Siyasi Otorite ve Hakimiyet

Rakaful

Asistan
Katılım
27 May 2008
Mesajlar
389
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Web sitesi
www.tevhidkalesi.com
“Öyle de: “Şüphesiz ben Rabb’imden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise o delili yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azab) benim yanımda değildir. Hüküm ancak Allâh’ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.” (Enâm, 6/57)
“İşte O, Allâh’tır. O’ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O’nundur, hüküm O’nundur. Ve ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas, 28/70)

“Göklerin ve yerin mülkü (mülk O’nunsa hükmetme yetkisi de O’nundur) O’nundur.O bir çocuk edinmemiştir, mülkünde (saltanatında) ortağı yoktur .Her şeyi yaratmış, ona ölçü , biçim ve düzen vermiştir.” (Furkân, 25/2)

“Kim Allâh’ı, Rasûlü’nü ve îmân edenleri dost edinirse (kim Allâh’ın şeriatına/yasalarına boyun eğerse) bilsinler ki, üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah’ın partisidir (hizbullâh).” (Mâide, 5/56)

“Allâh onlardan razı olmuş, onlar da Allâh’tan razı olmuşlardır.İşte onlar Allâh’ın partisidir (hizbullâh).” (Mucâdile, 58/22)

Allâh’ın partisinin/tarafının karşısında ise, şeytanın partisi/tarafı vardır:

“Dikkat edin ki onlar şeytanın partisidirler (hizbu’ş şeytan).İşte onlar hüsrana uğrayanlardır.” (Mucâdile, 58/19)

Şimdi de Allâh’ın siyasetinin nasıl olduğunu görmek için, O’nun Kitâbında bir yolculuğa çıkalım.Ve Allâh’ın siyasetini inkar etmenin, Allâh’ı inkar etmek demek olduğunu açıkça görelim:

“Gökten yere her işi (emr) düzenler ve yönetir…” (Secde, 32/5)

“Görmüyor musun ki, göklerin ve yerin hükümranlığı/yönetimi yalnız Allâh’a aittir.” (B akara, 2/107)

“Göklerde ve yerde ne varsa hep O’na aittir, hepsi O’na boyun eğerler.” (Rûm, 30/26)

“Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ve toprağın altında ne var ne yoksa, hep O’na aittir.” (Tâ Hâ, 20/8)

“Başta da sonda da hamd O’na mahsustur.Hüküm (yargı, yönetim, karar) de O’na aittir.Siz de O’na döneceksiniz.” (Kasas, 28/70)

“Kuşkusuz hüküm yalnızca Allâh’ındır.” (En’âm, 6/57)

“Derler ki: Acaba emrden (yönetim işinden) bize de bir pay düşer mi? Şöyle de: Elbette ki emr (yönetim işi) Allâh’a aittir.” (Âl-i İmrân, 3/154)

“Göklerin ve yerin hükümranlığı (mülk) O’nundur.Bütün işler (emr) O’na döndürülecektir.” (Hadîd, 57/5)

“…Önce de sonra da iş (emr) Allâh’a aittir. O gün mü’minler sevinirler.” (Rûm, 30/4)

“O, öyle bir Allâh’tır ki O’ndan başka tanrı yoktur.Padişahtır, Mukaddestir, Selâm (esenlik veren, barış kaynağı), Mü’min (güven veren), Müheymin (şefkatle koruyan), Azîz (güçlü, galib), Cebbâr (istediğini zorla yaptıran), Mütekebbir’dir ( çok ulu)!Allâh onların ortak koştuklarından münezzehtir/uzaktır.” (Haşr, 59/23)

“Mülkü (her şeyi ve her şeyin yönetimini) elinde bulunduran, her şeye gücü yeten Allâh’ın şânı ne yücedir!” (Mülk, 67/1)

“Her şeyin yönetimi O’nun elindedir, siz de O’na döneceksiniz.” (Yâ Sîn, 36/83)

“De ki: Allâh’tan başka yalvarmaya layık gördüğünüz şu tanrılarınızı görüyorsunuz ya, bana gösterin bakalım onlar yerden hangi şeyi yaratmışlar?” (Fâtır, 35/40)

“Allâh, zeval bulmasınlar diye gökleri ve yeri tutmaktadır.Andolsun zeval bulacak olsalar, Kendisinden başka kimse artık onları tutamaz.Kuşkusuz O hâlimdir, çok bağışlayandır.” (Fâtır, 35/41)

“Onların O’ndan başka bir yardımcıları yoktur.Ve O, Kendi hükmüne kimseyi ortak etmez.” (Kehf, 18/26)

“Göklerde ve yerde her ne varsa, isteyerek (itaat ederek) yahut istemeyerek (zorla) O’na teslim olurlar.” (Al-i İmrân, 3/83)

“İşte Allâh dilediği gibi hükmeder.” (Mâide, 5/1)

“Allâh, yargıçlar yargıcı (ahkemu’l hâkimîn) değil midir? (Elbette öyledir.)” (Tîn, 95/8)

“Aranızda bir şey hakkında ihtilafa düşerseniz onun hakkında hüküm vermek Allâh’a aittir.” (Şûrâ, 42/10)

“Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (Mâide, 5/44)

“Kim Allâh’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.” (Mâide, 5/45)

“Kim Allâh’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.” (Mâide, 5/47)

Yukarıdaki âyetlerden de anlaşılacağı gibi İslâm siyâsetinde mutlak otorite, mutlak güç, mutlak kanun koyucu, Allâh’tır. Şeriatını (fert ve toplumu kuşatan hukuk kuralları bütünü) Kitab’ta (Kur’ân) va’z eden Allâh, onu kendisi adına yürütme (hilafet) işini elçisi eliyle gerçekleştirmiştir.

Bunun ilk şartı ilahi hukukun uygulanacağı toplumun O’nun hakimiyetini, otoritesini kabul etmesidir. İslâm siyâsetinde bir fert, aile, sınıf veya zümre Allâh’ın otoritesine ortak olamaz. İslâm bu yönüyle teokrasi değildir. Teokrasi dîn adına ortaya çıkmış bir zümrenin tahakkümüdür. İslâm’da ise böyle bir zümre yoktur. Çünkü ‘dînî olan-dînî olmayan’ ayrımı, Allâh’ı dünyanın ve ahiretin tek otoritesi telakki eden; hakimiyeti ,kayıtsız-şartsız O’na has kılan bir siyâsette geçersizdir.

Allâh, koyduğu hukuk kuralları önünde yaratılmış vasfına sahip olan herkesi -onu uygulama makamında olanlar da dahil- eşit görmekte, İslâm siyâsetinin temeli, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanmaktadır.

İslâmi siyâsette “devlet”, bugün dünyada geçerli olan devlet anlayışından farklıdır. Çağdaş ya da antik, İslâm dışındaki tüm devlet anlayışları ve örnekleri ekonomik, askeri ve diğer alanlarda “örgütlenmeye” dayalıyken İslâm devlet anlayışı şeffaf yapısıyla fazilete dayalıdır. İslâm dışı siyâsetlerde “devlet” halka rağmen yaşayabilecek kadar örgütlenerek elinde bulundurduğu yasama, yargı ve yürütme imkanlarını bir “şahs-ı manevi” halini alan “devlet” adlı “örgüt”ün tahakkümünü pekiştirmek için kullanır. İslâmi siyâsette halktan ayrı ve bağımsız “devlet” adlı bir şahs-ı manevi yoktur. Çünkü bu siyâsette halk “iyâlullâh”tır, devlet ise Allâh’ın adâletinin dağıtıcısı ve halkın hizmetkârıdır.

“Kutsal örgüt” temellerine değil, fazilet ve adâlet temellerine dayanan İslâmî yönetim mekanizması, evrensel adâleti toplumda geçerli kılmanın adıdır. (Bakın: Şûra, 15)

İslâm hukuku, dokunulmazlığın ve imtiyâzın olmadığı bir hukuktur. Kânunu uygulayanlardan yürütmenin başına (halîfe) kadar herkes onun önünde eşittir.

İslâmî siyâsette yönetenle yönetilen arasındaki ilişki otokontrole dayanan ilişkidir. Birbirlerini denetlerler. “Allâh’a itaat etmeyene itaat yoktur” ilkesi İslâmî siyâsetin temel ilkelerindendir. Zâlim bir yöneticiyi uyarmak en büyük cihâd olarak nitelenir.

Şûra’ya dayanan İslâmî siyâset saltanata dayalı her türlü uygulamayı şiddetle reddeder. Yöneten yönetilen ilişkileri üzerine söylenmiş şu hadîsler İslâm siyâsetinin mantığını içeriyor:

“Benden sonra, kötü bir sınıf yönetime gelir. Söylediklerini yapmaz, yapmadıklarım söylerler. Emrolunmadıkları şeyleri yaparlar, kim eliyle onlara karşı koyup savaşırsa o mü’mindir. Diliyle onlara karşı savaşırsa o yine mü’min kimsedir. Kalbi ile onlara karşı buğzeden kimse de mü’mindir. Bundan sonrasında hardal tanesi kadar îmân yoktur.” (Ebû Dâvûd, Kitâbu’l Melâhim 17; Tirmizî, Kitâbu’l Fiten 12; Nesâî, Kitâbu’l Bîa 36)

“Cihâdın en fazîletlisi, zâlim hükümdarın karşısında hakkı söylemektir.” (Nesâî, VII/161)

“Halk başlarına geçen bir zâlimin zulmüne engel olmazsa Allâh’ın onlara kapsayıcı bir belâ göndermesi umulur. Benden sonra bazı yönetimler işbaşına gelecekler. Onların yalanlarına doğrudur diyenler onların işledikleri zulme yardımcı olanlardır. İşte onlar benden değildir, ben de onlardan değilim.” (Nesâî, VII/160)

“Uzak olmayan bir vakitte sizin başınıza öyle yönetimler gelir ki, rızıklarınızı ellerine geçirirler (sömürürler). Ne söyleseniz yalan, ne yapsanız kötü iş olur. Siz onların bayağılıklarına iyi demedikçe sizden memnun olmazlar. İşte o zaman siz, onları doğru yola getirmek için karşılarında hakkı söyleyeceksiniz. Eğer onlar azgınlık yapar haddi aşarlarsa ve bir kimse de bunlara karşı geldiği için öldürülürse elbette o şehîddir.” (Kenzu’l Ummal, Hadis No: 14876, VI/67)

“Her kim yönetimi hoşnut etmek için Allâh rızâsına aykırı olacak bir biçimde konuşursa, Allâh’ın dîninden çıkmıştır.” (Kenzu’l Ummal, Hadis No: 14888, VI/70)

Mustafa İslâmoğlu (İmamlar ve Sultanlar Kitabından)
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
hüküm yalnız ALLAH'ındır

ALLAH razı olsun kardeşim...
 

Rakaful

Asistan
Katılım
27 May 2008
Mesajlar
389
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Web sitesi
www.tevhidkalesi.com
Rahmân sizden de râzı olsun.Evet, hüküm Allâh'ındır diyoruz ama söylediğimiz sözün ne kadar arkasında duruyoruz, önemli olan budur.Forumda dahi öyle ki, tâğûtî bir sistemin partileri hakkında akşama kadar sonucu olmayan muhabbetlere girişiyoruz.Hâlbuki Allâh, başarmamızla değil, hangi tarafta durduğumuzla ilgileniyor.Allâh'ın tarafında mı, yoksa şeytânın tarafında mı...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Rahmân sizden de râzı olsun.Evet, hüküm Allâh'ındır diyoruz ama söylediğimiz sözün ne kadar arkasında duruyoruz, önemli olan budur.Forumda dahi öyle ki, tâğûtî bir sistemin partileri hakkında akşama kadar sonucu olmayan muhabbetlere girişiyoruz.Hâlbuki Allâh, başarmamızla değil, hangi tarafta durduğumuzla ilgileniyor.Allâh'ın tarafında mı, yoksa şeytânın tarafında mı...



evet saf ikidir ya hak ya batıl bunun ortası yok...
 
Üst