bile almazsın? Eşek değilsen yemeği dosta ver, onu doyur.

Sevgilinin, dostun yemeği hikmettir, bilgidir; onlardan başkası onca yemdir, tuzaktır.

Her şeyin, kendi cinsinden gıdalanması gerek ki o gıdayla gücü kuvveti artsın.

Bedenden de geç, bedenin gıdasından da; değil mi ki cansın, can gıdasıyla geçin.

Arı-duru su olduğun halde testiyim deme; halis şarapsın, küpüm diye söylenme.

Dostla aşk oyununa giriş, postla değil; tersine iş yapan, sapıtmışın ta kendisidir.

Aslına giden kişiyi asıl olarak bil; beden, nereden can alemine yol bulacak?

Can temizdir, temizliğe gider; bedense toprağa mensuptur, toprağa kavuşur.

Her şeyin parçası aslına varır, ulaşır; eşek beden, Mesih gibi can olamaz.

Altının layığı altındır, aşağılık bakır değil; melek ol da göğün yücelerine ağ.

Şeytana göğe çıkmaya yol yoktur; meğer ki melek huyuyla huylan.

Temiz ol da temizlere var; korkup sakınmayanlar gibi pislikte oturup kalma.

Bu bölüm, Hz. Mevlâna’nın oğlu olan ve Sultan Veled olarak bilinen Bahaeddin Muhammed Veled Hazretleri’nin İbtida-Name’sinden alındı.


B.MUHAMMED VELED k.s.'den


11634163652552bw1.jpg
 
Üst