Susa Cami Katliamı Mizanında Hizbullah ve PKK

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Susa Cami Katliamı Mizanında Hizbullah ve PKK

Mülhid PKK, 26 Haziran 1992 tarihinde Farqin (Silvan)`in Susa (Yolaç) köyünde İslam ve Kuran hizmeti veren muvahhid Müslümanları hedef seçti.
Resim_1307112561.jpg



Mülhid PKK, 26 Haziran 1992 tarihinde Farqin (Silvan)’in Susa (Yolaç) köyünde İslam ve Kuran hizmeti veren muvahhid Müslümanları hedef seçti. Kemalist rejim askerlerinin kıyafetlerini giyerek Susa köyüne saldırdılar. Cuma akşamı camide yatsı namazını müteakip siyer dersi yapan Müslümanları cami avlusunda toplayarak onları yayılım ateşine tuttular. Saldırı sonunda on Müslüman şehid olmuş ve dördü de yaralanmıştı. Kürd halkının hakları(!) için mücadele ettiklerini söyleyenler bu mübarek gecede Kemalist rejim askerleri kılığında on Müslüman Kürd’ü cami içerisinde şehid etmişti. M.Hüseyin Çetinkaya (32), M.Said Fidancı (30), kardeşleri Meki (21), Medeni (19), M. Zeki (15), Hc. Ahmet Kantar (40) ve oğlu14 yaşındaki M. Emin, Ali Uslu (28), Adnan Kantar (19) ve Molla A.Haluk Oğuz (21) bu katliamda şehid olan Müslümanlardı. Bu azizleri, şahadetlerinin yıldönümü münasebetiyle yad eder, camide akıtılan pak kanlarının İslam davasının zafere ulaşmasına ve Müslüman halkımızın kurtuluşuna vesile olmasını yüce rabbimizden niyaz ederiz.

Tarihimize PKK’nın gerçekleştirdiği Susa Cami katliamı olarak geçecek, yakın tarihimizin bu acı olayını kısaca özetledikten sonra aslında bu olayı bir ölçü ve mizan olarak kabul ederek bazı hakikatleri dile getirmekte fayda vardır.

Bilindiği gibi Hizbullah ve PKK siyasi güç olarak bölgemizin iki gerçeği olup kuruluşları 1980 öncesine dayanmaktadır. Fikir, sistem, metod, amaç ve hedefler bakımından baktığımızda; PKK: Marksist bir örgüt olup, sosyalist sistemi benimseyen, silah ve şiddete başvurarak etnik milliyetçiliği ön plana çıkaran ve bu yolla bağımsız Kürdistan hedefini gerçekleştireceğini(!) vaad etmekte idi.

Hizbullah ise; İslami bir hareket olup, İslami idare sistemini benimseyen, peygamberimizin nebevi metodunu esas alarak davet, tebliğ, irşad ve ıslah çizgisini takip eden ve Müslüman Kürd halkının bu yolla ancak kurtuluşa ereceğini hedefleyip hizmet ve mücadelesini vermekte idi.

PKK, Hizbullahi hareketin bölgede güçlenmesinden rahatsız olup 1990 dan itibaren bu harekete karşı her türlü karalama faaliyetlerine ve şiddete başvurdu. Yavaş yavaş çatışmayı bölgenin her tarafına yaymaya başladı. Hizbullahi hareket kendisine tahmil edilen bu çatışmaya karşı meşru müdafaa hakkını kullanarak saldırıya uğradığı yerlerde karşılık vermeye başladı. Kendisine saldırılmadığı yerlerde asla eyleme geçmediği gibi saldırılara karşı da sadece cevap vermiş ve hiçbir zaman saldıran taraf olmamıştır. Yani eğer kendisine bir saldırı yapılmışsa cevabını verip beklemiştir. Eylemlerin devamını sağlamamıştır. Bunu bir prensip olarak devam ettirmiştir. Bu önemli noktayı göz ardı etmemek lazımdır.

Susa cami katliamından kısa bir süre önce çatışmalarda nisbi bir sükunet ve hafiflik meydana gelmiş, Hizbullah da bu sukuneti bozmamış ve devamından yana olmuştur. Ancak her ne olmuşsa yine PKK saldırıya geçmiş ve saldırılarının boyutunu katliamlara vardırmıştır.

O gün huzur ve sükunetin kendisine faydalı olmadığını, çıkarının çatışmalarda, kargaşalarda ve gerginliklerde olduğunu ve ancak bu ortamlarda hayat bulabileceğini düşünen PKK bu gün de aynı çizgiyi takip etmektedir. Beslenme kaynağının çatışma, gerginlik ve tedirginlik olduğu tescillenmiştir. Bunların izale olacağı yerde PKK işlevsiz kalacaktır. Çözüm ve çözüme yönelik her girişim âli(!) menfaat ve hedeflerine faydalı olmadığını ve çözümsüzlüğün daha çok işlerine yaradığını gören derin devlet ve PKK, çözümü dün istemediği gibi bu gün de istemiyor ve yarın da istemeyecektir. 30 yıllık pratik ve uygulamalar bunu ispatlamıştır. Ne yazıktır ki, onların âli(!) menfaat ve hedeflerinin bedelini mazlum ve mustazaf Müslüman Kürd halkı ödemektedir.

Peki bu mazlum halkın talihi hep böyle mi kalacak? Hayır! Allah`ın izniyle bu mazlum halk, tüm İslami ve insani hak ve özgürlüklerine kavuşuncaya kadar bunun mücadelesini verecek dinamiklerini bağrından çıkaracak ve çıkarmıştır da! İslam hamuruyla yoğrulmuş Müslüman Kürd halkının temsilcisi ancak Müslümanlar olabilir.

Selam ve dua ile…
M. Zeki GÜNEY

kaynak: hüseynisevda.biz / arşiv

----------------
terör örgütü pkk'nin sözde lider kadrolarından Mustafa Karasu'nun Hizbullah / Mustazaflar hakkında özgür politika (özgür gündem) gazetesinde çıkan yazısından sonra Türkiye Hizbullahı ile terör örgütü pkk arasında gerginlik yaşanmaya başlandı.
Yukardaki Susa cami katliam haberi pkk'nin katil yüzünün Hizbullah tarafından hatırlatma ve bir nevi pkk'ye uyarı niteliği taşıyor sanırım.

 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
kürt halkının ikisindende uzak durması gerekiyor. iki grupta döktükleri kanda Allahın izni ile boğulup tarih olacaklardır.biri roket attı biride domuz bağı yaptı,canlı canlı gömdü.
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
kürt halkının ikisindende uzak durması gerekiyor. iki grupta döktükleri kanda Allahın izni ile boğulup tarih olacaklardır.biri roket attı biride domuz bağı yaptı,canlı canlı gömdü.
A.V.Hatipoğlu'nun bir kitabında pkk-Hizbullah çatışmasının nerede, ne zaman ve hangi sebeplerle başladığının olaylar örnek verilerek kronolojik bir sıralamayla bilgilendirmelerde bulunmaktadır.
O kitaptan hatırladığım bir örneği vereyim. Aslında bu örnek pkk-Hizbullah çatışmasına doğru gerçekleşen ilk olaylardan biridir. Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde bir imamın üzerine yakılmış olan naylondan akan kızgın ateşle dağlanmak suretiyle işkence ile öldürülmesi üzerine başlandı.
İkinci bir ayrıntı daha Hizbullah'ın Velioğlu sonrası bir anlamda özeleştiride bulunduğu son yayınlamış olduğu manifestonun satır aralarında görülebilmektedir.
Hizbullah ile pkk'yi bir ve aynı görmek, birbirleriyle karşılaştırmak doğru değildir. Hizbullah adı kullanılarak pek çok eylem gerçekleştirildi bu faktörüde gözönünde tutmak gerekir.
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Mustazaflar Cemiyeti`nden Susa Katliamı Mesajı

Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır`ın Silvan ilçesi Yolaç (Susa) Köyü Camisinde yaşanan katliamın 20. Yıldönümünde yayımladığı mesajda, ‏Allah`ın evinde, camide Müslüman kanı dökmenin hiçbir izahı ve nedeni olamayacağını belirterek, katliamın acısının tazeliğini koruduğunu vurguladı.

Mustazaflar-Cemiyeti-nden-20-Yilinda-Susa-Katliami-Mesaji.jpg


BATMAN - Mustazaflar Cemiyeti 26 Haziran 1992 yılında Diyarbakır`ın Silvan İlçesi Yolaç (Susa) Köyü Camisinde Yatsı Namazı vaktinde yaşanan katliam sonucu hayatını kaybeden 10 kişi için mesaj yayınladı.

Mustazaflar Cemiyeti Genel Başkanı Abdurrahman Cens adına yayınlanan açıklamada, Susa Camii`nin karalar bağlamış Beytullah`ın dert ortağı, Halil Er Rahman Camiinin kardeşi olduğunu belirtilerek, "Her hatırladığımızda, her yıldönümünde yüreğimizin burkulduğu, gönlümüzün dağlandığı, gözümüzün nemlendiği Susa katliamının 20. yıldönümünde de acımız hala taze, halen ilk günkü gibi..." ifadeleri kullanıldı.

Açıklamanın devamında, "1986`da Allah`ın emin kıldığı şehirde, Beytullah`ın yanı başında 500, 1994`te Filistin`de el-Halil Camiinde 67 ve 1992`de Diyarbakır`ın Silvan ilçesinin Susa köyünde, Susa Camiinde katledilen 10 Müslümanın acısı; katledildikleri mukaddes mekânlardan dolayı daha büyük ve tahammülü daha zordur. Susa Camii; karalar bağlamış Beytullah`ın dert ortağıdır, Halil Er Rahman Camiinin kardeşidir" denildi.

İslam`a, İslam`ın mescidlerine, Allah`ın evi camilere kadar uzanan İslam düşmanlığının Susa Camiinde açığa çıktığı belirtilen açıklamada, "Aradan bin yıl geçse bile Allah`a olan düşmanlıklarını gizleyemezler, saklayamazlar, örtemezler. Camide, namaz vaktinde, namaz üstündeki Mü`minleri katletmenin utancı ve laneti; o küfür karası suratlarında kıyamete kadar kalacaktır" şeklinde tepki gösterildi.

Susa Camii Şehidlerinin Aziz Kanı, İftiraları Yutan Asayı Musa Gibidir
Susa Camii şehidlerinin aziz kanının dillerini sarkıtıp soludukça inançlı insanlara iftiralar atanların tüm iftiralarını aynen Firavuni sihirbazların ejderhalarını yutan Asa-yı Musa (Hz. Musa`nın (a.s.) asası) gibi olduğu vurgulanan açıklamada, "Allah`ın evinde, camide Müslüman kanı dökmenin hiçbir izahı ve nedeni yoktur. Silahsız, sivil ve sadece namaz kılmaya camiye gelen masum ve mazlum insanların camide katledilmeleri; mürtetlerin ve marksist milliyetçilerin bölgede Müslüman insanlara neler yaptıkları hakkında insaf ve vicdan sahibi kimselere fikir vermeye yeter de artar bile... Susa Camii şehidlerinin kanından hakikatleri anlayamayan, konuşan dillerinden de hiçbir şey anlayamaz, hiçbir şekilde ikna olmaz" ifadelerine yer verildi.
Açıklama, "Susa Camii katliamının 20. yılında Susa şehidlerine ve tüm İslam şehidlerine bir kez daha Allah`u Teâlâ`dan rahmet diliyor, her âlemde üzerlerine Allah`ın selamını diliyoruz. Rabbimiz, bu mazlum ve masumların pak kanının hürmetine; Müslüman Kürd halkını İslam`dan ayırmasın, kalplerindeki İslam sevgisini arttırsın, İslami uyanış nasip etsin ve İslam düşmanlarını bir an evvel kahr-u perişan eylesin inşaallah, Amin!" şeklinde son verildi.
(Veysi Demir - İLKHA)
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
dediğimi kanıtlar cevap vermişsin abey @ neyse
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Susa Şehitleri Mezarları Başında Anıldı

Susa Şehitleri Mezarları Başında Anıldı

26 Haziran 1992 tarihinde Diyarbakır`ın Silvan ilçesine bağlı Susa köyünde, PKK tarafından gerçekleştirilen katliamın 20. yıl dönümünde binlerce kişi, camide katledilen Müslümanları ve Susa Şehitliği`nde medfun 33 kişi kişiyi andı.
Resim_1340792362.jpg



DİYARBAKIR - PKK`nın Diyarbakır`ın Silvan ilçesi Yolaç (Susa) köyünde yaptığı cami katliamı ve devletin korucular eliyle yaptığı saldırı ve göçe zorlama gibi nedenlerden doğan mağduriyetleri gidermek amacıyla Diyarbakır`ın Silvan ilçesinde yaklaşık üç ay önce açılan Susa-Der , Susa Katliamı`nın 20. yıldönümü münasebetiyle Susa köyünde bir anma etkinliği düzenledi.

Türkiye`nin çeşitli kentlerinden gelen binlerce kişi, Susa Katliamı`nın 20. yıldönümünde Susa Şehitliği`nde buluştu. Susa köyüne tekbir ve salavatlarla giren vatandaşlar, önce katledilen Müslümanların mezarlarını ardından katliamın yapıldığı camiyi ziyaret ettiler. Ziyaretler sırasında hatıra fotoğrafları çektiren vatandaşlar, kimi zaman gözyaşlarına hakim olamadılar.

Aşırı sıcağa rağmen etkinlik alanında bir an olsun ayrılmayan ziyaretçiler, program akışı içersinde sık sık tekbir getirdi. Susa Katliamı`nın anlatılışı sırasında vatandaşlar, PKK`ya lanet getirdi.

Etkinlikte, 4 oğlunu Susa Katliamı sırasında kaybeden Hacı Mustafa Fidancı`nın konuşması sırasında katılımcılar gözyaşlarına hakim olamazken Fidancı`nın yaşadığı bunca acıya ve ilerlemiş yaşına rağmen metin duruşu herkes tarafından takdirle karşılandı.

Sunumunu Yusuf Batı`nın yaptığı anma etkinliği, PKK ve JİTEM tarafından katledilen 33 kişinin mezarı başında, Ahmet Batı`nın okuduğu Kur`an-Kerim ile başladı. Kur`anı Kerim tilaveti ardından ilahi sanatçıları Bilal ve Mustafa, Susa Şehitliği`nde medfun 33 kişinin ruhuna ithafen mevlid okudu. Mevlid sırasında sık sık salavatlar getirilirken etkinlik alanında manevi bir atmosfer oluştu.

"Dört Oğlum Daha Olsaydı Yine İslam Uğruna Verecektim"

Mevlitten sonra, Susa Katliamı`nda Mehmet Sait, Mehmet Meki, Medeni ve Zeki Fidancı adlı evlatlarını yitiren Hacı Mustafa Fidancı kısa bir konuşma yaptı. Susa Katliamı`nda 4 oğlunun yaşamlarını yitirdiğini ifade eden Fidancı, "Çocuklarım diğer Müslümanlar gibi camide namaz kılıyorlardı. Sonra PKK mensupları gelip camiyi kuşatıp diğer Müslümanlar ile birlikte dört oğlumu camide tarayıp şehit ettiler. Ama İslam düşmanları şunu iyi bilsin ki dört oğlum daha olsaydı yine İslam uğruna, Allah`ın davası uğruna şehit vermek için bu yola koyacaktım" dedi. Hacı Mustafa`nın kısa konuşmasından sonra sık sık tekbirler getirilip PKK`ye lanet okundu.

Daha sonra Mikrofona gelen Mehmet Said Fidancı PKK ve JİTEM tarafından katledilip şuan Susa Şehitliği`nde mezarları olan Selim Fidancı, Adil Yeşilbağdan, M.Ali Uslu, Mehmet Sait, Mehmet Meki, Medeni, Zeki Fidancı, Abdulhahim Ugras, M.Emin Kantar, Ahmet Kantar, Adnan Kantar, Hüseyin Çetinkaya, Muhammed Evyapan, Nuri Korhan, Ebedin Korhan, Osman Güneş, M. Veysi Katan, Abdurezzak Bozkurt, A.Hadi Zengin, Sabri Zengin, Hikmet Zengin, Cahit Sürek, M.Suat Sütşurup, Hanifi Yavuz, M.Şirin Demirdağ, Sadullah Samihsan, Maşallah Yavuz, Şeyhmuz Bal, Osman Yaşar, Abdulkuddus Yazgil, Yunus Başeğmez, Şükrü Bekçi, M.Şah Zengin`in hayatlarından kısa kesitler aktardı. Fidancının konuşması sık sık tekbirlerle kesildi ve katillere lanet okundu.

Susa Şehitlerini Anma Etkinliği Molla Kerbela Şanlı`nın Kürtçe konuşması ile devam etti. Molla Kerbela, şimdiye kadar şehitlerini anmak için kendilerine izin verilmediğini hatırlatarak inşallah bundan sonra şehitlerimize vefa borcu olan ziyaretlerimizi yenileyip sıklaştıracağız dedi. Şanlı, `Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız` ayetini okuyarak, çünkü İslam davası için şehit olanların özgür olduğunu, Allah`ın misafirleri oldukları için de, Allah`ın kendilerine verdiği nimetlerden dolayı hoşnut ve memnun olduğunu belirti.

Şehitler Sadece Allah Yolunda Öldürülmüş Olanlardır

Şanlı, Allah üzülmeyin gevşemeyin diyor diyerek, şehitlerin gittiği ve sürdürdüğü yolun hala devam ettiğini vurguladıktan sonra konuşmasına şu sözlerle sürdürdü: "Toplumumuzda bugün herkese şehit diyorlar. Burada şehitleri anmak için toplanmış olan değerli ve kıymetli Müslümanlar, şunu unutmayalım ki şehitler sadece ve ancak Allah yolunda öldürülmüş olanlardır. Batıl ve hak olmayan yolda öldürülenler kesinlikle şehit değildirler. Allah ve Peygamberi yolunda tevhit bayrağını dalgalandırmak için bu yolda öldürülenler, Allah yolunun yolcuları oldukları için şehittirler."

Allah`ın Şehitlere Verdikleri Mükâfatlar

Şehidin daha sağ iken Allah`ın kendilerine cennetteki makamlarını gösterdiklerini ve bundan dolayı şehitlerin sürekli gülümser yüzlü olduğunu vurgulayan Şanlı, daha sonra Allah`ın şehitlere verdikleri mükâfatları ise şöyle sıraladı: " Şehit, şehit olduğu andan itibaren bütün günahları affolunur, şehit olduğu andan itibaren yerini hemen cennete görür, şehit kabir azabı görmez, korkaklıktan emin olur, dünya ve dünyadakilerden daha hayırlı olan bir vakar tacı ile taçlanırlar, şehit ailesinde ve akrabalarından 72 kişiye şefaat ediyor."
Allah yolunda başa gelen bela ve musibetlere karşı sabr etmedikçe cennete girilemeyeceğini ifade eden Şanlı, Allah`a hamd olsun ki bugün binlerce gencin şehitlerin davalarını omuzladıklarını ve bunun için ayağa kalktıklarını söyledi.
Şanlı, "Ey Susa Şehitleri! Sevinin ve hoşnut olun bugün binlerce kişi sizin isimleriniz ile isimlenip davanızı omuzlamışlar" dedi.

PKK ve JİTEM tarafından katledilenleri anma etkinliği Bilal ve Mustafa`nın Susa`da katledilenler üzerine yazılan ağıtları okumasından sonra Ahmet Batı`nın okuduğu Kur`an-ı Kerim ile son buldu.

Etkinlikten sonra ziyaretçiler sesizce dağıldı.(Osman İçli-İLKHA)




44450.jpg


44449.jpg


44451.jpg


44453.jpg


44454.jpg


44458.jpg


http://www.dogruhaber.com.tr/Haber/Susa-Sehitleri-Mezarlari-Basinda-Anildi-39302.html
 

Cenan

Ordinaryus
Katılım
13 Eyl 2007
Mesajlar
3,078
Tepkime puanı
1,778
Puanları
113
@Mahabad abi şu Hizbullah gerçeğinden biraz bahseder misiniz oralarda yaşayan biri olarak?

Şu doksanlı yıllarda olan bitenleri düşündükçe haklarında olumlu düşünemiyorum açıkçası.
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Mahabad abi şu Hizbullah gerçeğinden biraz bahseder misiniz oralarda yaşayan biri olarak?
Şu doksanlı yıllarda olan bitenleri düşündükçe haklarında olumlu düşünemiyorum açıkçası.
Doğrusunu isterseniz Hizbullah hakkında benimde olumsuz düşüncelerim vardı. Bu olumsuz düşünceleri besleyen ve gerçek olup olmadığı noktasında içinden çıkılmaz haberler yayınlanıyordu hergün. Haber kaynaklarının çoğunluğu pkk kaynaklarından beslendiriliyordu.
Sokakta caddede yürüyen her sakkallı, camiye giden-camiden çıkan her bir kişi işte bu Hizbullahçıdır diye işaret ediliyordu. Hizbullah'a hizbikontra hizbi.... gibi yakıştırmalar ve diğer türden propagandalar sayesinde Kürtlerin islamdan kopartılma süreci başlatılmıştı.
90'larda devletin mekanizması bugün mahkemelerde yargılanmakta olan darbeci kliklerin tam egemenliği ve hakimiyeti altındaydı.
Yine o süreçte bazı önemli olaylar gerçekleştir. İran kendi güdümünde doğuda İslami bir yapılanma peşindeydi. İşin ilginç tarafı bu İslami yapılanmanın ilk kongresi Viyana'da yapıldı.
laik unsurların bu durumu gözeterek Türkiyenin batısından farklı olarak doğuda şiddete dayalı bazı planları uygulamaya koyduğunu düşünüyorum. pkk'nin bugün zerdüştlüğü yayma ve bölgede İHL ve kur-an kursllarına ve imamam-mellelere saldırıda bulunmasının başlangıcı olarak 1990'lardaki Kürt İslami hareketinin gerileyip marksit pkk nin giderek tabanın genişlemesine zemin hazırlayan ve zemini İran rejimi ve Türkiyedeki laik cephenin doğu üzerinde sürüdükleri saha mücadelesinin bir ürünü olduğunu düşünüyorum.
Bu konuları derinlemesine analiz etmeye çalışan inceleme ve araştırma yazılarına hiç rastlamadım.
pkk'nin doğuda Hizbullah'ın kendisine rakip çıkmasından dolayı duyduğu rahatsızlık sebebiyle çok sayıda kürdü öldürdüğü bir gerçek.
Hizbullah'ın pkk'ye yönelik misillemeleri oldu. Bir arada Hizbullah'taki bölünmeden dolayı cinayetlerin işlendiği iddia edilmeye başlandı.
Ancak asıl sorunun İran-Türkiye-İsrail üçgeninde oynanan oyunlar olduğu gerçeği inşallah bir gün ortaya çıkarılacaktır.
Hizbullah'ın son yayınladığı manifesto ve bu manifesto doğrultusunda attığı adımlar-hizmetlere bakarak söylüyorum. Kafalarda oluşturulan Hizbullah imajıyla yakından uzaktan hiç bir benzerlik yoktur. Türkiye Hizbullah'ı ne bir Kürt ne bir Türk hareketi değildir. bana göre dünya müslümanlarının hizmetinde dört dörtlük İslami bir harekettir.
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Bu boyner holding'in resimli çıplak manken reklamı bir haftadır yayınlanmaya devam ediyor. ilginç
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,091
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
@Mahabad videoyu yorumlayabilir misin:gl

 

mira

Asistan
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
407
Tepkime puanı
49
Puanları
0
Türkiye Hizbullah'ı ne bir Kürt ne bir Türk hareketi değildir. bana göre dünya müslümanlarının hizmetinde dört dörtlük İslami bir harekettir.

Bundan kastınız ilim mi menzil mi, yoksa ikisi birlikte mi?
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
@Mahabad videoyu yorumlayabilir misin:gl

@muallim08 kardeşim videoda geçen aşağıdaki ifadeyi dinlediniz mi?
"devletin Hizbullah'ı pkk'i ortadan kaldırmak için taşeron olarak kurduğu bu dönemde ortaya atıldı"..
videonun içeriğininde birbirleriyle çelişkili ve pek çok tutarsız açıklama vardır.
Bir taraftan 1970'lerin sonlarına doğru ilim, menzil ve vahdet grubunun oluşturduğu bağımsız ve kendiliğinden ortaya çıkmış bir yapılanmadan söz ediliyor, diğer taraftan taşeron olarak kullanılmak üzere özel olarak devletin Hizbullah'ı kurduğundan söz ediliyor. BU TUTARSIZLIK DEĞİL MİDİR?
28 Şubat sürecinde İslama ve müslümanlara yönelik yalan ve yıpratma kampanyasında büyük bir payı olan doğan yayıncılık grubunun etkili organlarından biri olan CNN eliyle bu programın ortaya konulmasına elbette tarafsız diyemeyiz. Hizbullah Gerçeği tv programı içeriği yönlendirmelerle ve saptırmalarla doludur.
pkk adına konuşturulan Şerafettin Halis Hizbullah'ı doğrudan suçlayıcı ifadelerle tanımlarken, terör örgütü pkk'yi mazlum ve masum gibi yansıtmıştır. Bu durumda programı objektif ve tarafsız olarak görmek ve göstermek mümkün olamaz.

Hizbullahın nasıl kurulduğu konusunda programda söz edilmeyen iki ayrı ayrıntıyıda ele alalım.
Kürt İslam partisi kuruluyor, bu partinin bir toplantısı Avusturya'nın başkenti Viyanada yapılıyor. Toplantıyı İran yanlısı unsurlar basıyor ve toplantıyı sabote ediyorlar.
KİP ilk olarak Malatya'da faaliyet gösteriyor ve bir-iki meyhane ve pavyona yönelik eylemlerle kendinden söz ettiriyor.
KİT'in doğu kanadı pkk'yi öncelikli hedef olarak görmezken pkk bazı yerlerde Kürt gençlerindeki dini uyanışa karşı pkk'nin merkezi bir kararıyla müslüman kürtlere karşı kanlı eylemlere başlıyor.
D.Bakır'ın kulp ilçesinde Hizbullah mensubu bir imamın üzerine yanmakta olan naylon ile işkence ile şehit ediyorlar. pkk içindeki Suryani unsurların midyat ve suruç ilçelerinde Hizbullah üyelerine suikastler düzenleniyor.
Hizbullah o süreçte nefsi mudafa amacıyla mukabelede bulunmaya başlıyor.

Hizbullahı terör örgütü pkk'nin ve kemalist laiklerin anlayış ve düşünceleriyle tanımlamak haksızlık ve vijdansızlıktır.
Mustazaf Der Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz'ın videodaki açıklamaları önemlidir. Hizbullaha atf edilen domuz bağı işkencesinin Sadettin Tantan tarafından hizbullahı karalama amaçlı uyduruk bir propaganda aracı olduğu savunması vardır.

1990'ların geri planında çok daha derin ilişkilerin olduğuna inanıyorum. İRAN-TÜRKİYE ve İSRAİL'in istihbarat ajanlarının doğuda çeşitli entrika oyun ve planlarının devreye sokulduğu bir laboratuvar olarak görmek lazım.
pkk terör örgütünü devlet kurdu diyebilirsiniz.
Hizbullahı tanımak isteyen 1990'ları değil bugünkü Hizbullah'ı tanımaya ve öğrenmeye çalışsın.
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Bundan kastınız ilim mi menzil mi, yoksa ikisi birlikte mi?
İlim'ciler ve Menzil'ciler sunni bir ayrışma idi.
Bugün ise İlimci ve Menzilci diye tabir edilen o iki unsur birarada ve birlikte hareket içindedirler.
 

Mahpeyker

Kıdemli Üye
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
4,456
Tepkime puanı
742
Puanları
0
A.V.Hatipoğlu'nun bir kitabında pkk-Hizbullah çatışmasının nerede, ne zaman ve hangi sebeplerle başladığının olaylar örnek verilerek kronolojik bir sıralamayla bilgilendirmelerde bulunmaktadır.
O kitaptan hatırladığım bir örneği vereyim. Aslında bu örnek pkk-Hizbullah çatışmasına doğru gerçekleşen ilk olaylardan biridir. Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde bir imamın üzerine yakılmış olan naylondan akan kızgın ateşle dağlanmak suretiyle işkence ile öldürülmesi üzerine başlandı.
İkinci bir ayrıntı daha Hizbullah'ın Velioğlu sonrası bir anlamda özeleştiride bulunduğu son yayınlamış olduğu manifestonun satır aralarında görülebilmektedir.
Hizbullah ile pkk'yi bir ve aynı görmek, birbirleriyle karşılaştırmak doğru değildir. Hizbullah adı kullanılarak pek çok eylem gerçekleştirildi bu faktörüde gözönünde tutmak gerekir.






emekli bir albay söyle demisti
hizbullahi doksanli yillarda devlet emri ile o asker ve bazi arkadaslari kurmuslar .pkk ya karsi . lakin ne oldu ise sonradan derin devlet hizbullahi harcadi .
hatirliyorsaniz , doksanli yillarda sözde müslüman kürt is adamlarini kacirip infaz etme sucundan hizbullahi sucladilar .hatta kazilar yapilip
kemikleri cikarmislardi - o zamanda cok tuhafima gitmisti .

sanki kendi elleri ile koymus gibi bulmuslardi . hic zahmet cekmeden .
sonra da hizbullahcilar bir evde , polisde disaridan ates etmislerdi bir birlerine .

hizbullahi kullandilar sonra islerine gelmeyince iplerini cektiler .

yine cok ilginc ki , bu senenin basinda bir sebeple hizbullah üyeleri senelerdir yattiklari hapisten bir karar ile ciktilar ve hergün polise gitmeleri gerekirken , sirri kadem bastilar .

cok tuhaf oyunlar oynaniyor vatanimizda .

iste siyonist sistem böyle isler .talibanin tarihini bilenler kiyaslama yapabilirler .
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
emekli bir albay söyle demisti
hizbullahi doksanli yillarda devlet emri ile o asker ve bazi arkadaslari kurmuslar .
Hizbullah'ın kurulması devlet eliyle gerçekleştirildiği açıklamaları gerçeği yansıtmıyor.
Hizbullah'ın ve devletin ortak düşmanımız pkk'dir o zaman kısmi ittifak içinde olalım düşüncesinde doğruluk payı olabilir.
Ama şuna inanın, pkk'nin delet eliyle kurdurulmuş olması bazı kanıtlar üzerinden açıklanabilir olmasına karşın (kanıtlar :pilot necmi ve apo'nun kayınbabasının mit üyesi olması /kesire öcalanın babası), hiç kimse hiç bir mahkeme, ve hiç bir araştırma-soruşturma raporu Hizbullah'ın devlet eliyle kurdurulduğunu ispat edemiyor.
Batman'da bir jandarma alayı içinde hizbullah üyelerinin eğitim gördüğü meclis araştırma komisyonu belgelerinde var. ama bu yukarda ifade ettiğimiz gibi ortak düşman pkk'ye karşı geçici bir ittifakın ürünüdür.
Hizbullaha atf edilen bir çok olay bizlere yansıtıldığından farklıdır.
Yani ben şimdi desemki İsrail Türkiyenin doğusunda İran'ın devrim ihracı siyaseti nedeniyle İran'ı markaja almak ve siyasi ve dini örgütlerin iran'ın çizgisine oturmasını engellemek bakımından pkk'yi taşeron olarak kullandığını ifade etsem buna itiraz edebilecek misiniz?
ve yine desem ki 1990'larda Türkiyenin stratejik ortağı olması nedeniyle İsrail'in doğrudan pkk'yi yönlendirip, Türkiyenin ise kontrolu altındaki alınabilir-satılabilir kişi ve zümreleri kullanıp, çoğu hırsız ve yankesicilerden lümpen ve aylak kişilerden oluşan gruplarıın azını Hizbullah'ın içine sızdırarak çoğunun ise kimliklerini gizli tutarak çatışmaları ve cinayetleri körüklemek yoluyla Müslüman Kürt imaj ve eğilimini bozmak, müslümanları saldırgan ve vahşi gibi yansıtmıştır desem çok mu abes olur?
unutmayın 1990'lar laik kemalist unsurların devletin tüm organlarında hakim olduğu yıllar idi.
doksanli yillarda sözde müslüman kürt is adamlarini kacirip infaz etme sucundan hizbullahi sucladilar .hatta kazilar yapilip
kemikleri cikarmislardi - o zamanda cok tuhafima gitmisti .
sözünü ettiğiniz Tansu Çiller-Doğan Güreş'in konsepti gereği ismi açıklanan bir çoğu eroin mafyasından olan ve pkk'ye sempati duyan veya isteyerek veya istemeden pkk'ye para yardımı yapan 100 kişilik listeden oluşan Kürt zenginleriydiler.
Bunlardan Behçet Cantürk pkk'nin yayın organı o zaman ki özgür gündem gazetesinin sahibiydi.
sizin sözünü ettiğiniz kürt işadamlarının öldürülmesinde Hizbullah ismi geçmiyor. Maşallah Hizbullahı'da bu işe kattınız ya ne diyeyim :)
Konca Kuriş'in neden ve ne amaçla öldürüldüğünü bilmiyordum. muallim08 kardeşin eklediği videoda Zekeriya Beyaz ve diğer sapkın bazı ilahiyatçılarla birlikte Konca Kuriş'in islamı ve müslümanları deforme etme çalışmaları içinde bulunduğu için Hizbullah tarafından öldürüldüğü kabul ediliyor.
Hizbullah'ın bugünkü yöneticilerinden sorulan her soruya samimi cevaplar veriyorlar, yaptıkları şeyleri evet yaptık yapmadıkları şeyler konusunda ise izahatlı bir şekilde suçalamların yersizliğine işaret ediliyor.
Aksi ispatlanmadığı sürece Hizbullah sorumlularının açıklamalarını kabul etmek gerekir. Aksi takdirde haksız bir biçimde suizanda bulunmuş olur ve pkk'yi masum ve mazlum gösterme oyunlarına alet olmuş olursunuz.
 

Fecri sadık

Profesör
Katılım
27 Ara 2011
Mesajlar
1,232
Tepkime puanı
180
Puanları
0
Yaşımız fazla degil ama bizimde her nedense hizbullaha bakış açımız olumsuzdu.
Ezgi mars dinlemeyi sevdiğim icin şehitler kervanı nin ezgilerini de cok dinlerdim.
Sesleri ve yorumları hoşuma gidiyordu.bu albümlerde genelde hizbullah,şehitlerinin üzerine çalışmalar yapıyordu.ben bunları dinlerken bazen içinden geçiriyordüm.
-önüne gelen ölüsüne şehit diyor,ne alakası var...

Sonradan cok meraklanmaya başladım yahu bu isimleri gecenler kim muhammed nur,ata,molla zeki vs.ve susa diye bir katliam işleniyordu.en cokta susayi merak ediyordum.araştırmaya başladım.hakikaten susa katliamını araştırınca cok hazin bir tablo ile karşılaştım.vahşet ve terör tüm kinini susa mescidi üzerine kusmus.ve 10 mustazaf müslüman kurşunlara dizilmiş.rabbim şehadetlerini kabul etsin...
Diger şehitleride araştırınca kanlarının islam yolunda dökülmüş olduğuna şahit oldum.
Bir çoğu terör örgütü pkk tarafindan şehit edilmiş.

Acizane kanaatim ben bu harekete sıcak bakıyorum diyebilirim.yine bu hareketin güdümündeki peygamber sevdalıları platformuna sıcak bakıyorum.diyarbakırda ve doğu da yaptıkları mitinglerlerle doğu nun gerçek yüzünü gösterdiler.cok takdir ediyorum.istanbulda ki mitinge bende katıldım.cok begendim ve platform üyelerini cok samimi buldum..
Sevdim bu platformu
 

Mahpeyker

Kıdemli Üye
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
4,456
Tepkime puanı
742
Puanları
0
yorumunuza katiliyorum .sanirim biraz yanlis anlasildim .
türkiyede kurulan veya desteklenen hizbullah örgütü bizzat devletin kontrolünde olmustur .

isadamlarina gelince dogrusu sizin kadar bu konuda bilgim yok . sadece haberlerde o zaman gördüklerimi yazdim .yanlis hatirlamiyorsam öyle haber yapildi : hatta evin icinden ates acilmasi vs sahneleri cok iyi hatirliyorum .

ve yine size katiliyorum ki hizbullah´a karsi müthis bir karalama kampanyasi yapildi
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Cami Yarenleri (Susa Şehidleri)

Cami Yarenleri (Susa Şehidleri)

Yıl 1992, Takvim yaprakları 26 Haziran`ı gösteriyor. Günlerden Cuma… Yer Susa Köyü… Bu gece yıldızlar yaşanacaklara şahitlik etmek istercesine sanki yere düşeceklermiş gibi yakın duruyor…


Resim_1341816913.jpg



Susa`da garip bir sessizlik var… Mürted örgüt pkk terörelemanları Susa camiinin etrafını kuşatıyorlar… Susa Köyü`nün camiinde namaz kılan Müslümanların ellerini bağlayıp dışarı çıkaran mürted örgüt elemanları elleri bağlı Müslümanların üzerine kurşun yağdırıyor… 10 Müslüman şehadet şerbeti içip pak ruhlarını rablerine teslim ediyorlar…

26 Haziran 1992 Cuma günü yatsı namazından sonra, Silvan’a bağlı Susa Köyü`nün camiinde Mü’minler her akşam olduğu gibi namazlarını, kılıp Kur’an okuyorlardı. Birdenbire elleri silahlı ve üstlerinde asker üniforması olan katiller caminin içine ayakkabılarıyla girdiler. Eli silahlı katiller cami yarenlerine hakaretler ederek onları caminin dışına çıkardılar. Hepsinin ellerini bağladılar. “Hüseyin kimdir?” diye sordular. Hüseyin, hiçbir korkuya kapılmadan “Hüseyin benim!” diye cevap verdi. Hüseyin’i diğerlerinin içinden ayırarak başka bir tarafa ayırdılar. Hüseyin gelenlerin asker değil, mürted örgütün elemanları olduğunu ve olacakları anlamıştı… Hüseyin, “Allahu Ekber! diye bir tekbir getirerek, Ey Müslümanlar bunlar asker değil” diye haykırdı. Tekbir sesini duyan gözlerini kan bürümüş katiller ellerindeki silahlarla elleri bağlı bu muvahhid insanların üzerine kurşun yağdırdılar. On güzel insan şehadet şerbetini içerek cennete doğru uçtu… Katilleri ise kıyamete kadar lanetle yâd edilecek…

SUSA, KATLİAMI İSLAM’A TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN SEMBOLÜDÜR
Tarihte birçok defa Müslümanlar camilerde saldırıya uğramışlardır. Susa Camiinde işlenen katliam da bunlardan sadece birisidir… Marksist ve Leninist bir ideolojiyi benimseyen Pkk, Kürt halkını sadece İslam’dan uzaklaştırmak için çalışmamış aynı zamanda bölgede Müslümanlara saldırarak onları şehid etmiştir. Mürted örgütün bütün bu baskılarına ve katliamlarına rağmen Müslüman Kürt halkı İslam’a dört elle sarılmaya devam etmiştir. Susa Camiinden şehid edilen on mazlum Müslümanın kanı kendilerinden sonra gelenlere ışık oldu. Onlar rahmetle anılırken, katilleri dünya var oldukça lanetle anılacaklar. Mazlum ve mustaz’af Müslümanlar ise kendilerine reva görülen bu katliamı unutmayacaklardır.
Susa katliamı bölgede İslam`a ve Müslümanlara tahammülsüzlüğün, sembolü haline geldi.

SUSA NEREDEDİR?
Susa Köyü (Yolaç) Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı bir köydür. Diyarbakır’ın 80 km doğusunda Silvan ilçesine 5 km uzaklıktadır. Silvan çok eski bir yerleşim yeridir. Silvan nasıl ki Diyarbakır’ın en yeşil ilçesi ise Susa da Silvan’ın yeşilliğiyle en meşhur köyüdür. Susa’da cami katliamı olmadan önce köyde 90 hane vardı. Susalılar, gayri İslami hiçbir âdetin köylerine girmesine izin vermezlerdi. Köylüler çoğunlukla çocuklarını İslami eğitim alması için medreselere gönderirlerdi.

ŞEHİD SALİM MÜCADELENİN TOHUMLARINI ATIYOR
Köy gençlerini İslami dava ile ilk tanıştıran yine Pkk’lılar tarafından şehit edilen Salim Fidancı idi. İslami kitaplar okuyarak kendisini geliştiren Şehid Salim, çobanlık yapmaya giderken bile heybesine aldığı kitapları okurdu. Silvan ilçe merkezinde İslami mücadele veren gençlerle diyalogu olan Salim, akraba ve köylü arkadaşlarını İslam’a davet etmeye başladı. Bir zaman sonra bu kervana gençler akın etti. Bu gençlerden biri de Hüseyin’di.

HER EVDE İSLAM KONUŞULUYOR
Günbegün Susa’da İslam davası için çalışanlar güçlendi. Öyle ki gece gündüz İslam’ın konuşulmadığı hiçbir ev kalmadı. Köydeki gençler haftada bir kere toplanıyor, hizmet ve çalışmalarının muhasebesini yapıyor, İslam davasının daha fazla insana nasıl ulaşabileceğinin hesabını yapıyorlardı. Camide bir araya gelerek Kur’an’ı ve Siyeri anlamaya yönelik dersler yapıyorlardı.

MÜRTED ÖRGÜT MÜSLÜMANLARIN EVLERİNE SALDIRIYOR
Bu çalışma ve hizmetler İslam dinine düşman olanların huzurunu kaçırdı. 1990’lı yıllarda bütün bölgede olduğu gibi Susa’da da önceleri fikri tartışmalar başladı. Mürted örgüt bölgede kendi dışında hiçbir çalışmayı kabul etmiyordu. Bundan dolayı bölgenin her yerinde Müslümanların evlerine ve işyerlerine roketlerle ve bombalarla saldırıp onlarca Müslümanı şehid ettiler.

SALİM’İN ŞEHADETİ SUSALI GENÇLERİ ÇOK ÜZDÜ
Silvan’da Ramazan ayında İslam davetçisi Hacı Biçer, Kur’an üzerinde şehid edildi. Birkaç gün sonra Salim Fidancı bir bayram arefesi şehid edildi. Şehid Salim iftara bir saat kala camide hatmini teslim edip eve doğru gelirken kalabalık bir grup Pkk’lı tarafından linç edilerek şehid edilmişti. Bu iki Müslüman’ın şehadeti özellikle Salim’in şehadeti Susa’daki gençleri çok üzdü.

ŞEHADET GECESİ
26 Haziran 1992 Cuma gecesi her zaman olduğu gibi Hüseyin ve arkadaşları akşam yemeklerini yedikten sonra camiye gittiler. Akşam ve yatsı namazı arasında oturup derslerini yaptılar. Yatsı ezanının okunmasından sonra kamet getirildi ve namaza başlandı.

CAMİ KUŞATILIYOR
Hiçbir zaman Müslümanların karşısına çıkmaya cesaret edemeyen mürtedler asker kılığına girerek Susa Camiinin etrafını kuşattı. Camidekilere seslenerek, “Biz askeriz, teslim olun” dediler. Gecenin bu vaktinde gelenlerin asker olmayabileceğini düşünen Hüseyin ve arkadaşları telsiz sesini duyunca ikna oldular. Camiye giren mürtedler cemaate saldırdılar.
Camideki Müslümanlara “Siz burada toplanıp ders yapıyorsunuz haa… hele bir karakola gidelim de toplanıp ders yapmanın ne demek olduğunu size gösteririz” diye bağırıyorlardı. Bu tarz sözler sarf ederek kendilerini kamufle etmeye çalışan mürted örgütün elemanları hem İslami mukaddesata hem de cami cemaatine ağır küfürler ederler.

CAMİYE AYAKKABILARLA GİRDİLER
Küfürler ve hakaretler ederek ayakkabılarla girdikleri camiden Müslümanların ellerini bağlayıp onları caminin önüne çıkardılar. Daha sonra Hüseyin’i arkadaşlarından ayırdılar.

Onlar Hüseyin’i kendileri ile beraber götürmek istiyorlardı. Onların bu hareketlerinden kuşkulanan şehid Hüseyin dışarda bekleyenlerden birinin ayağında mürted örgüt militanlarının giydiği mekap marka spor ayakkabıları, hal ve tavırlarından da bunların asker olmadığını anlar. Hüseyin, bu durumu fark eder etmez arkadaşlarına; “Bunlar asker değil, bunlar Mürted örgüt elemanları” diye bağırıyor. Bunun üzerine Hüseyin’i dipçiklemeye ve vurmaya başlıyorlar ve Hüseyin’i beraberlerinde götürmek için sürüklüyorlar. Hüseyin sokaktaki elektrik direğine tutunarak “Allahu Ekber” diye tekbir getirmeye başlar.

ŞEHADET ANI
Mürted örgüt elemanları ellerini bağlayıp duvarın dibine dizdikleri Müslümanların üzerine kurşun yağdırmaya başlar. Silah sesleri ile birlikte köyde elektrikler de kesilir. Silah seslerinin kesilmesinden sonra korkunç manzara ortaya çıkar. On beş Müslüman, mürted örgüt elemanlarının silahlarından çıkan kurşunlardan üst üste yığılmıştır. Bu on beş kişiden 10’u oracıkta şehid olur ve 5 kişi de saatler sonra çok zor şartlar altında hastaneye kaldırılarak kurtulur.
Böylece Allahu Tealanın bir ayeti daha tecelli etmiş oldu... “Mü’minlerden öyle erler var ki, Allah’a verdikleri sözde durdular. Onlardan kimi adağını yerine getirdi, (şehid oluncaya kadar çarpışacaklarını adamışlardı ve şehid düştüler), Bir kısmı da (şehid olmayı) beklemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.” (Ahzâb: 23)

Susa Şehitleri
Hüseyin Çetinkaya
Hacı Ahmet Kantar ve M. Emin Kantar (baba-oğul)
Zeki Fidancı, Medeni Fidancı, Said Fidancı, Meki Fidancı (dört kardeş)
Muhammed Ali Uslu
Abdulhalik Ugaş (Cami imamı)
Adnan Kantar
Allah şehadetlerini kabul etsin

Abdusselam Güneş / Doğruhaber

http://www.dogruhaber.com.tr/Haber/Cami-Yarenleri-Susa-Sehidleri-40664.html
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
`susa` bİr dÖnemİn aydinlatici belgesİdİr -1



“Allah’ın mescitlerinin içlerinde Allah’ın ismini anılmaktan men eden ve harap olmaları amacıyla çalışan kimselerden daha zalim kim olabilir? Bunlar oralara ancak korka korka girebilirler. Bunlara dünyada bir zillet, ahirette büyük bir azap vardır.” Susa Cami katliamı Bakara Sûresi 114. ayet-i kerimesinin tecelligâhıdır.

Mehmet Baran / doğruhaber


Bu dünyada cami düşmanlarına zilleti tattıran ve bunu biz Müslümanlara gösteren Allah-u Zülcelal’e hamd-u senalar olsun. İnanıyoruz ki ahiretteki cezaları çok daha alçaltıcı olacaktır.

Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Susa (Yolaç) Köyü’ndeki camii katliamının 21. yıldönümü münasebetiyle o dönem üzerine yapılan bilgi kirliliği ve saptırma maksatlı değerlendirmelere, Susa Cami olayı tarihi bir belge mesabesindedir. Bu nedenle Susa Cami olayını iyi tahlil edebilmek için olaydan birkaç ay öncesine gitmek, Silvan ilçesinde bu süre zarfında gelişen olayların iç yüzüne kısacık bakmak isabetli olacaktır.

Çatışma ortamının oluşturulması durumu ortaya çıkınca ve basireti elinden alınmış güruh, karanlık hesapların aleti olmaya doğru yol almaya sürüklenince halkımızın, insanımızın kanı dökülmesin diye bölge genelinde fitne ateşi yakan mürted örgütün bilinen büyük başlarına her yerde gidildiği gibi, Silvan’da da bu meyanda gidildi. Bir çatışma ortamının oluşması halinde her iki taraftan da olabilecek can kayıpları, sıkıntılar, gözyaşı, mağduriyetlerle ilgili öngörüler bir bir anlatıldı. Verilen cevapların çerçevesi aynı ve mesaj netti. “Ok yaydan çıkmıştır, ya PKK saflarına katılırsınız, ya Kürdistan’ı topyekûn terk edersiniz, ya da hepinizi yok ederiz.” Başka bir seçenek asla bırakılmadı. İnsan bazen bu güne bakıp düşününce insanoğlunun ne kadar gafil ve tarih bilmez olduğunu kavrayabiliyor. Böyle olmasaydı hiç tarih tekerrür eder miydi?...
Haklarını yememek lazım, o dönemde böyle ölüm kalım meselesine dönüşebilecek bir zorba dayatmayı tasvip etmeyip cılız da olsa kimi gerçekleri dillendiren aralarında kişiler de yok değildi. Ama kimseye dinletememeleri başka…
Yaydan çıkmış oklarını ilk olarak hacı Biçerin şahsına ve ev halkına doğrultup hedefe kilitlediler. Hacı Biçer şehit oldu. Hanımı 4 kurşunla yaralandı. Ş. Hacı Biçer’in kanı Kur’an-ı Kerim’in üzerine aktı. Kur’an’ı Kerim ve onlarca İslami kitaplar mermilere hedef olup parçalandı. Gece karanlık basınca ortaya çıkan ve namertçe sürüler halinde ev baskınlarını sürdürme hesabında olan örgüt, daha ilk gününde Müslüman ferasetinin hesabını yapmadıklarının farkına vardılar. İlk darbesini Müslümanların feraseti ve tedbirinden alan katiller, Silvan’da ilerleyen günlerde neye uğradıklarını şaşırdılar…
Kirli yüzlerini gece karanlığında saklama ihtiyacını hisseden katil çete, artık gece karanlığının da onları barındırmadığını ve bunun bir işe yaramadığını çok iyi anlayacaklardı. Ş. Hacı’dan sonra ikinci, üçüncü hedeflerini tutturamayınca küçük dillerini yutmuşa döndüler.

Bu kadar büyük konuşmanın hemen akabinde böyle bir şok yaşama durumu onların genlerini bozmuş olacak ki, toplu katliamlara göz diktiler… Susa Köyü cami katliam planlarını böyle panikli, sağlıksız bir ruh haliyle daha işin başındayken yaptılar. Başta geçen ayeti kerimede buyrulduğu gibi cami katliamı onlara dünyada zilleti getirecekti ve Allah (cc) bu zilletli hallerini bütün insanlara bu dünyada bir ibret vesikası olarak gösterecekti. Ve bunu aynelyakin bütün bölge insanı gördü. Bütün Müslümanlar bununla mesrur olurken, mürted örgüt bununla derin bir mağlubiyet ve karamsarlığa boğuldu. Bu, Allah (cc) ın bir vaadi idi. Ve biz bu bölge Müslümanları olarak bu vaadin gerçekleştiğinin canlı şahidi olduk, amenna ve seddekna, ya rabbimiz dedik, lisanı kavl ve lisanı hal ile.

Susa; şehre yakın bir ova köyü idi. Köyde artık gelenekselleşmiş bir akşam camii sohbet halkası mevcuttu. Hüseyin Çetinkaya’nın o güzel ve çekici üslubu, insanlara muhabbet ve sıcak ilgisi, köyde çocuktan yaşlısına kadar insanları bu sohbet halkasına çekmişti. Yetmişinde baba ve oğlunu buraya getirtmişti. Ve yine bir ailede dört kardeşi bu sohbet halkasına bağlamıştı. Camide kılınan yatsı namazından sonra cami imamı da bu sohbet halkasına katılır ve katkıda bulunmaya çalışırdı. Siyer, tefsir, fıkıh ve Müslümanların bir araya gelip birbirlerinden haberleri olması gerektiğinden konuşulurdu. Köylüler, İslam kardeşliği çerçevesinde Hüseyin Çetinkaya’nın birikimlerinden çok istifade ederlerdi. Ve bu durum köyde bulunan kimi örgüt mensuplarının hoşuna gitmiyordu. Haberi çoktan uçurmuşlardı, cami ve İslam hürmetini tanımayan eli silahlı örgüt elemanlarına. Bu onlar için kaçırılmayacak bir fırsattı. Toplu bir katliam, daha çok caydırıcı olacak diye düşündüler. İşlerini kısa yoldan halledeceklerdi. Cami içinde toplu katliamla Kürdistan’daki bütün Müslümanların gözlerini korkutacak ve onları tez elden Kürdistan’dan kaçırtacaklardı; ya da teslim bayrağını çekmelerini sağlayacaklardı…
Tarihte benzeri çok az görülmüştür ibadethanelere, camilere yapılan hazımsızlık ve saygısızlığın. Hele, hele bu gibi kutsal mekânlarda rabbine divan durmuş insanları katletmek belki Yahudi geleneğinde olan bir durumdu. Neticede lanetlenmiş bir kavim unvanına sahip Yahudiler kendi peygamberlerini de katletmişlerdi. İşte tarihte Yahudi kavminde hayat bulmuş böyle bir hıyanetin hazırlığı yapılıyordu, Susa Camisinde Allah’a iltica etmiş bir avuç Müslüman için. Yine bir basiret körlüğüne uğrayıp ciddi bir yanlış hesap daha yaptılar, cami ve ibadet düşmanları. Günlerce köyde saldırı kritiğini yapıp cami çevresinde keşiflerde bulundular. Kimse camii baskını ve camii içinde insan öldürme gibi bir ihtimali düşünmediği için Susa Camii sohbetlerine ara verilmeden devam edildi. Ama her ihtimale karşı yine de kendi tedbirlerini alma ihtiyacını duymuşlardı camii yarenleri. Hiçbir zaman İslam düşmanlarına güven olmazdı.

Kısa bir süre önce Silvan’da vahşetle linç edilmek suretiyle ( taşlı, sopalı, bıçaklı, silahlı olmak üzere ) şehit edilen ve Susalı muhterem bir Müslüman olan Salim Fidancı Susa köy mezarlığına defnedilmişti. Bu vahşette öncülük yapan ve Ş. Salim’in katili olan biri, Susa’da bulunan Ş. Salim’in babasına birkaç gündür gelip gidiyor, sözde barışalım bu iş burada bitsin diyordu. Ancak bu bahaneyle Susa Cami saldırısının hesapları içinde oldukları ve o arada köye militan taşıdıkları çok geçmeden anlaşılacaktı.

Ş. Salim Fidancı ve Susa Cami sohbet halkasının seydası Ş.Hüseyin Çetinkaya: Ş.Salim’in bir süre önce Susa köy mezarlığında gülü açmıştı. Şimdi ise köyde bir şekilde uyanmasına vesile olduğu kardeşlerinden on kişiyi aynı gülistanda ağırlamaya hazırlanıyordu. Allah (cc) davası uğruna yapılan fedakârlıklar için en sadık insanlardan şahitler oluşturuyor ve onları bir bir katına alıyordu.

Silvan’da şok geçiren mürted örgüt Susaya işbirlikçilerinin yardımıyla çıkarma yaptı. Dağ kadrosundan yerleşik milislerine kadar onlarca militanı köye taşıyıp evlerde pusuya yatırdı.Yatsı namazı ve akabinde sohbet saatinin başlamasını beklediler. Bu kadar militana rağmen yine de kendi açık kimlikleriyle saldırı yapmaya cesaret edemediler. Saldırıda görev alacak bütün militanlara asker elbisesi giydirildi. Böylece karşı mukavemeti bertaraf etmek ve tamamıyla suçsuz Müslümanları gafil avlamaktı maksatları. Asker camiyi bastı havası verilecekti. Köyde onlarla aynı fikirde olanlar bu camii katliamına gönüllü destek vermişti ve kapılarını sonuna kadar bu katillere açmışlardı. Ellerinden gelen katkıyı sunmuşlardı. Böyle korkunç bir katliamın tarafı olmakla ahret yurdunda karşılaşılacak akıbeti öngörme basiretsizliğini gösterdikleri gibi, bu dünyada katliamın hemen akabinde başlarına gelebileceklerinin de hesabını yapmaktan aciz kalmışlardı.

O gece şehit olan birçok kardeşin hissiyatında gariplikler oluşmuştu. Kimileri bu gariplikleri baskından hemen önce dillendirmişti. Kimisinin de içinde kaldı hisleri. Ama takdiri ilahi bu mürted örgütün iç yüzü açığa çıkacaktı, velev on Müslüman’ın kanına mal olsa bile. Ve bu kan onları boğacaktı emelleriyle birlikte. Ve bu, mazlum Kürdistan Müslümanları için bir gelecek olacaktı. Bu acımasız cami katliamı katillerinin yüzüne ters tepecek, Kürdistan Müslümanlarını korkutup kaçırtacağına onları bileyecek ve azim, kararlılıklarını artıracaktı. Allah (cc)’un kelamı gereği, kendimize şer bildiğimiz bir acı olayın bütün Müslümanlara nasıl bir hayra dönüştüğünü, İslam davasının neşvu nema bulduğunu yakinen görmüş olduk.
Yatsı ezanıyla Susa Köyünde bir hareketlilik oluşmaya başladı. İşbirlikçilerin evlerinde saklanan katiller yavaş, yavaş mevzi almaya başlamışlardı. Son hazırlıklarını yapan katiller camiyi ablukaya almaya başladılar. Yok edilmesi gereken düşman, Allah’ın evi ve içindeki ibadet ehli Müslümanlardı.

Yatsı namazı kılındı. Cami imamıyla birlikte tam on altı Müslüman sohbete kaldı. O gün yine siyerden kesitler üzerinde konuşulacak ve bundan ders, ibretler çıkarılacaktı. Cami minberi yakınında halka kuruldu. Hüseyin Çetinkaya tarafından kısa bir sure okunup sohbete başlanıldı. Her zaman yapıldığı gibi. Ama düşman pusudaydı ve o an gelip çatmıştı. Şimdi saldırı zamanıydı. Bir anda cami kapısı büyük gürültüyle çalındı ve asker elbiseli militanlar ayakkabılarıyla caminin içine daldılar. Asker elbisesi, camideki Müslümanları etkisiz hale getirmişti. Tedbirleri sonuçsuz bırakmıştı. Ve bir anlık bir şok durumu yaşandı. Bu asker kıyafetli militanlar camii içinde bağırıp çağırmaya, İslam’a hakaret etmeye başladılar…
İlk başta camidekileri caminin içinde etkisiz hale getirip ellerini bağlamaya kalkıştılar. Müslümanlardan birisi; “niye camide bu saygısızlığı yapıyorsunuz. Askerseniz ve arama yapmak istiyorsanız bunu dışarıda yapsanıza” deyiverdi. Bunun üzerine Müslümanları Camii avlusuna çıkardılar. Yoksa gözü dönmüş katil çetesi caminin içinde Müslümanları gözünü kırpmadan tarayacaktı. Cami avlusuna çıkartılan Müslümanlar tartaklanıyor, mukaddesatlara küfrediliyordu. Caminin önünde daracık bir sokak geçiyordu. Cami kapısının karşısında yakın mesafede bulunan evlerin duvar dibine tek sıraya dizmeye çalışıyorlardı, ellerini arkadan bağladıkları Müslümanları. Bunu yaparlarken bir tedirginlik, bir panik ruh haleti oluşmuştu sözde yılların militanlarında! Sağa sola amaçsızca bağrışıyor, birbirlerine sesleri gitmiyordu. Birazdan keleş tetiğini çekecek elleri titriyor, konuşmaları anlamsızlaşıyordu…

Devam edecek..
 

Muhacerat

Üye
Katılım
7 Mar 2014
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.muhacerat.com
Şu Hizbullahı Devlet Kurdu Veya Hizbullah Domuz Bağıyla Katliam Yaptı gibi yorum yapanlar Timurtaş Hocanın deyimiyle Kafir medyanın iftira ve yalanlarına ortak olmuş oluyorlar zira bu iftira dolu iddiaları yayanlar islama düşman olan kafir medyalardır... Müslümanların Gözleriyle görmedikleri şeyleri medyadan ve kulak dolma bilgilerle duyup inanması çok tehlikelidir zira bunu vebalini ahirete ödemiş oluruz...

Son olarak hizbullah eğer kurdistan bölgesinde yani güneydoğuda olmasaydı şuan güneydoğuda pkk hiçbir cemaatı barındırmazdı şuan güneydoğuda cematların var olmaları hizbullah sayesindedir...
 
Üst