Tarikatimizin Silsilesi

mürid

Üye
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
112
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Tarikatimizin Silsilesi

1.Seyyidüna ve senedüna ve Mevlana Muhammed Resulullah (Sallallhü aleyhi ve sellem)
2. Mevlana Ebu Bekir-i Siddik (radiyallahü anh)
3. Mevlana Selman-i Farisi (radiyallahü anh)
4. Mevlana Kasim bin Muhammed bin Ebu Bekir-i Siddik (radiyallahü anh)
5. Mevlana Cafer-i Sadik bin Muhammed Sadik (radiyallahü anh)
6. Mevlana Bayzid-i Bestami (kuddise sirruh)
7. Mevlana Ebu’l Hasan-I Harkani (kuddise sirruh)
8. Mevlana Ebu Ali el-Faremedi (kuddise sirruh)
9. Mevlana Yusuf-I Hemedani (kuddise sirruh)
10. Mevlana Abdülhakim-I Gücdüvani (kuddise sirruh)
11. Mevlana Arif-I Rivegiri (kuddise sirruh)
12. Mevlana Mahmud-I Inciri Fagnevi (kuddise sirruh)
13. Mevlana Ali Ramitemi (kuddise sirruh)
14. Mevlana Muhammed Baba Semmasi (kuddise sirruh)
15. Mevlana Emir Külal (kuddise sirruh)
16. Mevlana Muhammed Behauudin Sah-i Naksibend el-Buhari (kuddise sirruh)
17. Mevlana Alauddin-i Attar (kuddise sirruh)
18. Mevlana Yakub-i Cerhi (kuddise sirruh)
19. Mevlana Ubehdullah-i Ahrar Semerkandi (kuddise sirruh)
20. Mevlana Muhammed Zahid (kuddise sirruh)
21. Mevlana Dervis Muhammed (kuddise sirruh)
22. Mevlana Hace Semerkandi (kuddise sirruh)
23. Mevlana Muhammed Baki Billah (kuddise sirruh)
24. Mevlana Ahmed Faruk-i Serhendi el-Muruf bi’l-Imam-i Rabbani Muceddidi Elf-i Sani (kuddise sirruh)
25. Mevlana Muhammed Masum (kuddise sirruh)
26. Mevlana Seyfüddin-i Ebu’l Berekat Ahmed (kuddise sirruh)
27. Mevlana Muhammed Bedavuni Seyyid Nur (kuddise sirruh)
28. Mevlana Habibullah Can-i Canan el-Mazhar (kuddise sirruh)
29. Mevlana Abdullah Dehlevi (kuddise sirruh)
30. Mevlana Muhammed Halid Ziyauddin (kuddise sirruh)
31. Mevlana Abdullah Mucavir fi Beledillah (kuddise sirruh
32. Mevlana Muhammed Mustafa Ismet Garibullah (kuddise sirruh)
33. Mevlana Halil Nurullah Zagrevi (kuddise sirruh)
34. Mevlana Ali Riza Bezzaz (kuddise sirruh)
35. Mevlana Ali Haydar Ahishavi (kuddise sirruh)

Naksi tarikatinin Hazret-i Peygamber’e (Sallallhü aleyhi ve sellem) varan silsilesine “Silsiletü’z Zeheb” (Altin Silsile) denir.



Kaynak: Irsadü’l Müridin
 

Ahiskali

Üye
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

Ali Haydar efendi hazretleri benim hemserim olur...:)
 
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

Bakin kotu bir niyetim yok. Sadece bilmedigimden soruyorum.

bu naksibendi silsilesi. Ben baska bir silsile de okumustum. rasid ks vardi ve daha degisik bir silsileydi. Neden kaynaklaniyor bu silsile farkliligi ? ikiside naksibendi silsilesi sonucta.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

nakşilerinde bir kaç kolu var bundan kaynaklanıyor olabilirmi??

bende bilmiyorum... konuya vakıf olanlar bizi aydınlatırsa sevinirim...
 

İmandanihsana

Doçent
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
36
Konum
istanbul/kadıkö
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

nakşilerinde bir kaç kolu var bundan kaynaklanıyor olabilirmi??

bende bilmiyorum... konuya vakıf olanlar bizi aydınlatırsa sevinirim...
ELIMIZDEN GELDINCE 2 KELAM EDEYIM.KARDESLERIM DIKKAT EDERSENIZ YOLLAR MEVLANA HALID BAGDADI HZ SONRA AYRILIR GENELLIKLE MENZIL MAHMUT EFENDI CEMAATI ERENKOY CEMAATI ISKENDERPASA CEMAATI SILSILELERI HEP MEVLANA HALID HZ KADAR AYNIDIR ONDAN SONRA AYRILIR.NEDEN.CUNKI MEVLANA HALID BAGDADI HZ TAM 7000 HALIFESI VARMIS VE ULKENIN HER YANINA YAYILMIS KOLLARA AYRILMIS BUNDAN DOLAYI..

BUDA BIZIM ALTIN SILSILEMIZ :)
PEYGAMBER EFENDIMIZ Muhammed (SAV)


Hz. Ebû Bekir Sıddîk (r.a.)


Selman Fârisî (r.a.)


Kasım Bin Muhammed (r.a.)


Ca'fer-i Sâdık (r.a.)


Bayezid Bistâmî (r.a.)


Ebu'l-Hasan Harakânî (k.s.)


Ebû Ali Farmedî (k.s.)


Yûsuf Hemedânî (k.s.)


Abdulhâlık Gucdüvânî (k.s.)


Ârif Rivegerî (k.s.)


Mahmûd Fağnevî (k.s.)


Ali Ramîtenî (k.s.)


Muhammed Baba Simasî (k.s.)


Emir Külâl (k.s.)


Şah Nakşbend Muhammed Bahâüddin Buhârî (k.s.)


Alauddin Attar (k.s.)


Ya'kub Çerhî (k.s.)


Ubeydullah Ahrâr (k.s.)


Muhammed Zahid (k.s.)


Derviş Muhammed Semerkandî (k.s.)


Hacegi Muhammed İmkenegî (k.s.)


Muhammed Bâkî Billâh (k.s.)


İmam-ı Rabbânî Ahmed Farukî (k.s.)


Muhammed Ma'sum es-Serhindî (k.s.)


Muhammed Seyfeddin Serhindi (k.s.)


Nur Muhammed Bedâyûnî (k.s.)


Mirza Mazhar-ı Can-ı Canan (k.s.)


Abdullah Dehlevî (k.s.)


Mevlânâ Halid Bağdâdî (k.s.)


Tâhâ el-Hakkârî (k.s.)


Tâha el-Harîrî (k.s.)


M. Es'ad Erbilî (k.s.)


Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi (k.s.)


TOPBAŞZÂDE Musa Efendi (Musa Topbaş)

AYNI ZAMANDA BU ALTIN SILSILELERIN KAYNAKLARIDA BUNLARDIR BUYRUN

Hz. Ebû Bekir (r.a.) ile başlayan mânevi yol, Bâyezîd-i Bistâmî'ye kadar "Bekriyye" veya "Sıddîkıyye", Bâyezîd'den Abdülhâlık Gucdüvânî'ye kadar "Tayfûriyye" veya "Bâyezîdiyye", Abdülhâlık Gucdüvânî'den Şâh-ı Nakşbend Bahâeddin Buhârî'ye kadar "Hacegâniyye", Şâh-ı Nakşibend hazretlerinden Ubeydullah Ahrâr hazretlerine kadar "Nakşbendiyye" Ubeydullah Ahrâr1 dan İmam-ı Rabbânî'ye kadar "Ahrâriyye" İmam-ı Rabbânî'den Mevlânâ Hâlid Bağdâdî'ye kadar "Müceddidiyye" Hâlid Bağdâdî'den günümüze kadar da "Hâlidiyye" adıyla anılmaktadır.

Altın silsilede yer alan sâdât-ı kiram'ın hal tercemeleri için muhtelif kaynaklardan yararlanılmıştır. Özellikle Bâyezid Bistamî'ye kadar olan tesımda yer alan sâdât-ı kiramı genel tarih ve tabakat kitaplarında bulmak mümkündür. Abdülhâlık Gucdüvânî'ye kadar olan silsilede yer alan zevât-ı kiramı da kısmen tasavvuf tabakatında bulma imkânı vardır. Abdülhâlık Gucdüvanî'den sonrakiler ise genellikle Nakşbendî silsilesini anlatan eserlerden istifâde ile kaleme alınmıştır. Bu konuda yazılmış olan eserlerin bşlı-çalan şunlardır:

1. Nefehâtü'1-üns min hazârati'1-kuds: Abdurrahman Câmî (ö. 892/1492) tarafından kaleme alınmıştır. Câmî, bizzat Nakşbendiyye tarikatına mensup bir müelliftir. Eserini, Sülemî'nin Tabakatu's-sûfiyye'sini Farsçaya çeviren Abdullah Herevî'nin eserini esas alarak kaleme atmıştır. Herevî'nin Tabakatu's-sûfiyye'sl Mehdi Tevhidi Pür tarafından neşredilmiştir. (Tahran 1917). Câmî Nefehât'ında 616 sûfînin terceme-i hâl ve menkıbesine yer vermiştir. Bu sûfîlerden 34'ü kadındır. Lâmiî Çelebi tarafından Türkçe'ye çevrilen eser, Osmanlıca olarak birkaç defa basılmıştır (İstanbul 1270, 1289). Lâmiî Çelebi terceme sırasında esere oııbeş kadar sûfînin hâl tercernesiyle menâkıbını ilâve etmiştir. Nefehât tercemesinde "Şeyhu'l-İslâm" unvanıyla anılan zât, Abdullah Ensârî Herevî'dir.

Câmî, eserinde Nakşî meşayıhına dair bilgiler verir. Özellikle şeyhleri Ubeydullah Ahrâr ile Sâ'deddin Kâşgarî için geniş bir malûmat sunmaktadır. Silsilede yer alan sâdât-ı kirâm'ı, Yûsuf Hemedânî'den başlayarak çağdaşları olan Nakşî şeyhlerine kadar anlatmaktadır, (bk. Nefehâtü'1-üns Tere. İstanbul 1289 s. 409-470).

2. Reşehât Aynül-Hayat: Ali b. Hüseyn el-Vâiz el-Kâşif (ö. 909/1532) tarafından kaleme alınmış Farsça bir eserdir. "Safiyyüddîn" lâkabı ile ünlü olan müellif, Câmî gibi Ubeydullah Ahrar'ın bağlılarından olduğu için eserini adetâ bşta şeyhi Ahrâr hazretleri olmak üzere Nakşi meşâyıhını anlatmak üzere kaleme almıştır. Eser, Arapça ve Türkçe'ye terceme edilmiş, Osmanlıca olarak Nefehât gibi pek çok defa basılmıştır. Reşehat'ta da Nefehât' ta olduğu gibi Yûsuf Hemedânî'den bşlayarak Nakşî meşâyıhı anlatılır. Altmıştan fazla Nakşî Şeyh ve halifesine aid hâl tercemesi ve menâkıb bilgisi verilir. Reşehât müellifinin özellikle çağdşları hakkında verdiği bilgiler önemlidir.

3. Makamât-ı Mazhariyye Nakşî-Müceddidi şeyhlerinden Şah Gulâm Ali Abdullah Dehlevî (ö.1240/1824) tarafından kaleme alınmıştır. Müellif eserini şeyhi Mazhar-ı Cân-ı Canan için yazmışsa da Nakşbendî silsilesi ve şeyhinin üstadlanyla Nakşîlik yolu hakkında genel bilgiler de vermektedir. Eser Hindistan'da (1299) basılmış, İstanbul'da da bu baskıdan ofset olarak tab'edilmiştir. (1990)

4. el-Behcetü's-seniyye: Muhammed b. Abdullah el-Hânî (ö. 1279/1862) tarafından kaleme alınan bir Nakşî âdâb kitabıdır. M evlâna Halid Bağdadî halifelerinden olan Muhammed el-Hânî eserinde Nakşbendiyye Halidiyye'sinin âdabını, seyr u suluk usûllerini derli toplu olarak telif etmiştir, Eser Arapça olup pek çok defa (İstanbul, 1303,1401) basıldıktan sonra Türkçe'ye de çevrilmiştir. Müellif eserinde mânevi nesepten ve öneminden bahsettikten sonra Nakşî silsilesini de ismen vermektedir, (bk. s. 10-13)

el-Behcetü's-seniyye, biri Osmanlıca olmak üzere üç defa türkçeye terceme edilmiştir. Osmanlıca tercemesi kısmen muhtasar bir terceme olup silsileye âid bilgiler ihtiva eder. Merhum H. Sami Ramazanoğlu Efendi tarafından ÂDAB adıyla terceme ve neşrettirilen bu Osmanlıca terce-medeki silsile bilgileri, damadı Ömer Kirazoğlu tarafından ilâve edilmiştir, (s. 32-72) Abdülkadir AKÇİÇEK tarafından yapılan (istanbul 1976) yeni harflerle ilk tercemesinde de bu silsile bilgileri kısmen genişletilerek verilmiştir, (bk. s. 47-131), Ali Hüsrevoğlu tarafından yapılan ikinci terceme de de (İstanbul 1980) aynı bilgiler korunmuştur, (s. 35-117).

5. En-Nazmu'1-atîd, İrgamü'l-merid ve ed-Düreru'n-Nadîd: Bu eserlerin üçü de Düzceli M.Zâhid el-Kevserî'ye âiddir. İlki kendisinin de bağlı bulunduğu Hâlidiyye kolunun Gümüşhâneli dergâhı silsilesinin manzum bir listesidir. İkincisi bu manzumenin şerhi niteliğinde olup silsilede
geçen şahıslan anlatmaktadır. Eser, istanbul'da basılmıştır (1328). ed-Dürerü'n-Nadid ise müellifin İrgâmu'l-merîd'e yaptığı ihtisardır, o da matbûdur, (Kahire 1396/1976). İrgâmu'l-merîd, Altın Silsile adıyla türkçeye terceme ve neşredilmiştir.

6. el-Hadâiku'1-verdiyye: Abdülmecîd b. Muhammed el-Hânî'nin tamamiyle Nakşbendiyye silsilesi için yazdığımufassal eserdir (1306). Müellif el-Behcetü's-seniyye yazan Muhammed el-Hânî'nin oğlu olduğu için tasavvuf ve silsile konularına âşinâdır. Eserinde Nakşî silsilesini üç bölümde inceler. İlk iki bölüm, Hz. Ali yoluyla gelen iki Haydan silsilesidir, üçüncü bölümde ise Hz. Ebû Bekir (r.a.)'dan gelen silsile ricali anlatılmaktadır. Eser Abdülkadir Akçiçek tarafından terceme ve neşredilmiştir (İstanbul 1986).

7. Hadîkatü'l-evliyâ Hocazâde Ahmed Hilmi'nin eseridir, matbûdur (İstanbul 1318).Hadîkatü'l-evliyâ Nakşbendiyye, Kadiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye, Rifaiyye, Mevleviyye, Bedeviyye, Desükıyye, Şazeliyye, Sa'diyye silsilelerini anlatan toplam yedi kitapçıktan oluşur. Bunlardan ilkiNakşbendiyye silsilenamesine dâirdir. Müellif kendisi de Nakşî olduğu için bu silsileyi diğerlerine göre biraz daha genişçe tutmuştur. Bayezid Bistamî'den itibaren Mevlânâ Halid Bağdadî ve halifelerine kadar olan silsile ricalini anlatmıştır.

8. Altın Silsile: Necip Fâzıl Kısakürek tarafından şeyhi Abdülhakim Arvâsî'ye kadar olan Nakşî silsilesini anlatan bir eserdir. Eserde toplam 33 velînin terceme-i hâl ve menkıbeleriReşehât, el-Hadâiku'1-verdiyye ve bazı şifahi bilgilere dayanılarak anlatılır.

9. el-İmamu's-Serhindî, Ebu'l-Hasan Ali en-Nedvî'nin kaleme aldığı bu eser (Kuveyt 1985) İmâm-ı Rabbâni'den itibaren Müceddidî silsile hakkında bilgiler vermektedir.

http://www.altinoluk.com/silsile/ burdan ayrıntılı bılgı bulabılırsınız ALLAH A EMANET OLUNN
 

mürid

Üye
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
112
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

smdi bu ayromayi bazi insanlar kötü diye niteleyebilirler faat öyle degil hepsinin sonu sonucta ayni yere baglaniyor Resulullah sav e baglaniyor
 
S

SaLtan

Guest
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

Hz. Ebû Bekir Sıddîk (r.a.)


Selman Fârisî (r.a.)


Kasım Bin Muhammed (r.a.)


Ca'fer-i Sâdık (r.a.)
ne alakası var tarikatlarla?
edit: nakşibendi tarikatının asıl şeyhi abd' de yaşayan (müritleri arasında prens charles ve brunei sultanı vardır) şeyh nazim kibrisi'dir yok oda değil hocası kıbrısta yaşayan hocasıdır..
 
S

SaLtan

Guest
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

Hz Ali koluda var ve Hz Ebu Bekir kolundan olduğunu söyleyenler (gerçekte tarikatları bu sahabelere bağlamak tarikat şeyh'lerinin uydurduğu şeylerdir- yoksa hiç bir tarihi kaynak sahebelerin tarikat ehli olduklarını söylemez) kabul etmezler..


Hz.Ali Kolu

Hz. Ali. .......... (ö. 40/660)
Hasan Basrî (ö.110/728-29)
Habib A'cemî ....... (ö. 150/767)
Dâvud Tâî ...... (ö. 184/800-801)
Ma'rûf el-Kerhî ..... (ö. 200/815)
Sırriyü's-Sakatî .. .. (ö. 253/367)
Cüneyd-i Bağdâdî .. (ö. 298/910)
Ebû Ali Rudbârî ... ........... .....
Ebû Ali Kâtib .... .. (ö. 321/933)
Ebû Osmân Mağribî (ö. 373/983)
Ebû Kasım Kürkânî (ö. 450/1058)
Her iki kol da Ebû Ali Ferâmedi'de birleşir (ö. 477/1084-85
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

Olayı bilmeyenler böyle konuşur işte...
 
S

SaLtan

Guest
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

olay neymiş efendim anlatırmısın. ayrıca nakşiliğin lale devrinde nasıl bir etkinliğini olduğunuda konuşabiliriz? biliyorsan.. bilmiyorsan anlatmamı istemen yeterli?
 

İmandanihsana

Doçent
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
36
Konum
istanbul/kadıkö
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

Cahilin karsısında kıtap gibi sessiz olucan demıs ya mevlana eee mubarek bılıyo işte ...
 

İmandanihsana

Doçent
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
36
Konum
istanbul/kadıkö
Ce: Tarikatimizin Silsilesi

Bir kişi tarikatlara laf etmenden once ehlı tarik mubarek zatları dusunsun.. sonra tarikatlara laf edip girdikleri vebali dusunsunler.. sonrada ahirette ne edicekler onu dusunsunler tamamıyle ıftıraya gırıyo cunkii...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Tarikatlar Mevlana Halidi Bağdadi'ye kadar da tek koldan gelmez. Anadoluda nakşi tariki Halidi Bağdadi'nin halifeleri vasıtasıyla yaygınlık kazandığı için sanki O'na kadar tek koldan geliyormuş gibi bi izlenim uyandırmaktadır. Ama bakın Süleyman efendinin silsilesinde Halidi Bağdadi yoktur.

Ne neden bu kadar çok kolu var nakşibendinin veye tarikatların? Şöyle anlatayım... Mesela menzilde vefat eden Seyda hazretlerini düşünelim. Mübarek vefat edene kadar 6 kişi irşada hak kazanmış ve icazet almışlar. Bu kişiler 6 farklı bölgeye gitmişlerdir ve gittikleri yerlerde halkı irşad edip bi cemaat olmuşlardır. Hem bu sayede daha çok insana ulaşılmıştır. Bu zatlarında halifeleri olacak ve bunlarda başka yerleri dağılıp bi cemaat olacaklar. Bu durumda hepsi nakşi, pek çok cemaat olmuş olacak. Bu durum 1000 küsur yıldır böyle devam etmektedir. O yüzden pek çok kol bulunmaktadır.
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
1) Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)

2) Hz. Ebû Bekir Sıddîk (r.a)

3) Selmân Fârisî (r.a)

4) Kasım b. Muhammed (r.a.)

5) Ca'fer-i Sadık (r.a.)

6) Bâyezid Bistâmî (k.s.)

7) Ebu'l Hasan Harakâni (k.s.)

8) Ebû Ali Fermadi (k.s.)

9) Yûsuf Hâmedânî (k.s.)

10) Abdullhâlık Gucdavânî (k.s.)

11) Ârif Rivegeri (k.s.)

12) Muhammed Fagnevî (k.s.)

13) Ali Râmiteni (k.s.)

14) Muhammed Baba Semmâsî (k.s.)

15) Emir Külâl (k.s.)

16) Şah-ı Nakşbend M. Bahâüddin Buhârî (k.s.)

17) Alâüddin Attar (k.s.)

18) Ya'kub Çerhi (k.s.)

19) Ubeydullah Ahrâr (k.s.)

20) Kadı Muhammed Zâhid (k.s.)

21) Derviş Muhammed Semerkandî (k.s.)

22) Hâcegî Muhammed İmkenegî (k.s.)

23) Muhammed Bâki Billah (k.s.)

24) İmam-ı Rabbânî Ahmet Fârukî (k.s.)

25) Muhammed Ma'sum es-Serhindî (k.s.)

26) Muhammed Seyfenddin Serhindî (k.s.)

27) Nûr Muhammed Bedâyunî (k.s.)

28) Mirzâ Mazharı Cân-ı Cânân (k.s.)

29) Abdullah Dehlevi (k.s.)

30) Mevlânâ Hâlid Bağdâdî (k.s.)

31) Taha'l Hakkârî (k.s.)

32) Taha'l Harîrî (k.s.)

33) M. Esad Erbilî (k.s.)

34) Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s.)

35) Hacı Hasan Dinç Efendi (k.s.)

36)Ali Ramazan Dinç Efendi Hazretleri
 

volkanik28

Üye
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Selam ...SALTAN!!! senin amacın üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi.kardeşim kalbin yatmıyorsa yoluna devam et.NAkşiliğin prensipleri üzerinde konuşalım. İlla ki
insan hatasız olmaz.Nakşiler melek olduğunu ne zaman iddia etti.???*
Siz hatasız günahsız insan mı arıyorsunuz. boşuna yorulmayın.ancak kendinizi bulursunuz.bir de kendi fikirlerinizi.
Acizane biz de çok şübhelerin peşinden koştuk. kalbinin gönlünün kirinden haberi olmayanların sözüne kandık.Yıllarımı harcadılar En küçük bir kötü huyumu bile değitiremediler. ne zaman ki nakşiliğin usulüne göre amel etmeye başladım Şirk neymiş gönül perişanlığı neymiş öğrendim.Allah a şükürler olsun
daima Allah a hamd olsun ki bu vesileyi bana nasip etti.Sen birde kendini sorgula ??*hangi sebeblerden dolayı bazı şeyler nasip olmuyor.Unutmayalım ki
insan a kendinden, kendi nefsinden, kendi günahından başka perde yoktur.
Bırak başkalarını adam etmeyi kendimizi adam edelim.Buğz,kin, hased. gıybet
kibir v.s gibi içteki putları şirk kalıntılarını yıkalım.Tasavvuf iddia sahibi olmak değil içteki putlarla hesaplaşmaktır.Barışı olmayan bir savaşın içinde olmaktır nefsle şeytanla.
ALLAHIM BİR AN OLSUN BENİ NEFSİMLE BAŞBAŞA BIRAKMA (Hadisi şerif)
İnsanların (kendini bağlayan) geçmişteki hatalarıyla uğraşmak boşuna zaman öldürmektir,şeytanın oyunudur.
Herkes kendi içindeki lale devrini ve şeytanın nefsin orada ne fonksiyonlar yaptığına baksın.Adem oğlunun en büyük düşmanı şeytan değilmi???
Bırak nakşilerle uğraşmayı uğraşılacak çok şey var.nefsle şeytanla uğraş
Ümmeti muhammedden günaha düşmüş, namazsınz secdesiz insanlara yardımcı olmaya çalış.
insanın kendini islaha çalışması ahlakını güzelleştirmesi adam olması en büyük hizmettir. Allaha emanet ol
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
Benim anlamadığım; bu silsilenin kaynağı nedir? Ne tarih ne siyer ne de hadis rivayetleri içinde Peygamberimizin s.a.v. ne Ebu Bekir'e r.a. ne de Hz. Ali'ye r.a. böyle bir telkini mevcut. Rivayet yoksa, bilgi nasıl oluyor?

Selam ve Dua ile...
 
S

SaLtan

Guest
Selam ...SALTAN!!! senin amacın üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi.kardeşim kalbin yatmıyorsa yoluna devam et.NAkşiliğin prensipleri üzerinde konuşalım. İlla ki
insan hatasız olmaz.Nakşiler melek olduğunu ne zaman iddia etti.???*
Siz hatasız günahsız insan mı arıyorsunuz. boşuna yorulmayın.ancak kendinizi bulursunuz.bir de kendi fikirlerinizi.
Acizane biz de çok şübhelerin peşinden koştuk. kalbinin gönlünün kirinden haberi olmayanların sözüne kandık.Yıllarımı harcadılar En küçük bir kötü huyumu bile değitiremediler. ne zaman ki nakşiliğin usulüne göre amel etmeye başladım Şirk neymiş gönül perişanlığı neymiş öğrendim.Allah a şükürler olsun
daima Allah a hamd olsun ki bu vesileyi bana nasip etti.Sen birde kendini sorgula ??*hangi sebeblerden dolayı bazı şeyler nasip olmuyor.Unutmayalım ki
insan a kendinden, kendi nefsinden, kendi günahından başka perde yoktur.
Bırak başkalarını adam etmeyi kendimizi adam edelim.Buğz,kin, hased. gıybet
kibir v.s gibi içteki putları şirk kalıntılarını yıkalım.Tasavvuf iddia sahibi olmak değil içteki putlarla hesaplaşmaktır.Barışı olmayan bir savaşın içinde olmaktır nefsle şeytanla.
ALLAHIM BİR AN OLSUN BENİ NEFSİMLE BAŞBAŞA BIRAKMA (Hadisi şerif)
İnsanların (kendini bağlayan) geçmişteki hatalarıyla uğraşmak boşuna zaman öldürmektir,şeytanın oyunudur.
Herkes kendi içindeki lale devrini ve şeytanın nefsin orada ne fonksiyonlar yaptığına baksın.Adem oğlunun en büyük düşmanı şeytan değilmi???
Bırak nakşilerle uğraşmayı uğraşılacak çok şey var.nefsle şeytanla uğraş
Ümmeti muhammedden günaha düşmüş, namazsınz secdesiz insanlara yardımcı olmaya çalış.
insanın kendini islaha çalışması ahlakını güzelleştirmesi adam olması en büyük hizmettir. Allaha emanet ol

Ben nakşiler hatalıdır demiyorum herkes nefsimden üstündür.. Her platformda tarikatlara olan saygımı ifade ettim.. Ancak bir iki kendini bilmez densizin açıklamaları yüzünden sorumluluklarımı göz önüne alarak araştırmaya koyuldum çevremdeki sufi kesimin davranışlarıda tetikleyince bu olayları gercekte benim ve benim gibi (bu insanları her yerde görebilirsiniz) kişilerin algılayışlarından farklı bir inanç şekilleri var bunlarada saygıyla bakılabilir ama din sadece tasavvuf ehlinin tekelinde değildir hele hiç kimsenin tekelinde değildir. Taarikatçıların yapmağa çalıştığı bu. İkincisi silsilenin sahabelere dayanmadığını söylemeke hakeret etme nedenimi. Cevap bekleyen yanıtta burda yatıyor. Hangi sahebe tarikat kurmuş tarikat açmış veyahut bu yönde telkinlerde bulunmuş? Hatalar birazda düşüncelerdedeir pek tabi insan çok ahlaklı olabilir ama düşünceleri yaşama bakış açısı doğaya, insana, yaşama uygun değilse tartışılabilir.
Birini tanıyorum bu adam günün 24 saati esrar komasında olan birisi.. Neyse merak edip dergaha gidiyor. Gidiş o gidiş adam esrarıda bırakıyor. 40 gün içinde fenafillah'a ulaştığını söyleyip başlıyor diğer cemaatleri, alimleri döşemeye..
Ben kuşkucu olabilirim! ama ne olur sizde kendi komik dünyanızı bir şey sanmayın.. Kendinizden olmayan size benzemeyenleri ötekileştirmeyin, gerçeklere saygıyla bakın., evhamlarınızın peşinde gitmeyin en bastinden insana saygınız olsun.. Elbette bu yazılanlar kasıtlı değildi nedenlere dayalıdır.. Konuşulacak çok şeyler var.. konuşulmalıdırda ama düşüncelere saygı yoksa senin dinin sana benim dinim bana der bir daha muhatap bile olmam..
 
Üst