Tarikatimizin Silsilesi

volkanik28

Üye
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Silsilenin kaynağını soruyorsunuz. ???
1-Peygamberimizden sahabelere sahabelerden tabiine tabiinden tebeüt tabiine ve ondan sonra gelenler onlardan sonra gelenler..... ila ahir günümüze kadar gelen bir ilim veya soy kütüğü
2-Ebu hanife ilmini ibni Mesut tan almıştır ibni mesut r.a. metodunu tarzını almıştır ebu hanife nin usulünü talebeleri kaydetmiş ve devam ettirmiş aktarmış yaygınlaştırmıştır onlar kendilerinden sonraki kuşağa sonraki kuşak diğer kuşağa... böyle devam etmiş günümüze kadar gelmiştir aynı şekilde meşreb ve edep ekolleride bir öncekinden almışlar kendinden sonrakilere devretmişlerdir işte bu devredişte herkes bir önceki hocasını şeyhini kaydetmiş zikretmiş günümüze kadar silsile tesbit edilmiştir
3- Eski arap geleneğinin temel özelliklerinden biride soy kütüğünü ezberlemek silsileyi zihinden sayabilmektir.yedi ceddini böylece sayabilmesidir
peygabberimizin soyu Hz. ibrahim A.s. dayanır bunu rivayetlerde bulursunuz.
hz peygamberden sonra da bu devam etmiştir.
4-osmanlı bu iş için bir de birim oluşturmuştur.osmanlı kayıtlarında arşivlerinde kimin nereden geldiği hangi soya ait olduğu tesbit edilmiştir.peygamberimizin soyundan gelenler özellikle kaydedilmiştir.bu resmi bir kayıttır
5-birde resmi olmayan fakat gönülden bağlı olunan kimseleri unutmak mümkün değildir. gönülden sevilen bir alim bir hoca bir mürşit talebeleri tarafından asla unutulmaz onlar sonraki kuşağa sonra ki kuşak diğer kuşağa bunu yaşayarak severek aşkla anlatırlar asıl kayıtta budur.
6- Kimin kimden ilim aldığı kimin yanında terbiye gördüğü icazeti kimden aldığı kitaplarda yazılıdır kimin ekolü kimlerle kaç koldan geldiği sözlü kültürle kayıtlıdır
islam medeniyeti doğu kültürü sözlü kültüre dayanır aşk kültürüdür batı kültürü ise yazılı kültürdür. onlarda sohbet kültüründen ziyade tek başına okuma kültürü vardır silsilenin tesbit edilmesi o kadar zor değildir ondanda önemlisi o silsiledeki salih insanların ahlakını edebini takınmak onlar gibi edebli olmak daha üzerinde durulması gereken bir husustur niyet allahın has kulu olmaktır niyet rıza i ilahidir böyle olunca çoğu sorun çözülür şübheler azalır insan büyüklerden edeb öğrenir
 

volkanik28

Üye
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
selam değerli kardeşim tekrar söyleyeyim kişiler zaaf taşır herkesin olumsuz yanları olur biz kişileri tartışmıyoruz usul ve ekolun prensiplerini tartışıyoruz.
KONU : RABITAYDI
biz rabıra üzerine konuştuk siz ise kişileri tartışıyorsunuz. kimseye hakaret etme yetkisine sahip değilim. fikirler doğaya yaşama aykırıysa demişsiniz aykırılık belkide bakışlarımızda algılayışımızda
Komik dünya ???????? anlayamadım hiç anlayamadım
Komik iç dünya, nefret kin buğz saldırgan insafsız eleştiri sahibinin dünyasıdır. eğer bunlar bizde varsa az bile söylemişiniz.eğer yoksa sözü söyleyene iade edilir dua edilir.insanları eksileriyle değerlendirmek yetmez insaf lazım insafffffff
sizi eleştirdiğim kadar kendi nefsimi eleştirmiyorsam herkese seher vaktinde dua edemiyorsam kendi nefsimin savcısı diğer müslümanların avukatı olamıyorsam bu yazıları yazmam haramdır günahtır sadece laf gargarası yapmaktır. fitnedir. ayrılık ve kin tohumları saçmaktır
evham şübhe hangi kalbte olur AHLAKI ;YAPAYIM DERKEN YIKAN ,SERT,RİYAKAR,KENDİNİ HATASIZ GÖREN KALBLERDE OLUR
BÜTÜN MÜSLÜMANLARA DUACI VE MERHAMETLİ OLMAK İNSAF SAHİBİ OLMAK EN BÜYÜK GÖREVİMİZDİR
 
S

SaLtan

Guest
Benim bildiğim tarikatların ve buna bağlı olarak nakşibendiliğin bahaeddin nakşibendi tarafından buharada kurulduğu.. Kuruluş amacıda hindistan’da temellenen bir kolu olan muceddidiliğin kurucusu ahmed faruki sirhindi’nin (imam rabbani hz.leri) zamanında tarikat'ın , hindistandaki ekber şah yönetimine karşı bir tepki hareket olarak doğuşu. Müceddidiye-i mazhariyye kolu ekber şah’ın kozmopolit bir imparatorluk dini oluşturma çabalarına karşı muhalefet etmiş; İslam’ın kaynaklarına dönme ve şeriatı tasavvufun merkezine yerleştirme konularındaki tutumları ile nakşibendiliğin -bir çeşit- yeniden yapılanmasını gerçekleştirmişti. Genelde anadolu'ya, özelde istanbul'a, girişi osmanlının adolu'ya girişiyle birlikte olmuş ii. bayezid döneminde ahmed buhari tarafından kurumlaştırılmıştır.
Seyyid'lik farklı bir olaydır hz. hüseyin'in soyundan gelenlere verilan isimdir. İlim kütüğü her büyük sahebe ile şekillenebilir. Bunu sahabeyi seven, okuyan herkes yapabilir.Eğer saygı belirtisi, ifadesi olarak bir şahsa seyyid'lik verilmiş ise bu o kişinin seyyid olduğunu göstermez. Önemli olanda bu değil zaten kişi takvası nispetinde manavi derekelerle biçimlendirilir. ama ehlibeyte sevgı farzdır. Arabistan'da 30 bin anadolu'da ise 300 bin seyid var olduğu söyleniyor. İran'da bu rakkam kaçtır tahmini sizlere bırakıyorum.
Gercekte tasavvufçuların yaptığı sufilerin ve diğer tüm mistiklerin savlarını isbatlamada kullandıkları yöntemlerden biri, kutsal kitaplara sembolik anlamlar yüklemektir.. (matertyalist bir bakış açısı oldu kusura bakmayın)
Örneğin: Zekat farzdır denilir, ekstaradan veren eli alan el görmüyecek anlayışı tasavvufun getirisidir.
Namaz kılınız denilir. Huşu içinde namaz kılın yine tasavvufun katkısıdır..
Neyse lafı fazla uzatmadan dava ne siyasettedir, nede tarikatta dava aksiyonla şumul bulur. Nacizane fikrim..
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
Genel olarak hiç tatmin edici cevap değil!

Çünkü İmam Azam Ebu Hanife'nin hocaları ve onun da hocaları vs gibi silsilesi kayıtlarda mevcuttur. Dolayısıyla Ebu Hanife'nin r.aleyh tarikat silsilesi ile kıyaslanması alakasızdır. Çünkü birisi zabıtlı, diğeri zabıtsız.

Zabtı olmayana ne kadar güvenilir?

Asıl sağlam haber; hem satırlarda hem de sadırlarda korunandır. Kur'an da Sünnet de hatta şiirler de bu şekilde korunmuştur. Yoksa sadece sadra veya satıra dayanmanın doğu veya batı ile alakası yoktur.

Selam ve Dua ile...
 
M

Murat Sâki

Guest
Benim anlamadığım; bu silsilenin kaynağı nedir? Ne tarih ne siyer ne de hadis rivayetleri içinde Peygamberimizin s.a.v. ne Ebu Bekir'e r.a. ne de Hz. Ali'ye r.a. böyle bir telkini mevcut. Rivayet yoksa, bilgi nasıl oluyor?

Selam ve Dua ile...

Evet kimse kızmasın ama elle tutulur bir bilgi yok.
 

volkanik28

Üye
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
selam,ilk önce seviyeli bir paylaşma olduğu için teşekkür ederim.hakaret,nefsani hal olmayınca allahın rızası doğrultusunda paylaşmak müslümana yakışan edeptir. herkese tşk.Allah razı olsun
1)İlk önce ebu hanife nin silsilesini sayarken tarikatla ilşkilendirmedim. sadece örnek verdik.onun gibi tarikat silsileside vardır ister kabul edersiniz ister etmezsiniz bu imani bir konu değildir. silsile sayan insanları kabul etmezsiniz edersiniz bu ayrı ancak sizin yaptığınız doğru değil benim dediğim doğru diyemezsiniz.her üstad bir önceki üstada bağlıdır bu bağlılık sözde bağlılık değildir talebelerine bunu nakiş nakiş işlemiştir.
2) zabit elle tutulur delil isteyen insan anlayışı biraz somut düşünmeye alışmış zihni zor ikna edilir insan tiplemesidir.bu konu ile alakalı şübhe insanı imandan çıkarmaz fakat böyle düşünmek her zaman gerçeği kavramanın metoduda değildir.Sakın yanlış anlaşılmasın.sadece ekol tarz ve bu ekol ve tarzda yetişmiş
salih insanların sayılması vardır.Onların terbiye metodu vardır. kabul eden eder etmeyen kendi ekolünü kurar insanları o ekole davet eder. hizmetini başlatır kalbi yatışan gelir yatışmayan başka ekole tabi olur.kimse illada benim ekibime tabi ol ekolüme tabi olmayanyanlıştadır diyemez.
3)TAbi olmak taki maksatTerbiye edep öğrenmektir.insan tabi olur hocasından mürşidinden onun hal ve davranışlarından iyi hali öğrenir.iyilerle olan iyi kötülerle oturup kalkan kötü olur.Namaz kılmasını Allahı zikretmesini edebi insan iki yolla öğrenir A) kitaplardan B) kitaplardaki rivayetlerdeki bilgileri özümsemiş davranış haline getirmiş , ahlakını rivayetlerdeki rasulün ahlakıyla ahlaklandırmış
iyi hal sahibi salih insandan hatta ikinci yol daha etkilidir canlı örnektir ahlakı davranışı rasüle uygun olan birine tabi olmak rasüle tabi olmak demektir.Önemli olan bizim halimiz bizim ahlakımız bizim başkalarına allah için ne kadar örnek olmamızda saklıdır.Alahın rasülüne tabi olmayan onun gibi yaşamaya gayret etmeyen onu sevmeyen insanın arkasında ne işimiz vardır.Tabi olmam Allah içindir. Kur anı mucizil beyanı ,kütübü sitteyi okuma anlama diyen ekolde ne işim var. kimse ye üstün körü tabi ol diyeni duymadım.Şu var herkes kabiliyeti nisbetinde alır.alabildiği kadar alsın. yok efendim senin şu hatan var diyerek insanları bir anda güzel bir insan yapamassınız. Kur an bile 23 senede tamamlandı. içki tedrici olarak merhale merhale yasaklandı.az bir düzelme olan insanlara merhametle teşvikle cesaret vererek motive ederek yardımcı olmak lazım. herkesin kur ana baktığı zaman hadise baktığı zaman çoook eksik olduğu ortaya çıkar.
4)-Saltan-Namazın huşu ile kılınması tasavvufçuların katkısı diyorsun peki
1-GERÇEKTEN KURTULUŞA EREN MÜMİNLER ŞUNLARDIR
2-ONLAR Kİ NAMAZLARINDA HUŞU İÇİNDEDİRLER ( 23MÜMİNUN1-2)

Kur an-ı kerime bak, elmalı tefsirine bak hadislere bak huşu allahın emrimi yoksa sizin iddia ettiğiniz gibi tasavvufçuların uydurması mı ?????
surenin ismini verdim bakarsan sevinirim.huşu ile alakalı ne kadar delil istersen
vermeye hazırım.
5)Zekat farzdır. konu herhalde gizli verirmesi?
A) EĞER SADAKALARINIZI(ZEKAT VE BENZERİ HAYIRLARINIZI)AÇIKTAN VERİRSENİZ NE ALA EĞER ONU FAKİRLERE GİZLİCE VERİRSENİZ,İŞTE BU SİZİN İÇİN DAHA HAYIRLIDIR.ALLAH BU SEBEPLE SİZİN GÜNAHLARINIZI ÖRTER ALLAH YAPMAKTA OLDUKLARINIZI BİLİR ( 2 BAKARA SÜRESİ 271)
B)MALLARINI GECE GÜNDÜZ GİZLİ VE AÇIK HAYRA SARFEDENLER VARYA ONLARIN MÜKAFATI ALLAH KATINDADIR ONLARA KORKU YOKTUR ÜZÜNTÜDE ÇEKMEZLER (2 BAKARA274)
DİĞER AYETLER 262-263-264-265-266-267-268-273 BAKARA SÜRESİ HEM MAALE HEM TEFSİRE BAKINIZ daha hadisleri ele almadık bile
şimdi bu ayetleri tasavvufçular mı yorumluyor.Bunların neresi sembolik???
sembol de önemlidir mana da önemlidir. bedenle ruh gibidir.semboller çok şey ifade eder.bir kere sembolik demek somutlaştırmak demektir tersini söylemişsiniz bazı tasavvufcular sembolu değil sadece manaya bakarlar ikiside yanlış birbirinden ayrılmaz parçalardır
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
kimse ye üstün körü tabi ol diyeni duymadım.
"Gassal elinde meyyit!"

Bu ibare tüm tarikatlerde vardır. Olmayanı şahsen duymadım henüz. Bunun manası; körü körüne tâbi ol demek değil mi? Hiç bir ön şartsız teslim ol demek değil mi?

Hatta şeyh efendiyi şeriate muğâyir (ters) bir fiil işlerken görsen, mutlaka bir hikmeti vardır diye kabul etmek değil midir?

*******************

Silsile ile ilgili yazdıklarınız maalesef hiç de tatmin edici değil. Çünkü şeiatte esas olan elbette somut delildir. Eğer her şeyi soyuta dökersek; batınilik ile sufiliğin arasını nasıl ayıracağız?

Selam ve Dua ile...
 

volkanik28

Üye
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
HERKES NİYETİNE GÖRE SONUÇ ALIR.GASSAL ELİNDE MEYYİT (yıkayıcı elinde ölü gibi olmak) BUNU KÖRÜ KÖRÜNE TABİ OLMAK DİYE ANLAYAN ZİHİN KENDİNİ SORGULASA DAHA FAYDALI OLUR.
NEFS İTAATİ İSTEMEZ OLANCA GÜCÜYLE KÖTÜLÜĞÜ EMREDER İŞTE NEFSİN İSTEKLERİNE KARŞI ÖLÜ GİBİ OLMAK GEREKİR.ALLAHIN EMİRLERİNE PEYGAMBERİN S.A.V.SÜNNETİNE ALLAHIN VE PEYGAMBERİN EMİRLERİNE TABİ OLAN BUNU HAYAT TARZI HALİNE GETİREN TERBİYECİYE TESLİM
HİÇ BİR MÜRŞİDİN NAMAZ KILMAYIN ?SADAKA VERMEYİN? İÇKİ İÇİN? ZİNA YAPIN? ALLAHA VE RASÜLÜNÜN SÜNNETİNE MUHALEFET EDİN DEDİĞİNİ DUYMADIM. BUNU YAPAN ŞEYTANIN EVLİYASIDIR
SİZ MÜRŞİTLERE TARİKATLARA KARŞI İÇİNİZDE BİR BUĞZ VE ADAVET BESLİYORSUNUZ GİBİME GELİYOR.İYİ NİYETLİ HÜZNÜ ZAN SAHİBİ BİR İNSAN MÜRŞİTLERE BU YAKIŞTIRMAYI YAPMAZ.
HATTA BEN SİZİN BİLE KİMSEYE NAMAZ KILMAYIN ORUÇ TUTMAYIN ZİNA EDİN İÇKİ İÇİN ALLLAHA VE RASÜLÜNE MUHALEFET EDİN DİYEBİLECEĞİNİZİ
AKLIMIN UCUNDAN BİLE GEÇİRMEM GEÇİRİRSEM KÖTÜ NİYETLİ SUİ ZAN SAHİBİ
BİRİ OLDUĞUM ORTAYA ÇIKAR
SİZ NASIL OLURDA HAKİKİ BİR TARİKAT VE MÜRŞİTLER HAKKINDA BÖYLE BİR ZANNA KAPILIRSINIZ. BU ZANNINIZIN aLLAHIN AYETLERİYLE YASAKLANDIĞINI HARAM OLDUĞUNU BİLMEZMİSİNİZ.. KENDİNİZİ ÇOK TİTİZ BAŞKASINI TİTİZ OLMAYAN LALETTAYİN UKELACA İNANAN ,TABİ OLDUĞUNA NEFSİNİN ARZUSU İÇİN TABİ OLAN OLARAK GÖRDÜĞÜNÜZ MÜTDETÇE ZUİ ZAN GÜNAHINDAN KURTULAMASSINIZ. SİZİN OKUDUĞUNUZ KUR AN I HADİSİ SAHABE HAYATINI MÜRŞİTLER SİZİN 100 MİSLİNİZ OKUMUŞTUR. SİZİN KADAR ALLAHA BAĞLI OLMADIĞINI MI İMA EDİYORSUNUZ.
SİLSİLEDE Kİ O İSMLERE BAK HANGİSİ ZİNAKAR HANGİSİ İÇKİCİ ALLAH VE RASÜLÜNE HANGİSİ BAĞLI DEĞİL LÜTFEN İSİM OLARAK VE YAPTIĞI REZİLLİĞİ BELGELEYİN ANLATINDA ÖĞRENELİM. BİZİM BİLMEDİĞİMİZ AMA HERHALDE SİZE MALUM OLAN KÖTÜ DURUMLARI VAR.
HERŞEYİ SOYUTA DÖKMÜYORUZ BU SENİN ÇIKARSAMAN. YAZDIĞIMI İYİ OKUUUUUUUU
SOYUT VE SOMUT BEDENLE RUH GİBİDİR BİRBİRİNDEN AYRILMAZ YAZDIM LÜTFEN BİR DAHA OKUUUUUU
SİLSİLEDEKİ SALİH İNSANLARIN HEPSİNİZ YAŞADIĞI BÖLGE HOCALARI İLİM ALDIĞI İNSANLAR İLİM HALKALARI HEPSİ BELLİ GAİP KİMSELER DEĞİL
ONLAR BU DÜNYADA YAŞADI VE ÜMMETİ MUHAMMEDE HİZMETLERİ ORTADA.
HİÇ BİR İDDİA SAHİBİ DE DEĞİLDİR ONLARIN TEK DAVASI BİR TANE OLSUN ÜMMETİ MUHAMMEDE YARDIMCI OLMAKTIR
YAŞAMAK VE YAŞATMAK
SİZ KENDİ EKOLÜNÜZÜ KURUN HİZMETE DEVAM EDİN BAŞKALARININ EKOLÜNÜ HİZMETİNİ ELEŞTİRMEK SİZE DÜŞMEZ. NE BEN NEDE SİZ SÖZÜ OTORİTE KABUL EDİLECEK İNSANLAR DEĞİLİZ.
ELEŞTİRMEK KADAR KOLAY BİR ŞEY YOKTUR KOLAY YOLU SEÇENLER KOLAY VE BASİT İNSANLARDIR
ALLAH İÇİN NE YAPTIĞIMIZA BAKALIM BAŞKASINI ELEŞTİRMEK HİZMET DEĞİLDİR
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
HERKES NİYETİNE GÖRE SONUÇ ALIR.GASSAL ELİNDE MEYYİT (yıkayıcı elinde ölü gibi olmak) BUNU KÖRÜ KÖRÜNE TABİ OLMAK DİYE ANLAYAN ZİHİN KENDİNİ SORGULASA DAHA FAYDALI OLUR.
Bu cümleden sonra ilmi veya mantıki bir savunma yerine ithamlar başladığı için itibara almıyorum. Sanki bir hakiki sufilere söz atmışız gibi... Sanki silsiledeki efendilerden birisi hakkında kem söz söylemişiz gibi... tamamen hedef saptırarak belden aşağı vurarak muhatabımız kendini savunmaya kalkmış.

Biz sadece üstteki cümlesini ele alalım. Kendi içinde çelişkili olan bu cümle, kimi nasıl ikna eder acaba? Hem ölü gibi teslim olacaksın hem de bunun adı körü körüne tâbi olmamak olacak? Bu nasıl oluyor?

Selam ve Dua ile...
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Körü körüne tabi olmakla neyi kasdettiğinide bilmek lağzım. Onun sözleri senin için bir emir gibidir. Nasıl patronun sana bişeyi yap diyorsa oda şunu yap der sende yaparsın. Ama söylediği şey hiçbir zaman şeriatın dışına çıkmaz. Mesela şevhetine sahip çıkamıyorsun. Göz zinası diz boyu, sana bunun üzerine denir ki sen Kuran 5 sayfa okuyorsan 10 sayfa oku, 1 cüz okuyorsan 2 cüz oku. İşte bilirsin ki bu seni o tür şeylerden uzaklaştırır. Körü körüne uygularsın bunu. Kaza namazı kılder, pazartesi perşenbeleri oruçunu aksatma der, sadaka ver der, ......... bunları uzatmak mümkün. İşte ne derse vardır bi bildiği denmesinin nedenide burada yatar. Sana yapmanı söylediği herşey nefsinin kötü yönlerini yenmende sana yardımcı olacak şeylerdir. Bunlara körü körüne inanıp uygularsın. Ayrıca ben henüz Kurana ve sünnet lere ters bişey yapan bir şeyhde görmedim.
 

mürid

Üye
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
112
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Evet kimse kızmasın ama elle tutulur bir bilgi yok.


elle tutulur bilgi olmayabilir ama kaynaklar var, lütfen yani.o zmn peygamberimizin hadislerinide kabul etmeyin elle tutulur bir delil varmi?? sahabiler rivayet etmis ya dogru degilse tövbe tövbe yaa, deliller sahabler nasil hadisleri rivayet etmislerse silsile diyor bak?? tüm tarikat seyhleri silsilelerini ezbere biliyorlar misal bana seyhligi siz veriyorsunuz size kim vermis v.s v.s. bn bunu bilmis oluyorum.misal mahmut efendi hz lerine,Ali Haydar efendi seyhligi vermistir. öyle öyle peygamberimize kadar uzanmaktadir.
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
HADİS İLE SİLSİLEYİ KIYASLAMAK HEZEYANDIR!

Yine seçmeler kısmına geldik. Bu kadar nasıl basite indirilir bir mesele, hayret!

Hiç hadis ile silsile birbiriyle kıyaslanır mı? Bir kere hadisin ravileri var, kaynakları var. Mesela şu hadis Buhari ve Müslim'de geçiyor denir ve olay biter. Silsilede ise böyle bir durum yok.

Eğer öyle herkesin sözüne inanacaksak, mesela şimdi ben oturup bir silsile uydurayım. Nasıl olsa bana güvenen çok insan var etrafımda... Sonra ne olacak?

Bizi bu kadar saf görmeyin! İlim sadırlarda ve satırlarda korunandır. En iyi korunan Kur'andır. Sadece ezbere dayanmamış kimse, aynı zamanda kayda geçirilmiş. Halbuki yazılmadan korunacak bir ilim olsaydı, bu Kur'an olurdu. Çünkü Kur'an zayi olmasın diye herkes var gücüyle ezberlerdi. Üstelik Rabbimiz de va'd etmişti koruyacağını... Buna rağmen yazılmış ve hala yazılıyor. Çünkü tek koruma yolu bu!

Silsilenin bir tek rivayetini söyleyebilir misiniz? Mesela Buhari veya Müslim'de sizin silsileniz mevcut mu?
 
S

SaLtan

Guest
Körü körüne tabi olmakla neyi kasdettiğinide bilmek lağzım. Onun sözleri senin için bir emir gibidir. Nasıl patronun sana bişeyi yap diyorsa oda şunu yap der sende yaparsın. Ama söylediği şey hiçbir zaman şeriatın dışına çıkmaz. Mesela şevhetine sahip çıkamıyorsun. Göz zinası diz boyu, sana bunun üzerine denir ki sen Kuran 5 sayfa okuyorsan 10 sayfa oku, 1 cüz okuyorsan 2 cüz oku. İşte bilirsin ki bu seni o tür şeylerden uzaklaştırır. Körü körüne uygularsın bunu. Kaza namazı kılder, pazartesi perşenbeleri oruçunu aksatma der, sadaka ver der, ......... bunları uzatmak mümkün. İşte ne derse vardır bi bildiği denmesinin nedenide burada yatar. Sana yapmanı söylediği herşey nefsinin kötü yönlerini yenmende sana yardımcı olacak şeylerdir. Bunlara körü körüne inanıp uygularsın. Ayrıca ben henüz Kurana ve sünnet lere ters bişey yapan bir şeyhde görmedim.
Bir kere patron ile şeyhini birbirine karıştırmak sakat bir mantık.. Sen elbette dini yaşantını hem dünya saadet'in hemde ahiret kazanımın için yapıyorsundur!..
Çalışman bu dünyada gereksinimin..
Sen yolunu tarikatte bulmuşsun bir başkasını kendi çıkardığı yol haritasından bulur ama bu sana senin yolunun çokta haklı olduğunu göstermez..Her tarikatın tasavvuf'u özüne uygun bir şekilde yansıttığıda söylenemez. Bir kere şeyhlerinizi gözünüzde yüceltme huylarından vazgeçin.
Tassavvuf, mana alemi ile ilgili bir duyuş, düşünüş, ve inanış sistemidir.. Dolayısı ile tasavvuf kişiye özeldir de denilebilir.
Tasavvuf düşünceleri kenini tekkelerde bulmuştur. buna bağlı olarak da tasavvuf düşüncesi genişleemiştir. Zamanla, gayeleri bir olmakla beraber tekkelerin zikir ve bazi merasim sekillerinde farkliliklar oluşmuştur. boylece tarikatler meydana gelmiştir.
Tasavvuf extradan huşu ile namaz kılın der ama tarikatlar çeşitlilikleriyle yeni olan şeyler katmışlardır..
Evet seninde dediğin gibi bu yenilik ve açılımlar uzatılabilir. Sonu pekte gerceklere gitmeyen gizemli eylemlerede varılabilir.
Örneğin: rabıta
cebri zikir
fenafillah
şeyh'e maledilen çeşitli makamlar
beden'e şiş saplamalar
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
kardeşim ben körü körüne bağlanmayı açıklamak istemiştim kısıtlı bilgimle....
Kimin doğru yolda olduğunu Allah C.C bilir. İnşa!Allah bizlerde doğru yolu bulup ümmeti Muhammed olabiliriz. Efendiyi gözzünde yüceltme olayından kastınızı bilemiyorum ama bana göre Efendim çok üst mertebelerdedir. Buda kimseyi ilgilendirmez ve bence rahatsızda etmez. Zamanımızın ilim ve takva olarak enüst seviyesinde ki insandır. Bunu bu şekilde inanmakta bir sakınca varmıdır.Bence yoktur. Bunuda yanlış anlıyorlar ta şirke kadar götürüyorlar :)


Sonu gerçeklere gitmeyen gizemli eylemler demişsin. Bana göre gerçeğe gidiyor ki buradayım sana göre de değil ki sende başka bir yoldasın fıtratına uygun olan bir yolda. Selametle...
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
HADİS İLE SİLSİLEYİ KIYASLAMAK HEZEYANDIR!

Yine seçmeler kısmına geldik. Bu kadar nasıl basite indirilir bir mesele, hayret!

Hiç hadis ile silsile birbiriyle kıyaslanır mı? Bir kere hadisin ravileri var, kaynakları var. Mesela şu hadis Buhari ve Müslim'de geçiyor denir ve olay biter. Silsilede ise böyle bir durum yok.

Eğer öyle herkesin sözüne inanacaksak, mesela şimdi ben oturup bir silsile uydurayım. Nasıl olsa bana güvenen çok insan var etrafımda... Sonra ne olacak?

Bizi bu kadar saf görmeyin! İlim sadırlarda ve satırlarda korunandır. En iyi korunan Kur'andır. Sadece ezbere dayanmamış kimse, aynı zamanda kayda geçirilmiş. Halbuki yazılmadan korunacak bir ilim olsaydı, bu Kur'an olurdu. Çünkü Kur'an zayi olmasın diye herkes var gücüyle ezberlerdi. Üstelik Rabbimiz de va'd etmişti koruyacağını... Buna rağmen yazılmış ve hala yazılıyor. Çünkü tek koruma yolu bu!

Silsilenin bir tek rivayetini söyleyebilir misiniz? Mesela Buhari veya Müslim'de sizin silsileniz mevcut mu?

Kardeş şimdi bu silsileyi kim uydurmuştur. Onu anlamadım. Nakşibend H.z lerimi yoksa son dönem deki kişilermi? Yoksa bir uydurma değilde sadece bir kanıt mı istiyorsun?

Bunların hepsi bir yana mızraklı ilmihali bilirsiniz. Osmanlı devletinin baş ucu kitabı bir çok osmanlıca hali müzelerde mevcut. Buralarda silsile yazıyormu yazmıyormu siz bizden iyi bilirsiniz. Bizi bilgilendirirseniz gerçekten çok sevinirim.
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
Efendiyi gözzünde yüceltme olayından kastınızı bilemiyorum ama bana göre Efendim çok üst mertebelerdedir. Buda kimseyi ilgilendirmez ve bence rahatsızda etmez. Zamanımızın ilim ve takva olarak enüst seviyesinde ki insandır. Bunu bu şekilde inanmakta bir sakınca varmıdır.Bence yoktur.
Sahih bir hadiste geldi ki;

"Osman b. Ma'zun vefat ettiğinde -ki sahabenin en temiz ahlaklısı ve en çok ibadete düşkünü idi, yani en takvalısı idi- eşi onun için "cennetlik" ibaresini kullandığında Efendimiz s.a.v. onu uyarmıştı. Ve Kendisine yarın nasıl muamele edileceğini bilmediğini belirtmişti."

Şimdi, ne sizin şeyhiniz ne de başka bir şeyh efendi bu sahabiden daha üstün olamaz. Takva sadırda gizlidir. Ona iman edilmez, belki hüsn-ü zan edilir. İman etmek elbette sakıncalıdır!

Selam ve Dua ile...
 
S

SaLtan

Guest
kardeşim ben körü körüne bağlanmayı açıklamak istemiştim kısıtlı bilgimle....
Kimin doğru yolda olduğunu Allah C.C bilir. İnşa!Allah bizlerde doğru yolu bulup ümmeti Muhammed olabiliriz. Efendiyi gözzünde yüceltme olayından kastınızı bilemiyorum ama bana göre Efendim çok üst mertebelerdedir. Buda kimseyi ilgilendirmez ve bence rahatsızda etmez. Zamanımızın ilim ve takva olarak enüst seviyesinde ki insandır. Bunu bu şekilde inanmakta bir sakınca varmıdır.Bence yoktur. Bunuda yanlış anlıyorlar ta şirke kadar götürüyorlar :)


Sonu gerçeklere gitmeyen gizemli eylemler demişsin. Bana göre gerçeğe gidiyor ki buradayım sana göre de değil ki sende başka bir yoldasın fıtratına uygun olan bir yolda. Selametle...
Zaten ümmeti muhammet yolundasın! aynı kabe'ye bakıyoruz.. burda sorun yok..
senin efendin her kimse onu kastetmedim (idol kavramına dikkat çekmeyi isterdim ama mevzu bu değil) genel anlamda kişiler yüceleştiriliyor.. sadece tarikat ehli değil dünya'nın her tarafından insanlar bunu yapıyor..
zamanın ilim ve takva hususunda en yüksek mertebede olduğunu söylemezsin..bunu söylediğin içinde doğru yolda değilsin..
 
S

SaLtan

Guest
şirk ve idol kavramlarına biraz değinelim.. en güzel anlatan'da ali şeriati olmalı
konumuzla direkt alakalı değil gerçi herkes bir nebzede olsa vahiy şule'lerinden alabilir..
müslümanın yaptığı davranışlar, koyduğu tavırlar bir ilke gözönünde tutulduğu başka bi deyişle o ilke ile değer kazanır .o da tevhid dir. namaz'ımız ,oruc'umuz veya dediğniz gibi iyilik sever olmamız ,yardımsever olmamız,birbirimizi sevmemiz nefretimiz bu ilke ile kaim'dir. tevhid'siz bir din nasıl mümkün olabilir. adem ve havva'nın yeryüzüne inmesiyle başlayan insanın ve islamın tarihi, son peygambere kadar ara kesitte birçok peygamberle bu ilke üzerine bina edilmiştir.kuran'ı açıp bakan ve bütün bahsi geçen peygamberlerin hayatına göz atan birisi rahatlıkla şunu görecektir. bütün peygamberlerin kavimlerine gönderildiğinde ilk cümleleri şu olmuştur. ey kavmim benim de rabbim sizinde rabbiniz olan allaha ibadet edin çünki sizin ondan başka gerçek ilahınız yok. ilke bu. küfür örtmek demektir. çiftçilere ekinin üzerini örtmelerinden dolayı kafir denir, keza gecenin görünür şeyleri görünmez kılması nedeniyle geceye de kafir ismi verilir.tarih boyunca hiç bir dinsiz toplum görülmemiştir.ateist fertler olabilir zira bunlara dehriler adı verilir. kuran'da böylelerine sadece bir yerde cevap verilir. bu kuranın ciddiye aldığı bişey değildir. ve ateistlerin bile dini vardır. tarih boyunca kavga allahın dini ile diğer dinler arasında olmuştur.diğer dinlerin ortak özleliği şirk dini olmasıdır.şirk de bizim anladığımız gibi putperestlik değildir. putperestlik şirkin sadece özel bir biçimidir. zira kuran putperestliği eleştirirken şirkin putperestlik olarak algılanmasını önlemek için genel hatlarla bahseder. şirk dininin toplum hayatına tezahürü egemenler tarafından halkı köleleştirme , sınıflara ayırma, statükoyu meşrulaştırma şeklinde olmuştur. musa a.s ın kavminde firavun siyasi gücü temsil eder, ve kuran'da firavunun halkına ene rabbikum ul ala dediğinden bahsedilir. yani ben sizin en yüce rabbinizim.firavun bu sözle şunu demek ister; sizin hayatınız için kuralları ben koyarım, nasıl yaşayacağınıza neye inanacağınıza nasıl bir hayat sürmeniz gerektiğine, ben karar veririm. Allah'ın dini bunu geçersiz kılmak üzere gönderildi. zira allah'ın dininde insanlar eşitti ve insanlar'ın nasıl yaşaması gerektiği ile alakalı kanunları Allah koyardı. yine musa'nın yıkmak için gönderildiği toplumda karun parayı serveti temsil eder. karun bir çeşit maliye bakanıdır. malın paranın biraz sonra bahsedeceğimiz belamı baura'ların emriyle bir sınıfın imtiyazına kullanılmasına diğerlerinin servet sahiplerinin köleleri olmasına hizmet eder. musa'nın yıkmak üzere geldiği toplumsal yapıda belamı baura toplumu enbüyük din adamıydı.bir topluluk diğerini yoksun kılabilir ,kendileri için ayrıcalıklar kabul ettirebilir ama bunun zorbalıkla sürmesi zordur. işte şirk dininin genel karakteri itibarıyla belamı bauralara düşen görev budur. itaata çağırmak,satükonun devamını sağlamak için halkı uyutmak, bir fosseptik çukurunun içinde olduğu halde halka iyilk yapmasını tavsiye etmek, isyandan alıkoymakkısacası uysallaştırmak. son peygambere kadar gelinen süreçte bu böyle oldu. son peygamber'in (yani peygamberimizin) toplumunda ise. egemenliği ele geçiren bir grubun kendisinin gerçekten inanmadığı putprestlik ve şirk inancıyla halka bu şekilde olmalarının bir çeşit kader olarak sunulduğu ve kutsal mekanlarda olmaları hasebiyle senenin büyük bölümünde panayırlarla dışarıdan gelen insanların putları ziyaret ederek elde ettikleri ekonomik ve siyasi kazanımları meşru göstermek adına bir çeşit elitizm ve üstünlük iddialarına karşın allah onlara hz Muhammed'i gönderdi.hz Muhamed'in vefatından üç yüzyıl geçmemiştiki şirk dini yine kendini gösterdi. emevilerin kaderci bi anlayışla mal yığmaları toplumu sömürmeleri, uydurma rivayetlerle ve cebriyye diye çıkardıkları akımla oldu. günümüze kadar gelinen süreçte islamın ta ilk yıllarından fetihlerle müslüman olan kitlelerin topluca islama girmesi ilk müslümanlar gibi kuran'i bir bilince safha safha ulaşmalarını engelledi. dolayısıyla kendi kültürlerinden kalan cahiliye adetlerini islama bulaştırmaları zor olmadı. iranda zerdüşt dininin son aşamaları, türklerin atalar kültürü, şamanizm dini vs diğer topluluklar vahiy islamından kültür islamına geçilmesine sebep oldu. bunun doğal uzantısını toplumumuzda ve diğer toplumlarda görebiliriz. baba, pir, şeyh, derviş , devletin kutsallığı, asker millet ,inziva, fildişi kulelerine çekilme, staükoyu meşrulaştırma ve başlangıcı peygamber zamanına dayanan peygamberin nehyettiği tasavvufun türlü şekilleri.özetle bahsedilen konu bu.. isteyenler şu kaynaklara bakabilir.tasavvuf ve islam ; ibrahim sarmış, vahiyden kültüre; celalettin vatandaş, dine karşı din;ali şeriati.
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Sahih bir hadiste geldi ki;

"Osman b. Ma'zun vefat ettiğinde -ki sahabenin en temiz ahlaklısı ve en çok ibadete düşkünü idi, yani en takvalısı idi- eşi onun için "cennetlik" ibaresini kullandığında Efendimiz s.a.v. onu uyarmıştı. Ve Kendisine yarın nasıl muamele edileceğini bilmediğini belirtmişti."

Şimdi, ne sizin şeyhiniz ne de başka bir şeyh efendi bu sahabiden daha üstün olamaz. Takva sadırda gizlidir. Ona iman edilmez, belki hüsn-ü zan edilir. İman etmek elbette sakıncalıdır!

Selam ve Dua ile...

Kardeş yazdığımı dikkatli okursanız zamanımızın demiştim. Onları hiç bir zaman Ashabın ve onları görenlerin yerine koyamayız. Efendi H.Z lerine mahkemede soruyorlar: Siz şeyhmisiniz diye... Eğer diyo şeyhden kastınız bugun medyada boy gösteren kişilerse ben değilim diyor. Eğer onlar değilde Eski alimlerimizden Efendilerimizden bahsediyorsanız diyor onlardan da fersah fersah uzağım diyor.
Efendimiz S.A.V bir ışık. Ashabı onun çevresinde bir halka her dönem O'nun izinden gidenler bu halkayı oluşturuyor. Ve bu zamanda ne kadar mertebesi yükselirse yükselsin onların seviyesine ulaşamaz çünkü; ışık çok uzaklarda. İman yanlızca Allah C.C dir. Kimse şeyhine iman etmez. Eğer iman eden varsa iman ettiği kişi zaten sahte şeyhdir. Onlardan bahsedeceksek benim yazacak birşeyim olmaz. Başkalarının yaptığı ve tarikatlara mal edilen şeyleri önümüze sürmek hoş olmaz.

SElametle....
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Zaten ümmeti muhammet yolundasın! aynı kabe'ye bakıyoruz.. burda sorun yok..
senin efendin her kimse onu kastetmedim (idol kavramına dikkat çekmeyi isterdim ama mevzu bu değil) genel anlamda kişiler yüceleştiriliyor.. sadece tarikat ehli değil dünya'nın her tarafından insanlar bunu yapıyor..
zamanın ilim ve takva hususunda en yüksek mertebede olduğunu söylemezsin..bunu söylediğin içinde doğru yolda değilsin..

Niye doğru yolda olmadığımı anlamıyorum kardeş...

Efendimin ilim ve takva bakımından zamanımızda ki alimlerden üstün olduğunu düşünmenin ne gibi bir sakıncası var. Dinimiz açısından bi sakıncası varmı? doğru yolda değilsem yanlış yoldayımdır. E benim yolum Allah C.C yolu bunun için gayret ediyorum, Ben Yanlış yoldaysam başka bir şeyemi yönelmiş oluyorum. Ki şuda var hepde söylenir. Eğer buradan daha sağlam bir kapı bulsam 1 dakika durmam oraya giderim ve bu herkes için geçerlidir. Benim fıtratıma uygun en doğru yol budur. ve ben inşa'Allah bu yolda ilerleyeceğim.
Yanlış anlaşılmasın Efendimi bu zamanın en takva ve alim kişisi olarak görüyorum. Yoksa ne ashabımızın nede tabiinin ayaklarının altında ki toz olmayız.

Selametle...
 
Üst