Talu hocadan reddiye...

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0

Soru: “Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var” deniliyor. Ehl-i Sünnet anlayışına ters değil midir?


Cevab: Bismillahirrahmanirrahim.


Soruya konu “Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var!” ifadesini, Ahmet Şahin hoca, Zaman Gazetesi 14.07.2000 tarihli Köşe yazısına başlık yapmıştı. Ahmet Şahin hocanın ilgili yazıdaki ifadelerini1: Büyük bir hüsn ü zanla, Hz.Adem (A.S.)dan günümüze gelen tüm peygamber ve kitablara iman noktasında ehl-i kitab ile amentüde bir birlikteliğe vurgu yapıldığı, bu ittifakın, günümüz tahrif olmuş Hz.İsa (A.S.)ı ALLAH’ın oğlu kabul eden Hıristiyanlık veya yine tahrif olmuş yahudilik ile değil, asılları ile olduğunu şeklinde anlamaya; “Amentüde ittifakımız var” maksadı aşabilen ifadesinden günümüz tahrife uğramış ehl-i kitab ile bir ittifak şeklinde anlamamaya çalışıyorum, fakat Zaman Gazetesi, 15.03.2005 tarihli köşe yazısını ve Samanyolu TV’ deki bir konuşmasının yazısını2 okumadan zorlanıyorum. Bu cümle, maksadı çokça aşan bir ifade olup yanlıştır, büyük bir hatadır.


Çünkü: “Peki bu ittifak nasıl oluyor? Diye sorarlar. Adamlar ALLAH üçtür, Hz.İsa ALLAH’ın oğludur; sizin Peygamberiniz hak peygamber değildir diyor, sözde karikatürleri yayınlayarak hakaret ediyor, sizin kitabınız Kur’ân-ı Kerim hak kitap değildir, sizin dininiz hak değildir... diyor ve sonra onlarla aramızda amentüde ittifak oluyor... Eyvah eyvah!.. Ya Rabbi! Ne günlere kaldık!


Bu iddia ve beyan son derece yanlıştır. Bilhassa Hıristiyanlık ile İslâm arasında çok büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bunları kısaca sıralayalım:


1- ALLAH’a iman ve Tevhid konusundadır. İslâm Tevhid dinidir, Hıristiyanlık Teslis dinidir. Hıristiyanlar Hz.İsa (A.s.)ı Tanrı, ALLAH’ın oğlu olarak kabul ediyor. Yahudiler de Hz. Üzeyr (A.S.)a ALLAH’ın oğludur diyor. Tevhid ve Teslis kesinlikle birbiriyle bağdaşmayan ve uyuşmayan iki zıt inançtır. Tevhid ile Teslis’i bir görmek büyük sapıklıktır. Ayrıca onlar tanrı gökte derler, biz Müslümanlar ise ALLAH’ın mekandan münezzeh olduğuna inanırız.


2- Meleklere iman konusundadır. Onlar melekleri kız gibi görüyorlar, biz Müslümanlar ise, meleklerde erkeklik dişilik olmadığına inanıyoruz.


3- Kitaplara iman konusundadır. Biz Müslümanlar, bütün kitablara; ALLAH’ın Tevrat ve İncil adıyla iki kutsal kitap gönderdiğine iman ederiz. Lakin bu kitapların orijinal ilahî metinleri ve nüshaları kaybolmuş, sonradan insanlar tarafından tahrif edilmiştir. Musevîler ve Hıristiyanlar ise ALLAH’ın insanlığa Kur’ân-ı Kerim adıyla kutsal bir kitap göndermiş olduğuna iman etmezler, Kur’ân-ı Kerim’in hak kitap olduğunu kabul etmezler, Kur’ân-ı Kerim’in düzmece olduğunu iddia ederler.


4- Peygamberlere iman konusundadır. Biz Müslümanlar bütün Peygamberlere, Hz.Musa (A.S.)a, Hz.İsa (A.S.)a iman ediyor, her ikisinin de ALLAH’ın büyük Peygamberlerinden olduğuna inanırız.

Musevîler ve Hıristiyanlar ise Hz.Muhammed (S.A.V.) Efendimize iman etmezler, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin peygamberliğini kabul etmezler; O’nun -hâşâ- yalancı ve düzmece peygamber olduğunu söylerler ve kendisini inkâr ederler ve yalanlarlar.


5- Din konusundadır. Biz Müslümanlar iman ederiz ki, Hak din, Hz.Adem’(A.S.)dan beri İslâm’dır. Resûlullah (S.A.V) Efendimiz geldikten, Kur’ân-ı Kerim indikten sonra diğer dinlerin ve kitapların hükmü kalmamıştır.

Kur’ân-ı Azimüşşanda: “ALLAH katında din İslâm’dır” buyurulmaktadır. Yahudîler ve Hıristiyanlar ise, İslâm’ın hak din olduğunu kabul etmezler, hak din İslâm’ı inkar ederler, O’na hâşâ uydurma din derler.
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
İşte bütün bunlar büyük, derin ayrılıklar ve anlaşmazlıklardır. Binaenaleyh, Ehl-i Kitabla, Amentü konusunda aramızda ittifak değil, büyük ve derin ittifaksızlık, ihtilaflar bulunmaktadır. Müslümanlar, Ehl-i Kitab ile Amentü konusunda ittifak içinde değildir. Müslümanların Ehl-i Kitab ile Amentü konusunda ittifak halinde olduklarını söyleyebilmek için insanın aklını, sağduyusunu yitirmiş olması gerekir.


Maalesef bazı kimseler, “İslâm ile Hıristiyanlık arasında esasta fark yoktur... Biz de ALLAH’a iman ediyoruz... Yahudiler de Hıristiyanlar da ALLAH’a iman ediyorlar. O halde onlarla Amentü’de ittifakımız vardır” diyorlar.

Böyle bir düşünce tamamıyla yanlıştır. Çünkü:


- Cahiliye devrinde Arabistan müşrikleri, eski Mekke müşrikleri, putperestleri, ALLAH’a ortak koşanlar da ALLAH’a inanıyordu! Yetmiş iki millet ALLAH’a inanmaz değil. İnanıyorlar ama nasıl? İslâm, hiçbir şekilde ALLAH’a eş, ortak, oğul koşulmasını kabul etmez. Yukarıda sıraladığımız beş büyük ve temel ihtilâf, anlaşmazlık yüzünden:


* Yahudiler ve Hıristiyanlar Müslümanları kâfir, inançsız kabul ederler.

Daha dün, 23-24 Eylül 2005 tarihinde, İstanbul, Yeşilköy’deki Latin Katolik Kilisesi’nde, Gregoriana Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi profesörleri ve kapüsyen rahiplerinin katılımı ile düzenlenen “Uluslararası Müslüman-Hıristiyan Diyalog Sempozyumu”nda Roma’dan gelip konuşan Prof. İlaria Morali, bizim ilahiyatçıların huzurunda Müslümanları “sapıklar” olarak gördüklerini söyledi...


* Yine aynı sebepler dolayısıyla Müslümanlar da onları kâfir kabul eder. Rahmetullah Efendi’nin “İzhâru’l-Hak” isimli meşhur kıymetli eserinde bu hususta geniş bilgi vardır.


Ortada böyle bir realite varken, bazı şahıslar nasıl olur da, “Her üç dinin amentüsü esasta birdir” diyebiliyorlar? Aslında “ALLAH” inancında bile birlik yoktur. Değil Amentüde.


Binaenaleyh “Üç din Amentüde birdir” sözü bâtıldır. Hak ile bâtıl, Tevhid ile küfür ve şirk, hidayet ile dalâlet bir arada olmaz, bağdaşmaz. “Diğer dinler de haktır” demek; kişiyi dinden, imandan çıkartır. Din işlerinin şakası yoktur. Dinî meseleler hafife alınamaz.

Bugünkü Yahudîliği ve Hıristiyanlığı hak din olarak kabul eden bir şahıs, İslâmî sınırların dışına çıkmış ve ebedî mutluluğunu tehlikeye atmış olur. Maalesef zamanımızda vahim bir fitne ortaya çıkmış bulunuyor. Bu fitnenin esasları şudur:


a- Ehl-i Kitab ile amentüde ittifak halindeyiz, binaenaleyh onlar da ehl-i necat ve ehl-i cennettir.


b- Uluhiyet konusunda ittifak halinde olduğumuza göre Tevhid ile Teslis esasta birdir.


c- Peygamberler ve peygamberlik konusunda ittifak ettiğimize göre, onların Hâtemü’l-enbiya, Seyyid-i Beni Adem Muhammed aleyhisselâmı red, inkâr ve tekzib etmeleri önemli değildir.


d- Kitaplara iman ettiğimize göre, onların Kur’ân-ı Azimüşşan’ı inkâr etmeleri, “Bu ilahî bir kitap değildir, düzmecedir” demelerinin ehemmiyeti yoktur.
 

tayfur_331

Üye
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ce: Talu hocadan reddiye...

bu karikatürleri yayınlasanızda bizde dağıtıp davaya ortak olsak yada siz nerden bulacağımı söleyebilirmisiniz aceba ilginize tşklr sonuna kadar arkanızdayız.
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas
Ce: Talu hocadan reddiye...

s.a

"Limriemvrm" kardeşim yazacağını yazmış fazla söze ne hacet tşk ederim...

Geçen yazılarımdan birinde H.karaman ile yazdığım bir yazıdan dolayı tenkit edilmiştim.... Sebep ve hikmetinden bir tanesi dillendirilmiş....

Dinler arası diyalog ile başlayan küfür sürecine Türkiyenin alim i diye sunulan şahsiyetler de alet ve piyon oluyor.... Teemmel

Son Hak ve Tek din "islamdır"
Bir olan ın çoğulu olamayacağına göre --dinler... de ne oluyor ?
Çok hikmetler var Limriemvrm kardeşim yazmaşı yazma ihtiyacı hissetmiyorum..


Bu arada kendi sitelerinde: "Diyalogun mimarı" diye Üstad Bediüzzaman Said Nursi sunuluyor... Üstad ın yarım kalan ahdini kendileri tamamlıyorlar...:uzgunum[1]:
EYVAH....

Ömrünü sürgün ve hapishanelerde geçiren, tek gayesi iman mücadelesi olan Üstad a yakışıtıralan bu tabir ihanettir... İftiradır....
Rus çarının karşısında İslam Alimi kafir in önünde kalkmaz diyen cesur adam
Van kalesinden düşerken "Eyvah davam" diyecek kadar kendini Allah ın davasına adamış bir dava adamına hristiyan ve yahudileri kabul tasdik ile başlayan diyalog a mimar diye sunulması bu garibi ziyadesiyle üzüyor....:uzgunum[1]:

Bu garip üzülsünde Üstad ı Allah Resulunu ve Allah ı üzüyor.... Teşbihte hata olmasın... Din Allah ın çünkü...

Hem bu dinler Haktır. Peygamberleri Haktır.
Hristiyanlık ve Yahuilik...
ama tahrif olmuş ve Allah Kur-an ile nesh etmiştir...
Tahrif olmasada nesh olacaktı o ayrı.....

İsteyen ve inanmayanlara delillerimiz mevcut
Hemde kaynağını söyeriz Allah Razı olsun şimdilik 9-10 kitap oldu :)

Selametle....
 

kemalali

Profesör
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Körü körüne dinler arası diyaloğu savunanlar okumanızı tavsiye ediyorum.
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yapılan yanlışlıklar var elbet inşa'Allah bunlardan dönülür. Durum nereden nereye geldi cemaatte. İnan yazsak kendileride şaşırır. Tavizler tavizleri doğuruyor diye boşuna denmiyor ama kimseye dinletemezsin bu saatten sonra. Ama dinletecek kişinin gelmesine az kaldı.

Selametle...
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas
s.a

Reddü'l Evham 1
Reddü'l Evham 2
Reddü'l Evham 3
Reddü'l Evham 4
Reddü'l Evham 5

Tahşiye yayınlarına müracaat edilsin..
www.tahsiye.com

Bu konuların derinlemesine, enine boyuna ve Risalei Nur a göre izahını bulacaksınız... Pişman olmazsınız...
Risalei Nur ve Üstad üzerinden ortak olunan "dinler" ve "diyalog" kavramları yüzlerine yine Üstad ın tesbitleriyle şamar olup vuruluyor...

Selametle...
 

yyunuss

Üye
Katılım
16 Eki 2006
Mesajlar
112
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hala mi inat...

Bazi kardeslerden özür dileyerek :uzgunum[1]: söylüyorum ancak, tek kaynak Risale-i Nur degil ki ya. Bu kadar Ehli sünnet alim var, kitaplari var. Neden onlarin kitaplarindan okumuyorsunuz ve alinti yapmiyorsunuz da illa Risale-i Nur diyorsunuz ?. Diger dogru yazilmis kitaplardan da okusak ya...
Fikh alimlerine göre :
Kafire saygi ile selam veren kafir olur
Kafire saygi bildiren bir soz soylemek (üstadim gibi) küfr olur
Yine kitaplarda iman konusu anlatilirken, hubbu fillah, bugdu fillah'dan bahsediliyor. Hani kafirlere bu bugz nerde ?
Bu forum da gormustum. Nerde oldugunu hatirlamiyorum. Bir kardesimiz yazisinda diyordu ki :
"Illa da diyalog diye bir sey yapilmasi gerekiyorsa, bu müslüman cemaatleri arasinda yapilmalidir." Hristiyan ve yahudiyle degil...

Ayrica bizim bilmedigimiz baska bir "Amentu duasi" mi var da acaba bunlar onda ittifak ettiler ?

Vesselam
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas
Bazi kardeslerden özür dileyerek :uzgunum[1]: söylüyorum ancak, tek kaynak Risale-i Nur degil ki ya. Bu kadar Ehli sünnet alim var, kitaplari var. Neden onlarin kitaplarindan okumuyorsunuz ve alinti yapmiyorsunuz da illa Risale-i Nur diyorsunuz ?. Diger dogru yazilmis kitaplardan da okusak ya...
Fikh alimlerine göre :
Kafire saygi ile selam veren kafir olur
Kafire saygi bildiren bir soz soylemek (üstadim gibi) küfr olur
Yine kitaplarda iman konusu anlatilirken, hubbu fillah, bugdu fillah'dan bahsediliyor. Hani kafirlere bu bugz nerde ?
Bu forum da gormustum. Nerde oldugunu hatirlamiyorum. Bir kardesimiz yazisinda diyordu ki :
"Illa da diyalog diye bir sey yapilmasi gerekiyorsa, bu müslüman cemaatleri arasinda yapilmalidir." Hristiyan ve yahudiyle degil...

Ayrica bizim bilmedigimiz baska bir "Amentu duasi" mi var da acaba bunlar onda ittifak ettiler ?

Vesselam

Kardeş konuları tam okursan daha iyi anlarsın...
Soru Risalei nur un içinden gelince ve üstad a gelince....
İstiyoruz ki cevabı risalei nurv eüstad versin..
Yoksa 1400 senede beri binlerce alim ehli sünnet var...
Bunlarin biri de Said Nur ...
Selametle....
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Alıntı yapacaksanız bari adam akıllı alıntı yapın.Mehmet Talu bu yazıyı yazdıktan sonra bizzat kendisi ile yapılan röportaj da şunları demektedir:

Genc::Adam : Bir yazınızda “İslâm’ı tebliğ etmek üzere Müslümanlarla diğer din mensuplarının, hatta dinsizlerin ve ateistlerin diyalog halinde olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Daha da ileriye giderek bunun Müslümanlar açısından bir “zorunluluk” olduğunu söylüyorum.” diyerek Diyaloğun İlahi bir emir olduğunu beyan ediyorsunuz. İslamda Diyaloğun yeri nedir ? Diyalog olmadan tebliğ olur mu ?
-
Mehmet Talu Hoca : Aslında tabi ,sorunun içinde kısmen cevabı bulunmaktadır. Zannedersem bu konuda tam anlaşma sağlanamıyor , diyalog yapanlarla diyaloğa karşı çıkanlar arasında bir “diyalog kopukluğu” var, bir takım endişeler var ! Buna taraftar olanlar ile karşı çıkanlar arasında bir diyalog eksikliği var. Bu diyalog sağlanabilinirse , taraftarlar bunu nasıl yaptıklarını , karşı çıkanlara anlatabilseler karşı çıkanlarda hangi noktalarda karşı çıktıklarını anlatsalar mesele çözülecek kanaatindeyim.Her iki tarafında halis niyetle olduklarını düşünüyorum. Şu bilinmelidirki ; her müslüman genel olarak kafirleri , ama özellikle Ehl-i kitabı İslam’a çağırmaları vacibtir. Kur'an Ayetlerinin birçoğuna baktığımızda " ya eyyuhennasu" –“ey insanlar” ifadesi ile genele bir ifade var dolaysıyla müslüman , genele davet yapmalı , ancak özellikle Ehl-i Kitabı İslam’a çağırması vacibtir. Yine Kur'anı Kerimde "Kul " – “söyle” şeklinde başlayan Ayetlere baktığımızda , “kim söyliyecek ?” diye düşünürsek , başta sevgili Peygamberimiz (SAV) söyliyecek ! (Rabbim şefaatine nail eylesin) . Peki günümüzde kim yapacak bu vazifeyi ? tabi ki , başta müslümanların ileri gelenleri olmak üzere tüm Müslümanlar. Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kur'anı Kerimde geçen “Ehl-i Kitab” hitabından

İslama daveti anlıyoruz ! Bu davet İslamı en iyi şekilde , en iyi uslubla , güzellikle ikna edip , onların isteyerek İslama girmelerini sağlıyarak olur ki ; buda ancak diyalogla olabilir.Bizler bu daveti en iyi şekilde yapmakla mesuluz ! Biz eğer bu daveti yapmamıza rağmen, karşıdakiler icabet etmese bile bizler en azından görevimizi yapmış ve mesuliyetten kurtulmuş oluruz.

Genc::Adam : Mahmut Efendi Hazretleri’nin, Diyalog Hizmetleri öncesinde veya sonrasında , Fethullah Gülen Hocaefendi aleyhinde has dairede bir beyanına şahit oldunuz mu ? Bu konuda birtakım spekülatif yaklaşımlar var !

Mehmet Talu Hoca :
Efendim , Mahmut Efendi Hazretlerinin (K.S.) , Fethullah Gülen Hocaefendi aleyhinde en ufak bir beyanına şahit olmadım ! Bu hem Diyalog öncesi için geçerlidir , hemde Diyalog sonrası. Hatta , şöyle bir hatıramı hatırlatmamda fayda görüyorum :

Ben İlahiyat Fakültesinden (Samsun) öğretim görevlisiydim , oaradan ayrıldıktan sonra , istanbula geldim .O zamanki şartlar imkanınca ,Fetih İlim Araştırma Vakfında Eğitim müdürü olarak vazifeye başladım. Diyanet İşleri Başkanlığını nezaretinde Kuranı Kerim kurslarında Eğitimci-İdareci olarak görev yaparken ,zannedersem 1989-90 ‘lı yıllardı , birgün Mahmut Efendi Hazretlerine (K.S.) şöyle bir teklifte bulunmuştum :
Hocam , imkanımız var , bu Kur'anı Kerim faaliyetleri yanında , yurtlarda açalım , üniversiteye giden öğrencilere maddi-manevi katkılarımız olsun, onları da yetiştirelim
dedim . Efendi Hazretleri (KS) bana şöyle dedi : “Bak Talu , o okulları , yurt işlerini Fethullah Gülen Hoca ve onun cemaati , çok güzel bir şekilde yapıyor ! Onlar o boşluğu gayet güzel bir şekilde dolduruyor ! Ama , Kur'anı Kerim , Hafızlık ve diğer Dini İlimler günümüzde gereği gibi yapılmıyor ! Bırak onu en güzel bir şekilde o kardeşlerimiz yapsınlar. Bizde bu işi ; yani Kur'anı Kerim , Hafızlık , Arabçayı ve Dini Eğitimleri en iyi şekilde yapalım !”

Ben Efendi Hazretlerini Bursa İmam Hatib Okulunda okurken ,1969 yılında tanıdım !
O zamandan beri Efendi Hazretlerinin , genel anlamda , hiçbir Cemaat veya Hocası
aleyhinde olarak en ufak bir beyanını duymadım.Varsa tasvib etmedikleri bizzat kendilerine ulaşanbilirse söylemişlerdir. Yalnız , Fethullah Gülen Hocamız hakkında böyle bir husus yoktur !


Genc::Adam : Diyaloğa karşı çıkan Yeni Mesaj Grubunun , Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında “gizli kardinal” , “Müslümanları Hıristiyanlaştırıyor” ,” Amerikan ajanı” ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri için “İngiliz ajanı” , “2.Lawrence” şeklindeki ifadelerine kendi medya organlarında ve internet sitelerinde şahit olmaktayız. Mümin olduğunu beyan eden bir kişinin , başka bir mümini bu tarz tekfir etmesinin dinimizdeki yeri nedir ?

Mehmet Talu Hoca : Şimdi , ben bu tarz ifadeleri görmüş değilim. Dolaysıyla bu ifadeler varmı yokmu bilmiyorum, şayet bu ifadeler söylenmiş ise , elbette bir müslüman hakkında bunu söylemek yanlıştır.Bu ifadeleri kabul etmek mümkün değildir. Ben şunu görüyorum , iki tarafında birbirlerini anlamadan kulaktan gelme ifadelerle ağır ithamlarda bulunduklarını görüyorum. Diyaloğa karşı çıkanlar hakkında karmatiler , anarşistler , hariciler vasfediliyor , onlarda anlaşılan bu şekilde mukabele ediyor. Mümine tekfir etmek çok tehlikelidir.Allah korusun kendisi kafir olur , kafirin kafir olmadığını dile getirmekte küfürdür. Ehl-i sünnet uleması , kelimeyi küfür söyleyene hemen kafir demeyi uygun bulmuyor , mümkünse uyarıp o kişiyi kurtarma yolunu seçiyor !

Genc::Adam : Karmati , Harici ve Anarşist tesbiti ile Diyaloğa körü körüne karşı çıkan , Diyaloğun hiçbir şekilde İslam’da yeri olmadığını beyan eden zümreler için sarf edildiğini görüyoruz, yoksa Diyalog ile ilgili samimi ve yapıcı endişeler taşıyan kardeşlerimiz için sarfedilmediğini , makalenin içeriğinden anlıyoruz ! Yoksa , o listeye Siyonistleri ve bir takım evangelistleride eklemek mümkündür.

Mehmet Talu Hoca : Konu açılmışken şunu da ifade etmeden geçemiyeceğim : Haydar Baş’ın , Hocaefendiye yazmış olduğu mektub genel manada kabul edilebilinir bir mektubtur , yanlış hatırlamıyorsam “tesettür teferruattır” gibi söylemleri de içeren mektubu kast ediyorum.

Genc::Adam : Hocaefendi “tesettür fur’uata ait bir meseledir” dedmişti , Hürriyet gazetesinin bir Yazarı bunu “tesettür teferruattır“ şeklinde dile getirdi , ne hikmetse bazıları Hocaefendinin usul’e ait bir meselesini değilde , Hürriyetteki bu yoruma göre Hocaefendiyi yargılamaya çalıştı…Neyse , röportajımıza devam edelim…

Genc::Adam : Kur’an-ı Kerim, Hz.Musa (AS) mı firavun gibi birisine gönderirken “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Taha, 44) demektedir. “Kavl-i leyine” emrinin günümüze bakan yönleri nelerdir ?

Mehmet Talu Hoca : Kur’an-ı Kerim , burda çok önemli bir tebliğ ve davet usulune işaret ediliyor. Söylediğimiz hakikatı , o hakikatte bir değişiklik yapmadan onlara nazik bir şekilde söylemektir. Yoksa , kırıcı bir uslubla değil.Günlük muamelerlerimize de örnek verebiliriz. Mesela bir kişiden alacağınız varsa ve de sizin de ihtiyacınız varsa , “kardeşim ihtiyacım var bana borcunuzu ödermisiniz” demek var , birde “yahu kardeşim şu borcunu bana versene” sertliğinde söylemek var. Neticede her ikiside aynı olmakla beraber ifade ediş tarzında farklılık var.

Genc::Adam : Saçı olmayan bir insana “Kel” hitabı ile ”saçları dökülmüş” demek gibi herhalde ..

Mehmet Talu Hoca : Evet , dolyasıyla bizler İslamı tebliğ ederken karşımzıdakilerin seviyesini düşünerek , islamı en iyi bir şekilde olduğu gibi anlatma durmundayız Kaba ve sert davranmaktan kaçınmalıyız. Diğer Ayetlerden de anladığımıza göre , ancak “Harbi” (savaş yaptığımız) olan ve İslama açıktan düşmanlık izhar edenlere karşı sert davranılmalıdır. Ama gerek memleketimizde , gerek yurtdışındaki gayri müslimlerle karşılaştığımızda İslama yumuşak ve seviyeli tebliğ yapmalıdır !

Yarın : Fethullah Gülen Hocamı rüyamda gördüm

Genc::Adam : Ahmet Şahin Hoca’nın “Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var!” cümlesini taviz olarak niteliyorsunuz. Halbuki , Ahmet Şahin Hoca konu ile ilgili 2.yazısının devamında :”Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allah’a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. “ demektedir. Yazıları bir bütün olarak bakarsak , Kuran’ın :” De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda ortak olan Bir Kelimeye Gelin: Allah'tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O'na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım.”(Ali İmran:64) ifadesine muvafık düşmüyor mu ?

Mehmet Talu Hoca : Ahmet Şahin Hoca’nın 14.07.2000 tarihli köşe yazısının ikici yarısındaki yanlış anlamaya müsait ifadelerini , 15.03.2005 tarihli köşe yazısında açıklık getirmesi sevindiricidir , ancak biraz geç olmuştur. Gönül isterdiki , bu konu biraz daha erken aydınlatılmış olsaydı. İzninizle Ahmet Şahin Hoca’nın bu ifadesine bir cevab mahiyetinde Milli Gazetedeki Köşeme yazı hazırladığım , ancak henüz yayına girmeden önce gördüğüm bir rüyayı arz etmek istiyorum.Gerçi rüya ile amel olmaz ama yinede arz edeyim.

Genc::Adam : Estağfrullah…buyurun….

Mehmet Talu Hoca : Perşembe akşamıydı yanılmıyorsam , akşam namazımı kıldıktan sonra Bir programa katılmak için hazırlık yaptığım bir sırada , biraz vakit olduğundan kısa bir süreliğine istirahat etmek üzere kanepeye sırt üstü uzanmıştım. Tam o esnada , Fethullah Gülen hocaefendi girdi . Kendisini en son gördüğüm ; 1980 li yılların başında Dursun Efendinin sohbetinde erzurumda görmüştüm , işte o surette gördüm. O yıllarda bana “Talu Hoca” diye hitab ederdi. Hatta Hocamızın (Fethullah Gülen Hocaefendi) köyünden o dönemlerde bir kız bile almıştık. İşte Hocamızı son gördüğüm , takkeli koyu kahverengili bir ceket , yeşile yakın bir pantalonla gördüm , içeriye odaya girdi. Ayağı ile benim sağ ayağımın iç kısmına vurdu . “Talu kalk “ dedi . Bende kalktım oturdum kanepeye . “Hocam buyurun” dedim heyecanla . Sağ eliyle göğsüme vurdu ve dediki :” Bu hazırladığın yazıyı çok beğendim ,seni tebrik ediyorum. Güzel hususlara temas etmişsin ! Çünkü ben üzülüyorum , bu çalışmalar bazı konularda çığrından çıktı ! Uyandım ve baktımki , henüz 5 dakika olmuş yatalı ve kanepede oturuyorum. Bu rüyamı Hocamıza iletirseniz memnun olurum.

Genc::Adam : İnşallah…Diğer sorumuza geçecek olursak ; Diyalog Hizmetlerine başlanmadan önce , İslami camianın görüş ve bilgisinin alınmadığından bahsediyorsunuz. Örneğin , size “Diyalog hizmetlerine girilmeden önce ”sorulmuş olunsaydı , siz ”sakın yapmayın , gayri Müslimlere güven olmaz “ mı derdiniz , yoksa “inşallah hayırlara vesile olunur , yalnız tedbir ve temkini elden bırakmayın “ mı derdiniz ?

Mehmet Talu Hoca : Soruda dediğiniz üzere dikkatli olmak koşulu ile derdim. Elbette diyalog içinde olmayınız dememiz mümkün değildir. Ancak burda şöyle bir endişe var , bilhassa diyaloğa karşı olanlar çevresinde benimde gördüğüm ve duyduğum kadarı ile İslamdan taviz vererek diyalog yapılmasını uygun görmüyoruz , “Kavli leyin” ile (tatlı dil ile) hikmetle tebliğ yapılması şeklinde uygun görüyorum. Endişe , diyaloğun vatikan kilisesi menşeli olduğu , misyonerler tarafından başlatıldığı ve buna isnaden onlarla bu konuda temkinli davranılması konusundur. Maide suresinde (49.Ayet-i Kerime) dediği gibi ; Allahu Teala Müslümanların Ehl-i kitab ile yapacakları diyaloglarda dikkatli davranmamızı buyuruyor. “Allahın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et” mealindedir.Dolaysıyla , ben bunun çok detayını , yani Vatikan menşelimidir değilmidir tam bilemiyorum.
Genc::Adam : Vatikan’ın bugünki Dinlerarası Diyalog Sekreteryası Başkanı Thomas Michel’e göre , Diyaloğun Asrımızda başlatan ve teşvik eden Bediüzzaman Said Nursi Hazretleridir. Papa’ya 1950 ‘li yılların başında Zülfikar isimli eserini gönderen ve bir mektub yazıp , Mutlak dinsizliğe karşı birlikte hareket etmeyi öğütlemesi göz önünde bulundurulduğundan bu doğruıdur. Diğer yandan , bugünkü Diyalog faaliyetleri 1990 lı yılların başında Türkiye’de başlamış bağımsız bir hareket iken , 1964’te yine kendi çapında bir organizasyon olan Vatikan kökenli Diyalog faliyetleride , 1998 yılında birtakım ortak organizasyonlar yapma noktasında devam etmektedir. Bu zaman zaman birlikte devam ederken , zaman zamanda Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının önderliğinde olmuştur. İslam'dan taviz verilmemesi her mümin gibi Diyalog Hizmetlerini yapanlarında hassasiyetle üzerinde durdukları bir mevzudur ! "Taviz" ile "zorlaştırmayın - kolaylaştırın , soğutmayın-sevdirin" farkı iyi tahlil etmek lazım !

MEHMET TALU HOCA her zaman ki ölçülü tutumunu sergileyip Fethullah Gülen ile alakalı gördüğü rüyayı anlatacak kadar açık yürekli bir insandır.Hatta rahmetli Esad Çoşan'ın Fethullah Gülen'i sevdiğini ve aleyhinde tek laf etmediğini söyleyecek kadar da hassas bir insandır.Alıntı yaptığınız yazının takibini yapın...
 

nesil

Kedicik - Ummul Hureyre
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
530
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
43
Arkadaşım, şunu özellikle belirteyim. Bizzat kendim Mehmet Talu'nun ağzından duydum radyo programında.
Genç Adam'ın, yaptığı röportajı parça parça vermesinden dolayı, yanlış anlaşıldığını, diyaloğu savunuyormuş gibi bir intiba uyandığını belirtmişti. Hatta bu röportajı kullanarak kendisini diyalog taraftarı biri olarak gösteren ismini hatırlamadığım bir dergiden de bahsetmişti. Bu dergide kendisi hakkında hakkında yazılar yazan insanlara da hakkını helal etmediğini söyledi. Yani, anlatmak istediğim, mevzunun yanlış şekilde anlaşılması kendisini bayağı üzmüş.
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Yukarıda ki yazı da Talu Hoca'nın Diyalog'u gönülden desteklediği yönün de bir ifadesi yok.Zaten kimse Talu Hoca Diyalog'u destekliyor da demiyor.Talu Hoca'nın kendince eleştirdiği konular var ve açıklığa kavuşmasını istediği mevzular var, bu konuda görüş beyan etmiş.Aynı zaman da merhum Esad Çoşan'ın Fethullah Gülen hakkında ki beyanlarını söylemiş.Talu Hoca itibar ettiğim bir insandır ama sırf Talu Hoca bir şey dedi diye onun söyledikleri dinde "hüccet" olmaz.

Yazdıklarını yazı veya görüntü ile desteklersen daha iyi fikir alış verişi yapabiliriz.Rivayetlerle duymuştum,okumuştum gibi delil getirmek muallak bir uğraşıdır.
 

nesil

Kedicik - Ummul Hureyre
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
530
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
43
Verdiğin röportajdan sonra bu bilgiyi vermem gerekirdi zira kendisi yanlış anlaşılmadan dolayı rahatsızlığını beyan etmişti (benim bildiğim 2 kez)

Yazı ve görüntü ile desteklemek hususunda haklısın ama bu her zaman mümkün değil. Zira bu sanal ortamda kiminne dediğine güven olmaz.

:eek:fftp: Son olarak Lalegül FM'de Çarşambe ve Cuma akşamları saat 21:00 de Mehmet Talu Hoca'nın programı vardır. İstanbul için frekansı : 88.4

Bilginize.
 

cüneytkaya

Profesör
Katılım
21 Ağu 2007
Mesajlar
1,681
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Sual: Cennete, Cehenneme ve Allah’a inanan herkes mümindir ve Cennete gider deniyor. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Çok yanlış bu. Şeytan da Allah’a inanıyor, o da Cennete Cehenneme inanıyor. Hatta imanın diğer şartlarına da inanıyor. Meleklere inanıyor, Peygamberlere inanıyor, gönderilen kitaplara inanıyor. Öldükten sonra dirilmeye inanıyor. Hesaba, kitaba inanıyor yani bunları biliyor. Demek ki Amentü’ye sadece inanmakla, bunları bilmekle iman olmuyor. Amentü’de bildirilen altı esasa inanmakla birlikte, Allahü teâlâ tarafından bildirilen emir ve yasakların tamamını kabul etmek ve hepsini beğenmek de şarttır. Birini bile beğenmeyen Müslüman olamaz. Bir de Hubbu fillah buğdu fillah var. Yani Allah dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilmek gerekir. Tersi, yani Allah dostlarını düşman, düşmanlarını da dost bilen kimse mümin olamaz.

Demek ki Amentü’ye şeytan da inanıyor, hepsini teker teker biliyor. Ancak şeytan, inandığı, teker teker bildiği bu şeyleri kabul etmiyor, beğenmiyor ve Allah dostlarını düşman, düşmanlarını da dost biliyor. Şeytan gibi bilen ve inanan kimse mümin olmaz.




dinimizislam
 
Üst