Sizce Türkiye dindarlaşıyor mu?

Sizce Türkiye dindarlaşıyor mu?

  • Evet:Türkiye eskiye nazaran daha dindar bir toplum

    Oy: 13 44.8%
  • Hayır:Türkiyede toplumda dindarlaşma yok

    Oy: 16 55.2%

  • Kullanılan toplam oy
    29

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Türkiyenin bir şey olduğu yok sadece dindarların sesi artık çıkmaya başladı. Cumhuriyetin o karanlık başlangıç dönemi bitiyor..
 

GÜL-İ RANA

Profesör
Katılım
1 Şub 2008
Mesajlar
1,224
Tepkime puanı
146
Puanları
0
bence ne ilerliyoruz nede geriliyoruz imkan çok ama hiç kimse fedakarlık yapmıyo ne kızlarımız dindar kıza nede erkeklerimiz dindar erkeğe benziyo ve biz buna laiklik ve ilerleme diyoruz ne acı peygamberimiz bu halimizi görmek istemezdi bi şairin mısraları aklıma geldi

bir elde kadeh
bir elde kuran
bir işimiz helaldir bir işimiz haram
şu yalancı dünyada ne tam kafir olduk
ne müslümann
 

siradan_1_i

Asistan
Katılım
10 Kas 2006
Mesajlar
600
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
KONYA
Türkiye Müslüman bir ülke ben bu ankete katılmıyorum kimse bilemez bir kişiye bakıpta bir kurumu karalayamazsınız:lac:
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Bence bilinçli dindar sayısı artıyor.
 

bozkurt

Yeni
Katılım
26 Ocak 2008
Mesajlar
116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
TÜRKİYENİN DİNDAR OLMUŞUMUNU KİMSE BİLEMEZ
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Evet bence de ciddi manada bir dine yöneliş var

Eskiden şehirlerde başörtülü görmek mümkün değildi/miş

Yani biz o dönemi yaşayanlar ve okuyarak vasıtalar ile öğrenebiliyoruz

Kırsalda kalan dinide okuyarak değil örf ve anane olarak yaşıyan kalabalık bir kitle

var idi ancak dindar demek zor idi bu insanlara

Özellikle dini cemaat ve cemiyetlerin toplumsal çalışmaları halka dini yeniden

anımsattı diye düşünüyorum,türkiyenin muhafazakarlaşması onun

dindarlaşmasından kaynaklanıyor
 

umeyme

...'SessizLik'...
Katılım
31 Eki 2007
Mesajlar
1,833
Tepkime puanı
883
Puanları
0
ya dindarlaşıyorsa biz neden göremiyoruz..bence gittikçe yozlaşıyor...

başörtüsüne özgürlük gelirse irana benzemekten korkan bir milletin neresi dindar ??

keşke dediğiniz gibi olsa...

bütün günahlar aleni bir şekilde işleniyor ve bu insanlara normal gelmeye başladı ülkemizde !!

saygılarımla.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Türkiyede DİNDARLAŞMA diye bir olay yok... Ama, şu bariz bir şekilde sırıtıyor ki, bu ülkede dünyevi işlerinin ve her türlü geminin yürütülmesinde MÜTEDEYYİN olarak bilinme büyük bir önem taşıyor ve millet büsbütün menfaatlenmek ve kendisine bir engel çıkartılmaması için DİNDAR gözükme veya görünmeye çok önem veriyor.
Yani, sizin anlayacağınız iman ve samimiyet açısından TERAKKİ değil, TEDENNİ var.

:lac:
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
iyide dostlar milletin hakkını yemeyelim

Yani başörtüsüne karşı çıkanlar olduğu gibi yasağın kalkmasını isteyen ezici bir

çoğunlukda var, o azınlık hep vardı ankarada anıtkabire bir kalabalığın toplanması

çok ciddi bir kritik değil,imam hatip okullarında ki 28 şubat öncesi yığılmaları

coşkuyu hatırlayın

Aileler evlatlarını dinini bilen gençler olarak yetiştirmek istiyor

Bu bazı şeylere işaret etmiyor mu?
 

serair

Asistan
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
498
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Türkiye dindarlaşıyor mu?soruları türbanın sözde laikçilerin semtlerinde görülmesiyle başladı.

Eskiden lüks alışveriş merkezlerinde,lüks kafelerde,lüks evlerde,lüks arabalarda türban görüntüsünden eser görünemezdi.
Bu görüntüye alışık olmayanlar muhafazakar kesimin yıldızının parlamasıyla alakalı olan bu görüntüyü dindarlaşmaya bağladılar...Onlar hep varlardı ama bulundukları kesim dışına çıkma gibi bir özgüvenleri yoktu.

Türkiye genç nüfus ve gençlerimiz bilinçli,özgüvenli,ülkenin herbirtarafında varlıklarından çekinmeyecek,kimliklerinden utanmayacak kadar...
 

umeyme

...'SessizLik'...
Katılım
31 Eki 2007
Mesajlar
1,833
Tepkime puanı
883
Puanları
0
başı örtülülerin artmasıyla dindarlaşmayı aynı kefeye koymak anlamsız olur...
öncesine göre bilinçli kesimin çoğaldığı doğru..

ama dindarlaşmayı dini yaşamak olarak algılarsak ben bunu maalesef göremiyorum...sözde belki dindarlaşma var gibi görünsede özde yok...

kısacası yaşayış olarak yok...herkes dünya nimetlerine dalmış :eek:leyo:
 
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
85
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Web sitesi
www.forumaltilar.com
türkiye bazı şerefi olmayan insanlar ve kurumlar yüzünden bataklığa sürükleniyor bu kurumlar ve insanlar başa gelmedikleri için hırs ve kinlerini bu ülkedeki müslümanlardan çıkartıyor
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Hayır,dindarlaşmıyor.Eğer dindarlaşmayı "tüm kurallarıyla İslamı anlamaya ve yaşamaya çalışmak" olarak anlıyorsak Türkiye asla dindarlaşmıyor.

Ülkemiz siyasetinde dindar insanlar söz sahibi olmasına rağmen,elimizdeki imkanlar geçmişe nazaran daha fazla olmasına rağmen bence Türkiye dindarlaşmıyor.Aksine 28 Şubat'tan sonra -sözde- gözü açılan bir dindar kesim oluştu Türkiye'de.Daha modern,daha ılımlı,daha hoşgörülü,iddialarından uzaklaşan,bankaya girmekten bile çekinirken faizi savunmaya kalkışan,kadın-erkek ilişkilerini günümüz şartlarına uyarlayan bir toplum...Mesela İslam devletinden bahsedince gülüyor artık eski İslamcılar...28 Şubat'tan itibaren başlayan sekülerleşme temayülünün vardığı nokta..

Bu imtihanı kaybettik,özümüzü kaybettik,iddialarımızdan vazgeçtik...Ufkumuz açıldı derken,gözümüzü İslam'ın hakikatlerine kapattık.Dünya nimetleri önce elimize geçti ve sonra gönlümüzü ele geçirdi.

İnşallah yanılıyorumdur, inşallah Türkiye hızla dine doğu yönelmektedir..
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Mesela İslam devletinden bahsedince gülüyor artık eski İslamcılar...
:)
Dinin emri İSLAM devleti mi ? Yada islam devleti dediğin şey ne ?

Yani Türkiyede dinini bilen yaşayan insanlar nasıl artmıyor deniyor ben

anlamıyorum,daha dün şehirler abdest almayı bile bilmeyen insanlar ile dolu iken

şimdi hem eğitimli hem donanımlı milyonlarca bilinçli müslüman var

Bazıları dindarlaşmayı sarık takmakla izah ediyor anlaşılan veya çarşaf giymekle
 

abdullah sinan

Paylaşımcı
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0
:)
Dinin emri İSLAM devleti mi ? Yada islam devleti dediğin şey ne ?

Yani Türkiyede dinini bilen yaşayan insanlar nasıl artmıyor deniyor ben

anlamıyorum,daha dün şehirler abdest almayı bile bilmeyen insanlar ile dolu iken

şimdi hem eğitimli hem donanımlı milyonlarca bilinçli müslüman var

Bazıları dindarlaşmayı sarık takmakla izah ediyor anlaşılan veya çarşaf giymekle



Hocam öncelikle size bir tavsiyem olacak müsadenizle...

Mevdudi'nin 4 Terim isimli eserini mutlaka inceleyin.

Eğer İlah, Rab, Din ve İbadet kavramlarını tam olarak anlasak Türkiyenin dindarlaşmasını geçtim her geçen gün helaka doğru yaklaştığını farkederdik..

Verdiğim kitabı boş verin sadece şu sorunun cevabı Türkiyenin durumunu ortaya koymak için kafidir:

"İslam peygamberlerinin tebliğ ile görevlendirildikleri insanlar Allah'ın varlığını red mi ediyorlardı yoksa üzerinden bazı vasıf ve özellikleri alınarak o vasıf ve özellikler başka ilahlara mı devretmişlerdi? İbrahim(a.s) ın kavmi, Nuh(a.s)'ın kavmi, Salih(a.s) kavmi, Ali şan efendimizin kavmi Allah'ın varlığını direk redmi ediyordu acaba?"

Muhakkak bu soruların cevabını araştırdığınızda şöyle bir durumla karşılaşacaksınız:

Onların büyük çoğunluğu Allah'ın yaratan, sahip olan, öldüren, yaşatan, dirilten, rızıklandıran vb. özelliklerini kabul ediyorlar... Yani onlar Rububiyyet Tevhidini kabul ediyordu ama bu onlar için yinede yeterli olmuyor, İslami kabul et(e)miyorlardı.

Fakat hiç bir ibadeti az da olsa Allah'tan başkasına yapmamak anlamına gelen ve tüm hakimiyeti ve gücü sadece Allah'a ait kılmak olan Uluhiyyet tevhidini Allah'a ait gör(e)müyorlardı...

Yani dünyalık işlerinin bir kısmına Allah karışabiliyordu ama bir kısmına karışamazdı/karıştırılmazdı. Onlar dua ederlerdi. Ama hem Allah'a hemde Allah'ın(onlara göre) eksik kaldığını düşündükleri yerler için uydurdukları İlahlara...

Şimdi siz veya ben bizim böyle bir durumumuz yok ki diyebiliriz. Eğer ilah kavramını tam olarak bilmiyorsak. Ne yazık ki Türkiye müslümanlığı ile Mekke müşrikliği arasında bir çok benzerlik bulunmakta ve bu benzerlik her geçen gün artmaktadır...

Bu satırların yazarı olarak ben ne yapmaktayım. Ne yazık ki sadece bunları bilmekteyim. Rabbim bizleri bunları yaşayabilecek bir devlet nasip etsin(Hicretin özünde de zaten bu yok mu?/ Allah'ı her alanda söz ve yeterlilik sahibi kılmak)... Yoksa çok güzel abdest alan bir topluluk olmak (tek başına) hiç bir şey ifade etmemektedir.
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
"İslam peygamberlerinin tebliğ ile görevlendirildikleri insanlar Allah'ın varlığını red mi ediyorlardı yoksa üzerinden bazı vasıf ve özellikleri alınarak o vasıf ve özellikler başka ilahlara mı devretmişlerdi? İbrahim(a.s) ın kavmi, Nuh(a.s)'ın kavmi, Salih(a.s) kavmi, Ali şan efendimizin kavmi Allah'ın varlığını direk redmi ediyordu acaba?"
? Ne demek istediğini anlamadım doğrusu
Onların büyük çoğunluğu Allah'ın yaratan, sahip olan, öldüren, yaşatan, dirilten, rızıklandıran vb. özelliklerini kabul ediyorlar... Yani onlar Rububiyyet Tevhidini kabul ediyordu ama bu onlar için yinede yeterli olmuyor, İslami kabul et(e)miyorlardı.
Eğer Hz.Nuh'un kavmi iman etmiş olsa idi ekserisi itibari ile yani iman da değil Yaratıcıya karşı suç günah alay ve kibir
Bütün bunlar Hz.Nuh'un kavminin vasfı idi
O yüzden TUFAN ile Helak oldular

Onlarla bugünün Türkiyesini nasıl kıyaslarsın HAYRET yani
Onların ibadetleri söz konusu dahi değil,iman olmadan ibadet olur mu?
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bazılarımız kendi cemaatlerine gelen ya da destekeleyen insan sayısındaki artışı galiba "Türkiye Dindarlaşıyor" gibi görüyor !!!!!
Bu kemmiyette olan bir artıştır, Keyfiyette ise geriliyoruz.
Umarız bu gerçeği herkes kısa zamanda öğrenir.
 

abdullah sinan

Paylaşımcı
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Nette Dört terimin önsöz ve girişini buldum... İsterseniz bir göz gezdirin.

-ÖNSÖZ-

İLAH,RAB,DİN ve İBADET;bu dört terim Kur’an terminolojisinde temel bir öneme sahiptir.
Kur’an’ın tüm daveti yalnızca Allah Teala’nın Rab ve İlah olduğu şeklindedir.O’ndan başka ne herhangi bir İlah ve Rab e herhangi bir uluhiyet ve ne de rububiyet vardır.O’nun şeriki de yoktur.Bu yüzden sadece O’nun İlah ve Rab olarak kabul edilmesi,O’ndan başka herkesin ilahlık ve rablik iddiasının reddedilmesi,O’na ibadet edilip başkalarına edilmemesi,dinin sadece O’na hasredilmesi,diğer başka dinlerin ise reddedilmesi gerekmektedir.
“Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona “Benden başka bir ilah olmadığından (sadece) bana ibadet ediniz” diye vahyetmiş olmayalım” (Enbiya, 25)
“Onlara tek bir ilaha ibadet etmelerinden başka bir şey emredilmemişti.Ondan başka bir ilah yoktur.Onların şirk koşmalarından O münezzehtir.” (Tevbe, 31)“İşte bu sizin (tüm nebiler) ümmetiniz tek bir ümmet ve ben sizin rabbiniz olduğumdan yalnız bana ibadet ediniz.” (Enbiya, 92)
“De ki,”her şeyin Rabbi O olduğu halde Allah’tan başka rab mi edineyim?” (En’am, 164)
“Rabbine kavuşmayı umanlar salih ameller işlemeli ve rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak koşmamalıdır.” (Kehf, 110)
“Andolsun ki,biz her ümmete Allah’a ibadet edin de Tağuta ibadet etmekten sakının mesajını taşıyan bir peygamber gönderdik.” (Nahl, 36)
“Göklerde ve yerde ne varsa O’na isteyerek ve istemeyerek boyun eğdiği ve O’na döndürülecekleri halde Allah’ın dininden başka bir din mi edinmek istiyorlar.” (Al-i İmran, 83)
“(Ey Peygamber) De ki, Bana dini kendisine has kılmış olduğum halde Allah’a ibadet etmem emredildi.” (Zümer, 11)
“Allah hem benim rabbim ve hem de sizin rabbiniz olduğu için O’na ibadet edin.İşte doğru yol budur.” (Al-i İmran, 51)
“Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona “Benden başka bir ilah olmadığından (sadece) bana ibadet ediniz” diye vahyetmiş olmayalım” (Enbiya, 25)
“Onlara tek bir ilaha ibadet etmelerinden başka bir şey emredilmemişti.Ondan başka bir ilah yoktur.Onların şirk koşmalarından O münezzehtir.” (Tevbe, 31)
“İşte bu sizin (tüm nebiler) ümmetiniz tek bir ümmet ve ben sizin rabbiniz olduğumdan yalnız bana ibadet ediniz.” (Enbiya, 92)
“De ki,”her şeyin Rabbi O olduğu halde Allah’tan başka rab mi edineyim?” (En’am, 164)
“Rabbine kavuşmayı umanlar salih ameller işlemeli ve rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak koşmamalıdır.” (Kehf, 110)
“Andolsun ki,biz her ümmete Allah’a ibadet edin de Tağuta ibadet etmekten sakının mesajını taşıyan bir peygamber gönderdik.” (Nahl, 36)
“Göklerde ve yerde ne varsa O’na isteyerek ve istemeyerek boyun eğdiği ve O’na döndürülecekleri halde Allah’ın dininden başka bir din mi edinmek istiyorlar.” (Al-i İmran, 83)
“(Ey Peygamber) De ki, Bana dini kendisine has kılmış olduğum halde Allah’a ibadet etmem emredildi.” (Zümer, 11)
“Allah hem benim rabbim ve hem de sizin rabbiniz olduğu için O’na ibadet edin.İşte doğru yol budur.” (Al-i İmran, 51)
Bu birkaç ayet burada sırf misal olarak verilmiştir.Kur’an okuyan kişi ilk bakışta Kur’an’ın tüm beyanlarının bu dört terim etrafında dönüp dolaştığını hemen fark edecektir.Bu kitabın ana temasını şunlar oluşturmaktadır;
• Allah Rab ve İlah’tır.
• Rablik ve İlahlık Allah’dan başkasının şanından değildir.
• Bu nedenle İbadet’in O’na has kılınması gerekir.
• Yine bunun için Din’in de O’na has kılınması gerekir.



DÖRT TERİMİN ÖNEMİ

Kur’an-ı Kerim’in öğretisini anlamak için bu dört terimin sahih ve mükemmel anlamını tam manasıyla kavramak zorunludur.Eğer herhangi bir kimse İlah ve Rab’bin manasının ne olduğunu,İbadet’in ne anlama geldiğini ve Din’in neye isnad edildiğini bilmezse onun için Kur’an’ın tamamı anlaşılmaz bir hal alır.
(Çünkü) O (böyle bir durumda) ne tevhidi bilebilecek ne şirki anlayabilecek ne ibadeti yalnız Allah’a mahsus kılabilecek ve de dini Allah’a has kılabilecektir.Aynı şekilde yine bu terimler herhangi bir kimsenin zihninde kapalı ve eksik olursa,o kimse için Kur’an’ın tüm öğretileri kapalı olur ve Kur’an-ı Kerim’e iman etmesine rağmen hem akidesi hem de ameli eksik kalır.O, lailahe illallah demeye devam etmekle birlikte putları da ilahlaştırmaya devam eder.Allah’tan başka rab olmadığını devamlı ilan etmesine rağmen,kendisine Allah’tan başka birçok rab edinmekte devam eder.O,tüm iyi niyetiyle birlikte Allah’tan başkasına ibadet etmediğini her fırsatta bildirmekle birlikte diğer birçok mabudlara ibadetle meşgul olur.O,tüm gücüyle Allah’ın dininde olduğunu haykırdığı ve kendisini başka dinde görenlerle kavgaya hazır olmakla birlikte,birçok dinin yuları kendi boynunda asılıdır.Kendi ağzından Allah’tan başkası için “İlah” ve “Rab” sözcükleri hiçbir zaman çıkmazken,bu sözcüklerin ortaya koydukları manaları itibarıyla,onun birçok ilah ve rabbi olur.Hal böyle olmasına rağmen o zavallının gerçek Allah’tan başka,kendisinin ilah ve rabler edindiğinden haberi bile olmaz.Eğer siz ona kendisinin Allah’tan başkasına ibadet ettiğini,dine şirk bulaştırdığını söyleseniz,size taş ve sopayla saldırır ve fakat ibadet ve dinin hakikatı açısından o,başkalarının kuludur ve başka bir dine girmiştir.Ancak hareketlerinin gerçekte başkalarına ibadet etmek olduğunu ve içinde bulunduğu durumun kendisini İslam’dan başka dine mensup kıldığını bilmez.

Yanlış Anlamaların Asıl Sebebi​

Kur’an-ı Kerim Araplara indirildiği için herkes İlah’ın ne manaya geldiğini,Rab diye kime hitap edildiğini biliyordu.Çünkü bu iki terim onların günlük konuşmalarında önceden beri kullanılıyordu.Onlar bu terimlerin hangi manalara atfedildiğini biliyordu.Bu yüzden onlara “Yalnızca Allah,İlah ve Rab’dir,O’nun ilahlık ve rabliğinde başka bir kimsenin kesinlikle ortaklığı yoktur” denildiğinde onlar bunu tamamen anlamışlardı.Onlar hiçbir şüphe ve karmaşıklığa mahal bırakmadan başkaları için nelerin nehyedildiği ve nelerin Allah Teala’ya mahsus kılınacağını idrak etmişti.İslam davetine muhalefet edenler,Allah’tan başkasının ilahlık ve rabliğini inkar etmenin ne manaya geldiğini bilerek karşı çıkmıştı.İman edenler de bu akideyi kabul etmekle neleri bırakmaları ve neleri seçmeleri gerektiğini biliyordu.
Aynı şekilde,İbadet ve Din terimleri de Arapların konuşmalarında yaygınca kullanılıyordu.Onlar abd’in (kul) kime dendiğini,hangi eylemin ibadet olduğunu ve dinin ne anlama geldiğini biliyordu.Bu yüzden onlara “Herşeye (putlara) ibadeti bırakıp yalnız Allah’a ibadet ediniz ve şirk dinlerinden uzaklaşarak yalnız Allah’ın dinine giriniz” denildiği zaman,Kur’an’ın davetini anlamakta herhangi bir yanlış anlamaya düşmeleri sözkonusu olmamıştı.Onlar daveti işitir işitmez bunun kendi hayat sistemlerinde ne türden değişiklikler talep ettiğini hemen anlıyordu.
Kur’an’ın nazil olduğu dönemlerde anlaşılan bütün bu terimlerin gerçek manaları daha sonraki asırlarda gitgide değişmeye yüz tutar.
O kadar ki terimlerin her biri kendi geniş anlamlarından kaya kaya oldukça dar ve anlaşılmaz birer ifade haline gelir.Bunun bie sebebi öz Arapça zevkinin azalmasıdır.Diğer bir sebebi ise,yeni yetişen nesil için artık İlah,Rab,İbadet ve Din kavramlarının;Kur’an’ın nazil olduğu dönemdeki yaygın anlamlarını kaybetmesidir.Bu nedenlerle,daha sonraki lügat ve tefsir kitaplarında Kur’an terimlerinin çoğunun açıklaması;asıl lügat manaları yerine,daha sonraki Müslümanların anladıkları anlamlarla yapılmaya başlanır.Örneğin;İlah terimi hemen hemen putlar ve ilahlarla özleştirildi. Rab;büyüten,besleyen ve yetiştirenle eşanlamlı bir hale getirildi.
İbadet’in manası tapmakla özdeşleşti.
Din de (aynı şekilde) mezheb,meşreb ve “Religion” kelimelerine karşılık olarak kullanılır oldu.

Tağut,put ya da şeytan şeklinde tercüme edildi.
Bunun neticesinde insanlar Kur’an’ın asıl söylemek istediğini anlamakta zorlanır oldu.Kur’an “Allah’tan başkasını ilah edinmeyin” demektedir.İnsanlar putları ve ilahları bırakırlarsa Kur’an’ın isteğinin yerine geleceğini sanmaktalar.Oysa onlar ilah tanımı içerisine giren diğer birçok nesneye çok sıkı bir şekilde bağlanmışlar,ancak bu durumlarının Allah’tan başkasını ilah edinmek manasına geldiğini bilmemektedirler.Kur’an “Allah’tan başkasını rab olarak kabul etmeyiniz” buyurmakta,insanlar ise, “Biz şüphesiz ki Allah’tan başkasını rab olarak görmeyiz.Bu yüzden bizim tevhidimiz mükemmeldir” derler.Oysa “Rab” kavramının ıtlak edildiği diğer mefhumlar açısından insanların çoğu Allah yerine başkalarının rabliğini kabul etmektedir.Kur’an’ın “Tağutlara tapınmayı terk edip sırf Allah’a ibadet edin” emrine karşılık,insanlar “Biz putlara tapmıyor,şeytana lanet ediyor ve yalnızca Allah’a secde ediyoruz,bu yüzden biz Kur’an’ın bu emrini yerine getiriyoruz” demektedirler.Halbuki taş putlar dışındaki diğer tağutlarla onlar sıkı fıkıdırlar.Tapınmadan başka diğer bütün ibadetleri Allah yerine Allah’tan başkasına mahsus kılmış bulunmaktadırlar.
Din’in durumu da aynıdır.Dini Allah’a has kılmanın manası,kişinin hinduluk,Hıristiyanlık ya da Yahudiliği reddedip İslam dinini kabul etmesi olarak anlaşılmaktadır.Bu durumda “İslam dini” nde olan herkes,böylece dini Allah’a has kıldığını zannetmektedir.Oysa,dinin daha geniş anlam ifade etmesi nedeniyle bu kimselerin dini Allah’a has kılmayan kişiler oldukları ortadadır.

Yanlış Anlamanın Yol Açtığı Neticeler
Sonuçta,bu dört temel ıstılahın anlamları üzerine perde çekilmesinden dolayı Kur’an’ın dörtte üçünden fazla öğretisi,hatta,onun gerçek ruhu gözlerden saklanmıştır.İnsanların İslam’ı kabul etmelerine rağmen,akide ve amellerinde göze çarpan eksikliklerin ana sebeplerinden birisi de budur.Bu yüzden,Kur’an’ın temel öğretisi ve gerçek gayesini ortaya çıkarmak için bu terimlerin tam anlamıyla açıklanması oldukça zorunludur.
Ben,her ne kadar,bundan önceki çeşitli makalelerimde bu meseleyi aydınlatmaya yönelik çabalarda bulunmuşsam da,şimdiye kadar ki açıklamalarım aslında,ne bütün yanlış anlamaları izale etmeye yeterlidir ve ne de insanları tam manasıyla ikna edebilecek derinliktedir.Bundan dolayı,kaleme aldığım bu makalemde,söz konusu dört terimin mükemmel manasını açığa çıkarmaya ve bunu yaparken de Kur’an ve lügatta delili bulunmayan şeyler söylememeye çaba sarfedeceğim.

Seyyid Ebu’l A’la el-Mevdudi
 
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Tavizci sözler sarf etmeyelim.

:)

Bazıları dindarlaşmayı sarık takmakla izah ediyor anlaşılan veya çarşaf giymekle


Bak manifesto. Sarığa karşı yaptığın perdeli muavenet senin bazı hezeyancı,felsefe yalamış,bidakar toplulukların sohbetinde yalnızca çay içtiğini gösteriyor.Bu sarık işleri papazın elini vatikana gidip öpmeye benzemez.Eğer sarık ve çarşaftan özür dilemezssen sana birkaç sözüm olacak.
 
Üst