Tahrirözgürlük çocukları

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Tahrirözgürlük çocukları



Tahrir Meydanı sadece Kahire'nin merkezi değil aynı zamanda Mısır'ın da merkezi sayılır. Özgürlük Meydanı veya İstiklal Meydanı anlamına geliyor. Bizde Taksim ile bağlantılı İstiklal Caddesi ile Tahrir Meydanı aynı anlamı taşımaktadır. Dolayısıyla özgürlüğü sembolize eden bu mekanda Mısırlılar yeniden Mübarek ve ailesine karşı özgürlüklerini arıyorlar. Destan yazıyorlar.

Yitirdikleri ve kaybettikleri onurlarını geri almaya çalışıyorlar. Tahrir Meydanı'nda özgürlüğünü arayan yeni nesle 'Evladu Tahrir' yani Tahrir/özgürlük çocukları deniliyor. Tahrir Meydanı ile birlikte Mısır'ın bütün tarihi ve sembolik mekanlarında yeni bir özgürlük ve istiklal savaşı veriliyor.

Sözgelimi, Haçlıları püskürten Mansura adlı şehirde sokağa dökülen yüz binler Netanyahu ile aynı dili konuşan ve 'Biz gidersek İhvan gelir, Mısır İran olur' diyen Mübarek ve çetesini püskürtmek için son görevlerini yapıyorlar.

Şüphesiz Mübarek ve çetesi Haçlıların son kalıntılarını temsil ediyor. Yedinci Haçlı Savaşı burada gerçekleşti ve Mısırlılar Haçlıları burada püskürttü. Daha önce Mansura, Ceziretü'l Verd yani Gül Adası veya Gülistan olarak adlandırılmakta idi. Fakat Haçlı Saferi şehrin tarihinin seyrini de değiştirdi. Dimyat'ta üstlenen Haçlı ordusuna karışı Gül Adası tahkim edildi ve tefeül ile şehre Mansura ismi verildi.


Kahire şehri nasıl ki Bağdat'a karşı kurulmuş ve Bağdat'ı kahreden anlamı yüklenmişse Mansura da muzaffer şehir olarak adlandırılmış ve Haçlılara karşı zaferin nişanesi ve emeli olarak görülmüştür. Haçlılar, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmuşlardır. Şehrin yeni yapısına ve dönemine adını veren Melik Kamil olmuştur. Louis IX veya Saint Louis olarak anılan Frenk Kralı da Mansura çatışmasında Müslümanlara esir düşenler arasında yer almıştır.


Tasavvuf ehli, Haçlı Seferleri esnasında, Frenklere karşı halkın gösterdiği umum" direnişte hemen yerlerini aldılar. Mısır'daki Mansura Savaşı'na katılanlar, Şeyh Ebu Hasan eş-Şazel", Şeyh İbrahim Dessuk" ve Şeyh el-Kannav" gibi fazilet sahibi insanlardı. Bunlar arasında İzzettin Bin Abdusselam da vardır ve onun duası hürmetine Haçlı ordusunun dağıldığı ve rüzgarın ters yönde esmesiyle donanmalarının alabora olduğu ve hezimete uğradığı belirtilmektedir.


Bu muhterem ve muhteşem selefin hayru'l halefleri ve bakiyyetü's selefleri bugün de halkı Hakka irşat ediyor ve halkla birlikte Mübarek'i layık olduğu yere gönderiyor. Mansura'dan Süveyş'e geçtiğimizde yine burada tarihi sürecin devam ettiğini ve İsrail işgaline karşı direnenlerin Mübarek rejimine karşı da direndiklerini görebiliyoruz. Bunların başında da Hafız Selame gibi 'efsane' şahsiyetler var. Mısır halkı Mübarek'in bu kadar iktidara yapışmasına bir anlam veremiyor.


Kaid İbrahim Camii önünde yapılan gösteride ekranlara konuşan İskenderiyeli bir protestocu '5 milyon kişi ayaktayız. Mübarek neyi bekliyor, onu istemediğimizi ilan ettik yoksa biz mi gidelim?' diye soruyor. İlginçtir, İzzettin Abdusselam, kölemen sultanları açık artırma ile hazine lehine satışa çıkarmıştı. Bunun üzerine yönetim ile İzzettin Abdusselam arasında gerilim yaşanır ve merkebine binen İzzettin Abdusselam Kahire'yi terk eder.


Lakin halk da peşine düşer ve Kahire boşalmak üzeredir. Durumun vehametini kavrayan dönemin sultanı Şeyhi geri dönmeye ikna eder.
Bugün Mısır halkına Mübarek ile Kahire ve Mısır'ı paylaşmak ar ve dar gelmektedir. Yıldırım ile Timurlenk arasında yaşanan 'cihan iki padişaha dar gelmektedir' restleşmendeki gibi artık Mısır toprağı halk ile Mübarek'e dar gelmekte ve taraflardan birisini çekilmeye zorlamaktadır.


Halk 'ya biz ya da Mübarek' demektedir. Mübarek hâlâ halkın restini anlamamakta dirense de tükenmiş ve şansını tüketmiştir. Mısır'ı da kendisiyle birlikte tüketmiştir. Bir ülke ve milyonlarca nüfusu bir adama ve ailesine feda ediliyor. Lakin rejim sonuna geldi ve halk ile Mübarek birlikte yaşayamayacak hale geldiler. Halka düşen, İzzettin Abdusselam misyonunun günümüzdeki son temsilcilerinden Karadavi'nin Veda veya Sebat Cumasındaki hutbesinde söylediği gibi sabır ve sebatı kuşanmaktır. Çoğu gitmiş azı kalmıştır.
 
Üst