Her çağın müslümanı, kendini kuşatılmış bir ortamda hissettiğinde Mekke döneminin sınav şartlarını hatırlamalı, oradan bir yıldız sahabi bulmalı gönlüne göre, onunla bütünleşmeli ve inancının baharına onunla yolculuk etmeli. (AHMET Taşgetiren)
Muhterem A.Taşgetiren beyefendinin Hüvel Baki adlı kitabında rastlamıştım bu satırlara.Yıldızımı (rotamı) tayin edip, kendimi bulmam için ilk o yol göstermişti.
İlk aklıma gelen ümmet olarak nerede durduğumuz, ve asıl durmamız gereken yer oldu.Kaybımızın sınırları, maalesef gayet genişlemiş,bir araya toplanması güç parçalara bölünmüştük.Şüphesiz başta eminliğimizi müslümanda olması gereken en önemli hasletimizi yitirmiştik.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem'in "Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir" buyruğu her aklıma düşüşünde, gözlerim ışıyarak hatırlarım ümmetin eminini.Kendinden emin, durduğu yerden emin.Allah Rasulünün elinden tutup "Ümmetimin emini budur" diyerek taltif ettiği, parlaklığı asırlar sonrasında gözlerimizi kamaştıran bir yıldız EBU UBEYDE BİN CERRAH Radıyallahu anh...
Aşere-i mübeşşereden olması, yıldızının parlama sebeplerinden sadece biri.Yiğitliğinden bahsedilmediğinde bir tarafı yarım kalan bir yiğit.Uhud dağının eteklerinde ne yöne baksak yıldırım hızıyla koşturan Ubeyde'yi radıyallahu anh görürüz.
O hetemlerin en güzelidir.
Emir-ül Mü'minin döneminde Şam' a vali olarak atanır.Ve Şam' ı kasıp kavuran veba salgınında Halifenin ısrarla Medine'ye çağırması üzerine "Ey mü'minlerin emiri, benimle onlar hakkında hükmünü verinceye kadar onlardan ayrılmak istemiyorum, sen benim Allah'ın kaderinden kaçmamı istiyorsun" der...Yüce Dostun daveti ona ulaşır...BİR YILDIZ KAYAR saadet devri semasından.
Yeri doldurulamayan, asırlar sonrasında dahi takipçileri olan bir yıldız...Mevlamız şefaatlerine erdirsin...