Şirk

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Kardeş, hoş geldiniz sefa geldiniz....

Kullanıcı adınıza hitap ederken şimdi seni nasıl çağıracağız ki?Keşke o Kelime-i Tevhid'i kullanıcı ad olarak yazmasaydınız.
 

AlpBilge

Yasaklı
Katılım
1 Şub 2015
Mesajlar
706
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Kardeş, hoş geldiniz sefa geldiniz....

Kullanıcı adınıza hitap ederken şimdi seni nasıl çağıracağız ki?Keşke o Kelime-i Tevhid'i kullanıcı ad olarak yazmasaydınız.
Hoş buldum. Kullanıcı adımla hitap etmenizde sakınca yok. Problem olmaz sanırım.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Hele de "ben müslümanım" diyen bir kimse şirkten öyle bir sakınmalıdır ki adeta kendisini iyice sorgulamalıdır.Gizli şirk vardır ki bu daha tehlikelidir.

Bir de gizli şirk vardır ki, bu da riyâdır. Yâni, ibâdeti ve iyilikleri yalnızca Allah rızâsı için yapmak yerine, başkaları görsünler, beğensinler diye yapmak demektir. Böyle yapılan bir ibâdette, bir nevi Allah’a şirk koşulmuş olmaktadır. Peygamberimiz bunu ‘şirk-i hafi’ olarak vasıflandırmıştır.


Mü’min gizli, aşikâr, açık, kapalı her türlü şirkten titizlikle kaçınmalıdır. Hakiki tevhide ancak bu şekilde ulaşılır. Kur’ân’ı Kerim’de şirkin bütün nevileri şiddetle reddedilmiş, hakiki tevhid inancı, bütün insanlığa telkin edilmiştir.


Peygamber (s.a.v) buyuruyor ki, “Gizli şirkten (üstü kapalı biçimde Allah’a ortak koşmaktan)sakınınız.”

Sahâbeler sordu, “Gizli şirk nedir Yâ Resûlallah?”

Peygamber a.s. cevaben: “Gizli şirk riyâdır. (gösteriştir)“ buyurdu.

Hazreti Aişe (r.a.). Peygamber (s.a.v)’ın şöyle buyurduğunu söylemiştir: «Allah’a eş ortak koşmak(şirk) karanlık bir gecede kaypak bir kayanın üzerinde yürüyen karıncanın (ayak sesinden daha)gizlidir.»


Gösterişçiliğin neden gizli bir şirk sayıldığını anlamak, düşünebilenler için zor değildir.

Başkalarına gösteriş için yapılan işler, ameller, ibâdetler, kulu gizli şirke götüreceğinden bu gibi haller gizli şirkten sayılmıştır.

Her işlenen iyi amel sırf Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için olmalı. Çünkü Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı hedef almayan bütün ameller başkaları görsün diye yapılan hareket-lerdir. Gösteriş ise, Allah’a ortak koşmanın gizli şeklidir. Böyle olduğu için de, yüce Allah (c.c.) gösterişe kaçan kimselerin iyi amellerini asla kabul etmez.


Şeddâd ibni Evs anlatıyor: Bir gün sevgili Peygamberimizi ağlarken gördüm.

- “Neden ağlıyorsun ey Allah’ın resûlü? “ diye sordum.

Buyurdu ki,

-”Ümmetimin Allah’a ortak koşmasından korkuyorum. Gerçi onlar asla puta tapmazlar, fakat işledikleri amelleriyle gösterişe kaçarak gizli şirk yoluna sapabilirler.”
 

AlpBilge

Yasaklı
Katılım
1 Şub 2015
Mesajlar
706
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Allah razı olsun MÜTEŞEKKÜR.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Vallahi Azimüşşan, günümüzün müslümanları eğer "LA İLÂHE İLLALLAH"ın manasına tam olarak vakıf olsalardı , dünyaya yeniden hakim olurdu.

"İ'LA-YI KELİMETULLAH" uğruna Osmanlı ordusu nice ülkeler feth ediyordu.Çünkü bu gücü Allah'tan aldığı gibi Kelime-i Tevhid'in anlamını çok iyi kavramışlardı.Şimdi ki miskin, korkak ve tembel müritler sadece onu zikretmekle oyalanıyorlar.Kısacası; mücahidlik ruhuna sahip değiller...Bu yüzden, dünya müslümanları Vehn hastalığına yakalanıp cihaddan kaçıyorlar.İşte, bunun içindir ki dünya müslümanlarını küffar orduları ezmektedir.

Küffara karşı galip gelmenin bir tek yolu, Müslümanlararası diyalog ve kaynaşma ile Hilafetin yeniden geri gelmesi ile mümkündür.Aksi takdirde müslümanlar sömürülmeye ve zulüm görmeye her zaman müstehak olurlar.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Müslümanların çok büyük meseleleri var.Lakin hiçbirini çözümlemeye yanaşmıyorlar.Varsa, yoksa dünyacıklarının peşindeler.Allah'da böylelerini kafirlere ezdiriyor.Böyle müslümanlara zulüm revadır.Çünkü onlar Allah yolunda cihadı terkettikleri içindir...

Allah, korkakları sevmez.Müslümanlar şecaat ehli olursa dünyanın dengesi değişir.Nerde o şimdi şecaat ehli müslümanlar?.Hepsi de kılıbıklaşmışlar.Böylelerinden nefret ediyorum...
 

AlpBilge

Yasaklı
Katılım
1 Şub 2015
Mesajlar
706
Tepkime puanı
33
Puanları
0
"İ'LA-YI KELİMETULLAH" uğruna Osmanlı ordusu nice ülkeler feth ediyordu.Çünkü bu gücü Allah'tan aldığı gibi Kelime-i Tevhid'in anlamını çok iyi kavramışlardı.
Yanlışları ve eksikleri de vardı. Osmanlı'nın tevhidle çelişen, şirke kapı aralayan yönlerini de görmeliyiz. Padişahların putlaştırılmasına karşıyım. Tarih doğrularıyla ve yanlışlarıyla incelenmeli. Tarihi duygusal değil, objektif bakış açılarıyla değerlendirmek gerek. Kusursuzluk Allah'a özgüdür. Türklerin İslam'ı kabulü siyasi bir meseledir ve zahmetli olmuştur. Günümüzde bile İslam öncesi şamanist inançların ve geleneklerin yaşatıldığına şahit oluyoruz. Derin bir konu. Başka bir başlıkta detaylarıyla tartışırız.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Yanlışları ve eksikleri de vardı. Osmanlı'nın tevhidle çelişen, şirke kapı aralayan yönlerini de görmeliyiz. Padişahların putlaştırılmasına karşıyım. Tarih doğrularıyla ve yanlışlarıyla incelenmeli. Tarihi duygusal değil, objektif bakış açılarıyla değerlendirmek gerek. Kusursuzluk Allah'a özgüdür. Türklerin İslam'ı kabulü siyasi bir meseledir ve zahmetli olmuştur. Günümüzde bile İslam öncesi şamanist inançların ve geleneklerin yaşatıldığına üzülerek şahit oluyoruz. Derin bir konu. Başka bir başlıkta detaylarıyla tartışırız.

Haklısınız.Osmanlı tam olarak hilafet devleti değil idi...Padişahların hiçbirisini de ilahlaştırmıyoruz.Bizi kimse yanlış anlamasın..

Osmanlı'nın yaptıklarının yarısı kadar olabilseydik yine dünyaya hakim olurduk..Şimdi ise sadece adını anmaktan başka bir işleri yok...
 

AlpBilge

Yasaklı
Katılım
1 Şub 2015
Mesajlar
706
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Kur’an inkârcılara bazen kâfir, bazen de müşrik demektedir. Bu onların yaptıkları işlere, takındıkları tavırlara göre verilen bir isimlendirmedir. İnkâr açısından ikisi arasında fazla bir fark bulunmamaktadır. Kur’an, müşrikleri tanıtırken, yalnızca Firavun’a iman edenleri, Hz. Muhammed’e karşı çıkan Mekkeli müşrikleri değil; hem onları hem de tüm zamanlar boyunca olabilecek bütün müşriklerin özelliklerini tanıtıyor. Şirkin nasıl bir şey olduğunu ortaya koyarak, insanları sakındırıyor.
Allah’a ait olan sıfatları başkasına veren müşriktir.

Evrende olan olayları Allah’ın yarattığını kabul etmeyip, bunların tabiat (doğa) tarafından yaratıldığına inanan müşriktir.
Tabiatı veya diğer sebepleri yaratılan değil de, yaratıcı gibi kabul eden müşriktir.

Yeryüzünün ve insan irâdesinin dışındaki bütün oluşumlara ait tasarruf Allah’ın elindedir. Müşrikler, bu tasarruf hakkını başkalarına da verirler. Hayatın her alanına ilâhî hükümler koyma yetkisi Allah’ındır. Ancak müşrikler, Allah’ın bu yetkisine saldırarak, ya kendileri adlarına, ya da başka bir insan veya put adına hüküm koyarlar.

İnsanları Allah yaratmıştır. Dolaysıyla onlar Allah’ın kullarıdır. İbâdet yalnızca Allah’a yapılır. Ama müşrikler Allah’tan başkasına da kulluk yaparlar. O’nun dışındaki varlıkların da önünde tıpkı bir ilâh gibi secde ederler. Kendi hevâ ve hevesleri doğrultusunda insanlar adına, bir ulus ve ideoloji adına hükümler/yasalar koyarlar ve bunlara kalpten bağlanır, Allah’ın hükümlerini bir tarafa atarlar. Bunlar şirk koşmaktadırlar.

Bir insanın, bir örgütün, bir ideolojinin görüşlerini, hükümlerini Allah’ın hükümlerinden daha doğru, daha çağdaş, daha iyi bulanlar, Allah yerine başka ilâh tanımış olurlar (9/Tevbe, 31).

Allah’a ait görme, haberdar olma, mutlak anlamda ilâhî yardım yapma, günahları affetme, gözetleme gibi sıfatları varlıklara veya insanlara verenler müşrik olmuşlardır.

Söz gelimi, bağlanılan şeyhlerin çok uzak yerlerden öğrencilerini (müridlerini) evlerinin içinde bile gördüğünü, ibâdet veya zikirleri ancak şeyhlerin Allah’a ulaştırabileceğini, şeyhlerin diledikleri yere diledikleri zaman gidebileceklerini, istedikleri zaman kerâmet gösterebileceklerini kabul etmek, şüphesiz ki şirktir.

Ölmüş veya yaşayan kimi insanların ilkelerini mutlak hüküm ve ilke saymak, onların görüşlerini en üstün, hatta Allah’ın âyetlerinden daha yüce saymak, ölünün mezarı başına gidip, ona hesap vermek şirkin, yani Allah’a ortak bulmanın ta kendisidir.

Çünkü Allah’a ait sıfatlar bir ölümlüye veya ölmüşe verilmektedir. Tekrar edelim ki, ister bir başka insanın, ister insanın kendi hevâsının, ister bir grubun, isterse bir coğrafyanın olsun; Allah’ın ilâhlığına ait bir özelliği onlarda görmek, onlarda da aynı özelliklerin var olduğuna inanmak şirktir. Bunu yapanlar da müşriktirler.

Görüldüğü gibi müşriklik, inkârcılıktan çok, Allah var denildiği halde, Allah’a benzer ilâhlar bulmanın, O’na ait özellikleri varlıklara da verip onları da Allah gibi üstün tutmanın adıdır. İslâm’ın mücadele ettiği en önemli inkâr işte bu şirk anlayışıdır. İslâm geldiği zaman Mekkeliler tanrısız değillerdi. Evreni Allah’ın yarattığını, rızkı O’nun verdiğini kabul ediyorlardı. Ama O’na putları ortak ediyor, başka şeylere kulluk yapıyorlardı (31/Lokman, 25). Günümüzde müslümanların sakınması gereken temel tehlike budur.

Kur’ân müşriklere ait bazı özel durumlara da dikkat çekmektedir: Şirk en büyük zulümdür, öyleyse müşrikler aynı zamanda zâlimdirler (Lokman, 13).

Müşrikler, gerçek ilme değil; zanna (sanrıya, tahmin ve teorilere) uyarlar. Onlar ilmin, aydınlığın, doğrunun peşinde olduklarını söylerler ama, onların gerçek sandığı şey, Allah katında bir değer ifade etmez. Onlar sıkışınca Allah’a duâ eder, yalvarırlar, ama rahata ve refaha kavuşunca Allah’ın âyetlerinden yüz çevirirler (17/İsrâ, 67). Putlarını, yani Allah’a eş koştukları şeyleri çok severler, onlara candan bağlıdırlar (37/Saffât, 35-36).

İslâm’ın teklifleri müşriklere çok ağır gelir (42/Şûrâ, 111). Onlar mü’minleri sevmezler, devamlı düşmanlık beslerler. Dünyaya aşırı bağlıdırlar (2/Bakara, 96). İslâm’a karşı çıkışları noktasında tutarlı değillerdir. Yaptıkları işler sebebiyle Allah katında suçlu (mücrim) olmuşlardır.

“İman edip de imanlarına herhangi bir zulüm (şirk) bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.” (6/En’âm, 82)

Selâm olsun, şirkin en küçüğünden ve en gizlisinden bile kaçan, tevhidî söyleme ve eyleme sahip olan muvahhid gençlere.

Ahmed Kalkan
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Kafirlerin yol olarak kendilerine seçtiği;İslam'ın iman,itikad,ideoloji,ahlak,yaşam biçimine, nefret ettikleri gibi,İslamsız düzenin yol olarak belirlediği niyet ve amelleri benimseyip onları hak olarak görmek küfürdür.Maalesef bu gün Türkiye'de kafirlerin yolu medeniyet olarak eğitim ve ahlak sisteminden anayasaya kadar bütün halka zorla dayatılmakta ve saptırılmaktadır.Demokrasi ve laiklik şirke boyun eğmek veya eğdirmektir.

İslam,teknolojik icatları nimet olarak görür ve Allah'ın rahmetini ve nimetlerine sahip olmada,çalışmayı,bütün çalışmalarını Allah'a has kılmayı,gücün yetmediğinde gene Allah'a tevekkül etmeyi istemektedir.Ama batılıların ve haddi aşan tağutların laik ve demokrasi benimsenmiş,onların bu yolu ile din tarihsel bir algı ve hem dünyada ve hem ahirete makam ve zenginlik kazanmak için bir araç haline getirilmiştir.Yani din Allah'a has kılınmamış,dünyaya ve dünya müstekbirlerine has kılınan kapitalist bir sistemin parçası haline sokulmuştur. Yani sizin anlayacağınız, dini kapitalizm sayesinde kullanmaları olmuştur.Bu ise, İslam'a ihanettir.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Müslümanların çok büyük meseleleri var.Lakin hiçbirini çözümlemeye yanaşmıyorlar.Varsa, yoksa dünyacıklarının peşindeler.Allah'da böylelerini kafirlere ezdiriyor.Böyle müslümanlara zulüm revadır.Çünkü onlar Allah yolunda cihadı terkettikleri içindir...

Allah, korkakları sevmez.Müslümanlar şecaat ehli olursa dünyanın dengesi değişir.Nerde o şimdi şecaat ehli müslümanlar?.Hepsi de kılıbıklaşmışlar.Böylelerinden nefret ediyorum...

Çok tehlikeli sözler bunlar.

Elfazı küfür hakkında eserler okumalısın.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
ehli sünnet itikatı unutulursa insanlara ilmihal bilgisi verilmezse böyle olur
 
Üst