Şengör: Ateizm Tanrı Fikrinden Daha Tutarlıdır

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
CBT'nin 1292. sayısının 9. sayfasında, muhterem hocam ve sevgili dostum Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, bir otobüs yolculuğu esnasında seyrettiği yabancı bir filmi tanıtmıştı.

Kültürel antropolog olan Bozkurt Bey yazısında, «İnananların delil aramaya ihtiyacı var mıdır?» sorusuyla başlayan filmin ana temasının, her var olan nesnenin bir yapanı olduğu muhakemesinden hareketle, seyircilere, nihayet, neden-sonuç ilişkisini öne sürerek, görülen âlemin ve içindeki herşeyin de bir yaratıcısı olmasının anlatılması ve bunun da Allah olduğunun vurgulanması olduğunu anlatıyor.

'Ateizmi Yıkan Gerçekler' gerçekten var mı?

Gerçi film İslâmiyetten bahsetmiyor, hattâ İslâmiyeti anmıyormuş. «Ancak» diye devam ediyor Bozkurt Bey, «izlenen simgeler, ve ekrana gelen ‹Allah› yazısı, inşa, hudus ve intizam delilleri, belgeselin bir İslâm ülkesi veya kurumu tarafından veya onlar adına sipariş edilmiş olabileceğini düşündürüyordu.»

Bozkurt Bey, evrim ile dinlerin hudus, yani sonradan yaratılma konusunda anlaşamadıklarını, evrimcilerin ilk yaradılış konusunda bilmiyoruz dediklerini, dinlerin ise bunu bir yaradana bağladığını söyleyerek kâinatta bir yaratıcının olmadığını kimse söyleyemez diyor.

Onu üzen, böyle enteresan belgsellerin evrimi savunan bilim insanları tarafından niçin yapılmadığı. Bozkurt Bey'in sorusuna verilecek iki cevap var: Biri, aslında böyle belgesellerin yapıldığı, ancak Avrupa'da din ve dünya işleri pek keskin sınırlarla birbirlerinden ayrıldıkları için, genellikle birbirine atıf yapan belgeseller çok yok. Ama bunlar Amerika'da bol bol var.

TANRI VARSAYIMDAN DAHA TUTARLIDIR

Ancak Bozkurt Bey'in sorusuna verilebilecek ikinci cevap bence çok daha ilginç:

İnananların inançlarının boş olduğunu isbat için, bilimin gerçeklerinin hiçbirisine aslında ihtiyaç yok, çünkü ateizm, mantıksal olarak, tanrı varsayımından daha tutarlıdır.

Yani, tanrının varlığı veya yokluğu, tamamen mantıksal bir temelde ve bizzat inanların muhakeme tarzlarına dayanılarak tartışılabilir ve mantık tanrının olmamasını gerektiren senaryoyu destekler.

İnanların en temel dayanağı, Bozkurt Bey'in yazısında anlattığı belgesele (ve benim bugüne kadar tartışma imkânını bulabildiğim tanrı inançlılarına) göre, her varlığın bir yaratanı olması gereğidir.

Bu «gerekliliği» nedensellik kavramında bir ilk neden bulunması gerekliliği varsayımı ortaya çıkarmaktadır ki İslâm felsefe tarihinde bu tezin en güçlü savunucusu Gazâli olmuştur.

Ancak, Gazâli'nin de açıkça farkettiği gibi, ilk nedenin bulunması imkânsızdır. Bu zor olduğu veya bizim düşünce gücümüzü aşan bir sorun olduğu için değil, sorunun kendi içinde tutarsız olmasından, yani mantıksal bir zırvalıktan türemesindendir (Gazâli işte bunu farkedememiştir).

Şöyle ki, nedensellikler zincirinin bir başlangıcı olması, bizzat nedensellik kavramı ile çelişir. Diyelim ki, biz bir kalemi yaptık. Bizi anamız babamız yaptı, anamızı babamızı onların anası babası yaptı, .... ve en sonunda işte görülen her şeyi Allah yaptı.

Nedensellik ilkesine göre, yani her inananın inandığı, «her var olanı bir yaratan vardır» ilkesine göre, Allah'a vardıktan sonra sorulacak soru, «peki onu kim yaptı?»sorusudur.

Bilindiği gibi Kur'an bu soruyu men eder.

Yani, Kur'an'ın bizzat kendi içinde inananların temel varsayımı olan «her var olanı bir yaratan vardır» ilkesinin tutarlı bir şekilde ele alınamadığı, buna izin verilmediği görülmektedir.

Kur'an, bu çelişkiden, ancak soruyu yasaklayarak kurtulmaktadır ki bütün tek tanrılı dinlerin temelinde düşünceye, yani akla getirilen bu yasak vardır.

ATEİZM TANRI FİKRİNDEN DAHA TUTARLIDIR

Peki ateistlerin bu durum karşısında takındıkları tavır nedir? Buna cevabı bizim Milet'li Anaksimandros MÖ 6. yüzyılda vermiştir:

Kâinatın ve zamanın ne başı ne de sonu vardır. O «apeiron»dur, yani sınırsızdır. Bu sonsuzluğu kavramak mümkün müdür?

Tabiî: Bir kürenin yüzeyini düşünün. Bu yüzeyin «sonu» veya «başı» var mıdır? İşte bizim kâinatımız da küre yüzeyinin iki boyutlu olarak bize sunduğu modeldeki gibi (belki) sınırlı, yani mevcut olabilir ve büyüklüğü hesaplanabilir, ama sonsuz, çünkü sonu ve başı olmayan üç boyutlu bir zaman-mekân sürekliliğidir.

Bu düşünce tarzı kendi içinde tutarlıdır, zira kendi içinde bir çelişkiye yol açmaz. Halbuki tanrı varsayımı kendi içinde çelişkilidir veya her tanrının bir tanrısını var sayacak sonsuz bir ric'ate neden olacağı için gene de nihâî bir yaradana ulaşamaz.

İşte bu nedenden ötürü, Bozkurt Bey'in kendini bağlamayan tutumunun gereksiz olduğu kanısındayım.

Tanrı fikri kendi içinde tutarsız, ateizm ise tutarlıdır.

Ateizmi yıkan gerçekler yoktur. Mâlûm, Hegelciler tutarlılığı gereksiz görürler:

Bu nedenle hep vurguladığım gibi bu noktada dindarlarla Marksistlerin düşünceleri birbirine tamen paraleldir. Bilimsel düşünce her ikisine de uzaktır, çünkü bilim tutarlılık arar.

Tutarlılığın olmadığı yolun ucunda ise Marksizmin ve dinlerin vaat ettiği cennet değil, tımarhane vardır.

Celal Şengör



 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
jeolog veya jeofizikçi diye bilinen Celal Şengör bundan önce de cumhuriyet gazetesindeki gayri ahlaki bir yazısında infial uyandırıp gündeme gelmeyi başarmıştı.
Ateizmi savunan gerekçesini evrenin sonsuzluğu tezi üzerine dayandırmış. Bilimsel gelişmeleri takip etmediği veya takip ediyorsa ateizm aleyhine sonuçlar getiren önemli bulguları perdelemeye çalıştığı kesindir.
Büyük Patlama tezi üzerinde çalışan İsviçrenin Cern kentindeki bilim adamları tanrı parçacığı adını verdikleri bir elementin izlerine rastlamışlardır.
Marksizmin teorik biçim verdiği ateizmin türkiyedeki belli başlı savunucusu Celal Şengör ikinci önemli faktörü de gizleme gayreti içinde.
Evrenin oluşumunu tamamen rastlantısal nedenlere bağlayan diyalektik materyalzim ve ondan esinlenmiş olan ateizm, tanrı parçacığı adı verilen elementin buluşuyla, ateistlerin evrenin oluşumuna getirdikleri o çözümleme -herşeyin bir rastlantı sonucu meydana geldiği - hakkındaki teorilerinin çürütüldüğünden habersiz midirler?
Celal Şengör gibilerinin gözardı ettirmeye çalıştıkları önemli bir ayrıntı daha vardır. Uzaydaki kara deliklerin gezegenleri yutmasıyla evrenin hacminde bir daralma ve güneş benzeri büyük gezegenlerin patlamasıylada evrenin genişlediğine ilişkin kesin kanıtlanmış bulgulara ne diyecekler?
gök cisimleri, gezegenler, galaksilerden oluşan uzay boşluğu eğer karadeliklerin yutmasıyla daralıp, gezegenlerin patlamasıyla genişliyorsa o zaman uzayı sonsuzluk düzeyine yükseltecek bir tez olarak ileri sürülemez.
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
amerikada bile evrim çöküyor tesadufen yaratılış ımaknsız diyorlar.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Kazma sporun kalecisi... Tesadüfü tanrıdan üstün tutacak veya değerli sayacak kadar kibirli angutlar. Toprak ne kadar tevazu. Onu bile bağrına alacak.
 

yusufsaid

Profesör
Katılım
17 Şub 2011
Mesajlar
873
Tepkime puanı
407
Puanları
0
Konum
Ankara
Şöyle ki, nedensellikler zincirinin bir başlangıcı olması, bizzat nedensellik kavramı ile çelişir. Diyelim ki, biz bir kalemi yaptık. Bizi anamız babamız yaptı, anamızı babamızı onların anası babası yaptı, .... ve en sonunda işte görülen her şeyi Allah yaptı.

Nedensellik ilkesine göre, yani her inananın inandığı, «her var olanı bir yaratan vardır» ilkesine göre, Allah'a vardıktan sonra sorulacak soru, «peki onu kim yaptı?»sorusudur.

inananların Allah ın varlığını batılı "nedensellik" kavramı ile açıkladıklarını
söylemekle zaten hiçbirşeyi anlamamış olduğunu günyüzüne çıkarmış..
bi de inananların düşüncelerini kendi ağzındaki saçmalıklarla anlatmaya
çalışıp dönüp kendi saçmalığındaki yanlışı bulmuş..
kalemi sen yaptın! sen öyle san!
daha en başta hata etmiş..kalemi sen yaratmadın..onu, zaten doğada varolan
kimi şeyleri bir araya getirerek amaçladığın şeye hizmet edecek hale dönüştürdün..
sıralamadaki hata burdan kaynaklanıyor: kalemi ben yarattım -haşa-, beni anam babam
-haşa-, anamı babamı Allah -bitek burası doğru-, peki Allah ı kim? -haşa-..
şaşkın!!kalemi sen yaratmadın, seni de anan baban yaratmadı..
Müsebbebül Esbab diye boşa dememişler..
senin yaptım sandığın şeylerin hepsinin tek sebebi O!
Öyle zincir falan yok..Zaten soru yanlış:
her varlığı O yarattı, peki O nu kim?
Şaşkın!! O varlık/yaratık mı ki..evet var, ama bizim algımızdaki
bir var olma anlayışı ile..var-yok senin benim dünya algılayışımızda..
O nun için birşeyin varlığı ya da yokluğu söz konusu olamaz ki Kendisi
açısından varlık yokluk ayrımı yapsın..sen ben herşeyi zıttıyla bilebiliyor;
yok ile varı, çirkin ile güzeli..yok u olmayana varlık denilir mi?
 

yusufsaid

Profesör
Katılım
17 Şub 2011
Mesajlar
873
Tepkime puanı
407
Puanları
0
Konum
Ankara
İnananların yaptığı iki nedenselliği birbirine benzetmektir ki Bediüzzaman çok güzel açıklamış..
ilk nedenselliğe "oluşum nedenselliği" diyelim:
sen alıyorsun boyayı, kağıdı vs.. resim yapıyorsun..bişey oluşturuyorsun..
bieşeyleri biraraya getiriyorsun..
ikinci nedenselliğe de "yaratma nedenselliği" diyelim..ki bunun tek
faili Allah..
ve iki nedensellik birbirine teşbih ediliyor..
nasıl ki o sanat eserinin oluşum nedenselliğinde sen varsın..
Öyle de senin yaratılma nedenselliğinde de Allah var..
nasıl ki o oluşturduğun şeyler kendinden oluştu sebebi yok diyemiyorsan..
öyle de yaratılan şeylerin sebebini de Yaratıcısına veriyorsun..
sen iki nedenselliği harman etmişsin..
kalemi ben yaptım, beni anam-babam, anam-babamı Allah...Allah ı kim?-haşa-
elma ile armutu karıştırma..ikincisini üzerine de alabilirsin şaşkın:)
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Şeytanın kalbe giriş yerlerinden biri de, Allahü teâlânın zatı hakkında düşündürmek, şüpheye düşürmektir. İnsanların en ahmağı zekasına en çok güvenendir. İnsanların en akıllısı da, suçu kendinde arayan ve bilmediklerini âlimlere soran kimsedir. İki hadis-i şerif meali:
(Şeytan, "seni kim yarattı" diye vesvese verir. O kişi "Allah yarattı" derse, "Onu kim yarattı" diye vesvese verir. Böyle vesvese gelince, "Ben Allah ve Resulüne iman ettim" desin!) [Buhari]
Yaratılan şey,yaratıcı olamaz.Çünkü kusurlu ve noksan olur.Kusurlu ve noksan olan yaratıcı olamaz.
 

giriftar

Ordinaryus
Katılım
1 Ocak 2012
Mesajlar
2,599
Tepkime puanı
59
Puanları
0
O kendi kendine vardır.
Doğmamış ve doğurmamıştır.
Sonradan olmuşların hiçbirine benzemez.
Var olan Odur.
Bir olan Odur.
Bu ahmağa birileri hatırlatmalı.
BİZİM İNANDIĞIMIZ ALLAH KENDİ KENDİNE VAR OLAN ALLAHTIR.
BİZ BUNA BÖYLECE İMAN ETMİŞİZ.
ALLAHA BÖYLE İMAN EDEN MÜSLÜMANA ALLAHI KİM YARATTI SORUSUNU SORMAK AHMAKLIKTIR,ZIR CAHİLLİKTİR.
Vesselam.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Keşke O beyefendiyle TARTIŞMA imkanım
olabilseydi...Keşke..

BİR GÜNLÜK ATEİST SİTE MACERASI

Sevgili arkadaşlar,

Bir gün Google' da termodinamikle ilgili bir konu ararken karşıma bir ataist forum çıktı. Okumaya başladım yazı oldukça bilimsel bir
üslupla yazılmışkainatın yaradılışını anlatıyordu.

Kendi kendime şu siteye girip şu yazıya bir cevap yazayım sonra
kaydımı silin derim dedim ve siteye girdim.

Sitedeki bilimsel yazı:




DOĞAL SEÇİLİM
Mevcut yapıların en karmaşığı olan canlılar da enerji ve maddenin karşılıklı tepkileşmeleri sonucu ortaya çıkmışlardır. Ne kadar karmaşık olurlarsa olsunlar biyolojik sistemler de aynı fizik kanunlarına tabidirler.

Bilinen doğal yasaların dışında ve onlarla açıklanamayan, yalnız canlılara özgün davranış biçimleri ve kanunlar yoktur. Çünkü yalnız cansız dediğimiz maddeden oluşan canlılar, cansız maddenin uyduğu ve aralarında termodinamik kanunların da olduğu bütün fizik yasalarına uymak zorundadırlar.

Canlılıkla ilgili her türlü özellikler bilinen ve kabul edilen olağan fizik ve kimya kanunları ile açıklanabilirler. Onların arasında madde enerji ilişkilerini yakından inceleyen termodinamik kanunlar da vardır. Canlılığın temel olarak kimyasal bir süreç olduğunu biliyoruz.

Evrim de temel olarak kimyasal bir süreçtir. Atom ve moleküller birleşerek giderek karmaşıklaşan bir yapı oluşturuyorlar. Big Bang sırasında enerji maddeye dönüşmüş ve ilk atomlar olan hidrojen, helyum ve az miktarda lityum ve berilyum atomları sentez edilmişlerdir.

Bunlardan yalnız hidrojen atomu basınç ve ısı altında başka elementlere dönüşebilir. Evrende mevcut her türlü maddenin varlık nedeni hidrojendir. Hidrojen olmasaydı, hiçbiri olmazdı.

Hücre de diğer bütün canlıların ortaya çıktığı ilk düzendir. 4 milyar yıl önce ilk hücre ortaya çıkmıştır. O hücre zamanla evrilerek değişmiş olsa da, devam edip durmaktadır. Hidrojenin diğer bütün elementlerin atası olması gibi, ilk ilkel hücre de bizim atamızdır...
..............
Yazı bu şekilde devam ediyordu.


Benim bu yazıya verdiğim cevap:


Kardeş,
Bu yazı tabii ki sitenizin Ateizm düşüncesinin temel öğelerini işlemektedir.Yazının temel fikri gereğince nasıl olmuşsa olmuş bingbang ,büyük patlama vuku bulmuş ( Kesin ispatlanmış bir durum değildir. !) ve evrene yayılan atomlar,gazlar ve enerji maddeleşerek yıldızları,galaksileri ,yıldız sistem ve kümelerini oluşturmuşlar..

ÖYLE Mİ.?? BURADA BİR DAKİKA DURALIM ARKADAŞ...???

Evrende büyük patlama BİNG-BANG olmuş diye başlar tüm teorileriniz... Tamam büyük patlama olmuş olmasına da... Peki patlayan ne...?? Ne patladı..?

Anlattıklarınıza göre evrende iki şey vardı, MADDE VE ENERJİ...

EĞER PATLAYAN MADDE İSE: Bu nasıl bir maddedir ki , bir patlamayla evrende MİLYARLARCA, yıldızlar,galaksiler, güneşler oluşuyor. Bu milyarlarca yıldız ve galaksiler TEK BİR MADDE HALİNDE Mİ İDİ...????

YOK EĞER PATLAYAN ENERJİ İSE: Yani evrende bir yerlerde bir enerji vardı... Bu enerli tek başına bağdaş kurmuş oturuyordu.. Yapacak hiç bi iş yok da.. CANI SIKILDI DA..SIKINTIDAN MI PATLADI..????

Neyse OLMUŞTUR DİYELİM....

Bu arada bizim güneşimizde etrafına 9 gezegenini ve o, 9 gezegenin 70 den fazla uydularını da alarak oluşmuş...OLUŞMUŞTUR DİYELİM...

Sonra önceleri güneş gibi ,bir ateş topu olan dünyamız soğumaya başlamış ve etrafında bir kabuk,yeryüzü oluşmuş.OLUŞTU DİYELİM...

Şimdi gelelim yer yüzü kabuğunun, canlıların yaşayabilmesi için geliştirdiği TESADÜFİ oluşumlara...

Soğuyarak dağların tepelerin oluştuğu yeryüzüne nereden gelmişse gelmiş,hava dediğimiz atmosfer oluşmuş, ve %65 azot %17 si oksijen olan gazlar kaplamış TESADÜFEN..(Yaşam için bu gazlar ve bu oran gerekli).

Sonra bu atmosferin üzeri bir ozon tabakası ile kaplanmış..Nasıl olmuşsa..!! Güneşten gelen ultreviyole ışıkların engellenmesi ve yeryüzünde yaşamın oluşabilmesi için....!!

Sonra dünya güney-kuzey eksenini güneşe doğru 7 derece eğik duruma getirmiş..Mevsimlerin oluşabilmesi için...

Sonra nereden gelmişse, yığınla hidrojen atomları gelmiş ve bunların her biri ile yine nereden geldiği mechul yığınla gelen oksijen atomlarının ikisi birleserek Su meydana getirmiş ve yeryüzünü denizler,okyanuslar,göller,ırmaklar kaplamış...

Eveeet...Canlıların yaşaması için gerekli bütün bu oluşumlar TESADÜFEN (!)tamamlandıktan sonraaaa..Sıra geldi ilk yaşamın ortaya çıkmasına....

Ne diyordunuz sevgili arkadaşım : Mevcut yapıların en karmaşığı olan canlılar da enerji ve maddenin karşılıklı tepkileşmeleri sonucu ortaya çıkmışlardır.

Demek ki günlerden birgün mesela Akdenizin ortasında BİR ENERJİ (Ne enerjisi ise,bir yıldırım olabilir mi acaba ?) İLE ,BİR MADDE (Deniz suyudur herhalde ..) karşılıklı TEPKİLEŞMİŞLER ( Tekmeleşmiş de olabilirler mi acaba.?) ve ilk CANLI BİTKİSEL HÜCRE meydana gelmiş....

Çoğalmışlar,evrimselleşmişler, yosunlar oluşmuş,sonra bazı yosunlar denizde sıkılmış,karaya çıkmışlar ve tüm yeryüzünü ormanlar olarak kaplamışlar....

Sonra yine günlerden birgün,denizlerin birinde ENERJİ İLE MADDE tekmeleşmişler..Pardon tepkileşmişler,,ve bir CANLI HAYVAN HÜCRESİ meydana gelmiş.....

Sonra bu hücreler çoğalmış,evrimleşmiş deniz yıldızı,deniz kestanesi,deniz atı derken..Bir gün deniz atı ben çok hızlı yüzemiyorum..Hızlı gitmek lazım demiş..Balık oluvermiş..Hamsi, Palamut derken ,yunus , sonra da balinalar oluvermiş... Derken yine günlerden bir gün balıklardan birinin canı sıkılmış ,bıktım bu denizden ben karaya çıkacam,,demiş,,Ama karada ayak lazım..Ne yapsın o balık ta kendine gövdesinden 4 ayak çıkarıp başlamış karada sürünmeye...

Sürüne sürüne, tek tırnaklılar,çift tırnaklılar..Etoburlar,otoburlar derken , atanız MAYMUNLAAAR..... Ancak sevgili kardeşim s


Alıntı:Hidrojenin diğer bütün elementlerin atası olması gibi, ilk ilkel hücre bizim atamızdır.

Demiştiniz....!!!!

Galiba utandınız atanızın maymun olduğunu söylemeye... !!!!!

Yukarıda tüm anlatılanları matematiksel ihtimal veya olabilirlik hesabı ile sorarsak ...Olabiliği var mıdır ?...

Mutlaka vardır , ancak olabilirlik oranını hesaplamaya kalkarsak
herhalde matematikteki rakamlar yetersiz kalır.!!!


Sorun burada değil.. Esas sorun benim anlayabilmekte zorlandığım konu:

Şu yaratılış efsanesi......Kök hücre meselesi... Bir kadının (Herhangi bir hayvan da olabilir.) Rahminde döllenme oldu..Döllenme sonrası insan bebeğini yapacak olan KÖK HÜCRELER ki ben onları AMELE hücreler olarak düşünüyorum ..

Ne yapıyor bu amele hücreler... Önce aralarında gruplara ayrılıyorlar... Sonra bu gruplara emirler geliyor (Nereden geliyorsa..?)

1. Grup kendinizi kök hücre olmaktan çıkarın kemik hücresine dönüşün ve bebeğin iskeletini yapmaya başlayın..

2. Grup kendinizi et hücresine dönüştürün ve kemiklerin etrafını kaplamaya başlayın

3. Grup kendinizi sinir hücresine dönüştürün ve gövdeyi kaplamaya başlayın..

4.5.6.7... Gruplar kendinizi, akciğer,karaciğer,kalp,böbrek.pankreas,mide, göz,beyin hücrelerine dönüştürün ve bu organları yapmaya başlayın....

Buradaki soru şu: Bu amele kök hücrelerin bir ZEKASI var mı..?? Yok mu.??
Eğer tek Hücrenin zekası olamaz dersek... O zaman bu kök hücreler mesela bir bebeğin gözünü ,götürüp poposuna koyabilirlerdi... Bir kök hücrede beyin yoktur, Beyin olmayınca ZEKA olması da mümkün değil...??? Peki beyni ve zekası olmayan o kök hücreler, nasıl yapıyorlar o MUHTEŞEM BEBEK VÜCUDUNU..??? Cevap: ????????

Şüphesiz ki en önemli sorunlardan birisi de : Hani şu cahil müslümanlar '' Yumurtaya can veren Allah '' Derler ya...
Siz boş verin onları...

Ancak mesela : Bir kurufasulye tanesini alın ,kaynamış suya 1 dakika batırıp çıkarın.. Sonra o kuru fasulye tanesini bir toprağa gömerseniz filizlenmeyecektir, sebebi, ölmüştür, CAN' ını kaybetmiştir. Fasulye tanesinde fiziksel,kimyasaj hiçbir değişiklik yoktur. Sadece CAN 'lı değildir.. Bu sitedeki arkadaşlar.. Hani yeryüzündeki varlıkları ikiye ayırıyoruz ya CANLI- CANSIZ diye.

CAN'lıları CAN'lı yapan şey nedir... Nedir şu CAN... nereden geliyor bu CAN..??? Sonra nereye gidiyor bu CAN....???

Arkadaşlarımızdan biri ekzantrik bilimsel kelimelerle.. Mesela elekrokormanyetikXXXXX falan gibi, bu sitede çokça kullanılan BİLİMSEL (!) terimlerle bile olsa anlatabilir mi ACABA ...???

Eğer yukardaki sorulara mantıklı ve makul cevaplarınız yoksa ve de sizlerin tabiri ile TANRI YOKTUR diyebiliyorsanız...

Benim sizlere söyleyebileceğim tek şey olabilir... Bunu diyebilen kişinin, beyninin hani o düşünme merkezi varya...O merkezdeki beyin hücrelerinin bir kısmının DEFOLU olma olasılığı yüksektir diye düşünüyorum...

ANCAK TALEP EDİNİZ....SİZLERE...YUKARIDAKİ TESADÜFÜ DEDİĞİNİZ OLUŞUM VE SORULARIMIN DAHA YÜZLERCESİNİ GETİREYİM.......!!!. Ancak sitenizde uzun süre ikameti de düşünmüyorum...

Sizlere ALLAHIN SELAMI 'nı iletirim....



Evet arkadaşlar...

O gün bir cevap gelmedi. Ertesi gün siteye girdim baktım cevap var mı diye. Benim yazı yok...

Sorayım dedim benim yazı ne oldu diye cevap :

Foruma giriş izniniz kaldırılmıştır.

Evet arkadaşlar böylece benim ateist site MACERAM bir gün sürdü...

selamlar...​
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
islam devletinde ateistin yaşama hakkı yoktur mürted hukmunde olanlar katledilir.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
islam devletinde ateistin yaşama hakkı yoktur mürted hukmunde olanlar katledilir.

Ateist neden katledilir?

Sonradan müslüman olabilme şansı yokmudur?

Yaşayan birninin ateist olma ihtimali yokmudur?

Katledilme korkusuyla münafıklık yapma ihtimali yokmudur?
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Ateist neden katledilir?

Sonradan müslüman olabilme şansı yokmudur?

Yaşayan birninin ateist olma ihtimali yokmudur?

Katledilme korkusuyla münafıklık yapma ihtimali yokmudur?


bu Allahın hukmudur ateist kişi ateizm inancını yayar.

gerçi dünyada ateizmden daha aptalca inanç yok ama özellikle farklı gözükmek isteyen gençler kayar.

ehli kitabın aman verilerek yaşama hakkı vardır.

ama ateist için bu hak verilmemiştir.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
bu Allahın hukmudur ateist kişi ateizm inancını yayar.

gerçi dünyada ateizmden daha aptalca inanç yok ama özellikle farklı gözükmek isteyen gençler kayar.

ehli kitabın aman verilerek yaşama hakkı vardır.

ama ateist için bu hak verilmemiştir.

O halde ateist bir varlığa inanıyormuş gibi yapıp münafıkça yaşabilir, hiç inanmıdığı halde. Münafıklıkta bulaşıcıdır ve çok tehlikelidir.
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
ateist oldugunu sakalrsa kimseye zarar vermez.

Allah resulu (s.a.a) buyurdu

Ben insanlarla Allahtan başka ilah yoktur deyinceye kadar savaşmakla emrolundum bunu derlerse kanları haram olur kalplerin hesabı ise Allaha kalmıştır.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Allah Peygamberimize sen sadece bildirmekle mükellefsin, hidayete erdiren benim demiştir. Allah'ın hidayete erdirmediğini akıbeti Allah'ın bileceği bir şeydir ve insanlar kendilerine bakmalılar. Başkasının hidayeti Allah ile onun arasındadır. İnsanları münafıklığa teşvik etmek İslam ahlakıyla bağdaşmaz.
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
o başta idi sonra müşrikleri öldür ayetleride indi tevbe suresine bakınız.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Yani müslümanlar gördüğü kafiri öldürecekmi?
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
hayır bir kere islam devleti olacak.ve devlet öldürecek
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Hem Militarist Hem de Ateist: Celal Şengör

Celal Şengör hocayı tanırsınız. Papyonu ile ünlü tonton bir yerbilimcidir kendisi. Bütün kariyerini jeoloji üzerine yapmış bir bilimadamıdır. Son dönemde tipik bir Türk bilim adamı hastalığına yakalanmış ve pornodan evrim teorisine kadar her konunun uzmanı olmuştur.

Zekeriya Beyaz gibi porno izlediğini itiraf eden hatta faydalarından bahseden bir deprem uzmanıdır.

Generallerle telefonda konuşurken oturamadığını, “rahat” denilene kadar hazırolda dinlemeyi tercih ettiğini açıklayan asker ruhlu, sivil bir bilim adamımızdır.

Türban üniversiteye girerse üniversitenin kapılarını tamamen kapatırız!” diyecek kadar başörtüsüne düşmandır.

Harp Okulu’nda yeni yılın açılış yılında yaptığı konuşmada, milleti de milleti yönetenleri de cahil ilan etmiş, askerin de Türkiye’nin en eğitimli zümresi olduğunu söylemiş bir jakobendir.

“Bilim dışında insanlığın hiçbir bilgi kaynağı yoktur” gibi bir talihsiz cümle de kendisine aittir.

Alanı olmadığı halde yıllardır sabırla, evrim teorisinin bilimsel bir teori olduğunu anlatır durur. En son izlediğimde İlahiyatçı Abdulaziz Bayındır’ı ve stüdyodaki seyircileri evrim teorisine ikna etmek için maymun taklidi yapıyordu.:O

Hakkını yemeyelim. Keyifli biridir ve konuştuğu zaman sıkmaz, kendisini dinletir.

Cumhuriyet Bilim Teknik’teki köşesinde bu hafta “Ateizmin Tanrı fikrinden daha tutarlı” olduğunu söylemiş ve eklemiş: “Tutarlılığın olmadığı yolun ucunda ise Marksizmin ve dinlerin vaat ettiği cennet değil, tımarhane vardır.”

Hem militarist hem de ateist yani…

Elbette kimse Allah’a inanmak zorunda değil. İnsanlar her konuda olduğu gibi dini konularda, hakaret etmeden, iftira atmadan fikirlerini özgürce söyleyebilmeli.

Ancak Tanrı’nın olmadığını böyle mantık hataları ile dolu argümanlarla savunmaya çalışmak, dünyaca ünlü olduğunu iddia eden bir bilim adamına yakışmıyor.

“Allah’ı kim yarattı” sorusunun tek Tanrılı dinlerde yasaklandığını iddia eden Celal Şengör, sanırım artık derinliği olmayan bu klişeleşmiş sorunun liselerde bile sorulmadığını bilmiyor.

Celal Hoca, bir Kur’an meali alıp İhlas Suresi’ni okusaydı bu soruyu sormazdı. Bu soruyu Cumhuriyet okurlarına değil bir herhangi bir lise öğrencisine sorsaydı ebedi ve ezeli olan bir kudret için, “kim yarattı” sorusunun sorulmayacağını kendisine açıklardı.

Ayrıca “Allah’ı kim yarattı” sorusunun İslamda yasak olduğunu Celal Şengör’e kim söyledi merak ediyorum.

Eğer yasak olsaydı Kur’an’da bu soruya cevap verilmezdi.

Celal Şengör’ün sonsuzluk kavramı hakkında söylediklerine de takıldım. Nedense, evrenin sonsuzluğu ile Tanrı’nın sonsuzluğunu birarada düşünemiyor.

Bizden evrenin ve zamanın sonsuz olduğunu anlamamızı beklerken, zamandan ve mekandan münezzeh olan, başlangıcı ve sonu olmayan Allah’ın varlığını inkar etmemizi istiyor.

Tanrıtanımaz insanlara genellikle inançsız denir. Oysa Celal hoca inançsız değildir. Çünkü “Tanrı’nın yokluğuna” inanmaktadır.

Tanrı’ya inanmak nasıl bir iman gerektiriyorsa, yokluğuna inanmak da bir iman gerektirir. Gerçek bir bilim adamı agnostik yani kuşkucu olması gerekir.

Tanrı’nın varlığı ile ilgili kendisine bir soru yöneltildiğinde en fazla “Bu konuda bir fikrim yok, bilemem” diyebilir. Çünkü varlığını inkar ettiği kudret, zamanın, mekanın ve algıların çok ötesindedir.

Celal hoca da çok iyi biliyor ki artık bilim dünyası ateizmi değil teizmi yani Allah inancını destekliyor.

Yakın geçmişte bilim çevrelerinden “İnsanlar niçin Tanrı’ya inanıyor” diye sorulurken, günümüzde “İnsanlar niçin ateist olur” diye soruluyor ve bu motivasyonu etkileyen unsunlar inceleniyor.

Dünyanın hemen her ülkesindeki kitapçılarda başta fizik olmak üzere bilimin her dalı ile ilgilenen bilim adamlarının Tanrı’nın varlığını kabul eden kitaplarına rastlarsınız.

Dünyanın en ünlü ateist düşünürlerinden biri olan Anthony Flew’ün, 2004 yılında, evrendeki tasarım örneklerinin kendisini Tanrı’nın varlığına götürdüğünü açıklaması, bunun en yakın örneğidir.

İnsanların Allah’a inanmaları şüphesiz kültürel ve psikolojik bir tercihtir.

Ancak bunun akli dayanakları da vardır. Celal Şengör hoca ise sanırım imanı “hiçbir kanıt aramadan körü körüne inanmak” olarak algılamaktadır.

Oysa İslamiyetin çok önem verdiği kelam ilminin örneklerini biraz inceleseydi islamiyetin “iman” derken körü körüne inanmayı değil akılcı kanıtlar görerek ikna olmayı kast ettiğini anlardı.

Celal Hoca, 2012 yılında başörtülülerden uzak, bilime yakın olsun!…

İSA TATLICAN-MİLAT
 
Üst