3-) Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular ki:
"Doğu tarafından 'Siyah bayraklılar' çıkarak hiçbir kavmin yapamadığı bir şekilde savaş yaparlar ve ardından Allah'ın halifesi Mehdi gelir."
Nedir bu savaş?
İMAN KURTARMA savaşı...
Çünkü bu devir öyle bir ki;
Enes bin Mâlik -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet kopmazdan önce karanlık gece kıtaları gibi fitneler olacak. Bu karışıklıklar içinde kişi mümin olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlar, mümin olarak akşamlayıp kâfir olarak sabaha çıkar. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık karşılığında dinlerini satarlar.” (Tirmizî: 2196)
Fitnenin vehametinden insan bir günde bu derece değişiklikler geçirecek, günü gününe saati saatine uymayacak, kalpler bozulacak, iman sâfiyeti kalmayacak.
Bir âhir zaman âlimi veya bir bölücü Allah-u Teâlâ’nın hükmüne aykırı bir söz söylüyor, o da: “Bu doğru söylüyor!” deyip tasdik ediyor, böylece azıcık bir dünyalık karşılığında dinlerini fedâ ediyorlar.
İslam aleminin şu anki hâli, dinden çıkmak kolay oluyor, çünkü bölücüler önünü kesiyor.
* kimi diyor "Örtünme teferruattır"
* kimi diyor "fakire zekat verilmez, zekatlar bize verilecek"
* kimi diyor "bu devirde enflasyon kadar faiz helaldir"
* kimi diyor "küfrü hoşgör"
* kimi diyor "bize oy vermezsen, patates dinindensin"
* kimi diyor "burası dar-ül harp, faiz de, hırsızlıkta helal"
* kimi de diyor "peygamber o devirde görevini yaptı, hükmü bitti"
İşte tüm bu bölücüler suret-i haktan görünüp, müslümanları kandırdılar ve imanları soydular!!!
Bu bölücüler Kuran-ı kerim ve Sünnet-i seniyye aleyhine hüküm koyuyor, tabi olanlar ise bunları bile bile, göre göre bu icraaları tasdikliyor ve destek veriyor!!!
Bunların durumu budur:
“Fasığa ikram eden kimse İslâmiyet’in yıkılmasına yardım etmiş olur.” buyuruluyor. (Münavi)
İman kurtarma cihadının amacı; dağılmış olan ümmed-i Muhammedi Hazret-i Allah ve Resul'ünde birleştirmek, Hazret-i Mehdi'ye zemin hazırlamaktır.
Abdülkâdir-i Geylânî -kuddise sırruh- Hazretleri "Fethü'r-Rabbânî" adlı eserinde buyururlar ki:
"Bir kurtarıcı olarak ellerinden tutar, dünya denizinden çeker çıkarır. Tabii ki nasibi olanı, Hakk'a uyanı." (5. Meclis)
Nasibi olan onu bulacak, nasibini alacak. Nasibi olmayan onu bulamayacak ve hüsranda kalacak. Ruhu ölmüş bir kimsenin hakikatle ne işi var?
Mevlânâ Abdurrahmân Câmî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin talebesi Hüsâmeddîn Ali el-Bitlisî -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerhu Hutbetü'l-Beyân" isimli mecmuada geçen risalesinde Hazret-i Mehdi ile Hatem-i Veli'nin ilgimisini şöyle işaret buyuruyorlar:
"Onun kalbi ise, Mehdî'nin kalbinin de üzerindedir, onun davetçisi olduğunu açıkça ibrâz eder ve hidâyete davet eder." ("Mecmû'a-i Şerhu Hutbeti'l-Beyân li'l-Hüsâm el-Bitlisî", Konya Bölge Yazma Eserler Ktp. Akseki, nr.: 164, vr. 268)
Allah-u Teâlâ, Mehdî Hazretleri'ni ise kılıçla cihad etmek için gönderecek. Onun ömrü sırf cihadla geçecek. O bir şey yazmayacak, çünkü yazmaya vakti olmayacak.
Nitekim Bedîüzzaman Saîd-i Nursî -kuddise sırruh- Hazretleri bu vazifeye işâret eder.
"O zât (Mehdî), o tâifenin uzun tasdîkâtı ile yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak." buyurmuşlardır. ("Emirdağ Lâhîkası", s. 259)
Kıyâmet'in küçük alâmetlerinden çıkmayanı kalmadı; hepsi çıktı, şimdi iş büyüklere kaldı. Böyle bir zamanda Allah-u Teâlâ Hatem-i Veli'yi kalemle mücâdele ile vazifelendirdi. Bu kitaplar ondan sonraki boşluğu Hazret-i Mehdî'ye ulaştıracak, ona köprü olacak.
Hazret-i Ali -kerremallahu veche- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Tâ ki onları, onlardan sonra gelenlere emânet etsin ve kendileri gibi olanların kalplerine nakşetsin." (Ebû Tâlib el-Mekkî, "Kûtu'l-Kulûb", c. 1, s. 134)