Selefilik Nedir? Ne Değildir?

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
SELEFİLİK NEDİR? I

Selefilik, Ehl-i Sünnetin Maturudilik ve Eş'arilik zuhur edene kadarki ismidir. Bu iki akım (mezhep) zuhur edince; Hanefilerin çoğunluğu (belki de hepsi denebilir) Maturudi mezhebine tâbi oldular. Malikiler ve Şafiilerin çoğunluğu ile Hanbelilerin bir kısmı da Eş'ari mezhebine tâbi oldular. Peki geri kalanlar nereye gitti?

Geriye kalanlar (Malikiler ve Şafiilerin bir kısmı ile Hanbelilerin çoğunluğu) eski Selefi mezhep üzere devam ettiler. Selefi mezhebinin en büyük özelliği; nassları zahiri üzerine anlayıp tevil yerine tevfize (işi ALLAH'a havale etme) gidilmesi idi. Bir örnekle bunu izah edelim:

İmam Malik'e birisi gelip sordu:

- Ya imam! İstiva nedir?

- İstiva malum, keyfiyeti mechul, ona iman vacip (farz) ve ondan suâl etmek bid'attir.

İşte gerçek selefiliğin özü ve özeti budur.

SELEFİLİK NEDİR? II

Selefilik, daha sonra bu minvâl üzere devam ederken, İbni Teymiyye zamanında bazı nassların yorumlanması ile farklı bir mecrâya kaymıştır. Daha önceleri akılla nass karşı karşıya geldiğinde tereddütsüz nassı öne alan selefilik, bu defa akıl ile nassı dengeleme yoluna gitmiştir. Ancak bunda tam başarılı olamamıştır. Bazı nassların tevilinde başarısız olunmuştur.

Bu babdan olarak, ALLAH'ı semâda gösterme, ALLAH'ın yeryüzüne inişini mecazdan hakiki manaya çevirme ve insan sıfatına benzetme gibi bazı açık yanlışları Maturudi ve Eş'arilerden şiddetli tenkide maruz kalsa da hiç bir zaman tekfir edilmemiş sadece tahti' (hatalı bulunmuştur) edilmiştir.

İbni Teymiyye'den sonra bu görüşleri İbni Kayyim ve İbni Vezir aynen devam ettirmişlerdir. Hal bu iken, Muhammed b. AbdilVehhâb bu mezhebi daha farklı bir şekle sokmaya çalıştığı için Vahhâbilik ortaya çıkmıştır. Vahhâbilik, Selefilikten kopma bir mezheptir, ancak artık Selefilik ile alakası kalmamıştır. O yüzden Vahhâbilik eşittir Selefilik değildir.

Bugün Arap dünyasında (özellikle körfez ülkelerinde) Selefiliğin %30 gibi bir yekün teşkil ettiği tahmin ediliyor.

"selefin tavri doğru amma halefin bu hususdaki tavrı daha sağlamdır."

Bu söz oldukça manidar ve konuyu gayet güzel özetliyor. Biz de aynı sözü söyleriz. Ancak, bu yazı dizisinde iki noktayı özellikle vurgulamak istiyorum:

1. Selefilik de (hakiki manasıyla) Maturudilik ve Eş'arilik kadar haktır. Bu hakikati reddederek ancak ümmet arasında tefrikaya neden oluruz. Başka da bir faydası olmaz.

Selefiliğin aşırılığı yok mu? Elbette var. Bugün onun bir kolu veyaz uzantısı sayılan Vahhâbilik aşırı ucudur. Bunun yanında Mısır'da mevcûdiyetini duyduğumuz Cemaât-i Hicret ve-t Tekfir de buna dâhil edilebilir. Ancak bunlar uç kısımlarıdır ve bunlara bakılarak Selefilik dışlanamaz. Bunu ancak câhiller yapar.

Kaldı ki, cumhur-u ulemâ bu akımları bile tekfir yoluna gitmemiştir.

2. Bugün cehâlet tabana vurduğu için ümmetin yeniden dirilişi, Selef dönemine dönmekle ancak mümkündür. Bugün bırakın avâmı, ilimde belli bir mertebeye gelmiş insanlar bile Maturudilik ve Eş'ariliği bilmezler. Onlara ezberletilen bir kaç cümleyi ağızlarında sakız gibi gevelerler. Meselâ "Ehl-i Sünnete göre, iman artmaz ve eksilmez." derler. Halbuki bu Ehl-i Sünnetin genel bir görüşü değil, sadece Maturudilerin görüşüdür. Ehl-i Sünnet eşittir Maturudilik değil ki!

O bakımdan, önce avam ve bir üstteki ilim ehline Selefi bir metodla İslam öğretilmeli, en üst seviyedeki ulema ve ilim ehli ise hem Maturudilik hem de Eş'arilik mezhebine vâkıf olmalıdır. Halkın seviyesi bir seviyeye geldikten sonra Eş'arilik ve Maturudiliğin yeniden ihyâsı gayet doğaldır!

Selam ve Dua ile...

İbni Teymiyye lehinde ve aleyhinde yazılanların tümünü okudum diyebilirim. Bir ara Afrika'da iken bir sûfi kardeşim, İbni Teymiyye aleyhine yazılmış bir eser getirip verdi. Eserin müellifi meşhur olmadığı için hatırlamıyorum. Orada İbni Teymiyye aleyhine söylenen ve yazılan tüm alıntılar mevcut idi.

Ancak tüm bunlar beni bile iknâ etmedi. Kaldı ki o zamanlar katı bir sûfi idim.

İbni Teymiyye'ye ait iki tane risale okudum ve bir satırına bile itiraz etmedim. Bilakis, fazlasıyla ilminden ve görüşlerinden istifade ettim.

İbni Teymiyye hakkında hatırladığım kadarıyla en keskin ifadeleri Sübki kullanmıştır. Belki sonra İmam Zehebi'ye atfedilen bazı sözler... Doğrusunu Allah daha iyi bilir.

Akıllı adam şunu göz önünde tutar:

Sübki'nin bu keskin eleştirileri kendisinden sonra kabul görmemiştir. Bu bile onun insafsız bir eleştiri yaptığını gösterir. M. Zâhid Kevseri ve diğer ulemânın eleştirisi ise insaf dâhilinde olup haklı olarak eleştirmişler ve sadece o mevzularla sınırlı kalmıştır.

Bunların en önemlisi sanırım; Allah'ı tecsim derecesinde teşbih etmesi ve talak meselesi.

İbni Teymiyye r.aleyh bu ümmetin yetiştirdiği ender ulemadan birisidir. Bir kaç hatası yüzünden harcanacak kadar basit ve ucuz değildir. Allah ona gani gani rahmet etsin. Hatalarından dolayı da bağışlasın.

Selam ve Dua ile...
 
S

SaLtan

Guest
islam düşüncesinde nassa ve rivayete ağırlık veren akımların genel adıdır.

üç temel özelliği şöyle sıralanabilir:

a) nas ve rivayeti ön plana çıkarmak: selefîler genel olarak ayet ve hadisleri

ön plana çıkarırlar. bunların akli istidlaller (istidlal: delil getirme. akıl ile,

düşünerek, inceleyerek eseri (yapılan işi) görerek yapanı; yaratılmışları görerek

yaratanı anlamakve kıyaslarla yorumlanması demek/anlama muhakeme gücü)

yine naslarla yorumlanmasını tercih ederler. naslara bağlılığı felsefî manada

değil de genel olarak dogmatizm (sabit ve değişmez kurallar bütünü) olarak

adlandırmak mümkünse,

selefiyeye -islam dünyasının dogmatikleri- denilebilir. (fakat özel bilinç

taşamaları nedeniyle özel özellikler yüklemek mümkündür) bu özelliği tadil

(tadilat/restarasyon)

edilmediği

takdirde haricilik, haşviye (osmanlıcada; "anlamsız gereksiz sözler" demektir),

tecsim ve teşbihe (antropomorfizm=insanbilimcilik.

açalım yaradanı insanmış gibi düşünmek canlı örneği vasıl bin ata) düşme

tehlikesi vardır.

b) akıl ve istidlale karşı tavır: selefiler yorumlarında akli istidlallere pek yer

vermemeyi tercih ederler. çünkü akli istidlallerle sünnete aykırı sonuçlara varılır

ve bidatlere düşülür. bir selefî için zayıf bir hadis, kıyastan daha iyidir.

c) keşif ve ilhama karşı tavır: selefiler, işari yorumlara da, kıyasa karşı çıktıkları

gibi karşı çıkarlar ve ileri derecede işari yorumları sert bir dille eleştirmekten

geri durmazlar. onlara göre bu yorumlar bidatlere ve zındıklığa götürür. hele

hele sufîlerin şatahat (bilinç-dışı olarak söylenilen sözlere ,sayıklamalara denir)

türü sözlerine hiç tahammül edemezler.


ibn teymiye gibi, (selefiler ibni teymiye den beslendiklerini söyleselerde ibni

teymiyyeden bu güne yüzlerce selefi alim in yorum ve tevilleride eklenmiştir)

selefiyenin uç noktalarına varanlar bulunduğu gibi, ibn kayyım

gibi mutedil bir çizgide tutabilmeyi başaranlar da vardır.

alıntı+kendi yorumlamalarım..

İbni Teymiyye lehinde ve aleyhinde yazılanların tümünü okudum diyebilirim. Bir ara Afrika'da iken bir sûfi kardeşim, İbni Teymiyye aleyhine yazılmış bir eser getirip verdi. Eserin müellifi meşhur olmadığı için hatırlamıyorum. Orada İbni Teymiyye aleyhine söylenen ve yazılan tüm alıntılar mevcut idi.

Ancak tüm bunlar beni bile iknâ etmedi. Kaldı ki o zamanlar katı bir sûfi idim.

İbni Teymiyye'ye ait iki tane risale okudum ve bir satırına bile itiraz etmedim. Bilakis, fazlasıyla ilminden ve görüşlerinden istifade ettim.

İbni Teymiyye hakkında hatırladığım kadarıyla en keskin ifadeleri Sübki kullanmıştır. Belki sonra İmam Zehebi'ye atfedilen bazı sözler... Doğrusunu Allah daha iyi bilir.

Akıllı adam şunu göz önünde tutar:

Sübki'nin bu keskin eleştirileri kendisinden sonra kabul görmemiştir. Bu bile onun insafsız bir eleştiri yaptığını gösterir. M. Zâhid Kevseri ve diğer ulemânın eleştirisi ise insaf dâhilinde olup haklı olarak eleştirmişler ve sadece o mevzularla sınırlı kalmıştır.

Bunların en önemlisi sanırım; Allah'ı tecsim derecesinde teşbih etmesi ve talak meselesi.

İbni Teymiyye r.aleyh bu ümmetin yetiştirdiği ender ulemadan birisidir. Bir kaç

hatası yüzünden harcanacak kadar basit ve ucuz değildir. Allah ona gani gani rahmet etsin. Hatalarından dolayı da bağışlasın.

Selam ve Dua ile...

hocam ibni teymiyyenin evrensel ilim kudreti (bir müslüman açısından-

hayran kalmamak mümkün değil) üzerine kimse yoktur desem

yeridir.

ibni teymiyyenin sufizm eleştirisi ! genel ilminin sadece devede kalabilecek

ölçüde küçük bir ayrıntıdır. hal böyle iken bu görüşünü büyütüp ne sağ iken

rahat bırakabildiler. nede mezarında..

kendisinin ait arz ve talep yasası ile ilintili ilginç yaklaşımları, açık ve kapalı

ekonomiler hakkında önemli görüşleri mevcuttur. (bin yıl önce ekonomi

hakkındaki yazımları bu güne ve gelecek yuzyıllara ışık tutabilecek ölçüde)

selefilerinde ibni teymiyye yi pek anladıklarını söyleyemeyiz zira sadece

hayranlık beslerler. bütün açılımlarını bu hayranlık üzerine geliştirirler.

ibni teymiyye kumandan ve üniversite rektörüdürde. moğol istilası sırasında

harran ve çevresini öğrencileri ile korumuş.(hatta moğolları geri püskürtmüştür)

kadı+şeyhulislam dırda..
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
Dört mezhebden birini taklid etmiyen dalalete düser, zındık olur, baskalarını da yoldan çıkarmakta şeytana yardımcı olur. Bugün var olan 4 mezhebin hepsi haktır, sahihdir. Birinin, ötekisi üzerine üstünlügü yoktur. Çünkü, hepsi aynı din kaynagından alınmıştır.
Dört mezhebin imamları ve onları taklid eden âlimlerin hepsi, her müslümanın 4 mezhebden diledigini taklid etmekte serbest oldugunu bildirdiler. Allahü teâlâ, amelde mezheblere ayrılmaktan razı oldugunu, Habibi vasıtası ile bildirdi. Resulü, bu ayrılıgın rahmet oldugunu bildirdi. Müctehid olmıyanın, bir mezhebe uyması gerekir. Bir âlim, ictihad
derecesine yükselince, kendi ictihadına uyması gerekir. imam-ı Ahmedin, (İlminizi imamlarınızın aldıkları kaynaktan alın, taklidcilikte kalmayın) sözü bunu göstermektedir.
Resulullah Kur'an-ı kerimde kısa ve kapalı olarak bildirilenleri açıklamasaydı, Kur'an-ı kerim kapalı kalırdı. Resulullahın varisleri olan mezheb imamlarımız, hadis-i seriflerde
mücmel olarak bildirilenleri açıklamasalardı, sünnet-i nebeviyye kapalı kalırdı. Böylece, her
asırda gelen âlimler, Resulullaha uyarak, mücmel olanı açıklamıglardır. Nahl suresinin 44.
ayetinde, (insanlara indirdigimi onlara beyan eyle) buyuruldu. Beyan etmek, açıklamak
demektir. Âlimler de açıklıyabilselerdi ve Kur'an-ı kerimden ahkam çıkarabilselerdi, Allahü
teâlâ Resulüne, sana vahy olunanları teblig et der, beyan etmesini emretmezdi. (Mizandan
tercüme etti.)
Dört mezhebe uyanlar, birbirinin kardesidir. imanları aynıdır. Ameldeki bazı ayrılıklarıda, Allahın rahmetidir. Allahü teâlâ, müctehid olmıyanın bir müctehide uymasını emredip
(...ve ülulemrinize itaat edin) buyuruyor. (Nisa 59)
Ülulemr, nasslardan ahkam çıkarabilen âlimlerdir. (Nisa 83)
Hadis-i serifte buyuruldu ki:
(Ülulemr, Fıkh âlimleridir.) [Darimi]
imam-ı Süyutî hazretleri, itkan tefsirinde, ibni Abbas hazretlerinin (Ülulemr, Fıkh
âlimleridir) buyurdugunu bildirmektedir.
Ülulemrin Fıkh âlimi oldugu, Tefsir-i kebirin 3. cildinin 375. imam-ı Nevevinin Müslim
serhinin 2. cildinin 124. sayfasında ve Meâlim ve Nigapur tefsirlerinde de yazmaktadır. İsra
suresinin (O gün her fırkayı imamları ile çagırırız) mealindeki 71. ayeti, Ruh-ül beyan tefsirinde açıklanırken, (Mezhebin imamı ile çagırılır. Mesela ya safiî yahut ya Hanefi denilir) buyuruluyor. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
(Bir işin, bir ibâdetin sahih olması için dört mezhebden birine uygun olması gerekir. Bir ibâdeti yaparken, şartlarından biri, bir mezhebe, başka biri de başka mezhebe uygun olursa,bu ibâdet sahih olmaz.) [R.Muhtar s. 51]
S. Ahmed Tahtavi hazretleri, Dürr-ül muhtar haşiyesinin zebayih kısmında buyuruyorki:
(Bugün her müslümanın 4 mezhebden birinde bulunması vaciptir. Dört mezhebden birinde bulunmıyan Ehl-i sünnetten ayrılır. Ehl-i sünnetten ayrılan da sapık veya kâfir olur.)
ibni Hazm, sevkani, Abduh, Regit Rıza, Sıddık Hasan gibi mezhep düşmanlarının bir kısmı, taklidi haram sayarak, bir kısmı da telfik yaparak, birçok gafili dalalete sürüklemişlerdir.
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
S. Ahmed Tahtavi hazretleri, Dürr-ül muhtar haşiyesinin zebayih kısmında buyuruyorki:
(Bugün her müslümanın 4 mezhebden birinde bulunması vaciptir. Dört mezhebden birinde bulunmıyan Ehl-i sünnetten ayrılır. Ehl-i sünnetten ayrılan da sapık veya kâfir olur.)
ibni Hazm, sevkani, Abduh, Reşit Rıza, Sıddık Hasan gibi mezhep düşmanlarının bir kısmı, taklidi haram sayarak, bir kısmı da telfik yaparak, birçok gafili dalalete sürüklemişlerdir.
Anlaşılan bizim yazılarımızı okumadan başlığa bakarak cevap yazmışsınız. Adı üzerinde biz Selefiyye mezhebini anlatmışız. Selefiyye Ehl-i Sünnetin 3 mezhebinden üçüncüsüdür.

Benim anlamadığım; siz mezhepsizlik konusundaki bu kadar uzun yazıyı neden yazdınız? Yazımız mezhepsizliği mi savunuyor?

İbni Teymiyye Hanbeli mezhebine müntesiptir. Bunu çocuklar bile bildiği için biz yazmaya gerek duymadık.

Ayrıca yukarıdaki alıntıladığımız sözün Tahtavi'ye ait olmamasını temenni ederiz. Oldukça bahtsız bir yazı!
1. Ehl-i Sünnet kendinden olmayanı hiç bir zaman tekfir etmemiştir.
2. Yukarıda ismini verdiğiniz İbni Hazm zâhiriyye mezhebindendir. Abduh ve Şevkani ise değerli iki alimdir.

Selam ve Dua ile...
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
İbni Teymiyye Hanbeli mezhebine müntesiptir. Bunu çocuklar bile bildiği için biz yazmaya gerek duymadık.

...

degerli kardesim,ibni teymiyye yi ve onun fikriyatini cok iyi biliyorum bundan emin olun,hanbeli mezhebine müntesip idi bir zamanlar,son zamanlardaki halini eserlerinde gorebilirsiniz....

cocuklarin bildigi ama sizin bilmediginiz seyler olabilir dikkat edin...

selametle........
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
degerli kardesim,ibni teymiyye yi ve onun fikriyatini cok iyi biliyorum bundan emin olun,hanbeli mezhebine müntesip idi bir zamanlar,son zamanlardaki halini eserlerinde gorebilirsiniz....

cocuklarin bildigi ama sizin bilmediginiz seyler olabilir dikkat edin...

selametle........

Biz farklı olarak bazı risalelerini de okuduk ama Hanbelilikten çıktığını ilk defa sizden duyuyoruz.

İspatı nedir?
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
Biz farklı olarak bazı risalelerini de okuduk ama Hanbelilikten çıktığını ilk defa sizden duyuyoruz.

İspatı nedir?

hanbelilikden cikdi demedik,son zamanlarinda hanbeli mezhebi ile ayriliklari ortaya cikmisdir(fikri manada) ve elestiri boyutuyla nerdeyse mezhepin ictihadlarina karsi savas acmisdir.....

İbn-i Teymiyye'nin en büyük mücadelesi Şia ve Eşariyye ila olmuştur. Kendisi bu iki mezhep mensupları tarafından büyük bir tepki İle karşılanmış, Ebu'l-Hasen el-Eşari'nin bazı görüşlerini tenkit ettiği için hap*se atılmıştır. İbn-i Teymiyye ayrıca Hanbelileri de Allah'ın (C.C.) insan or*ganları gibi organların var olduğunu söyleyen mücessime haşevilerden ol*makla suçlamış ve onların görüşlerini eleştirmiştir. Binaenaleyh, İbn-İ Tey*miyye'nin görüşlerinin pek çoğu bahsettiğimiz mezheplere reddiye mahi*yetinde idi ve iki taraf arasında büyük bir düşmanlık vardı.[kaynak:http://www.teymiyye.kimdir.com/ (teymiyye cilerin kendi sitesinden alintidir)]

Vehhabilik, bozuk ve sapık bir fırkadır. On sekizinci yüzyıl ortalarında, Arabistan yarımadasında, Necd bölgesinde ortaya çıkmış, Muhammed bin Abdülvehhab tarafından kurulmuştur. Bu şahıs, Ibni Teymiyye'ye sahip çıkmış, onun bozuk fikir ve görüşlerinin yayılmasında, baş rol oynamıştır. Bu fırkaya baglı olanlara, Vehhabiler adı verilir.

Vehhabilerin Ehl-i Sünnete Karşı Oldugu Belli Başlı Yerler:

1- Sözlerine inandırabilmek icin, Selef-i Salihinin yani Salih olan selef'in (Ashab-ı Kiram ve Tabiin'in) yolunda olduklarını söyleyerek, kendilerine "Selefiler ve Ehl-i Sünnet" adını verirler.

2- Itikatta Selefi, amelde Hanbeli olduklarını savunurlar.

3- Dört şer'i delilden, icma ve kıyas'ı kabul emezler.

4- Dört hak mezhebi tanımazlar. Bunlardan birine baglanmayı reddederler.

5- Peygamberimizin, hırka ve mübarek sakalının ziyaret edilmesini şirk sayarlar.

6- Müteşabih Ayet-i Kerime ve Hadis-i Serifleri zahiri (görünen) manasıyla yorumlarlar. Bu yüzden, yüce Allah'ı yarattıklarına benzetir ve bir cisim olarak görürler.

7- Yüce Allah'ın cisim oldugunu söyler, gökte olduguna arşın üzerinde oturduguna inanırlar.

8- Namazı kılmayan bir Müslümanın Dinden çıktıgını, kafir oldugunu söylerler.

9- Peygamberler ve Salihler vesile edilmez, (kişi dua ederken Peygamberler ve salihler hürmetine diyemez) derler.

10- Tasavvuf ve tarikat'ın bid'at ve sapıklık oldugu inancını yayarlar.

11- Kendilerinin dogru yolda, gerçek Ehl-i Sünnet olan Maturidilerle Eş'arilerin ise sapıklık içinde ve batıl yolda olduklarını iddia ederler. Geniş bilgi icin Dini Terimler Sözlügü Cild 2 Türkiye Gazetesi ve Mekke-i Mükerreme Müftülerinden Zeyni Dahlan'ın eserlerine bakılabilir. Bu eserde, Ibni Teymiyye'nin Ehl-i Sünnete karşı oldugu yerlere de bakılabilir.




Bediüz-zaman Hz. Göre Vehhabiler



Bediüz-zaman Said Nursi Hazretlerine göre de:

1- Vehhabiler muharriptir. (yıkıcıdır)

2- Ehl-i bid'attır.

3- Hariciler'in (Sıffin harbinde Hz. Ali efendimize karşı gelip onun ordusundan ayrılanlar) bayraktarıdır.

4- Onlarda Ehl-i vilayet'e (velilere) karsı, bir inkar bir tezyif (yalanlama, sahtekerlıkla ithaf etme) damarı, yerleşmistir.

5- Muhyiddin bin Arabi gibi bir çok evliyayı, inkar ve tekfir ediyorlar.

6- Evliyanın türbelerini, tahrib ediyorlar.

7- Ehl-i Sünnet ve Cemaate karsı, seciyelerine (doga ve tabiatlerine) bir igbirar (kin ve nefret) girmiştir.
(Sözler altıncı risale olan altıncı mesele)
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83

Vehhabilerin Ehl-i Sünnete Karşı Oldugu Belli Başlı Yerler:

1- Sözlerine inandırabilmek icin, Selef-i Salihinin yani Salih olan selef'in (Ashab-ı Kiram ve Tabiin'in) yolunda olduklarını söyleyerek, kendilerine "Selefiler ve Ehl-i Sünnet" adını verirler.

2- Itikatta Selefi, amelde Hanbeli olduklarını savunurlar.

3- Dört şer'i delilden, icma ve kıyas'ı kabul emezler.

4- Dört hak mezhebi tanımazlar. Bunlardan birine baglanmayı reddederler.

5- Peygamberimizin, hırka ve mübarek sakalının ziyaret edilmesini şirk sayarlar.

6- Müteşabih Ayet-i Kerime ve Hadis-i Serifleri zahiri (görünen) manasıyla yorumlarlar. Bu yüzden, yüce Allah'ı yarattıklarına benzetir ve bir cisim olarak görürler.

7- Yüce Allah'ın cisim oldugunu söyler, gökte olduguna arşın üzerinde oturduguna inanırlar.

8- Namazı kılmayan bir Müslümanın Dinden çıktıgını, kafir oldugunu söylerler.

9- Peygamberler ve Salihler vesile edilmez, (kişi dua ederken Peygamberler ve salihler hürmetine diyemez) derler.

10- Tasavvuf ve tarikat'ın bid'at ve sapıklık oldugu inancını yayarlar.

11- Kendilerinin dogru yolda, gerçek Ehl-i Sünnet olan Maturidilerle Eş'arilerin ise sapıklık içinde ve batıl yolda olduklarını iddia ederler. Geniş bilgi icin Dini Terimler Sözlügü Cild 2 Türkiye Gazetesi ve Mekke-i Mükerreme Müftülerinden Zeyni Dahlan'ın eserlerine bakılabilir. Bu eserde, Ibni Teymiyye'nin Ehl-i Sünnete karşı oldugu yerlere de bakılabilir.



[/SIZE]

dam ustunde saksagan vs degil,

konun ozu bu,seleflik=vehhabilik

seleflikle bu yukardaki dusunceler aynen ortusuyormu ortusmuyormu once onu belirt bakalim,

1 den 11 e kadar olan maddeleri iyice oku,katiliyormusun katilmiyorsun bi zahmet onuda belirt

selametle
 

Ebu Huzeyfe

Asistan
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
450
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.misakonline.com
dam ustunde saksagan vs degil,

konun ozu bu,seleflik=vehhabilik

seleflikle bu yukardaki dusunceler aynen ortusuyormu ortusmuyormu once onu belirt bakalim,

1 den 11 e kadar olan maddeleri iyice oku,katiliyormusun katilmiyorsun bi zahmet onuda belirt

selametle

Maalesef size katılamıyorum.

Selefilik = Vahhabilik

olsaydı, niye ayrıca bir de Vahhabilik diyelim.

Yukarıdaki görüşlerin neredeyse hiç biri Selefiliğe ait değildir.

Anlaşılan Selefiliği hiç tanımıyorsunuz.

Selam ile...
 
H

hiç

Guest
hayret ki hayret...
yazılanlara kimse itibar etmeden adeta "kaçışın öcü geliyor" gibi söylemleriniz ile yok saymak yada hepten reddetmek ne derece dogru bilemiyorum..

yalnışları olmuştur denilmiş ama bu,o alimi hepten reddetmek haklılıgını vermez bizlere de denmiş..

bilmedigimizden korkuyoruz gibi bir izlenim edindim ben çünkü kimse lütfedip dinlemiyor..
"sapık bir fırka" bitti..
selefi kardeşlerimizi attık cehenneme..bu mudur yani..?
 

kemalali

Profesör
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Son asırlarda Ehl-i sünnet itikadından ayrılan bazı din adamları "Selefiyye" adını verdikleri bir yol tutmuşlardır.
Bunun itikadda mezheb olduğunu söyleyip, kitaplarında yazmışlardır. Halbuki İslâmiyette "Selefiyye mezhebi" diye bir şey yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri böyle bir şey bildirmemişler ve kitaplarında asla yazmamışlardır, İslâmiyette "Selef-i salihîn" mezhebi, yani Ehl-i sünnet mezhebi vardır. Selef-i salihîn; hadîs-i şerif ile medh edilen, övülen ilk iki asrın müslümanlarıdır. Yani Selef-i salihîn, Eshab-ı kiram ve Tabiîne verilen isimdir. Bu şerefli insanların i'tikadına "Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebi" denir. Bu mezheb, îman, inanç mezhebidir. Eshab-ı kiramın ve Tabiîni i'zamın îmanları hep aynı idi. înançları arasında hiç bir fark yoktu.

http://www.nurislam.org/html/buyukalimler/buyukalimler_ehli_sunnet_mezhebi_hakkinda_bilgi.htm

Alıntıdır.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Denmiş ki :
"Selefilik, Ehl-i Sünnetin Maturudilik ve Eş'arilik zuhur edene kadarki ismidir."

Hayır efendim! Selefilik ehl-i sünnet inancına girmeyi kendileri için bir zül kabul edenlerin _Vehhabiler bu grubun baş temsilcileridir.-- uydurdukları sapık bir akımdır. İslâm'da selefilik yoktur, "selef" vardır. İşte bu Selef'in mezhebi vardır, "selefiye mezhebi" diye ise bir şey yoktur. Selefin mezhebi ise ehl-i sünnet vel cemaattir.
Ehl-i sünnet itikadından ayrılan bazı din adamları Selefiye adını verdikleri sapık bir yol tutmuşlardır.
Bunun itikadda mezhep olduğunu söyleyip, kitaplarında yazmışlardır. Halbuki İslamiyet’te Selefiye mezhebi diye bir şey yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri böyle bir şey bildirmemişler ve kitaplarında asla yazmamışlardır.

Bu kadarla iktifa ediyorum, kimsenin kendi yanından uydurduğu "seleficilik" gibi uydurmma inanışlara iltifat etmemesini diliyorum.



Bir mefhumun veya akımın varlığı önceden mazide vardır da, sonraalrı kimse tarfından itibar görmez de yok mesabesine gelir. "Selefilik" böyle değil... "selefilik" hiç bir zaman diliminde var olmamış ki, şimdi yok olsun !
Bu isim daha önce de ifade ettiğimiz gibi, "selef" kelimesinden "lik" eki eklenerek var edilmeye çalışanlarca türetilmiştir. Olay budur. Aynen, müslümanlar misakonline sitesini, misak1.com sitesi ile kartıştırsınlar ve hangisinin doğru şeyler yazdığına bir türlü karar veremesinler diye "misakOnline" sitesinin türetilmesi gibi...
Sanırız konu şimdi daha iyi anlşılmıştır.
 
H

hiç

Guest
remz abim acayip kıl oldum sana bilesin
bırak insanlar karar versin neyin ne olduguna tek akıllı sen idin degil mi..?
ha bu arada "keçi olmak varken niye koyun olayım..?" :))))
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Keçilik müslümana yakışmaz.

Yazık !
Burada birbirimizi ikaz edip doğruyu bulmaya çalışmayacaksak o zaman forumda yazmanın anlamı ne ? Laf olsun-torba dolsun kabilinden yazılacaksa öyle başka bir sürü forum var. Dileyen oralarda yazabilir.
Hiç bir müslüman keçi olamyı tercih etmez idye düşünüyorum. Çünklü, bunun ölçüsünü de aşık Yunus bizlere vermiş .
"DERVİŞ BAĞRI TAŞ GEREK,KOYUNDAN YAVAŞ GEREK" diye...
Eğer Yunus'u dinlemiş olsaydık, kimseye de "kıl" olmazdık.
 
Üst