tarikatı inkar eden nurcu/selefi kardeşlere

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Zahid bizi tan eyleme
Hak ismin okur dilimiz
Sakın efsane söyleme
Hazrete varır yolumuz

Sayılmayız parmağ ile
Tükenmeyiz kırmağ ile
Taşramızdan sormağ ile
Kimse bilmez ahvalimiz

Erenlerin çoktur yolu
Cümlesine dedik beli
Gören bizi sanar deli
Usludan yeğdir delimiz

Muhy-i ola sana himmet
Aşık isen cana minnet
Cümle alemlere rahmet
Saçar şu yoksul elimiz
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
hayrola tarikata iman olmazsa olmaz mıdır?
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Bir büyük zat şöyle buyurmuş: tarikatta, şeriat bayrağını bırakan , rezil, rüsva olur.Elhak Doğrudur..
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
hayrola tarikata iman olmazsa olmaz mıdır?
İslami ilimler ikiye ayrılır

Sual: "Dini, ilmi, edebi ve ahlaki yayın" gibi tabirler kullanılıyor. Din ile ilim ayrı mıdır?
CEVAP
Böyle konuşup yazanlar, ya dinimizi iyi bilmiyorlar veya mezhebi kabul etmiyorlar.

İslami ilimler ikiye ayrılır:
1-
Nakli ilimler. (Tefsir, kelam, hadis, fıkıh ilmi gibi.)
2- Akli ilimler. (Matematik, edebiyat ve mantık ilmi gibi.)

Görüldüğü gibi, bütün ilimler, İslam bilgileri içinde incelenir. Dini, ilimden ayıranlar, Batılı yazarların tesiri altında kalan kimselerdir. Dinimizde ahlak da var, edep de var, edebiyat da... Bu bakımdan "Dini, ilmi, edebi, ahlaki yayın" tabiri doğru değildir. Dini denilince, diğerleri kullanılmaz. Dini kelimesi kullanılmadan diğerlerinin hepsini kullanmakta mahzur yoktur.

İslamiyet, ilmin tâ kendisidir. Kur'an-ı kerimin birçok yeri, ilmi emretmekte, ilim adamlarını övmektedir. Mesela Kur'an-ı kerimde mealen (Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir) buyurulmaktadır. (Zümer 9)

Peygamber efendimizin ilmi öven ve teşvik buyuran sözleri o kadar çoktur ve meşhurdur ki, gayrı müslimler dahi bunları bilmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlim, Çin’de de olsa alınız!) [Beyheki]

(Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz, çalışınız!) [Şir'a]

(Bilerek yapılan az bir ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir.)
[Hakim]

(Şeytanın bir âlimden korkması, cahil olan bin âbidden korkmasından daha çoktur.) [Beyheki]

(İlim, benim ve diğer Peygamberlerin mirasıdır. Kim bana mirasçı olursa, Cennette benimle beraber olur.)
[Deylemi]

İslam dininde kadın kocasının izni olmadan nafile hacca gidemez. Sefere çıkamaz. Fakat kocası öğretmezse ve izin vermezse, ondan izinsiz, kendisi için lüzumlu olan ilmi öğrenmeye gidebilir.

Görülüyor ki, Allahü teâlânın sevdiği, büyük ibadet olan hacca izinsiz gitmesi günah olduğu halde, ilim öğrenmeye izinsiz gitmesi günah olmuyor. Hadis-i şerifte (Nerede ilim varsa, orada müslümanlık vardır. Nerede ilim yoksa, orada kâfirlik vardır!) buyuruldu. Burada da, dinimiz ilmi emretmektedir. (Herkese Lazım Olan İman)

Pozitif ilim olmaz
Sual:
Fen bilgileri için, pozitif ilimler demek doğru olur mu?
CEVAP
Bu tür ifadeler, bize Avrupa’dan geldi. Hurafelerle dolmuş, her türlü ilmî çalışmaya engel ve zıt olan kendi dinî inançlarının, bozuk, olumsuz, faydasız, zararlı olduğunu anlatabilmek için, fen bilgilerine faydalı, olumlu, pozitif ilimler demek zorunda kaldılar. Fen bilgisine pozitif [olumlu] ilim denince, din bilgilerine negatif [olumsuz] ilim denmiş oluyor. Bu tespitleri, akla mantığa uygun olmayan Hristiyanlık için doğrudur, ama Müslümanlık için çok yanlıştır. Çünkü Müslümanlıkta, fen bilgileri de, İslam bilgilerinin bir koludur. İlmi, pozitif ve negatif diye ayırmak yanlıştır.

Müslümanlıkta İslam bilgileri iki kısımdır:
1- Naklî bilgiler [din bilgileri],
2- Aklî bilgiler [fen bilgileri].

Bu ilimlerin birine pozitif, diğerine negatif denmez, çünkü ikisi de İslâmî ilimlerin bir koludur.

Pozitivist bir Fransız düşünür olan Charles Mismer (1832-1904) şöyle der:
(Hristiyanlar âlim olunca, Müslümanlar cahil kalınca dinlerinden uzaklaşır.)


 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
hayrola tarikata iman olmazsa olmaz mıdır?
Müslimânların, beşikden mezâra kadar, ilm öğrenmesi lâzımdır. Müslimânların öğrenmesi lâzım olan ilmlere (Ulûm-i İslâmiyye) denir. Ulûm-i islâmiyye, ya’nî islâm bilgileri ikiye ayrılır:
[/IZLESENE]1 — Ulûm-i Nakliyye, 2 — Ulûm-i akliyye.
1 — Ulûm-i nakliyye: Bunlara din bilgileri de denir. Bu bilgiler, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarından okuyarak öğrenilir. Din âlimleri, bu bilgileri, (Edille-i şer’ıyye) denilen dört kaynakdan almışlardır. Bu dört kaynak, Kur’ân-ı kerîm ve Hadîs-i şerîfler ve İcmâ’-ı ümmet ve Kıyâs-i fükahâdır.
Din bilgileri de iki kısma ayrılır: (Ulûm-i âliyye), ya’nî yüksek din bilgileri ve (Ulûm-i ibtidâiyye), ya’nî âlet ilmleri. Yüksek din bilgileri sekiz kısma ayrılır:
I: İlm-i tefsîrdir. Bu ilmin mütehassıslarına (Müfessir) denir. Müfessir demek, kelâm-ı ilâhîden, murâd-ı ilâhîyi anlıyan derin âlim demekdir.II: İlm-i üsûl-i hadîsdir. Bu ilm, hadîslerin cinslerini ayırır. Hadîs-i şerîflerin çeşidleri,(Se’âdet-i ebediyye)kitâbı, ikinci kısm, altıncı maddede yazılıdır.
III: İlm-i hadîsdir. Bu ilm, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sözlerini, hareketlerini ve hâllerini inceler.
IV: İlmi üsûl-i kelâmdır. Bu ilm, kelâm ilminin, âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden nasıl çıkarılacağını anlatır.
V: İlm-i kelâmdır. Kelâm ilmi, kelime-i şehâdeti ve kelime-i tevhîdi ve bunlara bağlı olan îmânın altı şartını anlatır. Bunlar, kalb ile îmân edilmesi lâzım olan bilgilerdir. Kelâm âlimleri, Üsûl-i kelâm ve kelâm bilgilerini birlikde yazmağı âdet etmişlerdir. Câhiller bunun için, bu iki ilmi tek bir kelâm ilmi sanmakdadır.
VI: İlm-i üsûl-i fıkhdır. Bu ilm, fıkh bilgilerinin, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden nasıl çıkarılacağını bildirir.
VII: İlm-i fıkhdır. Bu ilm, (ef’âl-i mükellefîn)i, ya’nî âkıl, bâlig olanların, beden ile nasıl hareket [ibâdet] edeceğini bildirir. Beden için lâzım olan bilgilerdir. (Ef’âl-i mükellefîn), farz, vâcib, sünnet, müstehab, mubâh, harâm, mekrûh ve müfsid olmak üzere sekiz kısm ise de, kısaca üçe ayrılabilir: Emr edilen işler, yasak edilen işler, mubâh olanlardır.
VIII: İlm-i tesavvufdur. Bu ilme, (İlm-i ahlâk) da denir. Kalb ile yapılması emr ve yasak edilen şeyleri bildirdiği gibi, îmânın vicdânîleşmesini ve fıkh işlerinin, seve seve ve kolaylıkla yapılmasını ve ma’rifete kavuşmağı sağlar.
Erkek ve kadın her müslimânın bu sekiz bilgiden, kelâm, fıkh ve tesavvuf bilgilerini, ya’nî(İslâmiyyet)i lüzûmu kadar öğrenmesinin farz-ı ayn olduğunu, öğrenmemek, suç, günâh olduğunu,(Hadîka) kitâbının sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” üçyüzyirmiüçüncü sahîfesinde ve İbni Âbidîn önsözünde bildirmişlerdir.
2 — Ulûm-i akliyye: Bunlara tecribî ilmler de denir. Bunlar, fen bilgisi, edebiyyat bilgisi olarak ikiye ayrılır. Müslimânların, bu ilmleri öğrenmeleri farz-ı kifâyedir. Dînî bilgileri ise, lâzım olanları ve harbde kullanılan silâhları öğrenmek farz-ı ayndır. Lüzûmundan fazla olanları ve harbde kullanılan silâhlarda, mütehassıs olmak farz-ı kifâyedir. Bir şehrde bu bilgileri bilen bir âlim, yapan san’at merkezleri bulunmazsa, şehrde bulunanların hepsi ve hükûmet adamları günâhlı olurlar.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
şu foruma daha doğru düzgün abdest almasını bilmeyenler geliyor tarikatten tasavvufdan soruyor sen daha aç ilmihali abdest almasını güsül abdesti almasını öğren sonra şeriatten tarikatten sor
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
İslami ilimler ikiye ayrılır:
1-
Nakli ilimler. (Tefsir, kelam, hadis, fıkıh ilmi gibi.)
2- Akli ilimler. (Matematik, edebiyat ve mantık ilmi gibi.)

Nakli ilimleri aklın müdahalesinin dışına çıkarmak demek nakledildiği gibi kabul edilip üzerine bir şey ilave edilip çıkarılmasını kabul etmemek demektir.
Bu da bu ilimleri mutlak doğru kabul etmektir dolayısıyla bu ilimlerin alimlerinin de hiç bir şekilde kendi akıllarıyla bir şey ilave etmeden olduğu gibi nakletmeleri demektir.Böyle olsaydı tek bir tefsir tek bir kelam tek bir fıkıh olurdu.Ama durum böyle değil.

Tefsir;pek çok tefsir ve tefsirci vardır hangisinin doğru olduğunu akıl kullanmadan nasıl ayırt edeceğiz?
Kelam desen pek çok Kelami tartışmalar mezhepler var,hadis desen bir biriyle çelişen milyon hadis var,fıkıh desen pek çok mezhep var ve hepsi insanların düşünceleriyle oluşturulmuştur.

Her ne kadar yüzlerce yıldır bu formül bize ezberletiliyorsa da doğru değildir.Akılsız bilim olmaz.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul


Nakli ilimleri aklın müdahalesinin dışına çıkarmak demek nakledildiği gibi kabul edilip üzerine bir şey ilave edilip çıkarılmasını kabul etmemek demektir.
Bu da bu ilimleri mutlak doğru kabul etmektir dolayısıyla bu ilimlerin alimlerinin de hiç bir şekilde kendi akıllarıyla bir şey ilave etmeden olduğu gibi nakletmeleri demektir.Böyle olsaydı tek bir tefsir tek bir kelam tek bir fıkıh olurdu.Ama durum böyle değil.

Tefsir;pek çok tefsir ve tefsirci vardır hangisinin doğru olduğunu akıl kullanmadan nasıl ayırt edeceğiz?
Kelam desen pek çok Kelami tartışmalar mezhepler var,hadis desen bir biriyle çelişen milyon hadis var,fıkıh desen pek çok mezhep var ve hepsi insanların düşünceleriyle oluşturulmuştur.

Her ne kadar yüzlerce yıldır bu formül bize ezberletiliyorsa da doğru değildir.Akılsız bilim olmaz.
Bu yazdığını anlaması için de akletmesi gerek bakalım yapabilecek mi, himmet ehli abisi ne derse onu mu diyecek.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,879
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
Bu yazdığını anlaması için de akletmesi gerek bakalım yapabilecek mi, himmet ehli abisi ne derse onu mu diyecek.

Akletmek ayetleri okumak ile olur şimdi asıl ayetlerin ne olduğu anlaşılması gerekiyor. Ben bunu her defasında vurgulamaya çalıştım fakat anlaşılmıyor olmanın tek nedeni bakılan noktanın yanlış taraf olması idi.

Aklın işlemesi için deneyimlemesi gerekir bu sayede bilinçlenme başlar ayetleri yazılarda arayanlar işte bu deneyimlemeyi gerçekleştiremedikleri için bilinçlenmeyi elde edemiyorlar. Bilinç var ise anlama ve kavrama başlar eğer yok ise taklitçilik üst düzey yapar.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,879
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
“Sebepleri öğrenmek isteyerek, delirmenin eşiğinde yaşadım, çaldım Allah’ın kapısını... kapı açıldı ve gördüm ki, içerden çalmaktaymışım ...”

Bu sözü nasıl idrak edebilirsin?
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
büyük yazmaniz , benim okuyamama neden oluyor. Cokca dile getirdim ama, kaale alan yok. Isin püf noktasi büyüklükte degil, bir türlü izah edemedik sunu.

Tasavvufa bir yol dersiniz, bir disiplin dersiniz kabulumuzdür, de tasavvufu olmazsa olmaz diye sunmaniz olacak sey degildir. Birileri cikarda tasavvufun tammen yanlis oldugunu söylerse sasirmayin o zaman. Bunu diyenlede var cünkü.
 
Üst