Susmanın Fazilet ve Sevapları

Yitik Lale

“Men dakka dukka”
Katılım
3 May 2010
Mesajlar
3,282
Tepkime puanı
810
Puanları
0
Bu ki, dilin âfetleri çoktur ve onlardan korunmak hayli zordur. Mümkün olduğu kadar susmak en güzel sıfattır. O hâlde insan zaruret miktarından çok konuşmamalıdır. Şöyle demişler: Ebdal’lar, konuşması, yemesi ve uyuması zaruret miktarınca olan kimselerdir. Hak Teâlâ buyurur ki: “Sadaka işlemek ve hayır yapmak konularından ve insanların arasını düzeltmekten başka konuşmalarda hayır yoktur.”

Peygamber buyurur ki: ”Susan kurtulur.” Yine buyurur ki: “Karın, fere ve dilini koruyan kimse, tamamıyle korunmuştur.” Muaz bin Cebel Peygamberden “Hangi amel en faziletlidir.” diye sordu. Peygamber mübarek dilini ağzından çıkarıp parmağım üzerine koydu. Yâni âmellerin en faziletlisi susmaktır, demek istedi.

Hz. Ömer buyurdu ki: “Hz. Ebû Bekir’i gördüm: Eliyle dilini sıkı tutmuş kıvırıyordu. Dedim ki, ey Resûlallah’m halifesi ne yapıyorsun?” dedi ki: “Bu beni zor ve tehlikeli işlere sokmuş.”


Peygamber buyurdu ki: “İnsanların hatâlarının çoğu dilindendir.“ Yine buyurdu: “Size ibâdetlerin en kolayım haber vereyim mi? Diliniz sussun.” İsa’ya dediler ki, bizi cennete götürecek bir âmel öğret. “Hiç konuşmayın.” dedi. Yapamayız dediler. “Öyleyse hayırdan başka konuşmayınız.” dedi. Peygamber buyurdu: “Sükût ve vekârlı bir mü’mini görürseniz, ona yakın olun. Çünkü o hikmetsiz değildir.” İsa buyurdu ki: “İbadet on kısıradır. Dokuzu susmak ve bir kısmıda insanlardan kaçıp uzlet etmektir.”

Peygamber buyurur ki: “Çok konuşan çok hatâ eder, çok hatâ eden çok günah işler, çok günah işleyen de cehennem ateşine lâyık olur.” Bu sebebten idi ki, Ebubekiri’s-Sıddîk konuşmamak için mübarek ağzına bir taş alırdı. İbni Mes’ud (r.a.): “Dil gibi ebedî hapse lâyık bir şey daha yoktur.” demiştir.


Yûnus bin Ubeyd (r.h.a.) der ki: “Dilini ve kulağını koruyup da bütün işlerinde bu özelliğinin faydasını bulmayan bir insan görmedim.” Muaviye’nin Meclisinde bazı kimseler konuşuyordu. Ahnef bin Kays da susuyordu. “Niçin konuşmuyorsun? Ahnef” dediler. “Hilâfi hakikat konuşursam, Allah’tan korkarım; doğru konuşursam, sizden korkuyorum.” dedi. Rebi bin Heysem, (r.h.a.) yirmi yıl dünya kelâmı konuşmadı. Her sabah yatağından kalkınca, eline kâğıt kalem alırdı ve her ne konuşursa yazardı. Akşam olunca, bu sözlerden kendini. hesaba çekerdi.


Bil ki, susan kimsenin bütün bu fâzileti şu sebebledir ki, dilin âfeti çoktur. Daima boş yere hareket edip konuşması ona kolay gelir. Fakat hakkı bâtıldan ve iyiyi kötüden ayırdedemez. Susmasıyle bu mes’ûliyetten kurtulur. Kalbin himmeti, niyeti ve azmi dağılmaz. Zikir ve fikirle meşgul olur.


Bil ki, sözler dört kısımdır: Birincisi, sadece zarar getirir. İkincisi hem zarar, hem de faydası olan sözlerdir. Üçüncüsü, ne zararı, ne de faydası olmayan sözlerdir. Buna fuzûli sözler denir. Bunun vakti zayi etme zararı yeter. Dördüncüsü, sadece fayda getiren sözlerdir. O hâlde sözün dörtte üçü bırakılmalı, dörtte biri konuşulmalıdır. Nitekim Cenâb-ı Allah buyurur: “Sadaka ve hayır buyurmak ve insanlar arasını bulmak hariç, konuşmada hayır yoktur.” Peygamber de buyurur ki: “Susan, kurtulur.” Dilin âfetlerini bilmeden dilsiz kalmanın hakikatini bilemezsin.


KİMYA-YI SAADET
 
Üst