Sünnet diye sakal uzatanlar, cübbe sarık dolaşanlar neden saçlarınıda uzatmazlar...

Sünnet diye sakal uzatanlar, cübbe sarık dolaşanlar neden saçlarınıda uzatmazlar...

  • Saç uzatmak sünnet olmadığından

    Oy: 4 14.8%
  • Sünnetin anlamını bilmeden her yaptıklarını üstünkörü yaptıklarından

    Oy: 9 33.3%
  • İşlerine geleni yapıp, işlerine gelmeyeni yapmadıklarından

    Oy: 7 25.9%
  • Bilmemki

    Oy: 7 25.9%

  • Kullanılan toplam oy
    27

serair

Asistan
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
498
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Sünnet diye sakal uzatanlar, cübbe sarık dolaşanlar neden saçlarınıda uzatmazlar...

Sünnet diye sakal uzatanlar, cübbe sarık dolaşanlar neden saçlarınıda uzatmazlar...

1. Saç uzatmak sünnet olmadığından
2. Sünnetin anlamını bilmeden her yaptıklarını üstünkörü yaptıklarından
3. İşlerine geleni yapıp, işlerine gelmeyeni yapmadıklarından
4. Bilmemki

Erkek adama kısa saç yakışırmışmış... Sorunca böyle dediler her fırsatta cübbeyi, çarşafı, sakalı, sarığı savunanlar... Bu efendimize hakaret değil mi?

Yoksa Peygamber efendimizin saçlarıda uzun değilmiydi...



PEYGAMBER EFENDİMİZİN SAÇI


Peygamber Efendimizin saçının uzunluğu ile ilgili farklı tarifler vardır. Tarifler arasında böyle bir farklılık olması ise doğaldır, çünkü bu bilgileri aktaranlar Peygamber Efendimizi farklı zamanlarda gördükleri için, saçının uzunluğu da farklı olmuş olabilir. Ancak bu tariflerden anlaşılan Peygamberimiz (sav) saçını en kısa kulağı hizasında, en fazla ise omuzlarına kadar uzatmıştır.

Enes b. Malik (ra) anlatıyor:

"Hazreti Peygamberin saçları, kulaklarının orta hizasına kadar uzamıştı."84

Hazreti Aişe (ra) validemiz anlatıyor:

"Resulullah'ın mübarek saçları, kulakları ile omuzları arasındaydı. Allah'ın selat ve selamı üzerine olsun."85

Bera b. Azib (ra) anlatıyor:

"Peygamber Efendimiz orta boylu idi. Omuzları da genişçeydi. Saçları ise, kulak yumuşaklarını değerdi."86

Ebu Talib'in kızı ümmü Hani (ra) anlatıyor:

"Resulullah Efendimiz Mekke'ye geldiklerinde evimizi teşrif etmişlerdi. Bu sırada mübarek başları dört belikli (örgülü) idi." 87




PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN SAÇ VE SAKAL BAKIMI

Peygamber Efendimiz temizliğe çok önem verdiği için, saç ve sakal bakımına da önem vermişlerdir. Bazı kaynaklarda onun yanında daima tarak, ayna, misvak, kürdan, makas, sürmedan gibi eşyalar bulundurduğu bildirilmektedir.88 Peygamberimiz (sav) ashabına da aynı tavsiyelerde bulunmuş ve "Kim saç bırakmışsa, onun bakımına dikkat etsin"89 şeklinde buyurmuşlardır. Peygamberimiz (sav)'in saç ve sakalı ile ilgili diğer aktarılanlar şu şekildedir:

Hz. Adda İbn Halid'den (ra):

"Mübarek sakalı gayet güzeldi."90

Hz. Aişe (ra) validemiz anlatıyor:

"Resul-i Ekrem (sas)… saçlarını tarayıp yağladığında…"91

Simak b. Harb (ra) aktarıyor:

"Cabir b. Semüre'den işittim. Ona, Hazreti Peygamberin saçlarının ağarma durumu sorulmuştu. O da: Mübarek başlarını yağladıkları zaman saçlarının akı gözle farkedilmez; fakat başlarına yağ sürmedikleri anlarda beyazları görünürdü"92 dedi.

Peygamberimiz (sav), dış görünümüne ve temizliğine verdiği önemle, müminlere güzel bir örnek olmuştur. Bir rivayette Peygamber Efendimizin bu konudaki tavrı şöyle belirtilir:

"Bir gün Peygamber (sav) sahabelerinin yanına çıkacağı zaman küpteki suya bakarak sarığını ve sakalını düzeltti ve şöyle dedi: 'Allah kardeşlerinin yanlarına çıkarken kulunun kardeşleri için süslenmesini sever.'93

84- Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 49
85- Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 50
86- Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 50
87- Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 51

88- Ali el-Kari, Cem'ul-Vesail fi Şerh'iş- Şemail, İstanbul, s. 96-97
89- Ebu Davud, Sünen, IV, 74, nu:4062
90- G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 519/16
91- Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 58
92- İbn Adiyye el-Kamil; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 679
93- İbn Adiyye el-Kamil; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 679

www.hazretimuhammed.org/semal_i_serifi.html



SAÇ-SAKAL-BIYIK SÜNNETİ

Şimdi zamanımızda Allâhu Teâlâ'nın emirlerinden, Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in hadîs-i şeriflerinden bazılarını söyleyip, bazılarını söylemiyorlar.
Hatta üst düzeydeki din adamlarından bazılarının Allâhu Teâlâ'nın emirleri, âyetleri ile Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in hadîsleri ve sünnetleri ile tasdikli sözlerimizi inkar ettiklerini: "Böyle birşey yok, inanmayın” dediklerini söy*lediler. Şimdi bu zamanda ihmal edilip söylenmeyen âyet ve hadîsler gayet çoktur. Bunların aklıma gelenilerini peyder pey yazacağım.

İnşallahu Teâlâ."Erkeklerin saçlarını kulak yumuşağına kadar bırakmaları (uzatmaları) sünnettir." sözüne itiraz ettiklerini söylediler. Bunun sünnet olduğuna dair bazı âyet ve hadîsleri yazıyorum, inşallahu Teâlâ.

(Sûre-i Fetih, Ayet 27)

"Yemin ederim ki, Rasûlullah'ın rüyası doğrudur. O'nun dini haktır. Siz Mescid-i Haram olan Kabe'ye gireceksiniz. Allah'ın izniyle selâmet olarak(Orada başınızı) ya usturaya verip iyice kazıyacaksınız veya kısaltacaksınız. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Size yakın bir fetih verdi,"

Yani yakında Mekke'yi alıp fethedeceksiniz, demektir. Kısa saç kısalmaz. Bu âyet uzun saçlılara söyleniyor, "İster saçınızı usturaya verin, isterseniz kısaltın." buyuruyor. Uzun saçlı olunacağına en büyük delildir.

(Sûre-i Taha, Ayet 94)

"(Harun) Ey annemin oğlu! dedi, saçımı, başımı yolma! Ben senin: İsrail oğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın! demenden korktum."

Musa (Aleyhis selâm) kardeşi Harun (Aleyhis selâm)'un saçını eline dolayıp çekiyor, itiyor. Tartaklayıp o vaziyette saçından çekerek sürüyor. Kısa saçla ne tutup tartaklanır ne de onunla adam sürünmez ve yolunmaz.

(Sünen-i İbn-i Mâce, Cild 9, Hadîs No: 3631)

"[Ebû Tâlib (Radiyallâhu anhu)'in kızı] Ümmü Hâni (Radiyallâhu anha) şöyle demiştir:

- Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) Mekke'ye dört gadiresi (saçı dört örgülü, belikli) olduğu halde girdi. Ümmü Hâni (Radiyallâhu anha) (Gadire ile) saç örgüsünü kasteder."565Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi, vesellem) Mekke'ye girince başında, saçında dört örgüsü (beliği) vardı. Kulağının yumuşağına kadar olan saç, kısa olur, örgü örülmez. O zamanda Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in saçı omuzuna değecek kadarda veya daha fazla idi.

(Sünen-i İbn-i Mâce, Cild 9, Hadîs No: 3634)

"Enes (Radiyallâhu anhu) rivayet etmiştir:

- Rasûllullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'ın saçı recil (yani ne düzgün, ne de kıvırcık olup, hafifçe kıvırcık) bir saç idi, kulakları ile omuzlarına kadar (uzun) idi."566

(Sünen-i İbn-i Mâce, Cild 9, Hadîs No:3635)

"Hz. Aişe (Radiyallâhu anha)'dcn şöyle demiştir:

- Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)' in omuzlarına ulaşmayan ve kulak yumuşaklığını geçen saçı oldu."567

(Râmûz-ul Ehâdîs, Hadîs No: 1145)

"Erkeğe gelince, o (gusül abdestinde) başını(n saçlarını) çözerek iyice dağıtsın ve onu diplerine su ulaşıncaya kadar mükemmel bir şekilde yıkasın. Kadına gelince, onun ör*gülerini çözmesine lüzum yoktur. Sadece üç kere başına bol bol su döksün, yetişir.

Erkekte belik yaparmış (saçını örermiş) caizmiş. Bu hadîs bunu açıklıyor.

(Sahih-i Buhâri Tecrîd-i Sarîh, Cild 9, Hadîs No: 1451)

"Berâ İbn-i Azib (Radiyallâhu anhu)'den : Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'ı şöyle vasfettiği ,rivâyet olunmuştur:

- Nebi (Sallallâhu aleyhi vesellem) uzunla kısa boy arası, mu'tedil bir endamda yaratılmıştı. O'nun iki omuz arası genişti. İki kulağı yumuşağına kadar inen gür saçı vardı. Ben (günün birinde) Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'ı kırmızı ve (yeşil çubuklu) bir li*bas içinde görmüştüm. Kati olarak derim ki: Ben güzelikte O'na denk olabilecek hiç bir şey (kimse) görmedim."568

(Kırk Mevzuda Kırk Hadîs Kitabı, Hadîs No: 12, s.443)

"Rasûllullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'a en sevimli elbise HİBERE (adı verilen çubuklu) bir kumaştır."

Hadîsin kitaptaki açıklamasında: Hibere adı verilen kumaş Yemen'de dokunan ve ham maddesi pamuk veya keten olan çubuklu, çizgili bir kumaşın adıdır. Bunun yeşil renkli olduğu ifade edilmektedir.569

Osmanlı padişahları zamanında altı yüz seneden beri mareşallar, generaller, paşalar kırmızı çubuklu elbise giyerlerdi. Osmanlı padişahlarının her yaptıkları hadîs-i şeriflerden alınmıştır. Onun için Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in en sevdiği o elbisesine benzesin diye bir tek en büyük rütbeli paşalara zafer kazanan generallere kırmızı çubuklu elbise giydirirler. Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in en sevmediği başlarına çizgili başlıklar giyenlerdir.570 Demek ki, başta çizgili giymek yasak oluyor. Elbisede çubuklu çok iyidir.

Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) kendisi çok güzel, saçı kendisini daha da güzel gösteriyor. Halbuki şimdi bazı hocalarımız: "Saç bırakmak neymiş. Avrupanın hipileri ve artistleri gibi oluyorsunuz. Kadın gibi saç bırakmayın, bu pisliktir." Bu gibi sözler Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in yaptığına, sözüne, sünnetine tamamen terstir.

Yine yukarıdaki hadîs-i şerifin içinde "Saçı. kulağının yumuşağını geçmiş, omuzlarına yaklaşmış" buyuruluyor. Bazıları "Papazlar da saç bırakıyor" diyorlar. Papazlar saç-sakal bırakıyor diye saç-sakal bırakmayalım mı? Biz, Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vcsellem)'in ümmeti olarak O'nun de*diğini harfi harfine yapmaya, sünnetlerini, hadîslerini tamamen uygulamaya bakacağız, çalışacağız. Di*ğerlerinin sözlerine bakmayacağız.

(Sünen'ün Neseî, Cild 7-8, Hadîs No: 5033)

"Ziyad ibn-i Nusayn (Radiyallâhu anhu) babasından naklen anlatıyor:

Medine'de Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in yanına gittiğimde bana:''Yanıma yaklaş!" buyurdu. Yanına yaklaşınca elini, saçımın örgüsünün üzerine koydu, saçımı okşadı, bana dua etti"

Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in ashabının da O'nun gibi saçlı olduğuna bu hadîs-i şerifler en büyük delildir.

(Sünen'ün Nesei, Cild 7-8, Hadîs No: 5034)

"Vail İbn-i Hucr (Radiyallâhu anhu) anlatıyor; Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'ın yanına gittim. (Saçlarım da uzundu):

Seni uğursuz, dedi. Beni kastediyor sanarak gittim saçımdan biraz kestim.Yanına gelince:Seni kasdetmemiştim. Böyle daha güzel olmuş, buyurdu."

Bu zâtın saçları çok uzundu. Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) "Seni uğursuz" diyor. O da saçlarını kasdettiğini zannedip saçını kestirince: "Ben, senin saçını kasdetmedîm." buyuruyor. Bir hadîste de Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) bir hastayı okurken: "Çık mel'un" diye çağırıyor ve çağırdığının iblis olduğunu söylüyor. Bu hadîs-i şerifte de Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) uğursuz diye iblisi kasdedip söylüyor. O ashâb saçını kısaltınca da yine saçı Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in saçı gibi kulağının yumuşağına kadar oluyor.

(Kütüb-i Sitte, Cild 7. Hadîs No: 2122)

"Ebû Katâde (Radiyallâhu anhu) anlatıyor:

Ey Allah'ın Rasûl'ü! dedim. Benim omuzlarıma kadar dökülen (gür) saçlarım var, tarayıp tanzim edeyim mi?Evet, ona ikramda bulun, dedi. Râvi der ki:Ebû Katâde, "Evet ona ikramda bulun" sözü sebebiyle günde iki sefer (bakım yapar ve) saçlarını yağlardı."571

(Kütüb-i Sitte, Cild 7, Hadîs, No: 2124)

"Atâ ibn-i Yesâr (Radiyallâhu anhu) anlatıyor: Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'a saçı sakalı karma karışık bir adam gelmişti. Efendimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) ona (eli ile) işaret buyurarak, sanki saçını ıslah etmesini emretmişti. Adam bunu yapıp sonra tekrar geri geldi.

Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem):- Şu hâl sizden birinizin tıpkı şeytan gibi başı(ndaki saçlar) karma karışık vaziyette gelmesinden daha hayırlı değil mi? buyurdular."

(Sünen-i İbn-i Mâce, Cild 10, Hadîs No: 4303)

"Ebû Sellam el-Hubşi (Memtur el-Esved) (Radiyallâhu anhu)'den şöyle demiştir: (Halife) Ömer ibn-i Abdülaziz bana haber göndererek yanına çağırttı. Ben de bir katır sırtında O'nun yanı*na vardığım zaman bana: - Yâ Ebû Sellam! Buraya kadar bindirip getirmek hususunda cidden sana meşakkat verdik" dedi. Ebû Sellam da:

- Vallahi doğrudur. Yâ Emire'l-Mü'minin."dedi. Ömer ibn-i Abdülaziz:-Allah'a yemin ederim ki, sana eziyet çektirmek istemedim. Velâkin (Kevser) havuzu hakkında Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'ın kölesi Sevban (Radiyallâhu anhu)'dan se*nin rivayet ettiğini haber aldığım bir hadîs var. O hadîsi kendi ağzınla bana rivayet et*meni sevdim (de bunun için seni çağırttım) dedi. Ebû Sellam el-Hubşi demiştir ki; Bunun üzerine ben dedim:Bana Rasûlullah'ın kölesi Sevban (Radiyallâhu anhu)'ın rivayet ettiğine göre Rasûlul*lah (Sallallâhu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:

Şüphesiz benim havuzum Aden ile Eyle arasındaki mesafe kadar uzundur. Sütten daha beyaz ve baldan daha tatlıdır. Bardakları gökteki yıldızlar sayısı gibi (çok) dir. Kim ondan bir yudum içerse, artık ebediyyen susamaz. O havuzun başına (yanıma) gelenlerin ilki (dünyada iken) elbiseleri kirli, başlarındaki saçları dağınık,karışık, varlıklı eşraf*tan olan kadınlarla evlenemez ve kapılar onlara açılmaz.

Râvi demiştir ki: Ömer ibn-i Abdülaziz, sakalı ıslanıncaya kadar ağladı sonra şöyle söyledi:Lâkin ben bol nimetlenmiş kadınlarla evlendim ve kapılar bana açıldı. Vücudumu, üstümdeki elbiseyi yıkamayacağım ki, iyice kirlensin ve başımı yağlamayacağım ki, sa*çım dağılıp karışsın, dedi."572

(Râmûz-ul Ehâdîs, 30. Bölüm, Hadîs No: 19)

"Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in saçları ne çok uzundu. Ne de pek kısa idi."

(Râmûz-ul Ehâdîs, 30. Bölüm, Hadîs No: 24)

"Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) geniş yapılı idi, yüzü ayın ondördü gibi parlıyordu. Orta boydan biraz uzuncaydı, çok uzundan kısa idi. Başı büyük (yakışıklı) idi. Saçları ne kıvırcık, ne de düzdü. Saç örgüsü çözüldüğü zaman ayırırdı, aksi halde öyle örgülü olurdu. (Bir araya topladığı zaman) saçları kulaklarının yumuşağını geçmezdi. Çiçek renginde idi. Alnı genişti, kaşları gürdü. Fakat bitişik değildi. Aralarında öfkenin kımıldattığı bir damar vardı. Burnu düzgündü. Sanki bir nur parçasını andırı*yordu. Gür sakalı vardı. Yanakları kusursuzdu. Ağzı büyüktü. Dişleri bembeyazdı ve seyrekti. Göğsünden karnına uzanan kıllar gayet ince ve zarifti. Boynu sanki bir gümüş dizisini andırıyordu.

Yaratılışı (bünyesi) orta idi. Bedeni büyük fakat hiç sarkık de*ğildi. Karnı ile göğsü birdi. Geniş göğüslü idi. Omuzları genişti. Mafsalları kalındı. Memelerinin üstü kılsızdı. Bunun dışında kolları, omuzları kıllı idi. Yüksek göğüslü idi. Bilekleri uzundu. Kol kemikleri büyüktü. Güzel bir burnu vardı. Elleri, ayakları sıska değil, büyükçe ve güzel idi. El ayası (avucun içi) güzel, ayaklarının altı da fevka*lâde idi. Ayaklarında kıl yoktu, üzerine su döküldüğü zaman durmaz, akardı. Yürüdüğü zaman ağır ve dengeli yürürdü, yumuşak, fakat süratli bir adıma sahipti. Yürüdüğü zaman sanki yüksek bir yerden iniyormuş gibi yürürdü. Döndüğü zaman bütün vücudu ile dönerdi. Gözü daima önüne eğikti. Yere bakışı, göğe bakışından daha uzundu. Düşünceli bir bakışa sahipti. Ashabını önüne alıp, öyle yürürdü, karşılaştığı kimseye ilk selamı kendileri verirdi."

Büyük küçüğe, atlı yayaya, giden durana selam verir.

(Sahîh-i Buhâri Tecrîd-i Sarîh, Cild 9, Hadîs No: 1455)

"İbn-i Abbas (Radiyallâhu anhu)'dan şöyle rivayet olunmuştur:

Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) (alın) saçını (perçemini) alnının üstüne bırakırdı. Müşrikler ise cephenin iki tarafına ayırır (bırakır)lar dı. Ehl-i Kitab olanlarda alınlarına salıverirlerdi. Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) hakkında (müsbet, menfi) hiç bîrşey ile emrolunmayan hâllerde ehl-i Kitab'a uygun olmaktan hoşlanırlardı. Son*raları Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'de başı(nın saçı)nı iki ta rafa (ayırıp) bırak(makta 0mahzur görme)di."

(Mevâhib-i Ledünniyye, Cild 1, s.452)

"Enes (Radiyallâhu anhu) hadîsinde:

"Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in saçı mübarek kulaklarına kadar inmişti."

Berâ (Radiyallâhu anhu)'ın hadîsinde:"Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem)'in saçı mübarek omuzlarına değerdi."

(Mevâhib-i Ledünniyye, Cild 1, s.452) ■

"İmam-i Tirmizî'nin rivayetinde; Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallâhu anha) buyurmuştur ki:

- Peygamber Efendimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) Hazretlerinin cümme (omuz başı)den yukarı ve vefre (kulak yumuşağı)den aşağı bir saçı vardı."



Saçlarını kazıtmak suretiyle Kur'an-ı Kerim okuyanlar hakkında

(Sünen-i ibn-i Mâce, Cild 1, Hadîs No: 175)
"Enes ibn-i Mâlik (Radiyallâhu anhu)'den: Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) Efendimiz Hz. şöyle buyurdu dediği rivayet edilmiştir:

- Son zamanlarda veya bu ümmet arasında öyle bir kavim çıkacaktır ki, Kur'ân okuya*caklar. Fakat okudukları Kur'ân onların boğazlarının çemberelerini veya boğazlarını geçmeyecektir. Onların alâmeti başlarını kazımak suretiyle traş olmalarıdır. Siz onları gördüğünüz veya onlara rastladığınız zaman hemen onları öldürünüz."573

Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem); hem Kur'ân-ı Kerim'i ağızlarında okuyacaklar, Kur'ân'ın nuru onların gırtlaklarından aşağı inmeyecek. Onların alâmeti, başlarını usturaya verecekler. Hem de onları gördüğünüz yerde öldürün! buyuruyor. Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) bundan daha ağır nasıl konuşsun! Şimdi bizim sünnet üzere kulak yumuşağına kadar bıraktığımız saça "hippi, şarkıcı saçı, bu ne pislik, zamaneye neden uymuyorsunuz?" diyorlar. Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem); "Başlarını usturaya vermiş, ağızlarında Kur'ân okuyan kavmi görürseniz öldürün." buyuruyor. Siz müslüman olarak başını usturaya vermeyi güzel, makul karşılıyorsunuz. Saç bırakanlara da karşı çıkıyorsunuz.

Birçok hadîs-i şerifler ve Kur'ân-ı Kerim'de âyet-i kerimelerle söyleniyor. Hem sünnet olduğunu, Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) ve ashabın yaptığını hadîs-i şeriflerle tasdik ediyoruz.

Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) ve sahabilerin bir zaman kulak yumuşaklarına kadar bir zamanda daha fazla uzatıp belik ördürdükleri hadîs-i şerifleri yazdık.

Bu hadîsleri Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem), âlimlerden soracak niçin okumadın? Okudunsa niçin anlatmadın, yapmadın? "Benim sünnetimi yaptığım niçin söylemedin?" demez mi? Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) dinden çıkarlar dediği âlimleri kime söylüyor! Alim olarak hepimiz korkmamız, düşünmemiz, söylememiz lazımdır.

www.bilalnadir.com/kitaplar/ehlisun/sac_sakal_biyik_sunneti.htm
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
yazı çok uzun okumadım,sadece başlıkla ilgili yorumda bulunacağım,

saçını neden uzatmazlar, ? peygamberimiz bazen uzatmış bazen kesmiştir ,sakalını ise hiç kesmediği söyleniyor ,sanırım bundan dolayıdır.

sakal konusu ise bakın arkadaşlar kişilere kızıp sakala sarığa cübbeye laf etmeyin,bunlar peygamberimizin kullandığı kıyafetler ,eleştiren kardeşlerimizde hocalarının kurbanı oluyor,hocalar çok sert hatta ehli sünnet islam alimlerine belam,sapık fırka diyecek kadar ileri gidip eleştiri yapıyorlar,talebelerde ardından gidiyor ,imamaı rabbani hz kıyafetteki sünnetleri adette sünnettir uyulmaz isede zararı olmaz fakat uyarsan güzel olur buyurmuş bir mektubunda,sakalda kazımayla ilgili fetvalar varsada alimlerin kesebilirsin fetvası vardır sakala farz diyen hiçbir alim yoktur,peygamberlere has vacipler olabilir misal peygamberimize gece namazı vacipti fakat ümmetine vacip değildir ,peygamberimize şiir okumak yasaktı fakat ümmetine yasak değil ,ehlisünnetten imandan ayrılmayan konular için tefrika çıkarmaya kalp kırmaya gerek varmı,
 

elmnightmare

Profesör
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
1,734
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Başlıkta saçma olmuş...Konudaki imalarda....
Bir sünneti terkediyor diye öteki yaptığı sünnetten dolayı kınanamaz bir insan...
Sakal uzatıyorsa cübbe giyemiyebilir...
Bunların her ikisini yerine getiryorsa başka bir sünneti yerine getiremeyebilir...
İnsanlar zaten sünnetin hepsini yerine getirebilselerdi veli olurlardı..
Bir sünneti yapıyor ona değer veriyorsa başka bir sünneti yapmıyor diye insanlar kınanamaz..Haklı gerekçeleri vardır...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Öyle sünnetler vardır ki, yeri gelince onları terketmeniz dahi SÜNNET olur.
Müslüman nerde, nasıl ve ne şekilde harket edeceğini bilen insan demektir. Sünneti ya da İslâmı yaşıyorum ve millet görsün bu halimi diye, davul-zurna çalınarak din yaşanmaz !
 

serair

Asistan
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
498
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Başlıkta saçma olmuş...Konudaki imalarda....

Saçma bulmasa idiniz şaşırırdım zaten...

İma yok.

Doğru bildiğim, yanlış olduğunu gördüklerimi, düşüncelerimi konu olarak açmak saçma, onları dile getirmek ima sizce...



Bir sünneti terkediyor diye öteki yaptığı sünnetten dolayı kınanamaz bir insan...
Sakal uzatıyorsa cübbe giyemiyebilir...
Bunların her ikisini yerine getiryorsa başka bir sünneti yerine getiremeyebilir...
İnsanlar zaten sünnetin hepsini yerine getirebilselerdi veli olurlardı..
Bir sünneti yapıyor ona değer veriyorsa başka bir sünneti yapmıyor diye insanlar kınanamaz..Haklı gerekçeleri vardır...

Bu dediğinizi savunan bir düşünce yapısına sahibim. Ne hakla kınayayım tek bir sünneti doğru yapamayan, farzları dahi yerine getiremeyen biri olarak... Yapmış, yerine getirmiş dahi olsam kınanmayacağını adım kadar iyi bilirim.

Allah şahidim olsunki insanları sünneti terk ediyorlar diye kınıyor değilim. Olan sünnetten hiç bahsetmiyorlar, yok kabul ediyorlar, işlerine geleni alıyorlar... Sünnetin ne olduğunu, anlamını bilmiyorlar.

Siz hiç bir hocadan saç uzatmanın bir sünnet olduğunu anlattığını duydunuz mu? Sünnet olduğundan dolayı erkeklerin saç uzatmaya teşvik edildiğine hiç şahit oldunuz mu?

Ben hep yerildiğini duydum, erkek adam saç uzatmaz denildiğini duydum, bilhassa cübbeli, sakallı, sarıklı, çarşaflı kesimde... Efendimize hakaret ettiğinin farkında olmadan sünnetin ne olduğunu bilmeden düşüncesizce konuşulanlara, yapılanlara şahit oldum.

Sünnete uymanın gerekliliğini ve güzelliğini sürekli anlatan, her konuda sakalın, sarığın, cübbenin, çarşafın gerekliliğinden bahseden biri; ''Erkek adama kısa saç yakışır'' der mi? Bu efendimizi beğenmemek, ona hakaret etmek değil mi?

Bu ne dediklerini ne yaptıklarını bilmediklerinin bir ispatı değil mi...
 

serair

Asistan
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
498
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Öyle sünnetler vardır ki, yeri gelince onları terketmeniz dahi SÜNNET olur.
Müslüman nerde, nasıl ve ne şekilde harket edeceğini bilen insan demektir. Sünneti ya da İslâmı yaşıyorum ve millet görsün bu halimi diye, davul-zurna çalınarak din yaşanmaz !
Allah razı olsun.
 

bilgin

Paylaşımcı
Katılım
28 Haz 2006
Mesajlar
340
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Uzatırız uzatmasınada malum 657 : )
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
yanılmıyorsam imamı azamnın fatvası idi, bu devirde erkeklerin saçlarını kısa tutması uzatmasından daha hayırlıdır... erkeğin kadına benzememesi için... ;)
 

seyyah_acem

YEŞİL TUAL
Katılım
25 Haz 2007
Mesajlar
766
Tepkime puanı
53
Puanları
0
tercih meselesi.bizler her sünneti yapıyor muyuz ki yapmayanları eleştirelim?
 

serair

Asistan
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
498
Tepkime puanı
2
Puanları
0
yanılmıyorsam imamı azamnın fatvası idi, bu devirde erkeklerin saçlarını kısa tutması uzatmasından daha hayırlıdır... erkeğin kadına benzememesi için... ;)

Zaten nerde ise göbeğine kadar sakal uzatanların kadına benzemesi mümkün mü?

tercih meselesi.bizler her sünneti yapıyor muyuz ki yapmayanları eleştirelim?

Eleştirmek değil, anlamaya çalışmak... Sakal sünnetini o kadar çok duydumki, methler edilerek, övülerek... Ama saç sünnetinin övülerek methler edilerek anlatıldığını hiç duymadım.

Okuduğum yazılardan aktardıklarımdan kırmızı yazılı olana bir bakınız ve düşününüz... O hadis ne demek isteyebilir... Eminim anlamı çok çok derindir.

Bana İslam adı altında, sünnet adı altında yapılan çok şey anlamsız gelmekte... Hele bazı kişiler bana o kadar sahtekar gelmekteki... Bu konuya değinmemde o yüzden...

abdal21' de anlatmış...
Öyle sünnetler vardır ki, yeri gelince onları terketmeniz dahi SÜNNET olur.
Müslüman nerde, nasıl ve ne şekilde harket edeceğini bilen insan demektir.
Sünneti ya da İslâmı yaşıyorum ve millet görsün bu halimi diye, davul-zurna çalınarak din yaşanmaz !
''Öyle sünnetler vardır ki, yeri gelince onları terketmeniz dahi SÜNNET olur.'' demiş bende farz olduğunu duymuştum.

Anlaşılamamak kötü...

''Nerde nasıl ve ne şekilde hareket edeceğini bilen müslümanlardan eylesin Allah bizi... Sünneti yada İslamı yaşıyorum ve millet görsün bu halimi diye davul zurna çalarak yaşayanlardan değil, İslamın ve sünnetin anlamını bilenlerden, bilerek yaşayabilenlerden... Benden hatalısı benden kötüsü yok diyenlerden...''

ALLAH'a emanet olun
 

KARAMURAT-3

Kıdemli Üye
Katılım
11 Eki 2007
Mesajlar
4,706
Tepkime puanı
54
Puanları
0
Konum
Ankara
Web sitesi
mazlumlarvezalimler.blogcu.com
-

Rasûllullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)'ın saçı recil (yani ne düzgün, ne de kıvırcık olup, hafifçe kıvırcık) bir saç idi, kulakları ile omuzlarına kadar (uzun) idi."566

(Sünen-i İbn-i Mâce, Cild 9, Hadîs No:3635)

"Hz. Aişe (Radiyallâhu anha)'dcn şöyle demiştir:

- Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi vesellem)' in omuzlarına ulaşmayan ve kulak yumuşaklığını geçen saçı oldu."567

(Râmûz-ul Ehâdîs, Hadîs No: 1145)



Bu iki hadisten hangisi doğru.
 

KARAMURAT-3

Kıdemli Üye
Katılım
11 Eki 2007
Mesajlar
4,706
Tepkime puanı
54
Puanları
0
Konum
Ankara
Web sitesi
mazlumlarvezalimler.blogcu.com
-

Birinci hadisi rivayet eden kim? İkinci hadisi rivayet eden ise Hz.Aişe.
Peygamberimizi en iyi tanıyan hanımıdır. Hanımı de diyor?

"omuzlarına ulaşmayan" diyor. Demekki peygamberimiz hiç saçını uzatmamış .
 

((MUHAMMED))

Asistan
Katılım
23 Tem 2007
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
ilahiask.forumzen.com
Esselamu aleykum;

Bir erkek Efendimiz s.a.v.'e benzemek adına saçını elbetteki uzatabilir.Saç uzatmakta sünnettir
Fakat bu saçın uzatma şekli nasıl ve hangi ölçüde olmalı ? Neden fitne zamanda alimler saç konusundaki sünnetin uzun olanını değilde kısa olanının tercih ediyorlar.
Efendimiz s.a.v. saçlarını kulak memesini geçmeyecek şekilde uzatırdı
bu günkü bilinçsiz kişilerin uzattığı gibi kadınlara benzeyecek şekilde uzatmazdı.
Ayrıca İmam-ı Gazali İhya-u Ulumiddin eserinde fitne zamanda kafirler ve kızılbaşların saçlarını uzattıkları için onlara benzememek adına bizler saç konusundaki kısa olan sünneti yapmaktayız uygun olanda alimlerce budur.
Sebebi bundan dolayıdır, fakat yazış tarzınız , anket şıklarınız hiç hoş olmamış
bu konuyu neden böyle yapılıyor günümüzde neden sünneti yaşayan Ehli sünnet insanlar neden uzun saçı değilde kısa saçı tercih ediyor şeklinde soru sorabilirdiniz.
Uslubunuz islam ahlakına uygun olmadığı için bu hareketinizden dolayı insanlardan özür dilemeniz gerekmektedir. Ön yargılı yaklaşımlar size hiç bir zama artı kazandırmaz.
Ayrıca amacınızın art niyetli olmadığını savunmayın çünkü yazınızıda anket şıklarınızda buram buram Ehli Sünnet düşmanlığı kokuyor. veyahut sünneti yaşamayanların yaşayanlara karşı bir garezi söz konusu olabilir, veya kendilerini dine değilde , dini kendilerine uydurmak isteyenlerin tepkileri ile aynı seviyede bir anket olmuş.

Not: Dini konularda bazı şeyleri yapamıyorsak yapanlara saygı gösterelim, işimize gelmeyen yerlede işkembeden atıp tutmayalım uslubüne uygun bir şekilde araştıralım

Sakal konusuna da gelince Delilleri ile birlikte aşağıdaki gibidir;

sakalı kazımak dört mezhebe göre haramdır
bir tutam yani 4 marpak birrakmak sünnettir
bir tutamdan az bırakmak ise mekruhtur
bir tutamdan kısa olursa en azından haram işlenmiş olunmaz yani jiletle alınmazsa
imkanı olan sakal bırakmak zorundadır
çünkü erkek fıtrat gereki kadından sakalla ayrılmıştır
kadın ise sakalsız yaratılmıştır
kadının yüzünde çıkan tüyleri gidermesi müstehaptır fakat kaşlarını inceltmesi caiz değildir.
Sakalı kesmek müsle yapmak uzvu kesmek gibidir yani kulağı burnu kesmek gibidir.
Ayrıca fıtrata müdahale etmek yaratılışı değiştirmek ve beğenmemek gibidir.Yaratılışı beğenmemek ise insanı küfre götürür.
Bir uzvu eksik veya sakatsa o uzva ameliyat ve estetik sağlık için caiz olur fakat keyfi yere bir uzvu değiştirmek caiz değildir
Efendimiz s.a.v. bir hadisi şeriflerinde kadının erkeğe
erkeğin kadına benzemesini lanetlemiştir. Bu yüzden kadın sakalsız erkek sakallı olduğu için erkek sakalını kesince kadına benzemiş olur ve bu caiz değildir.
Aynı şekilde kadınında erkek kıyafetleri giymesi,pantoln giymesi ve saçını kısaltması caiz değildir.
Sakalla ilgili Fetvaya göre Efendimiz s.a.v. sakalını hiç kesmemiştir, diğer bütün peygamberlerde sakallı idiler, Efendimizin bu sünnetini sahabe-i kiram efendilerimizde terk etmediği için , müçtehit alimlerimiz sakal bırakmayı ümmetin bütün erkeklerine vacibtir hükmünü vermişlerdir bazı alimlerce farzdır diyenlerde vardır

Sakalın kökünden tıraş edilmesinin meşruluğuna işaret eden hiçbir rivayet bulunmamaktadır. Sevgili Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sahih hadislerinde sakalların tabii halleri üzere terk edilmesi ve uzatılması emredilmektedir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:
“Abdullah İbn-i Ömer (R.A)’den rivayete göre Nebi (S.A.V.): Bı-yıkları tıraş edin, sakalları bırakın buyurmuştur.”
“On şey vardır ki bunlar fıtrattandır: Bıyığı kesmek, sakalı uzat-mak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnak kesmek, mafsallarını yıkamak, koltuk altını yolmak, kasıkları tıraş etmek ve suyla taharetlen-mek, istinca.”
Görüldüğü üzere hadis-i şeriflerde hem bıyıkların kısaltılması ve hem de sakalların uzatılması emredilmektedir. Bu nedenle fahihlerin ço-ğunluğu, sakalların uzatılmasının emredilmesinden dolayı sakalı kökün-den tıraş etmenin haram olduğuna hükmetmişlerdir. Sakalı kökünden tı-raş etmeye cevaz veren hiçbir fakih yoktur. İşte bazı muteber fıkıh kitap-larımızdan konuyla ilgili hükümler şunlardır:
“…Kişinin sakalını kesmesi, erkeğin kadına benzemesi helal olma-dığı gibi helal değildir. Bu sebeple, erkeğin sakalını tıraş etmesi kadına benzemek olduğu için haram olmuştur.”
“…Erkeğe sakalını kesmesi haramdır.”
“…Yüzden tüyü izale etmek haramdır. Ancak kadının sakal ve bı-yıkları çıkarsa, kesmesi haram olmaz. Bilakis müstehaptır.”
“…Muhakkak ki sakal erkeğin süsüdür. Sakal yaratılışın tamamın-dandır. Dış görünüşte erkek sakal ile kadından ayrılır. Sakal hiçbir zaman çirkin olmamıştır. Çünkü sakallı olan, her zaman hürmet, saygı ve tazim görür.”
Metin ve mealleri verilen hadis-i şerifler ve muteber fıkıh kitapla-rımızdan nakledilen fetvalardan anlaşılmaktadır ki: Sakalı kökünden tıraş etmek haramdır.
Sakal, ALLAH Teâlâ’nın dininden bir cüzdür. Sakal fıtridir. Yani ya-ratılış icabı erkeklerde bulunması gerekli olan bir kılıktır. Sakal, erkeğin alâmetifarikasıdır. Yani erkeği kadından ayıran en büyük özellik ve ayrı-calıktır. İslam dininin lanetlediği konuların en başında da erkeğin kadına, kadının da erkeğe benzemeye çalışması gelir.
Bir erkeğin sakalını kesmesi, yaratılışı bozmaktır, fıtrata müdahale etmektir. Bunun altında yaratılış şeklini beğenmeme kastı aranır ki, bu insanı küfre sokabilir.
Erkeğin tabii hali sakallı halidir. Sakal önceki peygamberler ve ümmetlerde de mevcut idi. Başta Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz olmak üzere tüm peygamberler sakallı idi. Ayrıca tüm sahabe-i kiram ve tabiin de sakallı idiler. Bütün bunlar bizlere sakalsızlığın asla caiz olma-dığının delilleridir.
Sakal, bütün peygamberlerin, bütün sahabe ve Salih ümmetlerin it-tifak ettiği bir konu olduğu gibi ve ayrıca Hz.Peygamber (S.A.V.) Efen-dimiz ümmetine sakallarını salıvermesini emretmiştir. Bu nedenle Müs-lüman her erkek, sakalını salıvermek zorundadır.
Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sözleri ve işlerinden gaflet olmak, haram hükmüne muhalif olan ameldir. Binaenaleyh yüzümüzün nuru, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sünneti, hayâ perdesi, ümmet-lik nişanesi olan sakalı bırakmak lazımdır. Bunu kesip atmak büyük gaf-let ve cahilliktir, fıtrattan ayrılmaktır. Sakalı kesmek Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin şekil ve şemalinden çıkmaktır. Allah’ın Resulü sa-kalını hiç kesmemiştir.
Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz sakalsız elçilerden tiksinirdi. Bir seferinde, huzuruna çıkan Yemen elçilerinin sakalsız hallerini görün-ce tiksinmiş ve yüzünü çevirmiştir.
Yarın ALLAH Teâlâ’nın huzurunda toplanacağına, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz ile karşılaşacağına, O’nun kıyamet günü ümmetine şefaat edeceğine inananlar, acaba bu olaydan hiç mi endişe duymuyorlar? Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin kendilerinden nefret edebileceğini, yüzünü çevirebileceğini hiç düşünmezler mi?
 

sır

Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,002
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
muhterem önceki mesajlara bakarsanız oradaki hadislerde Rasulullah aleyhisselam'ın zaman zaman saçını uzattığı zaman zaman da kısalttığı beyan ediliyordu ... Siz saçınızı bu yıl uzatsanız ama gecen sene kısa ise , sizi geçen sene gören ve onun saçı kısaydır diyen arkadasınız yalancı mı olur ...
Bu hadislerde ona işaret ediyor olsa gerek .
 

KARAMURAT-3

Kıdemli Üye
Katılım
11 Eki 2007
Mesajlar
4,706
Tepkime puanı
54
Puanları
0
Konum
Ankara
Web sitesi
mazlumlarvezalimler.blogcu.com
-

"Yemin ederim ki, Rasûlullah'ın rüyası doğrudur. O'nun dini haktır. Siz Mescid-i Haram olan Kabe'ye gireceksiniz. Allah'ın izniyle selâmet olarak(Orada başınızı) ya usturaya verip iyice kazıyacaksınız veya kısaltacaksınız. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Size yakın bir fetih verdi,"

Yani yakında Mekke'yi alıp fethedeceksiniz, demektir. Kısa saç kısalmaz. Bu âyet uzun saçlılara söyleniyor, "İster saçınızı usturaya verin, isterseniz kısaltın." buyuruyor. Uzun saçlı olunacağına en büyük delildir.

(Sûre-i Taha, Ayet 94)

"(Harun) Ey annemin oğlu! dedi, saçımı, başımı yolma! Ben senin: İsrail oğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın! demenden korktum."

Musa (Aleyhis selâm) kardeşi Harun (Aleyhis selâm)'un saçını eline dolayıp çekiyor, itiyor. Tartaklayıp o vaziyette saçından çekerek sürüyor. Kısa saçla ne tutup tartaklanır ne de onunla adam sürünmez ve yolunmaz.

(Sünen-i İbn-i Mâce, Cild 9, Hadîs No: 3631)

Türkiye'de ve dünyada 60 lı yıllarda hippi modası varmış. Saçları uzun erkekler. Bunlar "savaşma se...." diyorlarmış. Sloganları böyleymiş.

70 li yıllarda uzun saçın yerini kabarık saçlar almış. Yani şu andan türkçemizde yanlış da olsa kabarık saçlı erkeklere uzun saçlı diyorlar.

Mesala babası "oğluna saçların uzamış git kestir". diyor. Gerçekte saçı uzun olduğu için değil. Kabarık olduğu için.


90 LI VE 2000 li yılarda saçı uzun(omuzlara kadar) fakat sakalı olmayan bir çok genç var. Hatta bu gençlerden namaz kılanlar bile var.


Aczmendi adında sapık bir tarikat vardı. Bu tarikat mensuplarıda uzun saçlı ve sakallı insanlardı. Tarikat lideri Müslüm Gündüz zina yaparken suç üstü yakalamışlardı. Sonra bu tarikatı kapattılar.


Hz.Musa'nın kardeşi Hz.Harun ve peygamberimizin saçlarıda zaman zaman kabarık olabilir.Zaman zaman da kısa olabilir. Uzun değildir.
 

((MUHAMMED))

Asistan
Katılım
23 Tem 2007
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
ilahiask.forumzen.com
yukarıda da söylediğim gibi Efendimiz s.a.v. 'in saçlarının örülecek kadar uzun olduğu hiç bir sahih rivayette yoktur ancak kulak memelerine kadar uzatmıştır
saçlarını bazen uzatır bazen kısaltırdı, bizlerde Ehli Sünnet alimlerimizin tavsiyeleri üzere fitne zamanda kafir ve kızılbaşlara benzememek adına kısa saçı tercih ediyoruz.,
ilk sayfadaki açılan konudaki yazıların çoğu uydurmadır ben o kadar araştırma yaptım o kadar alimlere sordum hiç böyle rivayetlere rastlamadım
Allah hidayet versin diyorum
 

((MUHAMMED))

Asistan
Katılım
23 Tem 2007
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
ilahiask.forumzen.com
Saçlarını kazıtmak suretiyle Kur'an-ı Kerim okuyanlar hakkında

(Sünen-i ibn-i Mâce, Cild 1, Hadîs No: 175)
"Enes ibn-i Mâlik (Radiyallâhu anhu)'den: Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) Efendimiz Hz. şöyle buyurdu dediği rivayet edilmiştir:

- Son zamanlarda veya bu ümmet arasında öyle bir kavim çıkacaktır ki, Kur'ân okuya*caklar. Fakat okudukları Kur'ân onların boğazlarının çemberelerini veya boğazlarını geçmeyecektir. Onların alâmeti başlarını kazımak suretiyle traş olmalarıdır. Siz onları gördüğünüz veya onlara rastladığınız zaman hemen onları öldürünüz."573

Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem); hem Kur'ân-ı Kerim'i ağızlarında okuyacaklar, Kur'ân'ın nuru onların gırtlaklarından aşağı inmeyecek. Onların alâmeti, başlarını usturaya verecekler. Hem de onları gördüğünüz yerde öldürün! buyuruyor. Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) bundan daha ağır nasıl konuşsun! Şimdi bizim sünnet üzere kulak yumuşağına kadar bıraktığımız saça "hippi, şarkıcı saçı, bu ne pislik, zamaneye neden uymuyorsunuz?" diyorlar. Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem); "Başlarını usturaya vermiş, ağızlarında Kur'ân okuyan kavmi görürseniz öldürün." buyuruyor. Siz müslüman olarak başını usturaya vermeyi güzel, makul karşılıyorsunuz. Saç bırakanlara da karşı çıkıyorsunuz.

yukarıdaki saçmalığa bakarmısınız o zaman Hacca giden her müslümanı öldürmek lazım yukarıdaki iddaya göre
Efendimiz s.a.v. hacca giderken saçlarını usturaya vurur kazıtırdı, hem onları gördüğünüz yerde öldürün diyecek hem kendisi yapacak böyle bir saçmalık olamaz
bu Efendimiz s.a.v.'e ve onun sünnetini yaşamaya çalışanlara atılan bir iftiradır.
Rabbim herşeyi görüyor, bunların hepsi birer birer kaydoluyor, hesap günü gelecek elbet.
Olayın aslını bilmeden kendi gözlüklerinden bakanlar,uzun saça sünnete uygun olduktan sonra kimsenin karşı çıktığı yok sebeibini ise yukarıda yazdım. Kısa saçı tercih edilmesnini sebebide Ehli Sünnet alimlerinin eserlerinde mevcuttur.
Allah akıl fikir hidayet versin, hadis ve ayetlere kendi istedikleri gibi mana verenler, yukarıdaki hadis doğru ama bir kısmı doğru geri kalan kısmı uydurulmuş, saçlarını kazırlar kısmı uydurulmuş.
hatta bu hadisdir diye fitne sokanlar çok büyük bir hata yapmaktadırlar.
 
Üst