seyyid abdulhakim arvasi hazretleri buyurdu ki

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
İslamiyet nakil dinidir. Bu niye bu kadar garip geliyor ki? Akla aykırı olmaması onun nakil dini olduğu gerçeğini değiştirmez.

Birde şu himmet olayına Hızır as. kıssasından bakın. Gemiyi delmesi, duvarı yapması, çocuğu öldürmesi bunlar hep Mevlanın emriyle ( dikkat yanında şeriat sahibi bir peygamber var ) olan işler. Demek ki işlerin arka planında görevli kullar olabiliyor.


müdahil olmayayım diyorum ama burada hata var. hızır'ın yanında o sırada bulunan peygamber, onun neden öyle yaptığını bilmeyen, şaşıran ve soran bir konumda. hatta hızır onu uyarıyor ama o yine sorup duruyor. yaptıklarına itiraz ediyor. sonunda anlıyor.

ayrıca hızır kıssasındaki ifadelerin hep sembolik olma ihtimali yüksektir. tutulan balığın kaçması, hızır'la yapılan yolculuklar, geminin batırılması, duvarın yapılması ve çocuğun öldürülmesi...

neyse, çekiliyorum.
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,654
Tepkime puanı
2,337
Puanları
113
Konum
istanbul
İyi de aynı mantıkla müridde mürşidinin yanında öğrenmek isteyen konumundadır. Bunda bi beis yok.

Bu ifadelerin sembolik olma ihtimali değil de asıl manasıyla işe gelmeme ihtimali yüksek bana kalırsa.

Selamun Aleyküm.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Bu ifadelerin sembolik olma ihtimali değil de asıl manasıyla işe gelmeme ihtimali yüksek bana kalırsa.

Ölü balığın canlanıp suya dönmesi arkadaşın aklına yatmadığı için bu olaylara sembolik diyerek kendisine bir çıkış yolu bulmuş. Karşımızdakinin hastalığına iyi teşhis koymak lazım.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Ölü balığın canlanıp suya dönmesi arkadaşın aklına yatmadığı için bu olaylara sembolik diyerek kendisine bir çıkış yolu bulmuş. Karşımızdakinin hastalığına iyi teşhis koymak lazım.

ölü balığın canlanması akla yatan bir durum değil tabii. ama o nedenle sembolik demiyorum. ayrıca ölü balık canlanabilir de. kuran'da o ayetleri incelerseniz göreceksiniz ki, ilgisiz gibi görünen bir şekilde arka arkaya gelen ifadeler var. mesela iki arkadaşın oraya geldiklerini anlatıyor; balığın ellerinden kaçıp gittiğini söylüyor vb. bunlar neden anlatılıyor olabilir diye insan düşünüyor. mesela kehf'de neden öyle ifadeler var? başka yerlerde de öyle. ama onların sembol olduğunu, o yolla başka bir şeyin anlatılmak istendiğini düşününce çözüm yolu açılıyor.

işime gelmeme diye bir durum olamaz. hakikat neyse onun peşinden gidilir. benim açımdan böyle en azından.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Bu itirafından sonra şu soruyu sormam gerekiyor:

Öldükten binlerce yıl geçtikten sonra Allah'ın insanları diriltip onları hesaba çekmesi akla yatan bir durum mudur?


iyi okumamışsın. ölü balığın canlanabileceğini de belirtmiştim. ayrıca insanların ölmüş, çürümüş, dağılmış bedenleriyle dirilmelerinden söz edilmiyor galiba. ölmemiş olan, başka bir aleme geçmiş olan ruhlar ve bir de "astral bedenler"(?) diye bir başka kavram da varmış. fazla bilgim yok.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Ruhun varlığı aklına yatıyor mu?

Yatıyorsa ruhun varlığına akli delilin nedir?

adams nerde yahu? senin onun güvenli ellerine emanet edeyim. :)

ruhların varlığına aklım yatıyor. "aklî delil" diye bir şey olmaz. "delil" demek yeterli. "aklî dayanak" diyebilirdin.

aklen ruhların var olabileceğinden söz ederiz. buna dâir anlatımlar var. ayrıca eskiden daha fazla, şimdi daha az olan yaşanmışlıklar var. reenkarnasyon ve ölüp dirilen kişilerin anlatımları var. bunların beynin yanılsaması olduğuna dâir karşı tez var. öte yandan, ruhlarla kurulduğu iddia edilen irtibatlar var. konu çok geniş bir literatüre sahip.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
ruhların varlığına aklım yatıyor. "aklî delil" diye bir şey olmaz. "delil" demek yeterli. "aklî dayanak" diyebilirdin.

aklen ruhların var olabileceğinden söz ederiz. buna dâir anlatımlar var. ayrıca eskiden daha fazla, şimdi daha az olan yaşanmışlıklar var. reenkarnasyon ve ölüp dirilen kişilerin anlatımları var. bunların beynin yanılsaması olduğuna dâir karşı tez var. öte yandan, ruhlarla kurulduğu iddia edilen irtibatlar var. konu çok geniş bir literatüre sahip.

Ruhun varlığına Maddi delil ile mi kani oldun?

Yukarda saydıklarının hiçbiri maddi delil değil.

Ruh hiçbir şekilde duyu organlarıyla tespit edilemez.

Ruhun varlığına aklen delil getirdim deyip kabul etmen tutarsızdır.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Ruhun varlığına Maddi delil ile mi kani oldun?

Yukarda saydıklarının hiçbiri maddi delil değil.

Ruh hiçbir şekilde duyu organlarıyla tespit edilemez.

Ruhun varlığına aklen delil getirdim deyip kabul etmen tutarsızdır.

yahu ben "maddî delil" dedim mi? öyle olsa bilimsel olarak kanıtlanmış olur.

delil yok, varsa da ben bilmiyorum.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
yahu ben "maddî delil" dedim mi? öyle olsa bilimsel olarak kanıtlanmış olur.

delil yok, varsa da ben bilmiyorum.

Bu da bir aşamadır, senin adına sevindim.

Seninle diyaloğumuzdan çıkan sonuç:

Akıl bilimsel olarak kanıtlanmamış, kanıtlanmasına da imkan olmayan bazı bilgileri kabul eder. Ruhun varlığı da bu bilgilerden biridir.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Nebevi metodun hicbir merhalesinde akil ve nakil catistirilmasi ortaya cikmamistir. Boylesi bir karsitlik ilkesiyle yolumuzu tanimlayamayiz. Akil ve nakil birbirine kilavuzluk eden iki asli unsurdur.

simdi konumuza donelim

"Allah'tan başka çağırıp, yalvarıp yakardıklarınız tıpkı sizler gibi yaratılmış kullardır.
Eğer doğru sözlü kimseler iseniz, haydi onları çağırın da dualarınıza cevap versinler."
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
İslamiyet nakil dinidir. Bu niye bu kadar garip geliyor ki? Akla aykırı olmaması onun nakil dini olduğu gerçeğini değiştirmez.

Birde şu himmet olayına Hızır as. kıssasından bakın. Gemiyi delmesi, duvarı yapması, çocuğu öldürmesi bunlar hep Mevlanın emriyle ( dikkat yanında şeriat sahibi bir peygamber var ) olan işler. Demek ki işlerin arka planında görevli kullar olabiliyor.
islamiyet nakil dinise amenna öyle nurcular neden akıl dinidir diyor
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
Zahir ve bâtın ilimlerinde kâmil dört mezhebin inceliklerini iyi bilen, derin âlim, veliy-yi-kamil, ârif-i billah seyyid AbdülhakimArvasi hazretleri buyuruyor ki: Beydavi, tefsir ilminde, en büyük makama yükselmiştir. Her meslekte senettir. Her mezhepte önderdir. Her düşüncede rehberdir. Her fende mahir, her usulde bürhan, önceki ve sonraki âlimlere göre sağlam, kuvvetli ve yüksektir. Böyle derin bir âlimin tefsirinde mevdu hadis var demek, dinde derin bir uçurum açmaktır. Böyle sözleri söyleyenin dili, inananın kalbi, dinleyenin kulakları tutuşsa yeridir. Acaba, bu büyük ilim sahibi, mevdu hadisleri sahihlerinden ayıramaz mı idi? Yoksa, hadis uyduracak kadar ve böyle yapanlar için, Resulullahın bildirdiği ağır cezalara aldırış etmeyecek kadar Allah korkusu yok mu idi? Hadis ilminde müctehid bir âlim, bir âlimin sahih dediği bir hadise mevdu diyebilir. Bu, “Resulullah böyle söylemedi" demek değildir. Bu hadis benim usulüme göre hadis değil, uydurmadır; fakat başka müctehide göre sahih olabilir demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Hadis-i şerifte,(Âlim ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevap alır)buyuruldu. İctihad ictihadla nakzedilemez ve Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis var denilemez.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki: Bulaşıcı hastalık olan cüzzama yakalanmış bir hastayla, bir sağlam insan, aynı odada kalsalar, aynı kaptan yeseler, yedi sene beraber bulunsalar, bu cüzzam hastasının, hastalığının sağlam olan insana bulaşmama ihtimali vardır. Ama bir binada, ayrı odalarda, ayrı katlarda da olsa, bir kötünün, iyi bir insana zararının dokunmama ihtimali yoktur.

Yine aynı zat, oğlunu sanat öğrensin diye bir terziye verir. Her sabah evden çıkarken ona, içinde çay olan termosla bardak ve şeker verir. Bir yakını bunun sebebini sorunca, buyurur ki:
(O, çayı çok sever, yolda çay isteyip bir kahveye girebilir. Orada bir kötüyle karşılaşabilir, o kötü bunu bozabilir. Kahveye gitmesin diye, çayı yanında hazır bulunduruyorum.)
 
Üst