Lili YAR
Asistan
Dudaklarında beliren her gülüş, attığım her adıma bir prangadır,
Çözsen çözülmez...
Bir yandan, ellerindeki süslü güllere koşmak isterken, çırpınırcasına..
diğer bir yandan, yüreğimdeki yanan gülleri çıkarıp göstermek isterdim,
yangın nedir bilmeyen gönlüne...
Kavuşmaktan konuştuğumuz kadar, ayrılıyoruz birbirimizden sanki..
Sanki her kavuşma kelimesi, biraz daha uzatıyor ayrılığın ömrünü...
Çek meyus bakışlarını üzerimden, umutlarım yanıyor !...
Ben senin kadar cesaretsiz değilim sevgilim..
Girdiysek bir defa bu savaş mahalline, çarpışacağız ölesiye..
Sanırım duygularımızın ayarı bozulmuş,
üzülemiyoruz üzülmemiz gereken şeye..
Taş mı kesildik ne?
Ve sevinemiyoruz hiçbir şeye... yetinemiyoruz kendimize...
Şehri dolaşıyorum bir uçtan, diğer bir uca...
Kaybettiğimi aramaya çıktım...Kaybettiğimi bulamayacağımı biliyorum..
Bulacağımı bilsem, aramayacağımı da...
Yüzleşecek yüzüm yok...
Sevgilim!
Galiba bende senin gibi cesaretsizim!
Beni de kendine benzettin ya, artık bir şey demiyorum...
Her “Seni içimden terkediyorum” deyişim de,
biraz daha çoğalıyorsun sanki içimde..
Anlıyorum ki; her kazandım deyişimde, kazanan sen,
kaybeden ben oluyorum...
Çoğalan sen... azalan ben...
Aldanmıyorum artık şairin sözüne...
Seni yazmayı bıraktım..
Çünkü
Anlamını yitirdi bendeki tüm kelimeler....
Bazen öyle anlar olur ki, boğulduğunu sanıyorsun..
Sonra bakıyorsun ki, hâlâ yaşıyorsun..
...Ve hayat devam ediyor..
Acısı...tatlısı...hüznü...kederi...ve...sevinci... ile...
Çözsen çözülmez...
Bir yandan, ellerindeki süslü güllere koşmak isterken, çırpınırcasına..
diğer bir yandan, yüreğimdeki yanan gülleri çıkarıp göstermek isterdim,
yangın nedir bilmeyen gönlüne...
Kavuşmaktan konuştuğumuz kadar, ayrılıyoruz birbirimizden sanki..
Sanki her kavuşma kelimesi, biraz daha uzatıyor ayrılığın ömrünü...
Çek meyus bakışlarını üzerimden, umutlarım yanıyor !...
Ben senin kadar cesaretsiz değilim sevgilim..
Girdiysek bir defa bu savaş mahalline, çarpışacağız ölesiye..
Sanırım duygularımızın ayarı bozulmuş,
üzülemiyoruz üzülmemiz gereken şeye..
Taş mı kesildik ne?
Ve sevinemiyoruz hiçbir şeye... yetinemiyoruz kendimize...
Şehri dolaşıyorum bir uçtan, diğer bir uca...
Kaybettiğimi aramaya çıktım...Kaybettiğimi bulamayacağımı biliyorum..
Bulacağımı bilsem, aramayacağımı da...
Yüzleşecek yüzüm yok...
Sevgilim!
Galiba bende senin gibi cesaretsizim!
Beni de kendine benzettin ya, artık bir şey demiyorum...
Her “Seni içimden terkediyorum” deyişim de,
biraz daha çoğalıyorsun sanki içimde..
Anlıyorum ki; her kazandım deyişimde, kazanan sen,
kaybeden ben oluyorum...
Çoğalan sen... azalan ben...
Aldanmıyorum artık şairin sözüne...
Seni yazmayı bıraktım..
Çünkü
Anlamını yitirdi bendeki tüm kelimeler....
Bazen öyle anlar olur ki, boğulduğunu sanıyorsun..
Sonra bakıyorsun ki, hâlâ yaşıyorsun..
...Ve hayat devam ediyor..
Acısı...tatlısı...hüznü...kederi...ve...sevinci... ile...
Müptela