Şeyh Sadi-i Şirazî k.s.' den;

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
Şeyh Sadi-i Şirazî k.s.' den;

"Başının yücelere ermesini diliyorsan, dağ gibi, ayağını eteğine çekmelisin. Ey bilgili kişi! Az konuş, dilini çek. Yarın dilsizler için sorgu sual yoktur. Gerçeği bilenler ve onun inci gibi değerli olduğunu anlayanlar, ağızlarını ancak inci saçmak üzere açarlar.

Çok konuşan az dinler. Öğüt ancak sessizliğin değerini bilenleri etkiler. Soluk soluğa durmaksızın konuşacak olursan, başkalarının sözlerinin değerini bilmez, ondan yararlanamazsın.

Ölçülmemiş olan bir kumaş nasıl biçilemezse, ölçülüp tartılmayan bir söz de söylenemez. Doğru ve yanlışı düşünerek konuşanlar, hazırcevapçılardan daha iyidir. Söz, insanın kişiliğinde bir olgunluk ölçüsüdür. Sözle kendini küçültme.

Az konuşan, utanılacak durumlara düşmez. Bir arpa kadar misk, bir yığın çamurdan değerlidir.

Çok konuşandan sakın. Bilginler gibi bir konuş, pir konuş.

Yüz ok attın, tümü boşa gitti. Akıllıysan bir at, hedefi tuttur.

İnsan, işitildiğinde kendisini utandıracak bir şeyi neden söyler?

Kimsenin aleyhinde de konuşma. Belki duvarın ardında bir kulak veren vardır. Gönül, sırları saklayan bir kaledir. Dikkatli ol, kalenin kapısı açık kalmasın. Mum, dili yüzünden yanar. Arif bunu bilir, bu yüzden ağzı kapalıdır.."

"Ey toprağımıza uğrayan ziyaretçi,
Azizlerin hatırı için dur dinle..

Sâdi toprak olmuşsa ne çıkar,
O zaten sağlığında da bir toprak idi..
Manâ gülistanı açıldı açılalı
Hiç bir bülbül Sâdi gibi güzel terennüm etmemiştir..
Böyle bir bülbül ölür de toprağında güller bitmezse
hayret ederim..."


Sâdî-i Şirazî
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Şeyh Sadi Şirazi'nin (k.s.) Bostan ve Gülistan isimli iki muhteşem eserini okumanız acizane tavsiyemizdir.

Bu iki kitap Osmanlı Medreselerinde 600 yıl ders kitabı olarak okutulmuş, çok hoş kitaplardır.
 

Edibe Ziyâi

Agâh ol ey nefsim..
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
2,550
Tepkime puanı
3
Puanları
0
çok güzrlmiş Allah razı olsun kardeşim..bende bostanla gülistanı bitirmek istiyorum ama daha okumam gerreken çok kitap var.Allah yardımcımız olsun
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Şeyh Sadi Şirazi

BOSTAN ve GÜLİSTAN / Şeyh Sadi Şirazi


Sadi Şirazi İslam alimlerinden ve büyük velilerdendir. Asıl adı Müslihüddin Şeyh Sadi'dir. 1193 (H.589)te Şiraz'da doğdu. 1292 (H. 691) de orada vefat etti. Abdülkadir Geylani hazretlerinin halifesinin talebesidir. Onun derslerinde yetişerek kemale geldi. Ömrü ilim öğrenmekle, talebe yetiştirmek ve insanlara doğru yolu göstermekle geçti. Moğol ve Haçlılarla yapılan savaşlara katılıp, cihad etti. Bir defasında Haçlılara esir düştü. On dört defa hacca gitti. Bütün şiirlerinde Sadi mahlasına rastlanmaktadır.

Sadi küçük yaşta yetim kaldı. İlk tahsilini Şiraz'da tamamladıktan sonra, Moğol istilası üzerine Bağdat'a gitti. Bağdat'ta Nizamiyye Medresesinde tahsilini tamamladı. Sonra İslam ülkelerini gezmeye başladı. Anadolu, Mısır, Suriye, Delhi, Azerbaycan ve Belh'e uğradı. Buralarda Şihabeddin Sühreverdi başta olmak üzere, birçok İslam alimiyle görüştü.

1257'de tekrar Şiraz'a döndü. Bu sırada, devlet başkanları Ebu Bekr, Moğollarla sulh yaptı. Memleketi rahata kavuştu. Bu hükümdar tarafından iyi bir kabul gören Sadi, onun adına 1257'de Bostan adlı eserini ve bir yıl sonra aynı şekilde kendisine büyük saygı gösteren Veliaht İkinci Sa'd adına da Gülistan adlı eserini yazdı. Bu eserleri sayesinde kısa zamanda şöhreti memleketinin dışına taştı. Birkaç sene sonra, hamileri, koruyucuları olan Ebu Bekr bin Sa'd bin Zengi ve oğlu İkinci Sa'd vefat etti. Yerine çocuk yaşta bulunan ikinci Sa'd'ın oğlu Muhammed geçti. Bu hükümdarla birlikte Salgurlu Hanedanı çöktü. 1264'te de Moğol hakimiyeti altına girdi. Bu karışıklıklar esnasında Sadi tekrar Şiraz'dan ayrıldı. Mekke'ye gitti. Hac yaptı. Ömrünün son yıllarını mezarının yanındaki dergahta ibadet edip ilim öğretmekle geçirdi. 1292'de Şiraz'da vefat etti. Mezarı Şiraz'ın kuzeydoğusunda, şimdi kendi adıyla anılan hangahının bulunduğu yerdedir.

Şairin manzum ve nesir olan eserleri, ölümünden sonra külliyat halinde bir araya toplanmıştır. Bu külliyat sonradan Bisütun diye şöhret bulan Übey bin Ahmed bin Ebi Bekr tarafından, biri 1325'te, diğeri de 1334'te olmak üzere iki defa düzenlenmiştir. İlki, kaside ve gazellerin ilk harfine göre ve ikinci tertip ise, son harfine göre yapılmıştır. Külliyat, 16 kitap ve 6 risale olmak üzere 22 eseri ihtiva etmektedir. Ancak külliyatta mevcut isimlerin hepsinin bizzat müellif tarafından mı konulduğu kat'i olarak bilinmemektedir.

Gülistan, nesir kısımlar arasına birtakım manzumeler ilavesiyle meydana gelmiş bir önsöz ve 8 bölümden ibarettir. Birinci bölüm hükümdarların hal ve hareketleri; 2. bölüm dervişlerin ahlakı; 3. bölüm kanaatin fazileti; 4. bölüm susmanın faydası; 5. bölüm sevgi ve gençlik, 6. bölüm takatsizlik ve ihtiyarlık; 7. bölüm terbiyenin önemi ve 8. bölüm sohbet adabıyla ilgili hikaye ve menkibeleri ihtiva etmektedir. Bu hikayelerin bir kısmı kendi müşahedelerine, bir kısmı da İslam alimlerinin sohbetlerinde duyduklarına ve okuduklarına dayanmaktadır. Eser üslup ve tertip bakımından mükemmeldir. Bütün bölümler sıralanırken birbirleriyle bağlantılıdır. Nesir ve manzum kısımlar arasında bir nispet, ilgi sağlanmış ve fikirler kısa ve açık bir şekilde ifade edilmiştir. Hemen hemen bütün dünya kütüphanelerinde Gülistan'ın yazma nüshaları vardır. Eser Avrupa'da ilk defa Latince tercümesiyle birlikte, 1651'de Amsterdam'da neşredilmiştir. Türkçeye ve birçok doğu ve batı dillerine tercümesi yapılmıştır. Sadi'nin bu eseri birçok kimse tarafından taklit edilmiştir.

Külliyatta, Gülistan'dan sonra Sadi'nin manzum eserleri gelmekte ve bunların başında Sadiname bulunmaktadır. Ancak bu eser, şarkta ve batıda daha çok Bostan adıyla tanınmaktadır. Adalet, ihsan, ahlak, mertlik, tevazu, rıza, kanaat, terbiye, şükür, tövbe ve münacat gibi konuları içine alan 10 bölümden ibarettir.

Bostan'da hikaye ve menkibeler kısa, öz ve güzel olarak yazılmıştır. İfadeler her bakımdan sağlamdır. Bostan da Gülistan gibi asırlarca İslam aleminde büyük rağbet görmüş, medreselerde ders kitabı olarak okunmuş, birçok şerh ve tercümeleri yapılmıştır. Yakın zamana kadar Anadolu'da okunan Bostan, muhtelif kimseler tarafından şerh ve tercüme edilmiştir. Sadi'nin külliyatında Bostan'dan sonra yer alan Farsça ve Arapça kasideleri, bir hükümdarın veya devlet erkanının medhinden ziyade, onları daima insanlığa adil olmaya davet eden bir nevi nasihatnamedir. Kaside mahiyetinde gazelleri de vardır. Bostan ve Gülistan'da aynı beyitlerin tekrarına çok rastlanır.

Bisutun'un tertibine göre, kasidelerden sonra mülemmaat gelmektedir. Bunu müteakip, sırası ile 20 bendlik terciat ve hayatının gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık devrine göre tertip edilmiş tayyibat, bedayi, havatim, gazelliyat-ı kadim ile dört kısımdan ibaret ve dört divan teşkil eden gazeller gelmektedir. Sadi, şiirde Özellikle gazelleriyle şöhret bulmuştur. Gazeli, bugünkü müstakil edebi şekil haline getiren o olmuştur. Gazellerinde tasvirleri canlı ve duygularını rahatça ifade etmiştir. Medresede elde ettiği bilgileri, seyahatleri sırasında uğradığı muhtelif merkezlerdeki alimlerle sohbet, tecrübe ve görgüsünün mahsulü olan malzemeyi, eserlerinde kullanmıştır. Onun eserlerinde bu malzeme ve fikirler ölçülü-biçili ve insanı sıkmayacak tarzda edebi sanatlara müracaat edilmek suretiyle işlenmiştir. Sadi, İran'da gazeli müstakil bir edebi şekil haline getirmesi yanında, yeni bir nesir üslubunun da sahibi sayılır. O, biri sade sayılan, biri resmi haberleşmede kullanılan ve diğeri cümle sonları kafiyeli olan nesir tarzlarını da bulmuştu.

Eserleri:

Gülistan, Bostan, Takrir-i Dibace, Aklu Aşk, Nasihat-ül-Müluk, Havatim gibi birçok eseri vardır.

Şiirlerinden bir beyit:

“Ey Sadi! Safa yolunda ilerlemek

Mustafa'ya (sallallahü aleyhi ve sellem) uymakla nasib olur hep.”

Gülistan adlı eserindeki bir mesnevinin tercümesi şöyledir:

“Ey kardeş! Bu dünya kimseye kalmaz. Gönlünü, her şeyi yaratan Allahü tealaya bağla. Sana bu kafidir. Dünya mülküne güvenip bel bağlama. Çünkü bu dünyada senin gibi birçokları yaşamış ve sonunda ölüp gitmiştir. Değil mi ki, en sonunda ölüm vardır ve bu can göç (ölüm) yolunu tutacaktır. O halde ister taht üzerinde can vermişsin ister toprak üzerinde, ne fark eder!”
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
"Akıllının önünde susmak terbiye gereği ise de, sen yeri gelince söylemeğe bak. İki şey insanı çileden çıkarır: söylenecek yerde ağız açmamak, susacak yerde lakırdı etmek."

" Bahçenin gülünde beka ve gül mevsiminde vefa yoktur. Zaten bilgeler “ kalıcı olmayan şey gönül bağlamağa deymez “ demişler..."


ŞEYH SADİ ŞİRAZİ
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
SADİ ŞİRAZİ: Müslih-ud-din şeyh Sadi, Ehl-i sünnet âlimlerindendir. Tasavvuf büyüklerindendir. 1193 de Şiraz’da doğup, 1292 de orada vefat etti. Abdulkadir-i Geylaninin halifesinin talebesidir. İlim öğrenmekle, talibleri irşadla ve kâfirlerle cihadla uğraştı. Nazm ve nesr üzere kitaplar yazdı. Gülistan ve Bostan kitapları çeşitli dillere tercüme edilmiştir.


Eserleri:

Gülistan, Bostan, Takrir-i Dibace, Aklu Aşk, Nasihat-ül-Müluk, Havatim gibi birçok eseri vardır.

Şiirlerinden bir beyit:

"Ey Sadi! Safa yolunda ilerlemek
Mustafa'ya (sallallahü aleyhi ve sellem) uymakla nasib olur hep."


Gülistan adlı eserindeki bir mesnevinin tercümesi şöyledir:

"Ey kardeş! Bu dünya kimseye kalmaz. Gönlünü, her şeyi yaratan Allahü tealaya bağla. Sana bu kafidir. Dünya mülküne güvenip bel bağlama. Çünkü bu dünyada senin gibi birçokları yaşamış ve sonunda ölüp gitmiştir. Değil mi ki, en sonunda ölüm vardır ve bu can göç (ölüm) yolunu tutacaktır. O halde ister taht üzerinde can vermişsin ister toprak üzerinde, ne fark eder!"

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi



 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
dostluk konuya katkılarından dolayı teşekkürler


ciddiliğin fazlası nefret doğurur,merhametin fazlası otoriteyi azaltır


şirazlı sadi


konu devam edecek inş
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Dünyada dertsiz adam yoktur, varsa adam değildir.(Şirazi)

Ömrü ilim öğrenmekle, talebe yetiştirmek ve insanlara doğru yolu göstermekle geçti
ALLAH razı olsun kendisinden
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
KHPBT.jpg


şeyh sadi şirazinin mezarı /şiraz
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Elalemi ayıplarıyla anan bir kimsenin,senden de teşekkürle bahsedeceğini zannetme..!
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Su da güzel ! Ateşde !

Suyun ateşi ateşin de suyu sevmediğini bile bile kavuştururlar bir gün bir yerlerde… ateş suyu yakar su da ateşi yoka salar.

Güneş de güzel ! Gecede

Güneş sevmez hep sırtını döner geceye…ya olmasaydı güneş sırtını dönmeyeydi geceye nerden bilecektik…güneşi de geceyi de, sevmeseler de beraber hareket ederler…gece güneşi yok eder güneş de geceyi…
var olmaları birbirlerine bağlıdır.

Bahar da güzel ! Zemheride!

Bahar gelir zemheriyi yerinden eder…zemheri de vakti gelince baharı…bir kezde olsa mutlaka yolları çakışır bir yerde, yer değiştirirler; biri gelirken biri gider…hep oynaş içindedirler…zemheri sıcağı sevmez bahar da soğuğu…birbirleri gibi herşeyleri tezat ama yine de birbirlerini var eden yine de birbirleridir.

Dost da güzel ! Düşman da

Düşmanlar dostun kıymetini anlatır
dost kıymetsize meyletmemeyi öğretir…
dostu var eden düşmandır…düşman olacak ki dost fark edile dost olacak ki düşman yok edile.

suyu da sevdim ateşi de
güneşi de sevdim geceyi de
baharı da sevdim zemheriyi de
dostu da sevdim düşmanı da

dostuma da düşmanıma da bir tebessüm ettim gitti.

Sadi gülistan’ında der ki:
“Bir tümseğin üzerinde otla bağlanmış birkaç demet taze gül gördüm. ‘Bu değersiz ot ne oluyor ki gül ile birlikte bulunuyor?’ dedim.
Ot ağladı ve şöyle dedi:
‘Sus!
Kerem sahipleri arkadaşlığı unutur mu! Her ne kadar güzelliğim, rengim, kokum yoksa da nihayet ben de bu güllerin bittiği bahçenin otu değil miyim?’”

Şeyh Sadi Şirazi
 

barayev

Doçent
Katılım
24 Mar 2010
Mesajlar
608
Tepkime puanı
21
Puanları
0
DOST TV yi seyrediyorum ... tavsiye ederim hepinize...
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Bir yetimi başını eğmiş ,düşünceli ve üzgün görürsen,kendi çocuğunu öpme..

_Şeyh Sadi Şirazi_
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Kalp midir insana sevdiyen yoksa yalnızlıkmı körükleyen sahi nedir sevmek! Bir muma ateş olmakmı yoksa yanan ateşe dokunmakmı.!
 
Üst