Sizce okullarımız gerekli eğitimi verebiliyo mu?

Eğitim Konusunda Yeterince İyimi Okullarımız

  • Evet

    Oy: 0 0.0%
  • Hayır

    Oy: 20 100.0%

  • Kullanılan toplam oy
    20
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

TUĞBANUR

Üye
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
ben bu konuda eğitimin yetersiz olduğu düşüncesindeyim
özellikle okullarımızdaki bu son zamanlarda çıkan olaylar eğitimdeki eksikliklerin neticesidir.
okullarımızda ahlak dersi var ama ahlaki bir eğitim yok.:uzgunum[1]:
 

johncoffey07

Asistan
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
THE EARTH
Walla kardeşim bu konuya yer verdiğin için teşekkürler..en önemli konu bence eğitim..Ama günümüzde görüyoruzz ne kadar kokuşmuş bir düzen olduğunu..
Reforma ihtiyaç var diye düşünüyorumm her şeyden önce..Bu böyle gelmiş böyle giderci anlayıştan kurtulmamız lazım..Bizim geleceğimiz çocuklarımız..Onlara iyi bir eğitim veremessek (ki veremiyoruzz) kendimiz ve geleceğimiz için endişelenmeliyiz..ALLAH SONUMUZU HAYREYLESİNN...
 

amca

Profesör
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
751
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Konum
İstanbul
Okullarımız derken hangi okullarımız.

Ben okulları bir kaç çeşidini görüyorum.

1- Devlet Okulları ( MEB )
2- Yabancı Kökenli Kolejler.
3- Gülen Okulları
4- Gülen Dışı Cemaat okulları
5- Diğer Kolejler

Sizin sözünü ettiğiniz bunlardan hangisi. Çünkü hepsinin amacı farklı dolayısı ile hepsinin eğitim seviyesi farklıdır.
 

perfect

Üye
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
ya bende johncoffey07 kardesıme katılıorum
 

Kajin

Paylaşımcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İslami eğitimi kastediyorsanız çok eksiğimiz vardır herhalde.
 

EbRu

Paylaşımcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
336
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Haftada 2 saat din bilgisi dersi. :thinking:
 

şehidan

Asistan
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
542
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Haftada 2 saat din bilgisi dersi. :thinking:

Çok bile bu... 1 saate indirelim bunu....:)


Eğitim ilk önce aileden başlar ondan sonra çevreden. Allaha şükür ailemizden gerekli eğitimi aldık ama okullarda ise, ailemizde aldığımız eğitimler bizlere unutturuldu bizlere....

Düşünün işte...

SELAMETLE
 

MiHRiMaH

Son gülen... :/
Katılım
6 Ara 2006
Mesajlar
2,752
Tepkime puanı
769
Puanları
0
Konum
İstanbul...
Okullarda öğretmenler, velilerden ve sistemden dertli...

Çocuklar herşeyden dertli...

Veliler, öğretmenden ve sistemden dertli...

Okul çalışanları herşeyden dertli...

Sistem yanlış işliyor... Çocuklara evde de okulda da dini eğitim düzgün verilmiyor... Öğretmenlerden bazısı hala köhne uygulamalar yapıyor... Gelişme yok... İlerleme yok... DÜzelme yok... Neysek o'yuz... hala... Dİn dersini söylemeyin bile zaten... Ben din hocama aklıma geldikçe dua ediyorum... Allah ondan razı olsun... Kadın tüm sınıfa ezberletmişti sureleri... Tıkır tıkır... Şimdi din dersleri çiçekleri böcekleri sevelim lay lay lom... Diğer dinler... İslamda temizlik... den ibaret nerdeyse!!!... Eğitimci de ne yapsın diyorum şimdilerde... Bu ara bir vesile ile veli-öğretmen ve veli-öğrenci ilişkilerini görme fırsatım oldu da....... Vay halimize vay vay... Bizim zamanımızdaki velilerin en fazla yaptığı şımarıklık, ders ortasında sınıfı süslemek falandı... Çocukları da ayrı ihtimam görüyordu tabii... Şimdikiler toptan yolu şaşmış... Utanmasa dövecek öğretmeni... E onun çocuğundan ne bekliyorsun? Yani herkes de bir alem ne tarafından tutsan elinde kalıyor... Hep yaptırımlar getirilmeli, kanun ve zorunluluklar... Aman neyse ben daha birşey yazmıyorum bu konuda:blink: öğremeni de veliside çocuğu da bir alem....... Külliyen değişim şart:thinking:
 

SeNoL

MUEYABYA
Katılım
16 Kas 2006
Mesajlar
4,867
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Kocaeli
Günümüzde Liselerde Din kül.ve ahlak bilgisi adı altında verilen dersler hakında bilgi sahibi olmak istiyorsanız üşenmeyin okuyun derim

"Bu Din, Benim Dinim Değil!" diye avazı çıktığı kadar bağıran Dilipak'a kulak verelim:

Bugün okullarda öğretilen mecburî din ve aynı şekilde câmilerden halka empoze edilmeye çalışılan, yine dinde reform gayreti sahiplerinin yaymaya çalıştıkları sahte bir din sözkonusudur. Bu sahte dinle bırakın müslüman olmayı, hıristiyan olmak bile mümkün değil. Hatta dinsiz bile olunamaz, ancak din düşmanı olunabilir. Bugün hıristiyan misyonerliğinden daha korkunç olan radyodan, TV'den, kimi bürokratların, sözde aydınların ağzından kafasını uzatan şeytanın tebliğ etmeye çalıştığı bu sahte dindir.
Amaç, devletle uyumlu yeni bir müslüman(!) tip yetiştirmek. Yeni Türk müslümanının standartlarını düzen ve kemalist ilkelerle tesbit edip TSE damgalı bir din oluşturmak. Bu standartların dışındaki dine "irticâ" damgası/yaftası vurarak onu yasaklamak. Cumhuriyet çocuğu, demokrat, laik, Atatürk ilkelerini benimsemiş, Türk standartlarına uygun, düzenle uyum içinde, etliye sütlüye (tabii zâlimlere ve sömürücü tâğutlara) karışmayan müslüman(!) vatandaşlar yetiştirmek.
Laiklik, batı kökenli bir kelime... Batı şartlarında ortaya çıkmış ve o şartlarda mümkün olan bir şey. Kaldı ki, bugün birçok batılı ülke laiklik ilkesine bağlı değil. Hele Türkiye'deki laiklik, onlar için çok yabancı. Ama müslüman Türk halkı ille de laik olmak zorunda... Laikliği batı şartlarında bile mümkün kılmak sorunken, müslüman bir toplumda nasıl mümkün olabilir? 23'den beri bunun yolu aranıyor. Önce dini yasaklamak istediler, olmadı. Kaleyi içeriden fethetme yolunu denediler, tutmadı. Okullara zorunlu din dersi koyarken, maksatları, dini yaymak ve güçlendirmek değil; halkın elindeki kitabı almak mümkün olmadığına göre, dini öğreten kitabı kendileri yazıp öğretmek, dini yeniden yorumlamak ve standardize etmek.
Türkiye ille de laik olacaktı ya, devlet değişmeyeceğine göre, din devlete uymalıydı. Batılı anlamda bir laikliği mümkün kılmak için imamın papaza, caminin kiliseye, Kur'an'ın da İncil'e benzemesi gerekiyordu. Bütün gayret de onun için… Yani, hıristiyan gibi (hatta dinsiz gibi) yaşayacak, yine de müslüman gibi ölüp törenle müslümanca gömülecektiniz… Âhiret, dinin alanına girdiği için, öldükten sonra imama teslim olacaktınız; yaşarken Sezar'lara (Sezer'lere), tanrının tüzel kişilik kazanmış hali olan iktidar irâdesine! Bu, aslında laiklik filan değil; doğrudan doğruya din düşmanlığı idi aslında.
Liselerde Din Dersi Eğitimi ve Ders Kitapları
Resmî anlayışa göre laiklik, kesin doğru olduğu için, laiklik müslümanlığa değil; müslümanlık laikliğe uydurulacaktı. Ve işte zorunlu din dersleri bu irâdenin eseri idi. Çocukların ve gençlerin din adına ne okuduklarını merak ediyor olabilirsiniz. Buyurun bu kitaplara bir göz atalım:
Meselâ, Lise 1'in Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabının konuları şöyle:
-Dinin Tanımı, Genel Olarak Din
-İlkel Dinler, Çin, Hint Dinleri, Yahûdilik, Hıristiyanlık, Müslümanlıktan Önce Türk Dinleri ve Müslümanlık
-Hz. Peygamber'in Doğuşu ve Çevresi
-İlâhî Dinlerin Allah İnancı, Ahlâk ve İnsan Anlayışı Açısından Ortak Yönleri
-Din ve Ahlâk
-Atatürk'ün Ahlâka İlişkin Görüşleri
-Millî Seciye Kavramı ve Atatürk
-Millî Ahlâk
-Atatürk'ün Fikir Cephesi
-Ahlâk ve Sorumluluk
-Devlete Karşı Gökevlerimiz, Kanunlara Saygı, Vergi Vermek ve Kutsallığı, Askere Gitmek, Seçimlere Katılmak, Atatürk'ün Konuya İlişkin Görüşleri
-Temizlik ve Doğruluk
-Savurganlığın Zararları.
Evet, hepsi bu kadar. Hemen her fırsatta Atatürk'ten vecizeler ve bu arada Kur'an âyetleri ve hadislere de yer verilmiyor değil.


Lise 2'nin Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabına bir göz atalım:
Kapakta, bir ressamın, frak giymiş şeyhülislâm şeklinde resmettiği papyon kravatlı 35 yaşında bir Mustafa Kemal resmi var. İlginçtir, tüm Din Dersi kitaplarının kapak kompozisyonu Atatürk resimleri ile süslü. Atatürkçü din dersi bu. Çünkü Milli Eğitim'in gayesi, Atatürkçü bir nesil yetiştirmektir. Türk'ün müslümanı da Atatürkçülüğe göre bir din anlayışına sahip olacaktır. Asıl belirleyici, alâmet-i fârika olan şey Kemalist olmaktır. Din bu zeminde var olabilir. Bu temel ilke ve prensiplerin dışında kalan din, "irticâ"dır. Bu Din derslerinde şeriata yer yok, ama irticâya yer var…

Kitabın ilk sayfasında siz "besmele"yi bekliyorsunuz ama sizi Atatürk'ün bir sözü karşılıyor: "Hangi şey ki, mantığa, kamu yararına uygundur, biliniz ki o bizim dinimize de en uygundur!" Ve derken İstiklâl Marşı. Onu, "Ey Türk Gençliği..." izliyor.
Bu kitabın konuları ise şöyle:
Ünite: İslâm Güzel Ahlâktır. 2. Konu: Âmentü; 3. Konu: İslâm'da İbâdet; İbâdetin Ruhî ve Bedenî Faydaları. Bunları, Ahlâk, Emir ve Yasaklar, Aile Düzeni gibi konular izliyor. Bundan sonraki ünite, oldukça önemli ve dinin özü(!) ile ilgili:
Ünite: Milli Birlik ve Beraberlik. Vatanın Bölünmezliği, Devletin Bölünmezliği, Devlet-Millet Bütünleşmesi.
Ünite: Örf ve Âdetlerimiz. 113 sayfalık kitapta doğrudan dinle ilgili sayfalar, ancak 40'ı bulmaktadır. Onlar da çok genel anlamda yorumlanmaktadır.
Ünite: Kötülüklerden Kaçınma ve Kötülükleri Önleme.
Ünite: Çalışmak ve Üretici Olmak. Bölümün sonunda ise sırasıyla Atatürk'ün çalışma ile ilgili güzel sözleri, konu ile ilgili âyetler ve hadisler yer almaktadır.
Ünite: Mutluluk üzerine. İşte bu bölümün ilk cümlesi: "Mutluluk; Bir gol atarak takımının gâlibiyetine sebep olan futbolcu, imtihanı kazanan öğrenci, sevdiğine kavuşan iki kişi hep aynı şeyi söyler: "Çok mutluyum..."
Mutluluğa nasıl ulaşacağınız şu şekilde anlatılıyor: "Günümüzde bir Gandi'yi, bir Albert Scweitzer'i düşünelim: Birisi Hind milletine bağımsızlık, diğeri Afrika'nın vahşi kabilelerine şifa götürebilmek için ömrünü vermiştir. Atatürk, Türk milletini bağımsız, hür, mutlu ve huzurlu kılabilmek için ömrünü feda etmiştir." İşte mutluluk buymuş... Scweitzer'i nereden katıyorlar bu işe onu sormak gerek. Batılılar önce hastalık götürdüler, insanları katledip ekmeklerini alıp onları yoksul bıraktılar... Bir batılı doktor da misyonerlik gayreti ile bölgeye gidiyor ve bizim Din dersi kitabına örnek ahlâk sahibi, mutluluk âbidesi olarak takdim ediliyor!
Bu kitaplar, insanımızı müslümanlaştırmak için değil; onların dinlerini ellerinden almak için bir hile aracı olarak gelecekte bir dönemin karakterini gösteren belgeler olacaktır.
Ve kitap, yedinci ünite ile son buluyor. Konu başlığı: Öğretmenlik... Meselâ, bu kitaplarda "kâfir" kelimesinden hiç söz edilmiyor. Çünkü bu kitaba göre yeryüzünde kâfir yok herhalde. Elbette "cihad" ve "şeriat"tan söz edilmeyecek. 32 Farz geleneği ile sınırlı, hatta onun da bozulmuşu bir yapı çıkıyor önümüze. Din eğitimi, câmilerin durumu ile ilgili, hilâfet, imâmet, cemaat gibi kafa karıştıran(!) kelimelere de yer verilmemiş.
Lise 3'ün Din Kültürü ve Ahlâk Kitabı da bunlardan pek farklı değil. Kitabın ilk sözü şu: "Bizim dinimiz akla en uygun tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki; son din olmuştur. Bir dinin tabii olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun düşmesi gereklidir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur."
124 sayfalık ders kitabı yine İstiklâl Marşı ve Atatürk'ün Gençliğe hitâbesi ile başlıyor. Birinci bölüm İslâm ve Evren, 17 sayfa tutuyor. Kitabın bundan sonraki bölümleri genel bilgilere ayrılmış. Dine ayrılan bölüm 40, Atatürkçülük ve öteki genel konulara ayrılan bölüm 80 sayfa tutuyor. 10 sayfa tutan 3. Ünitede yeryüzündeki dinler konu alınıyor. 40 sayfa tutan 4. Ünite ise "Türk İslâm Kültür ve Uygarlığı" ile ilgili. Bu bölümde ele alınan konular; İslâm'da Din Bilimleri ve Türk Bilginleri, Medreseler, Türk Milli Eğitiminin Önemi, Atatürk'ün Sanatseverliği ile ilgili.

 

SÜMEYYA

Üye
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
devlet okullarında dini eğitim verildiğini söylemek imkansız bence. ben öğrencilerin olumsuz tavır sergilemesini öğretmenlerin kalitesiz olmasına bağlıyorum. kalitesizlikten kastım sadece dini yönden değil hiçbir alanda kendi branşında bile kendini yetiştirememiş öğretmenler mezun veriyor üniversitelerimiz. bütün bunlara rağmen ümitvar olmalıyız diyorum ve ben de bir öğretmen adayı olarak söylüyorum ki eğitim sistemimiz iyiye doğru gidiyor. yeter ki bilinçli öğretmenler yetişsin
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst