T e k f i r

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
TEKFİR
Tekfir, müslüman olduğu bilinen bir kişiyi, inkâr özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü kâfir saymak demektir. İrtidad ise müslümanın dinden çıkması anlamına gelir. Dinden çıkana mürted denilir. Bu itibarla tekfir bir şahsın başkaları tarafından küfrüne hükmedilmesi, irtidad ise kişinin kendi irade ve ifadesiyle İslâm'dan ayrılması ve hukuk düzeni tarafından da mürted sayılması demektir.
Bir müslümanın kâfir olduğuna hükmedilmesi onu pek ağır dünyevî sonuçlara, müeyyide ve mahrumiyetlere mahkûm etmek anlamına geldiğinden, tekfir konusunda çok titiz davranmak gerektiği açıktır. Bu, bireysel bir isnat ve iddia anlamındaki tekfir için de toplumsal bir yargı anlamındaki irtidad için de böyledir. Gelişigüzel tekfir iddialarına dayanılarak irtidad hükümleri uygulanamaz.
İslâm kültüründeki tekfir ve irtidad kavramları, din ve vicdan hürriyetinin sınırlandırılması ve tehdit altında tutulması değil, toplumun ortak değerlerine ve dinî inançlarına karşı alenî saygısızlık ve saldırganlığı önleme, toplumda gerekli olan huzur ve sükûnu güvence altına alma, nesilleri inkârcılığın olumsuz etkilerinden koruma, tekfir edilen şahsa gerekli yaptırımların uygulanmasıyla da kamu vicdanı açısından adaleti gerçekleştirme gibi gayelere mâtuf bir tedbir ve toplumsal sağduyu refleksi niteliğindedir.
Yersiz yapılan tekfir, fert açısından ağır sonuçlar doğurmasının yanında toplum hayatında kapatılamayacak yaraların açılmasına, birlik ve bütünlüğün zedelenmesine ve parçalanmaya sebep olur. Çünkü bu durumdaki bir kimse, gerçek durumunu Allah bilmekle birlikte, toplumda müslüman muamelesi görmez, selâmı alınmaz, kendisine selâm verilmez, kestikleri yenilmez. Müslüman bir kadınla evlenmesine müsaade edilmez. Öldüğünde cenaze namazı kılınmaz. Müslüman kabristanına gömülmez. Tekfir bu denli ağır sonuçlar doğurduğu içindir ki, Hz. Peygamber Medine toplumunda, münafıkların varlığını bildiği halde onları küfürle itham etmemiş, temelleri hoşgörüye bağlı bir İslâmlaştırma siyaseti izlemiş, pek çok hadiste de "Ben müslümanım" diyeni küfürle suçlamaktan sakınmayı tavsiye etmiştir. Bir hadiste "Kim bir insanı kâfir diye çağırırsa, yahut öyle olmadığı halde ey Allah düşmanı derse söylediği söz kendisine döner" (Buhârî, "Ferâiz", 29; Müslim, "Îmân", 27) buyurulurken, bir başka hadiste de şöyle denilmiştir: "Bir insan müslüman kardeşine ey kâfir diye hitap ettiği zaman, ikisinden biri bu sözü üzerine almış olur. Şayet söylediği gibi ise küfür onda kalır, değilse söyleyene döner" (Buhârî, "Edeb", 73; Müslim, "Îmân", 26).
Hadislerden de anlaşılacağı gibi bir kimseyi küfürle itham ederken göz önünde bulundurulması gereken husus, o kimsenin küfür olan bir inancı gönülden benimsediğinin iyi tesbit edilmesidir. Muhatap küfrü açıkça benimsemiyorsa, onun inanç, söz veya davranışı ile küfre girdiğini söyleme konusunda temkinli olmak gerekir. Hz. Peygamber'in anılan tavsiyelerini göz önünde bulunduran bilginler "ehl-i kıbleden olup da günah işlemiş bulunan bir kimseyi bundan dolayı tekfir etmemeyi" Ehl-i sünnet'in temel prensipleri arasında zikretmişlerdir.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Hz. Peygamber'in anılan tavsiyelerini göz önünde bulunduran bilginler "ehl-i kıbleden olup da günah işlemiş bulunan bir kimseyi bundan dolayı tekfir etmemeyi" Ehl-i sünnet'in temel prensipleri arasında zikretmişlerdir.
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Tekfir Konusu Fıkıh ve akaid alimleri ehl-i kıblenin tekfir edilmeyeceğini beyan eden eserlerinde "Allah tarafından geldiği kesinlikle bilinen, yahud haramları helal, helalleri haram itikad etmenin dışındaki durumlar" şeklinde kayıt düşmüşlerdir.

Nitekim İmam-ı Âzam Hazretleri "Kur'an'ın bir harfini bile inkâr eden kimse tekfir edilir." buyurmuşlardır:
"Mümin olduğunu söylemekle birlikte ilâhi sıfatları inkâr eden veya bunları yarattıklarının sıfatlarına benzeten, kadere inanmayan, Kur'an'da açıkça belirtilen hükümleri kabul etmeyen, günah işlemeyi helâl sayan ve Kur'an'ın bir harfini bile inkâr eden kimse tekfir edilir."
"Fıkh-ı Ekber Şerhi"nde şöyle denilmiştir:
"Ehli sünnet katında ehl-i kıble olandan hiçbir kimsenin tekfir edilmemesinden murad kendisinde küfür alâmet ve işaretlerinden bir şey bulunmayan ve kendisinden küfrü mûcib olan bir şey sâdır olmayan kimse tekfir edilmez demektir." (Fıkh-ı Ekber Şerhi, Hisar Yayınevi, sh: 411)
İslâm akaidi kitaplarında "Elfâz-ı küfür" yani "Küfre düşüren sözler" hususi olarak mühim bir konu olarak işlenmektedir.
Bu husus ortada iken İslâm alimlerinin eserlerindeki "Ehl-i kıblenin tekfir edilmez" şeklindeki beyanlarını umumileştirmek, İslâm akaidine ve hukukuna terstir.
Fıkh-ı Ekber şerhinde bu hususta da şöyle söylenmiştir:
"Fıkıh bilginlerinden bir zümre, biz ehli kıbleden hiçbir kimseyi tekfir etmeyiz diyerek, tekfiri umum olarak nefyediyorlar. Halbuki bilinir ki, ehli kıbleden olanlardan münafıklar vardır ki, onların yahudi ve hıristiyanlardan daha şiddetli kâfir oldukları kitap, sünnet ve icma-i ümmetle sâbittir. Münâfıklardan bazıları vardır ki, imkân bulduklarında münafıklığını izhar eder. Onlar kelimeyi şehâdet getirmekle müslüman gözükürler." (s. 433)
Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî Hazretleri'nin Bedir Yayınevi tarafından "Ehl-i sünnet itikadı" ismiyle neşredilen "Câmiu'l-Mütûn fi Hakki Envâi's-Sıfâti'l-İlâhiyye ve'l-'Akaidi'l-Mâturidiyye ve Elfâzi'l-Küfri ve Tashihi'l-a'mâli'l-'Acibiyye" isimli eserinde;
"Küfre götürdüğü hususunda ittifak edilen lâfızları söyleyenlerin, amellerinin heder olduğu icmâ ile sâbittir. Meselâ mürted bunlardandır. Yeniden iman ettiği takdirde , hacc etmiş ise haccı iâde etmesi gerekir. İrtidad halinde iken karısı ile muamelesi zinâ, çocuğu olursa veled-i zinâ olur.
Âdet yerini bulsun diye getirilen şehâdet, İslâm'ın ruhuna dönmedikçe makbul değildir. Küfrünü ortadan kaldırmaz." buyurulmuştur.
Dikkat ederseniz Pakistan'da Kadıyanilerin şehadet getirmeleri yasaklanmıştır. Çünkü İslâm'da olmayan hükümleri itikad kabul ettiği müddetçe bunların şehadet getirmeleri hükümsüz olduğu gibi, şehadet getirmeleri saf müslümanların bunları müslüman gibi görmesine sebep olmaktadır.

Ehl-i sünnet âlimlerinin "Ehl-i kıblenin tekfir edilmesi" meselesi hususunda hassas durmalarının sebebi "Hâriciler" gibi Aşere-i mübeşşereyi dahi tekfir eden sapık grupların türemesinden dolayıdır. Ortaya çıkan bazı zümrelerin ve kişilerin günah işleyen her kimseyi yahut kendi zanlarına göre hatalı gördükleri herkesi tekfir etmelerinin önüne geçmek istemişlerdir.
Ehl-i sünnet itikadı demek İslâm itikadı demektir. Allah ve Resul'ünün hükmüne tam teslimiyet demektir. Bir müslümana küfür isnad etmek çok tehlikelidir. Zira müslümana kâfir diyen kimse kâfir olur.
Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:
"Bir kimse müslüman kardeşine fısk ve küfür isnad etmesin. Zira o kimsede bu haller yoksa, sözler sahibine döner." (Buhârî)
Bu Hadis-i şerif mucibince inanan bir müslümana küfür isnat etmek insanı küfre götürdüğü gibi, iman dairesinde olmayan bir kâfiri iman hudutları içine koymak da insanı küfre götürür. Neden küfre götürür? Karşıdaki alenen küfrettiği halde İslâm dairesine sokmak istediği için, bile bile söylediği için, Allah-u Teâlâ'nın koyduğu hudutları kaldırdığı için.

Bu Hadis-i şerif hükmüne ve İslâm akaidine göre "Bir kâfire müslüman demek de küfürdür."
Bir hıristiyana iman ehli nazarı ile bakmak, "Senin dinin de ilâhi, hak bir dindir!" demek küfürdür. Bu küfür ehline müslüman demek de küfürdür.
"Allah katında din İslâm'dır." (Âl-i imran: 19)

Âyet-i kerime'sini inkârdır.
Bu İslâm hukukunun hükmüdür.
http://www.hakikat.com/anayay.html

Tekfir Konusu
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?152653-Tekfir-Konusu&highlight=
________
BU BİLGİLERİ KABUL ETMEYENLER ZANNINA GÖRE DEĞİLDE İLİMLERİ VARSA İLMİ CEVAP VERSİNLER.
BOŞ KONUŞMALARLA ANCAK KENDİLERİNİ KANDIRIRLAR.ONLARIDA ZATEN KENDİ HALLERİNE BIRAKIYORUZ.

 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Tekfir Konusu




Tekfir Konusu
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?152653-Tekfir-Konusu&highlight=
________
BU BİLGİLERİ KABUL ETMEYENLER ZANNINA GÖRE DEĞİLDE İLİMLERİ VARSA İLMİ CEVAP VERSİNLER.
BOŞ KONUŞMALARLA ANCAK KENDİLERİNİ KANDIRIRLAR.ONLARIDA ZATEN KENDİ HALLERİNE BIRAKIYORUZ.


Evet bu konuda seninle başbaşa bölümünde münazara talep ediyorum. Moderatörlere duyurulur.

Bize özel bir başlık açılmasını ve başlığın Tekfir olmasını talep ediyorum.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Acele etmeden, sıra ile bir sen bir ben yazacağız. Süre kısıtlaması olmayacak. Müsait oldukça yazacağız. Var mısın?
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Evet bu konuda seninle başbaşa bölümünde münazara talep ediyorum. Moderatörlere duyurulur.

Bize özel bir başlık açılmasını ve başlığın Tekfir olmasını talep ediyorum.

Bizde münazarayı bitiriyoruz.

"İslâm akaidinin bilinen bir kuralı vardır: Allah-u Teâlâ'nın hükmünü inkâr eden kâfir olduğu gibi, Allah-u Teâlâ'nın hükmünü hafife alan da kâfir olur. Bu sebeple küfre rıza göstermek, küfrü hoş görmek de kişinin küfrüne delalet eder.

Zira:
"Hüküm ancak Allah'ındır." (En'am: 57)

"


Yahu millet namazı terketmiş sen takılmışsın zekatı şuralara verin, Cübbeli gurubuna vermeyin diye sabahtan beri yırtınıyorsun.

Zekat ve Namaz Birlikteliği
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?146249-Zekat-ve-Namaz-Birlikteliği&highlight=
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Bizde münazarayı bitiriyoruz.

"İslâm akaidinin bilinen bir kuralı vardır: Allah-u Teâlâ'nın hükmünü inkâr eden kâfir olduğu gibi, Allah-u Teâlâ'nın hükmünü hafife alan da kâfir olur. Bu sebeple küfre rıza göstermek, küfrü hoş görmek de kişinin küfrüne delalet eder.

Zira:
"Hüküm ancak Allah'ındır." (En'am: 57)

"




Zekat ve Namaz Birlikteliği
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?146249-Zekat-ve-Namaz-Birlikteliği&highlight=

tabi kaçarlar temelleri sağlam değil

İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin oğlu Muhammed Masum Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:

"Sevgi, sevgilinin dostlarını sevmeyi, düşmanlarına düşmanlık etmeyi gerektirir. Bu sevgi ve düşmanlık, âşıkların elinde ve iradesinde değildir. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin düşmanlarından uzaklaşmadıkça sözünün eri sayılmaz. Buna yalancı denir. Sevgi, sevgilinin her şeyini sevmeyi gerektirir. Büyükler, 'Sevdiğin zatı inciten kimseye gücenmez isen, köpek senden daha iyidir' demişlerdir. Allah-u Teâlâ'nın düşmanlarını sevmek, insanı Allah'tan uzaklaştırır. Onun düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sevgiliye dost olunmaz. Kâfirleri sevmemek, Kur'an-ı kerim'de açıkça emredilmiştir. Kur'an-ı kerim'e uymamız farzdır." (Mektûbât- Masûmiyye, 29. Mektub)

 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Neyse sen git de deden gelsin ilmine güveniyorsa...




Ben şimdilik çıkıyorum.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin oğlu Muhammed Masum Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:

"Sevgi, sevgilinin dostlarını sevmeyi, düşmanlarına düşmanlık etmeyi gerektirir. Bu sevgi ve düşmanlık, âşıkların elinde ve iradesinde değildir. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin düşmanlarından uzaklaşmadıkça sözünün eri sayılmaz. Buna yalancı denir. Sevgi, sevgilinin her şeyini sevmeyi gerektirir. Büyükler, 'Sevdiğin zatı inciten kimseye gücenmez isen, köpek senden daha iyidir' demişlerdir. Allah-u Teâlâ'nın düşmanlarını sevmek, insanı Allah'tan uzaklaştırır. Onun düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sevgiliye dost olunmaz. Kâfirleri sevmemek, Kur'an-ı kerim'de açıkça emredilmiştir. Kur'an-ı kerim'e uymamız farzdır." (Mektûbât- Masûmiyye, 29. Mektub)

muhammed masum faruki hazretlerinin sözü gözüm başım üstüne onun için forumdaki bazıları ve sizin cemaatınızı sevmiyorum ebubekir sifil hocayıda sevmiyorum hüseyin hilmi ışık hazretlerinin aleyinde konuşuyor
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Elfâz-ı Küfür
(Küfre Sebep Sözler):

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî Hazretleri'nin "Câmiu'l-Mütûn fi Hakki Envâi's-Sıfâti'l-İlâhiyye ve'l-'Akaidi'l-Mâturidiyye ve Elfâzi'l-Küfri ve Tashihi'l-a'mâli'l-'Acibiyye" isimli eserindeki Elfâz-ı küfür (küfür sözler) bahsinden bazılarını arzedelim:

"Bir kimse Peygamber Efendimiz'in saçından bahsederken 'saçcık' der ve bununla ona hakaret kasd ederse kâfirdir." (Sayfa: 80)

"Bir kimse Resulullah'ın (s.a.v.) sünnetini, Hadis-i şerif'lerden birini hafife alır (...)sa kâfirdir." (Sayfa: 80)

"Bir kimse Peygamber (s.a.v.) kabağı severdi der de, bir başkası da ben sevmiyorum derse, sevmiyorum diyen kâfir olur." (Sayfa: 80)

"Resûlullah'a (s.a.v.) söven, ne azab görür ve ne de kâfirdir diyen kimse kâfirdir." (Sayfa: 81)

"Peygamberimizin sözünden bahsederken, şu adam şöyle şöyle diyor diyen kimse kâfirdir." (Sayfa: 82)

"Hıristiyanların ve yahudilerin dirildikten sonra Cehennemde azap görüp görmeyeceklerini bilmiyorum diyen kâfirdir." (Sayfa: 88)

"Allah'ın küfre rıza gösterdiğine inanan kimse kâfirdir." (Sayfa: 88)

"Hıristiyan, yahudiden daha hayırlıdır diyen kimse kâfir olur. Zira bu sözü ile, şer'an ve aklen çirkin olan bir şeyi hayır kelimesi ile vasfetmiş oluyor. Yahudilik hıristiyanlıktan şerlidir diyebilir." (Sayfa: 100)

"Kâfire, ta'zim ederek hürmet göstermek veya zımmîyi ta'zim ile selâmlamak veyahut bir mecusiye ta'zim ile ya üstad demek küfürdür." (Sayfa: 100)

"Bir kimse bir fakire haram maldan tasadduk eder de sevap umarsa kâfir olur." (Sayfa: 101)

"Bir kimse küfür kelimesini telaffuz ederken, diğeri de buna gülerse, gülen kâfir olur." (Sayfa: 103)

"Bir vâiz küfür kelimesi konuşur, dinleyenler de bunu kabul ederlerse kâfir olurlar. Bir rivayete göre de, vâiz o küfür kelimesini konuştuktan sonra, onun küfür olduğunu bildikleri halde orada otururlarsa kâfir olurlar." (Sayfa: 103)

"Ehl-i bid'atin bâtıl kelamını güzel gören ve çirkine güzel diyen kâfirdir." (Sayfa: 104)

"Bir kâfir, müslüman olduğunda bir müslüman ona mirasını aldıktan sonra müslüman olsaydın derse kâfir olur." (Sayfa: 106)

"Bir kimse başkasına küfür kelimesi telkin ederse, öğretir veya emrederse kâfir olur." (Sayfa: 108)

"Müslüman veya yahudi olman benim için birdir diyen kâfirdir." (Sayfa: 108)
"Bir kimse mecusi başlığını başına koyar veya onların kullandıkları sarı bir hırkayı boynuna dolarsa veya onların bağladığı bir ipi boynuna bağlarsa, şaka yolu ile kendini, yahudi veya hıristiyana benzetirse, kâfirlerin taktığı kolyeyi göğsüne takarsa, oyun veya başka bir şey olsun kâfirlere kasden benzemek için bir şey yaparsa kâfir olur." (Sayfa: 109)
"Hülâsa, beline zünnar takan, onların atkısını kullanan, mecusilerin başlığını giyen, onların giydikleri siyah şeyi giyen, kasten veya şaka ile de olsa kâfirdir." (Sayfa: 109)
"Yahudiler müslümanlardan daha hayırlıdır, onlar öğretmenlerin hakkını veriyor diyen bir muallim yâni öğretmen kâfirdir." (Sayfa: 109)
"Bir kimse bir şeyin veya bir işin haram olduğunu bildiği halde helâl olduğunu söylerse kâfir olur." (Sayfa: 110)
"Ben kiliseyi, mescidi, papazı ve imamı sever ve itikad ederim diyen kimse kâfir olur." (Sayfa: 115)
"Bir kimse kâfir bir dostuna daha fazla yaklaşmak için, sen dinini muhafaza et, ben de edeyim, yahut da senin dinin de hak, benim dinim de hak, hepsi Allah'ın dini, hepsi iyidir derse kâfir olur." (Sayfa: 115)
"Bir kimse kiliseye ve buna benzer ibadet yerlerine ruhban ve papazları ziyaret etmek için veyahut teberrüken girerse veya onlara has bir işi yaparsa veyahut da mecusilerin Nevruz gününde onlara elma takdim ederse, bayramlarında onlara muvafakat ederse, bayramlarını ilân etmek için onlarla beraber çıkarsa kâfir olur." (Sayfa: 117)
"Bezzâziyye isimli kitapta şöyle vârid olmuştur: Bazı sefil kimseler fetvalardaki küfür hükümleri korkutmadır, hakikat değildir derler. Bu sözler bâtıldır. Helâli, haramı, küfrü, İslâm'ı beyan eden âlimler, Allah'ın emin kulları böyle bir durumdan uzaktırlar. Onlar sadece Allah'ın Resûl'ünün tebliğ ettiği hakikatlerden bahsederler.
Allah, Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.) hürmetine, sizi ve beni dil kaymalarından, hatâ ve nisyan ile de olsa küfür lâfızlarını kullanmaktan muhafaza eylesin..." (Sayfa: 119)

Binaenaleyh İslâm âlimleri teker teker önlerine gelen her bir söz, her bir olay hakkında fetvâlar vermişlerdir.

Dikkat edilirse bu fetvaların çıkış noktası şudur:

Küfür ehline tâzim etmek, küfür ehlinin küfrünü hoş görmek, kâfire kâfir olduğu için hürmet göstermek, kâfirin özel gün ve bayramlarına saygı niyetiyle hareket etmek küfürdür.
Bugün ortaya çıkanların "Hıristiyanlık, yahudilik, İslâmiyet hepsi de dindir." demeleri, bu minval üzere hoşgörü toplantıları yapmaları ve bunun gibi icraatları küfürdür.
Biz bunların küfür olduğunu Âyet-i kerime'lere baktığımızda anlıyoruz. Sizin de anlamanız için önünüze İslâm âlimlerinin eserlerinden örnekler koyuyoruz.
Bugün türeyen "Küfrü Hoş Görücüler"in küfürleri bu verilen örneklerden daha tehlikeli ve daha büyüktür.
Zira bir kimse bilerek bilmeyerek bu küfür sözlerinden bir söz söylediğinde zararı kendisinedir.
Ancak bunlar bu sözleri bir itikad düsturu edinmişlerdir. Yani bunlar adeta yeni bir din kurmuşlardır. Yukarıda bahsettiğimiz ve Pakistan'da "Kelime-i şehadet getirmeleri yasaklanan" Kadıyanilik gibi bunlar da yeni bir din, yeni bir oluşumdur.

Bu kadar neşriyat, bu kadar mücadele müslümanların imanını kurtarmak içindir.

Bunlar ortaya çıkıp "Biz küfrü hoş görü dini kurduk. Bu yaptıklarımız İslâm dinine göre değildir." diye ilan etmiş olsalardı daha doğru olurdu.

Ancak ortaya çıkıp "Bu yaptıklarımızı İslâm dini adına yapıyoruz. İslâm'ın hükmü budur." dedikleri için biz bu neşriyatı yapmak zorundayız. İslâm binasının yıkılmaması ve müslümanların imanının muhafazası için.



Bugünkü
Küfrü Hoş Görenlerin Durumu:


Bugün ortaya çıkan grupların,

"Muhammedün Resulullah demese dahi rahmet ve merhamet nazarı ile bakın." demeleri,

Bir put mesabesindeki haçın yanına hilali koyarak hoşgörü toplantıları yapmaları,

İslâmiyet'i hıristiyan ve yahudilerin dinleri ile musavi tutmaları,

Yüzyıllar boyunca İslâm mücahidlerinin küffarla yaptığı cihadı "Boşyere boğazlama" olarak tanımlamaları,

"Cebrail gelse bile kusura bakma partine girmem" demeleri,

Hıristiyan papa ve papazlarının önüne İslâm'ı temsil ediyormuş gibi çıkıp, "Misyonunuzun parçası olmak istiyoruz." diye mektup arzetmeleri,

Küffar memleketinde yaşayıp, "Amerika'ya rağmen birşey yapmak mümkün değil." demeleri,

Faize "kâr payı" adını verip yemeleri,

Tesettür emrini "teferruat" (ya da füruat) diyerek hafife almaları (İslâm akaidine göre Allah-u Teâlâ'nın emrini hafife almak inkâr etmek demektir),

Yahudi ve hıristiyanlar hakkındaki âyetler hakkında "O âyetlerin ilk günden bu yana bütün yahudi ve hristiyanları içine aldığı kesin değildir." demeleri,

Temsili bir sırat köprüsü yapıp, haham ve papazları üzerinden geçirip, hepsi cennete girecek demeleri,

Bütün bu ve buna benzer sözler küfür değildir de nedir?

Hakiki İslâm âlimlerine; İmam Maturidi Hazretleri'ne, İmam Âzam Hazretleri'ne, İmam-ıRabbani Hazretleri'ne, İmam-ı Gazali Hazretleri'ne -r. aleyh- bu sözlerden sadece bir tanesini sorma imkânımız olsaydı, hiç tereddüt etmeden "Bu sözü söyleyen kimse küfre kaymıştır." diye hükmünü beyan ederlerdi. Bundan hiçbir şüpheniz olmasın.

Bu sözleri söyleyenlerin ve buna inananarak peşinden gidenlerin "Bu sözler bize göre küfür değildir." demelerinin hiçbir hükmü yoktur.

Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî Hazretleri'nin yukarıda ismi zikredilen eserinde bu husus hakkındaki akaid hükmü şöyle beyan olunmuştur:

"Bir kimse kendi isteği ile elfâz-ı küfürden bir söz sarfeder de, bu sözün küfür olduğuna inanmadığını veya bilmediğini söylerse, bütün âlimlerce kâfirdir. Zira, bilmemek özür değildir."

Binaenaleyh bu küfür söz ve icraatlarına destek veren, inanan, bu sözleri söyleyen kimselerin peşinden gidenler de küfürdedir."

http://www.hakikat.com




 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com




Ehl-i Kıble'ye Kâfir Denilir mi?
1974'de Pakistan Büyük Millet Meclisi İslâm âlimlerinin fetvalarına dayanarak Kadıyanilerin Müslüman sayılmayacaklarına karar verdi.

Ziya-ül Hak döneminde de Kadıyanilerin "Kelime-i şehadet okumaları; Selamün Aleyküm demeleri; ibadet yerleri için Cami ve Mescit kelimeleri kullanmaları" yasaklandı. Yasağa uymayanların üç yıl hapis cezasına çarptırılmaları karara bağlandı.
Halbuki Kadıyaniler kendilerini "Müslüman Ahmedi Cemaati" diye tanımlıyorlar. Resulullah Aleyhisselâm'ı da çok sevdiklerini iddia ediyorlar.
Bunun gibi Osmanlı devrinde de sapkın gruplar hakkında verilmiş fetvalar mâlumdur. Şiiler olsun, Vehhabiler olsun. Bunlar zaten hem dinde bölücülük yapmışlardı, hem de devleti yıkmaya çalışıyorlardı.
Kaldı ki İslâm tarihi devirlerinde ortaya çıkan bölücü sapkın fırkalar hakkında birçok İslâm alimi reddiyeler neşrettiler.
Bugün ortaya çıkan bu sapkın gruplar; o devirlerde, aynı fikirlerle ortaya çıkmış olsalardı, hiç şüphesiz bunların sapkınlıkları ve küfürleri o devir İslâm âlimleri tarafından da müslümanlara duyurulur ve ilan olunurdu.
Fıkıh ve akaid alimleri ehl-i kıblenin tekfir edilmeyeceğini beyan eden eserlerinde "Allah tarafından geldiği kesinlikle bilinen, yahud haramları helal, helalleri haram itikad etmenin dışındaki durumlar" şeklinde kayıt düşmüşlerdir.
Nitekim İmam-ı Âzam Hazretleri "Kur'an'ın bir harfini bile inkâr eden kimse tekfir edilir." buyurmuşlardır:
"Mümin olduğunu söylemekle birlikte ilâhi sıfatları inkâr eden veya bunları yarattıklarının sıfatlarına benzeten, kadere inanmayan, Kur'an'da açıkça belirtilen hükümleri kabul etmeyen, günah işlemeyi helâl sayan ve Kur'an'ın bir harfini bile inkâr eden kimse tekfir edilir."
"Fıkh-ı Ekber Şerhi"nde şöyle denilmiştir:
"Ehli sünnet katında ehl-i kıble olandan hiçbir kimsenin tekfir edilmemesinden murad kendisinde küfür alâmet ve işaretlerinden bir şey bulunmayan ve kendisinden küfrü mûcib olan bir şey sâdır olmayan kimse tekfir edilmez demektir." (Fıkh-ı Ekber Şerhi, Hisar Yayınevi, sh: 411)
İslâm akaidi kitaplarında "Elfâz-ı küfür" yani "Küfre düşüren sözler" hususi olarak mühim bir konu olarak işlenmektedir.
Bu husus ortada iken İslâm alimlerinin eserlerindeki "Ehl-i kıblenin tekfir edilmez" şeklindeki beyanlarını umumileştirmek, İslâm akaidine ve hukukuna terstir.
Fıkh-ı Ekber şerhinde bu hususta da şöyle söylenmiştir:
"Fıkıh bilginlerinden bir zümre, biz ehli kıbleden hiçbir kimseyi tekfir etmeyiz diyerek, tekfiri umum olarak nefyediyorlar. Halbuki bilinir ki, ehli kıbleden olanlardan münafıklar vardır ki, onların yahudi ve hıristiyanlardan daha şiddetli kâfir oldukları kitap, sünnet ve icma-i ümmetle sâbittir. Münâfıklardan bazıları vardır ki, imkân bulduklarında münafıklığını izhar eder. Onlar kelimeyi şehâdet getirmekle müslüman gözükürler." (s. 433)
Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî Hazretleri'nin Bedir Yayınevi tarafından "Ehl-i sünnet itikadı" ismiyle neşredilen "Câmiu'l-Mütûn fi Hakki Envâi's-Sıfâti'l-İlâhiyye ve'l-'Akaidi'l-Mâturidiyye ve Elfâzi'l-Küfri ve Tashihi'l-a'mâli'l-'Acibiyye" isimli eserinde;
"Küfre götürdüğü hususunda ittifak edilen lâfızları söyleyenlerin, amellerinin heder olduğu icmâ ile sâbittir. Meselâ mürted bunlardandır. Yeniden iman ettiği takdirde , hacc etmiş ise haccı iâde etmesi gerekir. İrtidad halinde iken karısı ile muamelesi zinâ, çocuğu olursa veled-i zinâ olur.
Âdet yerini bulsun diye getirilen şehâdet, İslâm'ın ruhuna dönmedikçe makbul değildir. Küfrünü ortadan kaldırmaz." buyurulmuştur.
Dikkat ederseniz Pakistan'da Kadıyanilerin şehadet getirmeleri yasaklanmıştır. Çünkü İslâm'da olmayan hükümleri itikad kabul ettiği müddetçe bunların şehadet getirmeleri hükümsüz olduğu gibi, şehadet getirmeleri saf müslümanların bunları müslüman gibi görmesine sebep olmaktadır.

Ehl-i sünnet âlimlerinin "Ehl-i kıblenin tekfir edilmesi" meselesi hususunda hassas durmalarının sebebi "Hâriciler" gibi Aşere-i mübeşşereyi dahi tekfir eden sapık grupların türemesinden dolayıdır. Ortaya çıkan bazı zümrelerin ve kişilerin günah işleyen her kimseyi yahut kendi zanlarına göre hatalı gördükleri herkesi tekfir etmelerinin önüne geçmek istemişlerdir.

Ehl-i sünnet itikadı demek İslâm itikadı demektir. Allah ve Resul'ünün hükmüne tam teslimiyet demektir. Bir müslümana küfür isnad etmek çok tehlikelidir. Zira müslümana kâfir diyen kimse kâfir olur.

Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:

"Bir kimse müslüman kardeşine fısk ve küfür isnad etmesin. Zira o kimsede bu haller yoksa, sözler sahibine döner." (Buhârî)

Bu Hadis-i şerif mucibince inanan bir müslümana küfür isnat etmek insanı küfre götürdüğü gibi, iman dairesinde olmayan bir kâfiri iman hudutları içine koymak da insanı küfre götürür. Neden küfre götürür? Karşıdaki alenen küfrettiği halde İslâm dairesine sokmak istediği için, bile bile söylediği için, Allah-u Teâlâ'nın koyduğu hudutları kaldırdığı için.

Bu Hadis-i şerif hükmüne ve İslâm akaidine göre "Bir kâfire müslüman demek de küfürdür."

Bir hıristiyana iman ehli nazarı ile bakmak, "Senin dinin de ilâhi, hak bir dindir!" demek küfürdür. Bu küfür ehline müslüman demek de küfürdür.

"Allah katında din İslâm'dır." (Âl-i imran: 19)

Âyet-i kerime'sini inkârdır.

Bu İslâm hukukunun hükmüdür.
http://www.hakikat.com/anayay.html

 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Biz küfrü ve kafirleri hoş gören kafirlerden değiliz !
Halâ kafanız bu hususa bir türlü basmadı - basamadı!
Çünkü, Müslüman görünümlü mülhidsiniz haberiniz bile yok!

Not : Bu forumda vaktiyle Pensilvanyadaki zat AKP ile kuzu sarması iken, bize "senin F.G. kadar İslâm Dinine bir hizmetin oluyor mu? Oldu mu?" denilerek bize hücumlar edip hakaret yağdıranlar ve yasak üstüne yasak getirenler, şimdi bakıyoruz da F.G.'yi AKP'den desteğini çekti diye her gün linç etmekteler ! Oysa, F.G. o gün ne ise, bugün de odur! Bizde de hiç bir değişiklik yoktur ! Ama, küfrü ve kafirleri sevenler ve ölçüleri İslâm Dini olmayıp, poliika bataklığında çırpınanlar ele-güne böyle rezil olur da haberleri olmaz ! Bu şahıslar halâ adamız diye ortalıkta basıl geziniyorlar ve foruma yazı asabiliyorlar anlamak mümkün değil !
Demek ki, insanlardaki yüzler, zamanı gelince kayış da olabiliyor
!
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Eline saglik yapmis oldugun bu paylasim icin sen sag o Ummuhan.

 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Biz küfrü ve kafirleri hoş gören kafirlerden değiliz !
Halâ kafanız bu hususa bir türlü basmadı - basamadı!
Çünkü, Müslüman görünümlü mülhidsiniz haberiniz bile yok!


Not : Bu forumda vaktiyle Pensilvanyadaki zat AKP ile kuzu sarması iken, bize "senin F.G. kadar İslâm Dinine bir hizmetin oluyor mu? Oldu mu?" denilerek bize hücumlar edip hakaret yağdıranlar ve yasak üstüne yasak getirenler, şimdi bakıyoruz da F.G.'yi AKP'den desteğini çekti diye her gün linç etmekteler ! Oysa, F.G. o gün ne ise, bugün de odur! Bizde de hiç bir değişiklik yoktur ! Ama, küfrü ve kafirleri sevenler ve ölçüleri İslâm Dini olmayıp, poliika bataklığında çırpınanlar ele-güne böyle rezil olur da haberleri olmaz ! Bu şahıslar halâ adamız diye ortalıkta basıl geziniyorlar ve foruma yazı asabiliyorlar anlamak mümkün değil !
Demek ki, insanlardaki yüzler, zamanı gelince kayış da olabiliyor !

Allah haricinde her şey değişir. Mesele kişiler değildir. FG dün ne ise bugün o değildir. Dün Tayyip Erdoğan'ın yanındaydı bugün karşısındadır. Tayyip Erdoğan ise Devletin en tepesindedir. Bu konumuyla nitelik olarak halife hükmündedir. Niceliği halife olmasa da bu böyledir. Zira halife olsaydı FG itaat edecekti gibi bir durum yoktur. O halde değişen kişi devletin başı değil, bilakis dün devletin yanında olup şimdi karşısında olandır. Genel çerçeve bu iken laf cambazlığı yapıp -NE DEĞİŞTİ?- havası estirmen cehaletten başka bir şey değildir. Neyin ne olduğunu benden iyi biliyorsun, çocuk değilsin. Safını belli et inşallah..

Tayyip Erdoğan, Sultan Abdülhamit'in geçtiği süreçten geçiyor. Bu sefer tahttan inmek yok. Ya siyonist zihniyyet yenecek ya biz. Eğer tahttan(!) inerse tarih tekerrür eder ve bir 150 sene daha kaybederiz. Bu böyle. İner mi? Sanmıyorum. Kefenimi giydim de geldim diyor. Neyin ne olduğunu o da biliyor.

Safını belli et. Aza şükretmeyen çoğu bulamaz. Müslüman bir kere sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. İslami düzenin nasıl geleceğini sanıyorsun? Güle oynaya mı? Eğer devrimciysen bile en yakın kapının önünde durman icab eder. Ama particiysen zaten o zaman oyunu Saadete verir isrif edersin.


İslâm akaidinin bilinen bir kuralı vardır: Allah-u Teâlâ'nın hükmünü inkâr eden kâfir olduğu gibi, Allah-u Teâlâ'nın hükmünü hafife alan da kâfir olur. Bu sebeple küfre rıza göstermek, küfrü hoş görmek de kişinin küfrüne delalet eder.


Zira:
"Hüküm ancak Allah'ındır." (En'am: 57)
Ayetlerin nüzül sebeplerini bilmeden olur olmadık yerlerde kullanmayın. O ayette HÜKÜM ALLAH'INDIR diyor başkasının değil. Bu ayet, Kur'an'da geçen ayetleri bağlar. Şerh, çıkarım, meal, tefsir ve yorum gibi fânîlerin işlerini kapsamaz. Sen kendi çıkarımının altına Allah'ın imzasını kullanıyorsun. Sen kimsin? Haşaaa? Bu metod günümüz müslümanlarının en büyük hastalığı malesef. Ona buna veriştirir, ardından bu ayeti okur. Kendi çıkarımlarının altına Allah'ın imzasını taklit edenlerin halini âhirette çok merak ediyorum. Aslında buna Allah ile kandırmak deniyor. Adı üstünde KAN-DIR-MAK. Açık seçik belli olsa zaten kimse kanmaz. Kandırmak, laf cambazlığıyla, duygu sömürüsüyle olur. İman da bir çeşit duygudur.

Bundan vaz geçiniz bayım.

Edit: Hüküm ancak Allah'ındır, diye bitirmek, Allahu âlem anlamında kullanılırsa sorun yok. Yani ''ben bir şeyler yumurtladım ama hüküm benim değil, Allah daha iyi bileceği için Allah'ındır'' anlamında kullanılır. Tersi değil. Allahu âlem, demek lazım..

Elfâz-ı Küfür
(Küfre Sebep Sözler):

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî Hazretleri'nin "Câmiu'l-Mütûn fi Hakki Envâi's-Sıfâti'l-İlâhiyye ve'l-'Akaidi'l-Mâturidiyye ve Elfâzi'l-Küfri ve Tashihi'l-a'mâli'l-'Acibiyye" isimli eserindeki Elfâz-ı küfür (küfür sözler) bahsinden bazılarını arzedelim:

"Bir kimse Peygamber Efendimiz'in saçından bahsederken 'saçcık' der ve bununla ona hakaret kasd ederse kâfirdir." (Sayfa: 80)

"Bir kimse Resulullah'ın (s.a.v.) sünnetini, Hadis-i şerif'lerden birini hafife alır (...)sa kâfirdir." (Sayfa: 80)

"Bir kimse Peygamber (s.a.v.) kabağı severdi der de, bir başkası da ben sevmiyorum derse, sevmiyorum diyen kâfir olur." (Sayfa: 80)

"Resûlullah'a (s.a.v.) söven, ne azab görür ve ne de kâfirdir diyen kimse kâfirdir." (Sayfa: 81)

"Peygamberimizin sözünden bahsederken, şu adam şöyle şöyle diyor diyen kimse kâfirdir." (Sayfa: 82)

"Hıristiyanların ve yahudilerin dirildikten sonra Cehennemde azap görüp görmeyeceklerini bilmiyorum diyen kâfirdir." (Sayfa: 88)

"Allah'ın küfre rıza gösterdiğine inanan kimse kâfirdir." (Sayfa: 88)

"Hıristiyan, yahudiden daha hayırlıdır diyen kimse kâfir olur. Zira bu sözü ile, şer'an ve aklen çirkin olan bir şeyi hayır kelimesi ile vasfetmiş oluyor. Yahudilik hıristiyanlıktan şerlidir diyebilir." (Sayfa: 100)

"Kâfire, ta'zim ederek hürmet göstermek veya zımmîyi ta'zim ile selâmlamak veyahut bir mecusiye ta'zim ile ya üstad demek küfürdür." (Sayfa: 100)

"Bir kimse bir fakire haram maldan tasadduk eder de sevap umarsa kâfir olur." (Sayfa: 101)

"Bir kimse küfür kelimesini telaffuz ederken, diğeri de buna gülerse, gülen kâfir olur." (Sayfa: 103)

"Bir vâiz küfür kelimesi konuşur, dinleyenler de bunu kabul ederlerse kâfir olurlar. Bir rivayete göre de, vâiz o küfür kelimesini konuştuktan sonra, onun küfür olduğunu bildikleri halde orada otururlarsa kâfir olurlar." (Sayfa: 103)

"Ehl-i bid'atin bâtıl kelamını güzel gören ve çirkine güzel diyen kâfirdir." (Sayfa: 104)

"Bir kâfir, müslüman olduğunda bir müslüman ona mirasını aldıktan sonra müslüman olsaydın derse kâfir olur." (Sayfa: 106)

"Bir kimse başkasına küfür kelimesi telkin ederse, öğretir veya emrederse kâfir olur." (Sayfa: 108)

"Müslüman veya yahudi olman benim için birdir diyen kâfirdir." (Sayfa: 108)
"Bir kimse mecusi başlığını başına koyar veya onların kullandıkları sarı bir hırkayı boynuna dolarsa veya onların bağladığı bir ipi boynuna bağlarsa, şaka yolu ile kendini, yahudi veya hıristiyana benzetirse, kâfirlerin taktığı kolyeyi göğsüne takarsa, oyun veya başka bir şey olsun kâfirlere kasden benzemek için bir şey yaparsa kâfir olur." (Sayfa: 109)
"Hülâsa, beline zünnar takan, onların atkısını kullanan, mecusilerin başlığını giyen, onların giydikleri siyah şeyi giyen, kasten veya şaka ile de olsa kâfirdir." (Sayfa: 109)
"Yahudiler müslümanlardan daha hayırlıdır, onlar öğretmenlerin hakkını veriyor diyen bir muallim yâni öğretmen kâfirdir." (Sayfa: 109)
"Bir kimse bir şeyin veya bir işin haram olduğunu bildiği halde helâl olduğunu söylerse kâfir olur." (Sayfa: 110)
"Ben kiliseyi, mescidi, papazı ve imamı sever ve itikad ederim diyen kimse kâfir olur." (Sayfa: 115)
"Bir kimse kâfir bir dostuna daha fazla yaklaşmak için, sen dinini muhafaza et, ben de edeyim, yahut da senin dinin de hak, benim dinim de hak, hepsi Allah'ın dini, hepsi iyidir derse kâfir olur." (Sayfa: 115)
"Bir kimse kiliseye ve buna benzer ibadet yerlerine ruhban ve papazları ziyaret etmek için veyahut teberrüken girerse veya onlara has bir işi yaparsa veyahut da mecusilerin Nevruz gününde onlara elma takdim ederse, bayramlarında onlara muvafakat ederse, bayramlarını ilân etmek için onlarla beraber çıkarsa kâfir olur." (Sayfa: 117)
"Bezzâziyye isimli kitapta şöyle vârid olmuştur: Bazı sefil kimseler fetvalardaki küfür hükümleri korkutmadır, hakikat değildir derler. Bu sözler bâtıldır. Helâli, haramı, küfrü, İslâm'ı beyan eden âlimler, Allah'ın emin kulları böyle bir durumdan uzaktırlar. Onlar sadece Allah'ın Resûl'ünün tebliğ ettiği hakikatlerden bahsederler.
Allah, Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.) hürmetine, sizi ve beni dil kaymalarından, hatâ ve nisyan ile de olsa küfür lâfızlarını kullanmaktan muhafaza eylesin..." (Sayfa: 119)

Binaenaleyh İslâm âlimleri teker teker önlerine gelen her bir söz, her bir olay hakkında fetvâlar vermişlerdir.

Dikkat edilirse bu fetvaların çıkış noktası şudur:

Küfür ehline tâzim etmek, küfür ehlinin küfrünü hoş görmek, kâfire kâfir olduğu için hürmet göstermek, kâfirin özel gün ve bayramlarına saygı niyetiyle hareket etmek küfürdür.
Bugün ortaya çıkanların "Hıristiyanlık, yahudilik, İslâmiyet hepsi de dindir." demeleri, bu minval üzere hoşgörü toplantıları yapmaları ve bunun gibi icraatları küfürdür.
Biz bunların küfür olduğunu Âyet-i kerime'lere baktığımızda anlıyoruz. Sizin de anlamanız için önünüze İslâm âlimlerinin eserlerinden örnekler koyuyoruz.
Bugün türeyen "Küfrü Hoş Görücüler"in küfürleri bu verilen örneklerden daha tehlikeli ve daha büyüktür.
Zira bir kimse bilerek bilmeyerek bu küfür sözlerinden bir söz söylediğinde zararı kendisinedir.
Ancak bunlar bu sözleri bir itikad düsturu edinmişlerdir. Yani bunlar adeta yeni bir din kurmuşlardır. Yukarıda bahsettiğimiz ve Pakistan'da "Kelime-i şehadet getirmeleri yasaklanan" Kadıyanilik gibi bunlar da yeni bir din, yeni bir oluşumdur.

Bu kadar neşriyat, bu kadar mücadele müslümanların imanını kurtarmak içindir.

Bunlar ortaya çıkıp "Biz küfrü hoş görü dini kurduk. Bu yaptıklarımız İslâm dinine göre değildir." diye ilan etmiş olsalardı daha doğru olurdu.

Ancak ortaya çıkıp "Bu yaptıklarımızı İslâm dini adına yapıyoruz. İslâm'ın hükmü budur." dedikleri için biz bu neşriyatı yapmak zorundayız. İslâm binasının yıkılmaması ve müslümanların imanının muhafazası için.

Bugünkü
Küfrü Hoş Görenlerin Durumu:

Bugün ortaya çıkan grupların,

"Muhammedün Resulullah demese dahi rahmet ve merhamet nazarı ile bakın." demeleri,

Bir put mesabesindeki haçın yanına hilali koyarak hoşgörü toplantıları yapmaları,

İslâmiyet'i hıristiyan ve yahudilerin dinleri ile musavi tutmaları,

Yüzyıllar boyunca İslâm mücahidlerinin küffarla yaptığı cihadı "Boşyere boğazlama" olarak tanımlamaları,

"Cebrail gelse bile kusura bakma partine girmem" demeleri,

Hıristiyan papa ve papazlarının önüne İslâm'ı temsil ediyormuş gibi çıkıp, "Misyonunuzun parçası olmak istiyoruz." diye mektup arzetmeleri,

Küffar memleketinde yaşayıp, "Amerika'ya rağmen birşey yapmak mümkün değil." demeleri,

Faize "kâr payı" adını verip yemeleri,

Tesettür emrini "teferruat" (ya da füruat) diyerek hafife almaları (İslâm akaidine göre Allah-u Teâlâ'nın emrini hafife almak inkâr etmek demektir),

Yahudi ve hıristiyanlar hakkındaki âyetler hakkında "O âyetlerin ilk günden bu yana bütün yahudi ve hristiyanları içine aldığı kesin değildir." demeleri,

Temsili bir sırat köprüsü yapıp, haham ve papazları üzerinden geçirip, hepsi cennete girecek demeleri,

Bütün bu ve buna benzer sözler küfür değildir de nedir?

Hakiki İslâm âlimlerine; İmam Maturidi Hazretleri'ne, İmam Âzam Hazretleri'ne, İmam-ıRabbani Hazretleri'ne, İmam-ı Gazali Hazretleri'ne -r. aleyh- bu sözlerden sadece bir tanesini sorma imkânımız olsaydı, hiç tereddüt etmeden "Bu sözü söyleyen kimse küfre kaymıştır." diye hükmünü beyan ederlerdi. Bundan hiçbir şüpheniz olmasın.

Bu sözleri söyleyenlerin ve buna inananarak peşinden gidenlerin "Bu sözler bize göre küfür değildir." demelerinin hiçbir hükmü yoktur.

Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî Hazretleri'nin yukarıda ismi zikredilen eserinde bu husus hakkındaki akaid hükmü şöyle beyan olunmuştur:

"Bir kimse kendi isteği ile elfâz-ı küfürden bir söz sarfeder de, bu sözün küfür olduğuna inanmadığını veya bilmediğini söylerse, bütün âlimlerce kâfirdir. Zira, bilmemek özür değildir."

Binaenaleyh bu küfür söz ve icraatlarına destek veren, inanan, bu sözleri söyleyen kimselerin peşinden gidenler de küfürdedir."

El Faz-ı Küfür kitabı fevkalade ciddi bir karikatürdür. Tekfir dinamiğinin ciddiyetini hafife indirgediği için kalp ehli tarafından yazıldığına inanmıyorum. İşin içinde münafık parmağı olduğunu sezer gibiyim. Ümmeti, kendi içinde parçalamak için tekfir dinamiğinin ciddiyetini kaybetmesi gerekiyordu. İşte onu, bu kitapla becerdi birileri. Evet, herkes tencere tabakta komplo teorileri arayacağına bu gibi şeylere baksınlar. Tabularınızı ve ön kabullerinizi yıkın artık arkadaşlar. Bu iş çocuk oyuncağı değil. Kitabı baştan sona okursanız ciddi ciddi gülme krizlerine girecek, bu esere karikatür muamelesi yapmaktan kendinizi geri tutamıyacaksınız. Bu kitap müslümanların zekasıyla dalga geçiyor, artık anlayın bunu. Aklımda kalan iki örnek vereceğim: Bir yerde ''çirkine güzel diyen kâfir olur'' diyor. Yahu, bu gibi deli saçmalarını cumburlop diye kabulleneceğinize azcık aklınızı çalıştırın arkadaşlar o kadar mı aklınızı bahşiş verdiniz? Şu cümleden sonra daha bu kitaptan delil sunmaya insan utanır yahu! Bu eseri sonuna kadar okumadım ama kitabın son cümlesi ''bu kitabı hafife alan kafir olur'' şeklinde ise buna hiç şaşırmam. Dedim ya KARİKATÜR.. Veya @Kurtuluş26 kardeşimiz gibi sonuna ''... Zira hüküm ancak Allah'ındır. (En'am: 57)'' diye bitirmesi gerekirdi. :D İkinci örnek ''Ne güzel Kur'an okudu, diyen kafir olur'' diyor. Sebebi de: Bu sözle Kur'an'ı geri plana atıp okuyanı ön plana çıkartıyormuş. Vay vay vay, yahu insan yoksa Kur'an niye var? Güzel Kur'an okudu, demekle bir insan nasıl kafir olur? Düşünün bi! Ayyaşın biri tövbe ediyor, namaza başlıyor. Camide Kur'an okunurken aşkla ''ne güzel Kur'an okuyor'' diyor. Hoppalaa, keşke hiç tövbe edip namaza başlamasa imiş bak herif kafir oldu mu diyeceğiz? Yahu, böyle saçmalık mı olur?

Ahmet Ziayüddin Gümüşhanevi hazretlerinin bu kitap ile ilgili bağlantılarına inanmıyorum. Kendi kapımdan biliyorum ki Mahmut Efendi hazretleri hakkında ne sözler söyleniyor ve üstelik bunlar yazılıp çiziliyor da. Münafık ve hain her yerde var. Hele ki Osmanlının son dönemi.. İnanmayın bunlara. Orjinal metinlerin bile çevirilerine neler katıp piyasaya sunuyorlar. Kütüphanelerde ki el yazmaları ile kıyaslanmayan hiçbir esere itimadınız olmasın. Biri çıkartıyor, çevirdim diyor, basıyor; diğerleri ondan delil alıp etrafa yayıyor ve çoğaltıyor. Unutmayın, yahudi ve ingiliz böyle çalışarak yıktı bu ümmeti. Buhari'nin elimizde ki tek yazma nüshası bile Sultan Abdülaziz döneminde Mısır'a baskı için gönderilirken kaybolmuş. Şimdi elimizde ki bütün çeviriler tavuğun suyudur, bunu da bilesiniz. Niye kaybolmuş, kimler kaybetti, bunları hâlâ soran eden yok.

Ya erhamerrahimin ya erhamerrahimin ya erhamerrahimin. Bu ümmete sen akıl fikir ver ya Rabbim. Amin..
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
Allah haricinde her şey değişir. Mesele kişiler değildir. FG dün ne ise bugün o değildir. Dün Tayyip Erdoğan'ın yanındaydı bugün karşısındadır. Tayyip Erdoğan ise Devletin en tepesindedir. Bu konumuyla nitelik olarak halife hükmündedir. Niceliği halife olmasa da bu böyledir. Zira halife olsaydı FG itaat edecekti gibi bir durum yoktur. O halde değişen kişi devletin başı değil, bilakis dün devletin yanında olup şimdi karşısında olandır. Genel çerçeve bu iken laf cambazlığı yapıp -NE DEĞİŞTİ?- havası estirmen cehaletten başka bir şey değildir. Neyin ne olduğunu benden iyi biliyorsun, çocuk değilsin. Safını belli et inşallah..

Tayyip Erdoğan, Sultan Abdülhamit'in geçtiği süreçten geçiyor. Bu sefer tahttan inmek yok. Ya siyonist zihniyyet yenecek ya biz. Eğer tahttan(!) inerse tarih tekerrür eder ve bir 150 sene daha kaybederiz. Bu böyle. İner mi? Sanmıyorum. Kefenimi giydim de geldim diyor. Neyin ne olduğunu o da biliyor.

Safını belli et. Aza şükretmeyen çoğu bulamaz. Müslüman bir kere sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. İslami düzenin nasıl geleceğini sanıyorsun? Güle oynaya mı? Eğer devrimciysen bile en yakın kapının önünde durman icab eder. Ama particiysen zaten o zaman oyunu Saadete verir isrif edersin.



Ayetlerin nüzül sebeplerini bilmeden olur olmadık yerlerde kullanmayın. O ayette HÜKÜM ALLAH'INDIR diyor başkasının değil. Bu ayet, Kur'an'da geçen ayetleri bağlar. Şerh, çıkarım, meal, tefsir ve yorum gibi fânîlerin işlerini kapsamaz. Sen kendi çıkarımının altına Allah'ın imzasını kullanıyorsun. Sen kimsin? Haşaaa? Bu metod günümüz müslümanlarının en büyük hastalığı malesef. Ona buna veriştirir, ardından bu ayeti okur. Kendi çıkarımlarının altına Allah'ın imzasını taklit edenlerin halini âhirette çok merak ediyorum. Aslında buna Allah ile kandırmak deniyor. Adı üstünde KAN-DIR-MAK. Açık seçik belli olsa zaten kimse kanmaz. Kandırmak, laf cambazlığıyla, duygu sömürüsüyle olur. İman da bir çeşit duygudur.

Bundan vaz geçiniz bayım.




El Faz-ı Küfür kitabı fevkalade ciddi bir karikatürdür. Tekfir dinamiğinin ciddiyetini hafife aldığı için kalp ehli tarafından yazıldığına inanmıyorum. İşin içinde münafık parmağı olduğunu sezer gibiyim. Ümmeti, kendi içinde parçalamak için tekfir dinamiğinin ciddiyetini kaybetmesi gerekiyordu. İşte onu, bu kitapla becerdi birileri. Evet, herkes tencere tabakta komplo teorileri arayacağına bu gibi şeylere baksınlar. Tabularınızı ve ön kabullerinizi yıkın artık arkadaşlar. Bu iş çocuk oyuncağı değil. Kitabı baştan sona okursanız ciddi ciddi gülme krizlerine girecek, bu esere karikatür muamelesi yapmaktan kendinizi geri tutamıyacaksınız. Bu kitap müslümanların zekasıyla dalga geçiyor, artık anlayın bunu. Aklımda kalan iki örnek vereceğim: Bir yerde ''çirkine güzel diyen kâfir olur'' diyor. Yahu, bu gibi deli saçmalarını cumburlop diye kabulleneceğinize azcık aklınızı çalıştırın arkadaşlar o kadar mı aklınızı bahşiş verdiniz? Şu cümleden sonra daha bu kitaptan delil sunmaya insan utanır yahu! Bu eseri sonuna kadar okumadım ama kitabın son cümlesi ''bu kitabı hafife alan kafir olur'' şeklinde ise buna hiç şaşırmam. Dedim ya KARİKATÜR.. Veya @Kurtuluş26 gibi sonuna ''... Zira hüküm ancak Allah'ındır. (En'am: 57)'' diye bitirmesi gerekirdi. :D

Ahmet Ziayüddin Gümüşhanevi hazretlerinin bu kitap ile ilgili bağlantılarına inanmıyorum. Kendi kapımdan biliyorum ki Mahmut Efendi hazretleri hakkında ne sözler söyleniyor ve üstelik bunlar yazılıp çiziliyor da. Münafık ve hain her yerde var. Hele ki Osmanlının son dönemi.. İnanmayın bunlara. Orjinal metinlerin bile çevirilerine neler katıp piyasaya sunuyorlar. Kütüphanelerde ki el yazmaları ile kıyaslanmayan hiçbir esere itimadınız olmasın. Biri çıkartıyor, çevirdim diyor, basıyor; diğerleri ondan delil alıp etrafa yayıyor ve çoğaltıyor. Unutmayın, yahudi ve ingiliz böyle çalışarak yıktı bu ümmeti. Buhari'nin elimizde ki tek yazma nüshası bile Sultan Abdülaziz döneminde Mısır'a baskı için gönderilirken kaybolmuş. Şimdi elimizde ki bütün çeviriler tavuğun suyudur, bunu da bilesiniz. Niye kaybolmuş, kimler kaybetti, bunları hâlâ soran eden yok.

Ya erhamerrahimin ya erhamerrahimin ya erhamerrahimin. Bu ümmete sen akıl fikir ver ya Rabbim. Amin..
senin hocan rehberin kim dinini nerdem kimden hangi kitapdan öğrendin yanlış anlama sanki alim gibimiş yada müctehid gibimiş gibi yazıyorsun
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
senin hocan rehberin kim dinini nerdem kimden hangi kitapdan öğrendin yanlış anlama sanki alim gibimiş yada müctehid gibimiş gibi yazıyorsun
Hocam tevhid, rehberim tevhid, dinim tevhidtir benim. Tevhid merkezli düşünür, tevhidle yatar tevhidle kalkarım. Tevhid varsa her şey var, tevhid yoksa hiçbir şey yoktur. Bir eser okurken o eseri yazan kişiye duyduğum hayranlığı silerim, tevhid gözlüğünü takarım. O vakit bütün yalanlar ve yanlışlar kendini açık eder. Ayrışmaya ve yıkıma hizmet eden her satır gün gibi aşikar olur BEN BURADAYIM diye bağırmaya başlar. Bu gözlükle Kur'an'ı Kerim'i okurum, her bir ayetin hakikati açılır. Mesenvi'yi okurum her bir beytin hakikat tefsiri olduğunu görürüm. O vakit gören ben değilim, ben dediğime bakma sen.
 
Üst