Söze oruç dostluğa iftar

mostar

Profesör
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
1,011
Tepkime puanı
244
Puanları
0
SÖZE ORUÇ DOSTLUĞA İFTAR
23307.jpg

Katığı muhabbet bir sofra kurmalı
Fethi Gemuhluoğlu’nu onun çok yakınındaki insanlar anlattı: “O huzuru ile insanı değiştiren, adeta Allah’tan bir nefesti. Bir nesli adam etti. O Allah adamının şaplak vurduğu kurtulmuştur”

12 Ocak 2011 Çarşamba 08:18
23308.jpg
Hadi bir tokalaşalım!

ACD Sanat Merkezinin, Mavera Sohbetleri’nin devamı niteliğindeki söyleşisinde, bu hafta Fethi Gemuhluoğlu konuşuldu. Ahmet Emre Bilgili’nin “Ben hocaları dinlemeye geldim aslında.” diyerek açtığı konuşmada; Sadettin Ökten, Nazif Gürdoğan ve Mustafa Seçkin bir muhabbet kaynağı olarak ve belki de her daim huzurunda oldukları, bizim göremediğimiz dostlarını anlattılar. Sadettin Ökten “Hadi bir deneyelim, Fethi Abi ile bir tokalaşalım.” dediğinde, biraz daha inandım ki onlar zaten hep bir aradalar.
23309.jpg
Mustafa SeçkinMuhabbetin tadı: ayva ve elma!
Nazif Gürdoğan’ın hoş muhabbeti ile karşılandıktan sonra; Sadettin Ökten’in, Fethi Bey’den Fethi Abi’ye; oradan da Fethi Baba’ya giden muhabbet bağını dinledik. “Eşimi de çok severdi; evlendikten sonra ‘o kızı bir getir’ dedi götürdüm. O kızla konuştu, sonra o kız da onun adamı oldu” dedi. Kendisine verdiği bursa olan hayretini dile getirip, param vardı; ama o: “Ben senin neyin var demiyorum” dediğinde anladım ki burs “fakire” verilmiş diye ekledi. Konuşurken, sanki zorlanıyordu; “o bir lütuftu, bu dünyaya bir neşe idi” dedikten sonra ekledi “Muhabbet öyle bir şey ki anlatılmıyor.” Anlatılmadığı doğruydu; ama kesik cümleler, akarsular misali gibi dillerinden dökülmeye çalışan kelimeler, onların nasıl bir sofradan nasiplendiğini gözler önüne seriyordu. Bu sofra o kadar geniş ve doyurucu idi ki Sadettin Bey “Ben bu muhabbetin tadına Fethi Bey’in soyduğu ayva ve elmalar ile vardım” dediğinde sofra kültürünün masada kalmaması gerektiğini bir kez daha düşündüm.
8646.jpg
Nazif GürdoğanPlanlanan bir hayat
Nazif Gürdoğan’ın yolu ise Teknik Üniversite’yi bitirdiğinde ne yapacağı sorusu ile kesişmiş. Onu Fethi Bey’e götürmüşler “Ben olsan planlamaya giderim, istersen sana tavsiye mektubu da yazarım” demiş. Aldığı 3 mektuptan biri Nuri Pakdil’e olunca, hayatının planlanması yapılmış olur. Zira üst katta Rasim Özdenören vardır ve Nuri Pakdil, Fethi Bey’den gelen bu emanet için “gel tanışalım” diye heyecanla onu çağırır. Nazif Bey araya Nuri Pakdil’in romana verdiği önemi ekleyerek meşhur sözüyle göndermesini yaptı: “Dostoyevski okumayana ehliyet vermemeli!” ve buradan “Rasim’i görürseniz söyleyin bir roman yazsın” demişti de Gül Yetiştiren Adam olmuştu diye ekledi.
15408.jpg
Sadettin ÖktenBu üniversite gibi adam, gönül ehli, ileri görüşlü Fethi Gemuhluoğlu için dökülen her bir kelime muhabbete çıkarken, Nazif Bey’in heyecanı, ona da verdiği burs ile çıkan Mavera’dan taşıyordu.
Fethi Bey’in şaplağı
Ve sıra Fethi Bey’den sopa yemiş, bunu rahmet bilmiş ve halen sesinden duruşuna Fethi Abi’sinin yanı başında oturan bir adama; Mustafa Seçkin’e geldi. “O huzuru ile insanı değiştiren, adeta Allah’tan bir nefesti. Bir nesli adam etti. O Allah adamının şaplak vurduğu kurtulmuştur” diyerek başladı. Çok doluydu, anlatacakları ya da anlatmak istedikleri neydi tam bilemesem de her cümlenin sonu; o bir kaynaktı, ferahlıktı, cazibesinden kurtulamadığım bir ışıktı, biraz mahsun olmak onu fark etmek için yeterliydi oluyordu.
5523.jpg
Muhabbet halkası

Bu 3 adam, bir muhabbet halkasını yaymanın derdinde anlattılar. Herkesin nasibine farklı bir şey düşmüştü. Konuşmanın sonunda katılımcılardan biri, onun, “Ali’m!” diye yazdığı mektubu nasıl kıskandığını, Ali Bey’in neredeyse yüzüne karşı söyledi. Yanımda oturan bu iki adama baktım. Ali ve Selman kardeşler ne hissediyordu acaba? Sonra o sözü söyleyeni düşündüm; kıskandığı o sözün muhatabı olan bir aidiyet miydi; yoksa sadece böylesine bir gönlün muhatabı olmak mıydı?
 
Üst