Risale-i Nur Talebesi
Diyar-ı Bekirli
- Katılım
- 30 Haz 2006
- Mesajlar
- 1,460
- Tepkime puanı
- 11
- Puanları
- 0
ÂYET-İ KERİME MEÂLİ
Bir de onu salih kullardan bir peygamber olarak İshak ile müjdeledik.
Sâffât Sûresi: 112
HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ
Takvâlı, şüphenin sınırında durup içine girmeyendir.
Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3844
Duâlarla birbirimizin takva kalesini takviye edelim
—Dünden devam—
Ezcümle: Hayat-ı içtimâiyeyi idâre eden en mühim esas olan hürmet ve merhamet gayet sarsılmış. Bazı yerlerde, gayet elîm ve biçare ihtiyarlar, peder ve valideler hakkında dehşetli neticeler veriyor.
Cenâb-ı Hakka şükür ki, Risâle-i Nur, bu müthiş tahribata karşı girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor. Sedd-i Zülkarneynin tahribiyle Ye’cüc ve Me’cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi, şeriat-ı Muhammediye (asm) olan sedd-i Kur’âni’nin tezelzülüyle ve Ye’cüc ve Me’cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.
Risâle-i Nur’un şakirtleri, böyle bir hadisede mânevî mücahedeleri, inşaallah zaman-ı Sahâbedeki gibi, az amelle, pek büyük sevap ve âmâl-i sâlihaya medar olur.
Aziz kardeşlerim,
İşte böyle bir zamanda, bu dehşetli hadisâta karşı, ihlâs kuvvetinden sonra bizim en büyük kuvvetimiz, iştirâk-i âmâl-i uhrevî düsturuyla birbirimize kalemlerle, herbirinin âmâl-i saliha defterine hasenat yazdırdıkları gibi; lisanlarıyla, herbirinin takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve imdat göndermektir. Ve bilhassa fırtınalı tehacüme hedef olan bu fakir ve aciz kardeşinize, bu mübarek şuhur-u selâsede ve eyyâm-ı meşhurede yardıma koşmak, sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârların şe’nidir. Bütün ruhumla bu imdad-ı maneviyi sizden rica ediyorum. Ve ben dahi, iman ve sadakat şartıyla, Risâle-i Nur talebelerini bütün duâlarıma ve mânevî kazançlarıma, yirmi dört saatte, iştirak-i â’mâl-i uhreviye düsturuyla, bazan yüz defadan ziyade “Risâle-i Nur talebeleri” ünvanıyla hissedar ediyorum.
Kastamonu Lâhikası, s. 111
Lügatçe:
sedd-i Zülkarneyn: Zülkarneyn’in, Ye’cüc ve Me’cüc kavminden korunmak isteyenler için yaptırdığı çok büyük ve sağlam set, kale.
Ye’cüc ve Me’cüc: 1- Hadislerde kıyamete yakın zamanda çıkacağı belirtilen kısa boylu, çapulcu iki kavmin adları. 2- Kur’ân’da bahsi geçen, eski çağlarda Orta Asya’da yaşayan ve medeniyetleri saldırılarıyla taciz eden yağmacı ve talancı, acımasız iki vahşî güruh.
hayat-ı içtimâiye: Sosyal hayat.
zulmet: Karanlık.
âmâl-i sâliha: Salih ameller.
iştirâk-i âmâl-i uhrevî: Ahirete yönelik amellerdeki manevî ortaklık.
hasenat: İyilikler.
tehacüm: Hücum etme.
şuhur-u selâse: Üç aylar.
eyyâm-ı meşhure: Herkesçe bilinen önemli günler.
şe’n: İş, gerek, tavır, hal.
kaynak:Yeni asya gazetesi
Bir de onu salih kullardan bir peygamber olarak İshak ile müjdeledik.
Sâffât Sûresi: 112
HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ
Takvâlı, şüphenin sınırında durup içine girmeyendir.
Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3844
Duâlarla birbirimizin takva kalesini takviye edelim
—Dünden devam—
Ezcümle: Hayat-ı içtimâiyeyi idâre eden en mühim esas olan hürmet ve merhamet gayet sarsılmış. Bazı yerlerde, gayet elîm ve biçare ihtiyarlar, peder ve valideler hakkında dehşetli neticeler veriyor.
Cenâb-ı Hakka şükür ki, Risâle-i Nur, bu müthiş tahribata karşı girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor. Sedd-i Zülkarneynin tahribiyle Ye’cüc ve Me’cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi, şeriat-ı Muhammediye (asm) olan sedd-i Kur’âni’nin tezelzülüyle ve Ye’cüc ve Me’cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.
Risâle-i Nur’un şakirtleri, böyle bir hadisede mânevî mücahedeleri, inşaallah zaman-ı Sahâbedeki gibi, az amelle, pek büyük sevap ve âmâl-i sâlihaya medar olur.
Aziz kardeşlerim,
İşte böyle bir zamanda, bu dehşetli hadisâta karşı, ihlâs kuvvetinden sonra bizim en büyük kuvvetimiz, iştirâk-i âmâl-i uhrevî düsturuyla birbirimize kalemlerle, herbirinin âmâl-i saliha defterine hasenat yazdırdıkları gibi; lisanlarıyla, herbirinin takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve imdat göndermektir. Ve bilhassa fırtınalı tehacüme hedef olan bu fakir ve aciz kardeşinize, bu mübarek şuhur-u selâsede ve eyyâm-ı meşhurede yardıma koşmak, sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârların şe’nidir. Bütün ruhumla bu imdad-ı maneviyi sizden rica ediyorum. Ve ben dahi, iman ve sadakat şartıyla, Risâle-i Nur talebelerini bütün duâlarıma ve mânevî kazançlarıma, yirmi dört saatte, iştirak-i â’mâl-i uhreviye düsturuyla, bazan yüz defadan ziyade “Risâle-i Nur talebeleri” ünvanıyla hissedar ediyorum.
Kastamonu Lâhikası, s. 111
Lügatçe:
sedd-i Zülkarneyn: Zülkarneyn’in, Ye’cüc ve Me’cüc kavminden korunmak isteyenler için yaptırdığı çok büyük ve sağlam set, kale.
Ye’cüc ve Me’cüc: 1- Hadislerde kıyamete yakın zamanda çıkacağı belirtilen kısa boylu, çapulcu iki kavmin adları. 2- Kur’ân’da bahsi geçen, eski çağlarda Orta Asya’da yaşayan ve medeniyetleri saldırılarıyla taciz eden yağmacı ve talancı, acımasız iki vahşî güruh.
hayat-ı içtimâiye: Sosyal hayat.
zulmet: Karanlık.
âmâl-i sâliha: Salih ameller.
iştirâk-i âmâl-i uhrevî: Ahirete yönelik amellerdeki manevî ortaklık.
hasenat: İyilikler.
tehacüm: Hücum etme.
şuhur-u selâse: Üç aylar.
eyyâm-ı meşhure: Herkesçe bilinen önemli günler.
şe’n: İş, gerek, tavır, hal.
kaynak:Yeni asya gazetesi