Söz ve icraat

durmuş göktekin

Paylaşımcı
Katılım
16 Ağu 2009
Mesajlar
185
Tepkime puanı
7
Puanları
0
Yaş
88
SÖZ VE İCRAAT

Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, söz’ün anlamlarından biridir. İcraat ise; yapılan işler, çalışmalar ve uygulamalardır. Söz söylemek kolaydır. Doğru olan ve işe yarayan söz’ü söylemek önemlidir. Dahası; işe yarayacak ve tatbiki kabil sözleri söylemektir önemli olan. Sözlerin kağıda yazılarak toplanmış hali kitaptır. Kitaplar dolusu söz söyleseniz onun özü, çekirdeği, hayata geçeni kadardır. Kalanı kabuk, sap ve hışırdan ibarettir. Yanlış anlaşılmasın onlar küçümsenecek şeyler değildir. Onların varlığı özü, çekirdeği oluşturur. Çekirdek onların içinde hayat bulur. Önemli olan da çekirdektir

Niyetsiz hiçbir icraat olmaz. Her icraat, eylem ve iş bir niyetin sonucudur. Yapılan icraatın, işin ve eylemin sağlam ve sağlıklı sonuç vermesi, sözün niyetin doğru olmasına bağlıdır. Yapılan icraat; kişiye faydalı olacağı gibi topluma da faydalı olmalıdır.
Söylenenle yapılan birbirine ters düşerse, söz gider geriye yapılan işin ayıbı kalır. Söz’ün gücü eylemdir. Güçsüz söz toz gibidir uçar gider, geriye hiçbir şey kalmaz. Sözlerimiz ve icraatlarımız başkalarını doğruya yöneltmeli. Bir cesedin anlattığını hiçbir canlı anlatamaz! Söz ve icraatlarımız, bizi ve başkalarını Allah’a yaklaştırmalı. Allah, kendini yarattıklarıyla, insan da yaptıklarıyla anlatır. Söz, anlatabilme ve anlayabilme gücüdür. Anlamak uygulamayı kolaylaştırır.

26 Ocak 2011 Çarşamba günü, İstanbul’un Anadolu Yakasında, Kapitol (Capıtol) Alış veriş merkezi (AVM)’ne gittim. Yanımda 7. sınıfta okuyan torunumla bir film seyredecektim. Biletimizi aldım. Öğle Namazında sinemada olacağım için ara molasında kılarım düşüncesiyle ilgililere mescit olup olmadığını sordum. Mescit yokmuş. Bulduğum bir kartonu seccade yapmak için yanıma aldım. Salona girdik, film başladı. 1.5 saat sonra dinlenme molası verildi. Müsait bir yerde namazımı kıldım. Meğerse namaz kıldığım yere görevli personelden başkasının girmesi yasakmış. Namaz kılarken arkamda konuşanlar vardı. Ben namazda olduğum için ne konuştuklarını anlamıyordum. Namazı bitirdikten sonra beni sorguya çektiler. Niçin yasak olan bölgeye girmişim? Kartonu nereden bulmuşum, kimden izin almışım, dışarıda camiler varmış, orada kılmalıymışım gibi. Tutarsız sorularla beni ilzam etmek istediler. Ben de kendilerine; Allah izin verdi, burada namazımı kıldım. Yer yüzünün her tarafı mescittir. Bu devasa binayı inşa edenler, uygun bir yerine bir mescit yaptırmamışlar. Mescit vardı da ben keyfi olarak burada mı namaz kıldım, diye cevaplar verdim.

76 yaşındayım. Asya’yı, Avrupa’yı ve Amerika’yı dolaştım. Böyle, Hakkı ve halkı küçümseyen inat bir inançsızlığa rastlamadım. Geçmişte dünya, komünist ve antikomünist bloklara ayrılmıştı. Dinliler ve dinsizler karşı karşıyaydılar. Her iki taraf da alabildiğine silahlanıyorlardı. Bu yüzden insanlar işsiz ve aşsız kalıyordu. Ama yıllar sonra dinsizlik ideolojisi yıkıldı. Yerine menfaat ideolojisi ikame edildi, din de harç olarak kullanılmaya başlandı. Çünkü insanlar dinsiz yaşanamayacağını iyice öğrenmişti.
Bugünün Türkiye’sinde böyle bir tesisi insanların hizmetine açanlar bilerek insanların ruhunu göz ardı etmiştir. Ruhunu cesedine satan zamanın firavunlarını Allah’a havale ediyorum.
İnsanları, içi boşaltılmış bir konserve kutusu zannedenler büyük bir yanılgı içindedirler.
Menfaatleri için insanların maddi ihtiyaçlarını düşünenler, toplumun manevi ihtiyaçlarını da düşünmelidirler. İnsan yalnız bedenden ibaret değildir. İnsanı yalnız bedenden ibaret sayanlar bedensel hayat yaşayanlardır.
Topluma hizmet veren, özel, tüzel, kurum ve kuruluşlar, insanların ruhi hayatlarını da göz önünde bulundurmalıdırlar.
Bunları düşünmeyenler; Hak, hakikat, doğruluk, iyilik ve güzellik tarağında bezi olan herkes tarafından yazılı ve sözlü olarak muhakkak ikaz edilmeli ve uyarılmalıdır. Haklarımızı demokratik ortamda aramalıyız. Bu uyarıları yapmaz isek Allah’ın huzuruna çıktığımızda; “Ey kulum benim emirlerim fasık kullarım tarafından çiğnenirken sen ne yaptın” hitabıyla karşılaşırız. Bunları düşüneceğiniz ümidiyle hepinizi O’na emanet ederim.
27. 01. 2011
Durmuş Göktekin

 

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0
Ruhunu cesedine satan zamanın firavunlarını Allah’a havale ediyorum.
İnsanları, içi boşaltılmış bir konserve kutusu zannedenler büyük bir yanılgı içindedirler.
Menfaatleri için insanların maddi ihtiyaçlarını düşünenler, toplumun manevi ihtiyaçlarını da düşünmelidirler. İnsan yalnız bedenden ibaret değildir. İnsanı yalnız bedenden ibaret sayanlar bedensel hayat yaşayanlardır.
Topluma hizmet veren, özel, tüzel, kurum ve kuruluşlar, insanların ruhi hayatlarını da göz önünde bulundurmalıdırlar.

Bu uyarıları yapmaz isek Allah’ın huzuruna çıktığımızda; “Ey kulum benim emirlerim fasık kullarım tarafından çiğnenirken sen ne yaptın” hitabıyla karşılaşırız. Bunları düşüneceğiniz ümidiyle hepinizi O’na emanet ederim.


Rabbim razi olsun ...haklisiniz rabbim bizleri iman suurundan ayirmasin ve herkesede iman nasip etsin inseallah...
 
Üst