Sultan Vahideddin-Süleyman Demirel

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Demirel-Vahdettin karşılaştırması

Sultan Vahdettin, Osmanlı'nın çöküş dönemine rastlayan 4 yıl iktidarda kaldı. Demirel, 40 yıl devletin tepesinde oturdu. Doç. Dr. Osman Özsoy, iki ismi karşılaştırdı. Çarpıcı ayrıntılar.

27 Temmuz 2005
Doç. Dr. Osman Özsoy'un H. O. Tercüman'daki yazısı

Demirel - Vahdettin karşılaştırması...

Bu yazıyı yazmadan Vahdettin tartışmalarını sonlandırmak eksik olurdu. Sadece 4 yıl görev yapan son padişah Vahdettin ile, devletin tepe noktalarında Atatürk’ten bile daha uzun süre görev yapan Demirel arasında bir karşılaştırma için 3 temel nedenimiz var.

Birincisi, doğduğum yıl olan 1965’te Demirel başbakandı. Geçen 40 yılda Demirelli yılların tanığı oldum. İkincisi, Murat Bardakçı’nın dediği gibi insan kendi kitabından bahsetmekten hoşlanmıyorsa da, Osmanlı Arşivlerine tam 13 yılımı vererek Show TV Kitap Kulübünden çıkan ‘Türk Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası’nı yazdım. Üçüncüsü gazeteci olmam. Sıcak gündemin takipçisi olmak, insanı sürekli güncellenen bilgi sahibi yapıyor. Bu açıdan, Vahdettin ile Demirel arasında karşılaştırma yapabileceğim yüzlerce noktayı bir çırpıda sıralayabilirim. Birkaçına yer vereceğim.

Krizli finaller...

Murat Bardakçı, ‘‘Vahdettin her şeyin bittiği bir anda, 4 Temmuz 1918’de tahta geçti, üç ay sonra, 30 Ekim’de Mondros Mütarekesi ile teslim olduk’’ der. Ecevit; ‘‘600 yıllık devletin çöküşü Vahdettin'in omuzlarında kaldı. Dahi de olsa, İstanbul'da yapabileceği bir şey yoktu" diyerek Vahdettin’in durumunu açıklık getirir.
Buna karşılık Demirel, iktidarı hep siyasetin normal seyrinde izlediği dönemlerde devralmasına rağmen, görev süreleri hep kaosla neticelendi. İlk başbakanlığı 12 Mart Muhtırası, sonraki 12 Eylül’le sonuçlanır. Siyasi dengelerin alt üst olduğu 28 Şubat sürecindeki etkisi inkar edilemez.

Cesaret...

Devletin bastırdığı İslam Ansiklopedisi Atatürk maddesinde, Vahdettin Mustafa Kemal’i Anadolu’ya gönderirken, ‘‘İnşaallah millet çabalarınızla mütenebbih ve müteyakkız olur’’ diyerek yeni bir devletin ortaya çıkışındaki yüreklendirici yönüne işaret edilir. Birçok tarihçi işgalcilerin baskısına rağmen Padişahın Mustafa Kemal’e zaman kazandırmaya ve paratoner olmaya çalıştığını söyler. Milli Mücadele’yi başlatanlar dünyayı karşılarına alırlar.
Gazetemiz yazarı Servet Kabaklı, 1990’lı yılların başında Ermeniler Azerbaycan’a saldırmaya başlayınca, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Ermenilere gözdağı verme girişimine karşılık, Başbakan Demirel’in, dünya ile birlikte hareket edeceğiz gerekçesiyle Azeri topraklarının işgaline göz yumulduğunu yazar. Son aylarda Mehmetçik’e yapılan hain saldırılar karşısında Başbakan Erdoğan’ın ‘‘gerekirse K.Irak’a gireriz’’ sözüne karşılık, Demirel ‘‘Mümkün değil. ABD izin vermez’’ diyerek yine Türkiye’nin elini kolunu bağlar.

Devlet malı...

Tarihçi Prof. İlber Ortaylı, ‘‘Kim ne derse desin son padişah hazineyi soyup gitmedi’’ derken, Ecevit de, ‘‘Giderken devleti soymadı’’ der. Üstelik, birçok tarihçinin ortak tespitine göre, Milli Mücadele’yi desteklemek için kendi kişisel servetini satarak Mustafa Kemal’e yüklüce para verir.
Buna karşılık Demirel’in ailem diye kol kanat gerdiği birçok kişinin, faturası millete kesilen ülkeye yük getirdiği görülür Devletin bunları tahsil için gösterdiği çabaya Demirel ‘‘bu bir gasptır’’ derken, buna karşılık Vahdettin, gurbette aile fertleriyle birlikte sefalet içinde yaşar, cenazesi bakkal manava borcu yüzünden yıllarca İtalya’da rehin kalır.

İktidar...

Osmanlı Hanedanı, ülkeyi terk ettikten sonra yeniden iktidar olabilmek için gizli veya açıktan çaba göstermeyen dünyadaki belki tek sürgün ailedir.
Zülfü Lüvaneli’ye göre ise Demirel, Ecevit’e yönelik son çıkışını, 80’i aşkın yaşına rağmen yeniden Cumhurbaşkanı olabilmek için bir fırsata dönüştürme amacıyla yapmıştır.

Mezarları...

Hasan Cemal ‘‘Vahdettin’’ başlıklı pazar yazısında Şam’a yaptığı bir geziyi anlatırken; ‘‘İşte, Vahdettin'in mezarı. Bir portakal ağacının dibinde yatıyor. Bakımlı bir mezar değil’’ diye yazarken, Şam’a gömülmesini ise, Anadolu'ya yakın bir yere gömülmek istemesi olarak açıklar.
Demirel’e gelince. Demirel’in Cumhurbaşkanlığı sona yaklaşırken, kardeşi Hacı Ali Demirel'in ‘‘Demirel için Isparta'da anıt mezar yapacağız" demeci çıkar gazetelerde.
Eski Amerikan başkanlarının yaptığı gibi, bir merkez ve kütüphaneden oluşacağı yazılır. Böylece Demirel, Türk tarihinde daha ölmeden nereye gömüleceği belli olan ender devlet adamlarından biri olarak çıkar karşımıza.

Tarihe mal olmuş kişileri değerlendirirken, insaf ölçüsü elden bırakılmamalıdır. Her mezar taşının değişmeyen tek cümlesi nedir biliyor musunuz? Bugün bana, yarın sana...

[email protected]
 

oth

Üye
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
istanbul
güzel bir karşılaştırma teşekkürler

kabak kafa:O ve onun gibi boş kafalar yüzünden ülkem kel kaldı boş kaldı
Hesapları çetin olacak
 

ORHAN_1071

Üye
Katılım
29 May 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
K.MARAŞ
bu ip insanlardan ne kadar kolay bahs ediyoruz oysa biri milletinin selameti için ana vatanından ayrılmış (inşallah millet çabalarınızla mütenebbih ve müteyakkız olur) sözleriyle bunu kanıtlamış ve yüzlerce yllık saltanatı bir an bile düşünmeden terk etmiş ve giderken saraydan kendi şahsi eşyaları ve parası haricinde tek kuruş almadan gitmiş ve gittiği yerde vatanına hasret yoksul bir padişah olarak vefat etmiş. diğeri bu memleketin anasını ağlatmış sözde bir devlet adamı. birinin mezarı bir portakal ağacının altında diğerine ise anıt mezar yapılacak ölünce ( allah en kısa zamanda alsın) devlet töreni düzenlenecek. işte demirel ve vahidettin. işte bizim şanlı tarihi gerçeklerimiz...
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Demirel, Risalei Nurlara vakıf ancak izinden değilde tersinden giden derecesini en son bildiğimiz 21. dereceden bir mason. Risalei nuruda islam ve müslüman halkla daha iyi mücadele edebilmek daha iyi uyutabilmek için öğrendiğini izaha gerek yoktur sanırım.
Onun çok ve pratik bir zekaya sahip olduğu, nazır cevap, nüktedan, kararlı, karizmatik, hain ama sevimli bir duruş sahibi, haklı gören ama asla hak vermeyen, düşmanına karşı acımasız, sinsi, dünya ve olaylarını çok iyi kavramış ve bütün bu özelliklerini müslüman halkı kandırmak için kullanmış bir lider. Lider diyorum çünkü, islami manada kıymeti harbiyesi yoksada en azından bu günkü lider olmadan liderlik koltuklarında oturan islam düşmanlarından en azından liderlik yönüyle üstündü. Öyle bir keltoştu o.
 
Üst