Şeyhi Olmayanın Şeyhi Şeytandır Sözünün Anlamı

kemalali

Profesör
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
10
Puanları
0
"Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır" Sözünün Anlamı...

Soru: Her müslüman için bir şeyhe bağlanma-intisab etme zorunluluğu var mıdır? Beyazid-i Bestami’ye ait “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” sözünün anlamı nedir?

Cevap: Bu soruyu iki yönü ile ele almak lazımdır. Birincisi şudur: Allah, insanlardan salih amel işlemelerini bekler. Bunun için vesileler aramasını Kur'ân’da emreder. Amaç bu olduktan sonra, kişiyi Allah rızasına ulaştıracak vesilelere koşmak lâzımdır. Namaz, oruç, zikir ve diğer ibadetler bu vesilelerin en büyüklerindendir. İnsanı bu amellere hazırlayan, bu amellerin doğru yapılışını temin eden diğer sebepler de yine peşinden koşulması gereken vesilelerden sayılırlar. Bunlar arasında en önemlisi kişinin niyetini ve Allah’ın nazargâhı olan kalbini güzelleştirmesidir. Çünkü sadece ilim ve amel dahi insanın kurtuluşuna yeterli değil, Allah’ın huzuruna çıkıldığında bir de kalb-i selim lâzımdır. Bu nedenle, insanın, güzel ahlak sahibi, Resulullah’ın sünnetine tâbi, ilim ve irfan sahibi bir kişinin ahlaki terbiyesi altına girerek, niyet ve amelini güzelleştirmeye çalışması, onun Allah’ın rızasına uygun olan ve Allah’ın rızasına kavuşturacak tavsiyelerine itaat etmesi Allah’ın rızasına muvafık ve matlûb olan bir iştir.

Konunun ikinci yönü ise şöyledir: Şunu belirtmekte fayda vardır ki; tasavvuf, batıni fıkıhtır, yani Allah’ın istediği ve müslümanlara örnek gösterdiği Muhammedî ahlaka erişmenin yolunu gösteren ve kaynağını Kur'ân ve Sünnet’ten alan İslamî bir ilimdir. Bu ilim, uygulamaya ve ahlaka dair olması hasebiyle, tabiatı itibariyle bir eğitimci ile birlikte yapılması doğal ve elzemdir. Bir başka deyişle, bu ilim kitaplardan okumak ile gerektiği gibi istifade edilecek bir ilim değildir. Okumakla malûmat sahibi olunur, ilmî ve fikrî ilerlemesağlanır, bunlar matlûb olan faziletlerdir. Zaten bu yola ilimsiz çıkılmaz; ama asıl maksat, uygulamanın hasıl olmasıdır. İstisnalar olsa da güzel ahlak sahibi olmak ve tatmine ermiş bir kalbe sahip kamil bir mü’min olarak Allah’a vasıl olmak için en sağlam ve kolay yol, salihlerle birlikte olmak, sohbet meclislerinde bulunmak ve kendisine iyi örnek olacak bir mürşidin eğitiminden, terbiyesinden geçmektir.

Eğer “Bir müslüman, sağlam kaynaklara başvurarak Kur’an ve Sünnet yolunda ve ilmin ışığında kendi kendini terbiye edebilir mi?” diye sorulursa; cevap olarak “elbette mümkündür ve Allah’ın rahmeti sonsuzdur, kime nasıl ihsanda bulunacağını da O bilir” deriz. Ancak tekrar edecek olursak, bu eğitimin en kolay ve sünnete uygun olan yolu, salihlerle ve müttakilerle birlikte bulunmaktır. Çünkü nefis ve şeytanın hileleri çok kuvvetlidir, insanın yalnız başına bu mücadeleyi başarması tek başına iken daha zordur. Kişiye kendi nefsini tanıtacak, daha önce bu ahlak eğitiminden geçmiş tecrübeli bir eğitimcinin olması önemli bir faydadır. Sonuç olarak müslümanın kendisine iyi örnek olacak kişilerle birlikte olması, ahlaki kemale ulamış bir terbiyecinin eğitimine girmesi dünya ve âhiret saadeti için en kestirme bir yoldur. Ancak dinen böyle bir ittiba emri yoktur. Mühim olan Allah’ın rızasına kavuşmak için salih amel işlemek ve buna götürecek vesilelere yapışmaktır. Müslüman, önce bu niyetini sağlamlaştırmalıdır. Böyle bir bağlılıktan ancak güzel ve doğru bir niyete sahip olanlar istifade edebilir. Yoksa kuru bir bağlılığın adı Allah katında kıymetli değildir.

Sorunun ikinci kısmı doğru bir şekilde cevaplamak ise, bahsedilen sözün anlamını iyi anlamayı gerektiriyor. Bunun için de önce insanın çevresinden nasıl etkilendiğini anlamamız gerekiyor. İnsan, sosyal bir varlık olduğu için mutlaka başka insanlarla yakın ilişki içine girecektir. Bu ilişki kurduğu insanların bir kısmından etkilenecek, bazılarını örnek alacak, bazılarını da kendisi etkileyecektir. O halde, insan eğer kendisine dünya ve âhiret saadeti için faydalı olacak kişilerle yakınlaşmaz, onlarla oturup kalkmazsa, mutlaka faydasız, boş işlerle uğraşmaya başlayacak ve yolunu şaşıracaktır. Bu anlamda her insanın aslında kendisinden etkilendiği/örnek aldığı bir ya da daha fazla şeyhi-yol göstericisi mutlaka vardır. Eğer bunlar Allah rızası için yol gösterici ilim, amel ve güzel ahlak sahibi kimseler değilse, kişiyi mutlaka yanlış yollara yönlendireceklerdir. Bu minvalde bir hocamızın dile getirdiği şu söz de aynı anlamı taşıyan güzel bir nüktedir:

“Âlim ile yâr olan bulur mertebe,
Câhil ile yâr olan döner merkebe”

Sözün anlamı bu olsa gerektir. Yoksa yukarıda belirtildiği gibi, mutlaka bir şeyhe bağlanma emri kastedilmemektedir. Bu mânâyı te’yîd eden çok sayıda hadis ve ayet mevcuttur. Kişinin arkadaşı, ahbabı, üstâdı nasılsa kendisi de öyle olur, onun dîni üzere yaşar.

Tarih içinde bu eğitim için geliştirilmiş kurum ve disiplinlere “tarikat” denilir. Tıpkı bugün dini eğitimler için ilahiyat...vs fakültelerinin kurulmasının ve din eğitiminde yeni metodların geliştirilmesinin dine uygun düştüğü ve bid’at olmadığı gibi, tarikatler de ahlak eğitimi vermek için dine uygun olarak kurulmuşlar ve kendilerine has yöntem ve teknikler geliştirmişlerdir.

http://medrese.net/?Sayfa=tasavvuf&req=detay&sohbetno=17

Alıntıdır.
 

ekvani

Asistan
Katılım
7 Ara 2006
Mesajlar
243
Tepkime puanı
0
Puanları
0
''rabbimi rabbimle bildim''(sav)
 

Arifane

Profesör
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
843
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Bursa
hangi meslek ustasız olur . varsa söyleyin bilelim her mesleğin ustasına mürşit denir. islamiyeti bilmek için vesileler yaratmıştır allah cc. hz. ademden başlayarak resulallahta islamiyet en şerefli halini almıştır. ve demiştir ki! benden sonra evliya ve enbiyalarım, kıyamete kadar var olacaklar. muhiddin arabi hz. mürşitler kulu allaha allahıda kula yaklaştırır.der!
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
İlme ulaşmak hiç bir zaman bu asırdaki kadar kolay olmamıştı. Her geçen gün daha da kolaylaşmaktadır. Bir bilgiye mi ihtiyaç duyuluyor; yazın "Google"a cevabınızı alın. Buna rağmen devrimizde tam bir cahiliye hayatı hüküm sürmekte.. Demek ki ilim ve satırlarda bize nakledilenler mürşid olamıyor.

"Allah sizin icin kolaylik ister; O sizin icin zorluk istemez."

Rabbimiz bizlere lütfen, merhameten peygamberler ve onların varisleri durumunda olan mürşid-i kamiller göndermiş. Buna rağmen biz bu mürşidleri bırakıp kendi aklımızla hareket edip, okuyup doğruları bulmaya ve en zor iş olan nefs tezkiyeside bulunmaya çalışıyoruz..
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Allah (c.c.) razi olsun. Mürşid-i Kamiller ve Hak Allah (c.c.) Dostları kişi ile Allah (c.c.) arasında kesinlikle engel değildir. Rabb-i Rahim ile kul arasında irtibatı sağlayıcı kişide değildir. Cenab-ı Allah ile kul arasında engel varsa bunlar; nefis, şeytan ve dünyalık muhabbetidir.

Mürşid-i Kamiller öyle ki; kişiye nefs-i islah ile nefsine engel olmayı, bunun ise şükür, sabır, zikir ve edeble elde edileceğini, tüm bunları da Sünnet-i Seniyye çizgisinde yaşanılması gerektiğini öğretir.

Nefs-i islahta zikir ve edeble yol olan "talib" şeytanı ve nefsini tanır ve öğrenir. Hadis-i Şeriftir ki; "Nefsini bilen, Rabb-i Rahimini bilir..." Allah (c.c.) Dostları taliblerine ve onların manevi yolda ilerlemelerine engel olan; nefis, şeytan ve dünyalık muhabbetlerin aradan kaldırılmasına ve Cenab-ı Allah'a salih amel ile vasıl olunmasına yol gösterir, manevi reçeteler (zikir, sabır, dua, rabıta) ile yardımcı olurlar.

Allah (c.c.) Dostu tasarrufatına girmemiş bir insana şeytanın musallat olması daha kolaydır. Çünkü nefsini tanımayan insan düşmanını tanıyamamış, düşmanını tanımayan kişininde onun nereden saldıracağından bihaber dolaşması demektir. Zahiri örnek verecek olursak; İki fare düşünün, birisi kapanda (yuvasında) diğeride ortalıkta geziyor. Evin kedisi ise sürekli pusuda. Hangisini kapması daha kolay olur sizce? Tabiki ortalıkta dolanıp duran biçareyi... Kedi şeytana misaldır, fare ise zamanın ahirinde iman mücadelesi ile uğraşan ve imanını şeytana kaptırmamak için son nefesini adam gibi teslim etmeye çalışan müslümanı.

Gönül Erlerine gönül vererek yolda ilerlemek, nefsini tanımak ne hoştur...

Mevlam (c.c.) cümlemize Hak Allah (c.c.) Dostlarını tanımak ve manevi feyzlerinden nasiplenmek nasip etsin inşallah. Edebsizlik etmişsek affınıza sığınıyoruz. Selamlar...
 

aBı ReyyaN

EnE AbDuKeL Asİ
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
296
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
AnKaRa
Mevlam (c.c.) cümlemize Hak Allah (c.c.) Dostlarını tanımak ve manevi feyzlerinden nasiplenmek nasip etsin inşallah. Edebsizlik etmişsek affınıza sığınıyoruz.
amin........
 

ekvani

Asistan
Katılım
7 Ara 2006
Mesajlar
243
Tepkime puanı
0
Puanları
0
biraz bakmaya çalışıyorum bu kakavan aklımla ki o bile böylesini kabul etmek istemiyor neyi ,allah zatı rahman olan rahimdir,tektir,ondan mada birşey bu alemde olamaz,ama bana göre olabilir,zaten bana göre olabilir dediğim için,onun mevcudiyetinin yaşandığı yer için yani rahmaniyeti için ya allah dostları ,dikkat edelim lütfen bir tane söylesek yine neyse çoğul haşa,mürşidi kamiller,sayısını ben bilemiyorum,ve anlıyamıyorum,lütfen bu konuda dikkatli düşünerek birşey söylermisiniz bu aklı kıt ekvaniye moto mot değil ama elinizi vicdanınıza ve aklınıza nazar ile kendi tek olan ki kuşku yoktur bakınız bunu söylerken dahi şirk yaptığımı düşünüyorum neden ya sözde allah ın bir olduğunu yoldan kimi çevirsen söyler benim gibi bunu söyleyebilmek için halaç gibi meydanda başın kesilmek gerek,neyse o tek olanın görüntü itibarı ile de tek olması,görüntü itibarı ile ne demek şimdi yani manen bişe anlayamayanlar dahi başta ben onu bu vücuttaki gözle görsünler diye şekli olarak bir tan eolması gerekmezmi,şimdi dersiniz ,doğrudur da bende dedim çünkü onlar hakikatte birdir,ben bilmem abi manen olarak yaratlmış herşey şeklende aynen olması gerekir,diye düşünüyorum,lütfen biraz bakalım buraya,belki öğrenirim biraz,ne olr,
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Allah (c.c.) Razi olsun ekvani kardeşim. Bakınız Cenab-ı Allah'ın birliği ve tekliği hakkında kimsenin sözü yoktur. Haşa Cenab-ı Allah birdir ve tektir.

Cenab-ı Allah birdir, ama insanoğlunun Hak yolu bulabilmesi için yüzbinlerce belki daha fazla sebebiyet yaratmıştır. Cenab-ı Allah birdir ama Dört büyük kitap vardır. Cenab-ı Allah birdir ama bir rivayette yüzyirmidört bin, bir rivayette ikiyüzyirmidört bin Peygamber göndermiştir.

Cenab-ı Allah tektir, O (c.c.) bolca yaratmaya muktedirdir elhamdülillah. Cenab-ı Allah, yolunda ilerleyen, doğru yolunda giden, sadıklarda yaratmıştır. Cenab-ı Allah emir buyurduruğu gibi "Sadıklarla beraber olunuz..." Bakın "sadık" olmak çok zor, evliyalık, ariflik çok zor. Mevla (c.c.) biliyor ve buyuruyor, "Sadıklarla beraber olunuz..."

Hiçbir müslümanın Cenab-ı Allah'ın vahdaniyetine karşı bir diyeceği yok elhamdülillah. Ayrıca Cenab-ı Allah "noksan sıfatlardan münezzehtir" Birdir, tasdik ediyoruz. Fakat buradaki birlik bizim bildiğimiz gibi değil. Cenab-ı Allah zamandan ve mekandan münezzehdir.
 
Üst