tadili erkan

mustafa

Profesör
Katılım
8 Haz 2006
Mesajlar
1,972
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Konum
Ankara
Namazda
rükû, rükûdan sonra ayakta durma, secde ve iki secde arasındaki oturmanın hakkını vererek,
tam bir sukûnet içinde ve yerli yerinde mutmain olarak yapmak.

Ta'dîl, düzeltmek,
kuvvetlendirmek demektir (İbn Manzûr, Lisânü'lArab, XI, 432). Erkân ise "rükn"ün çoğuludur.
Kelime anlamlarıyla ta'dîl-i erkân, rükünlerin yerli yerinde yapılmasını ifade
etmektedir.

Allah Teâlâ Kur'an'da, Hz. Peygamber (s.a.s) de hadislerinde namazların
gerektiği gibi kılınmasını özellikle belirtmiştir. Kur'an, namaz kılmayı ifade için "namaz kılmak"
anlamına gelen "sallâ" fiili yerine "ekame" fiilini tercih etmiştir ki, bu kelime "hakkını vererek
yapmak" anlamına gelmektedir. Hz. Paygamber de pek çok hadisinde bu konuyu
işlemiştir.

Ebû Hureyre (r.a)'ın rivâyetine göre bir gün Hz. Peygamber (s.a.s) mescide
girdi. O arada bir adam daha mescide girdi ve namaz kıldı. Sonra Hz. Peygambere gelerek
selâm verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Dön ve namazını kıl; çünkü sen namaz kılmadın"
buyurdu (Buhârî, Eymn, 15; Tirmizî, Salat, 110, İsti'zân, 4; Nesâî, İstiftâh, 7, Tatbîk, 15, Sehv,
67; İbn Mâce, İkâme, 72). Bir başka hadisinde Hz. Peygamber: Rükû ve secdeleri tamamlayın”
buyurmuştur (Buharî, Eymân, 3; Müslim, Salât, III; Nesâî, Tatbîk, 16, 60). Diğer bir rivâyette de
"Rükû ve secdelerinizi güzel yapın" (Ahmed b. Hanbel Müsned, II, 234, 319, 505)
buyurulmuştur.

Teberanî'nin el-Kebr'indeki bir hadise göre Hz. Peygamber (s.a.s)
namaz kılarken rükûyu tam yapmayan, secdeye de yatıp kalkan bir adamı görünce: "Şu adam
bu hali üzere ölse Muhammed milleti dışında ölmüş olurdu" buyurdu. Huzeyfe (r.a) rükû ve
secdelerini tam yapmayan bir adamı gördü ve adam namazı bitirince, namazının olmadığını, eğer
ölmüş olsa, sünnet üzere ölmeyeceğini; bir başka rivâyette de, Hz. Muhammed (s.a.s)'in
yaratıldığı fıtratın dışında bir fıtrat üzere ölmüş olacağını hatırlattı (Buhârî, Ezan 119; Nesâî,
Sehv, 66; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 384). Ayrıca Hz. Peygamber ahirette kişinin ilk
sorguya çekileceği ibadetin namaz olduğunu haber vermektedir. Eğer namazı düzgün ise felah
bulmuş, kurtulmuştur. Eğer namaz konusunda başarısız olmuş ise, hüsrana uğramıştır (Tirmizî,
Salât, 188; Ebû Dâvud, Salât, 145; Nesâî, Salât, 9, Tahrîm, 2; İbn Mâce, İkâme, 202; Darimı,
Salât, 91,...).

Delâleti zannî olsa da, bu hadîslerin bütünü ele alındığında, neredeyse
delâleti kat'î gibi görünmektedir. Bu nasslardan yola çıkan İmam Mâlik, İmam Şâfiî, Ahmed b.
Hanbel, İmam Ebû Yûsuf gibi fukahanın çoğunluğu ta'dîl-i erkanın farz olduğu görüşündedirler.
İmam Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed'e göre ise, ta'dl-i erkân vâciptir. Muhakkîk fukaha da
bu görüşü tercih etmiştir. Bir gruba göre de ta'dîl-i erkan vacibe yakın sünnet-i müekkededir
(Ali el-Kâr, Risâle fi'l-hâs alâ ta'dîli'l-erkân fi's-sâlât, Süleymaniye ktp, Es'ad Efendi, nr. 1690,
vr. 127b; Tahtâvî, Hâşiye alâ Merâkı'l-felâh, İstanbul 1985, s. 202).

Ancak
İbnü'l-Hümâm'ın naklettiğine göre, İmam Muhammed ve Ebû Hanîfe'nin bu konudaki
görüşlerinin Ebû Yusuf'un görüşüne benzediğini bildiren bir rivâyeti vardır. Nitekim İmam
Muhammed'e rükû ve sücûdda i'tidâlin terki sorulduğunda "namazın câiz olmadığından
korkarım" diye cevap vermiştir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 128a). Tercih edilen ve muteber olan
görüş, İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre ta'dîl-i erkânın vacip olduğu olduğudur
(Tahtâvî, Haşiye alâ Merâkı'l-felâh, İstanbul 1985, s. 201).

Ta'dl-i erkân'ın farz
olduğunu söyleyen fukahaya göre, bunun terki halinde namaz bâtıl olur ve ta'dîl-i erkâna riayet
ederek yeniden kılmak gerekir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 127b,128a). Vacip olduğunu söyleyenlere
göre ise sehv secdesi gerekmektedir.

Ta'dl-i erkân'a riayet'in ölçüsü rüknler arasında
Sübhânallah diyecek kadar durmaktan ibarettir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 128a; Tahtâvî, Hâşiye
alâ Merâkı'l felâh, İstanbul, 1985, s. 201). Buna göre, meselâ rükûdan doğrulduktan sonra
dimdik ayakta durup, en az sübhânallah diyecek kadar beklemek ve daha sonra secdeye
gitmek, secdeler arasında da en az sübhânallah diyecek kadar oturmak
gerekmektedir.

Hanefilerden bazıları rükû ve secdelerde i'tidâle riayet etmeyenin
namazını iade etmesi gerektiği görüşündedir. Diğer bazısı da ta'dîl-i erkânın sehven terki
halinde sehiv secdesi, kasden terki halinde ise namazın iadesi gerektiği görüşündedir (Ali
el-Kârî, a.g.e., vr. 128a, 130a-.

Ta'dîl-i erkâna riayet etmeksizin kılınan namaz,
sıfatındaki noksanlık sebebiyle kâsır (eksik) edâdır. Kasır eda ile ödenmiş yükümlülükteki
eksiklik, misli varsa misliyle telâfi edilir. Eğer yoksa noksan olanın hükmü sâkıt olur ve
noksanlıktan dolayı günah terettüp eder. Ta'dil-i erkânın misli olmadığından misli ile telâfisi
mümkün değildir (Şâşı, el-Usûl, Beyrut 1402/1982, s. 150).



Namazda, özellikle
rükûdan sonra ayakta durma ve secdeden sonra oturma konusunda dikkatli olmak
gerekmektedir. Çünkü bunlar hafif olarak hemen geçiştiriverilen yerlerdir. Buralarda hiçbir şey
okunmasa dahi, bir tesbîha miktarı susarak durulmalıdır. Bu kadar durulmaz ise, namazı
bozulmamakla beraber kişi günahkâr olur (Tahtâvî, a.g.e., s. 201).

 

meftun

Paylaşımcı
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
246
Tepkime puanı
4
Puanları
0
.......
Yanlışlıkla mesajı iki kere gönderdimde. :uzgunum[1]:
 

meftun

Paylaşımcı
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
246
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Allah razı olsun. Çok mühim bir konuyu aydınlatmışsınız. Namazlarımızı kılıyoruz ama tadili erkana ne kadar riayet ediyoruz gerçekten düşünmek lazım. Geçenlerde bir sohbette hoca bu konuyu anlattı. Ta'dil-i erkanın hanifilere vacip olduğunu biliyordum şafilere farz olduğunu da orada öğrendim.
Ne olur sanki kıldığımız namazları ta'dil-i erkana uygun kılsak?
 

cüneytkaya

Profesör
Katılım
21 Ağu 2007
Mesajlar
1,681
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Hanefîde ta'dîl-i erkân vâcibdir. Vâciblerinden biri kasten terkedilerek kılınan namazı tekrar kılmak vâcibdir. Unutularak vâcib terkedilirse, secde-i sehv lâzım olur. Ta'dîl-i erkân, Şâfi'îde ise farzdır. Farz terkedilince namaz sahîh olmaz. (Mevkûfât)
 
Üst