Üç çeşit tasavvuf yolcusu var.
Birinci grup bu yolların öncüleri, bayraktrları.
Bu yolun önderleri olan şahıslar özlerinde Filozofik, felsefik duruşlar, kimi zaman eleştirisel kimlikler taşıyan,
bu ahvali dinin muhkem sınırları içerisinde ifade etmekte zorlandıkları için aslında çok da bilindik, geleneksel
şeriat algısının ötesinde, çoğu zaman sınırlarını bi hayli aşmış bir düşünce arkı oluşturmuş insanlardır.
Şeriatperestlerin hem efendileri laf etmeyin dediği için seslerini çıkartmadıkları, ama aslında
söyledikleri ve fiillerini te'vil edebilmek için kıvrım kıvrım kıvrandıkları,
bu kulların milleti sapık, şaşmış vs ilan ettikleri hatta tekfir ettikleri sözlerin 10 katını bu şahıslar söylemesine rağmen
evliyanın reisi diye anında etiketi yapıştırmaları bundandır.
Örnek, Arabi, Mevlana, Hallaç, Beyazıd gibi...
Halbuki bu şahısların çoğunun orjinleri zaten İslam öncesine ait kadim medeniyetlere ait, bu tip akımların meşhur olduğu kültürlere aittir.
İkinci Tipler...
Günümüz efendileri; bu şahıslarda birinci grubun açtığı arklardan güya feyiz alıyormuş edası ile kaba saba, ham sohta bir şeriat anlayışı ile
bu akımları çorba edip ne idiğü belirsiz garabet anlayışları, çoğu zaman ülkelerin en karışık zamanlarında fitnelere ve saptırmalara neden olabiliecek
biat kültürleri oluşturma mentalitesine dayalı oldukça çakma ve zayıf temeller üzerine kurulu Neo-Tasavvufi anlatışlardır.
Bu tiplerin din anlayışına baktığınızda selefi bir din anlayışından çok daha galiz , kaba bir din anlayışına sahip olmalarına rağmen,
sıra bu yolun PR çalışmasını yapıp millete reklam etmeye gelince, güya son derece hümanist ve insancılmış gibi çakma profiller çizilen topluluklardır.
Üçüncü grup, Ne bu birinci grubun gerçekten ne dediğini ve nasıl insanlar olduğunu bilen, ama efendisi bunlar Allah dostlarının şahı dediği için kutsama
kültürünü kayıtsız kabul etmiş, temal esası sorgulamak yerine biat olan, ne birinci grubun ne ikinci grubun ne yapmak istediğinden habersiz,
iyi niyeti üzerinde döşenmiş gizli tuzakları ve mayınları dahi göremeyen sürülere ait bireylerdir.
Benim şahsi algıma göre yine bunlardan en değer verilesi olan birinci gruptur,
en azından çoğu bir sorgulama çabasına düşmüş, gerçek denen şey nedir diye anlamak üzere
düşünsel git geller yaşamış olan, doğru yanlış bir çabası olan orjinal insanlardır.
Diğerleri basit taklitçi olmaktan öte bir niteliği bulunmayan sorgulamaktan bile aciz,
insanın en büyük değer kaleminin akıl, zeka, çözüm, sorgulama yeteneklerini kullanmak olduğunu
idrak edemeyen, sıradan bir canlı olarak varlığını devam ettiren, tek faaliyeti biyolojik yaşam sürmek olan insanlardır.