Şevki Yılmaz - Selanik’li Çatı’ya dikkat!

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Şevki Yılmaz - Sözünün eri olanların bayramı!

Yanılmayan ve yenilmeyen yalnız Allah’tır (cc)


22 Ekim 2010



Bugün, sadece konuşan değil, konuştuklarını yaşayan bilge lider, merhum Aliya İzzet Begoviç’in vefat yıldönümü nedeniyle, aziz hatırasına atfen yazıyorum...
¥
Makam ve mevkiler, ateşten gömlek giymek değil, ateşin ta kendisidir. İnsanlığın selameti, huzuru ve mutluluğu için yola çıkanlar; ihlas, adalet, ehliyet, sadakat ve vefada örnek olurlarsa o ateş serin olur, yakmaz onları.
Tüm risalet sahipleri aydınlanarak aydınlatmışlardır insanlığın karanlık dehlizlerini... Kimi zaman, mübarek ayakları engellere takılmış ve sendelemişlerdir bu dehlizlerde mücadele ederken...
Hz. Âdem ve bir çok Allah (c.c.) elçisi “yanıldıklarını ve yenildiklerini” kabul ederek af dilemişlerdir Hak Teala’dan... İtiraf şartıyla affedilince, yardım kapıları açılmıştır kendilerine...
Hz. Adem (as) “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (1)
Hz. Nuh (as) “Rabbim (düşmanlarıma karşı) ben mağlup oldum, acele yardım gönder.” (2)
Hz. Musa (as) “Rabbim nefsime zulmettim, beni bağışla...” (3)
Hz. Yunus (as) “Rabbim, Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Sen’i tenzih ederim. Gerçekten ben, zalimlerden oldum!”(4) diyerek bize, günümüz siyasi ve dini cemaat liderlerinin kulaklarına haykırırcasına, yanılmayı ve mağlubiyeti kabul ederek, yanılmayan ve yenilmeyenin yalnız Allah (cc) olduğuna şahitlik etmişlerdir.
Aydınlığın elçileri öyledir de ya onların izinden gidenler?
Onların her biri gökteki yıldızlar gibidir..
Özü Nur, sözü Nur olan Efendimiz’in (sav) vahiy katipliğini yapan Muaviye’nin, oğlu Yezid’i kendinden sonra tahta oturtmaktaki “inadı” uğruna yol açtığı facialar hâlâ unutulmamıştır.
Ümmet-i Muhammed’in (sav) Sahabeye karşı olan sevgi nazarındaki netlik tam manasıyla Muaviye’de tecelli etmemiş ve etmiyorsa, günümüz bazı siyasi ve dini cemaat liderleri neden anlayamaz ve göremez bu gerçeği diye merakla ve kahırla sormuşumdur kendime.
Babasının emriyle liderlik makamına oturtulan Yezid’in, koltuğunu koruma uğruna, süt kardeşi, ehlibeytimizin yıldızı İmam Hz. Hüseyin’i (r.a) Kerbela’da şehid ederek kıyamete kadar lanetle anılmasından hâlâ ders almayacak mıyız?
¥
Kimse farklı değil!
Kimsenin bir ayrıcalığı yok!
Hak Teala kimseye torpil yapmaz!
Sünnetullahına uymayan kullarını Huneyn ve Uhud’da oldugu gibi sahabe de olsak, sıradan bir kul da olsak, olması gereken istikamete çekiverir.
Sen, ben ve biz kimiz ki başarıları kendimizden, yenilgileri ise hep karanlık güçlerden görecegiz? “Zafer Allah’tandır, mağlubiyet nefsimizden” ‘gerçeğini’ kabul etmeden olgunluğa ve başarıya ulaşamayacağımızı ne zaman kabulleneceğiz?
Bu erdemi göstermenin bir dirayet ve kazanç olduğunu ne zaman anlayıp, kurtulacağız bu enaniyetten? Gönülleri bizlere bağlı olan kitleleri yönlendirirken etrafımıza toplanan, kendilerini olduklarından daha üstün ve seçilmiş insanlarmış gibi gösteren dalkavukları, ellerimizin tersiyle ne zaman itecegiz yamaçlarımızdan?
Ne zaman el-etek öpmek için sıraya giren, varlık zamanı gelip darlık zamanı kaçan kapıkullarına karşı uyanık olacağız? Biz, yanımızda bizimle fikir, amaç ve gönül birliği yapan, çekinmeden uyaran gerçek dostlarımız mı olsun istiyoruz yoksa güdülecek sürüler mi?
¥
Milletimiz artık düne göre daha akıllı ve daha sorgulayıcı elhamdulillah...
Ülkemizde ve bilhassa İslâm alemindeki kemikleşmiş bu kralcı yapının, kurulan bu statükocu düzenin bozulmaya başladığına dair işaretler artarak devam ediyor çok şükür! Artık hiç kimse aklını, gönlünü ve cüzdanını başkalarına kiralamıyor!
Manevi ve siyasi liderlerin karşısında, “Gassil’in elindeki meyyit gibi olacaksın” (Ölü yıkayıcısının önünde teneşirde yatan ölü gibi) yalanı ve şirkinin tesirlerinin geçmekte olduğunu, yaşanan olaylar ve elde edilen kazanımlar ispatlamaktadır.
Despotizme ve otokrasiye dayanan değil, kollektif akla dayanan şura yönetimi anlayışıyla başarılı olan liderler, aynı ihlas ve samimiyetle görev başında oldukça, içimizdeki ve dışımızdaki tüm zulüm saltanatlarından kurtuluşumuz kısa zamanda gerçekleşecektir inşaallah.
“Yanılıp, yenilebileceğini” bilen ve zalim yönetimlere “One minute” diyebilecek cesur kanaat önderlerine o kadar çok ihtiyacımız var ki!
Rabbimizden dileğim; başta ülkemiz olmak üzere tüm İslâm coğrafyasında bulunan ve bugün hâlâ on binlerce insanı peşlerinden sürükleyen siyasi ve manevi (hareket-kanaat) önderlerle beraber hepimizin, geçmişte yaşanan tüm yenilgi ve yanılgılardan ders almamızdır! Ve yine dileğim; emanetlere sadık olanlara sadakat ve ehliyetle, şecaatle, uhuvvetle, istişareyi ilke edinerek mayınlarla dolu yolumuza sabır ve selametle devam etmemizdir...
Rabbim bizi sadece kendisine kul, Rasûlüne (sav) ümmet olma bilincinden ayırmasın!
Allah’ım, senden nimetlerinin tamamını, akıl ve beden sağlığımızın devamını, hayat filmimizin sonunun rızana uygun şekilde güzel bitmesini diliyoruz..
Bosna İstiklal Savaşı’nın Başkomutanı ve örnek lideri Aliya İzzetbegoviç’in ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet olsun.
Haftaya Cuma günü buluşmak temennisiyle....
Yüzünüzden tebessüm, dilinizden dua eksilmesin... (Amin)
(1) A’RÂF- 23, (2) KAMER- 10 (3) KASAS- 16, (4) ENBİYA- 87
YENİ AKİT
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Kurban! Ama kime?


12 Kasım 2010



Kurban İbadetini, İslam Nizamıyla bize bahşeden ve bu hediyeyi Müslümanlara has kılan yüceler yücesi Rabb’imize hamd-ü senalar olsun.
¥
Şeytan ve yandaşları tarafından her türlü insani ve ahlaki değerin yok edilmek istendiği, Müslümanların kurban edilerek oluk oluk kanlarının akıtıldığı, işgal ve zulümlerin artarak devam ettiği bir süreçte Kurban Bayramına kavuşmanın ‘buruk’ sevinci içerisindeyiz...
İlk insan ve ilk Elçi Hz. Adem’den (as) bu yana, kimi zaman bir anafora dönüşen ve adeta bir “cinnet” geçiren insanlık tarihi boyunca, tarihe not düşen insanları analiz ettiğimizde her birinin kendini mutlaka bir şeye adadığı ve kurban olduğu sonucuna varırız!
Bu adanma mutlaka iki şeyden birine olmuştur!
Ya dünyaya ya ahirete, ya geçiciye ya sonsuza, ya Hakk’a ya batıla, ya nefis ve şeytana ya da Rahman’a... (cc)
Kabil, Allah’a (cc) adadığı kurbanının neden kabul görmediğini sorguladı mı bilinmez, Karun’un, Allah’a (cc) karşı cimriliği, Bel’am’ın ise Allah’a (cc) adayamadığı ilmiydi başını yakan... Nemrud, gökyüzüne değil de kibrine o oku atabilseydi ve burnundan girerek kafasının içinde vızır vızır ötenin, bir türlü vazgeçemediği enaniyet sineği olduğunu anlayabilseydi!
Pavlov’un köpeklerinin sadakati gibiydi bunların nefislerine olan sadakati! Uğruna kendilerini kurban ettikleri, bedeli üç kuruş etmeyen mal, makam ve iktidar koltuklarıydı.. Ve ahiret yurdunun sonsuz hayatıydı, uğruna mahvettikleri gelecekleri!
Unutmayalım ve ders alalım diye, Kur’an-ı Kerim’de sık sık tekrar edilerek hayat hikayeleri anlatılan bu insanlardan kimi Kabil gibi “kıskançlığına”, kimi Karun gibi “malına”, kimi Bel’am gibi “ilmine”, kimi Nemrud ve Firavun gibi ‘kibir’ ve ‘makamlarına’ kurban olmuşlardır...
Yalnız Allah’a (cc) kulluk cenahında yer alan ve her insan gibi tüm dünyevi heva ve heveslerle imtihan edilen yiğitler ise sadece ve sadece tek bir şeye kurban olmuşlardır: Mutlak hükümran sahibi Allah azze ve celleye...
Onlar, kendilerine altın tepside sunulan dünyaya ait tüm heva ve heveslerini, rızık ve dünya endişesini ellerinin tersiyle bir kenara itmişler; “Sağ elime güneşi, sol elime ayı verseniz yine de Allah’a (cc) kulluk davasından ve O’nun yolunda malımı, makamımı ve canımı kurban etmekten vazgeçmem” demişlerdir...
Hz. İbrahim’in (as) kurbanı (adanışı), ateşe atılma pahasına Allah’a verdiği kulluk sözünü tuttuğunda gül bahçesi olmuş, Hz. İsmail’in ise (as) ailece Allah’ın (cc) emrine teslim bilinci, kıyamete dek iman cenahında duracak mü’minlere kurbanlık hediyeye dönüşmüştür...
¥
Kurban; önce Allah’a, sonra kullarına yakınlaşmaktır...
Kurban; İbrahim’in (as) ahdine, İsmail’in (as) teslimiyetine şahid oldum demektir..
Kurban; Ya Rabb! Beni İbrahim (as) ve neslimi İsmail (as) gibi sözünün eri olanlardan kıl demektir..
Kurban; Rabb’im, verdiğin bunca nimetlere şükür için uğruna canımı versem yine de şükrümü eda etmiş olamam. Sen emretseydin uğruna kendim kurban olurdum ama şimdi, emrettiğini, uğruna kurban ediyorum demektir.
Ve kurban; yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz olan Allah’a (cc) fiili teşekkürdür...
Ramazan Bayramını ‘şeker bayramı’, Kurban Bayramını ise ‘et bayramı’ düzeyine indirgemek isteyen zihniyetlere inat, yeryüzünün en ideal ve en büyük sosyal yardımlaşma ve dayanışma günü olan Kurban Bayramında keseceğimiz kurbanlar derin dondurucularda buzlanmasın. Eş dost ve fakir fukara sofralarında dualansın, bereketlensin. (*)Teşrik tekbirlerinin huzur ve güven veren nidalarıyla namazlarımızı süslemeyi unutmayalım. Allah Teala (cc) katında Kabe-i Muazzama’yı ziyaret sevabından da fazla mükafatı olan aile ve akraba ziyaretleriyle kardeşlik bağlarımızı pekiştirelim. Aramıza fitne ve fesad sokmak isteyenlere inat bu bayramda sevgi ve muhabbeti zirvede yaşayalım ve yaşatalım. Ülkemiz tam bir bayram havasına bürünsün! Dosta güven versin, düşmana korku salsın birlikteliğimiz. Bize verdiği bunca nimeti tefekkür ederek, sonsuz bir hamd ile yüceltelim Rabb’imizi...
O halde gelin hep beraber, Cibril-i Emin’in (as) eliyle bizlere göklerden kurbanı lütfeden Allah’ı (cc) hamd ile (saygıyla) ve otoritesinin büyüklüğünü ilan olan tekbirlerimizle yüceltelim!
Gelin hep beraber, yalnız ALLAH’ın (cc)şanını, otoritesini, hükmünü ve hükümranlığını bir kez daha, bir kez daha ilan edelim!
¥
Rabb’im cümlemizi; dünya ve içindekilerini vasıta, Allah (cc) sevgisini ve O’nun rızasına ermeyi ise gaye gördüğü için kurbanı kabul edilen Habil gibi eylesin...
Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle tebrik ediyor, sizleri; mazlumların sığınağı, çaresizlerin çaresi, tek ve eşsiz ilah olan Rabb’ime emanet ediyorum...
(*)Teşrik tekbirleri: Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, farz namazların arkasından en az bir defa “Allahu ekber, Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahuvallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi’l-hamd” diye tekbir getirmektir.
YENİ AKİT
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Şiddet ve feminizm belası!


01 Haziran 2012


Bismillahirrahmanirrahim Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (c.c) makamı idareciye, malı zengine, ilmi âlime, mazlumu adalete, adaleti hakime, evladı ana-babaya, namusu kadına, kadını da erkeğe emanet etmiştir. Bu emanetlere ihanet edenler, kendi elleriyle iktidarlarını, yuvalarını ve ocaklarını yıkarlar.
Yüz yıldır devam eden materyalist (maddeci), dini değerleri devre dışı bırakan eğitim bataklığının kurbanları yuvaları yıkmaya devam ediyor. Kimi silahlı eşkıya olmuş vatanına, milletine düşman bir terörist olarak dağlarda ovalarda eylem yapıyor. Askerimizin, polisimizin ve halkımızın canına kıyıyor. Kimi anne ve babayı evinde yük kabul edip huzur (muzur) evlerine hapsediyor. Bazı anne ve babalar da, alkol ve esrar bağımlısı evlatlarının saldırılarından korkarak yatak odalarını kilitliyorlar. Kimi evliler, hem yuvasını dağıtıyor hem de hanımına, çocuğuna şiddet kullanarak evde terör estiriyor.
Doğunun ataerkil (erkek krallığı) hâkimiyetinin baskılarına tepki olarak ortaya çıkan, batının Feminizm (kadın kraliçeliği) hâkimiyeti de aile yuvalarını dağıtmaya devam ediyor. Yıllık boşanma oranı neredeyse evlenenleri geçmiş durumda. Kadın evde sadece benim dediğim olacak havasında. Erkek de gücüne güvenerek krallığı bırakmak istemiyor. Erkek eliyle şiddet uyguluyor, kadınsa diliyle. Aile içi şiddetli geçimsizlikleri ve kavgaları önlemek için alınan pansuman tedbirler boşanmaları, şiddet ve cinayetleri önleyemiyor.
Yasalarda yabancı birinin dövdüğü kadın, şikâyetten vaz geçerse döven yabancı şahıs mahkûm olmuyor. Âmâ zalim kocası tarafından dövülen kadın, eşini affedip şikayetini geri alsa da kocası cezasını çekmeden mahkûmiyetten kurtulamıyor. Böylece şiddetin önüne geçmek için getirilen cezalar, şiddeti de boşanmaları da artırıyor. Kadını sığınma evlerine, kocayı da cezaevlerine gönderen yasal düzenlemeler de çaresizlik içinde hep fiyaskoyla sonuçlanıyor. Ve bu şiddetten en çok çocuklar etkilenip zarar görüyorlar. Ana babalarının yuvalarını dağıtmaları sebebiyle anne-baba sağken, çocuklar öksüz-yetim kalıyorlar.
Kanunların her türlü şiddeti ve boşanmaları önlemede tek başına yeterli olması mümkün değildir. Bütün bu şiddet ve feminizm belalarının merkez üssü maneviyatsızlık depremidir. Maneviyatsızlık depreminden; cahillik (bilgisizlik), kul haklarına hukuksuzluk, sevgisizlik, seviyesizlik, merhametsizlik, saygısızlık, ahlaksızlık ve hayasızlık gibi hastalıklar meydana geliyor. Bunlar da şiddet ve feminizm mikroplarıyla aile ve toplumumuzu yakmağa devam ediyor. Fakirlik, işsizlik ile lüks, israf ve modaperestlik aile içi şiddet yangınını körüklüyor. Bir kısım medyanın ahlaksız dizi filmleri ve kontrolsüz internet kullanımı bu yangınlara benzin dökmeye devam ediyor.
Şiddet ve feminizm hastalıklarının en etkili ilacı maddi ve manevi sahada güçlü, Allah’a (c.c) bağımlı ahlaklı bir nesil için İslami Eğitim Seferberliğidir. Ailede ve toplumda, erkeğin de kadının da haklarını ve yetkilerini tesbit eden yegane ilaç sadece İslam nizamıdır. Ahiretteki büyük duruşma ve buluşma gününe inanıp, her zaman her yer ve şartta Allah’ın (c.c) adalet, merhamet, kardeşlik, sevgi, saygı, sabır ilkelerine uyan dindar aile ve dindar toplumlar her türlü şiddetten de, nefretten de, ayrılıklardan da kurtulurlar. Sıkıntıları da sevinçleri de birlikte paylaşırlar. Yalnız Allah’a kul olanlar makama, eşyaya, paraya, erkeğe ve kadına kulluktan kurtulurlar.
Muhafazakar ve dindar bir nesil yetiştirmeyi gaye edinmiş bir iktidar döneminde, aile yuvalarının bu denli parçalanması, ortaya çıkan yüksek boşanma oranları, başta iktidar olmak üzere tüm fikir sahiplerini düşünmeye sevk etmelidir. Milletimizin ve ülkemizin geleceği adına düşünüp doğru kararlar vermek ve bu kararları uygulamada sadece kanunların ve devletin atacağı adımların yeterli olamayacağını artık görmeliyiz. Medeniyetimizde muşahhas örneklerini gördüğümüz, bir karşılık beklemeden, karşılığını yalnız Allah’tan (c.c) umarak, ihlas ve samimiyetle, vakıf ruhunu tekrar dirilterek mücadeleye devam etmeliyiz.
Bu konuda kendilerini nesil yetiştirmeye adamış, vakıf ruhuna sahip tüm sivil örgütlerle, vakıf ve derneklerle, samimi tarikat ve cemaatlerle azami düzeyde işbirliği yapılmalı, bu sahada çalışanlar teşvik edilmelidir. Önlerindeki mali ve idari engeller kaldırılmalı, bu tür çalışmalara özendirici teşvikler getirilmelidir.
Milletimizi ve nesillerimizi bu büyük aile ve toplum yangınından kurtaracak, bu girdaptan çıkaracak olan güç ve kudret; imanımızda ve birlik, kardeşlik ve cihadi ruhumuzda mevcuttur.
Selam, sevgi ve dualarımla...
YENİ AKİT
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Ramazan’la eğlenceye son verelim!


20 Temmuz 2012


Medeniyetimizin ve merhametimizin yegane kaynağı ana hayat yasamız Kur’an-ı Kerim’e kavuştuğumuz Ramazan-ı Şerif ayına girdik elhamdulillah. Canlı ve cansız tüm varlık aleminin halifesi (yöneticisi) insanın mutluluğu ve muzafferiyeti (başarısı) ancak İslami bir hayat düzeniyle mümkündür. İşte bu hayat düzenin bir şartı da oruç ibadetidir.
Oruç; iftar ve sahurda oburların yeme ve içme yarışması değildir. Bu mübarek ayda tuttuğumuz oruçlarımız, vereceğimiz fitre ve zekatlarımız günahlara kalkan, yoksul ve mazlumlara bayram yapmayı sağlamalıdır. Oruç; bizleri nefislerimizin emrinden kurtarıp, aklın ışığında imani hakikatlerin emrine verecek aksiyoner bir ibadettir. Oruçla yorgun ve bitkin bedenimizi bir ay rektefeyle sağlığına kavuşturup Allah’a (cc) kulluk görevlerimizi yerine getirme fırsatını yakalamalıyız. Oruçlarımız; sağlıklı vücutla kazanılan güçlü enerjiyi tüm aylarda Allah’a kulluk yolunda sarf etme imkanı sağlamalıdır. Hiçbir emperyal kuvvet, hiçbir beşeri güç insanoğluna belli vakitlerde yeme ve içme yasağı getiremez. Getirse de uygulayamaz. Ama ilahi aşk, ilahi sevgi insanı deli divaneye çevirir. Rabbımız Allah (cc) kendisini seven biz kullarına belli vakitlerde yememe ve içmeme talimatını verdiği an itirazsız ve riyasız oruç emrine severek uyuyoruz elhamdulillah.
Oruç; sadece belli zaman içerisinde yeme ve içme boykotu değildir. Gözlerimiz, ellerimiz, ayaklarımız ve tüm azalarımızla haramların (yasakların) tümünü boykot etme eylemidir. Gerçek oruç; dillerimizle içkiye, gıybet, yalan ve iftirayı boykot etmektir. Gözlerimizi haram olana bakmaktan alıkoymaktır. Ellerimizle faiz, kumar, rüşvet ve en büyük kul hakkı olan devlet ve yetim mallarının zerresine bile dokunmamaktır. Yanlışlıklara imza atmamaktır. Haksız yere herhangi bir cana kıymamaktır. Ayaklarlarımızla; zinaya, zulme ve diğer batıl yollarda yürümeye son vermektir.
Oruç, İslam düzeni dışındaki bütün rejim ve izmleri terk etmektir. Oruç; şirk düzenlerinin her çeşidine, ömür boyu her zaman ve yerde boykot etmeyi sağlayan en mühim ibadetlerimizden (kulluk görevlerimizden) biridir.
Oruçlarımız; iftara yakın, bitkin ve aç halimizle kuvvetin, gücün ve hakimiyetin her yer ve zamanda kayıtsız ve şartsız yalnız Allah’a (cc) ait olduğunu anlamayı sağlayan bir ilaç olmalıdır.
Bu ayda tuttuğumuz oruçlarımız nefislerimizi azdırtan değil sakinleştirten bir ilaç olmalıdır. Bu sebeple mal ve makam hastalığına yakalanmış bazı idari, sivil ve siyasi toplum örgütlerinin önder ve yöneticilerini kardeşane uyarıyorum; Nefislerinin kölesi olmuş bazı cahil seçmen kitlelerine şirin gözükmek için bu mukaddes ayla eğlenircesine milyonlar harcayarak organize ettirdikleri konser gibi eğlencelere son vermelidirler. Tombala gibi kumarın her çeşidini yasak etmelidirler. Kadınlı erkekli karmakarışık folklor ve festival gösterilerine öncülük yapmaktan vazgeçmelidirler. Unutmayalım ki Ramazan ayı karnaval ayı değildir. Rahmet, bereket ve kardeşlik içinde hayırda yarış ayıdır. “İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda kulluk ve sorumluluk şuuruyla birbirinizle yardımlaşın. Bilerek günah işlemekte, zarar vermekte ve düşmanlıkta birbirinize yardım etmeyin. Allah’a (cc) karşı kulluk sorumluluğunuzun bilincinde olun. Allah, (cc) inkâr ve isyan suçunuza denk, size âdil ceza verme gücüne sahiptir. (Maide S.2)” ilahi mesajları ışığında iyiliklerde yardımlaşma ayıdır.
İslami ilkelerimize uymayan Ramazan eğlence geceleri adı altında Ramazan’la eğlenilir mi? Dalga geçilir mi? Kur’an-ı Kerim’in emir ve yasaklarını çiğneyerek Kur’an Ayı Ramazan kutlanılır mı?
Bu ay; İslam’ın ilkelerine gönülden bağlanma ayıdır. Allah’a (cc) kul ve Resulü Hz. Muhammed (sav) Efendimize ümmet olma biatını (antlaşmasını) tazeleme ayıdır.
Bu ayda kavuştuğumuz anayasalarımızın kaynağı Kur’an-ı Kerim’i okuma, anlama, yaşama ve yapacağımız programlarla tanıtıp yayma ayıdır. Bu rahmet ayı, af ve bağışlanmamız için büyük bir fırsat ayıdır. Bela, musibet ve felaketlere sebep olacak zulüm, isyan gibi davranışlardan kaçınma ayıdır.
Her ay olduğu gibi bilhassa bu ayda bela ve musibetlere namaz, zekat, sadaka ve oruçlu dudaklarımızdaki kalbi dualarımızla kalkan olmalıyız. Günahlara günah katarak tutulan oruçlarla af olunmanın imkanı var mıdır?
Lüzumsuz eğlenceler yerine yeryüzü mazlumlarını, fakirlerini ve gariplerini düşünmeliyiz. Hele bu uzun ve sıcak yaz ayı oruçlarımızı sabırla tutarken açları, sefilleri, sürülmüşleri, yurtlarından çıkarılanları, din ve vatanları için çarpışan mücahid kardeşlerimizi zekat ve diğer hayırlarımızla servetlerimize ortak etme yarışına girmeliyiz.
Lüx otellerde israf ve isyan dolu iftar programları yapmamalıyız. Onların yerine garib ve gurabayla, komşularımızla, akrabalarımızla ve diğer sadık mümin kardeşlerimizle beraber iftar etmeliyiz.
“Ramazan ayı, bütün insanların iyiliği, kurtuluşu için bir hidayet rehberi olan, hakkı bâtıldan, imanı küfürden, helâli haramdan ayıran apaçık İslami ilkeleri içeren Kur’ân’ın (ilk defa) indirildiği aydır. Sizden kim bu ayda bulunursa, o ayın başından sonuna kadar, aksatmadan oruç tutsun. (Bakara S.185)” ilahi mesajına uyarak sağlıklı olduğu için oruç tutan, zengin olduğu için zekat veren, devamlı Hakk ve hayır yolda koşan tüm Müslümanlara selam olsun. Gönlünde orucun özlemi olan ama hastalığı sebebiyle izin verilen hastalarımıza Rabbım acil şifalar versin.
Tüm Müslümanların af, huzur, barış ve kardeşliğini sağlayacak şuurla oruç tutmamız ve hayırda cömert olmamız dileğiyle tüm kulluk görevlerimizde Allah yar ve yardımcımız olsun. Amiin.
YENİ AKİT
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Sözünün eri olanların bayramı!


17 Ağustos 2012


Bismillahirrahmanirrahim
Allah’ın (c.c) ilkelerinin bütünü olan İslam Düzeninin ana kaynağı, Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’in bizlere emanet edildiği Kadir (ölçü ve ilkelerimize kavuşma) gecesini de idrak ettik. Şimdi rahmet ve bereket ayı Ramazan-ı Şerifi bayramla uğurluyoruz. Bir ay tutulan oruçların, kılınan namazların, yapılan İslama dönüş tövbelerinin ve mazlumların hayırlarımızla sevindirilmeleri karşılığı af olunmamızın bayramını idrak edeceğiz inşaallah. İnsanlık Kur’an-ı Kerim’in ölçü ve ilkelerini terk edeli sevgiyi, saygıyı, merhameti, cömertliği, yardımseverliği, vefayı, dostluğu, kardeşliği ve gerçek aşkı kaybetti. Bayramlarımız bile bayramsız hale geldi. Farz hacdan (Kabeyi Muazzamayı ziyaret) sevabından üstün olan ana, baba, akraba ziyaretleri ve bayramlaşmalar yerine, lüks otellerde dinlenmek ve eğlenmek moda haline geldi. İnanç turizmi adı altında İslam’ın en mühim ilkesi Sıla-ı Rahim (akraba bağları) yok edilerek bayram yapabilecek miyiz?
Bu bayram şeker bayramı değil İslam Nizamının tüm insanlığa ilan edilişinin bayramıdır.
Yaratıcımıza ve yaratılanlara sevgi ve saygı gösterebilenlerin bayramıdır bu bayram. Ziyaretlerimizle ana, baba ve akraba bağlarını kuvvetlendireceğimiz Sıla-ı Rahim yapabilenlerin bayramıdır bu bayram. Irkçılık, particilik, mezhepçilik, meşrepçilik ve cemaatçilik taassubu belasından kurtulup, iman ve ümmet şuuruyla kardeşlik bağlarını kuvvetlendirenlerin bayramıdır bu bayram.
Bu bayram huyumuzu, ahlakımızı ve karakterimizi güzelleştirmeyi başarabilenlerin bayramıdır. Deccalların ilkesi diye yutturulan ataları mel’un şeytanın hile ve tuzaklarından Allah’ın Kur’an ipine, İslam nizamına sarılarak kurtulmayı başaranların sevinç bayramıdır bu bayram.
İslam nizamına dönmenin sevinciyle faşizmi, kapitalizmi, sosyalizmi ve sonu izmle biten her sapık şeytan ideolojilerini terk edebilenlerin bayramıdır bu bayram.
Baş öğretmenimiz ve izinden gitmekle şeref duyduğumuz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimizi her işimizde örnek ve önder alabilenlerin bayramıdır bu bayram. Ve O eşsiz Önderimizin “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” ihtarına uyarak mazlumların, mağdurların, fakirleştirilmişlerin yanında yer alabilenlerin bayramıdır bu bayram. Afrika’sından Asya’sına kadar tüm yeryüzünde ülkeleri, alın terleri, akılları ve inançları işgale uğramış biçarelerin çığlıklarını duyabilenlerin ve onlara çare elini uzatabilenlerin bayramıdır bu bayram.
Başta Suriye olmak üzere zalim Yezidi ve Firavun iktidarların katlettiği mazlum Hüseyinlerin yanında yer alanların bayramıdır bu bayram.
Nefsini, neslini ve çevresini dünya ve ahiretin felaket, bela ve azablarından koruma adına tasarruflarının bir kısmıyla İslami eğitime yatırım ve yardım yapabileceklerin bayramıdır bu bayram.
Kadir (ölçü ve ilke) gecesinde bize emanet edilen ölçü ve ilkelerimizin ana kaynağı Kur’an-ı Kerimimizi ana hayat yasası yapmak için cihad edenlerin bayramıdır bu bayram. Ve tam iki asırdır evine, sokağına, okuluna, kışlasına, meclisine ve ülkesine bütünüyle kabul etmediği Kur’an-ı Kerim’e kapılarını ve kalplerini açanların bayramıdır bu bayram.
Evet bu bayram; Ramazan elveda (!), Namaza da, verilen sözlere de elveda (!) demeyen, sözünün eri olanların bayramıdır.
Geliniz hep beraber Tövbe ve dualarımızla yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah’a (c.c) verilen sözlere sadık kalarak bayramımızı gerçek bayrama dönüştürelim. Ramazan-ı Şerifi uğurladığımız gibi birbirimize karşı saygı, sevgi, merhamet ve kardeşliğimizi uğurlamayalım. Bilhassa namazlarımızı, Cihadi gayretlerimizi ve diğer kulluk görevlerimizi bir sene sonraki Ramazan ayına kadar terk etmeyelim.
Bu inanç, duygu ve dileklerimle fıtır (Hak ve özgürlük mücadelesi veren mazlumlara sahip çıkma) bayramınızı tebrik ediyorum. Fıtrı (yaratılış gayesine uygun) gerçek Bayramlarımızın merkezi Medine-i Münevvere’den selam, sevgi ve dualarımla.
YENİ AKİT
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Şevki Yılmaz: DYP ve RP'de satılmış vekiller olmasaydı..

Şevki Yılmaz: DYP ve RP'de satılmış vekiller olmasaydı..

Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hakkı Karadayı’nın 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilmesini 28 Şubat döneminde öne çıkan aktörlerinden eski Refah Partisi Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, Amsterdam’dan telefon bağlantısıyla katıldığı Jurnal programında değerlendirdi.


337288410267200150.jpg


KEŞKE PAŞA OLSALARDI MAŞA OLMASALARDI
Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belli olur. Ülkemiz kalkınmasına engel olan güçleri tavsiyeye başlıyor. Bizim bu generallere subaylara üzüldüğümüz kadar keşke onlar da kendilerine üzülseydi. Millet için paşalık yapıp, sömürü çevreleri için maşalık yapmasalardı. Vatanımız hepimizin üstünde olduğu için inşallah hayırlı olacak. Darbeler geri kalmış ülkelerde ortak kaderdir. Kalkınmış ülkelerde darbe yok. Maşaları içeri atmakla iş bitmez. Darbeler büyük güçlerin talimatı ile yapılmaktadır. Bu bataklığı bilmez ise sivrisineklerle iş bitmez

28 ŞUBAT DARBESİNİ YAPANLAR HANGİ HOLDİNGLERDE YÖNETİM KURULU ÜYESİ BAKILMALIDIR
Askerleri kandırarak ihtilale hazırlayan medya patronlarıydı. Faizleri düşen ülkelerde ihtilal olur. İhtilal ekonomik ve siyasidir. Geçmişe bakınca sadece içeriye alınan genelkurmay başkanı Karadayı değildir. İlk değildir. İlker Paşa da değil, Orgeneral Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuat Cebesoy da partisi kapatılarak içeri alınan paşalardır. Rüştü Erdelhun Paşa, , Mehmet Nuri Paşa da içeri alındı ama onlar millet adına içeri alındılar. Bunlar ise millete silah doğrultan sömürü çevreleriyle işbirliği yaptıkları için. İhtilallerin arkasında ekonomik sömürü çevreleri vardır. Askerler vaatlerle kandırıldı, şirketlerde yönetim kurulu üyelikleriyle. 28 Şubat ihtilalini yapanlar, ihtilal yapanlar emekli olunca hangi holdinglerin yönetim kurullarına alındı, bunlara bakmak gerekiyor.

ERBAKAN'IN HATASI VARDI AMA İHANETİ YOKTU
Hatasız kul olmaz, Erbakan Hoca'mızın hatası olsa da ihaneti olmamıştır. Bu millet için bedel ödemiştir. Ben şu an Amsterdam'dayım ama sürgünde değilim, Türkiye'deyim, ziyaret için buradayım, 7 sene vatan hasreti çektim. Menderes'in de hatası olmuştur ama hata ayrıdır, ihanete ayrıdır. Ne Menderes ihanet etmiştir ne Erbakan Hocamız ihanet etmiştir.

DYP'DE VE RP'DE SATILMIŞ MİLLETVEKİLLERİ OLMASA 28 ŞUBAT SÜRECİNİ ATLATABİLİRDİK
Erbakan Hoca koalisyon ortağıydı. DYP ve bizim içimizden satılmış milletvekilleri olmasa biz 28 Şubat sürecini atlatabilirdik. Cumhurbaşkanlığı makamını gasp eden şahıs ve Genelkurmay'ın adamlarıyla yaptıkları planlarla hükümetin birliğini bozdular. Kumarhane mafyası o zaman milletvekillerine milyon dolarlık rüşvetler teklif ettiler, milletvekilleri tek tek satın alındı. O açıdan Erbakan Hocam bizler günah keçisi seçildik. Bu işin 60 yılı var, o zaman biz yokuz, 1928 Cumhuriyet Terakkiperver'e, Serbest Fırka'ya yapılan darbelerde biz yokuz. Dolayısıyla geçmişe bakmaz iseniz 28 Şubat'ı bizimle başlayan bir süreç zannedersiniz. Bugün PKK varsa yaratıcı Kenan Evren ve arkadaşları. Bugün Doğu'nun bölüneceğini biz hissetmiştik ve Türkiye'nin terörü önlemede maddi ve manevi kalkınma ilacına sarılması gerektiğini görmüştük.

14 ŞUBAT 97'DE MASONLAR PARİS'TE REFAH PARTİSİ'Nİ KONUŞTU
Refahyol hükümeti tuzaktı. Erbakan hocam hükümeti kurmadan söyledi. Hatıramı arz edeyim. Hocamız gizli toplantıda grup toplantısında geçen hafta Kanada'da 53 ülkenin Siyonist lideri toplandı, Türkiye'yi temsilen iki kişi katıldı, bu toplantıda refah partisi birinci parti oldu, anketlerde oyları artıyor, nasıl önleyelim, onu tartıştılar Toronto'da. İhtilaller çare değil, biz bunu kendimiz iktidara getirelim, iktidarda başarısız kılalım, halkın eliyle sandıkta yok edelim. Bize ortak olarak DYP'yi verdiler. DYP ile hükümet kurmaya karar verdik. Benle bazı arkadaşlarımız karşı çıktık, bu oyuna gelmeyelim dedik. Hocamız ve arkadaşları hükümete girdi. Hocamız havuz kurdu, faizleri düşürdü. Ekonomide başarı elde edince anketlerde yükseldi. 14 şubat'ta yeniden Paris'te masonlar toplantı., 14 Şubat 1997 orada eyvah planımız tutmadı, ekonomide Erbakan ve arkadaşları başarılı oldu. 1928'den beri uyguladıkları ittihat Terraki çetelerinin iltica planlarını gündeme getirdiler. Emine – Fadime- emine – Fadime koskoca hükümeti bunlarla meşgul ettirdiler.

ASIL BAKILMASI GEREKEN YER ÖZEL HARP DAİRESİ'DİR
Karadayı tabii ki sorumlu. Tüm sorumluluğu bunlara yüklerseniz asıl hedefi kaçırırsanız. Genelkurmay'ın üzerinde özel harp dairesi var. Ben 1992'de bunu açıkladım. PKK da diğer terör örgütleri de buraya bağlıdır. İhtilali de bunlar hazırlar. Soruşturma Özel Harp Dairesi'ne gitmeli. Ecevit bunu açıkladı, Taksim'de suikaste uğrayınca o kelimeyi bir daha ağzına almadı. Özel Harp dairesi nedir, emekli albayların burada ne işi var. Bunlar MOSSAD ve CIA'nın Türkiye'deki şubeleridir. Bunlar çökertilmeden olmaz. Hukuk, adliye bunu çözecektir. Bir sürü aldatılmış insan Ergenekon davasında içeridedir, bunlar kullanılmıştır, iyi niyetleri kullanılmış insanlardır.

MADIMAK'I YAKANLAR İÇERİDEKİLER DEĞİLDİR, YAKANLAR DIŞARIDADIR
Din elden gidiyor dediler dincileri aldattılar, laiklik elden gidiyor dediler laikleri aldattılar, bu iktidarı hem dinsiz hem dindar yaptılar. Bunları adliye ayıklayacak. Hala Sivas ve Başbağlar katilleri yakalanamadı. O otele benzin döken hala dışarıda geziyor. Alevi kardeşlerimizi yakanlar içeride yatanlar değil. Hala daha bunların üzerine gidilmiş değildir. Zerre kadar imanı olan Müslüman bir insanı, hayvanı yakamaz. Biz de tarlanın nadas edilmesi için yakılması yasaktır, olur da yanlışlıkla bir hayvan yanıp ölür diye. Bunlar Özel Harp Dairesi'nin işidir. Başbağlar ve Sivas Davası da açıklığa kavuşturulmuştur.

HASAN MEZARCI'YI CEZAEVİNDE ŞİZOFREN YAPTILAR
Hasan Mezarcı kardeşimize Allah şifa versin, onu hapishanede şizofren yaptılar. Sağlığı nasıl bozuldu, bunun araştırılması gerekiyor.

BAĞDAT PAKTI'NDA İMZASI OLAN HERKES ÖLDÜRÜLDÜ
Maliye bakanı neden asıldı, ben düşündüm, 60 ihtilalinde Maliye Bakanı niye asıldı, araştırdım 1957'De İslam birliğidir ilk, Bağdat Paktı, maliye bakanı ve dışişleri Bakanı'nın imzası var, Kral Faysal öldürüldü. İran Petrollerini millileştiren Musaddık'ın idam sehpasına giderken söylediği sözlerle bitiriyorum, birden Musaddık, petrolü millileştirdi o gece yarısı kapısı çalındı, İranlı askerler etrafını sardı, Şimdi anladım ki, Birinci Dünya'nın emperyalist ülkelerinin sömürdüğü ikinci dünyanın köle halkları kendi cuntalarının silahlı güçlerinin işgali altındadır" gerçeği daha iyi anlatan bir cümle bulamıyorum. Hasan Hüseyin Ceylan, Halil İbrahim Çelik ile kasaba kasaba gezerek Türkiye üzerine oynanan oyunları anlattık. Şeref duyuyorum söylediklerimden ve emeklerimden. (ahaber.com.tr)

http://www.ahaber.com.tr/Gundem/2013/01/04/sevki-yilmaz-dyp-ve-rpde-satilmis-vekiller-olmasaydi
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
ASIL BAKILMASI GEREKEN YER ÖZEL HARP DAİRESİ'DİR
S.Yilmaz diyorsa dogrudur,burayada bir el atilmali insaAllah!

Ben sevki yilmazi eskidende severdim,simdide seviyorum,Allah icin seviyorum,cünkü samimi ve dobra,düsüncelerini söylemekten cekinmiyor,hocasida olsa elestirir,zaten bu yüzden dislandiya,ayri konu...refah partisi zamaninda onun kasetleriyle büyüdüm,Allah kendisine hayirli amellerle doldurabilecegi saglikli uzun ömürler versin!
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Şevki yılmaz'ın 1992'de yapmış olduğu o konuşma TÜRK tarihine geçecek bir konuşma
Yazdığı ve söylediği ve söylemediği bir çok şeyi ilk kez onun sayesinde öğrendik
Bir kitap yazmalı
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bu forumun içine kronik hastalıklı paranoya sahibi politika amigoları ile Hadis Munkiri, mezhebsizlerin sürekli pislik bırakmaları yüzünden, maalesef forumu tanıyamaz hale gelmiş bulunuyoruz. Eğer, acilen tedbir alınmazsa sadece ilk yıllardaki mazide kalan güzel paylaşımlarla teselli bulunabilecek bir forum olarak hafızalarda kalacaktır. Zaman yitirmeden bu gidişe bir dur demek lazım gelmiyor mu ?
 

DESIFRE

Yasaklı
Katılım
2 Şub 2012
Mesajlar
3,817
Tepkime puanı
62
Puanları
0
Cumhurbaşkanı adayını açıkladı!
28 Şubat'ın 10. yılına bir hafta kala, o dönemin en tartışmalı ismi Şevki Yılmaz'dan ilginç açıklama! Şevki Yılmaz, Türkiye’nin en tartışmalı konusu olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile alakalı süpriz bir çıkış yaptı ve gönlünde yatan adayı açıkladı!


Şevki Yılmaz, Cumhurbaşkanı adayını açıkladı!

Çay tv ‘de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Yılmaz, önümüzdeki günlerde yapılacak ve Türkiye’nin en tartışmalı konusu olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile alakalı süpriz bir çıkış yaptı! Program sunucusunun - Cumhurbaşkanlığın’da kimi görmek istersiniz sorusuna, Yılmaz, Necmeddin Erbakan yanıtını verdi!

Şevki Yılmaz Rize’deydi!!

Yıllarca milletvekili ve Belediye Başkanı olarak hizmet verdiği Rize’ye bir dizi temaslarda bulunmak için giden Yılmaz, 28 Şubat’ın 10. yıldönümünde yerel ve ulusal yayın yapan Çay tv’ye konuk olarak katılarak Tartışı-Yorum programında, gündeme ilişkin sorulara yanıtlar verdi..

28 Şubat sürecine ilişkin yaptığı açıklamalarla o günlerin bilinmeyen yönlerine ışık tutan Yılmaz, ‘28 Şubat, Refah Partisi’ne değil bizzat millete yönelik bir harekettir.. Milletin vicdanında açtığı yaralar halen kapanmamıştır.. O günlerde yapılmak istenenler, bu gün farklı yöntemlerle sahnelenmeye çalışılıyor.. Milletimiz uyanık olmalı, komplo ve tahriklere kapılmamalıdır’ dedi..

Şahsı ve siyasi tercihleriyle alakalı da bir çok soruya ilginç yanıtlar veren Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle alakalı soruya ise,’28 Şubat’ın mazlum Başbakanı Necmeddin Erbakan Hocamdır.. Dünya üzerinde hiç bir hukuk sisteminde hiç bir siyasi lider ve parti, bu kadar hukuksuz yöntemlerle hak gaspına uğramamıştır.. Bugün ki iktidarın Erbakan Hocamıza karşı vefa borcu vardır, 28 Şubat cuntasına verilecek en güzel yanıt Erbakan Hocamızı köşke çıkarmaktır.. Cumhurbaşkanlığı seçiminde benim adayım Erbakan Hoca’dır ve bu göreve en layıklardandır’ dedi...
syilmaz-250.jpg


Yılmaz’ın çay tv’de yaptığı açıklamaların band kaydını yayınlamak üzere hazırlamaktayız..
İlerleyen saatlerde web sitemizde bu ilginç açıklamaların tamamını izleyebilirsiniz..

Habervakti
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Dyp'den bir çok vekil istifa etti vs.vs. tamam, yanlış hatırlamıyorsam o dönem Refah Partisinden ayrılan milletvekili olmadı, oldu mu??? ben olmadı diye biliyorum.

şevki yılmazın RPden bahsettiği vekiller kimler acaba???
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Şevki Yılmaz: DYP ve RP'de satılmış vekiller olmasaydı..

Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hakkı Karadayı’nın 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilmesini 28 Şubat döneminde öne çıkan aktörlerinden eski Refah Partisi Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, Amsterdam’dan telefon bağlantısıyla katıldığı Jurnal programında değerlendirdi.


337288410267200150.jpg


KEŞKE PAŞA OLSALARDI MAŞA OLMASALARDI
Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belli olur. Ülkemiz kalkınmasına engel olan güçleri tavsiyeye başlıyor. Bizim bu generallere subaylara üzüldüğümüz kadar keşke onlar da kendilerine üzülseydi. Millet için paşalık yapıp, sömürü çevreleri için maşalık yapmasalardı. Vatanımız hepimizin üstünde olduğu için inşallah hayırlı olacak. Darbeler geri kalmış ülkelerde ortak kaderdir. Kalkınmış ülkelerde darbe yok. Maşaları içeri atmakla iş bitmez. Darbeler büyük güçlerin talimatı ile yapılmaktadır. Bu bataklığı bilmez ise sivrisineklerle iş bitmez

28 ŞUBAT DARBESİNİ YAPANLAR HANGİ HOLDİNGLERDE YÖNETİM KURULU ÜYESİ BAKILMALIDIR
Askerleri kandırarak ihtilale hazırlayan medya patronlarıydı. Faizleri düşen ülkelerde ihtilal olur. İhtilal ekonomik ve siyasidir. Geçmişe bakınca sadece içeriye alınan genelkurmay başkanı Karadayı değildir. İlk değildir. İlker Paşa da değil, Orgeneral Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuat Cebesoy da partisi kapatılarak içeri alınan paşalardır. Rüştü Erdelhun Paşa, , Mehmet Nuri Paşa da içeri alındı ama onlar millet adına içeri alındılar. Bunlar ise millete silah doğrultan sömürü çevreleriyle işbirliği yaptıkları için. İhtilallerin arkasında ekonomik sömürü çevreleri vardır. Askerler vaatlerle kandırıldı, şirketlerde yönetim kurulu üyelikleriyle. 28 Şubat ihtilalini yapanlar, ihtilal yapanlar emekli olunca hangi holdinglerin yönetim kurullarına alındı, bunlara bakmak gerekiyor.

ERBAKAN'IN HATASI VARDI AMA İHANETİ YOKTU
Hatasız kul olmaz, Erbakan Hoca'mızın hatası olsa da ihaneti olmamıştır. Bu millet için bedel ödemiştir. Ben şu an Amsterdam'dayım ama sürgünde değilim, Türkiye'deyim, ziyaret için buradayım, 7 sene vatan hasreti çektim. Menderes'in de hatası olmuştur ama hata ayrıdır, ihanete ayrıdır. Ne Menderes ihanet etmiştir ne Erbakan Hocamız ihanet etmiştir.

DYP'DE VE RP'DE SATILMIŞ MİLLETVEKİLLERİ OLMASA 28 ŞUBAT SÜRECİNİ ATLATABİLİRDİK
Erbakan Hoca koalisyon ortağıydı. DYP ve bizim içimizden satılmış milletvekilleri olmasa biz 28 Şubat sürecini atlatabilirdik. Cumhurbaşkanlığı makamını gasp eden şahıs ve Genelkurmay'ın adamlarıyla yaptıkları planlarla hükümetin birliğini bozdular. Kumarhane mafyası o zaman milletvekillerine milyon dolarlık rüşvetler teklif ettiler, milletvekilleri tek tek satın alındı. O açıdan Erbakan Hocam bizler günah keçisi seçildik. Bu işin 60 yılı var, o zaman biz yokuz, 1928 Cumhuriyet Terakkiperver'e, Serbest Fırka'ya yapılan darbelerde biz yokuz. Dolayısıyla geçmişe bakmaz iseniz 28 Şubat'ı bizimle başlayan bir süreç zannedersiniz. Bugün PKK varsa yaratıcı Kenan Evren ve arkadaşları. Bugün Doğu'nun bölüneceğini biz hissetmiştik ve Türkiye'nin terörü önlemede maddi ve manevi kalkınma ilacına sarılması gerektiğini görmüştük.

14 ŞUBAT 97'DE MASONLAR PARİS'TE REFAH PARTİSİ'Nİ KONUŞTU
Refahyol hükümeti tuzaktı. Erbakan hocam hükümeti kurmadan söyledi. Hatıramı arz edeyim. Hocamız gizli toplantıda grup toplantısında geçen hafta Kanada'da 53 ülkenin Siyonist lideri toplandı, Türkiye'yi temsilen iki kişi katıldı, bu toplantıda refah partisi birinci parti oldu, anketlerde oyları artıyor, nasıl önleyelim, onu tartıştılar Toronto'da. İhtilaller çare değil, biz bunu kendimiz iktidara getirelim, iktidarda başarısız kılalım, halkın eliyle sandıkta yok edelim. Bize ortak olarak DYP'yi verdiler. DYP ile hükümet kurmaya karar verdik. Benle bazı arkadaşlarımız karşı çıktık, bu oyuna gelmeyelim dedik. Hocamız ve arkadaşları hükümete girdi. Hocamız havuz kurdu, faizleri düşürdü. Ekonomide başarı elde edince anketlerde yükseldi. 14 şubat'ta yeniden Paris'te masonlar toplantı., 14 Şubat 1997 orada eyvah planımız tutmadı, ekonomide Erbakan ve arkadaşları başarılı oldu. 1928'den beri uyguladıkları ittihat Terraki çetelerinin iltica planlarını gündeme getirdiler. Emine – Fadime- emine – Fadime koskoca hükümeti bunlarla meşgul ettirdiler.

ASIL BAKILMASI GEREKEN YER ÖZEL HARP DAİRESİ'DİR
Karadayı tabii ki sorumlu. Tüm sorumluluğu bunlara yüklerseniz asıl hedefi kaçırırsanız. Genelkurmay'ın üzerinde özel harp dairesi var. Ben 1992'de bunu açıkladım. PKK da diğer terör örgütleri de buraya bağlıdır. İhtilali de bunlar hazırlar. Soruşturma Özel Harp Dairesi'ne gitmeli. Ecevit bunu açıkladı, Taksim'de suikaste uğrayınca o kelimeyi bir daha ağzına almadı. Özel Harp dairesi nedir, emekli albayların burada ne işi var. Bunlar MOSSAD ve CIA'nın Türkiye'deki şubeleridir. Bunlar çökertilmeden olmaz. Hukuk, adliye bunu çözecektir. Bir sürü aldatılmış insan Ergenekon davasında içeridedir, bunlar kullanılmıştır, iyi niyetleri kullanılmış insanlardır.

MADIMAK'I YAKANLAR İÇERİDEKİLER DEĞİLDİR, YAKANLAR DIŞARIDADIR
Din elden gidiyor dediler dincileri aldattılar, laiklik elden gidiyor dediler laikleri aldattılar, bu iktidarı hem dinsiz hem dindar yaptılar. Bunları adliye ayıklayacak. Hala Sivas ve Başbağlar katilleri yakalanamadı. O otele benzin döken hala dışarıda geziyor. Alevi kardeşlerimizi yakanlar içeride yatanlar değil. Hala daha bunların üzerine gidilmiş değildir. Zerre kadar imanı olan Müslüman bir insanı, hayvanı yakamaz. Biz de tarlanın nadas edilmesi için yakılması yasaktır, olur da yanlışlıkla bir hayvan yanıp ölür diye. Bunlar Özel Harp Dairesi'nin işidir. Başbağlar ve Sivas Davası da açıklığa kavuşturulmuştur.

HASAN MEZARCI'YI CEZAEVİNDE ŞİZOFREN YAPTILAR
Hasan Mezarcı kardeşimize Allah şifa versin, onu hapishanede şizofren yaptılar. Sağlığı nasıl bozuldu, bunun araştırılması gerekiyor.

BAĞDAT PAKTI'NDA İMZASI OLAN HERKES ÖLDÜRÜLDÜ
Maliye bakanı neden asıldı, ben düşündüm, 60 ihtilalinde Maliye Bakanı niye asıldı, araştırdım 1957'De İslam birliğidir ilk, Bağdat Paktı, maliye bakanı ve dışişleri Bakanı'nın imzası var, Kral Faysal öldürüldü. İran Petrollerini millileştiren Musaddık'ın idam sehpasına giderken söylediği sözlerle bitiriyorum, birden Musaddık, petrolü millileştirdi o gece yarısı kapısı çalındı, İranlı askerler etrafını sardı, Şimdi anladım ki, Birinci Dünya'nın emperyalist ülkelerinin sömürdüğü ikinci dünyanın köle halkları kendi cuntalarının silahlı güçlerinin işgali altındadır" gerçeği daha iyi anlatan bir cümle bulamıyorum. Hasan Hüseyin Ceylan, Halil İbrahim Çelik ile kasaba kasaba gezerek Türkiye üzerine oynanan oyunları anlattık. Şeref duyuyorum söylediklerimden ve emeklerimden. (ahaber.com.tr)

http://www.ahaber.com.tr/Gundem/2013/01/04/sevki-yilmaz-dyp-ve-rpde-satilmis-vekiller-olmasaydi


şevki yılmazın kim olduğunu bilmek lazım. şevki yılmaz gerçeği ile ilgili aşağıdaki videoya bakılabilir. lütfen izleyin.

not: şevkicik şimdi de akp için çalışıyor..... ARTIK BİR VEKİLLİK KAPAR HERHALDE.. :)

http://www.youtube.com/watch?v=7EydF5g4D9Q



not: milli görüşçüler dersinize iyi çalışmıyorsunuz. bakın sizin vereceğiniz cevabı da biz veriyoruz. lütfen.. :)
 
Katılım
22 Mar 2013
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İkinci gülen vakası , bol bol bağırıp ağlaşarak insanları etkiliyor , imdi tutmuş rp ve dyp den ayrınlar olmasaydı demiş , iyi de daha geçtiğimiz ay refahyolu siyonistler kurdurdu diyordu akitte ,
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Şevki Yılmaz: DYP ve RP'de satılmış vekiller olmasaydı..

Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hakkı Karadayı’nın 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilmesini 28 Şubat döneminde öne çıkan aktörlerinden eski Refah Partisi Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, Amsterdam’dan telefon bağlantısıyla katıldığı Jurnal programında değerlendirdi.


337288410267200150.jpg


KEŞKE PAŞA OLSALARDI MAŞA OLMASALARDI
Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belli olur. Ülkemiz kalkınmasına engel olan güçleri tavsiyeye başlıyor. Bizim bu generallere subaylara üzüldüğümüz kadar keşke onlar da kendilerine üzülseydi. Millet için paşalık yapıp, sömürü çevreleri için maşalık yapmasalardı. Vatanımız hepimizin üstünde olduğu için inşallah hayırlı olacak. Darbeler geri kalmış ülkelerde ortak kaderdir. Kalkınmış ülkelerde darbe yok. Maşaları içeri atmakla iş bitmez. Darbeler büyük güçlerin talimatı ile yapılmaktadır. Bu bataklığı bilmez ise sivrisineklerle iş bitmez

28 ŞUBAT DARBESİNİ YAPANLAR HANGİ HOLDİNGLERDE YÖNETİM KURULU ÜYESİ BAKILMALIDIR
Askerleri kandırarak ihtilale hazırlayan medya patronlarıydı. Faizleri düşen ülkelerde ihtilal olur. İhtilal ekonomik ve siyasidir. Geçmişe bakınca sadece içeriye alınan genelkurmay başkanı Karadayı değildir. İlk değildir. İlker Paşa da değil, Orgeneral Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuat Cebesoy da partisi kapatılarak içeri alınan paşalardır. Rüştü Erdelhun Paşa, , Mehmet Nuri Paşa da içeri alındı ama onlar millet adına içeri alındılar. Bunlar ise millete silah doğrultan sömürü çevreleriyle işbirliği yaptıkları için. İhtilallerin arkasında ekonomik sömürü çevreleri vardır. Askerler vaatlerle kandırıldı, şirketlerde yönetim kurulu üyelikleriyle. 28 Şubat ihtilalini yapanlar, ihtilal yapanlar emekli olunca hangi holdinglerin yönetim kurullarına alındı, bunlara bakmak gerekiyor.

ERBAKAN'IN HATASI VARDI AMA İHANETİ YOKTU
Hatasız kul olmaz, Erbakan Hoca'mızın hatası olsa da ihaneti olmamıştır. Bu millet için bedel ödemiştir. Ben şu an Amsterdam'dayım ama sürgünde değilim, Türkiye'deyim, ziyaret için buradayım, 7 sene vatan hasreti çektim. Menderes'in de hatası olmuştur ama hata ayrıdır, ihanete ayrıdır. Ne Menderes ihanet etmiştir ne Erbakan Hocamız ihanet etmiştir.

DYP'DE VE RP'DE SATILMIŞ MİLLETVEKİLLERİ OLMASA 28 ŞUBAT SÜRECİNİ ATLATABİLİRDİK
Erbakan Hoca koalisyon ortağıydı. DYP ve bizim içimizden satılmış milletvekilleri olmasa biz 28 Şubat sürecini atlatabilirdik. Cumhurbaşkanlığı makamını gasp eden şahıs ve Genelkurmay'ın adamlarıyla yaptıkları planlarla hükümetin birliğini bozdular. Kumarhane mafyası o zaman milletvekillerine milyon dolarlık rüşvetler teklif ettiler, milletvekilleri tek tek satın alındı. O açıdan Erbakan Hocam bizler günah keçisi seçildik. Bu işin 60 yılı var, o zaman biz yokuz, 1928 Cumhuriyet Terakkiperver'e, Serbest Fırka'ya yapılan darbelerde biz yokuz. Dolayısıyla geçmişe bakmaz iseniz 28 Şubat'ı bizimle başlayan bir süreç zannedersiniz. Bugün PKK varsa yaratıcı Kenan Evren ve arkadaşları. Bugün Doğu'nun bölüneceğini biz hissetmiştik ve Türkiye'nin terörü önlemede maddi ve manevi kalkınma ilacına sarılması gerektiğini görmüştük.

14 ŞUBAT 97'DE MASONLAR PARİS'TE REFAH PARTİSİ'Nİ KONUŞTU
Refahyol hükümeti tuzaktı. Erbakan hocam hükümeti kurmadan söyledi. Hatıramı arz edeyim. Hocamız gizli toplantıda grup toplantısında geçen hafta Kanada'da 53 ülkenin Siyonist lideri toplandı, Türkiye'yi temsilen iki kişi katıldı, bu toplantıda refah partisi birinci parti oldu, anketlerde oyları artıyor, nasıl önleyelim, onu tartıştılar Toronto'da. İhtilaller çare değil, biz bunu kendimiz iktidara getirelim, iktidarda başarısız kılalım, halkın eliyle sandıkta yok edelim. Bize ortak olarak DYP'yi verdiler. DYP ile hükümet kurmaya karar verdik. Benle bazı arkadaşlarımız karşı çıktık, bu oyuna gelmeyelim dedik. Hocamız ve arkadaşları hükümete girdi. Hocamız havuz kurdu, faizleri düşürdü. Ekonomide başarı elde edince anketlerde yükseldi. 14 şubat'ta yeniden Paris'te masonlar toplantı., 14 Şubat 1997 orada eyvah planımız tutmadı, ekonomide Erbakan ve arkadaşları başarılı oldu. 1928'den beri uyguladıkları ittihat Terraki çetelerinin iltica planlarını gündeme getirdiler. Emine – Fadime- emine – Fadime koskoca hükümeti bunlarla meşgul ettirdiler.

ASIL BAKILMASI GEREKEN YER ÖZEL HARP DAİRESİ'DİR
Karadayı tabii ki sorumlu. Tüm sorumluluğu bunlara yüklerseniz asıl hedefi kaçırırsanız. Genelkurmay'ın üzerinde özel harp dairesi var. Ben 1992'de bunu açıkladım. PKK da diğer terör örgütleri de buraya bağlıdır. İhtilali de bunlar hazırlar. Soruşturma Özel Harp Dairesi'ne gitmeli. Ecevit bunu açıkladı, Taksim'de suikaste uğrayınca o kelimeyi bir daha ağzına almadı. Özel Harp dairesi nedir, emekli albayların burada ne işi var. Bunlar MOSSAD ve CIA'nın Türkiye'deki şubeleridir. Bunlar çökertilmeden olmaz. Hukuk, adliye bunu çözecektir. Bir sürü aldatılmış insan Ergenekon davasında içeridedir, bunlar kullanılmıştır, iyi niyetleri kullanılmış insanlardır.

MADIMAK'I YAKANLAR İÇERİDEKİLER DEĞİLDİR, YAKANLAR DIŞARIDADIR
Din elden gidiyor dediler dincileri aldattılar, laiklik elden gidiyor dediler laikleri aldattılar, bu iktidarı hem dinsiz hem dindar yaptılar. Bunları adliye ayıklayacak. Hala Sivas ve Başbağlar katilleri yakalanamadı. O otele benzin döken hala dışarıda geziyor. Alevi kardeşlerimizi yakanlar içeride yatanlar değil. Hala daha bunların üzerine gidilmiş değildir. Zerre kadar imanı olan Müslüman bir insanı, hayvanı yakamaz. Biz de tarlanın nadas edilmesi için yakılması yasaktır, olur da yanlışlıkla bir hayvan yanıp ölür diye. Bunlar Özel Harp Dairesi'nin işidir. Başbağlar ve Sivas Davası da açıklığa kavuşturulmuştur.

HASAN MEZARCI'YI CEZAEVİNDE ŞİZOFREN YAPTILAR
Hasan Mezarcı kardeşimize Allah şifa versin, onu hapishanede şizofren yaptılar. Sağlığı nasıl bozuldu, bunun araştırılması gerekiyor.

BAĞDAT PAKTI'NDA İMZASI OLAN HERKES ÖLDÜRÜLDÜ
Maliye bakanı neden asıldı, ben düşündüm, 60 ihtilalinde Maliye Bakanı niye asıldı, araştırdım 1957'De İslam birliğidir ilk, Bağdat Paktı, maliye bakanı ve dışişleri Bakanı'nın imzası var, Kral Faysal öldürüldü. İran Petrollerini millileştiren Musaddık'ın idam sehpasına giderken söylediği sözlerle bitiriyorum, birden Musaddık, petrolü millileştirdi o gece yarısı kapısı çalındı, İranlı askerler etrafını sardı, Şimdi anladım ki, Birinci Dünya'nın emperyalist ülkelerinin sömürdüğü ikinci dünyanın köle halkları kendi cuntalarının silahlı güçlerinin işgali altındadır" gerçeği daha iyi anlatan bir cümle bulamıyorum. Hasan Hüseyin Ceylan, Halil İbrahim Çelik ile kasaba kasaba gezerek Türkiye üzerine oynanan oyunları anlattık. Şeref duyuyorum söylediklerimden ve emeklerimden. (ahaber.com.tr)

http://www.ahaber.com.tr/Gundem/2013/01/04/sevki-yilmaz-dyp-ve-rpde-satilmis-vekiller-olmasaydi


Erbakan Hoca koalisyon ortağıydı. DYP ve bizim içimizden satılmış milletvekilleri olmasa biz 28 Şubat sürecini atlatabilirdik.

O yılları biz de yaşadık, gördük.DYP milletvekillerinden ihanet edenler çok oldu ama bir tane bile RP'den olmadı."Oldu" diyen varsa açıklasın.Hem Şevki Yılmaz niye onları açıklamıyor madem?.Bu eski RP Milletvekilleri şimdi acaba AKP'de midir?Haydi bilen varsa açıklasın bekliyorum...
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
İkinci gülen vakası , bol bol bağırıp ağlaşarak insanları etkiliyor , imdi tutmuş rp ve dyp den ayrınlar olmasaydı demiş , iyi de daha geçtiğimiz ay refahyolu siyonistler kurdurdu diyordu akitte ,

Siz siz olun konuyu açan maksut gibilerin tuzağına düşmeyin, yeni gibi açtıkları konular hep eskidir bu haber de 3 AYLIK:)
 

salimabi

Kısıtlı Erişim
Katılım
1 Kas 2011
Mesajlar
0
Tepkime puanı
1,396
Puanları
0
elanik’li Çatı’ya dikkat!Şevki Yılmaz
Şevki Yılmaz

Selanik’li Çatı’ya dikkat!

Bismillahirrahmanirrahim

Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah (c.c)’ın, Dinimiz İslam’a savaş açanları rezil ettiği acı durumlarına bakıp Rabb’ımıza sonsuz şükür ve hamd ediyoruz.

Yıllar önce sohbetlerimizde “İktidara geldiğimizde Din ve mukaddesat düşmanı C.H.P münafıklaşacak!” diyorduk!. Çünkü iki kutuptan oluşan ama aynı merkezin eliyle kurulan Türk Ocağı ve Halk Fırkası ‘’ikizler’’, İttihat ve Terakki adıyla Selanik’te Osmanlı Devletini yıkmak için kurdurulmuş nifak ve isyan ocağıydılar.

Bugün kurulduğu sanılan Çatı aslında yüz yıl evvel Selanik’te Rum, Ermeni ve Yahudi dönmeleri Sebataistlerin eliyle Devletimizi yıkmak için oluşturulmuştu.

Selanik’te Yahudi Haham’ının oğlu Moiz Kohen, Tekin Alp sahte ismini kullanarak İttihat ve Terakki ismiyle İhanet Ocaklarının Çatı’sının temellerini atmışlardı.

Selanik’te teşkilatın gençlik kolu başkanı Ziya Gökalp ve Mahmut Esat Bozkurt gibiler; Celaller, Cemaller, Kemaller, Mithatlar el ele vererek Bizans adına Cihan Devletimize savaş açtılar! Hem de bugün yaptıkları gibi, Yüce Dinimiz İslam’ı alet ederek.“Din elden gidiyor! Şeriat isteriz” sloganlarıyla bazı Şeyhleri, Âlimleri ve halkı aldattılar! Bu münafıklar, Sultan Abdülhamid’i İktidardan alıp Selanik’e mahkûm ettirerek Osmanlı Devletimizi yıkmayı başardılar!

Genç Türkiye devletini kurarken de tekrar Türk Ocakları ve Halk fırkası etrafında Çatı’laşıp münafıklaştılar! Sevmedikleri sarıklı, cüppeli hocaların eşliğinde Hacı Bayram Camiinde Cuma namazından sonra dualarla Ankara meclisini açanlar yine bunlardı.

İlk meclisin başkanlık duvarına Osmanlıca “Egemenlik kayıtsız ve şartsız Allah’ındır” levhasını astılar. Ve kabul edilen İlk Anayasaya “Devletin Dini İslam’dır” yazdırdılar.

Sonra, gücü ele geçirince bu Çatı, göstermelik olarak birbirlerine muhalifmiş görüntüsü verilerek ikiye ayrıldı. Biri halkımızı ve tabanın samimi insanlarını aldatmak için “Kanımız aksa zafer İslam’ın” sloganıyla bu çatının sağ direği olurken, diğeri ise açık ve net, küfrünü gizleme gereği bile duymadan çatının sol direği olarak şirkini ve zulmünü kustu!

Medeniyetimize, İslam’ın Medeni, Cezai, Ticari Hukukuna, her türlü örf ve adetlerimize “Laiklik elden gidiyor, irtica var” naralarıyla savaş açtılar!

İkinci Anayasa hazırlanırken ilk hükümetin İktisat Bakanı ve Türk Ocaklarının kurucularından Mahmut Esat Bozkurt eliyle “Türkiye Devletinin Dini Hıristiyanlık olmalıdır” diye kanun teklifi verecek kadar cürette bulundular ve alçaklaştılar!

Şair’ in “Bak bize bir nazar oldu. Cuma’mız Pazar oldu. Ne olduysa hep azar azar oldu!” dediği gibi İslami ilkeleri yavaş yavaş kanlı devrimleriyle, devirdiler!

Halkımızı cahil bırakmak için harflerimizle beraber Âlimlerimizi de idam ettiler.

Önce nifaklaşıp, sonra inkârlaşıp zalimleşen Siyonist Çatı Hareketi, Ülkemizi maddi ve manevi her sahada çökertti. Osmanlı torunlarını Avrupa’ya işçi olarak gönderecek kadar hainleştiler.

Bütün bu derin oyunlara rağmen milletimiz hiçbir dönem pes etmedi. Kendi içinden Adnanları, Necmeddinleri, Turgutları, Abdullahları, Alileri, Tayyib ve benzerlerini yetiştirmeyi başardı elhamdülillah.

Türkiye gemisi gerçek kaptanlarına kavuşunca, yüz yıl evvel beraber kurdukları çakallar sofrası Çatı’yı yeniden oluşturdular!

Dün, İrtica ve laiklik maskesiyle saldırdıkları değerlere, bugün, halkımızı aldatmak için şimdi rol gereği sahiplenme yarışına girdiler. Dün diplomasını dahi kabul etmediği Ezher’liyi Çatı adayı diye içlerine alarak, öfkelerinden parmaklarını ısırarak ilan etmeye mecbur kaldılar!

Selanik merkezli ve zihniyetli bir aklın oluşturduğu iki parti, kendi içlerinden tarif ettikleri ”Dürüst, demokrat, hem laik, hem Müslüman ve her kesimin kabulleneceği bir Cumhurbaşkanı adayı” bulamayınca yine yıllarca saldırdıkları ‘’mürtecilerden (!)’’ birini aday yapma komikliğine ve acizliğine düştüler. Bir insanın, hem laik ve hem Müslüman olamayacağı gerçeğini bilmeyecek kadar Echeleddin’leştiler!

Ama milletimiz bu sefer Masonik Çatı’yı tanıdı. Sultan Abdülhamid’i tahttan indiren Çatı’nın çete dedelerinden intikamını, Tayyib kardeşimizin eliyle almaya karar verdi elhamdülillah!

Masonik Çatı, halkımızı aldatmaya yüz yıl evvel nifakla başladı! Sonra zalimleşip kâfirleşti.

Ve sonunda iktidardan düşünce tekrar münafıklaştı.

Yeni planları olan AK teşkilatını ele geçiremezlerse veya bölmeyi başaramazlarsa(!) nifaklarıyla çökecekler inşallah!

Allah, bu çetin, mayınlı ve yılanlı yolda Tayyib kardeşimizin, sadık ekibinin ve Milletimizin yar ve yardımcısı olsun. Selam ve duayla........

Selanik?li Çatı?ya dikkat! - Şevki Yılmaz

Tezgah hep aynı...​


 
Üst